avoid - Türkisch Englisch Wörterbuch

avoid

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "avoid" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 33 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
avoid v. kaçınmak
That is the situation we want to avoid, for it would run counter to the internal market.
İç pazara ters düşeceği için kaçınmak istediğimiz durum budur.

More Sentences
avoid v. sakınmak
You should avoid all physical contact with wild animals.
Vahşi hayvanlarla her türlü fiziksel temastan sakınmalısınız.

More Sentences
avoid v. önlemek
Simplification and clarification will also help to avoid delays.
Basitleştirme ve açıklama da gecikmelerin önlenmesine yardımcı olacaktır.

More Sentences
General
avoid v. uzak durmak
Pregnant women should completely avoid alcohol, and everyone else with a folate deficiency should decrease their alcohol intake.
Hamile kadınlar alkolden tamamen uzak durmalı ve folat eksikliği olan herkes alkol alımını azaltmalıdır.

More Sentences
avoid v. geçiştirmek
You're avoiding the question.
Soruyu geçiştiriyorsun.

More Sentences
avoid v. kaçmak
People who commit serious war crimes, including rape, must not be able to avoid being brought to justice.
Tecavüz de dahil olmak üzere ciddi savaş suçları işleyen kişiler adalet önüne çıkarılmaktan kaçamamalıdır.

More Sentences
avoid v. kurtulmak
Tom avoided being caught.
Tom yakalanmaktan kurtuldu.

More Sentences
avoid v. korunmak
They stood under the canopy in front of the store, so as to avoid the rain.
Yağmurdan korunmak için dükkanın önündeki gölgeliklerin altında durdular.

More Sentences
avoid v. savuşturmak
Don't avoid my question.
Sorumu savuşturma.

More Sentences
avoid v. kaçınmak
Nevertheless, the Convention's weak points should not be overlooked, even if the worst has been avoided.
Bununla birlikte, en kötüsünden kaçınılmış olsa bile, Konvansiyonun zayıf noktaları göz ardı edilmemelidir.

More Sentences
avoid v. sakınmak
Avoid standing out.
Göze çarpmaktan sakın.

More Sentences
avoid v. engellemek
Having said that, this will not avoid the next spillage of oil.
Bununla birlikte, bu durum bir sonraki petrol sızıntısını engellemeyecektir.

More Sentences
Law
avoid v. kaçınmak
A repeat of this debacle and the lack of proportion must be avoided.
Bu fiyaskonun ve orantısızlığın tekrarlanmasından kaçınılmalıdır.

More Sentences
Technical
avoid v. kaçınmak
Other regional aids would be nationalised, so that EU bureaucracy may be avoided.
Diğer bölgesel yardımlar ulusallaştırılacak ve böylece AB bürokrasisinden kaçınılabilecektir.

More Sentences
avoid v. önüne geçmek
I believe that, by means of the amendments now adopted by the committees, we have avoided the risks that existed.
Şu anda komiteler tarafından kabul edilen değişiklikler sayesinde, mevcut risklerin önüne geçtiğimize inanıyorum.

More Sentences
avoid v. sakınmak
Tom is avoiding me, isn't he?
Tom benden sakınıyor, değil mi?

More Sentences
Archaic
avoid v. çıkmak
This new product has been checked twice this week in order to avoid any problem during the installation.
Bu yeni ürün, kurulum sırasında herhangi bir sorun çıkmaması için bu hafta iki kez kontrol edildi.

More Sentences
General
avoid v. savmak
avoid v. iptal etmek
avoid v. atlatmak
avoid v. çekinmek
avoid v. alıkoymak
avoid v. imtina etmek
avoid v. feshetmek
avoid v. içtinap etmek
avoid v. mani olmak
avoid v. görmezden gelmek
Trade/Economic
avoid v. feshetmek
avoid v. iptal etmek
Law
avoid v. ilga etmek
Technical
avoid v. meydan vermemek
Archaic
avoid v. ayrılmak
avoid v. çekilmek

Bedeutungen, die der Begriff "avoid" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 67 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
avoid the danger v. tehlikeden kaçınmak
They are trying to avoid the dangers.
Tehlikelerden kaçınmaya çalışıyorlar.

More Sentences
avoid risk v. riskten kaçınmak
And they must try to avoid risks.
Ve risklerden kaçınmaya çalışmalılar.

More Sentences
avoid trouble v. beladan uzak durmak
I always try to avoid trouble.
Her zaman beladan uzak durmaya çalışırım.

More Sentences
avoid trouble v. beladan kaçınmak
I always try to avoid trouble.
Her zaman beladan kaçınmaya çalışırım.

More Sentences
avoid confusion v. karışıklığı önlemek
This avoids confusion in the early stages of use.
Bu, kullanımın erken aşamalarında karışıklığı önler.

More Sentences
avoid meddling v. suya sabuna dokunmamak
avoid any possible mistakes v. hataya meydan vermemek
avoid any possible mistakes v. hataya mahal vermemek
avoid expense v. masraftan kaçmak
avoid contact with v. alışverişi olmamak
avoid contact v. alışverişi olmamak
avoid somebody v. uzak durmak
avoid drawing attention v. dikkat çekmemeye çalışmak
avoid drawing attention v. dikkat çekmekten sakınmak
avoid wastage v. israftan kaçınmak
avoid commenting v. yorum yapmaktan kaçınmak
avoid touching v. el sürmemek
avoid attracting attention to yourself v. dikkat çekmemeye çalışmak
avoid self-sacrifice v. özveriden kaçınmak
avoid unnecessary expenses v. gereksiz harcamalardan sakınmak
avoid unnecessary expenses v. gereksiz harcamalardan kaçınmak
avoid phone calls v. telefona çıkmamak
avoid phone calls v. telefonlara çıkmamak
avoid a contract v. sözleşmeyi iptal etmek
avoid a contract v. sözleşmeyi feshetmek
avoid the ambiguity v. belirsizlikten kaçınmak
avoid contact with v. temas halinde olmaktan kaçınmak
avoid a scene v. olay/hadise/rezalet çıkmasını önlemek
avoid a scene v. olay/hadise/rezalet çıkmasına mani/engel olmak
avoid a scene v. olay/hadise/rezalet çıkmasının önüne geçmek
avoid work v. tembellik etmek
avoid work v. işten kaytarmak
avoid [obsolete] v. kovmak
avoid work v. savsaklamak
avoid [obsolete] v. geçersiz kılmak
avoid [obsolete] v. iptal etmek
Phrases
avoid contact with eyes expr. göz ile temasından kaçınınız
Proverb
avoid evil and it will avoid thee kötülükten uzak durursan o da senden uzak durur
avoid evil and it will avoid thee kötülükten uzak durana kötülük de bulaşmaz
avoid evil and it will avoid thee kötülükten kaçınırsan o da sana bulaşmaz
Colloquial
avoid the radar v. radara yakalanmamaya çalışmak
avoid upsetting someone v. üzmekten kaçınmak
in order to avoid a misunderstanding expr. yanlış anlaşılma olmasın
Idioms
avoid someone or something like the plague v. vebalı görmüş gibi kaçmak
avoid someone or something like the plague v. köşe bucak kaçmak
avoid like the plague v. vebalı görmüş gibi kaçmak
avoid something like the plague v. bir şeyden bulaşıcı bir hastalıkmış gibi uzak durmak
avoid the trap of doing something v. bir şey yapma hatasından kaçınmak
avoid the trap of doing something v. bir şey yapma tuzağına düşmemek
avoid the trap of doing something v. bir şey yapma aptallığından uzak durmak
avoid someone/something like the plague v. birinden/bir şeyden vebalı görmüş gibi kaçmak
avoid someone/something like the plague v. birinden/bir şeyden kesinlikle kaçınmak
avoid like the plague v. köşe bucak kaçmak
avoid like the plague v. vebalı görmüş gibi kaçmak
avoid someone/something like the plague v. birinden/bir şeyden köşe bucak kaçmak
avoid the trap of doing something v. bir şey yapma tuzağına düşmek/düşmekten kaçınmak
avoid the trap of doing something v. bir şeyi yapmaktan kaçınmak
Speaking
in order to avoid any misunderstanding expr. yanlış anlaşılma olmasın
in order to avoid any misunderstanding expr. yanlış anlaşılma olmasın diye
to avoid suspicion expr. şüphe çekmemek için
Trade/Economic
avoid a contract v. sözleşmeyi feshetmek
avoid a contract v. bir sözleşmeyi iptal etmek
Law
attempt to avoid tax n. vergi kaçakçılığına teşebbüs
right to avoid testifying n. ifade vermekten imtina hakkı
Technical
minimum gaps to avoid crushing of parts of the human body n. insan vücudu kısımlarını ezilme tehlikesinden kaçınmak için gerekli minimum aralıklar
Aeronautic
see and avoid expr. gör ve kaçın
Sport
avoid walking v. ayaklarını yerden kesmek