Türkisch - Englisch
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Englisch Synonyme
Synonyme
Über uns
Werkzeuge
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
Licht Ausschalten
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyme
Werkzeuge
Über uns
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
EN-TR
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Spanisch - Englisch
Französisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Verlauf
nedeni
Bedeutungen von dem Begriff
"nedeni"
im Englisch Türkisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
General
1
General
nedeni
why
n.
Phrases
2
Phrases
nedeni
the reason why
expr.
Bedeutungen, die der Begriff
"nedeni"
mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 257 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
General
1
General
anlaşmazlık nedeni
a bone of contention
n.
2
General
mahvolma nedeni
undoing
n.
3
General
nedeni anlaşılamazlık
inexplicableness
n.
4
General
soruşturma (nedeni bilinmeyen ölüm hakkında adli)
inquest
n.
5
General
var olma nedeni
raison d'etre
n.
6
General
itiraz nedeni
objection
n.
7
General
ayrılış nedeni (iş vb'den)
reason for leaving
n.
8
General
ithamın temel nedeni
gravamen
n.
9
General
ayrılma nedeni
reason of leaving
n.
10
General
savaş nedeni
act of war
n.
11
General
ölüm nedeni
cause of death
n.
12
General
aksama nedeni
failure cause
n.
13
General
arıza nedeni
failure cause
n.
14
General
felaket nedeni
undoing
n.
15
General
ayrılma nedeni
reason of departure
n.
16
General
ayrılma nedeni
reason for breaking up
n.
17
General
veriliş nedeni
reason of issue
n.
18
General
sorunun gerçek nedeni
the true cause of the trouble
n.
19
General
varlık nedeni
raison d'être (reason for being)
n.
20
General
varoluş nedeni
raison d'être (reason for being)
n.
21
General
savaş nedeni
cause of war
n.
22
General
endişe nedeni
cause for concern
n.
23
General
kullanım nedeni
use reason
n.
24
General
varlık nedeni
ikigai (a reason for being)
n.
25
General
var olma nedeni
raison d'etre
n.
26
General
var olma nedeni
raison dĕtre
n.
27
General
varlık nedeni
raison dĕtre
n.
28
General
rahatsızlık nedeni olan şey
trachle [scottish]
n.
29
General
şişkinlik nedeni
ventosity [obsolete]
n.
30
General
yıkım nedeni
wrack [obsolete]
n.
31
General
arzu nedeni
hope
n.
32
General
eylemin nedeni
moment [obsolete]
n.
33
General
canlanma nedeni
revivement [obsolete]
n.
34
General
rahatsızlık nedeni
gall
n.
35
General
sitem nedeni
obloquy [obsolete]
n.
36
General
tehlike nedeni
danger
n.
37
General
bozunma nedeni
decay [obsolete]
n.
38
General
namussuzluk nedeni
ignominy
n.
39
General
öfkelenme nedeni
offence
n.
40
General
mutsuzluk nedeni
ruth
n.
41
General
kırgınlık nedeni
distaste [obsolete]
n.
42
General
darılma nedeni
distaste [obsolete]
n.
43
General
alakasız iki olayın birbirinin nedeni veya sonucu olabileceği safsatası
cum hoc fallacy
n.
44
General
alakasız iki olayın birbirinin nedeni veya sonucu olabileceği safsatası
post hoc ergo propter hoc
n.
45
General
şikayet nedeni
comeback
n.
46
General
gerileme nedeni
downfall
n.
47
General
ızdırap veya perişanlık nedeni
dule
n.
48
General
sorun nedeni
culprit
n.
49
General
kesinti nedeni
interruption
n.
50
General
pişmanlık nedeni
pity
n.
51
General
üzüntü nedeni
damp
n.
52
General
fesatlık nedeni
filth
n.
53
General
bir şeyin nedeni
first cause
n.
54
General
utanç nedeni
shamer
n.
55
General
protesto nedeni
protestation
n.
56
General
bozgun nedeni
subversion [obsolete]
n.
57
General
durdurma nedeni
supersedeas [obsolete]
n.
58
General
kasvet nedeni
downer
n.
59
General
asıl nedeni olmak
underlie
v.
60
General
-in asıl nedeni olmak
underlie
v.
61
General
önermenin nedeni olarak göstermek
premises
v.
62
General
nedeni olmak
lie behind
v.
63
General
nedeni olmak
foundation
v.
64
General
nedeni anlaşılmaz
inexplicable
adj.
65
General
nedeni bilinmeyen
unknown
adj.
66
General
nedeni anlaşılamayan
unaccountable
adj.
67
General
nedeni olan
causal
adj.
68
General
nedeni olmayan
noncausal
adj.
69
General
her şeyin nedeni
omnicausal
adj.
70
General
nedeni olan
causeful [obsolete]
adj.
71
General
nedeni açıklanmamış
unexplained
adj.
72
General
bir şeyin nedeni olan
occasional
adj.
73
General
nedeni aynı olan
identical
adj.
74
General
bir şeyin nedeni olarak
behind
adv.
75
General
başlıca nedeni
main reason of
prep.
76
General
bunun nedeni
the reason is that
conj.
77
General
nedeni şu
which is why
conj.
78
General
bütün nedeni
all because
conj.
Phrasals
79
Phrasals
nedeni olmak
become grounds for (something)
v.
80
Phrasals
nedeni/sorumlusu/açıklaması olmak
account for
v.
81
Phrasals
nedeni olmak
account for
v.
82
Phrasals
'-e bağlamak (bir şeyi başka bir şeyin nedeni saymak)
put down
v.
83
Phrasals
'-e bağlamak (bir şeyi başka bir şeyin nedeni saymak)
put (something) down to (something else)
v.
84
Phrasals
'-e bağlamak (bir şeyi başka bir şeyin nedeni saymak)
put something down to something
v.
85
Phrasals
'-e bağlamak (bir şeyi başka bir şeyin nedeni saymak)
set something down to something
v.
86
Phrasals
'-e bağlamak (bir şeyi başka bir şeyin nedeni saymak)
set down
v.
87
Phrasals
'-e bağlamak (bir şeyi başka bir şeyin nedeni saymak)
set down
v.
88
Phrasals
'-e bağlamak (bir şeyi başka bir şeyin nedeni saymak)
set down to
v.
89
Phrasals
birini/bir şeyi sevmemek için bir nedeni olmak
have something against someone or something
v.
Phrases
90
Phrases
iç savaş nedeni ile
because of civil war
expr.
91
Phrases
kayıp nedeni ile
due to a loss
expr.
92
Phrases
kayıp nedeni ile
because of loss
expr.
93
Phrases
kayıp nedeni ile
due to loss
expr.
94
Phrases
yangının nedeni araştırılmaktadır
the cause of the fire is under investigation
expr.
95
Phrases
yangının nedeni bu aşamada bilinmiyor
the cause of the fire is not known at this stage
expr.
Colloquial
96
Colloquial
anlaşmazlık nedeni
a bone of contention
n.
97
Colloquial
bir olayın nedeni
lead-up
n.
98
Colloquial
ihtilaf nedeni
a bone of contention
n.
99
Colloquial
yaşamın nedeni
breath of life
n.
100
Colloquial
yaşama nedeni
breath of life
n.
101
Colloquial
ıstırap nedeni olan kimse
hell
n.
102
Colloquial
(mantar enfeksiyonu nedeni ile ortaya çıkan) kasık kaşıntısı
crotch-rot
n.
103
Colloquial
bir şeyin nedeni olmak
be down to
v.
104
Colloquial
(bir şeyin) nedeni olmak
be down to (something)
v.
105
Colloquial
böyle erkenden aramanın nedeni ne?
why'd you call so early?
expr.
106
Colloquial
nedeni ne olursa olsun
for whatever the reason might be
expr.
107
Colloquial
nedeni ne olursa olsun
for whatever the reason is
expr.
108
Colloquial
nedeni ne olursa olsun
for whatever reason
expr.
109
Colloquial
..olmasının başlıca nedeni/sebebi
primary reason why
expr.
110
Colloquial
..olmasının başlıca nedeni/sebebi
main reason why
expr.
111
Colloquial
nedeni yok
because is why [cliché]
expr.
112
Colloquial
nedeni yok
because reasons [cliché]
expr.
113
Colloquial
(bir şey yapmanın) amacı/nedeni ne?
what good is (doing) (something)?
expr.
114
Colloquial
nedeni ne?
what's all this
expr.
115
Colloquial
tüm bunların nedeni ne?
what's all this
expr.
116
Colloquial
bunun amacı/nedeni ne?
what's (all) ˈthis in aid of? [uk]
expr.
Idioms
117
Idioms
bir şeyin nedeni olan
blame
n.
118
Idioms
ana/asıl/esas/başlıca neden/başlangıç nedeni
a prime mover
n.
119
Idioms
çatışma nedeni
the apple of discord
n.
120
Idioms
ününün haklı nedeni
someone's claim to fame
n.
121
Idioms
vazgeçme nedeni
dealbreaker
n.
122
Idioms
sorunun/meselenin asıl nedeni
the root of the issue
n.
123
Idioms
nedeni bilinmeyen şekilde içindekilerle birlikte terk edilmiş yer/araç
marie celeste
n.
124
Idioms
(birinin) yaptığı deliliğin/çılgınlığın haklı nedeni
(a) method in (one's) madness
n.
125
Idioms
(birinin) yaptığı deliliğin/çılgınlığın haklı nedeni
(a) method to (one's) madness
n.
126
Idioms
ünlü olma nedeni
a claim to fame
n.
127
Idioms
(bir şeyin) nedeni
a recipe for (something)
n.
128
Idioms
savaş nedeni
an act of war
n.
129
Idioms
kavga nedeni
an act of war
n.
130
Idioms
çatışma nedeni
an act of war
n.
131
Idioms
savaş nedeni
an act of war
n.
132
Idioms
kavga nedeni
an act of war
n.
133
Idioms
çatışma nedeni
an act of war
n.
134
Idioms
tartışma nedeni/konusu
the bone of contention
n.
135
Idioms
tartışma/şikayet nedeni
bone to pick
n.
136
Idioms
ünlü olma nedeni
claim to fame
n.
137
Idioms
birinin ünlü olma nedeni
one's claim to fame
n.
138
Idioms
-'in nedeni
grounds for
n.
139
Idioms
(bir şey) nedeni
grounds for (something)
n.
140
Idioms
birinin var olma nedeni
one's raison d'être
n.
141
Idioms
birinin varoluş nedeni
one's raison d'être
n.
142
Idioms
birinin varlık sebebi/nedeni
one's raison d'être
n.
143
Idioms
(birinin) yaptığı deliliğin/çılgınlığın haklı nedeni
method in (one's) madness
n.
144
Idioms
(bir şeyin) temeldeki nedeni
the root cause (of something)
n.
145
Idioms
(bir şeyin) temel nedeni
the root cause (of something)
n.
146
Idioms
(bir şeyin) ana nedeni
the root cause (of something)
n.
147
Idioms
(bir şey yapmak için) hiçbir nedeni olmamak
have no cause to (do something)
v.
148
Idioms
birinin hayatına yeni bir soluk/heyecan/yaşama nedeni getirmek
give somebody a new lease of life
v.
149
Idioms
birinin hayatına yeni bir soluk/heyecan/yaşama nedeni getirmek
give somebody a new lease on life
v.
150
Idioms
gerçek nedeni anlamak
come out in the wash
v.
151
Idioms
nedeni olmak
lie behind
v.
152
Idioms
yaptığı deliliğin/çılgınlığın haklı bir nedeni olmak
be method in one's madness
v.
153
Idioms
yaptığı deliliğin/çılgınlığın haklı bir nedeni olmak
have method in one's madness
v.
154
Idioms
(bir şeyi yapmaya) nedeni olmak
have cause to do something
v.
155
Idioms
gücenecek vs. bir nedeni olmak
have occasion to (do something)
v.
156
Idioms
(bir şeyi yapmanın) altında yatan nedeni anlamak
see the point in (doing) (something)
v.
157
Idioms
(bir şeyi) istemekte kişisel bir nedeni olmak
have a vested interest (in something)
v.
158
Idioms
(bir şeyin) nedeni olmak
be grounds for (something)
v.
159
Idioms
birinin hayatına yeni bir soluk/heyecan/yaşama nedeni getirmek
give a new lease of life
v.
160
Idioms
(bir şey) nedeni/sebebi olmak
give cause for (something)
v.
161
Idioms
yaptığı deliliğin/çılgınlığın haklı bir nedeni olmak
have (a) method in (one's) madness
v.
162
Idioms
yaptığı deliliğin/çılgınlığın haklı bir nedeni olmak
have (a) method to (one's) madness
v.
163
Idioms
istemekte kişisel bir nedeni olmak
have a vested interest
v.
164
Idioms
yapmaya nedeni olmak
have cause to do
v.
165
Idioms
akla uygun/mantıklı/makul bir nedeni/sebebi olmaksızın
no earthly reason
expr.
166
Idioms
sorunun gerçek nedeni
where the shoe pinches
expr.
167
Idioms
her şeyin bir nedeni/sebebi var
there is reason in the roasting of eggs
expr.
168
Idioms
bir şeyin nedeni olan
to blame
expr.
169
Idioms
…'nın nedeni işte bu
therein lies...
expr.
Speaking
170
Speaking
bunun nedeni
this is because
n.
171
Speaking
başka nedeni yok
no other reason
expr.
172
Speaking
bir nedeni yok
no reason
expr.
173
Speaking
deliliğinin/çılgınlığının bir mantığı/(haklı bir) nedeni var
there's method in somebody's madness
expr.
174
Speaking
deliliğinin/çılgınlığının bir mantığı/(haklı bir) nedeni var
there's a method to somebody's madness
expr.
175
Speaking
her şeyin bir nedeni vardır
everything happens for a reason
expr.
176
Speaking
nedeni bu
that's what it was
expr.
177
Speaking
nedeni bu
that's what it is
expr.
178
Speaking
...'nın mantığı/nedeni yok
there is no reason to
expr.
Trade/Economic
179
Trade/Economic
bir olay diğerinden önce ortaya çıkıyorsa onu ikinci olayın nedeni olarak gösterme yanlışı
post hoc, ergo propter hoc fallacy
n.
180
Trade/Economic
edinme nedeni
reason of acquisition
n.
181
Trade/Economic
edinme nedeni
reason of acquiring
n.
182
Trade/Economic
hasar nedeni
cause of damage
n.
183
Trade/Economic
işlem nedeni
transactions motive
n.
184
Trade/Economic
iade nedeni
cause of return
n.
185
Trade/Economic
kaza nedeni
accident cause
n.
186
Trade/Economic
önlem nedeni (ile para talebi)
precautionary motive
n.
187
Trade/Economic
satın alma nedeni
buying motive
n.
188
Trade/Economic
tercih nedeni
motive to prefer
n.
189
Trade/Economic
veriliş nedeni
reason for issue
n.
190
Trade/Economic
(belge vb) veriliş nedeni
reason for issue
n.
191
Trade/Economic
zarar nedeni
cause of loss
n.
Law
192
Law
bozulma nedeni oluşturan hata
substantial error
n.
193
Law
fesih nedeni
reason for termination
n.
194
Law
evlenmede nisbi geçersizlik nedeni
canonical disability
n.
195
Law
ithamın temel nedeni
gravamen
n.
196
Law
tutuklanma nedeni
reason of arrest
n.
197
Law
tutuklama nedeni
reason of arrest
n.
198
Law
tutuklanma nedeni
reason for arrest
n.
199
Law
yetkisizlik nedeni
reason of lack of venue
n.
Politics
200
Politics
devletin varlık nedeni
reason of state
n.
201
Politics
savaş nedeni
casus belli
n.
Technical
202
Technical
erişilemezlik nedeni
unreachability reason
n.
203
Technical
olası hata nedeni
possible cause of error
n.
Computer
204
Computer
aksama nedeni
failure cause
n.
205
Computer
arıza nedeni
failure cause
n.
Automotive
206
Automotive
nedeni belirsiz arıza
idle weirdness
n.
Aeronautic
207
Aeronautic
hidrojen nedeni ile çatlama
hydrogen induced cracking
n.
208
Aeronautic
uçak lastiklerinin pistteki su birikintileri nedeni ile dönüş yapamaması
hydroplaning
n.
209
Aeronautic
uçak lastiklerinin pistteki su birikintileri nedeni ile dönüş yapamaması
aquaplaning
n.
Medical
210
Medical
bir hastalığın nedeni olarak sinir sisteminin faaliyetlerini inceleyen doktor
neuropathist
n.
211
Medical
en sık hastaneye başvuru nedeni
the most common cause of admission to the hospital
n.
212
Medical
en sık hastaneye yatış nedeni
the most common reason for hospitalisation
n.
213
Medical
hastaneye yatırılma nedeni
cause of hospitalization
n.
214
Medical
kesin ölüm nedeni
definitive cause of death
n.
215
Medical
kısırlıkta (kısırlığın nedeni olarak) dişil genetik etkenler
infertility-female genetic factors
n.
216
Medical
mortalite ve morbidite nedeni
cause of mortality and morbidity
n.
217
Medical
nedeni bilinmeyen rahatsızlık
disorder with an unknown origin
n.
218
Medical
nedeni bilinmeyen hastalık
disease of unknown etiology
n.
219
Medical
nedeni bilinmeyen kırık
spontaneous fracture
n.
220
Medical
nedeni bilinmeyen ateş
fever of unknown origin
n.
221
Medical
nedeni bilinmeyen
idiopathical
n.
222
Medical
nedeni açıklanamayan senkop
unexplained syncope
n.
223
Medical
nedeni bilinmeyen kalın bağırsak delinmesi
idiopathic colon perforation
n.
224
Medical
ölüm nedeni
cause of death
n.
225
Medical
önde gelen bir ölüm nedeni
a leading cause of death
n.
226
Medical
patolojik kusma nedeni
cause of pathologic vomiting
n.
227
Medical
(mantar enfeksiyonu nedeni ile ortaya çıkan) kasık kaşıntısı
jock itch
n.
228
Medical
(mantar enfeksiyonu nedeni ile ortaya çıkan) kasık kaşıntısı
eczema marginatum
n.
229
Medical
(mantar enfeksiyonu nedeni ile ortaya çıkan) kasık kaşıntısı
crotch itch
n.
230
Medical
(mantar enfeksiyonu nedeni ile ortaya çıkan) kasık kaşıntısı
dhobie itch
n.
231
Medical
(mantar enfeksiyonu nedeni ile ortaya çıkan) kasık kaşıntısı
gym itch
n.
232
Medical
(mantar enfeksiyonu nedeni ile ortaya çıkan) kasık kaşıntısı
ringworm of the groin
n.
233
Medical
(mantar enfeksiyonu nedeni ile ortaya çıkan) kasık kaşıntısı
tinea cruris
n.
234
Medical
(mantar enfeksiyonu nedeni ile ortaya çıkan) kasık kaşıntısı
crotch rot
n.
235
Medical
belirli bir nedeni olmayan inatçı ve patolojik yüksek tansiyon
hyperpiesia
n.
236
Medical
belirli bir nedeni olmayan inatçı ve patolojik yüksek tansiyon
hyperpiesis
n.
237
Medical
nedeni açıklanamayan fiziksel semptomlar yaratan bir grup psikiyatrik rahatsızlık
somatic symptom disorder
n.
238
Medical
nedeni açıklanamayan duruma ilişkin
essential
adj.
Psychology
239
Psychology
fiziksel bir olayın gerçek nedeni değil etkeni olarak kabul edilen zihinsel durum
occasional cause
n.
240
Psychology
zihinsel durumun nedeni olarak kabul edilen fiziksel olay
occasional cause
n.
241
Psychology
etkiden önce gerçekleşip gerçek nedeni olmaksızın eylemi gerçekleştiren durum
occasional cause
n.
Pathology
242
Pathology
tekrarlayan kafa sallama nöbetleri ve bilişsel bozulma yaratan, nedeni bilinmeyen sinirsel bir hastalık
nodding syndrome
n.
243
Pathology
toplumdaki hastalıkların nedeni, dağılımı ve kontrolü üzerine araştırmalar yapan bilim dalı
epidemiology
n.
244
Pathology
nedeni bilinmeyen rahatsızlık
income [dialect] [uk/scotland]
n.
245
Pathology
nedeni belirsiz
cryptogenic
adj.
Philosophy
246
Philosophy
var olma nedeni
raison d'être
n.
247
Philosophy
var olma nedeni
reason for being
n.
248
Philosophy
ilk nedeni teşkil eden
infinite
adj.
Tennis
249
Tennis
yeniden servis atma nedeni
net
n.
Printery
250
Printery
(hatalı basım nedeni ile) reddedilen tabaka
imperfection
n.
251
Printery
(hatalı basım nedeni ile) reddedilen kağıt
imperfection
n.
Latin
252
Latin
haklı savaş açma nedeni
casus belli
n.
Archaic
253
Archaic
anlaşmazlık nedeni
argument
n.
254
Archaic
namussuzluk nedeni
ignomy
n.
255
Archaic
övgü nedeni
praise
n.
256
Archaic
takdirin nedeni
praise
n.
Slang
257
Slang
nedeni yok
because you touch yourself at night
expr.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of nedeni
×
Term Options
Übersetzung Vorschlagen / Korrigieren
Französisch Englisch Wörterbuch
Spanisch Englisch Wörterbuch
Deutsch Englisch Wörterbuch
Englisch Synonyme Wörterbuch
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy