madde - Türkisch Englisch Wörterbuch

madde

Bedeutungen von dem Begriff "madde" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 54 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
madde article n.
As far as I am concerned, the debate on Article 296 can be re-opened.
Bana kalırsa 296. Madde üzerindeki tartışma yeniden açılabilir.

More Sentences
madde item n.
If that proviso were to be accepted, we would support having this item on the agenda.
Bu şartın kabul edilmesi halinde, bu maddenin gündeme alınmasını destekleyeceğiz.

More Sentences
madde material n.
Therefore, I took the shortest route for my consignment of radioactive material.
Bu nedenle, radyoaktif madde sevkiyatım için en kısa yolu seçtim.

More Sentences
madde matter n.
Water is an example of a liquid matter.
Su, sıvı maddeye bir örnektir.

More Sentences
madde substance n.
Tar is a thick and sticky substance.
Katran kalın ve yapışkan bir maddedir.

More Sentences
General
madde entry n.
He loves writing entries for Wikipedia.
Vikipedi'ye madde yazmayı sever.

More Sentences
madde stuff n.
That stuff is poison.
O madde zehirlidir.

More Sentences
madde clause n.
That is why the escape clause on the problem of the death penalty is totally inadequate.
Bu nedenle ölüm cezası sorununa ilişkin kaçış maddesi tamamen yetersizdir.

More Sentences
madde stipulation n.
There must be stipulations as to what can find its way into feedingstuffs.
Yem maddelerinin içine nelerin girebileceğine dair hükümler olmalıdır.

More Sentences
madde concern n.
They concern 'fundamental choices' within the meaning of Article 21.
Bunlar 21. Madde anlamında "temel tercihler" ile ilgilidir.

More Sentences
madde substance n.
This will include substances where there are few or even no recognised alternatives.
Bu, az sayıda ya da hiç tanınmış alternatifi olmayan maddeleri de kapsayacaktır.

More Sentences
madde material n.
This material is a danger not only to workers who are exposed to it, but also to public health in general.
Bu madde sadece maruz kalan işçiler için değil, genel olarak halk sağlığı için de bir tehlikedir.

More Sentences
Trade/Economic
madde material n.
The second is the non-proliferation of nuclear weapons and, of course, of fissile materials.
İkinci konu ise nükleer silahların ve elbette bölünebilir maddelerin yayılmasının önlenmesidir.

More Sentences
madde item n.
I have received a request from 34 Members to postpone every item on the agenda to our July part-session.
Gündemdeki her bir maddenin Temmuz ayındaki oturumumuza ertelenmesi yönünde 34 Üyeden talep aldım.

More Sentences
Law
madde clause n.
Lastly, I would like to make a comment about the review clause.
Son olarak, gözden geçirme maddesi hakkında bir yorum yapmak istiyorum.

More Sentences
Technical
madde substance n.
This will include substances where there are few or even no recognised alternatives.
Bu, çok az ya da hiç tanınmış alternatifin olmadığı maddeleri de içerecektir.

More Sentences
Computer
madde item n.
Does any Member wish to speak in favour of keeping this item?
Bu maddenin kalması lehinde konuşmak isteyen üye var mı?

More Sentences
Medical
madde agent n.
This will minimise the adverse effects of plant protection agents right across the countryside.
Bu, bitki koruma maddelerinin kırsal kesimdeki olumsuz etkilerini en aza indirecektir.

More Sentences
Food Engineering
madde agent n.
We cannot therefore take away from users the option of using plant protection agents where necessary.
Bu nedenle kullanıcıların gerektiğinde bitki koruma maddelerini kullanma seçeneğini ellerinden alamayız.

More Sentences
Chemistry
madde substance n.
DecaBDE is the only one of these three substances not to be mentioned at all in the Commission document.
DecaBDE, Komisyon belgesinde bu üç maddeden hiç bahsedilmeyen tek maddedir.

More Sentences
Linguistics
madde item n.
The next item is a joint debate on the following two reports.
Bir sonraki madde aşağıdaki iki rapor üzerinde yapılacak ortak tartışmadır.

More Sentences
General
madde paragraph n.
madde subject n.
madde commodity n.
madde head n.
madde theme n.
madde particular n.
madde count n.
madde timber n.
madde question n.
madde metal n.
madde object n.
madde thang n.
madde body n.
madde proviso n.
madde medium n.
madde thing n.
madde materiality [obsolete] n.
madde what n.
madde parcel [obsolete] n.
madde paste n.
Colloquial
madde milage n.
madde mileage n.
Trade/Economic
madde proviso n.
madde commodity n.
madde entry n.
Technical
madde goods n.
madde object n.
madde dope n.
Philosophy
madde hyla [obsolete] n.
madde hyle n.
Abbreviation
madde art. n.
Archaic
madde ingredience n.
Slang
madde guts n.

Bedeutungen, die der Begriff "madde" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
aşındırıcı madde abrasive n.
Gloves and a mask are needed since this product is abrasive.
Bu bir aşındırıcı madde olduğundan eldiven ve maske kullanılmalıdır.

More Sentences
kimyasal madde chemical n.
These chemicals are lethal to fish.
Bu kimyasallar balıklar için ölümcüldür.

More Sentences
yangın söndürücü madde fire extinguishing media n.
(sözleşmede) madde article n.
General
kanserojen madde carcinogen n.
One example is that of the azo-colourants, which are well-known carcinogens.
İyi bilinen kanserojen maddeler olan azo renklendiriciler buna bir örnektir.

More Sentences
madde (karışımdaki) ingredient n.
The identification of food ingredients issue is one that recurs in Parliament on a regular basis.
Gıda maddelerinin tanımlanması konusu Parlamento'da düzenli olarak tekrarlanan bir konudur.

More Sentences
madde bağımlılığı drug addiction n.
Drug addiction can destroy people's lives.
Madde bağımlılığı insanın hayatını mahvedebilir.

More Sentences
tehlikeli madde hazardous material n.
Certain jobs require that you work with hazardous materials.
Bazı işler tehlikeli maddelerle çalışmanızı gerektirir.

More Sentences
tahriş edici madde irritant n.
The chemical is a powerful skin irritant.
Kimyasal, cilt açısından hayli tahriş edici bir maddedir.

More Sentences
patlayıcı madde explosive material n.
Turn off when near explosive materials or liquids.
Patlayıcı madde veya sıvıların yakınındayken kapatın.

More Sentences
uyuşturucu madde drug n.
Winners don't use drugs.
Kazananlar uyuşturucu madde kullanmaz.

More Sentences
madde başı sözcük headword n.
This dictionary contains about 40,000 headwords.
Bu sözlük yaklaşık 40.000 madde başı sözcük içeriyor.

More Sentences
gri madde grey matter n.
The twenty-first century will be the century of knowledge and grey matter.
Yirmi birinci yüzyıl bilgi ve gri madde yüzyılı olacaktır.

More Sentences
yapışkan madde goo n.
Tom is covered in slimy goo.
Tom sümüklü yapışkan maddeyle kaplı.

More Sentences
zararlı madde harmful substance n.
Under these circumstances, the EU should confine itself to controlling harmful substances.
Bu koşullar altında AB kendisini zararlı maddelerin kontrolüyle sınırlandırmalıdır.

More Sentences
yabancı madde impurity n.
Depending on the location, water may have impurities.
Bulunduğu yere bağlı olarak suda yabancı maddeler olabilir.

More Sentences
yağlayıcı madde lubricant n.
First, with the help of a hot soda solution, all the lubricant is washed off from the gun.
İlk olarak, sıcak soda çözeltisi yardımıyla tüm yağlayıcı madde tabancadan yıkanır.

More Sentences
koruyucu madde preservative n.
Nitrates are used as preservatives in the food industry.
Nitrat bileşikleri gıda sektöründe koruyucu madde olarak kullanılmaktadır.

More Sentences
karanlık madde dark matter n.
The large-scale structure of the Universe cannot be explained without dark matter.
Evrenin büyük ölçekli yapısı karanlık madde olmadan açıklanamaz.

More Sentences
madde hükmü provision of article n.
I therefore think that the European Union must implement the provisions of Article 96 of the Cotonou Agreement.
Bu nedenle Avrupa Birliği'nin Cotonou Anlaşması'nın 96. Maddesi hükümlerini uygulaması gerektiğini düşünüyorum.

More Sentences
sıradan madde ordinary matter n.
According to the leading scenario, our Universe contains only a few percent of ordinary matter.
Önde gelen senaryoya göre, Evrenimiz sıradan maddenin yalnızca yüzde birkaçını içeriyor.

More Sentences
gri madde gray matter n.
They see their own shortcomings as evidence of the existence of untapped gray matter.
Kendi eksikliklerini, kullanılmayan gri maddenin varlığının kanıtı olarak görüyorlar.

More Sentences
(madde olarak) selüloz cellulose n.
Cellulose is a primary component of plant cell walls.
Selüloz, bitki hücre duvarlarının ana bileşenidir.

More Sentences
(kısaca) tehlikeli madde hazmat n.
The hazmat team arrived to handle the spill.
Tehlikeli madde ekibi, sızıntıya müdahale etmek amacıyla geldi.

More Sentences
katı (madde) solid n.
Water passes from a liquid to a solid in the freezer.
Su, dondurucuda sıvı halden katı hale geçer.

More Sentences
katmak (bir yemeğe tat verebilecek bir madde) take v.
What do you take in your coffee?
Kahvene ne katıyorsun?

More Sentences
madde yapısı chemistry n.
susuzlaştırmaya sebep olan madde dehydrant n.
yiyecek madde esculent n.
eriyen madde solute n.
madde başı sözcük key word n.
patlayıcı madde explosive substance n.
karşı madde antimatter n.
kaynak madde source material n.
koruyucu madde preserver n.
tatlı yapan madde (yiyeceği/içeceği) sweetener n.
stiptik madde styptic n.
ilaçmış gibi verilen fonksiyonsuz madde placebo n.
yakıcı madde caustic n.
arada meydana gelen madde intermediate n.
birleştirici madde bonder n.
emen madde absorber n.
yazılı bir madde veya basılı bir mikrografın sadece büyütücü bir cihazla okunabilecek şekilde küçültülmesi microprint n.
katranlı makadam (madde olarak) tarmac n.
organik madde organic substance n.
bağlayıcı madde binding agent n.
kuru ve çabuk tutuşan madde (kav gibi) tinder n.
seyreltici madde diluting agent n.
kuzey amerika'da bazı ağaçlardan çıkarılan reçineli madde tacmahack n.
temel madde grist n.
sümüksü madde slime n.
safran içinde bulunan güzel kokulu yağımsı madde safranal n.
katılan kimyasal madde additive n.
bazı bitki köklerinde bulunan kristalli bir madde glutamine n.
alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle sarhoşluk inebriation n.
suda eriyen madde wetting agent n.
ince ve iri madde fine and coarse material n.
yanıcı madde inflammable matter n.
çevre kirliliğine yol açan madde pollutant n.
madde (şartnamedeki) specification n.
ametal madde nonmetal n.
kuzey amerika'da bazı ağaçlardan çıkarılan reçineli madde tacamahac n.
atık madde effluence n.
besleyici madde nutrient n.
ek madde (tüzükte) bylaw n.
yoğruklaştırıcı madde plasticizer n.
uyuşturucu madde stuff n.
bir şeyin terkibine giren madde ingredient n.
uyuşturucu madde dope n.
manyetik alan içine konulduğunda 90 derece açıyla dönme yapan madde diamagnet n.
ham madde raw stuff n.
cıvık madde squelch n.
yalıtkan madde insulator n.
kumaş mamülleri ve kimyasal madde satıcısı drysalter n.
yanıcı madde combustible n.
yalıtkan madde nonconductor n.
yalıtkan madde dielectric n.
kurutucu madde dryer n.
askıda madde suspended solid content n.
önemli madde (politika) plank n.
kolay tutuşan madde combustible n.
konsantre madde concentrate n.
bağlayıcı madde binder n.
sarhoş eden madde intoxicant n.
yapışkan madde viscose n.
uyarıcı madde cordial n.
çok dayanıklı filmlerin ve kimi sentetik kumaşların yapımında kullanılan bileşiminde iki alkol drubu bulunan madde glycol n.
detonasyon kesici (madde) antiknock n.
çevreye yayılan kötü ya da zararlı madde effluvia n.
kaplumbağa kabuğu veya bunu andıran bir madde tortoiseshell n.
ak madde white matter n.
şeffaf madde transparent substance n.
kostik madde caustic n.
atık madde effluent n.
temizleyici madde cleaner n.
eritici madde menstruum n.
uyuşturucu madde hype n.
iletken olmayan madde nonconductor n.
özellikle yüzdeki kırışıkları saklamak için kullanılan kozmetik madde concealer n.
hayvani madde animal material n.
dinamit yapımında kullanılan madde dope n.
insana enerji verip canlandıran madde restorative n.
köpük giderici madde defrothing agent n.
matbu madde printed matter n.
fiziksel madde physical object n.
yemlik madde fodder production ingredients n.
yapışkan madde gluten n.
ana madde parent material n.
katı madde solid n.
madde kötüye kullanımı substance abuse n.
verniği ve boyayı çıkaran madde stripper n.
yağlayıcı madde lubricator n.
derişik madde concentrate n.
çökeltici madde precipitant n.
yarı şeffaf madde translucent substance n.
damıtık madde distillation n.
kan zehirlenmesi yapan madde septic n.
sıvı madde taşıyıcı jerrican n.
allerji yapan madde allergen n.
temizleyici madde cleanser n.
karıştırılan madde adulterant n.
bitkileri yok eden madde herbicide n.
yüze püskürtülünce insanı sersemleten bir kimyasal madde mace n.
koyulaştırıcı kimyasal madde stain n.
süzülen madde leach n.
geçici madde provisional clause n.
katılaşma (sıvı veya plastik madde için) set n.
sertleştirilmiş madde vulcanized fiber n.
kurutucu madde drier n.
yalıtkan madde insulant n.
tehlikeli madde hazmat n.
uyuşturucu madde narcotic n.
emici madde absorbent n.
dışarı akan madde effluent n.
renk verici madde tinction n.
kurutucu madde desiccant n.
uyuşturucu madde hypnotic n.
temel madde key item n.
eritici madde solvent n.
uyuşturucu madde arama köpeği sniffer dog n.
alkolle karıştırılmış madde tincture n.
arı madde pure substance n.
yapışkan madde adhesive agent n.
ince toz haline getirilmiş madde trituration n.
yapışkan madde goop n.
yapışkan madde gunk n.
yapışkan madde gunge n.
tütündeki zehirli madde nicotine n.
sarhoşluk vermeyen madde nonintoxicant n.
steroid nitelikli olmayan madde nonsteroid n.
su geçirmez madde waterproofing agent n.
içinde mikroorganizmaların gelişebileceği madde growth media n.
akışkan madde fluid n.
boyar madde colourant n.
boyar madde colorant n.
parlayıcı madde inflammable material n.
aktif madde active agent n.
madde no item no n.
madde no item # n.
eti yumuşatıcı bir madde tenderizer n.
ek madde additional article n.
ek madde additional clause n.
uçucu madde volatile substance n.
esas madde ground substance n.
kül içindeki yanmamış madde ash retention figure n.
sulu madde aqueous vehicle n.
sentetik madde synthetic material n.
madde imi bullet n.
matbu madde printed papers n.
pıhtılaştırıcı madde coagulator n.
toz halinde madde dust n.
yalıtıcı madde insulator n.
üretken madde fertile material n.
yabancı madde foreign matter n.
tutkal vb'nden oluşan ve kalıplara dökülerek çeşitli eşya yapılan madde papier-maché n.
tehlikeli madde hazardous substance n.
karışımı oluşturan madde ingredient n.
pıhtılaştırıcı madde coagulant n.
patlayıcı madde dynamite n.
sayılı madde point n.
kronolojik sıralamasına göre madde dizilişi seriation n.
sıvı madde liquid n.
sütümsü madde milk n.
kokulu madde odourous substance n.
kokulu madde odorant n.
sulu şekilsiz madde pulp n.
zehirli madde toxicant n.
artık madde waste n.
kanıtı sarmada ve korumada kullanılan madde enveloping material n.
zararlı madde noxious substance n.
öldürücü madde noxious substance n.
uyuşturucu madde kullanıcısı substance abuser n.
uyuşturucu madde kullanıcısı drug user n.
parlak malzeme/madde shiny material n.
madde 27 article 27 n.
vıcık vıcık madde gunk n.
uyuşturucu madde narcotic drug n.
emici madde adsorbent n.
antikor üreten madde antigen n.
boğucu madde asphyxiant n.
bakterileri yok edici madde bactericide n.
donmuş madde congelation n.
katılaşmış madde concretion n.
paslandırıcı madde corrodent n.
aşındırıcı madde corrodent n.
soğutucu madde cryogen n.
yatıştırıcı madde depressant n.
sulandırıcı madde diluent n.
dielektrik madde dielectric n.
eritici madde dissolvent n.
yatıştırıcı madde downer n.
yabancı madde foreign body n.
iletken olmayan madde non-conductor n.
yalıtkan madde non-conductor n.
ametal madde non-metal n.
eti yumuşatıcı bir madde tenderiser n.
yoğruklaştırıcı madde plasticiser n.
madde bağımlılığı drug abuse n.
dünya yüzeyindeki fiziksel madde land cover n.
madde/malzeme ve enerji dengesi material and energy balance n.
opaklaştırıcı madde opacifier n.
madde no article no n.
yapış yapış yarı akışkan viskoz madde goopy n.
çeşitli malzemelerin mikserde karıştırılmasıyla elde edilen macun kıvamında madde coarse paste n.
uyarıcı bir madde (banyo tuzları olarak da bilinir) cathinone n.
zararlı madde hazardous substance n.
kuru madde dry substance n.
narkotik madde kullanım amaçlı araç gereçler drug paraphernalia n.
ısının maddi bir madde olduğuna inanan kimse calorist [old-fashioned] n.
emici madde adsorbent material n.
karıştırılan madde adulterator n.
yüzeyinde yoğuşum meydana gelen bir madde adsorbent material n.
yapıştırıcı madde adhesive cream n.
aşınmış madde abrasion n.
muma benzeyen madde candle n.
yapışık madde agglutination n.
güney amerika'da yetişen bursera ağaçlarından elde edilen sakızımsı madde caranna n.
simya ilminde felsefe taşı'nın ana maddesi olduğuna inanılan madde carmot n.
madde bağımlılığı chemical abuse n.
ham madde/malzeme fodder n.
tehlikeli madde tinder n.
analiz edilen madde analyte n.
siyah renkli sıvı bir madde atrament n.
bozuk madde atter [scottish] n.
merdiven şeklindeki madde dizisi echelle n.
esas/ana madde base n.
mamul madde making n.
jöle kıvamındaki madde jelly n.
pelte kıvamındaki madde jelly n.
süzülerek elde edilmiş madde leachate n.
hamur kabartan madde leaven n.
sapodila ağacından elde edilen sakız benzeri bir madde chicle gum n.
göze giren madde eyeful n.
göze kaçan madde eyeful n.
canlı madde jiva n.
kolda veya bacakta bulunan, madde enjekte etmek için elverişli ana damar main-line n.
uçucu madde volatile n.
madde boşaltma açıklığı vomitory n.
patlayıcı madde blast n.
vücuttan atılan madde matter n.
basılı madde matter n.
siyah bir madde bleck [scotland] n.
bir taraftan manevi vasıflardan ve diğer taraftan biçimlenmiş cisimlerden ayrışan fiziksel madde matter n.
süpürasyonla dışarı atılan madde matter n.
evrenden önce var olduğuna inanılan düzensiz ve biçimsiz madde matter [obsolete] n.
canlı bir organizmadan dışarı atılmış veya atılan dışkı, idrar gibi madde matter n.
tutucu madde (çimento, tutkal) matrix n.
canlandıran madde quickener n.
bir madde formunun veya oluşumun başka bir forma veya oluşuma varsayımsal dönüşümü maturation [obsolete] n.
katılaşmış madde meat n.
(madde) sekebilirlik bounciness n.
kötü madde misagent n.
sıvı madde moisture n.
değişim aracı, zenginlik göstergesi veya ödeme aracı olarak kullanılan madde money n.
paspasla uygulanan sıvı madde mopping n.
eski bir kuru madde ölçüm birimi moy n.
onarılabilir madde reparable item n.
organik madde ve mineralli topraktan oluşan tanecikli bir orman toprağı mull n.
tahriş edici madde gas n.
boğucu madde gas n.
zehirli madde gas n.
yumurta akını andıran yapışkan madde glaire n.
bazı kaynak sularının yüzeyinde veya çevresinde bulunan yumurta akına benzer yapışkan bir madde glairin n.
yumurta akını andıran yapışkan madde glair n.
sümüksü madde glit n.
hayvan dokularında bulunan albüminli bir madde gluten n.
camdaki safsızlığın neden olduğu yeşilimsi kahverengini yok eden madde decoloriser [uk] n.
renk giderici madde decoloriser [uk] n.
camdaki safsızlığın neden olduğu yeşilimsi kahverengini yok eden madde decolorizer [uk] n.
renk giderici madde decolorizer [uk] n.
delilik yaratan madde deliriant n.
bir şey sıvılaştığında ortaya çıkan madde deliquescence n.
bir şey çözündüğünde ortaya çıkan madde deliquescence n.
bir şey eridiğinde ortaya çıkan madde deliquescence n.
bit kovucu madde delouser n.
bitten koruyucu madde delouser n.
(kimyasal madde) saflık veya yoğunluk derecesi grade n.
yağı erittikten sonra geriye kalan lifli madde graves n.
mevcut bir maddeye entegre edilen madde guest n.
yapışkan madde gummosity [obsolete] n.
sakızlı madde gummosity [obsolete] n.
buza benzer madde ice n.
saf jelatin içeren yarı transparan beyazımsı bir madde ichthyocoll n.
saf jelatin içeren yarı transparan beyazımsı bir madde ichthyocolla n.
saf jelatin içeren yarı transparan beyazımsı bir madde ichthyocol n.
uçucu madde ignescent n.
yanıcı madde ignescent n.
kıvamı yağa benzeyen madde oil n.
(üründe) değersiz başka bir madde eklenmesi sonucu hacim artışı overrun n.
kaplayıcı madde impletion n.
dolduran madde impletion n.
damga basılan madde impression n.
(yağ, plastik, reçine) bir diğer maddeye geçmesi için kullanılan madde impregnant n.
doyurucu madde impregnation n.
tahrik yaratan madde impulsive n.
uyaran madde impulsive n.
dürtü yaratan madde impulsive n.
itici madde impulsive n.
oksitleyici madde oxidator [obsolete] n.
yükseltgen madde oxidator [obsolete] n.
manyetik alan içine koyulduğunda 90 derece açıyla dönme yapan madde diamagnetic n.
çok sert madde diamond [obsolete] n.
diyamanyetik madde diamagnet n.
eritici madde dissolving agent n.
çözücü madde dissolving agent n.
yakıcı madde incinerator n.
uyarıcı madde incitative n.
enfekte edici madde infection n.
kontamine madde infection n.
enfekte madde infection n.
(sızıntı sonucu) dokuda toplanan madde infiltrate n.
iltihaplandıran madde inflammatory n.
iltihaba yol açan madde inflammatory n.
yangı yaratan madde inflammatory n.
yanıcı madde inflammable n.
kolay alev alan madde inflammable n.
tutuşkan madde inflammable n.
vücuda giren alerjen madde ingestant n.
çözünmez madde insoluble n.
erimez madde insoluble n.
yapışkan madde gom [appalachian] n.
rengi için kullanılan madde colouring material n.
renklendirici madde colouring material n.
renklendirici madde coloring material n.
rengi için kullanılan madde coloring material n.
kokuşmuş madde corruption [dialect] n.
bozulmuş madde corruption [dialect] n.
iltihaplandıran madde digestive [obsolete] n.
irin artıran madde digestive [obsolete] n.
sulandırıcı madde dilutant n.
hamursu madde dough n.
atık madde deposu draughthouse n.
madde bağımlılığı olan kimse drug abuser n.
keyif verici madde alımını durdurma drug withdrawal n.
indirgenemez madde irreducibility n.
temel madde pabulum n.
işlem alanlarına atık madde dolduran maden işçisi packer n.
koyultucu madde conspissation n.
kıvam arttırıcı madde conspissation n.
ters yönde hareket eden madde akımı counterstream n.
yasa dışı madde kaçakçısı courier n.
yabancı madde feculency n.
kirletici madde feculency n.
fermante edici etken madde ferment n.
içteki madde ingredient [obsolete] n.
(ilaç) enjekte edilebilir madde injectable n.
(evrende) lokalize madde birikimi inhomogeneity n.
yerleştirilen madde inlet n.
renklendirici madde içermeme intinctivity n.
canlandırıcı madde invigorator n.
inci beyazı madde pearl white n.
sindirilemez madde topağı pellet n.
güçlendirici kimyasal madde potentiator n.
kumaş mamulleri ve kimyasal madde satıcısı salter [uk] n.
(belge veya kanunda) bir kısmı hükümsüz kılınsa dahi ilgili kısmın geçerliliğini koruyacağını garanti eden madde savings clause n.
hazırlanmış besi ortamında iki tür canlı madde büyütme süreci co-culture n.
hazırlanmış besi ortamında iki tür canlı madde büyütme süreci coculture n.
esas madde corpus n.
ana madde corpse [obsolete] n.
bitmiş kağıdın şeklini bozan gözle görünür yabancı madde dirt n.
uyarıcı madde fillip n.
hareketlendirici madde fillip n.
süzülen madde filtrate n.
filtrelenmiş madde filtrate n.
(kumaş, yün gibi malzemelere uygulanan) yanmazlık sağlayıcı madde fire retardant n.
yanmaz madde fire retardant n.
yanmaya dirençli madde fire retardant n.
yangın önleyici madde fire-retardant n.
yanmaz madde fireproofing n.
yanmaz madde fire-retardant n.
yanıcı madde firelighter n.
sabitleyici madde fixature n.
ateşe dayanıklı hale getiren madde flameproofer n.
yanıcı madde flammable n.
tutuşucu madde flammable n.
madde ve gerçeklik flesh and blood n.
akışkan madde fluxure n.
sıvı madde fluxure n.
kıvamlı ve köpüklü madde (tıraş kremi) foam n.
sanatsal faaliyetlerde kullanılan ham madde fodder n.
atık madde outgoing n.
ölçülemeyecek kadar küçük boyutlu ideal madde particle n.
vurarak patlatılan bir madde içeren kurşun percussion bullet n.
(özellikle üzüm ve şarapta bulunan) tatlandırıcı madde grubu phenolic n.
her bir bölümü madde ile dolu olan boşluk plenum n.
(plak yapımında kullanılan) plastik madde preform n.
önceden karıştırılmış madde premix n.
(birini) belirli bir ilaç tedavisine hazırlamak üzere uygulanan madde preparative n.
(birini) belirli bir ilaç tedavisine hazırlamak üzere uygulanan madde preparatory n.
(fotoğrafçılık) çözeltilerin oksidasyonunu geciktiren kimyasal madde preservative n.
ahşap koruyucu madde preservative n.
(damar-duvar arasında veya fay boyu görülen) yumuşak killi madde pug n.
emetik madde puker [obsolete] n.
kişinin tedavi amacıyla kafasına göre madde kullanması self-medication n.
yarı akışkan madde semiliquid n.
yarı sıvı madde semiliquid n.
kahverengi yapışkan madde brown goo n.
besleyici madde fosterment n.
hiç veya çok az miktarda çözünmüş madde içeren su freestone n.
gebelik önleyici madde preventative n.
sulu kara benzeyen madde slush n.
yağlı madde smear [obsolete] n.
kokulu madde içeren ufak şişe smelling bottle n.
çözünebilir madde soluble n.
dejenere madde degenerate matter n.
tahriş önleyici madde protective n.
koruma sağlayan madde protectant n.
kokuşmuş madde putrescence n.
çimentolu bileşik oluşturmak için sönmüş kireçle reaksiyona giren toz halindeki silisli alüminli madde puzzolan n.
çimentolu bileşik oluşturmak için sönmüş kireçle reaksiyona giren toz halindeki silisli alüminli madde puzzolana n.
görünümü kara benzeyen donmuş veya kristalleşmiş madde snow n.
eriyebilen madde soluble n.
çözünür madde soluble n.
gevşetici madde soporific n.
kullanışsız madde sordes n.
işe yaramaz madde sordes n.
sızan madde spew n.
kusulan madde spew n.
boyar madde stainer n.
yapıştırıcı madde sticker n.
yapışkan madde sticking n.
böcek veya mantar ilaçlarına eklenen yapıştırıcı madde sticker n.
fay, damar veya duvar boyu görülebilen yumuşak kil yapılı madde sticking n.
yapışkan madde sticker n.
enerji verici madde stimulative n.
uyarıcı madde stimulative n.
uyuşturucu madde street name n.
yasa dışı madde street name n.
madde miktarı substance n.
önemli madde substantial n.
alkollü madde substance n.
yasa dışı madde substance n.
kontrole tabi madde substance n.
somut madde substance n.
fark edilebilen fiziksel madde substance n.
(boya) çözelti formdaki madde ile lif arasındaki etkileşim substantivity n.
madde miktarı substance number n.
köpürtücü madde sudser n.
şekere andıran madde sugar n.
su üzerinde kalan madde supernatant n.
yüzen madde supernatant n.
belirgin fiziksel özelliklere sahip madde supermaterial n.
yüzer madde supernatant n.
böcek kovuculara eklenen güçlendirici madde supplement n.
tutucu madde sparer n.
kimyasal reaksiyonun hızını artıran madde inductor n.
pnömatik lastiklerdeki çatlak ve delikleri onaran madde patcher n.
(farklılaşmamış dokularda) gelişimi endükleyebilen madde inductor n.
partiküllü madde particulate n.
cilt üzerinden emilen madde içeren disk patch n.
yıkımı azaltan madde sparer n.
kötü kokulu madde stench n.
jelatin yapılı madde spawn n.
bazı bitkisel yağlar ısıtıldığında ayrılan jelatinimsi madde spawn n.
bazı bitkisel yağlar ısıtıldığında ayrılan jelatinimsi madde spawn n.
yasadışı madde kullanmayan kimse straight n.
psikedelik madde psychedelic n.
psikoz benzeri semptomlar yaratan uyarıcı madde psychotomimetic n.
hapşırtan madde ptarmic n.
aksırtıcı madde ptarmic n.
kapsayıcı madde swathe n.
besleyici madde fuel n.
yakıcı madde fueler n.
duman gibi yayılan madde fume n.
sıkmak (bir yemeğe tat verebilecek bir madde) take v.
çöküp daha sıkışık olmak (kuru bir madde) settle v.
yaraları sarmak için kullanılan yumuşak bir madde lint v.
çürütmek (pas/kimyasal madde) corrode v.
yabancı madde katmak adulterate v.
içine yabancı madde katmak adulterate v.
doldurmak (yumuşak bir madde ile) pad v.
koymak (bir yemeğe tat verebilecek bir madde) take v.
anlaşmaya madde koymak add a clause to the contract v.
anlaşmaya madde koymak add a clause in the contract v.
anlaşmadan madde silmek delete a clause in the contract v.
alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle uçup büsbütün dağıtmak total freak out v.
madde hazırlamak (sözleşmede) make a provision v.
madde madde yazmak write something item by item v.
koruyucu bir madde ile doldurmak pack v.
yol vb'yi sert bir madde ile kaplamak surface v.