|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Common Usage |
madde |
article n.
|
|
As far as I am concerned, the debate on Article 296 can be re-opened.
Bana kalırsa 296. Madde üzerindeki tartışma yeniden açılabilir.
More Sentences
|
| 2 |
Common Usage |
madde |
item n.
|
|
If that proviso were to be accepted, we would support having this item on the agenda.
Bu şartın kabul edilmesi halinde, bu maddenin gündeme alınmasını destekleyeceğiz.
More Sentences
|
| 3 |
Common Usage |
madde |
material n.
|
|
Therefore, I took the shortest route for my consignment of radioactive material.
Bu nedenle, radyoaktif madde sevkiyatım için en kısa yolu seçtim.
More Sentences
|
| 4 |
Common Usage |
madde |
matter n.
|
|
Water is an example of a liquid matter.
Su, sıvı maddeye bir örnektir.
More Sentences
|
| 5 |
Common Usage |
madde |
substance n.
|
|
Tar is a thick and sticky substance.
Katran kalın ve yapışkan bir maddedir.
More Sentences
|
| General |
|
| 6 |
General |
madde |
entry n.
|
|
He loves writing entries for Wikipedia.
Vikipedi'ye madde yazmayı sever.
More Sentences
|
| 7 |
General |
madde |
stuff n.
|
|
That stuff is poison.
O madde zehirlidir.
More Sentences
|
| 8 |
General |
madde |
clause n.
|
|
That is why the escape clause on the problem of the death penalty is totally inadequate.
Bu nedenle ölüm cezası sorununa ilişkin kaçış maddesi tamamen yetersizdir.
More Sentences
|
| 9 |
General |
madde |
stipulation n.
|
|
There must be stipulations as to what can find its way into feedingstuffs.
Yem maddelerinin içine nelerin girebileceğine dair hükümler olmalıdır.
More Sentences
|
| 10 |
General |
madde |
concern n.
|
|
They concern 'fundamental choices' within the meaning of Article 21.
Bunlar 21. Madde anlamında "temel tercihler" ile ilgilidir.
More Sentences
|
| 11 |
General |
madde |
substance n.
|
|
This will include substances where there are few or even no recognised alternatives.
Bu, az sayıda ya da hiç tanınmış alternatifi olmayan maddeleri de kapsayacaktır.
More Sentences
|
| 12 |
General |
madde |
material n.
|
|
This material is a danger not only to workers who are exposed to it, but also to public health in general.
Bu madde sadece maruz kalan işçiler için değil, genel olarak halk sağlığı için de bir tehlikedir.
More Sentences
|
| Trade/Economic |
|
| 13 |
Trade/Economic |
madde |
material n.
|
|
The second is the non-proliferation of nuclear weapons and, of course, of fissile materials.
İkinci konu ise nükleer silahların ve elbette bölünebilir maddelerin yayılmasının önlenmesidir.
More Sentences
|
| 14 |
Trade/Economic |
madde |
item n.
|
|
I have received a request from 34 Members to postpone every item on the agenda to our July part-session.
Gündemdeki her bir maddenin Temmuz ayındaki oturumumuza ertelenmesi yönünde 34 Üyeden talep aldım.
More Sentences
|
| Law |
|
| 15 |
Law |
madde |
clause n.
|
|
Lastly, I would like to make a comment about the review clause.
Son olarak, gözden geçirme maddesi hakkında bir yorum yapmak istiyorum.
More Sentences
|
| Technical |
|
| 16 |
Technical |
madde |
substance n.
|
|
This will include substances where there are few or even no recognised alternatives.
Bu, çok az ya da hiç tanınmış alternatifin olmadığı maddeleri de içerecektir.
More Sentences
|
| Computer |
|
| 17 |
Computer |
madde |
item n.
|
|
Does any Member wish to speak in favour of keeping this item?
Bu maddenin kalması lehinde konuşmak isteyen üye var mı?
More Sentences
|
| Medical |
|
| 18 |
Medical |
madde |
agent n.
|
|
This will minimise the adverse effects of plant protection agents right across the countryside.
Bu, bitki koruma maddelerinin kırsal kesimdeki olumsuz etkilerini en aza indirecektir.
More Sentences
|
| Food Engineering |
|
| 19 |
Food Engineering |
madde |
agent n.
|
|
We cannot therefore take away from users the option of using plant protection agents where necessary.
Bu nedenle kullanıcıların gerektiğinde bitki koruma maddelerini kullanma seçeneğini ellerinden alamayız.
More Sentences
|
| Chemistry |
|
| 20 |
Chemistry |
madde |
substance n.
|
|
DecaBDE is the only one of these three substances not to be mentioned at all in the Commission document.
DecaBDE, Komisyon belgesinde bu üç maddeden hiç bahsedilmeyen tek maddedir.
More Sentences
|
|
|
| Linguistics |
|
| 21 |
Linguistics |
madde |
item n.
|
|
The next item is a joint debate on the following two reports.
Bir sonraki madde aşağıdaki iki rapor üzerinde yapılacak ortak tartışmadır.
More Sentences
|
| General |
|
| 22 |
General |
madde |
paragraph n.
|
|
| 23 |
General |
madde |
subject n.
|
|
| 24 |
General |
madde |
commodity n.
|
|
| 25 |
General |
madde |
head n.
|
|
| 26 |
General |
madde |
theme n.
|
|
| 27 |
General |
madde |
particular n.
|
|
| 28 |
General |
madde |
count n.
|
|
| 29 |
General |
madde |
timber n.
|
|
| 30 |
General |
madde |
question n.
|
|
| 31 |
General |
madde |
metal n.
|
|
| 32 |
General |
madde |
object n.
|
|
| 33 |
General |
madde |
thang n.
|
|
| 34 |
General |
madde |
body n.
|
|
| 35 |
General |
madde |
proviso n.
|
|
| 36 |
General |
madde |
medium n.
|
|
| 37 |
General |
madde |
thing n.
|
|
| 38 |
General |
madde |
materiality [obsolete] n.
|
|
| 39 |
General |
madde |
what n.
|
|
| 40 |
General |
madde |
parcel [obsolete] n.
|
|
|
|
| 41 |
General |
madde |
paste n.
|
|
| Colloquial |
|
| 42 |
Colloquial |
madde |
milage n.
|
|
| 43 |
Colloquial |
madde |
mileage n.
|
|
| Trade/Economic |
|
| 44 |
Trade/Economic |
madde |
proviso n.
|
|
| 45 |
Trade/Economic |
madde |
commodity n.
|
|
| 46 |
Trade/Economic |
madde |
entry n.
|
|
| Technical |
|
| 47 |
Technical |
madde |
goods n.
|
|
| 48 |
Technical |
madde |
object n.
|
|
| 49 |
Technical |
madde |
dope n.
|
|
| Philosophy |
|
| 50 |
Philosophy |
madde |
hyla [obsolete] n.
|
|
| 51 |
Philosophy |
madde |
hyle n.
|
|
| Abbreviation |
|
| 52 |
Abbreviation |
madde |
art. n.
|
|
| Archaic |
|
| 53 |
Archaic |
madde |
ingredience n.
|
|
| Slang |
|
| 54 |
Slang |
madde |
guts n.
|
|
|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Common Usage |
aşındırıcı madde |
abrasive n.
|
|
Gloves and a mask are needed since this product is abrasive.
Bu bir aşındırıcı madde olduğundan eldiven ve maske kullanılmalıdır.
More Sentences
|
| 2 |
Common Usage |
kimyasal madde |
chemical n.
|
|
These chemicals are lethal to fish.
Bu kimyasallar balıklar için ölümcüldür.
More Sentences
|
| 3 |
Common Usage |
yangın söndürücü madde |
fire extinguishing media n.
|
|
| 4 |
Common Usage |
(sözleşmede) madde |
article n.
|
|
| General |
|
| 5 |
General |
kanserojen madde |
carcinogen n.
|
|
One example is that of the azo-colourants, which are well-known carcinogens.
İyi bilinen kanserojen maddeler olan azo renklendiriciler buna bir örnektir.
More Sentences
|
| 6 |
General |
madde (karışımdaki) |
ingredient n.
|
|
The identification of food ingredients issue is one that recurs in Parliament on a regular basis.
Gıda maddelerinin tanımlanması konusu Parlamento'da düzenli olarak tekrarlanan bir konudur.
More Sentences
|
| 7 |
General |
madde bağımlılığı |
drug addiction n.
|
|
Drug addiction can destroy people's lives.
Madde bağımlılığı insanın hayatını mahvedebilir.
More Sentences
|
| 8 |
General |
tehlikeli madde |
hazardous material n.
|
|
Certain jobs require that you work with hazardous materials.
Bazı işler tehlikeli maddelerle çalışmanızı gerektirir.
More Sentences
|
| 9 |
General |
tahriş edici madde |
irritant n.
|
|
The chemical is a powerful skin irritant.
Kimyasal, cilt açısından hayli tahriş edici bir maddedir.
More Sentences
|
| 10 |
General |
patlayıcı madde |
explosive material n.
|
|
Turn off when near explosive materials or liquids.
Patlayıcı madde veya sıvıların yakınındayken kapatın.
More Sentences
|
| 11 |
General |
uyuşturucu madde |
drug n.
|
|
Winners don't use drugs.
Kazananlar uyuşturucu madde kullanmaz.
More Sentences
|
| 12 |
General |
madde başı sözcük |
headword n.
|
|
This dictionary contains about 40,000 headwords.
Bu sözlük yaklaşık 40.000 madde başı sözcük içeriyor.
More Sentences
|
| 13 |
General |
gri madde |
grey matter n.
|
|
The twenty-first century will be the century of knowledge and grey matter.
Yirmi birinci yüzyıl bilgi ve gri madde yüzyılı olacaktır.
More Sentences
|
| 14 |
General |
yapışkan madde |
goo n.
|
|
Tom is covered in slimy goo.
Tom sümüklü yapışkan maddeyle kaplı.
More Sentences
|
| 15 |
General |
zararlı madde |
harmful substance n.
|
|
Under these circumstances, the EU should confine itself to controlling harmful substances.
Bu koşullar altında AB kendisini zararlı maddelerin kontrolüyle sınırlandırmalıdır.
More Sentences
|
| 16 |
General |
yabancı madde |
impurity n.
|
|
Depending on the location, water may have impurities.
Bulunduğu yere bağlı olarak suda yabancı maddeler olabilir.
More Sentences
|
| 17 |
General |
yağlayıcı madde |
lubricant n.
|
|
First, with the help of a hot soda solution, all the lubricant is washed off from the gun.
İlk olarak, sıcak soda çözeltisi yardımıyla tüm yağlayıcı madde tabancadan yıkanır.
More Sentences
|
| 18 |
General |
koruyucu madde |
preservative n.
|
|
Nitrates are used as preservatives in the food industry.
Nitrat bileşikleri gıda sektöründe koruyucu madde olarak kullanılmaktadır.
More Sentences
|
| 19 |
General |
karanlık madde |
dark matter n.
|
|
The large-scale structure of the Universe cannot be explained without dark matter.
Evrenin büyük ölçekli yapısı karanlık madde olmadan açıklanamaz.
More Sentences
|
| 20 |
General |
madde hükmü |
provision of article n.
|
|
I therefore think that the European Union must implement the provisions of Article 96 of the Cotonou Agreement.
Bu nedenle Avrupa Birliği'nin Cotonou Anlaşması'nın 96. Maddesi hükümlerini uygulaması gerektiğini düşünüyorum.
More Sentences
|
| 21 |
General |
sıradan madde |
ordinary matter n.
|
|
According to the leading scenario, our Universe contains only a few percent of ordinary matter.
Önde gelen senaryoya göre, Evrenimiz sıradan maddenin yalnızca yüzde birkaçını içeriyor.
More Sentences
|
| 22 |
General |
gri madde |
gray matter n.
|
|
They see their own shortcomings as evidence of the existence of untapped gray matter.
Kendi eksikliklerini, kullanılmayan gri maddenin varlığının kanıtı olarak görüyorlar.
More Sentences
|
| 23 |
General |
(madde olarak) selüloz |
cellulose n.
|
|
Cellulose is a primary component of plant cell walls.
Selüloz, bitki hücre duvarlarının ana bileşenidir.
More Sentences
|
| 24 |
General |
(kısaca) tehlikeli madde |
hazmat n.
|
|
The hazmat team arrived to handle the spill.
Tehlikeli madde ekibi, sızıntıya müdahale etmek amacıyla geldi.
More Sentences
|
| 25 |
General |
katı (madde) |
solid n.
|
|
Water passes from a liquid to a solid in the freezer.
Su, dondurucuda sıvı halden katı hale geçer.
More Sentences
|
| 26 |
General |
katmak (bir yemeğe tat verebilecek bir madde) |
take v.
|
|
What do you take in your coffee?
Kahvene ne katıyorsun?
More Sentences
|
|
|
| 27 |
General |
madde yapısı |
chemistry n.
|
|
| 28 |
General |
susuzlaştırmaya sebep olan madde |
dehydrant n.
|
|
| 29 |
General |
yiyecek madde |
esculent n.
|
|
| 30 |
General |
eriyen madde |
solute n.
|
|
| 31 |
General |
madde başı sözcük |
key word n.
|
|
| 32 |
General |
patlayıcı madde |
explosive substance n.
|
|
| 33 |
General |
karşı madde |
antimatter n.
|
|
| 34 |
General |
kaynak madde |
source material n.
|
|
| 35 |
General |
koruyucu madde |
preserver n.
|
|
| 36 |
General |
tatlı yapan madde (yiyeceği/içeceği) |
sweetener n.
|
|
| 37 |
General |
stiptik madde |
styptic n.
|
|
| 38 |
General |
ilaçmış gibi verilen fonksiyonsuz madde |
placebo n.
|
|
| 39 |
General |
yakıcı madde |
caustic n.
|
|
| 40 |
General |
arada meydana gelen madde |
intermediate n.
|
|
| 41 |
General |
birleştirici madde |
bonder n.
|
|
| 42 |
General |
emen madde |
absorber n.
|
|
| 43 |
General |
yazılı bir madde veya basılı bir mikrografın sadece büyütücü bir cihazla okunabilecek şekilde küçültülmesi |
microprint n.
|
|
| 44 |
General |
katranlı makadam (madde olarak) |
tarmac n.
|
|
| 45 |
General |
organik madde |
organic substance n.
|
|
| 46 |
General |
bağlayıcı madde |
binding agent n.
|
|
| 47 |
General |
kuru ve çabuk tutuşan madde (kav gibi) |
tinder n.
|
|
| 48 |
General |
seyreltici madde |
diluting agent n.
|
|
| 49 |
General |
kuzey amerika'da bazı ağaçlardan çıkarılan reçineli madde |
tacmahack n.
|
|
| 50 |
General |
temel madde |
grist n.
|
|
| 51 |
General |
sümüksü madde |
slime n.
|
|
| 52 |
General |
safran içinde bulunan güzel kokulu yağımsı madde |
safranal n.
|
|
| 53 |
General |
katılan kimyasal madde |
additive n.
|
|
| 54 |
General |
bazı bitki köklerinde bulunan kristalli bir madde |
glutamine n.
|
|
| 55 |
General |
alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle sarhoşluk |
inebriation n.
|
|
| 56 |
General |
suda eriyen madde |
wetting agent n.
|
|
| 57 |
General |
ince ve iri madde |
fine and coarse material n.
|
|
| 58 |
General |
yanıcı madde |
inflammable matter n.
|
|
| 59 |
General |
çevre kirliliğine yol açan madde |
pollutant n.
|
|
| 60 |
General |
madde (şartnamedeki) |
specification n.
|
|
| 61 |
General |
ametal madde |
nonmetal n.
|
|
| 62 |
General |
kuzey amerika'da bazı ağaçlardan çıkarılan reçineli madde |
tacamahac n.
|
|
| 63 |
General |
atık madde |
effluence n.
|
|
| 64 |
General |
besleyici madde |
nutrient n.
|
|
| 65 |
General |
ek madde (tüzükte) |
bylaw n.
|
|
| 66 |
General |
yoğruklaştırıcı madde |
plasticizer n.
|
|
| 67 |
General |
uyuşturucu madde |
stuff n.
|
|
| 68 |
General |
bir şeyin terkibine giren madde |
ingredient n.
|
|
| 69 |
General |
uyuşturucu madde |
dope n.
|
|
| 70 |
General |
manyetik alan içine konulduğunda 90 derece açıyla dönme yapan madde |
diamagnet n.
|
|
| 71 |
General |
ham madde |
raw stuff n.
|
|
| 72 |
General |
cıvık madde |
squelch n.
|
|
| 73 |
General |
yalıtkan madde |
insulator n.
|
|
| 74 |
General |
kumaş mamülleri ve kimyasal madde satıcısı |
drysalter n.
|
|
| 75 |
General |
yanıcı madde |
combustible n.
|
|
| 76 |
General |
yalıtkan madde |
nonconductor n.
|
|
| 77 |
General |
yalıtkan madde |
dielectric n.
|
|
| 78 |
General |
kurutucu madde |
dryer n.
|
|
| 79 |
General |
askıda madde |
suspended solid content n.
|
|
| 80 |
General |
önemli madde (politika) |
plank n.
|
|
| 81 |
General |
kolay tutuşan madde |
combustible n.
|
|
| 82 |
General |
konsantre madde |
concentrate n.
|
|
| 83 |
General |
bağlayıcı madde |
binder n.
|
|
| 84 |
General |
sarhoş eden madde |
intoxicant n.
|
|
| 85 |
General |
yapışkan madde |
viscose n.
|
|
| 86 |
General |
uyarıcı madde |
cordial n.
|
|
| 87 |
General |
çok dayanıklı filmlerin ve kimi sentetik kumaşların yapımında kullanılan bileşiminde iki alkol drubu bulunan madde |
glycol n.
|
|
| 88 |
General |
detonasyon kesici (madde) |
antiknock n.
|
|
| 89 |
General |
çevreye yayılan kötü ya da zararlı madde |
effluvia n.
|
|
| 90 |
General |
kaplumbağa kabuğu veya bunu andıran bir madde |
tortoiseshell n.
|
|
| 91 |
General |
ak madde |
white matter n.
|
|
| 92 |
General |
şeffaf madde |
transparent substance n.
|
|
| 93 |
General |
kostik madde |
caustic n.
|
|
| 94 |
General |
atık madde |
effluent n.
|
|
| 95 |
General |
temizleyici madde |
cleaner n.
|
|
| 96 |
General |
eritici madde |
menstruum n.
|
|
| 97 |
General |
uyuşturucu madde |
hype n.
|
|
| 98 |
General |
iletken olmayan madde |
nonconductor n.
|
|
| 99 |
General |
özellikle yüzdeki kırışıkları saklamak için kullanılan kozmetik madde |
concealer n.
|
|
| 100 |
General |
hayvani madde |
animal material n.
|
|
| 101 |
General |
dinamit yapımında kullanılan madde |
dope n.
|
|
| 102 |
General |
insana enerji verip canlandıran madde |
restorative n.
|
|
| 103 |
General |
köpük giderici madde |
defrothing agent n.
|
|
| 104 |
General |
matbu madde |
printed matter n.
|
|
| 105 |
General |
fiziksel madde |
physical object n.
|
|
| 106 |
General |
yemlik madde |
fodder production ingredients n.
|
|
| 107 |
General |
yapışkan madde |
gluten n.
|
|
| 108 |
General |
ana madde |
parent material n.
|
|
| 109 |
General |
katı madde |
solid n.
|
|
| 110 |
General |
madde kötüye kullanımı |
substance abuse n.
|
|
| 111 |
General |
verniği ve boyayı çıkaran madde |
stripper n.
|
|
| 112 |
General |
yağlayıcı madde |
lubricator n.
|
|
| 113 |
General |
derişik madde |
concentrate n.
|
|
| 114 |
General |
çökeltici madde |
precipitant n.
|
|
| 115 |
General |
yarı şeffaf madde |
translucent substance n.
|
|
| 116 |
General |
damıtık madde |
distillation n.
|
|
| 117 |
General |
kan zehirlenmesi yapan madde |
septic n.
|
|
| 118 |
General |
sıvı madde taşıyıcı |
jerrican n.
|
|
| 119 |
General |
allerji yapan madde |
allergen n.
|
|
| 120 |
General |
temizleyici madde |
cleanser n.
|
|
| 121 |
General |
karıştırılan madde |
adulterant n.
|
|
| 122 |
General |
bitkileri yok eden madde |
herbicide n.
|
|
| 123 |
General |
yüze püskürtülünce insanı sersemleten bir kimyasal madde |
mace n.
|
|
| 124 |
General |
koyulaştırıcı kimyasal madde |
stain n.
|
|
| 125 |
General |
süzülen madde |
leach n.
|
|
| 126 |
General |
geçici madde |
provisional clause n.
|
|
| 127 |
General |
katılaşma (sıvı veya plastik madde için) |
set n.
|
|
| 128 |
General |
sertleştirilmiş madde |
vulcanized fiber n.
|
|
| 129 |
General |
kurutucu madde |
drier n.
|
|
| 130 |
General |
yalıtkan madde |
insulant n.
|
|
| 131 |
General |
tehlikeli madde |
hazmat n.
|
|
| 132 |
General |
uyuşturucu madde |
narcotic n.
|
|
| 133 |
General |
emici madde |
absorbent n.
|
|
| 134 |
General |
dışarı akan madde |
effluent n.
|
|
| 135 |
General |
renk verici madde |
tinction n.
|
|
| 136 |
General |
kurutucu madde |
desiccant n.
|
|
| 137 |
General |
uyuşturucu madde |
hypnotic n.
|
|
| 138 |
General |
temel madde |
key item n.
|
|
| 139 |
General |
eritici madde |
solvent n.
|
|
| 140 |
General |
uyuşturucu madde arama köpeği |
sniffer dog n.
|
|
| 141 |
General |
alkolle karıştırılmış madde |
tincture n.
|
|
| 142 |
General |
arı madde |
pure substance n.
|
|
| 143 |
General |
yapışkan madde |
adhesive agent n.
|
|
| 144 |
General |
ince toz haline getirilmiş madde |
trituration n.
|
|
| 145 |
General |
yapışkan madde |
goop n.
|
|
| 146 |
General |
yapışkan madde |
gunk n.
|
|
| 147 |
General |
yapışkan madde |
gunge n.
|
|
| 148 |
General |
tütündeki zehirli madde |
nicotine n.
|
|
| 149 |
General |
sarhoşluk vermeyen madde |
nonintoxicant n.
|
|
| 150 |
General |
steroid nitelikli olmayan madde |
nonsteroid n.
|
|
| 151 |
General |
su geçirmez madde |
waterproofing agent n.
|
|
| 152 |
General |
içinde mikroorganizmaların gelişebileceği madde |
growth media n.
|
|
| 153 |
General |
akışkan madde |
fluid n.
|
|
| 154 |
General |
boyar madde |
colourant n.
|
|
| 155 |
General |
boyar madde |
colorant n.
|
|
| 156 |
General |
parlayıcı madde |
inflammable material n.
|
|
| 157 |
General |
aktif madde |
active agent n.
|
|
| 158 |
General |
madde no |
item no n.
|
|
| 159 |
General |
madde no |
item # n.
|
|
| 160 |
General |
eti yumuşatıcı bir madde |
tenderizer n.
|
|
| 161 |
General |
ek madde |
additional article n.
|
|
| 162 |
General |
ek madde |
additional clause n.
|
|
| 163 |
General |
uçucu madde |
volatile substance n.
|
|
| 164 |
General |
esas madde |
ground substance n.
|
|
| 165 |
General |
kül içindeki yanmamış madde |
ash retention figure n.
|
|
| 166 |
General |
sulu madde |
aqueous vehicle n.
|
|
| 167 |
General |
sentetik madde |
synthetic material n.
|
|
| 168 |
General |
madde imi |
bullet n.
|
|
| 169 |
General |
matbu madde |
printed papers n.
|
|
| 170 |
General |
pıhtılaştırıcı madde |
coagulator n.
|
|
| 171 |
General |
toz halinde madde |
dust n.
|
|
| 172 |
General |
yalıtıcı madde |
insulator n.
|
|
| 173 |
General |
üretken madde |
fertile material n.
|
|
| 174 |
General |
yabancı madde |
foreign matter n.
|
|
| 175 |
General |
tutkal vb'nden oluşan ve kalıplara dökülerek çeşitli eşya yapılan madde |
papier-maché n.
|
|
| 176 |
General |
tehlikeli madde |
hazardous substance n.
|
|
| 177 |
General |
karışımı oluşturan madde |
ingredient n.
|
|
| 178 |
General |
pıhtılaştırıcı madde |
coagulant n.
|
|
| 179 |
General |
patlayıcı madde |
dynamite n.
|
|
| 180 |
General |
sayılı madde |
point n.
|
|
| 181 |
General |
kronolojik sıralamasına göre madde dizilişi |
seriation n.
|
|
| 182 |
General |
sıvı madde |
liquid n.
|
|
| 183 |
General |
sütümsü madde |
milk n.
|
|
| 184 |
General |
kokulu madde |
odourous substance n.
|
|
| 185 |
General |
kokulu madde |
odorant n.
|
|
| 186 |
General |
sulu şekilsiz madde |
pulp n.
|
|
| 187 |
General |
zehirli madde |
toxicant n.
|
|
| 188 |
General |
artık madde |
waste n.
|
|
| 189 |
General |
kanıtı sarmada ve korumada kullanılan madde |
enveloping material n.
|
|
| 190 |
General |
zararlı madde |
noxious substance n.
|
|
| 191 |
General |
öldürücü madde |
noxious substance n.
|
|
| 192 |
General |
uyuşturucu madde kullanıcısı |
substance abuser n.
|
|
| 193 |
General |
uyuşturucu madde kullanıcısı |
drug user n.
|
|
| 194 |
General |
parlak malzeme/madde |
shiny material n.
|
|
| 195 |
General |
madde 27 |
article 27 n.
|
|
| 196 |
General |
vıcık vıcık madde |
gunk n.
|
|
| 197 |
General |
uyuşturucu madde |
narcotic drug n.
|
|
| 198 |
General |
emici madde |
adsorbent n.
|
|
| 199 |
General |
antikor üreten madde |
antigen n.
|
|
| 200 |
General |
boğucu madde |
asphyxiant n.
|
|
| 201 |
General |
bakterileri yok edici madde |
bactericide n.
|
|
| 202 |
General |
donmuş madde |
congelation n.
|
|
| 203 |
General |
katılaşmış madde |
concretion n.
|
|
| 204 |
General |
paslandırıcı madde |
corrodent n.
|
|
| 205 |
General |
aşındırıcı madde |
corrodent n.
|
|
| 206 |
General |
soğutucu madde |
cryogen n.
|
|
| 207 |
General |
yatıştırıcı madde |
depressant n.
|
|
| 208 |
General |
sulandırıcı madde |
diluent n.
|
|
| 209 |
General |
dielektrik madde |
dielectric n.
|
|
| 210 |
General |
eritici madde |
dissolvent n.
|
|
| 211 |
General |
yatıştırıcı madde |
downer n.
|
|
| 212 |
General |
yabancı madde |
foreign body n.
|
|
| 213 |
General |
iletken olmayan madde |
non-conductor n.
|
|
| 214 |
General |
yalıtkan madde |
non-conductor n.
|
|
| 215 |
General |
ametal madde |
non-metal n.
|
|
| 216 |
General |
eti yumuşatıcı bir madde |
tenderiser n.
|
|
| 217 |
General |
yoğruklaştırıcı madde |
plasticiser n.
|
|
| 218 |
General |
madde bağımlılığı |
drug abuse n.
|
|
| 219 |
General |
dünya yüzeyindeki fiziksel madde |
land cover n.
|
|
| 220 |
General |
madde/malzeme ve enerji dengesi |
material and energy balance n.
|
|
| 221 |
General |
opaklaştırıcı madde |
opacifier n.
|
|
| 222 |
General |
madde no |
article no n.
|
|
| 223 |
General |
yapış yapış yarı akışkan viskoz madde |
goopy n.
|
|
| 224 |
General |
çeşitli malzemelerin mikserde karıştırılmasıyla elde edilen macun kıvamında madde |
coarse paste n.
|
|
| 225 |
General |
uyarıcı bir madde (banyo tuzları olarak da bilinir) |
cathinone n.
|
|
| 226 |
General |
zararlı madde |
hazardous substance n.
|
|
| 227 |
General |
kuru madde |
dry substance n.
|
|
| 228 |
General |
narkotik madde kullanım amaçlı araç gereçler |
drug paraphernalia n.
|
|
| 229 |
General |
ısının maddi bir madde olduğuna inanan kimse |
calorist [old-fashioned] n.
|
|
| 230 |
General |
emici madde |
adsorbent material n.
|
|
| 231 |
General |
karıştırılan madde |
adulterator n.
|
|
| 232 |
General |
yüzeyinde yoğuşum meydana gelen bir madde |
adsorbent material n.
|
|
| 233 |
General |
yapıştırıcı madde |
adhesive cream n.
|
|
| 234 |
General |
aşınmış madde |
abrasion n.
|
|
| 235 |
General |
muma benzeyen madde |
candle n.
|
|
| 236 |
General |
yapışık madde |
agglutination n.
|
|
| 237 |
General |
güney amerika'da yetişen bursera ağaçlarından elde edilen sakızımsı madde |
caranna n.
|
|
| 238 |
General |
simya ilminde felsefe taşı'nın ana maddesi olduğuna inanılan madde |
carmot n.
|
|
| 239 |
General |
madde bağımlılığı |
chemical abuse n.
|
|
| 240 |
General |
ham madde/malzeme |
fodder n.
|
|
| 241 |
General |
tehlikeli madde |
tinder n.
|
|
| 242 |
General |
analiz edilen madde |
analyte n.
|
|
| 243 |
General |
siyah renkli sıvı bir madde |
atrament n.
|
|
| 244 |
General |
bozuk madde |
atter [scottish] n.
|
|
| 245 |
General |
merdiven şeklindeki madde dizisi |
echelle n.
|
|
| 246 |
General |
esas/ana madde |
base n.
|
|
| 247 |
General |
mamul madde |
making n.
|
|
| 248 |
General |
jöle kıvamındaki madde |
jelly n.
|
|
| 249 |
General |
pelte kıvamındaki madde |
jelly n.
|
|
| 250 |
General |
süzülerek elde edilmiş madde |
leachate n.
|
|
| 251 |
General |
hamur kabartan madde |
leaven n.
|
|
| 252 |
General |
sapodila ağacından elde edilen sakız benzeri bir madde |
chicle gum n.
|
|
| 253 |
General |
göze giren madde |
eyeful n.
|
|
| 254 |
General |
göze kaçan madde |
eyeful n.
|
|
| 255 |
General |
canlı madde |
jiva n.
|
|
| 256 |
General |
kolda veya bacakta bulunan, madde enjekte etmek için elverişli ana damar |
main-line n.
|
|
| 257 |
General |
uçucu madde |
volatile n.
|
|
| 258 |
General |
madde boşaltma açıklığı |
vomitory n.
|
|
| 259 |
General |
patlayıcı madde |
blast n.
|
|
| 260 |
General |
vücuttan atılan madde |
matter n.
|
|
| 261 |
General |
basılı madde |
matter n.
|
|
| 262 |
General |
siyah bir madde |
bleck [scotland] n.
|
|
| 263 |
General |
bir taraftan manevi vasıflardan ve diğer taraftan biçimlenmiş cisimlerden ayrışan fiziksel madde |
matter n.
|
|
| 264 |
General |
süpürasyonla dışarı atılan madde |
matter n.
|
|
| 265 |
General |
evrenden önce var olduğuna inanılan düzensiz ve biçimsiz madde |
matter [obsolete] n.
|
|
| 266 |
General |
canlı bir organizmadan dışarı atılmış veya atılan dışkı, idrar gibi madde |
matter n.
|
|
| 267 |
General |
tutucu madde (çimento, tutkal) |
matrix n.
|
|
| 268 |
General |
canlandıran madde |
quickener n.
|
|
| 269 |
General |
bir madde formunun veya oluşumun başka bir forma veya oluşuma varsayımsal dönüşümü |
maturation [obsolete] n.
|
|
| 270 |
General |
katılaşmış madde |
meat n.
|
|
| 271 |
General |
(madde) sekebilirlik |
bounciness n.
|
|
| 272 |
General |
kötü madde |
misagent n.
|
|
| 273 |
General |
sıvı madde |
moisture n.
|
|
| 274 |
General |
değişim aracı, zenginlik göstergesi veya ödeme aracı olarak kullanılan madde |
money n.
|
|
| 275 |
General |
paspasla uygulanan sıvı madde |
mopping n.
|
|
| 276 |
General |
eski bir kuru madde ölçüm birimi |
moy n.
|
|
| 277 |
General |
onarılabilir madde |
reparable item n.
|
|
| 278 |
General |
organik madde ve mineralli topraktan oluşan tanecikli bir orman toprağı |
mull n.
|
|
| 279 |
General |
tahriş edici madde |
gas n.
|
|
| 280 |
General |
boğucu madde |
gas n.
|
|
| 281 |
General |
zehirli madde |
gas n.
|
|
| 282 |
General |
yumurta akını andıran yapışkan madde |
glaire n.
|
|
| 283 |
General |
bazı kaynak sularının yüzeyinde veya çevresinde bulunan yumurta akına benzer yapışkan bir madde |
glairin n.
|
|
| 284 |
General |
yumurta akını andıran yapışkan madde |
glair n.
|
|
| 285 |
General |
sümüksü madde |
glit n.
|
|
| 286 |
General |
hayvan dokularında bulunan albüminli bir madde |
gluten n.
|
|
| 287 |
General |
camdaki safsızlığın neden olduğu yeşilimsi kahverengini yok eden madde |
decoloriser [uk] n.
|
|
| 288 |
General |
renk giderici madde |
decoloriser [uk] n.
|
|
| 289 |
General |
camdaki safsızlığın neden olduğu yeşilimsi kahverengini yok eden madde |
decolorizer [uk] n.
|
|
| 290 |
General |
renk giderici madde |
decolorizer [uk] n.
|
|
| 291 |
General |
delilik yaratan madde |
deliriant n.
|
|
| 292 |
General |
bir şey sıvılaştığında ortaya çıkan madde |
deliquescence n.
|
|
| 293 |
General |
bir şey çözündüğünde ortaya çıkan madde |
deliquescence n.
|
|
| 294 |
General |
bir şey eridiğinde ortaya çıkan madde |
deliquescence n.
|
|
| 295 |
General |
bit kovucu madde |
delouser n.
|
|
| 296 |
General |
bitten koruyucu madde |
delouser n.
|
|
| 297 |
General |
(kimyasal madde) saflık veya yoğunluk derecesi |
grade n.
|
|
| 298 |
General |
yağı erittikten sonra geriye kalan lifli madde |
graves n.
|
|
| 299 |
General |
mevcut bir maddeye entegre edilen madde |
guest n.
|
|
| 300 |
General |
yapışkan madde |
gummosity [obsolete] n.
|
|
| 301 |
General |
sakızlı madde |
gummosity [obsolete] n.
|
|
| 302 |
General |
buza benzer madde |
ice n.
|
|
| 303 |
General |
saf jelatin içeren yarı transparan beyazımsı bir madde |
ichthyocoll n.
|
|
| 304 |
General |
saf jelatin içeren yarı transparan beyazımsı bir madde |
ichthyocolla n.
|
|
| 305 |
General |
saf jelatin içeren yarı transparan beyazımsı bir madde |
ichthyocol n.
|
|
| 306 |
General |
uçucu madde |
ignescent n.
|
|
| 307 |
General |
yanıcı madde |
ignescent n.
|
|
| 308 |
General |
kıvamı yağa benzeyen madde |
oil n.
|
|
| 309 |
General |
(üründe) değersiz başka bir madde eklenmesi sonucu hacim artışı |
overrun n.
|
|
| 310 |
General |
kaplayıcı madde |
impletion n.
|
|
| 311 |
General |
dolduran madde |
impletion n.
|
|
| 312 |
General |
damga basılan madde |
impression n.
|
|
| 313 |
General |
(yağ, plastik, reçine) bir diğer maddeye geçmesi için kullanılan madde |
impregnant n.
|
|
| 314 |
General |
doyurucu madde |
impregnation n.
|
|
| 315 |
General |
tahrik yaratan madde |
impulsive n.
|
|
| 316 |
General |
uyaran madde |
impulsive n.
|
|
| 317 |
General |
dürtü yaratan madde |
impulsive n.
|
|
| 318 |
General |
itici madde |
impulsive n.
|
|
| 319 |
General |
oksitleyici madde |
oxidator [obsolete] n.
|
|
| 320 |
General |
yükseltgen madde |
oxidator [obsolete] n.
|
|
| 321 |
General |
manyetik alan içine koyulduğunda 90 derece açıyla dönme yapan madde |
diamagnetic n.
|
|
| 322 |
General |
çok sert madde |
diamond [obsolete] n.
|
|
| 323 |
General |
diyamanyetik madde |
diamagnet n.
|
|
| 324 |
General |
eritici madde |
dissolving agent n.
|
|
| 325 |
General |
çözücü madde |
dissolving agent n.
|
|
| 326 |
General |
yakıcı madde |
incinerator n.
|
|
| 327 |
General |
uyarıcı madde |
incitative n.
|
|
| 328 |
General |
enfekte edici madde |
infection n.
|
|
| 329 |
General |
kontamine madde |
infection n.
|
|
| 330 |
General |
enfekte madde |
infection n.
|
|
| 331 |
General |
(sızıntı sonucu) dokuda toplanan madde |
infiltrate n.
|
|
| 332 |
General |
iltihaplandıran madde |
inflammatory n.
|
|
| 333 |
General |
iltihaba yol açan madde |
inflammatory n.
|
|
| 334 |
General |
yangı yaratan madde |
inflammatory n.
|
|
| 335 |
General |
yanıcı madde |
inflammable n.
|
|
| 336 |
General |
kolay alev alan madde |
inflammable n.
|
|
| 337 |
General |
tutuşkan madde |
inflammable n.
|
|
| 338 |
General |
vücuda giren alerjen madde |
ingestant n.
|
|
| 339 |
General |
çözünmez madde |
insoluble n.
|
|
| 340 |
General |
erimez madde |
insoluble n.
|
|
| 341 |
General |
yapışkan madde |
gom [appalachian] n.
|
|
| 342 |
General |
rengi için kullanılan madde |
colouring material n.
|
|
| 343 |
General |
renklendirici madde |
colouring material n.
|
|
| 344 |
General |
renklendirici madde |
coloring material n.
|
|
| 345 |
General |
rengi için kullanılan madde |
coloring material n.
|
|
| 346 |
General |
kokuşmuş madde |
corruption [dialect] n.
|
|
| 347 |
General |
bozulmuş madde |
corruption [dialect] n.
|
|
| 348 |
General |
iltihaplandıran madde |
digestive [obsolete] n.
|
|
| 349 |
General |
irin artıran madde |
digestive [obsolete] n.
|
|
| 350 |
General |
sulandırıcı madde |
dilutant n.
|
|
| 351 |
General |
hamursu madde |
dough n.
|
|
| 352 |
General |
atık madde deposu |
draughthouse n.
|
|
| 353 |
General |
madde bağımlılığı olan kimse |
drug abuser n.
|
|
| 354 |
General |
keyif verici madde alımını durdurma |
drug withdrawal n.
|
|
| 355 |
General |
indirgenemez madde |
irreducibility n.
|
|
| 356 |
General |
temel madde |
pabulum n.
|
|
| 357 |
General |
işlem alanlarına atık madde dolduran maden işçisi |
packer n.
|
|
| 358 |
General |
koyultucu madde |
conspissation n.
|
|
| 359 |
General |
kıvam arttırıcı madde |
conspissation n.
|
|
| 360 |
General |
ters yönde hareket eden madde akımı |
counterstream n.
|
|
| 361 |
General |
yasa dışı madde kaçakçısı |
courier n.
|
|
| 362 |
General |
yabancı madde |
feculency n.
|
|
| 363 |
General |
kirletici madde |
feculency n.
|
|
| 364 |
General |
fermante edici etken madde |
ferment n.
|
|
| 365 |
General |
içteki madde |
ingredient [obsolete] n.
|
|
| 366 |
General |
(ilaç) enjekte edilebilir madde |
injectable n.
|
|
| 367 |
General |
(evrende) lokalize madde birikimi |
inhomogeneity n.
|
|
| 368 |
General |
yerleştirilen madde |
inlet n.
|
|
| 369 |
General |
renklendirici madde içermeme |
intinctivity n.
|
|
| 370 |
General |
canlandırıcı madde |
invigorator n.
|
|
| 371 |
General |
inci beyazı madde |
pearl white n.
|
|
| 372 |
General |
sindirilemez madde topağı |
pellet n.
|
|
| 373 |
General |
güçlendirici kimyasal madde |
potentiator n.
|
|
| 374 |
General |
kumaş mamulleri ve kimyasal madde satıcısı |
salter [uk] n.
|
|
| 375 |
General |
(belge veya kanunda) bir kısmı hükümsüz kılınsa dahi ilgili kısmın geçerliliğini koruyacağını garanti eden madde |
savings clause n.
|
|
| 376 |
General |
hazırlanmış besi ortamında iki tür canlı madde büyütme süreci |
co-culture n.
|
|
| 377 |
General |
hazırlanmış besi ortamında iki tür canlı madde büyütme süreci |
coculture n.
|
|
| 378 |
General |
esas madde |
corpus n.
|
|
| 379 |
General |
ana madde |
corpse [obsolete] n.
|
|
| 380 |
General |
bitmiş kağıdın şeklini bozan gözle görünür yabancı madde |
dirt n.
|
|
| 381 |
General |
uyarıcı madde |
fillip n.
|
|
| 382 |
General |
hareketlendirici madde |
fillip n.
|
|
| 383 |
General |
süzülen madde |
filtrate n.
|
|
| 384 |
General |
filtrelenmiş madde |
filtrate n.
|
|
| 385 |
General |
(kumaş, yün gibi malzemelere uygulanan) yanmazlık sağlayıcı madde |
fire retardant n.
|
|
| 386 |
General |
yanmaz madde |
fire retardant n.
|
|
| 387 |
General |
yanmaya dirençli madde |
fire retardant n.
|
|
| 388 |
General |
yangın önleyici madde |
fire-retardant n.
|
|
| 389 |
General |
yanmaz madde |
fireproofing n.
|
|
| 390 |
General |
yanmaz madde |
fire-retardant n.
|
|
| 391 |
General |
yanıcı madde |
firelighter n.
|
|
| 392 |
General |
sabitleyici madde |
fixature n.
|
|
| 393 |
General |
ateşe dayanıklı hale getiren madde |
flameproofer n.
|
|
| 394 |
General |
yanıcı madde |
flammable n.
|
|
| 395 |
General |
tutuşucu madde |
flammable n.
|
|
| 396 |
General |
madde ve gerçeklik |
flesh and blood n.
|
|
| 397 |
General |
akışkan madde |
fluxure n.
|
|
| 398 |
General |
sıvı madde |
fluxure n.
|
|
| 399 |
General |
kıvamlı ve köpüklü madde (tıraş kremi) |
foam n.
|
|
| 400 |
General |
sanatsal faaliyetlerde kullanılan ham madde |
fodder n.
|
|
| 401 |
General |
atık madde |
outgoing n.
|
|
| 402 |
General |
ölçülemeyecek kadar küçük boyutlu ideal madde |
particle n.
|
|
| 403 |
General |
vurarak patlatılan bir madde içeren kurşun |
percussion bullet n.
|
|
| 404 |
General |
(özellikle üzüm ve şarapta bulunan) tatlandırıcı madde grubu |
phenolic n.
|
|
| 405 |
General |
her bir bölümü madde ile dolu olan boşluk |
plenum n.
|
|
| 406 |
General |
(plak yapımında kullanılan) plastik madde |
preform n.
|
|
| 407 |
General |
önceden karıştırılmış madde |
premix n.
|
|
| 408 |
General |
(birini) belirli bir ilaç tedavisine hazırlamak üzere uygulanan madde |
preparative n.
|
|
| 409 |
General |
(birini) belirli bir ilaç tedavisine hazırlamak üzere uygulanan madde |
preparatory n.
|
|
| 410 |
General |
(fotoğrafçılık) çözeltilerin oksidasyonunu geciktiren kimyasal madde |
preservative n.
|
|
| 411 |
General |
ahşap koruyucu madde |
preservative n.
|
|
| 412 |
General |
(damar-duvar arasında veya fay boyu görülen) yumuşak killi madde |
pug n.
|
|
| 413 |
General |
emetik madde |
puker [obsolete] n.
|
|
| 414 |
General |
kişinin tedavi amacıyla kafasına göre madde kullanması |
self-medication n.
|
|
| 415 |
General |
yarı akışkan madde |
semiliquid n.
|
|
| 416 |
General |
yarı sıvı madde |
semiliquid n.
|
|
| 417 |
General |
kahverengi yapışkan madde |
brown goo n.
|
|
| 418 |
General |
besleyici madde |
fosterment n.
|
|
| 419 |
General |
hiç veya çok az miktarda çözünmüş madde içeren su |
freestone n.
|
|
| 420 |
General |
gebelik önleyici madde |
preventative n.
|
|
| 421 |
General |
sulu kara benzeyen madde |
slush n.
|
|
| 422 |
General |
yağlı madde |
smear [obsolete] n.
|
|
| 423 |
General |
kokulu madde içeren ufak şişe |
smelling bottle n.
|
|
| 424 |
General |
çözünebilir madde |
soluble n.
|
|
| 425 |
General |
dejenere madde |
degenerate matter n.
|
|
| 426 |
General |
tahriş önleyici madde |
protective n.
|
|
| 427 |
General |
koruma sağlayan madde |
protectant n.
|
|
| 428 |
General |
kokuşmuş madde |
putrescence n.
|
|
| 429 |
General |
çimentolu bileşik oluşturmak için sönmüş kireçle reaksiyona giren toz halindeki silisli alüminli madde |
puzzolan n.
|
|
| 430 |
General |
çimentolu bileşik oluşturmak için sönmüş kireçle reaksiyona giren toz halindeki silisli alüminli madde |
puzzolana n.
|
|
| 431 |
General |
görünümü kara benzeyen donmuş veya kristalleşmiş madde |
snow n.
|
|
| 432 |
General |
eriyebilen madde |
soluble n.
|
|
| 433 |
General |
çözünür madde |
soluble n.
|
|
| 434 |
General |
gevşetici madde |
soporific n.
|
|
| 435 |
General |
kullanışsız madde |
sordes n.
|
|
| 436 |
General |
işe yaramaz madde |
sordes n.
|
|
| 437 |
General |
sızan madde |
spew n.
|
|
| 438 |
General |
kusulan madde |
spew n.
|
|
| 439 |
General |
boyar madde |
stainer n.
|
|
| 440 |
General |
yapıştırıcı madde |
sticker n.
|
|
| 441 |
General |
yapışkan madde |
sticking n.
|
|
| 442 |
General |
böcek veya mantar ilaçlarına eklenen yapıştırıcı madde |
sticker n.
|
|
| 443 |
General |
fay, damar veya duvar boyu görülebilen yumuşak kil yapılı madde |
sticking n.
|
|
| 444 |
General |
yapışkan madde |
sticker n.
|
|
| 445 |
General |
enerji verici madde |
stimulative n.
|
|
| 446 |
General |
uyarıcı madde |
stimulative n.
|
|
| 447 |
General |
uyuşturucu madde |
street name n.
|
|
| 448 |
General |
yasa dışı madde |
street name n.
|
|
| 449 |
General |
madde miktarı |
substance n.
|
|
| 450 |
General |
önemli madde |
substantial n.
|
|
| 451 |
General |
alkollü madde |
substance n.
|
|
| 452 |
General |
yasa dışı madde |
substance n.
|
|
| 453 |
General |
kontrole tabi madde |
substance n.
|
|
| 454 |
General |
somut madde |
substance n.
|
|
| 455 |
General |
fark edilebilen fiziksel madde |
substance n.
|
|
| 456 |
General |
(boya) çözelti formdaki madde ile lif arasındaki etkileşim |
substantivity n.
|
|
| 457 |
General |
madde miktarı |
substance number n.
|
|
| 458 |
General |
köpürtücü madde |
sudser n.
|
|
| 459 |
General |
şekere andıran madde |
sugar n.
|
|
| 460 |
General |
su üzerinde kalan madde |
supernatant n.
|
|
| 461 |
General |
yüzen madde |
supernatant n.
|
|
| 462 |
General |
belirgin fiziksel özelliklere sahip madde |
supermaterial n.
|
|
| 463 |
General |
yüzer madde |
supernatant n.
|
|
| 464 |
General |
böcek kovuculara eklenen güçlendirici madde |
supplement n.
|
|
| 465 |
General |
tutucu madde |
sparer n.
|
|
| 466 |
General |
kimyasal reaksiyonun hızını artıran madde |
inductor n.
|
|
| 467 |
General |
pnömatik lastiklerdeki çatlak ve delikleri onaran madde |
patcher n.
|
|
| 468 |
General |
(farklılaşmamış dokularda) gelişimi endükleyebilen madde |
inductor n.
|
|
| 469 |
General |
partiküllü madde |
particulate n.
|
|
| 470 |
General |
cilt üzerinden emilen madde içeren disk |
patch n.
|
|
| 471 |
General |
yıkımı azaltan madde |
sparer n.
|
|
| 472 |
General |
kötü kokulu madde |
stench n.
|
|
| 473 |
General |
jelatin yapılı madde |
spawn n.
|
|
| 474 |
General |
bazı bitkisel yağlar ısıtıldığında ayrılan jelatinimsi madde |
spawn n.
|
|
| 475 |
General |
bazı bitkisel yağlar ısıtıldığında ayrılan jelatinimsi madde |
spawn n.
|
|
| 476 |
General |
yasadışı madde kullanmayan kimse |
straight n.
|
|
| 477 |
General |
psikedelik madde |
psychedelic n.
|
|
| 478 |
General |
psikoz benzeri semptomlar yaratan uyarıcı madde |
psychotomimetic n.
|
|
| 479 |
General |
hapşırtan madde |
ptarmic n.
|
|
| 480 |
General |
aksırtıcı madde |
ptarmic n.
|
|
| 481 |
General |
kapsayıcı madde |
swathe n.
|
|
| 482 |
General |
besleyici madde |
fuel n.
|
|
| 483 |
General |
yakıcı madde |
fueler n.
|
|
| 484 |
General |
duman gibi yayılan madde |
fume n.
|
|
| 485 |
General |
sıkmak (bir yemeğe tat verebilecek bir madde) |
take v.
|
|
| 486 |
General |
çöküp daha sıkışık olmak (kuru bir madde) |
settle v.
|
|
| 487 |
General |
yaraları sarmak için kullanılan yumuşak bir madde |
lint v.
|
|
| 488 |
General |
çürütmek (pas/kimyasal madde) |
corrode v.
|
|
| 489 |
General |
yabancı madde katmak |
adulterate v.
|
|
| 490 |
General |
içine yabancı madde katmak |
adulterate v.
|
|
| 491 |
General |
doldurmak (yumuşak bir madde ile) |
pad v.
|
|
| 492 |
General |
koymak (bir yemeğe tat verebilecek bir madde) |
take v.
|
|
| 493 |
General |
anlaşmaya madde koymak |
add a clause to the contract v.
|
|
| 494 |
General |
anlaşmaya madde koymak |
add a clause in the contract v.
|
|
| 495 |
General |
anlaşmadan madde silmek |
delete a clause in the contract v.
|
|
| 496 |
General |
alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle uçup büsbütün dağıtmak |
total freak out v.
|
|
| 497 |
General |
madde hazırlamak (sözleşmede) |
make a provision v.
|
|
| 498 |
General |
madde madde yazmak |
write something item by item v.
|
|
| 499 |
General |
koruyucu bir madde ile doldurmak |
pack v.
|
|
| 500 |
General |
yol vb'yi sert bir madde ile kaplamak |
surface v.
|
|