mesafeli - Türkisch Englisch Wörterbuch

mesafeli

Bedeutungen von dem Begriff "mesafeli" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 34 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
mesafeli remote adj.
I wish I had a close relationship with my sister, but she is a remote woman.
Kız kardeşimle yakın bir ilişkim olsun isterdim ama o mesafeli bir kadın.

More Sentences
mesafeli distant adj.
He sounded very cold and distant on the phone.
Telefonda sesi çok soğuk ve mesafeli geliyordu.

More Sentences
mesafeli distanced adj.
It is obvious that this self-handling by on-board personnel is going to function with short distance transport.
Gemideki personel tarafından kendi kendine elleçlemenin kısa mesafeli taşımacılıkta işlev göreceği açıktır.

More Sentences
mesafeli taciturn adj.
She is taciturn and melancholic.
O mesafeli ve melankolik.

More Sentences
mesafeli widely spaced adj.
mesafeli uncompanionable adj.
mesafeli inapproachable adj.
mesafeli offish adj.
mesafeli frosty adj.
mesafeli detached adj.
mesafeli standoffish adj.
mesafeli touch-me-not-ish adj.
mesafeli hands-off adj.
mesafeli hygienic adj.
mesafeli obscure adj.
mesafeli buttoned-up adj.
mesafeli chill adj.
mesafeli clammy adj.
mesafeli distantial [obsolete] adj.
mesafeli infrequent adj.
mesafeli dry [dialect] adj.
mesafeli foul [dialect] [uk] adj.
mesafeli squeamish [obsolete] adj.
mesafeli squeamous adj.
mesafeli squeasy adj.
mesafeli standoff adj.
mesafeli stand-off adj.
mesafeli stocky adj.
mesafeli strange adj.
mesafeli unapproachable adj.
mesafeli straightlaced [obsolete] adj.
mesafeli straitlaced [obsolete] adj.
Colloquial
mesafeli odd bod adj.
Idioms
mesafeli cold as ice adj.

Bedeutungen, die der Begriff "mesafeli" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 139 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
uzun mesafeli long distance n.
On the other, a long distance move will require a lot of planning and manual labor.
Öte yandan, uzun mesafeli bir taşınma çok fazla planlama ve el emeği gerektirecektir.

More Sentences
uzun mesafeli long-distance adj.
You made a comparison, saying that the race you have run is a long-distance race.
Koştuğunuz yarışın uzun mesafeli bir yarış olduğunu söyleyerek bir karşılaştırma yaptınız.

More Sentences
kısa mesafeli short-haul adj.
It is essential to transfer short-haul air freight transport to the railways.
Kısa mesafeli havayolu yük taşımacılığının demiryollarına aktarılması elzemdir.

More Sentences
kısa mesafeli yarış arabası dragster n.
mesafeli davranma distantiation n.
kısa mesafeli bir araba yarışı drag race n.
kısa mesafeli koşu dash n.
kısa mesafeli araba yarışı drag race n.
uzun mesafeli ok atışı turtle-back shooting n.
mesafeli ve anlayışsız olma eğilimi standoffishness n.
mesafeli ve anlayışsız olma eğilimi withdrawnness n.
mesafeli satış sözleşmesi distance sales agreement n.
mesafeli satış sözleşmesi distance sales contract n.
aynadan yansıyan güneş ışınlarıyla uzun mesafeli gözlemler yapmak için jeodezik ölçümde kullanılan bir alet heliotrope n.
mesafeli olma ice n.
mesafeli tavır iciness n.
mesafeli kimse oyster n.
uzun mesafeli dövüşme outfighting n.
mesafeli davranmak keep somebody at a distance v.
biriyle samimi olmamak için ona çok mesafeli davranmak keep someone at arm's length v.
mesafeli davranmak keep oneself apart v.
mesafeli davranmak hold oneself at a distance v.
mesafeli durmak remain distant v.
mesafeli durmak remain aloof v.
mesafeli durmak stand aloof from v.
mesafeli durmak stand by v.
mesafeli olmak standoff v.
mesafeli (kimse) distant adj.
mesafeli (davranış) reserved adj.
alışılmadık derecede uzun süreli ve mesafeli olan marathonian adj.
alışılmadık derecede uzun süreli ve mesafeli olan marathon adj.
alışılmadık derecede uzun süreli ve mesafeli olan marathonic adj.
(tavır) mesafeli icy adj.
yeniliklere karşı mesafeli cozy adj.
eşit mesafeli parallel adj.
(buz hokeyinde) sert ve genellikle uzun mesafeli atış slap-bang adj.
mesafeli duran pussyfooting adj.
fazla mesafeli statuesque adj.
mesafeli bir şekilde frostily adv.
mesafeli bir şekilde cagily adv.
mesafeli bir şekilde discreetly adv.
Phrasals
mesafeli olmak stand off v.
(biriyle/bir şeyle) mesafeli durmak keep away (from someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) mesafeli durdurmak keep away (from someone or something) v.
Phrases
mesafeli olarak at (...) intervals expr.
Colloquial
soğuk/mesafeli durmak be ill-disposed to doing v.
-e soğuk/mesafeli down on adj.
birine/bir şeye karşı soğuk/mesafeli down on someone or something adj.
teknolojiye mesafeli tech-shy adj.
teknolojiye mesafeli tech-shy adj.
Idioms
mesafeli durma pussyfooting n.
mesafeli davranmak hold somebody at arm's length v.
mesafeli davranmak hold at arm's length v.
mesafeli davranmak keep at arm's length v.
mesafeli davranmak keep somebody at arm's length v.
soğuk/mesafeli durmak ill-disposed to doing something v.
birine karşı mesafeli/soğuk davranmaya başlamak grow cool towards someone v.
soğuk/mesafeli davranmak be (as) cold as ice v.
soğuk/mesafeli olmak be (as) cold as ice v.
(birine) mesafeli davranmak hold (one) at a distance v.
(birine) mesafeli davranmak hold (one) at arm's length v.
(biriyle) samimi olmamak için ona mesafeli davranmak keep (one) at arm's length v.
(birine/bir şeye) mesafeli davranmak keep at arm's length from (someone or something) v.
(birine/bir şeye) mesafeli davranmak keep (someone or something) at a distance v.
(birine/bir şeye) mesafeli davranmak keep (someone or something) at arm's length v.
mesafeli davranmak keep at a distance v.
mesafeli davranmak keep distance v.
mesafeli bir şekilde close to the vest [us] adv.
içli dışlı/senli benli/sıkı fıkı olmadan/mesafeli on an arm's length basis expr.
görünüşte masum/mütevazı/mesafeli butter wouldn't melt expr.
görünüşte masum/mütevazı/mesafeli butter won't melt (in one's mouth) expr.
görünüşte masum/mütevazı/mesafeli olan butter wouldn't melt in one's mouth expr.
görünüşte masum/mütevazı/mesafeli olmak looks as if butter wouldn't melt (in his/her mouth) expr.
Trade/Economic
uzak mesafeli telefon konuşması long distance call n.
mesafeli satış distant sales n.
mesafeli satış sözleşmesi distance selling contract n.
mesafeli satış distance selling n.
Law
mesafeli sözleşme distance contract n.
Technical
orta mesafeli balistik füze intermediate range ballistic missile n.
uzun mesafeli gözlem dürbünü spotting scope n.
azimutal eşit mesafeli projeksiyon azimuthal equidistant projection n.
orta mesafeli koruma alanı medium-range protection zone n.
tahsisli kısa mesafeli haberleşme dedicated short-range communication n.
uygun bir ana hattı seçen ve uzak mesafeli telefon konuşmaları için gerekli bağlantıları yapan santrale bağlı cihaz marker n.
bir tür uzak mesafeli mikrofon shotgun microphone n.
24 mil mesafeli enleme ait paralel dizisi correction line n.
uzun mesafeli longdistance adj.
Telecom
orta mesafeli güç istasyonu mid-range power station n.
uzun mesafeli teleks şebekesine erişim sağlayan ön numara prefix giving access to the long-distance telex network n.
kısa mesafeli küçük el telsizi handie talkie n.
sayısal kısa mesafeli telsiz digital short range radio n.
kısa mesafeli verici ve alıcılar short range transmitters and receivers n.
kısa mesafeli cihazlar short range devices n.
haberleşme uydularına ve diğer uzun mesafeli araçlara erişim sağlayan bölgesel telekomünikasyon ağı teleport n.
uzak mesafeli telefon görüşmesi ile ilgili long-distance adj.
uzun mesafeli telefon görüşmesine ait long-distance adj.
uzak mesafeli telefon ile long-distance adv.
uzak mesafeli telefon üzerinden long-distance adv.
Automotive
kısa dingil mesafeli bir tür motorlu kamyon bobtail n.
harmanlanmış yakıtla çalışan kısa mesafeli yarış arabası fueler n.
Transportation
uzun mesafeli seyahat için tasarlanmış araba traveling carriage n.
uzun mesafeli taşımacılığa dahil olan long-haul adj.
Aeronautic
azimutal eşit mesafeli projeksiyon çizelgesi azimuthal equidistant chart n.
kısa mesafeli ve ucuz bir havayolu servisi air shuttle n.
Marine
kısa mesafeli deniz taşımacılığı short sea shipping n.
Medical
uzun mesafeli uçak seyahatinden sonra rahatsızlık hisseden kimse jet-lagged n.
uzun mesafeli uçak seyahatinden sonra rahatsızlık hisseden jetlagged adj.
Optics
ışık ışınlarını yoğunlaştırmak için kullanılan kısa odak mesafeli bir tür mercek bull's-eye condenser n.
Math
her yeri eşit mesafeli eğrileri gösteren parallel adj.
her yeri eşit mesafeli (eğri) parallel adj.
Physics
atomik spektral yapıların tek bir dalga boyu çevresindeki yakın mesafeli gruplara ayrılması fine structure n.
Chemistry
kristalin uzun mesafeli bozukluğunun ölçüsü mosaicity n.
Environment
kısa mesafeli koruma alanı short distance preservation area n.
Meteorology
avrupa orta mesafeli hava tahminleri merkezi the european centre for medium-range weather forecasts n.
Military
uzak mesafeli atış long range firing n.
uzak mesafeli atışlar long-range fires n.
uzun mesafeli nakliyat line haul n.
uzak mesafeli muharebe güçlü keşif kolu vazifesi long-range combat mission n.
uzak mesafeli keşif kolu vazifesi long-range patrol mission n.
mesafeli ilişki arms length relationship n.
kısa mesafeli nakliyat local haul n.
Sport
uzun mesafeli yürüme yarışı race walking n.
uzun mesafeli yürüme yarışı racewalking n.
orta mesafeli atışlarda kullanılan demir golf sopası midiron n.
orta mesafeli atışlarda kullanılan demir golf sopası two iron n.
orta mesafeli atışlarda kullanılan demir golf sopası number two iron n.
atın sırayla atlayacağı şekilde mesafeli yerleştirilmiş ikili engel double jump n.
orta mesafeli atış için kullanılan golf sopası five iron n.
(buz hokeyinde) sert ve genellikle uzun mesafeli atış slap shot n.
orta mesafeli distance adj.
uzun mesafeli distance adj.
Basketball
uzak mesafeli şutu gömmek bury v.
orta mesafeli şutu gömmek drain v.
Boxing
mesafeli vuruş outfighting n.
Music
beş diyatonik gam mesafeli iki notalık akor sixth n.
(müzik perdesinde) eş mesafeli parallel adj.
Star Wars
ilk düzen kısa-mesafeli tahliye aracı first order short-range evacuation vehicle n.
frommon uzun mesafeli çok amaçlı nakliye frommon longhaul all-purpose transport n.
mu-2 uzun mesafeli mekik mu-2 long range shuttle n.