görme - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

görme



Bedeutungen von dem Begriff "görme" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 19 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
görme sight n.
görme vision n.
General
görme seeing n.
görme remark n.
görme espial n.
görme optic n.
görme viewing n.
görme vision n.
görme sighting n.
görme espiaille n.
görme conspectuity n.
görme photoreception n.
görme visual adj.
Trade/Economic
görme perception n.
Technical
görme sight n.
Lighting
görme vision n.
Optics
görme vision n.
Biology
görme visual adj.
Archaic
görme avision n.

Bedeutungen, die der Begriff "görme" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
görme yeteneği sight n.
General
iki gözle görme binocular vision n.
görülemeyen şeyleri görme yeteneği clairvoyance n.
hor görme disdainfulness n.
kendini yüksek görme self importance n.
olayların gülünç yönünü görme yeteneği sense of humor n.
sonradan görme nouveau riche n.
görme imkanı visibility n.
sonradan görme arriviste n.
uygun görme sanction n.
görme duyusu eyesight n.
ileriyi görme vision n.
görme yeteneği eyesight n.
hor görme disdain n.
görme ekseni visual axis n.
kendini kafdağında görme pomposity n.
mazur görme exculpating n.
görme aygıtı optical apparatus n.
gezip görme sightseeing n.
görme yitimi amblyopia n.
ileriyi görme prescience n.
geleceği görme prescience n.
önceden görme foreseeing n.
geleceği görme forethought n.
görme gücü eye n.
uzaktan görme espying n.
hakir görme snub n.
hoş görme condonation n.
sağ eliyle iş görme right handedness n.
görme gücü vision n.
önceden görme foresight n.
görme yetisi sight n.
renkli görme color vision n.
hor görme despisal n.
kenardan görme peripheral vision n.
hor görme scorn n.
hor görme scorning n.
küçük görme disdain n.
küçük görme belittling n.
iş görme transaction of business n.
işlem görme trading n.
görme gücü sight n.
küçük görme scorn n.
hor görme belittling n.
gece görme scotopic vision n.
uygun görme approval n.
pratik iş görme usulü rule of thumb n.
hakir görme contempt n.
rüya görme dream n.
küçük görme contempt n.
hor görme durumu archness n.
görme gücü eyesight n.
görme kuvveti vision n.
görme yeteneği sight n.
hor görme belittlement n.
küçük görme belittlement n.
hor görme contempt n.
küçük görme misprision n.
hor görme underrating n.
hor görme insult n.
turistik yerleri gezip görme sightseeing n.
görme sürerliği persistance of vision n.
uzak mesafelerde olan olayları görme telegnostic n.
görme merkezi visual cortex n.
hor görme insultation n.
hor görme derision n.
görme bozukluğu visual impairment n.
hayal görme phantasmata n.
bir şeyi değersiz görme durumu veya alışkanlığı floccinaucinihilipilification n.
yer görme ziyareti site visit n.
uygun görme concurrence n.
sonradan görme nouveau-riche n.
kabahati kendinde görme self-indictment n.
hesap görme account n.
ileriyi görme forethought n.
uzağı iyi görme longsightedness n.
iş görme transaction n.
uygun görme discretion n.
sonradan görme new money n.
yakın ve uzak görme alanı near and far visual space n.
görme alanı visual space n.
kendini üstün görme self-righteousness n.
uzaylı görme alien sighting n.
gezilecek yerleri görme sightseeing n.
görme kusuru olan/kusurlu insanlar people with poor vision n.
geleceği görme/tahmin etme divination n.
ufo görme ufo sighting n.
saf görme pure insight n.
bir olayı hiç bir etki olmadan görme pure insight n.
net görme visual acuity n.
net görme twenty-twenty vision n.
hor görme despising n.
bir alanda uzmanlık eğitimi görme/alma majoring n.
bir uzmanlık alanında eğitim görme majoring n.
görme engelli alfabesi braille n.
görme engelliler alfabesi braille n.
görme engelli insanlar visually impaired people n.
görme duyusu sight n.
görme engelliler için geliştirilmiş sesli kitap talking book n.
birini görme ya da yaklaşma fırsatı ya da hakkı access n.
kedilerin hareketlerine bakarak geleceği görme ailuromancy n.
görme duyusu sense of sight n.
kanal görevi görme channelization n.
kanal görevi görme channelisation n.
geceleri loş ışıkta görme yeteneği night-sight n.
hakir görme nonregardance [obsolete] n.
görülemeyen şeyleri görme yeteneği telegnosis n.
görme engelliler için sesli betimleme aracı audio description n.
kendi gözleriyle görme autopsy n.
görme duyusunda bozukluk eluscation [obsolete] n.
zarar görme lapse n.
görme yeteneği olmama unsight n.
hor görme jibe n.
sonradan görme upskip n.
görme kabiliyeti light n.
mazur görme excusal n.
hor görme vilipendency n.
miğferin görme ve nefes alma için açıklıkları bulunan ön parçası visor n.
miğferin görme ve nefes alma için açıklıkları bulunan ön parçası vizor n.
hakir görme mammet [dialect] n.
hakir görme maumet [dialect] n.
geleceği görme sanatı mantology [obsolete] n.
kendini kaf dağında görme wind n.
küçük görme mesprise n.
geleceği görme metagnomy n.
kolayca zarar görme breakability n.
hor görme hething [obsolete] n.
hor görme hoker [obsolete] n.
hor görme misprise n.
hor görme misprize n.
aslan gibi görme lionism [dated] n.
görme organı glass [obsolete] n.
sonradan görme kimse mushroom n.
doğal dünyayı yalnızca bir araştırma nesnesi olarak görme objectification n.
doğal dünyayı sömürü nesnesi olarak görme objectification n.
iblisler yardımıyla geleceği görme demonomancy n.
hor görme depreciation n.
hor görme deprisure n.
hakir görme despect n.
aşağı görme despection n.
küçük görme despiciency n.
aşağı görme despiciency n.
hakir görme igg n.
katılmamayı uygun görme opt-out n.
katılmamayı uygun görme opt-out n.
aşağı görme overlook n.
hoş görme connivery n.
hor görme disesteem n.
uzağı görme distance vision n.
hor görme disvalue [obsolete] n.
hor görme condescendence n.
hor görme condescent n.
ön görme doomwatch n.
rüya görme dreaming n.
sonradan görme pip-squeak n.
hız belirleyici işlevi görme pacemaking n.
kabul edilebilir görme favorable reception n.
kabul edilebilir görme favourable reception n.
iltimas görme favoritism n.
iltimas görme favouritism n.
(bir şeyi) art niyet olarak görme intuition [obsolete] n.
hem işitme hem görme engelli olan kimse deafmute n.
geleceği görme divinement n.
görme, duyma, koklama, tatma ve hissetme duyuları five senses n.
kuşların uçuş ve ötüşlerine göre geleceği görme ornithomancy n.
önceden görme presagement n.
kişinin fiziksel görünümüne bakarak geleceğini görme schematomancy n.
hor görme scoffery n.
hor görme scoffing n.
geleceği görme scrying n.
zarar görme shamble n.
görme yetisi sicht [scotland] n.
görme yetisine sahip insanlar sighted n.
görme engellilerin kullandığı beyaz baston white cane n.
küçük görme condescension n.
zulüm görme crucifixion n.
toplumda takdir görme izzat n.
önceden görme prevue n.
sonradan görme kimse snip n.
hor görme spurn n.
sonradan görme kimse squit [uk] n.
zarar görme suicide n.
itibar görme recognition n.
erkekleri kadınlardan üstün görme chauvinism n.
sonradan görme upstart adj.
insanı evrenin merkezi ve yaşamın amacı olarak görme anthropocentrical adj.
görme kuvveti olmayan visionless adj.
sonradan görme parvenu adj.
sonradan görme parvenue adj.
görme ile ilgili optical adj.
görme bozukluğu olan partially-sighted adj.
çevreyi görme türünden visio-spatial adj.
görme engelli partially-sighted adj.
geceleri görme yeteneği olan night-eyed adj.
görme engelli visually disabled adj.
görme engelli visually impaired adj.
kehanet ve geleceği görme ile ilişkili mantic adj.
kahinlik veya geleceği görme gücü olan mantic adj.
küçük görme girişiminde bulunan mincing adj.
görme duyusuna ait ocular adj.
görme duyusuyla ilgili ocular adj.
hem işitme hem görme engelli olan deafblind adj.
hem işitme hem görme engelli olan deafmute adj.
sonradan görme puffy adj.
görme ile optically adv.
hayrını görme! dich [obsolete] interj.
Phrases
her ikisi durumdan da zarar görme the worst of both worlds n.
kendini dev aynasında görme don't get too big for your boots expr.
erişme/duyma/görme mesafesinde in range expr.
erişme/duyma/görme mesafesinde within range expr.
Proverb
yol yordamsız/aceleyle iş görme don't put the cart before the horse
yol yordamsız/aceleyle iş görme don't set the cart before the horse
Colloquial
sonradan görme kimse la-de-da n.
birlikte iş görme hand in glove n.
kendini olduğundan daha önemli görme delusions of grandeur n.
hor görme aşağılama putdown n.
sonradan görme gentleman of the four outs n.
sarhoşken herkesi güzel görme beer-goggles n.
sonradan görme la-de-da adj.
sonradan görme four outs expr.
beni küçük görme don't patronize me expr.
Idioms
sonradan görme a beggar on horseback n.
sonradan görme kimse codfish aristocracy n.
sonradan görme parvenu n.
sonradan görme la-di-da n.
sonradan görme lah-di-dah n.
sonradan görme upstart n.
sonradan görme arriviste n.
(birini) hor görme a whack at (someone) n.
semeresini alma/görme a (good) run for your money n.
(birini) hor görme a shot at (someone) n.
bekleyip görme a waiting game n.
bekleyip görme the waiting game n.
kırmızı kart görme an early bath n.
kırmızı kart görme an early bath n.
sonradan görme beggar on horseback n.
hor görme down nose n.
küçük görme down nose n.
etrafında olup biten her şeyi bilme/görme eyes in the back of (one's) head n.
etrafında olup biten her şeyi bilme/görme eyes in the back of your head n.
göz ucuyla bakma/görme fleeting glance n.
bir yeri gezip görme isteği itchy feet [uk/australia] n.
leyleği havada görme itchy feet [uk/australia] n.
her şeyi toz pembe görme stars in (one's) eyes n.
kendini yükseklerde görme stars in (one's) eyes n.
her şeyi toz pembe görme stars in your eyes n.
kendini yükseklerde görme stars in your eyes n.
bir yeri gezip görme isteğinde olmak have itchy feet v.
bir yeri gezip görme isteğinde olmak get itchy feet v.
görme kusuru olmak be (as) blind as a bat v.
görme yetisi zayıf olmak be (as) blind as a bat v.
görme yetisi zayıf (as) blind as a bat adj.
kısmi görme engelli partially sighted adj.
görme bozukluğu olan partially sighted adj.
gün yüzü görme/görmeyin a plague on both your/their houses expr.
görme bozukluğu olan (as) blind as a beetle [dated] expr.
görme bozukluğu olan (as) blind as a mole [dated] expr.
yaptıklarını/çabalarını küçük görme don't cry stinking fish expr.
Speaking
beni aşağı görme don't look down on me expr.
hayrını görme! may it do you no good! expr.
onu görme şansın oldu mu? did you get a chance to see him? expr.
onu görme fırsatın oldu mu? did you get a chance to see him? expr.
onu görme şansın oldu mu? did you get a chance to see her? expr.
onu görme fırsatın oldu mu? did you get a chance to see her? expr.
sanırım birbirlerini görme şansları bile olmamış they probably didn't even see each other expr.
Trade/Economic
borsada işlem görme public listing n.
dibi görme trough n.
hesap görme settling of account n.
hesap görme settlement of account n.
hesap görme settlement n.
iş görme gücü service capacity n.
iş görme standartları performance standards n.
kabul görme honoring n.
kabul görme honouring n.
Law
zarar görme aggrievement n.
iş görme amacı güden sözleşme contract for works and services n.
vekaletsiz iş görme acting without authority n.
vekaletsiz iş görme negotiorum gestio n.
vekaletsiz iş görme benevolent intervention in another's affairs n.
Politics
toplumda kabul görme reclame n.
görme kaybı sight impairment n.
görme bozukluğu sight impairment n.
halk tarafından kabul görme public acclaim n.
işlem görme izni admission to trading n.
zarar görme impairment n.
kendi ırkını başkasınınkinden üstün görme ethnocentricity n.
(ingiltere'de göçmenlere verilen) süresiz çalışma ve eğitim görme izni ilr (indefinite leave to remain) abrev.
Institutes
görme özürlüler derneği association of the visually handicapped n.
görme engelliler derneği association of the visually handicapped n.
Tourism
gezme görme sightseeing n.
gezip görme turu sight seeing tour n.
Technical
bilgisayarla görme artificial vision n.
görme keskinliği deneyi visual acuity test n.
görme sürerliği persistence of vision n.
görme merkezi visual cortex n.
görme siniri visual nerve n.
görme duygusuna hitap eden cihazlar visual aids n.
işlem görme süresi retention time n.
muamele görme process n.
uzamsal görme spatial vision n.
yapay görme machine vision n.
materyalin işlem görme tarihçesi history n.
görme engellilerin yazı yazmak için kullandığı bir alet scotograph n.
Computer
bilgisayarla görme computer vision n.
bilgisayarla görme artificial vision n.
klasörleri görme see folders n.
Informatics
görme açısı visual angle n.
görme alanı visual field n.
görme keskinliği visual acuity n.
görme sürerliği persistence of vision n.
uzamsal görme spatial vision n.
Television
çevresel görme peripheral vision n.
Lighting
görme keskinliği visual resolution n.
görme keskinliği visual acuity n.
renk görme sapaklığı defective colour vision n.
Automotive
doğrudan hasar görme direct damage n.
Aeronautic
görme ve görülme kuralları see-and-be seen rules n.
Marine
uzaktaki karaları veya gemileri görme becerisi nauscopy n.
görme bilimi optics n.
Medical
adet görme menstruating n.
adet görme course n.
akut görme kaybı acute visual lost n.
ameliyat öncesi görme keskinliği preoperative visual acuity n.
ameliyat sonrası görme keskinliği postoperative visual acuity n.
ani başlayan çift görme sudden onset of binocular diplopia n.
ani gelişen görme kaybı sudden loss of vision n.
ani görme kaybı sudden vision loss n.
ani görme kaybı sudden loss of vision n.
binoküler görme binocular vision n.
bulanık görme cloudy vision n.
bozuk görme bad sight n.
bozuk görme bad eyesight n.
bulanık görme blurred vision n.
binoküler görme eksikliği binocular vision disability n.
çok sık adet görme hypermenorrhea n.
çift görme şikayetleri complaints of diplopia n.
cisimleri sallanıyormuş gibi görme oscillopsia n.
çift görme diplopia n.
dalgalı görme oscillopsia n.
geçici görme kaybı transient loss of vision n.
görme bozukluğu olan kimse asthenopic n.
görme gücü visual efficiency n.
görme kaybı visual impairment n.
görme yeteneğinin yitmesi brownout n.
görme bozukluğu asthenopia n.
görme ve işitme kusuru visual and hearing impairment n.
görme bozukluğunu ölçen gözlükçü optometrist n.
görme gücü eye sight n.
görme korteksi visual cortex n.
görme engelli birey sight-disabled person n.
görme bozukluğu vision defect n.
görme bozukluğu olan kişi visually impaired person n.
görme siniri ve retinanın iltihabı neuroretinitis n.
görme sahasının dörtte birindeki körlük tetranopsia n.
görme alanı bozukluğu hemianopsia n.
görme algısı visual perception n.
görme bozukluğu visual impairment n.
görme cihazı optical device n.
görme alanı field of vision n.
görme bozukluğuna sahip kişi visually impaired person n.
görme tembelliği lazy eye n.
görme tembelliği amblyopia n.
görme kaybı vision loss n.
görme alanı visual fields n.
geri dönüşü olmayan görme kaybı irreversible vision loss n.
görme sinirin zedelenmesi optic nerve injuries n.
görme testleri vision tests n.
görme organı organ of sight n.
görme hatası optical aberration n.
görme bozukluğu visual disorder n.
görme keskinliği visual acuity n.
görme alanı visual field n.
görme bozuklukları vision disorders n.
görme yeteneğinin yitmesi grey-out n.
görme bozukluğu visual defect n.
görme bozuklukları visual disturbances n.
görme bozuklukları uzmanı low-vision specialist n.
görme siniri yolları optic pathways n.
ileri derecede görme bozukluğu severe visual impairment n.
ilerleyici görme kaybı progressive vision loss n.
ilk adetten itibaren ağrılı adet görme dysmenorrhea n.
ilk adetten itibaren ağrılı adet görme dysmenorrhoea n.
izole temporal görme kaybı isolated temporal vision loss n.
kalıcı görme bozukluğu permanent visual disability n.
kısmi görme kaybı scotomata n.
kötü görme bad sight n.
kötü görme bad eyesight n.
kusurlu görme ametropia n.
lateral genikulat cisimden görme korteksine giden sinir yolu radiatio optica n.
mavi renkte görme hali/mavimsi görüş cyanopsia n.
multisinaptik görme yolları multi-synaptic visual pathways n.
normalaltı görme subnormal vision n.
normal görme chromatic vision n.
normal görme trichromatopsia n.
parlak ışıkta görme photopia n.
sarı renkte görme hali xanthopsia n.
tam görme trichromatopsia n.
görme engelli bastonu white stick n.
görme engellilerin kullandığı beyaz baston white stick n.
tek görme haplopia n.
çalışarak tedavi görme occupational therapy n.
retinanın gözün arkasındaki damar tabakasından ayrılması ile meydana gelen görme kaybı detached retina n.
retinanın gözün arkasındaki damar tabakasından ayrılması ile meydana gelen görme kaybı detachment of the retina n.
kabus görme ve uyurgezerlik ile karakterize edilen huzursuz ve düzensiz uyku oneirodynia n.
optik sinirin retina ile görme çaprazı arasında kalan bölümü optic n.
görme testinde standardize edilmiş sembol optotype n.
uzun süreli savaş ortamından kaynaklı görme ve hafıza kaybı shellshock n.
görme engelli visually challenged adj.
görme engelli visually impaired adj.
görme özürlü visually impaired adj.
görme engelli visually handicapped adj.
kısmen görme kaybına uğramış partially blind adj.
görme ile ilişkili optic adj.
görme bozukluğunu giderici (lens) optical adj.
göz görme ekseninin sapmalarının düzeltilmesi orthoptic adj.
görme anlamını veren bir son ek -opia suf.
(belirtilen) şekilde görme anlamını veren bir son ek -opia suf.
(belirtilen şekilde) görme anlamını veren bir son ek -opsis suf.
(belirtilen şekilde) görme anlamını veren bir son ek -opsy suf.
Anatomy
görme siniri nervus opticus n.
görme kabarcığı optical papilla n.
görme yolları optic tracts n.
görme organı optical apparatus n.
görme organı organ of sight n.
görme siniri visual nerve n.
görme organı organ of vision n.
görme ekseni visual axis n.
görme siniri optic nerve n.
görme kanalı optic canal n.
görme ekseni optic axis n.
görme merkezi macula n.
oksipital korteksin görme için gerekli birincil reseptif bölgeyi içeren kısmı area 17 of brodmann n.
oksipital korteksin görme için gerekli birincil reseptif bölgeyi içeren kısmı striate cortex n.
oksipital korteksin görme için gerekli birincil reseptif bölgeyi içeren kısmı striate area n.
oksipital korteksin görme için gerekli birincil reseptif bölgeyi içeren kısmı first visual area n.
oksipital korteksin görme için gerekli birincil reseptif bölgeyi içeren kısmı brodmann's area 17 n.
görme sistemi visual system n.
lateral genikulattan görme merkezine ulaşan sinir yolu optic radiation n.
retina ile çizgili korteks arasında yer alan görme merkezi superior colliculus n.
Psychology
adet görme korkusu menophobia n.
akronik görme achronic vision n.
binoküler görme binocular vision n.
birincil görme korteksi primary visual cortex n.
binoküler görme bozukluğu binocular vision disability n.
çift görme double vision n.
çift görme korkusu diplophobia n.
erekte olmuş penis görme korkusu ithyphallophobia n.
erekte olmuş penis görme korkusu medorthophobia n.
geleceği görme precognition n.
fototopik görme photopic vision n.
görme ve işitme halüsinasyonları auditory and visual hallucinations n.
görme kusuru visual impairment n.
görme varsanısı visual hallucination n.
hak görme entitlement n.
herkesi kendine düşman görme persecution complex n.
hak görme duygusu sense of entitlement n.
kısmi görme partial vision n.
kromatik görme chromatic vision n.
kötülük görme sanrısı delusion of persecution n.
merkezi görme central vision n.
monoküler görme monocular vision n.
sakal görme veya sakala dokunma korkusu pogonophobia n.
skotopik görme scotopic vision n.
şipşak görme subitizing n.
şipşak görme subitising n.
stereoskopik görme stereoscopic vision n.
stereoskopik görme keskinliği stereoscopic keenness n.
yandan görme peripheral vision n.
Young-Helmholtz renkli görme teorisi Young-Helmholtz theory of color vision n.
yüzle görme facial vision n.
beden dışı deneyim yoluyla kendini dışarıdan görme autoscopy n.
nesneleri ve kendi vücut kısımlarını olduklarından daha büyük görme yanılgısı ile karakterize edilen bir mani macromania n.
algısal görme deneyimi visual sensation n.
uyku ile uyanıklık veya tam tersi arasındaki sıklıkla halüsinasyon görme ile karakterize hal hypnogogic state n.
bilinçli rüya görme durumu lucidity n.
kötülük görme sanrısı delusions of persecution n.
uyanıkken rüya görme hali oneirism n.
Mental Health
tıbbı olarak ilgi görme amacıyla sürekli hastalık belirtileri uydurma ile karakterize edilen psikiyatrik bir bozukluk munchausen syndrome n.
Physiology
keskin görme yetisi acuity n.
görme duyusu sistemi visual sense n.
adet görme dönemi menstruation n.
algıların (görme, duyma) ana yollarından her biri modality n.
Pathology
görme yetersizliği cecity [rare] n.
migren ile ilişkilendirilen geçici görme bozukluğu teichopsia n.
nesnelerin gerçekte olduklarından daha uzakta gözükmelerine sebep olan görme bozukluğu teleopsy n.
görme kaybı visual loss n.
görme yolları bozukluğu visual pathways disorder n.
görme korteksi bozukluğu visual cortex disorder n.
her iki gözde nitelendirilmemiş görme kaybı unqualified visual loss in both eyes n.
tek gözde görme azlığı low vision in one eye n.
tek gözde nitelendirilmemiş görme kaybı unqualified visual loss in one eye n.
retinaya yansıyan görüntülerin iki gözde iki farklı boyutta olduğu görme bozukluğu aniseikonia n.
retinaya yansıyan görüntülerin iki gözde iki farklı boyutta olduğu görme bozukluğu anisoconia n.
görme duyusunun yitimi anoöpsia n.
görme duyusunun yitimi anoöpsia n.
görme duyusunun yitimi anopsia n.
görme duyusunun yitimi anopsy n.
düz çizgilerin kavisli göründüğü bir görme hastalığı anorthopia n.
gebeliğin son dönemlerinde görme bozukluğu, baş ağrısı ve havale ile teşhis edilen gebelik zehirlenmesi eclamptism n.
kırmızı görme erythropsia n.