iddia - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

iddia



Bedeutungen von dem Begriff "iddia" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 50 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
iddia allegation n.
iddia bet n.
iddia assertion n.
iddia claim n.
General
iddia averment n.
iddia pretension n.
iddia suggestion n.
iddia pretence n.
iddia protestation n.
iddia information n.
iddia contention n.
iddia maintenance n.
iddia asseveration n.
iddia thesis n.
iddia profession n.
iddia contest n.
iddia position n.
iddia charge n.
iddia pleading n.
iddia contention n.
iddia allegement n.
iddia argument n.
iddia pretense n.
iddia wager n.
iddia submission n.
iddia claim n.
iddia say-so n.
iddia relation n.
iddia allegatum n.
iddia argumentum n.
iddia wed [dialect] [uk] n.
iddia implication n.
iddia dibs n.
iddia suppose n.
iddia supposure [obsolete] n.
iddia case n.
Trade/Economic
iddia claim n.
Law
iddia betting n.
iddia allegation n.
iddia clamour n.
iddia challenge n.
iddia averment n.
iddia claim n.
iddia bet n.
iddia plea n.
iddia contention n.
iddia assertion n.
iddia clamor n.
Logic
iddia identity n.
Slang
iddia dibs n.

Bedeutungen, die der Begriff "iddia" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 469 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
iddia etmek allege v.
iddia etmek assert v.
iddia etmek claim v.
bir iddia öne sürmek raise a claim v.
bir iddia öne sürmek assert a claim v.
General
hak iddia eden kimse pretender n.
karşı iddia counterclaim n.
iddia edilen şeyle alakası olmayan bir sonuç çıkarılmasından doğan hata ignoratio elenchi n.
boş iddia jactitation n.
haksız iddia arrogation n.
çelişkili iddia contradictory n.
yalan iddia jactitation n.
iddia sahibi claimant n.
kıyamet gününün yaklaştığını iddia eden kimse doomster n.
hak iddia eden pretender n.
iddia etme professing n.
iddia olunan şey object at issue n.
iddia edilebilir şey predicable n.
hak iddia eden kimse claimant n.
iddia etme alleging n.
iddia edilen suçlar alleged crimes n.
işlendiği iddia edilen suçlar alleged crimes n.
hak iddia etme pretension n.
iddia olunan tahkir alleged defamation n.
iddia olunan iftira alleged defamation n.
iddia olunan hakaret alleged defamation n.
sahte iddia false pretence n.
sahte iddia false pretense n.
iddia bayii bookie n.
iddia bayii turf accountant n.
iddia bayii bookmaker n.
aksini iddia eden gainsayer n.
iddia eden kimse assertor n.
aksi iddia edilemeyen kanıt clinching proof n.
iddia eden kimse claimer n.
hak iddia eden kimse claimer n.
mantıksal iddia logical argument n.
hak iddia eden kimse pretendant n.
iddia etme avouchment n.
beyan veya iddia constatation n.
iddia eden kişi affirmer n.
doğruyu söylediğini iddia eden kimse affirmer n.
yeniden iddia etme reassertion n.
iddia eden kimse alleger n.
iddia eden kimse allegator n.
iddia eden kimse arguer n.
doğruyu söylediğini iddia eden kimse asserter n.
resmi iddia vouchment n.
bir şeyin üzerinde hak iddia etme laying claim n.
tıp bilgisine sahip olduğunu iddia eden vasıfsız kimse medicaster n.
köpek havlamasını insan diline çevirdiği iddia edilen bir cihaz bowlingual n.
mucizeler yarattığını iddia eden sahtekar kimse miracle monger n.
hatalı iddia misallegation n.
yanlış iddia misclaim n.
iddia edilen şey giving out n.
aksini iddia eden kimse oblocutor n.
aşırı derecede iddia etme overassertion n.
şiddetle iddia etme overassertion n.
iddia bayii runner n.
bir konuda farklı şekilde aydınlandıklarını iddia eden insanlar illuminati n.
bahis sonuçlarını doğaüstü yollarla öğrendiğini iddia edip bunları bahisçilere satan kimse dreamer n.
uzaylıların kendisiyle irtibata geçtiğini iddia eden kimse contactee n.
iddia edilebilirlik predicability n.
uzun süre kullanım amacıyla hak iddia etme prescription n.
örfe dayalı iddia prescription n.
(roma hukukunda) bir iddia veya kanunun kapsamını sınırlayan başlangıç ifadesi prescription n.
hak iddia edilen şey sight n.
abartılı iddia pretence n.
hak iddia etme pretendence [obsolete] n.
hak iddia eden kimse pretendent n.
hak iddia etme pretendership n.
abartılı iddia pretense n.
haksız iddia ileri sürme pretense n.
doğruluğu sorgulanan iddia pretension n.
hak iddia etme pretension n.
doğruluğu sorgulanan iddia pretention n.
iddia öne sürme çabası pretention n.
fuzuli işgalci tarafından hak iddia edilen arazi squat n.
sahipsiz mülkiyette yasa dışı hak iddia etme squatterism n.
asılsız iddia strawman n.
boş iddia strawman n.
iddia etme supposal n.
asılsız iddia surmise [obsolete] n.
iddia etmek pretend v.
tahtta hak iddia etmek pretend to the throne v.
hak iddia etmek stake out a claim v.
aksini iddia etmek disaffirm v.
iddia etmek put forth v.
iddia etmek argue for something v.
iddia etmek declare oneself v.
iddia etmek pontificate v.
aksini iddia etmek assert the contrary v.
iddia etmek aver v.
iddia etmek contend v.
bir iddia öne sürmek assert a claim v.
iddia etmek enunciate v.
iddia etmek profess v.
iddia etmek asseverate v.
iddia etmek press home v.
iddia etmek maintain v.
böyledir diye iddia etmek maintain that it is so v.
iddia etmek insist v.
iddia etmek argue v.
hak iddia etmek put in a claim for v.
iddia etmek attest v.
iddia etmek call v.
aksini iddia etmek contradict v.
iddia etmek protest v.
iddia etmek purport v.
iddia etmek argue that v.
iddia etmek suggest v.
iddia edilmek be claimed v.
iddia etmek affirm v.
iddia etmek pretend to v.
hak iddia etmek pretending v.
iddia etmek make out v.
iddia etmek put forward v.
iddia etmek sustain v.
(kanıt olmadan) iddia etmek allege v.
iddia kazanmak win a claim v.
iddia kanıtlamak prove a claim v.
iddia ortaya atmak make a claim v.
iddia etmek claim v.
tersini iddia etmek claim the opposite v.
(yetkili olmadığını) iddia etmek challenge v.
hak iddia etmek claim v.
iddia etmek declare v.
iddia edildiği gibi olduğuna dair garanti vermek stand behind v.
hak iddia etmek lay claim to v.
bir şeyin üzerinde hak iddia etmek claim possession on something v.
bir şeyin üzerinde hak iddia etmek call dibs on something v.
doktorların ihmalinden öldüğü iddia edilmek die allegedly due to doctors' negligence v.
...diyecek/iddia edecek kadar ileriye gitmek go on to claim that v.
aksini iddia etmek argue against something v.
hak iddia etmek arrogate to oneself v.
mülkiyet iddia etmek claim title v.
üzerinde hak iddia etmek lay a claim v.
iddia etmek alledge v.
yeniden iddia etmek reassert v.
yeniden iddia etmek reallege v.
iddia etmek erect v.
iddia etmek lege [obsolete] v.
iddia etmek hold v.
iddia etmek hold v.
(arazi yasası uyarınca) arazi üzerinde hak iddia edip oraya yerleşmek homestead v.
iddia etmek depose v.
aksini iddia etmek oppose v.
şiddetle iddia etmek overassert v.
hak iddia etmek owe [dialect] [uk] v.
maliki olduğunu iddia etmek owe [dialect] [uk] v.
doğru farz etmek (iddia) beg the question v.
karşıtını iddia etmek counterplead v.
iddia etmek feign v.
iddia etmek feine v.
aksini iddia etmek contrary [dialect] v.
özel hak iddia etmek foreclose v.
önceden iddia etmek preaver v.
zamanaşımı yoluyla hak iddia etmek prescribe v.
hak iddia etmek pretend v.
iddia etmek suppose v.
iddia etmek charge v.
iddia edilebilir predicable adj.
aksi iddia edilemez irrefutable adj.
iddia edilmiş alleged adj.
iddia edilen asserted adj.
iddia edilmiş pontificated adj.
iddia eden assertive adj.
iddia edilen pontificated adj.
iddia edilen professed adj.
iddia edilen alleged adj.
iddia edilen alleging adj.
iddia edilen self-acknowledged adj.
birini sürekli tekrarladığı (iddia/söz) oft-repeated adj.
iddia edilebilir allegeable adj.
iddia edilebilir assertable adj.
iddia eden asserting adj.
aksi iddia edilmeyen unchecked [obsolete] adj.
aksi iddia edilmeyen uncontradicted adj.
aksi iddia edilemez ungainsayable adj.
olmadığı iddia edilmeyen unimpeached adj.
iddia edilebilir claimable adj.
aksi iddia edilebilir deniable adj.
hak iddia edilebilir ownable adj.
aksi iddia edilemeyen insoluble [obsolete] adj.
iddia edilen predicate adj.
iddia edilen pretended adj.
iddia ederek affirmingly adv.
iddia edildiğine göre allegedly adv.
iddia edildiğine göre professedly adv.
iddia edildiğine göre supposedly adv.
yersiz hak iddia ederek pretentiously adv.
iddia edilene göre supposably adv.
Phrasals
kendine ait olduğunu iddia etmek adopt (someone or something) as (something) v.
kendine ait olduğunu iddia etmek adopt something as something v.
hak iddia etmek claim something for oneself v.
bir şeyde/alanda hak iddia etmek stake out v.
(kendi/biri) için hak iddia etmek claim (something) for (oneself or something) v.
(bir şeyin birinin/kendinin) olduğunu iddia/ilan etmek claim (something) for (oneself or something) v.
hak iddia etmek claim for v.
(biri/bir şey) için hak iddia etmek claim something for someone or something v.
(bir şeyin birinin/bir şeyin) olduğunu iddia/ilan etmek claim something for someone or something v.
bir suçla biri arasında/bir suçluyla bir olay arasında bağlantı olduğunu iddia etmek connect someone or something (up) to someone or something v.
bir suçla biri arasında/bir suçluyla bir olay arasında bağlantı olduğunu iddia etmek connect someone or something (up) with someone or something v.
(iddia/kumar) borcunu ödeyememek welch on (something) v.
(iddia/kumar) borcunu ödeyememek welsh on (something) v.
iddia etmek come out v.
Phrases
karşı çıkıp çıkmayacağını görmek için birine bir iddia yöneltmek put it to somebody that... v.
karşı çıkıp çıkmayacağını görmek için birine bir iddia yöneltmek put it to somebody that... v.
iddia ediyor ki he will have it that expr.
iddia ediyor ki… have it (that...) expr.
Colloquial
asılsız iddia bogus beef n.
asılsız iddia bum beef n.
sorunun yanlış/eksik olduğunu iddia ederek notunu değiştirtmeye çalışan öğrenci grade-grubber n.
inanılması zor iddia, hikaye, söylem horse pill n.
asılsız iddia, hikaye, söylem horse pill n.
yutturulamayacak iddia, hikaye, söylem horse pill n.
yutturması zor iddia, hikaye, söylem horse pill n.
bir şey üzerinde rakiplerin önüne geçerek ansızın mülkiyet veya kullanım hakkı iddia etme landgrab n.
bir şeyi satın almaya ikna edici iddia/söz pitch n.
sıra dışı bir şekilde aydınlanmış olduklarını iddia edenler illuminati n.
bir konu hakkında bir şey iddia etmek have it v.
iddia ediyor ki… have it that (something) v.
iddia ediyorum I bet you a pound to a penny expr.
bire on bahis/iddia a pound to a penny expr.
yapamayacağın şeyi söyleme/iddia etme don't talk the talk if you can't walk the walk expr.
Idioms
sahipsiz veya üzerinde hak iddia edilmemiş toprak parçası no-man's-land n.
asılsız iddia bogus beef n.
uydurma/düzme iddia bogus beef n.
asılsız iddia bum beef n.
uydurma/düzme iddia bum beef n.
insanların aksini iddia etmeye çekindikleri durum the emperor's new clothes n.
bir dolandırıcılığın parçası olarak dinî konularda kehanet sahibi olduğunu iddia eden kişi autem goggler [obsolete] n.
başkasının toprağına girip üzerinde hak iddia etmek jump a claim v.
(bir şey) olduğunu iddia etmek make (someone or something) out to be (something) v.
(bir şey) olduğunu iddia etmek make something out to be (something else) v.
ahlaken daha üst bir konumda olduğunu iddia etmek claim the moral high ground v.
ahlaken daha üst bir konumda olduğunu iddia etmek take the moral high ground v.
ahlaken daha üst bir konumda olduğunu iddia etmek seize the moral high ground v.
bir şeyin üzerinde hak iddia etmek have dibs on something v.
birşeyin üzerinde hak iddia etmek put one's dibs on something v.
birisinden iddia ettiği şeyi ispatlamasını istemek call one's bluff v.
bir şey üzerinde hak iddia etmek call dibs on something v.
hak iddia etmek stake a claim to something v.
hak iddia etmek stake out a claim to something v.
hak iddia etmek lay claim to something v.
hak iddia etmek stake a claim on something v.
hak iddia etmek stake out a claim on something v.
üzerinde hak iddia etmek stake one's claim v.
kendi argümanının/savunduğu fikrin karşısındakinden üstün olduğunu iddia etmek seize the moral high ground v.
(birinden) iddia ettiği şeyi ispatlamasını istemek call (one's) bluff v.
birinden iddia ettiği şeyi ispatlamasını istemek call someone's bluff v.
üzerinde hak iddia etmek have dibs on v.
olduğunu iddia etmek make out to be v.
bir şey iddia etmek press something home v.
hak iddia etmek stake a claim to v.
biri/bir şey üzerinde hak iddia etmek stake (out) a claim to somebody/something v.
biri/bir şey üzerinde hak iddia etmek stake (out) your claim to somebody/something v.
biri/bir şey üzerinde hak iddia etmek stake a claim to someone or something v.
hak iddia etmek stake out (one's) claim v.
(bir şey) üzerinde hak iddia etmek stake out (one's) claim on (something) v.
(bir şey) üzerinde hak iddia etmek stake out (one's) claim to (something) v.
üzerinde hak iddia etmek stake out a claim to v.
gerçeğin tersini iddia etmek swear (that) black is white v.
iddia etmek bear in hand v.
üzerinde hak iddia edilmemiş go begging expr.
iddia ediyorum ki wager (someone) a pound to a penny expr.
zzarhoş değil (sarhoş birinin sarhoş olmadığını iddia ederken yaşadığı dil sürçmesini taklit ederek sarhoş olduğunu belirtme) (as) jober as a sudge expr.
bir şey olduğu iddia edilen cracked up to be something expr.
bir şey olduğu iddia edilen cracked up as something expr.
yapamayacağın şeyi söyleme/iddia etme if you can't walk the walk, don't talk the talk expr.
bu iddia doğru değil that cock won't fight [old-fashioned] expr.
bu iddia asılsız that cock won't fight [old-fashioned] expr.
bu iddia doğru değil that dog won't hunt [old-fashioned] [us] expr.
bu iddia asılsız that dog won't hunt [old-fashioned] [us] expr.
bu iddia doğru değil that old dog won't hunt [old-fashioned] [us] expr.
bu iddia asılsız that old dog won't hunt [old-fashioned] [us] expr.
Speaking
her şeyi bildiğimi iddia etmiyorum I don't profess to know everything expr.
iddia ediyorum I would argue that expr.
-i iddia ediyor he will have it that ... expr.
Trade/Economic
bütçe kesintilerinin ekonomik faaliyetlere zarar vereceğini iddia eden ekonomik tahmin tekniği dynamic scoring n.
fesihten doğan iddia termination claim n.
hak iddia eden claimant n.
hak iddia edilmemiş eşya unclaimed merchandise n.
karşıt iddia adverse claim n.
karşı iddia counter claim n.
iddia etmek claim v.
iddia etmek assert v.
iddia etmek allege v.
Law
borç davasında ilgili taahhütnamenin yanlışlıkla veya içeriğini bilmeden imzalandığının iddia edilmesi non est factum n.
sanığın toprağın kullanım hakkını elinde tutmadığını iddia etmesi nontenure n.
asıl iddia principal claim n.
asılsız iddia immaterial averment n.
abd iddia mahkemesi u.s court of claims n.
alt iddia subclaim n.
ana iddiaya bağlı ikincil bir iddia subclaim n.
aynı iddia ile ilgili gereksiz yere birden fazla dava açılması multiplicity of actions n.
asılsız iddia false charge n.
açıkça iddia veya itiraf open avowal n.
aksini iddia eden bir tartışma rebuttal-in-debate n.
başkasının zararına olan iddia jactitation n.
bir mahkeme kararının hükümsüz olduğunun başka bir dava sırasında iddia edilmesi collateral impeachment n.
bir istirdat davasında haklı olduğunu iddia eden davalı avowant n.
bir istirdat davasında sanık olan kişinin makul gerekçeler göstererek haklı olduğunu iddia ettiği defii avowry n.
bir tanığın taraf tuttuğu, taraflardan birine düşmanlığı, davada kişisel ilişkisi veya kötü şöhret sahibi olması nedeniyle ifadesinin gerçeğe aykırı olduğunu iddia etme impeachment of a witness n.
bir araziden hak iddia eden kimse homesteader n.
dava yoluyla iddia olunan şey relief n.
davaya etkisi olmayan iddia immaterial averment n.
davalının bir belgeyi kendisinin düzenlemediğini iddia eden defi plea of non est factum n.
esassız iddia immaterial averment n.
ek iddia supplemental claim n.
eklenen iddia supplemental claim n.
gereksiz iddia ve savunmalar surplusage n.
hak iddia etme asserting a right n.
haklı iddia just claim n.
hak iddia eden claimant n.
hükümdar adına çıkarılan ve herhangi bir imtiyaza sahip olduğunu iddia eden şahıstan iddiasının mesnedini soran karar quo warranto n.
hileli iddia fraudulent claim n.
hak iddia etme demand n.
haklılık payı olan iddia merit n.
iddia eden assertor n.
iddia etme allegation n.
iddia pazarlığı plea bargain n.
iddia edilen suçun mahiyet ve vasfının değişmesi changing the nature and type of alleged crime n.
iddia makamı prosecution n.
iddia şahidi witness for the prosecution n.
iddia sahibinin bir iddianın doğruluğunu kabul etmekle beraber başka nedenlerden türü o iddianın değeri olmadığını söylemesi confession and avoidance n.
iddia olunan şey claim or relief sought n.
iddia pazarlığı plea deal n.
iddia pazarlığı plea agreement n.
iddia sahibi claimant n.
ilave edilen iddia supplemental claim n.
iddia makamı counsel for the prosecution n.
iddia eden taraf contesting party n.
iddia pazarlığı copping a plea n.
iddia olunan ayıp alleged defect n.
işlediği iddia edilen suçtan suçlu bulunmuştur guilty as charged n.
ilave iddia supplemental claim n.
iddia avukatı counsel for the prosecution n.
karşı iddia rival claim n.
karşı iddia counter plea n.
karşı iddia counterplea n.
karşıt iddia counteraccusation n.
karşı iddia adverse claim n.
karşı iddia counter claim n.
karşı iddia reverse claim n.
karşı iddia counteraccusation n.
mukabil iddia set-off n.
karşıt iddia countercharge n.
kişinin davada masum olduğunu iddia etmemesi ya da suçlu olduğunu kabul etmemesi no contest n.
mahkemede savunma ve iddia makamının jüri üylerinin duyamayacağı bir şekilde ya da kayıt dışı konuştukları yargıcın kürsüsü önündeki özel alan sidebar n.
mahkeme kararının kanuna aykırı veya hükümsüz olduğunun başka bir davada dolaylı olarak iddia edilmesi collateral impeachment n.
mukabil iddia adverse claim n.
ne suçu işlediğini kabul etme ne de işlemediğini iddia etme nolo contendere n.
ne suçu işlediğini kabul etme ne de işlemediğini iddia etme non vult n.
olumlu iddia affirmative n.
suçlu olduğu iddia edilen kimse alleged criminal n.
sağlam temele dayanan iddia merit n.
şümullü iddia general charge n.
suçun tekerrürü iddia olunan defii autrefois convict n.
tecavüz edildiği iddia edilen yere davalının tayin edilmesini isteyen defi blank bar n.
tamamlayıcı iddia supplemental plea n.
tamamlayıcı iddia supplemental claim n.
tecavüz edildiği iddia edilen yere davalının tayin edilmesini isteyen defi common bar n.
yetkisizlik iddia etme challenging the venue n.
(sanığın) suçun işlendiği sırada başka yerde bulunduğunu belirten iddia alibi n.
(iddia edilen) muhtemel bağlantılar alleged links n.
kolluk kuvvetleri tarafından tuzağa düşürüldüğü için suç işlediğini iddia eden sanığın savunması entrapment n.
(iddia, fiil) hükümsüz kılma bar n.
(iddia, fiil) engelleme bar n.
(iddia, fiil) önleme bar n.
gerçeklerin üstünün kapatıldığı iddia edilen boşanma ve birtakım diğer davalara müdahale etme yetkisi bulunan görevli king's proctor [uk] n.
(eskiden) mirasçının ölen büyük dedesinin el konmuş mülkünde hak iddia edebilmesine yarayan yazı besaiel n.
kanıtlanması gereken iddia matter n.
konut sahibiyle anlaşma uyarınca konutta hak iddia etmeyip konutun belirli bölümünde yaşama hakkına sahip kimse lodger n.
(ingiliz hukukunda) krallığın münhasır yargı hakkı iddia etmediği davalar veya edimler common pleas n.
iddia çürütme dilekçesi duplication n.
incitici veya karalayıcı olduğu iddia edilen ifadelerin savunma metnindeki yorumu inuendo n.
iftira niteliğindeki konu dışı iddia scandal n.
sözleşmenin ihlali nedeniyle açılan zarar ziyan davasında sanığın her zaman talebi karşılamaya hazır olduğunu iddia ettiği savunma türü semper paratus n.
kapsamlı iddia sweeping claim n.
akıl hastası olduğu için yargı gücünden yoksun bulunduğunu iddia etmek stultify v.
doğruluğunu iddia etmek avow v.
hak iddia etmek challenge v.
iddia etmek aver v.
iddia etmek claim v.
iddia etmek assert v.
iddia etmek plead v.
iddia etmek allege v.
masum olduğunu iddia etmek claim to be innocent v.
masum olduğunu iddia etmek claim to be not guilty v.
suçsuz olduğunu iddia etmek claim to be innocent v.
suçsuz olduğunu iddia etmek claim to be not guilty v.
zarar ve ziyan iddia etmek claim damages v.
yasal olmadığını iddia etmek challenge v.
(iddia) reddedilebilir traversable adj.
iddia edilebilir affirmable adj.
iddia edilen alleged adj.
iddia eden complainant adj.
iddia edilmemiş unalleged adj.
(iddia veya savunmayı desteklemeye yönelik) talep placitory [obsolete] adj.
Politics
uçakların kimyasal madde püskürttüğü için gökyüzünde sıradışı izler bıraktığı iddia edilen komplo teorisi chemtrail n.
barack obama'nın abd değil kenya doğumlu olduğunu iddia eden ve bu yüzden de abd başkanı olmayacağını savunan hareket birtherism n.
kelime anlamı aydınlar olan üyeleri tarafından ise ışığın insanları veya aydınlanmışlar olarak addedilen yeni dünya düzenini sağlamak amacıyla kurulduğu iddia edilen gizli bir örgüt illuminati n.
oy verenlerin yasal yeterliği olmadığı iddia edilmesi challenge n.
yasal ve maddi iddia legal and material claim n.
daha büyük bir oluşumun içinde yer alıp bütünden kopan ve bütünü temsil ettiğini iddia eden küçük grup rump n.
hak iddia etmek demand v.
kullanılan oyların geçersizliğini iddia etmek challenge v.
Industry
işçilerin işverenlerine karşı sahip oldukları hakları korumak amacıyla kurulduğu iddia edilen gizli bir örgüt knights of labor n.
Technical
hak iddia etmek claim v.
Telecom
dinleme cihazıyla elde edilen bilgilere sahip olduğunu iddia eden bir dolandırıcı wire tapper n.
dinleme cihazıyla elde edilen bilgilere sahip olduğunu iddia eden dolandırıcı wiretapper n.
Medical
thomson'ın öne sürdüğü, vücudun dört temel elementten oluştuğunu iddia eden alternatif tıp formuna ait veya ilgili thomsonian adj.
Pharmaceutics
bazı meyve çekirdeklerindeki amygdalin maddesinden üretilen, kansere iyi geldiği iddia edilen fakat etkisi kanıtlanmamış bir ilaç laetrile n.
Logic
varsayımsal önermenin koşullu üyesinin doğru olması durumunda koşullu önermenin doğru olduğunun iddia edilebileceği kuralı detachment n.
Biology
tüm fizyolojik olaylardan sinir sıvısının sorumlu olduğu iddia edilen eski bir tıbbi hipotez neurism [obsolete] n.
geleneksel genetik biliminin aksine kalıtım üzerindeki temel etkenin somatik ve çevresel faktörler olduğunu iddia eden bir doktrin michurinism n.
geleneksel genetik biliminin aksine kalıtım üzerindeki temel etkenin somatik ve çevresel faktörler olduğunu iddia eden bir doktrin lysenkoism n.
hayvanın bir parçasının insan vücuduna alınması durumunda o kısma karşılık gelen insan organının iyileşeceğini veya etkileneceğini iddia eden teori sarcology n.
Tobacco
satışı ab'de yasak olan ancak norveç ve isveç'te kullanılan gittikçe popülaritesi abd'de artan ve sigara içimini azalttığı iddia edilen isveç menşeli nemli tütün tozu snus n.
Social Sciences
polis kuvveti içerisinde, memurların yolsuzluk veya ırkçılık gibi uygulamaları dile getirmesini engellediği iddia edilen gruplaşma canteen culture n.
kişinin anne veya babanın soy grubuna üye olduğunu iddia edebileceği (akrabalık sistemi) ambilateral adj.
Education
yüksek öğrenim kurumu olduğunu iddia eden fakat kar odaklı olması sebebiyle yetersiz mezunlar veren kuruluş diploma mill n.
History
papa 6. gregorius'un roma kilisesi'ndeki köklü reformları ve papalık üstünlüğünü iddia ettiği görüşleri hildebrandism n.
tarihin resmi veya yaygın kayıtlarından farklı olan ve gerçek versiyon olduğu iddia edilen şekli secret history n.
tarihin resmi veya yaygın kayıtlarından farklı olan ve gerçek versiyon olduğu iddia edilen şekli shadow history n.
Religious
isa'nın ilahi ve insani olmak üzere iki farklı varlığının birbirinden bağımsız olduğunu ve isa'nın tek kutsal bir kişiliği olduğunu iddia eden dini akım nestorianism n.
ilahi vahiyden türetilmemiş teolojik iddia theologumenon n.
ilahi vahiyden türetilmemiş, şahsi görüşe dayalı teolojik iddia/beyan theologoumenon n.
hindistan'ın güneybatısında, havari thomas'ın kurduğu iddia edilen mar thoma kilisesi'ne üye olan kimse thomaean n.
mesih'in mükemmel ilahi doğaya ve kusurlu insan doğasına olduğunu iddia eden eski bir dini doktrin apollinarianism n.
(incil'de) ibrahim'in soyundan geldiğini iddia eden göçebe bir ulus midian n.
aydınlandıklarını iddia eden çeşitli dini tarikatlara verilen ad illuminati n.
hz. isa'nın çarmıhtan indirildikten sonra sarıldığı iddia edilen sakallı bir adama ait önden ve arkadan siluetin olduğu keten kumaş shroud of turin n.
Philosophy
fiziksel olayların ya da bilincin yalnızca beynin bir işlevi ya da ürünü olduğunu iddia eden teori cerebralism n.
tüm olayların, önceki sebeplerinin kaçınılmaz bir sonucu olduğunu iddia eden bir felsefi görüş necessarianism n.
tüm olayların, önceki sebeplerinin kaçınılmaz bir sonucu olduğunu iddia eden felsefi görüş necessitarianism n.
tanrı'nın varlığını ampirik olgularla kanıtladığı iddia edilen argüman teleological argument n.
tanrı'nın varlığını ampirik olgularla kanıtladığı iddia edilen argüman argument from design n.
Ölen bir kimsenin ruhunun tekrardan dünyaya geri döndüğünü iddia eden felsefeye inanan kişi reincarnationist n.
etik yargıların önermeleri değil duygusal tutumları ifade ettiğini iddia eden meta-etik tutum emotivism n.
wilhelm reich'ın bulduğu ve insanlar için iyileştirici güçlere sahip olduğu iddia edilen varsayımsal bir element orgone energy n.
ahlaki mükemmelliğe veya günahsızlığa ulaştığını iddia eden kimse perfectionist n.
Geography
hem ingiltere, hem de iskoçya tarafından hak iddia edilen, esk ve sark arasındaki arazi the debatable land n.
atlantik veya pasifik okyanusu'nda olduğu iddia edilen varsayımsal bir kıta mu n.
Wagering
(iddia, bahis) koşullarını kabul etmek cover v.
Mythology
iskoçya’daki loch ness gölü'nde yaşadığı ve yılana veya pleziyozora benzediği iddia edilen büyük bir su canlısı nessie n.
herkül'ün soyundan geldiğini iddia eden kimse heraclid n.
Latin
özgürlük iddia eden kimse adsertor libertatis n.
nüfuzlu birinin öne sürdüğü kanıtlanmamış iddia ipse dixit n.
kanıtlanmamış iddia öne süren otorite ipse dixit n.
kanıtlanmamış dogmatik iddia ipsedixitism n.
Archaic
16. yüzyılda sokaklarda gezip gazi olduğunu iddia eden ipsiz sapsız dolandırıcı veya dilenci ruffler n.
kıyamet gününün yaklaştığını iddia eden kimse doomsman n.
iddia etmek assever v.
iddia etmek implead v.
hak iddia etmek own v.
maliki olduğunu iddia etmek own v.
kendisinin olduğunu iddia etmek own v.
iddia bağımlısı olmak sport v.
Slang
barack obama'nın abd doğumlu olmadığını iddia edip abd başkanı olamayacağına inanan kişi birther n.
sürekli mağdur olduğunu iddia eden kimse professional victim n.
zzarhoş değil (sarhoş birinin sarhoş olmadığını iddia ederken yaşadığı dil sürçmesini taklit ederek sarhoş olduğunu belirtme) jober n.
bir şeyin üzerinde hak iddia etmek claim rights on something v.
hak iddia etmek bagsy v.
(bir şey) üzerinde hak/öncelik iddia etmek put dibs on (something) v.
zzarhoş değil (sarhoş birinin sarhoş olmadığını iddia ederken yaşadığı dil sürçmesini taklit ederek sarhoş olduğunu belirtme) sudge adj.
British Slang
irlandalı olduğunu iddia eden tip plastic paddy n.
Modern Slang
aksi iddia edilemez gerçek actual factual fact n.