öne doğru - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

öne doğru



Bedeutungen von dem Begriff "öne doğru" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 5 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
öne doğru toward the front adv.
öne doğru frontward adv.
öne doğru vanward adv.
öne doğru forwardly adv.
Technical
öne doğru forward adv.

Bedeutungen, die der Begriff "öne doğru" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 91 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
öne doğru çıkıntı yapma outpocketing n.
kadınlara özgü dizleri bükerek öne doğru eğilip selam verme hareketi curtsey n.
kadınlara özgü dizleri bükerek öne doğru eğilip selam verme hareketi courtesy n.
kadınlara özgü dizleri bükerek öne doğru eğilip selam verme hareketi curtsy n.
öne doğru hareket head n.
öne doğru çıkık diş gagtooth [obsolete] n.
kalçalarını hızla öne doğru itme bump n.
(koloni döneminde) üst katı alt katına göre öne doğru çıkık olan ev garrison house n.
amerika'nın erken koloni dönemine ait evlerde öne doğru çıkıntı yapan ikinci katın altındaki dikey kalasın ucu drop n.
yaprak bitinin öne doğru çıkık anteni cornicle n.
at yelesinin kulaklar arasından öne doğru uzayan tutamı forelock n.
tekerlerin çıkıp gitmemesi için dingil yataklarında öne doğru olan eğim gather n.
öne doğru adım atmak step forward v.
öne doğru eğilmek stoop v.
bir şeyi öne doğru eğmek incline something forward v.
omuzları öne doğru eğerek sırtı yuvarlamak hunch forward v.
öne doğru eğilmek lout v.
kalçalarını hızla öne doğru itmek bump v.
doğru olduğunu öne sürmek insist v.
öne doğru uzanmak poke v.
öne doğru çıkmak stick v.
öne doğru eğilen nodding adj.
alt dişleri öne doğru çıkıntılı undershot adj.
öne doğru eğilen annuent adj.
(diş) öne doğru çıkık bucked adj.
baskın elin ayasını öne doğru açarak yapılan forehand adj.
ucu öne doğru endwise adv.
ucu öne doğru endways adv.
Phrasals
öne doğru çağırmak call forth v.
öne doğru eğilmek buckle up v.
bir şeyi öne doğru eğmek/bükmek lean something forward v.
öne doğru sallanmak lurch forward v.
öne doğru eğilmek lean forward v.
öne doğru sıçramak leap forward v.
(öne doğru) hızla eğilmek duck down v.
öne doğru konumlandırmak face forward v.
öne doğru gitmek go forward v.
öne doğru ilerlemek go forward v.
öne doğru ilerlemek nose in v.
öne doğru ilerlemek nose into v.
öne doğru eğilmek lean across (someone or something) v.
öne doğru eğilmek lean across someone or something v.
öne doğru göndermek pass up v.
öne doğru iletmek pass up v.
vücudu öne doğru eğmek bend over v.
öne doğru eğilmek incline forward v.
öne doğru eğmek incline forward v.
öne doğru eğilmek lean across v.
öne doğru sıçramak thrust forward v.
öne doğru atlamak thrust forward v.
Law
davacının iddiasının doğru olmakla birlikte sonradan geçersiz hale geldiğini öne süren savunma plea in confession and avoidance n.
Technical
eritme ocaklarında fırın ağzının altında bulunan öne doğru çıkıntı forehearth n.
Furniture
mafsallı kanat masayı öne doğru gelip destekleyen iki kirişlemeden her biri loper n.
arka kısmın yanlarından öne doğru çıkıntılar yapan parçaları olan (mobilya) wingback adj.
Automotive
öne doğru kabin tasarımı cab forward design n.
Medical
omurganın öne doğru anormal eğriliği lordosis n.
öne doğru çıkıntı yapma evagination n.
öne doğru çıkıntı yapma outpouching n.
(organ) öne doğru eğilerek yer değiştirmek antevert v.
Anatomy
göğüs kemiğinin ön kısmında bulunup köprücük kemiklerinin arasından öne doğru çıkıntı yapan ve genellikle ucunda kıkırdak bulunan yapı omosternum n.
yatay düzlemde öne doğru hareket protraction n.
öne ve merkeze doğru ventromedial adj.
Dentistry
alt çene öne doğru hareket ettiğinde arka dişlerin ayrılması disclusion n.
Veterinary
fleksör tendonlarında kısalmadan kaynaklı dizi öne doğru eğilen (at, katır) knee-sprung adj.
Logic
doğru olduğu koşullarda öne sürülen bir ifade truth-condition n.
Biology
telensefalon çatısının öne doğru çıkıntısı paraphysis n.
Zoology
tamamen öne doğru kıvrılarak iç kısmın görünmesini engelleyen köpek kulağı şekli button ear n.
Botanic
büyümenin öne doğru gerçekleştiği bir vejetatif üreme şekli phalanx n.
Agriculture
her iki tarafı keskinleştirilmiş, öne itilebilen veya geriye doğru çekilebilen bahçe çapası thrust hoe n.
her iki tarafı keskinleştirilmiş, öne itilebilen veya geriye doğru çekilebilen bahçe çapası scuffle hoe n.
Philosophy
var olma ideasının doğuştan bulunduğunu ve doğru bilgiye bu yol ile ulaşılabileceğini öne süren rosmini felsefesi rosminianism n.
Geography
kırılan bir dalganın tepesi öne doğru döküldüğünde oluşan içi boş su kemeri tube n.
kırılan bir dalganın tepesi öne doğru döküldüğünde oluşan içi boş su kemeri curl n.
kırılan bir dalganın tepesi öne doğru döküldüğünde oluşan içi boş su kemeri tunnel n.
Military
öne doğru oluşan eğim plonge n.
öne doğru oluşan eğim plongee n.
Hunting
gezin öne doğru yapraksı uzantısı rear sight leaf n.
Sport
bir bacak önde bir bacak arkada kalça squat pozisyonunda iken zıplayarak öndeki bacağın arkaya arkadaki bacağın da öne doğru çekilmesi jumping lunge n.
güreşte rakibin omuzlarına atlayarak öne doğru yuvarlanılan bir hamle victory roll n.
kayakçının öne doğru eğilirken topuklarının kayaklarla temas halinde kaldığı bir pozisyon vorlage n.
(dans veya cimnastikte) tek bacağın sabit tutulduğu esnada diğer bacağın öne doğru çıkarılarak dizin bükülmesi hareketi lunge n.
(kriket) vurucunun öne doğru gerçekleştirdiği atış overspin n.
(golf topunu) öne doğru fırlatmak run v.
yüzmede kolun sudan çıkarılıp omuz hizasının üzerinden öne doğru uzatılması şeklinde atılan (kulaç) overarm adj.
Music
çalışan bacağın önce dize kadar çekilip ardından öne, yana veya arkaya doğru açılarak gerilmesi développé n.
(öne veya ileri doğru) dört koşar adımdan oluşan halk dansı sekansı double n.
Archaic
kadınlara özgü dizleri bükerek öne doğru eğilip selam verme hareketi dip n.
(başı öne eğik) hızla öne doğru yürümek nuddle v.
(başı öne eğik) hızla öne doğru yürümek nuddle along v.
Slang
arabalarda öne doğru açılan kapı suicide door n.
otururken öne arkaya ya da yana doğru kaymak scooch v.