love - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

love

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "love" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 61 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
love n. sevda
love n. aşk
love n. sevgi
love v. sevmek
General
love n. tutkunluk
love n. dost
love n. muhabbet
love n. yar
love n. sevi
love n. sababet
love n. aşk
love n. sevgili
love n. cinsel arzu
love n. cinsel aktivite
love n. cinsel ilişki
love n. aşık olma durumu
love n. sevilen kimse
love n. bir soyad
love v. bayılmak
love v. sevmek
love v. aşık olmak
love v. sevgi duymak
love v. sevgi beslemek
love v. muhabbet beslemek
love v. ilerleme kaydetmek
love v. başarmak
love v. ihtiyaç duymak
love v. arzulamak
love v. heves etmek
love v. (bir şeyi) övmek
love v. (bir şeyi) yüceltmek
love v. (bir şeyi) takdir etmek
love interj. canım
love interj. hayatım
love interj. tatlım
Phrases
love expr. sevgilerimle
Colloquial
love exclam. aşko
love exclam. sevgilim
love exclam. aşkım
Telecom
love n. (kodlamada) l harfini ifade eden sözcük
Botanic
love v. (belirli bir ortamda) gelişmek
Religious
love n. iyilik
love n. merhamet
love n. yaratıcıya gösterilen saygı ifadesi
love n. (yaratıcıya gösterilen) bağlılık hareketi
love n. yaratıcıya duyulan saygı
love n. tanrı'nın insanlığa cömert yaklaşımı
love n. tanrı'nın insanlığa karşı şefkatli tutumu
love n. tanrı'nın kullarına olan sevgisi
love v. (yaratıcıya, tanrıya) bağlılık hissetmek
Sport
love n. (raket sporları) sıfır
love n. sıfır puan
Tennis
love n. sıfır
Mythology
love n. aşk tanrısı
love n. eros
love n. cupid
Slang
love v. cinsel ilişkiye girmek
love v. götürmek
love v. mala vurmak
love v. sevişmek
love v. seks yapmak

Bedeutungen, die der Begriff "love" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
make love v. sevişmek
in love adj. aşık
General
making love n. sevişme
love in motion pictures n. aşk filmleri
perfect love n. kusursuz aşk
affectionate love n. şefkat içerikli sevgi
love stories n. aşk hikayeleri
love poetry n. aşk şiiri
love making n. sevişme
photo love story n. fotoroman
secret love affair n. aşna fişne
brotherly love n. kardeşçe sevgi
love vine n. küsküt
hopeless love n. ümitsiz aşk
love butterfly n. aşk kelebeği
platonic love n. platonik sevgi
love seat n. iki kişilik kanepe
calf love n. geçici aşk
love story n. aşk hikayesi
love lyrics n. aşk şiirleri
courtly love in literature n. edebiyatta saray aşkı
puppy love n. çocuksu aşk
love letter n. aşk mektubu
the love of my life n. hayatımın aşkı
a labor of love n. gönüllü yapılan iş
love stories n. aşk öyküleri
motherly love n. ana yüreği
love of nature n. doğa sevgisi
love at first sight n. ilk görüşte aşk
love potion n. aşk iksiri
mother's love n. ana yüreği
motherly love n. anne sevgisi
demonstration of love n. sevgi gösterisi
unconditional love  n. koşulsuz aşk
triangular theory of love n. aşkın üçgen kuramı
toy of love n. gönül eğlencesi
first love n. ilk göz ağrısı
puppy love n. ilk göz ağrısı
love lies bleeding n. horozibiği çiçeği
love affair n. aşk meşk
true love n. gerçek aşk
love of country n. memleket aşkı
love vine n. şeytansaçı
free love n. nikahsız olarak birlikte yaşama
companionate love n. arkadaşça sevgi
love affair n. korte
love affair n. aşk macerası
a love nest n. aşk yuvası
love affair n. aşk ilişkisi
courtly love n. saray aşkı
love affair n. aşıktaşlık
a labor of love n. zevk için yapılan iş
labor of love n. hatır işi
labor of love n. zevk için yapılan iş
old or first love n. ilk göz ağrısı
unrequited love n. karşılıksız aşk
love of one's life n. hayatının aşkı
blind love n. kara sevda
calf love n. gelip geçici aşk
man of love n. aşk adamı
love life n. aşk hayatı
calf love n. ilk aşk
calf love n. gençlik sevdası
hopeless love n. umutsuz aşk
love song n. aşk şarkısı
calf love n. gençlik aşkı
puppy love n. gençlik sevdası
passing love n. gelip geçici aşk
puppy love n. gelip geçici aşk
puppy love n. gençlik aşkı
brotherly love n. kardeş sevgisi
sisterly love n. kız kardeş sevgisi
sisterly love n. abla sevgisi
parental love n. anne baba sevgisi
maternal love n. anne sevgisi
sisterly love n. kardeşçe sevgi
love bug n. aşk böceği
mutual love and respect n. karşılıklı sevgi ve saygı
unrequited love n. karşılıksız sevgi
deep love n. derin sevgi
love bite n. sivilce
excessive love n. aşırı sevgi
excessive love n. haddinden fazla sevgi
love movie n. aşk filmi
rhythm of love n. aşkın ritmi
love the created for the creator's sake n. yaratılanı sev yaratandan ötürü
love bond n. gönül bağı
bonds of love n. gönül bağı
love at first sight n. yıldırım aşkı
love bite n. aşk ısırığı
love seat n. iki kişilik koltuk
love of country n. ülke sevgisi
love-letter n. name
self-love n. kendini sevme
motherly love n. analık duygusu-dürtüsü
self-love n. özsevgi
love of country and nation n. vatan ve millet sevgisi
declaration of love n. ilan-ı aşk
impossible love n. imkansız aşk
love to nowhere n. imkansız aşk
unanswered love n. karşılıksız aşk
a marriage based on love n. aşk evliliği
love marriage n. aşk evliliği
love match n. aşk evliliği
marriage for love n. aşk evliliği
one sided love n. tek taraflı aşk
innocent love n. masum aşk
forbidden love n. yasak aşk
pure love n. saf aşk
pure love n. masum aşk
lack of love n. sevgi eksikliği
self-love n. kendini beğenme
divine love n. kutsal aşk
divine love n. ilahi aşk
real love n. gerçek sevgi
real love n. gerçek aşk
tears of love n. aşkın gözyaşları
love of Allah n. muhabbetullah
love of Allah n. Allah sevgisi
love-hate relationship n. aşk-nefret ilişkisi
noble love n. soylu aşk
noble love n. asil aşk
carnal love n. uçkur aşkı
love triangle n. aşk üçgeni
love of family n. aile sevgisi
cupboard love n. kişinin kendi çıkarları doğrultusunda bir şeyi elde etmek için gösterdiği sahte sevgi
love trap n. aşk kapanı
love and peace n. sevgi ve barış
love doll n. şişme kadın
love doll n. şişme bebek
perfect love n. mükemmel aşk
fire of love n. nar-ı aşk
fire of love n. aşk ateşi
chocolate love n. çikolata aşkı
forbidden love n. aşk-ı memnu
love fountain n. aşk çeşmesi
summer love n. yaz aşkı
love murder n. aşk cinayeti
love crime n. aşk suçu
love and respect n. sevgi ve saygı
love book n. aşk kitabı
love novel n. aşk romanı
love poem n. aşk şiiri
love tap n. hafifçe okşama/vurma
secret love n. gizli aşk
puppy love n. ergenlik dönemi aşkı
love traffic n. aşk trafiği
love for music n. müzik aşkı
music love n. müzik aşkı
love beads n. sevgi boncukları
love beads n. hippilerin taktıkları birkaç sıra boncuktan oluşan kolye
love fountain n. aşk pınarı
platonic love n. platonik aşk
love handles n. bel simidi
love handle n. aşk tutacağı
love handle n. belin yan kısımları
endless love n. bitmeyen sevda
endless love n. sonsuz sevgi
endless love n. sonsuz aşk
plur (peace, love, unity, and respect) n. barış, sevgi, birlik ve saygı
love interest n. duygusal ilgi
sweet love n. tatlı aşk
paternal love n. baba sevgisi
motherland of love n. aşkın anavatanı
love of life n. yaşam sevgisi
passionate love n. tutkulu aşk
familial love n. anne babanın çocuklarına duyduğu sevgi
familial love n. doğal sevgi
our love n. bizim aşkımız
same old love n. aynı eski aşk
pangs of love n. aşk acısı
love affair n. gönül ilişkisi
law of love n. sevgi kanunu
they love takıng care of anımaşs n. ortalama yaz sıcaklığı
family love n. aile sevgisi
unconditional love n. koşulsuz sevgi
declaration of love n. aşk ilanı
love for animals n. hayvan sevgisi
universal love n. evrensel aşk
love of animals n. hayvanseverlik
love of animals n. hayvan severlik
love of animals n. hayvan sevgisi
love for animals n. hayvan sevgisi
love for animals n. hayvan severlik
love for animals n. hayvanseverlik
fake love n. sahte aşk
fake love n. sahte sevgi
agape love n. saf sevgi
agape love n. doğal sevgi
labour of love n. severek yapılan iş
labour of love n. çıkar gözetmeden gönüllü yapılan iş
labour of love n. hatır işi
labor of love n. severek yapılan iş
labor of love n. çıkar gözetmeden gönüllü yapılan iş
lady-love n. sevgili
lady-love n. metres
lady-love n. sevilen kadın
lady-love n. canan
lady-love n. maşuka
love knot n. aşkı temsil eden dekoratif bir düğüm
love knot n. aşk düğümü
tunnel of love n. eğlence parkında ziyaretçilerin içinden genellikle tekne ile geçtiği karanlık tünel
erotic love n. derin cinsel arzu
erotic love n. erotik aşk
lesbian love n. lezbiyenlik
light-o'-love n. metres
light-o'-love n. fahişe
light-o'-love n. hafif kadın
light-o'-love n. şıllık
love line n. (avuç içi) aşk çizgisi
token of love n. bir aşk ilişkisinin simgesi olan hediye
token of love n. aşk simgesi
love token n. bir aşk ilişkisinin simgesi olan hediye
love token n. aşk simgesi
love bite n. öpücük izi
love bite n. sevgi ısırığı
love bite n. (partneri emme sonucu oluşan) geçici iz
love broker n. (aşıklar arasında) ara bulucu
love broker n. pezevenk
love broker n. çöpçatan
love charm n. aşk büyüsü
love charm n. sevda büyüsü
love charm n. aşkı canlandıran sihir
love day n. barış günü
love day n. düşman ile dostane anlaşmaya varmak için ayarlanan gün
love drink n. aşk iksiri
love favor n. aşk nişanı
love favor n. aşkın ispatı olarak giyilen şey
love feat n. aşk gösterisi
love feat n. sevgi gösterisi
love handle n. bel bölgesinde bulunan fazla yağ
love handle n. simit bölgesi yağı
love line n. kalp çizgisi
love line n. yürek çizgisi
love line n. avuç içinde bulunan bir çizgi
love line n. kişinin duygusal doğasını ifade ettiği düşünülen çizgi
love-drury n. duygusal yakınlık
love-drury n. ilgi
love-making n. kur yapma
love-making n. flört
love-making n. kur
love-making n. sıkıca sarılma
love-making n. öpme
love-making n. yakınlık gerektiren eylemler
love-philter n. aşk iksiri
love-philter n. aşkı güçlendiren iksir
love-philtre n. aşk iksiri
love-philtre n. aşkı güçlendiren iksir
love-potion n. aşkı güçlendiren iksir
love-sickness n. aşk acısı çekme
love-sickness n. kara sevdaya düşme
love-token n. aşk nişanı
love-token n. aşk yadigarı
love child n. (iki kişinin) aşklarının meyvesi olan çocuk
spurned love n. reddedilen aşk
legendary love n. efsane aşk
filial love n. ebeveynine duyulan sevgi
self-love n. kişinin kendine duyduğu sevgi
self-love n. kendi iyiliğini ve mutluluğunu düşünme
self-love n. mastürbasyon
free love n. serbestçe takılma
free love n. bağlılık sözü vermeksizin sevişme
free-love n. bağlılık sözü vermeden yapılan seks
be in love with v. aşık olmak
love someone to bits v. çok sevmek
be in love v. gönül çekmek
make love v. aşk yapmak
fall in love with v. aşık olmak
be greeted with love v. sevgiyle karşılanmak
fall in love v. aşka düşmek
be in love with v. müptela olmak
fall in love with v. yanmak
fall desperately in love v. abayı yakmak
dearly love to v. bir şeyi çok arzu etmek
be welcomed with love v. sevgiyle karşılanmak
love someone to death v. ölümüne sevmek
declare one's love to v. ilanı aşk etmek
fall in love v. tutulmak (aşık olmak)
fall in love v. sevdalanmak
fall in love with v. ateşine yanmak
declare one's love v. ilanı aşk etmek
fall in love with v. sevdalanmak
be in love with v. tutulmak
love someone to bits v. çok hoşlanmak
love each other v. sevişmek
fall in love with v. meyil vermek
want somebody's love v. aşkını istemek
fall in love v. aşık olmak
be in love with v. gönlü olmak
be passionately in love v. sevda çekmek
make love v. seks yapmak
make love to v. kur yapmak
fall in love v. abayı yakmak
fall in love with v. vurulmak
fall in love with v. abayı yakmak
be having a secret love affair v. gizli bir beraberlik (aşk ilişkisi) yaşamak
love someone madly v. deli gibi sevmek
exhibit love v. sevgi göstermek
(one's love) be reciprocated v. aşkına karşılık bulmak
find true love v. gerçek aşkı bulmak
reciprocate one's love v. aşkına karşılık vermek
requite one's love v. aşkına karşılık vermek
seek true love v. gerçek aşkı aramak
search for true love v. gerçek aşkı aramak
love unconditionally v. karşılıksız sevmek
be in love v. aşk yaşamak
profess love v. aşk ilan etmek
declare love v. aşk ilan etmek
have love v. aşk yaşamak
love someone v. birini sevmek
excessive love v. birini çok sevmek
excessive love v. birini haddinden fazla sevmek
love somebody to death v. ölesiye sevmek
send lots of love v. kucak dolusu sevgilerini göndermek
send lots of love v. kucak dolusu sevgilerini yollamak
fall in love with v. birine aşık olmak
fall in love with v. gönlünü kaptırmak
fall in love with v. aşka düşmek
love at first sight v. ilk görüşte aşık olmak
be in love with v. -i sevmek
be in love with v. -e aşık olmak
make love to v. flört etmek
make love to v. sevişmek
love to bits v. dünyalar kadar sevmek
fall in love v. aşkın içine düşmek
fall in love v. aşka tutulmak
declare one's love v. aşkını ilan etmek
love dancing v. dans etmeyi sevmek
love something more than anything v. bir şeyi her şeyden daha çok sevmek
love someone madly v. birisini delice sevmek
want to make love v. sevişmek istemek
want love v. sevgi istemek
make love three times a day v. günde üç kez sevişmek
exchange love letters v. birbirlerine aşk mektupları yazmak
show a little love v. biraz sevgi göstermek
not get enough love as a child v. çocukken yeterli sevgiyi almamak/görmemek
not get enough love as a child v. çocukken sevgiden yoksun büyümek
love one's job v. işini sevmek
give all her love to her child v. tüm sevgisini çocuğuna vermek
need to love and be loved v. sevmeye ve sevilmeye ihtiyacı olmak
find love v. aşkı bulmak
be madly in love v. deli gibi aşık olmak
be madly in love v. sırılsıklam aşık olmak
be madly in love v. mecnun olmak
make love v. yatmak
make love with v. cinsel ilişkiye girmek
love and respect someone v. sevip saymak
love and respect someone v. birini sevip saymak
love each other v. bir birlerinİ sevmek
love each other v. birbirini sevmek
love each other v. birbirlerini sevmek
fallen in love with adj. aşık olmuş
in love adj. başı dumanlı
full of love adj. sevgi dolu
fell in love with adj. aşık olmuş
in love adj. sevdalı
quick to fall in love adj. şıpsevdi
passionately in love adj. tutkun
madly in love adj. mecnun
love-crazed adj. mecnun
love crossed adj. aşkta şanssız
love-based adj. aşk temelli
madly in love adj. çok aşık
quick to fall in love adj. ayran gönüllü
love-hate adj. (ilişki) aşk-nefret içeren
love-sick adj. aşk acısı çeken
love-sick adj. kara sevdaya düşen
love-sick adj. yüreği yanan
love-sick adj. aşk acısından doğan
love-sick adj. kara sevdadan kaynaklanan
love-sick adj. aşk acısı gösteren
love-sick adj. kara sevdayı ifade eden
love-stricken adj. aşkı depreşen
love-stricken adj. aniden aşka gelen
love-stricken adj. aşk ile canlanan
in love adj. büyük ilgi duyan
in love adj. çok seven
in love adj. çok heyecan duyan
love-sick adj. hasret çeken
love-sick adj. özlem duyan
love-sick adj. arzulayan
love-sick adj. sevdiğine hasret duyan
not for love or money adv. hiçbir şekilde
not for love or money adv. hiçbir suretle
in love with prep. vurgun
in love with prep. müptela
for the love of prep. hatırı için
for the love of prep. aşkına
in love with prep. aşık
for the love of god interj. tanrı aşkına
make love v. cima etmek
Phrases
for love or money adv. her ne pahasına olursa olsun
little love lost between (two people) expr. (iki kişi) arasında sevginin zerresi bile kalmama/olmama
little love lost between (two people) expr. (karşılıklı) birbirinden nefret etme/hoşlanmama
little love lost between (two people) expr. (karşılıklı) birbirini sevmeme
little love lost between (two people) expr. (karşılıklı) birbirine düşman olma
little love lost between (two people) expr. (karşılıklı) birbirine düşman gibi olma
little love lost between (two people) expr. (karşılıklı) birbirine düşman kesilme
love conquers all expr. sevgi her şeyden üstündür
love conquers all expr. aşk/sevgi her şeye üstün gelir
love conquers all expr. aşk/sevgi her şeyin üstesinden gelir
love is a smoke made with the fume of sighs expr. aşk iç çekişlerle oluşan bir dumandır
love will tear us apart expr. aşk bizi parça parça edecek
love knows no bounds expr. aşk engel tanımaz
love knows no boundaries expr. aşk engel tanımaz
love knows no distance expr. aşk mesafe tanımaz
love knows no bounds expr. aşk sınır tanımaz
love knows no boundaries expr. aşk sınır tanımaz
not just for love expr. babasının hayrına değil
love is in the air expr. havada aşk kokusu var
love is in the air expr. havada aşk var
words can't describe how much I love you expr. kelimeler seni ne kadar sevdiğimi tarif edemez
words can't describe how much I love you expr. kelimeler seni ne kadar sevdiğimi tarif etmekte kifayetsiz kalır
I love her so much that expr. onu o kadar seviyorum ki
I must love you and leave you expr. kusuruma bakma ama gitmeliyim
I love him so much that expr. onu o kadar seviyorum ki
just for love expr. pir aşkına
love increases when shared expr. sevgi paylaştıkça çoğalır
when the devil walks the earth and finds his first love evil shall be released expr. şeytan dünyaya gelip ilk aşkını bulduğunda kötülük serbest kalacak
we'll love south korea forever expr. sonsuza kadar güney kore'yi seveceğiz
love is hard work expr. sevgi emektir
love is sharing expr. sevgi paylaşmaktır
love makes all hearts gentle expr. sevgi bütün kalpleri yumuşatır
keep calm and love taylor swift expr. sakin ol ve taylor swift'i sev
make love not war expr. savaşma seviş
Proverb
when poverty comes in at the door, love flies out at the windows yokluk kapıdan girince aşk pencereden uçar
love is blind aşkın gözü kördür
all's fair in love and war aşkta ve savaşta her şey mubahtır
when poverty comes in at the door love flies out at the window yoksulluk kapıdan girince aşk pencereden kaçar
when poverty comes in at the door love flies out of the window yoksulluk kapıdan girince aşk pencereden kaçar
course of true love never did run smooth gerçek aşkın yolu engebelidir
gravitation cannot be held responsible for people falling in love insanların aşka düşmesinden yerçekimini sorumlu tutamazsın
love has no limits aşk sınır tanımaz
when the wolf comes in at the door, love creeps out of the window yoksulluk kapıdan girince aşk pencereden kaçar
whom the gods love die young tanrının sevdikleri erken ölür
whom the gods love die young allah sevdiği kulunu yanına erken alırmış
the love of money is the root of all evil para her kötülüğün anasıdır
love will find a way aşk yolunu bulur
all is fair in love and war aşkta ve savaşta her şey mubahtır
love thy neighbour as thyself komşunu kendin gibi sev
love makes the world go round dünyayı döndüren aşktır
love makes the world go round dünya sevince güzel
love makes the world go round dünyayı döndüren sevgidir
love begets love sevgi sevgiyi çeker
one cannot love and be wise aşıkken aklı başında olunmaz
one cannot love and be wise hem aşık hem akıllı olunmaz
love is an ideal thing, marriage is a real thing aşk; ideal olan, evlilik; gerçek olandır
gravitation cannot be held responsible for people falling in love insanların aşık olmasından yerçekimini sorumlu tutamazsın
love breeds love iyilik eden iyilik bulur
love breeds love sevgi sevgiyi doğurur/besler
love breeds love iyilik/sevgi bulaşıcıdır
the course of true love never ran smoothly gerçek aşkın yolu inişli çıkışlıdır
the course of true love never ran smoothly gerçek aşk düz bir yol izlemez
course of true love never did run smooth gerçek aşkın yolu inişli çıkışlıdır
course of true love never did run smooth gerçek aşk düz bir yol izlemez
love conquers all aşk her şeyin üstesinden gelir
love conquers all aşk her şeyi yener
love conquers all hiçbir şey aşkın karşısında duramaz
(those) whom the gods love die young tanrının sevdikleri erken ölür
(those) whom the gods love die young allah sevdiği kulunu yanına erken alırmış
Colloquial
love bomb n. aşk bombası
love bomb n. aşırı aşk/sevgi gösterisi
love bombs n. aşk bombaları
love bombs n. (aşırı) aşk/sevgi gösterisi
a love nest n. aşk yuvası
love adventure n. aşk macerası
love handles n. aşk tutamakları
love life n. aşk hayatı
love adventure n. aşk serüveni
a love-rat n. aldatan erkek
love likes coincidences n. aşk rastlantıları sever
love likes coincidences n. aşk tesadüfleri sever
love and hate n. aşk ve nefret
love handles n. bel etrafındaki yağlanma
tainted love n. bozulmuş ilişki
puppy love n. çocukluk aşkı
calf love n. çocukluk aşkı
calf love n. gençlik aşkı
puppy love n. gençlik aşkı
first love n. ilk aşk
calf love n. ilk aşk
puppy love n. ilk aşk
tainted love n. lekeli aşk
immortal love n. ölümsüz aşk
love-in n. müzik, uyuşturucu ve cinselliğin yaşandığı toplantılar
love-in n. hippi partisi/toplantısı
love-in n. karşılıklı övgüler yağdırılan durum
love-in n. sevgi gösterisi
love-in n. memnuniyet gösterisi
love-in n. 1960'larda çiftlerin açık alanda seviştiği etkinlik
love-in n. çiçek çocuğu toplantısı
love-in n. 1960'larda insanların bir araya toplanıp sevginin ve esrarın etkisiyle uçtukları toplantı
love [uk] n. (kinaye olarak) tatlım
love [uk] n. (kinaye olarak) canım
city of brotherly love n. philadelphia şehri
smother-love n. helikopter ebeveynlik
smother-love n. sevgi adı altındaki aşırı korumacılık
fall head over heels in love with someone v. birine sırılsıklam aşık olmak
make love to v. cinsel ilişki kurmak
find the love of one’s life v. hayatının aşkını bulmak