faint - Türkisch Englisch Wörterbuch

faint

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "faint" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 70 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
faint v. bayılmak
He fell to the horse and fainted.
Atın üzerine düştü ve bayıldı.

More Sentences
faint n. bayılma
General
faint n. baygınlık
He collapsed to the ground in a faint.
Baygınlık geçirerek yere yığıldı.

More Sentences
faint v. bayılmak
The patient fainted at the sight of blood.
Hasta kan görünce bayıldı.

More Sentences
faint v. düşüp bayılmak
I have to eat something before I faint.
Düşüp bayılmadan bir şeyler yemeliyim.

More Sentences
faint v. baygınlık geçirmek
The young woman fainted in the hot sun.
Genç kadın kızgın güneşin altında baygınlık geçirdi.

More Sentences
faint v. bayılmak
One day I became sick at school, and then I fainted.
Bir gün okulda hastalandım ve sonra bayıldım.

More Sentences
faint adj. belli belirsiz
She heard a faint noise at the door.
Kapıda belli belirsiz bir ses duydu.

More Sentences
faint adj. baygın
I feel faint.
Baygın hissediyorum.

More Sentences
faint adj. zayıf
A faint and fading hope that one day it will flower.
Bir gün çiçek açacağına dair zayıf ve solmakta olan bir ümit.

More Sentences
faint adj. bayılacak gibi
Robin was faint with hunger.
Robin açlıktan bayılacak gibiydi.

More Sentences
Archaic
faint v. bayıltmak
The mere sight of blood makes him faint.
Kan görmek bile onu bayıltıyor.

More Sentences
General
faint n. güçsüz şey
faint n. düşük kuvvetli şey
faint n. ayarlı kalemle çizilen ince ve soluk yatay çizgi
faint v. kendinden geçmek
faint v. hali kalmamak
faint v. bitkin düşmek
faint v. içi geçmek
faint v. güçsüzleşmek
faint v. zayıflamak
faint v. netliğini kaybetmek
faint adj. isteksiz
faint adj. belirsiz
faint adj. çekingen
faint adj. hayal meyal
faint adj. bir parça
faint adj. uçuk
faint adj. bitkin
faint adj. korkak
faint adj. halsiz
faint adj. mahcup
faint adj. ürkek
faint adj. cesaretsiz
faint adj. sönük
faint adj. gevşek
faint adj. soluk
faint adj. çok küçük
faint adj. donuk
faint adj. güçsüz
faint adj. dermansız
faint adj. açıkça algılanmayan
faint adj. net olarak fark edilemeyen
faint adj. bayıltabilecek kadar bunaltıcı
faint adj. berrak olmayan bir zihinle yapılan
faint adj. kafa bulanıkken olan
faint adj. ayarlı kalemle çizilen ince ve soluk yatay çizgilere ait veya ilişkin
faint adj. cüzi
faint adj. çok az
faint adj. cılız
faint adj. hafif
faint adv. hafifçe
faint adv. zayıf olarak
Technical
faint n. silik renk
faint n. soluk renk
faint n. sönük
faint adj. donuk
faint adj. mat
faint adj. soluk
Pathology
faint n. senkop
faint n. beyne yeterince kan gitmemesiyle olan ani bilinç kaybı
Food Engineering
faint n. kuyruk
faint n. likör damıtma işleminin ilk ve son aşamalarında çıkarılan saf olmayan ham alkol
Archaic
faint v. manen zayıflamak
faint v. iradesini yitirmek
faint v. şevki kırılmak
faint v. (umudu) zayıflamak
faint v. cesareti kırılmak
faint v. moralini bozmak
faint v. kuvvetten düşürmek

Bedeutungen, die der Begriff "faint" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 96 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
feel faint v. baygınlık geçirmek
She felt faint at the sight of blood.
Kan görünce baygınlık geçirdi.

More Sentences
faint light n. kısık ışık
faint sound n. hafif ses
faint-heartedness n. korkaklık
faint-heartedness n. cesaretsizlik
faint-heartedness n. çekingenlik
faint-heartedness n. pısırıklık
faint voice n. hafif ses
faint voice n. belli belirsiz ses
cause to faint v. bayıltmak
drop in a faint v. serilmek
feel faint v. fenalık geçirmek
feel faint v. fenalık gelmek
feel faint v. hali kalmamak
fall in a faint v. yığılmak
feel faint v. fenalaşmak
faint with laughter v. gülmekten bayılmak
feel faint v. fena olmak
feel faint v. baygınlık gelmek
faint at the sight of blood v. kan görünce bayılmak
fall faint v. düşüp bayılmak
faint-hearted adj. cesaretsiz
faint-hearted adj. korkak
faint-hearted adj. pısırık
faint-hearted adj. yüreksiz
faint-hearted adj. ödlek
faint-hearted adj. çekingen
faint-heartedly adv. korka korka
faint-heartedly adv. cesaretsizce
faint-heartedly adv. korkakça
faint-heartedly adv. gergin biçimde
faint-heartedly adv. heyecanlı biçimde
Phrasals
faint from something v. bir şey yüzünden bayılmak
faint from something v. bir nedenden dolayı bayılmak
faint from something v. bir şey yüzünden düşüp bayılmak
faint from something v. bir şey yüzünden baygınlık geçirmek
faint from something v. bir şey yüzünden kendinden geçmek
faint from v. dolayı/yüzünden bayılmak
faint from v. -den dolayı/yüzünden düşüp bayılmak
faint from v. -den dolayı/yüzünden baygınlık geçirmek
faint from v. -den bayılmak
faint from v. -den dolayı kendinden geçmek
Proverb
faint heart never won fair lady korkaklar asla hedefine ulaşamaz anlamında atasözü
faint heart never won fair lady korkaklıkla eline bir şey geçmez
faint heart never won fair lady korkaklıkla hiçbir kadını elde edemezsin/etkileyemezsin
Colloquial
not for the faint of heart expr. korkaklara göre değil
not for the faint-hearted expr. korkaklara göre değil
Idioms
a faint heart n. hassaslık
a faint heart n. kolay etkilenme
a faint heart n. tavşan yürekli olma
a faint heart n. zorlukların üstesinden gelme isteğine sahip olmama
a faint heart n. hırslı olmama
a faint heart n. çabuk etkilenme
a faint heart n. korkak olma
a faint heart n. azimli olmama
a faint heart n. iradesiz olma
a faint heart n. iradesi zayıf olma
a faint heart n. çekingen olma
faint of heart n. kolay tiksinen/midesi bulanan kimse
faint of heart n. çabuk sarsılan kimse
faint of heart n. zora gelemeyen/midesi sağlam olmayan kimse
faint of heart n. dayanıksız kimse
faint of heart n. hassas kimse
damn with faint praise v. (birine) isteksizce alkış tutmak
damn with faint praise v. (birini) isteksizce övmek
faint dead away v. bayılıp bilincini kaybetmek
faint dead away v. düşüp bayılmak
be not for the faint-hearted v. korkaklara göre olmamak
be not for the faint-hearted v. pısırıklara göre olmamak
be not for the faint-hearted v. ödleklere göre olmamak
damn (someone or something) with faint praise v. (birine/bir şeye) isteksizce alkış tutmak
damn somebody/something with faint praise v. birini/bir şeyi över gibi yapıp eleştirmek
damn somebody/something with faint praise v. birini/bir şeyi övüyor mu yeriyor mu belli olmamak
damn someone/something with faint praise v. birine/bir şeye isteksizce alkış tutmak
damn someone/something with faint praise v. birini/bir şeyi övüyor mu yeriyor mu belli olmamak
damn someone/something with faint praise v. birini/bir şeyi över gibi yapıp eleştirmek
damn someone/something with faint praise v. birini/bir şeyi isteksizce övmek
damn somebody/something with faint praise v. birini/bir şeyi isteksizce övmek
damn (someone or something) with faint praise v. (birini/bir şeyi) över gibi yapıp eleştirmek
damn somebody/something with faint praise v. birine/bir şeye isteksizce alkış tutmak
damn (someone or something) with faint praise v. (birini/bir şeyi) isteksizce övmek
damn someone or something with faint praise v. birini/bir şeyi isteksizce övmek
damn someone or something with faint praise v. birine/bir şeye isteksizce alkış tutmak
damn someone or something with faint praise v. birini/bir şeyi över gibi yapıp eleştirmek
damn someone or something with faint praise v. birini/bir şeyi övüyor mu yeriyor mu belli olmamak
(with) a faint heart adj. hassas
(with) a faint heart adj. çabuk etkilenen
(with) a faint heart adj. kolay etkilenen
not for the faint-hearted expr. korkaklara göre değil
not for the faint-hearted expr. çekingenlere göre değil
not for the faint of heart expr. herkesin kaldırabileceği bir şey değil
Technical
faint lettering silika n. silik gravür
faint impression n. zayıf dekor
Astronomy
faint object n. sönük cisim
faint object n. sönük nesne
Slang
damn with faint praise v. över gibi yapıp eleştirmek