aşık - Türkisch Englisch Wörterbuch

aşık

Bedeutungen von dem Begriff "aşık" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 65 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
aşık lover n.
I say that as a lover of nature.
Bunu bir doğa aşığı olarak söylüyorum.

More Sentences
aşık in love adj.
When was the first time you were in love?
İlk kez ne zaman aşık oldun?

More Sentences
General
aşık sweetheart n.
Dan and Linda were high school sweethearts.
Dan ve Linda lise aşıklarıydı.

More Sentences
aşık smitten adj.
The movie is about a man smitten with love for his best friend.
Film, en iyi arkadaşına aşık olan bir adam hakkında.

More Sentences
aşık besotted adj.
He is completely besotted with her.
Ona sırılsıklam aşık.

More Sentences
aşık loved adj.
I have a love for French women.
Fransız kadınlarına aşığım.

More Sentences
aşık enamored adj.
The one man I am enamored with.
Aşık olduğum tek adam.

More Sentences
aşık in love with prep.
All the nurses were in love with him.
Bütün hemşireler ona aşıktı.

More Sentences
aşık horizontal beam n.
aşık fancy man n.
aşık singer n.
aşık swain n.
aşık spoon n.
aşık suitor n.
aşık wooer n.
aşık troubadour n.
aşık inamorato n.
aşık paramour n.
aşık adorer n.
aşık beau n.
aşık wandering minstrel n.
aşık admirer n.
aşık minstrel n.
aşık turkish popular poet-singer n.
aşık aficionado n.
aşık afficionado n.
aşık enamorado [obsolete] n.
aşık engle n.
aşık mash n.
aşık querida n.
aşık lovyer n.
aşık ingle [obsolete] n.
aşık dowsabel [obsolete] n.
aşık poet-singer n.
aşık stallion [obsolete] n.
aşık sparker n.
aşık patriot [obsolete] n.
aşık special [obsolete] n.
aşık gone adj.
aşık in ecstasy adj.
aşık enamoured adj.
aşık fond adj.
aşık gallant adj.
aşık épris adj.
aşık kipper [uk] adj.
aşık mashed adj.
aşık fain [scotland] adj.
aşık lovesome adj.
aşık inamorate adj.
aşık smicker adj.
aşık spoony adj.
Colloquial
aşık gone under adj.
Idioms
aşık googoo n.
Architecture
aşık purlin n.
Construction
aşık purlin n.
aşık purline n.
Anatomy
aşık knucklebone n.
aşık talus n.
Geology
aşık talus n.
Art
aşık ashik n.
Music
aşık amorous adj.
Archaic
aşık rhymer n.
aşık lief n.
Slang
aşık tootsy-wootsy n.
British Slang
aşık loved up adj.

Bedeutungen, die der Begriff "aşık" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 341 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
tutulmak (aşık olmak) fall in love v.
Sami was falling in love with Islam.
Sami İslam'a tutuluyordu.

More Sentences
aşık olmak fall in love v.
Can we fall in love a second time?
İkinci kez aşık olabilir miyiz?

More Sentences
aşık atmak compete with v.
I can't compete with you.
Seninle aşık atamam.

More Sentences
aşık olmak fall for v.
I wrote a novel and fell for my editor, Lindsey.
Bir roman yazdım ve editörüm Lindsey'e aşık oldum.

More Sentences
(aşık) olmak fall v.
They literally fell in love at first sight.
Resmen ilk görüşte aşık olmuşlardı.

More Sentences
deli gibi aşık infatuated adj.
I think he is infatuated with you.
O bence sana deli gibi aşık.

More Sentences
Colloquial
(aşık olunan birinin) peşinden koşmak chase v.
Never stop chasing your dreams and make them become a reality.
Hayallerinizin peşinden koşmayı asla bırakmayın ve onları gerçeğe dönüştürün.

More Sentences
(birine) aşık olmak crush on (someone) v.
You don't have to like sports to have a crush on Freddie.
Freddie'ye aşık olmak için sporu sevmek zorunda değilsin.

More Sentences
(birine/bir şeye) delicesine aşık infatuated with (someone or something) adj.
Tom is infatuated with Mary.
Tom, Mary'ye delicesine aşık.

More Sentences
General
aşık oyunu dib n.
aşık etme enamoring n.
aşık etme enamouring n.
delicesine aşık olma infatuation n.
kadınlara aşık rolü yapmayı seven erkek flirt n.
aşık kemiği astragalus n.
kişinin kendinden daha üstün bir insanın kendisine aşık olduğuna inanması clerambault's syndrome n.
aşık oyunu knucklebones n.
aşık olunan kadın inamorata n.
kişinin kendinden daha üstün bir insanın kendisine aşık olduğuna inanması erotomania n.
aşık kemiği dib n.
delicesine aşık olma infatuation with n.
aşık oyunu jacksnipe n.
aşık oyunu triddler n.
aşık atışması call-and-response n.
aşık atışması call-and-response duet n.
gizemli aşık dark lover n.
gizemli aşık mysterious lover n.
gizli aşık secret lover n.
aşık olunan ünlü celebrity crush n.
aptal aşık foolish/dumb/silly lover n.
çılgınca aşık olma infatuation n.
delice aşık olma infatuation n.
aşık kemiği (çoğul) tali n.
aşık kadın aficionada n.
bir zamanlar aşık olunan ama artık olunmayan birini görünce oluşan tuhaf duygu razbliuto [russian] n.
zekaya aşık kimse. zeki insanı romantik veya cinsel yönden çekici bulan kişi sapiophile n.
aşık olma amorism n.
aşık olma amorance n.
aşık oyununda kullanılan altı köşeli metal boncuklar jack n.
aşık oyunu jack n.
aşık oyununda kullanılan altı köşeli metal boncuklar jackstone n.
aşık oyununda kullanılan altı köşeli metal boncuklar jackstones n.
aşık oyunu jackstone n.
aşık olma béguin n.
çok aşık olan kadın juliet n.
çok aşık olunan kadın juliet n.
erkek aşık man n.
aşık olunan kimse minikin [obsolete] n.
aşık erkek loverboy n.
aşık olunan kimse loved n.
aşık çocuk loverboy n.
(erkek) genç aşık loverboy n.
aşık olma durumu love n.
aşık olunan kimse heart-throb n.
delicesine aşık olma heartthrob n.
aşık kemiği dibstone n.
aşık oyununda kullanılan çakıl taşı dibstone [dated] n.
aşık olunan kadın inamorata n.
delice aşık kimse infatuate n.
delice aşık olunan kimse infatuation n.
reddedilen aşık spurned lover n.
aşık kimse fancier n.
aşık olma fancy n.
ilk görüşte sırılsıklam aşık olma coup de foudre n.
kendine aşık etmek sweep someone off one's feet v.
ile aşık atmak rival v.
aşık atmak match v.
aşık olmak be enamored of v.
aşık atmak rival v.
ile aşık atmak keep up with v.
aşık olmak (birisine) fall for somebody v.
aşık oynamak compete with v.
aşık olmak be in love with v.
aşık olmak fall in love with v.
aşık atmak vie with v.
aşık etmek enamour v.
aşık gibi davranmak flirt with v.
birisine aşık olmak have a crush on someone v.
aşık olmak love v.
aşık etmek enamor v.
aşık atmak compete v.
aşık atmak vie v.
aşık olmak be smitten with v.
aşık olmak get stuck on v.
delicesine aşık olmak be infatuated with v.
aşırı aşık olmak overlove v.
aşık olmak have a crush on v.
birine aşık olmak become infatuated with v.
birine aşık olmak fall for v.
birine aşık olmak fall in love with v.
aşık olmak become infatuated with v.
ilk görüşte aşık olmak love at first sight v.
-e aşık olmak be in love with v.
-e deli gibi aşık olmak be infatuated with v.
deli gibi aşık olmak be madly in love v.
sırılsıklam aşık olmak be madly in love v.
aşık olmak fancy [obsolete] v.
birlikte aşık olmak coenamor v.
birlikte aşık olmak coenamour v.
aşık atmak corival v.
kendine aşık etmek becharm v.
delicesine aşık infatuated adj.
aşık olmuş fell in love with adj.
aşık olmuş fallen in love with adj.
tutkun/aşık amorous adj.
çok aşık madly in love adj.
güzelliğe aşık esthetic adj.
güzelliğe aşık aesthetic adj.
aşık olmamış unsmitten adj.
(katil/hırsız/aşık olduğunu) itiraf eden self-confessed adj.
(katil/hırsız/aşık olduğunu) kabul eden self-confessed adj.
delice aşık olmuş gaga adj.
aşık gibi loverlike adj.
aşık olunan lovered adj.
aşık gibi loverly adj.
çok aşık overenamored adj.
çok aşık overenamoured adj.
deli gibi aşık infatuate adj.
aşık atan corival adj.
aşık atan corrival adj.
takıntılı düzeyde aşık olan superstitious [obsolete] adj.
aşık kimse tarzında loverly adv.
e aşık in amours with prep.
Phrasals
'-e aşık olmak crush on v.
kendinden üstün biriyle/bir şeyle aşık atmak punch above (something) v.
-de aşık atmak rival in v.
(bir şeyde biriyle/bir şeyle) aşık atmak rival (someone or something) in (something) v.
(birine/bir şeye) aşık olmuş taken with (someone or something) v.
Phrases
mutlu ve aşık birini herkes/çoğu kişi sever all the world loves a lover expr.
mutlu ve aşık birini görmek herkesi/çoğu kişiyi mutlu eder all the world loves a lover expr.
mutlu ve aşık birini görmek herkesi/çoğu kişiyi mutlu eder all the world loves a lover expr.
mutlu ve aşık birini herkes/çoğu kişi sever all the world loves a lover expr.
Proverb
hem aşık hem akıllı olunmaz one cannot love and be wise
insanların aşık olmasından yerçekimini sorumlu tutamazsın gravitation cannot be held responsible for people falling in love
Colloquial
aşka aşık olmuş kimse hopeless romantic n.
aşık kavgası lovers spat n.
aşık kavgası lover's spat n.
bir kadının beğendiği/aşık olunan kadın girl crush n.
kadın aşık woman n.
erkek aşık rhanja [hinglish] n.
aşık kimse lovebird n.
birden fazla kişiye aşık olanlara duyulan korku polyphobia n.
aptal aşık gibi bakmak make sheep's eyes v.
aptal aşık gibi bakmak caste sheep's eyes v.
aşık olmak fall for in a big way v.
çılgınca aşık olmak be hooked on v.
aşık olmak lose one's heart v.
birine sırılsıklam aşık olmak fall head over heels in love with someone v.
başkasının sevgilisine aşık olmak bird-dog v.
çok aşık olmak have got it bad v.
aşık atmak mix it (up) v.
aşık olmak lurve v.
aşık gibi olmayan unloverlike adj.
(birine) aşık olmuş enamored of (someone) adj.
-e aşık olmuş enamored of adj.
(birine/bir şeye) aşık olmuş infatuated with (someone or something) adj.
'-e aşık olmuş infatuated with adj.
(birine/bir şeye) deli gibi aşık olmuş infatuated with (someone or something) adj.
birine aşık serious about someone adj.
'-e aşık sweet on adj.
(birine) aşık sweet on (one) adj.
-e aşık olmuş sweet on adj.
(birine) aşık olmuş sweet on (one) adj.
çok aşık got it bad expr.
(birine/bir şeye) aşık in love (with someone or something) expr.
Idioms
birbirine çok aşık çift love's young dream n.
komşusuyla aşık atma keeping up with the joneses n.
birine sırılsıklam aşık olmak be head over heels in love with v.
sırılsıklam aşık olmak be head over heels v.
sırılsıklam aşık olmak be head over heels in love v.
sırılsıklam aşık olmak fall head over heels v.
komşusuyla aşık atmak keep up with the joneses v.
aşık etmek steal someone's heart (away) v.
aşık olmak fall over heels in love v.
aşık olmak be head over heels in love v.
birisine aşık olmak be smitten by someone v.
birine sırılsıklam aşık olmak be head over heels in love with someone v.
aşık atmak match wits with someone v.
deliler gibi aşık olmak fall head-over-heels in love v.
deliler gibi aşık olmak fall deeply in love with someone v.
aşık olmak carry a torch for someone v.
birbirlerine aşık olmak fall in love with each other v.
aşık olmak fall for someone v.
ilk görüşte aşık olmak fall in love at first sight v.
birine aşık olmak have a crush on someone v.
kendinden üstün biriyle aşık atmak punch above one's weight v.
aşık atmak hold a candle to v.
birine aşık/sevdalı olmak be stuck on v.
birine çıldırasıya aşık olmak be stuck on v.
(birine) aşık olmak have a case on (someone) v.
(birine) aşık olmak have a crush on (someone) v.
aşık olmak have a case on v.
hazırlıksızken bir anda aşık olmak jump off the deep end v.
aptal aşık gibi bakmak cast your eye on something v.
(biriyle) aşık atmak try a fall with (someone) v.
aşık olmak have one’s nose wide open v.
çok aşık olmak love to pieces v.
aşık olmak be moonstruck v.
(birine/bir şeye) deli gibi aşık olmak be infatuated with (someone or something) v.
(birine/bir şeye) delicesine aşık olmak be infatuated with (someone or something) v.
biriyle/bir şeyle aşık atamamak be no match for somebody/something v.
(birine) aşık olmak be sweet on (one) v.
(birine) aşık olmak be stuck on (someone) v.
(birine/bir şeye) aşık olmak be taken with (someone or something) v.
(birine/bir şeye) delicesine aşık olmak become infatuated with (someone or something) v.
(birine/bir şeye) deli gibi aşık olmak become infatuated with (someone or something) v.
(birine) platonik aşık olmak carry a torch for (one) v.
(birine) gizli/karşılıksız bir şekilde aşık olmak carry a torch for (one) v.
(birine) aşık olmak carry a torch for (one) v.
sırılsıklam aşık olmak fall head over heels in love v.
birine körkütük aşık olmak fall for someone hook, line and sinker v.
(bir şeye) aşık olmak fall in love (with something) v.
(birine) sırılsıklam aşık olmak fall for (someone) hook, line, and sinker v.
(birine) körkütük aşık olmak fall for (someone) hook, line, and sinker v.
birine sırılsıklam aşık olmak fall for someone hook, line and sinker v.
deliler gibi aşık olmak fall head over heels in love v.
birine deli gibi aşık olmak fall for someone hook, line and sinker v.
(birine) deli gibi aşık olmak fall for (someone) hook, line, and sinker v.
aşık olmak have a case v.
(birine) aşık olmak have a thing for (someone) v.
(birine/bir şeye) aşık olmak heart (someone or something) v.
aşık olmak lose your heart v.
(birine) aşık olmak lose (one's) heart to (someone) v.
aşık atmak match wits v.
(biriyle) aşık atmak match wits (with one) v.
kendinden üstün biriyle/bir şeyle aşık atmak punch above your weight [uk] v.
tehlikeli insanlarla aşık atmak swim with sharks v.
aşık atmak zor olmak take some beating [uk] v.
ile aşık atmak try a fall with v.
aşık atılması zor olmak take a lot of beating v.
sırılsıklam aşık love-besotted adj.
(birine) aşık soft on (someone) adj.
birine/bir şeye aşık stuck on someone or something adj.
(birine) delicesine aşık wild about (one) adj.
(birine) deli gibi aşık wild about (one) adj.
sırılsıklam aşık head over heels in love expr.
bürokratik sistemle aşık atamazsın go fight city hall expr.
Speaking
aşık oldum I fell in love expr.
sana aşık oldum I fell in love with you expr.
aşık oldum galiba I think I am in love expr.
aşık oldum galiba I think I have fallen in love with expr.
ben hiç aşık olmadım I've never been in love expr.
aşık mı oldun? are you in love? expr.
beni kendine aşık ettin you made me fall in love with you expr.
birisiyle tanıştım ve aşık oldum I met someone and I fell in love expr.
hiç aşık oldun mu? have you ever fallen in love? expr.
kadının birine sırılsıklam aşık oldum I've fallen deeply in love with a woman expr.
biz birbirimize aşık olduk we've fallen in love expr.
ilk görüşte aşık olduğun ünlü kim? who is your celebrity crush? expr.
aşık oldum sanırım I guess I have fallen in love with expr.
aşık oldum sanırım I guess I am in love expr.
aşık oldum galiba I guess I have fallen in love with expr.
aşık oldum galiba I guess I am in love expr.
aşık olmayın do not fall in love expr.
sana deli gibi aşık oldum I fell madly in love with you expr.
sana aşık oluyorum I am falling into you expr.
Politics
gözü kara aşık knight n.
Technical
aşık yükü purlin load n.
aşık yükseltisi purlin level n.
aşık düzeni purlin arrangement n.
aşık oynağı purlin hinge n.
aşık mafsalı purlin hinge n.
aşık bağlantısı purlin connection n.
aşık planı purlin layout n.
aşık mesafesi purlin spacing n.
aşık uzaklığı purlin spacing n.
aşık kotu purlin level n.
aşık arası purlin spacing n.
aşık genel konumu purlin layout n.
ara aşık intermediate purlin n.
aşık kemiği knucklebone n.
aşık dikmesi purlin post n.
Construction
aşık takozu cleat n.
Automotive
direksiyon aşık mili steering pin n.
Medical
aşık kemiği talus n.
aşık kemiği trochlea n.
aşık kemiğine ilişkin trochlear adj.
aşık ve kaval kemiği ile ilgili talotibial adj.
talus (aşık kemiği) ve tibia (kaval kemik) ile ilgili talotibial adj.
Anatomy
aşık kemiği anklebone n.
aşık çıkıntısı malleolus n.
aşık kemiği ankle bone n.
aşık kemiği çıkıntısı malleolus n.
aşık kemiği astragal n.
kaval kemiği, baldır kemiği ve aşık kemiği arasındaki bir düz eklem articulatio talocruralis n.
kaval kemiği, baldır kemiği ve aşık kemiği arasındaki bir düz eklem mortise joint n.
aşık kemiği whirlbone n.
insanın vücut ağırlığını taşıyan aşık kemiği hucklebone n.
insanın vücut ağırlığını taşıyan aşık kemiği huckle bone n.
ayak başparmağının bulunduğu tarafta, aşık kemiği ile piramit kemikleri arasında yer alan yedi ayak bileği kemiğinden biri scaphoid n.
ayak başparmağının bulunduğu tarafta, aşık kemiği ile piramit kemikleri arasında yer alan yedi ayak bileği kemiğinden biri scaphoid bone n.
aşık kemiği ile ilgili talonavicular adj.
aşık çıkıntısı ile ilgili malleolar adj.
aşık kemiği ya da bilekle ilgili talar adj.
aşık kemiği ile bağlantılı trochleary adj.
aşık kemiği ile ilgili trochleary adj.
Psychology
aşık olma veya sevilme korkusu philophobia n.
kendi düşüncelerine aşık kimse philodox n.
tutkuyla aşık olma hali limerance n.
yeniliğe aşık kimse neophile n.
yeniliğe aşık kimse neophiliac n.
Literature
aşık edebiyatı minstrelsy n.
aşık edebiyatı minstrel literature n.
pastoral edebiyatta iki aşık daphnis and chloe n.
aşık olduğu genç kız tarafından terk edilmiş lass-lorn adj.
aşık olduğu genç kız tarafından terk edilmiş lasslorn [obsolete] adj.
History
(ortaçağ avrupa'sında) aşık jongleur n.
(büyüde kullanılan) koyun/keçi aşık kemiği dolos n.
Art
kadın aşık trobairitz n.
Cinema
genellikle mutsuz ana erkek karakterin aşık olduğu ve kişilik gelişimine katkıda bulunan çılgın, özgür ruhlu, güzel kadın karakter manic pixie dream girl n.
genellikle mutsuz ana kadın karakterin aşık olduğu ve kişilik gelişimine katkıda bulunan çılgın, özgür ruhlu, hoş erkek karakter manic pixie dream boy n.
genellikle mutsuz ana kadın karakterin aşık olduğu ve kişilik gelişimine katkıda bulunan çılgın, özgür ruhlu, hoş erkek karakter manic pixie dream guy n.
Mythology
galatha'ya aşık olan çobanın adı acis n.
yunan mitolojisinde sudaki yansımasına aşık olup suya düşerek adını taşıyan çiçeğe dönüştüğüne inanılan kişi narcissus n.
(yunan mitolojisinde) zeus'un aşık olup hera'nın gazabından korumak için yavru ineğe çevirdiği bakire io n.
roma mitolojisinde bahsi geçen iki genç aşık pyramus and thisbe n.
Latin
aşık olmak amo v.
her aşık bir savaşçıdır militat omnis amans expr.
Archaic
aşık olma enamorment n.
koyunun eski dönemlerde oyun ve falda bir zar işlevi gören aşık kemiği huckle bone n.
koyunun eski dönemlerde oyun ve falda bir zar işlevi gören aşık kemiği hucklebone n.
aşık oyunu dibstones n.
havai aşık fancymonger [obsolete] n.
uçarı aşık fancymonger [obsolete] n.
aşık olmak belove v.
aşık atmak compare v.
aşık eden lovely adj.
Slang
terkedilmiş aşık jilted lover n.
reddedilen aşık jilted lover n.
ölesiye aşık ride-or-die chick n.
yetersiz aşık detrimental n.
aşık olma pash n.
hazırlıksızken bir anda aşık olmak go off the deep end v.
aşık olmak be gone on v.
(birine) aşık gone on (one) adj.
British Slang
aşık çocuk lover boy n.
aşık olmak fancy the pants off someone v.
aşık olmak fancy the arse off someone v.
Modern Slang
yaşlı bir adamın genç bir kıza aşık olması age gap love n.
olmayacak kişilere aşık olmak anaxiphilia n.
uygun olmayan kişilere aşık olmak anaxiphilia n.