problem - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

problem



Bedeutungen von dem Begriff "problem" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 14 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
problem n. problem
problem n. mesele
problem n. sorun
General
problem n. muamma
problem n. dava
problem n. pürüz
problem n. merak konusu
problem n. sorun
problem adj. sorunlu
problem adj. problemli
problem adj. sorun yaratan
problem adj. bilinmez
Technical
problem n. soru
Ottoman Turkish
problem n. istifham

Bedeutungen von dem Begriff "problem" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 27 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
problem problem n.
problem trouble n.
General
problem difficulty n.
problem cause n.
problem question n.
problem sum n.
problem funeral n.
problem case n.
problem rub n.
problem business n.
problem prob n.
problem snafu n.
problem darkness n.
problem grief n.
problem complex n.
problem concernment [rare] n.
Colloquial
problem a thing n.
problem bind n.
problem static n.
Idioms
problem a catch to (something) n.
problem a bone of contention n.
Slang
problem beef n.
problem mother n.
problem motherfucker n.
British Slang
problem hang-up n.
problem hoo-ha n.
problem queer street n.

Bedeutungen, die der Begriff "problem" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 266 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
problem yaratan durum villain n.
problem davranış problem behaviour n.
problem tanımlama problem identification n.
küçük teknik problem glitches n.
çözümlenmesi güç bir problem a can of worms n.
problem çözme problem solving n.
ortak problem common problem n.
yaşanan problem the problem encountered n.
önemli problem important problem n.
önemli problem serious problem n.
cinsel problem sexual problem n.
psikolojik problem psychological problem n.
sosyal problem social problem n.
ters problem inverse problem n.
giderek büyüyen problem a growing problem n.
önemli bir sorun/problem an important problem n.
asıl sorun/problem main concern n.
teknik bir problem a technical problem n.
esas/ana problem/sorun the crux of the problem n.
esas/ana problem/sorun main problem n.
problem durumu problem status n.
problem ifadesi problem statement n.
problem tanımı problem statement n.
büyük problem big problem n.
problem çözücü problem solver n.
problem çözümü problem solving n.
yaratıcı problem çözme ve karar verme creative problem-solving and decision-making n.
rahatsız edici problem vexing ​problem n.
can sıkıcı problem vexing ​problem n.
kolaylıkla çözüme kavuşturulan problem banana problem n.
en sık rastlanan problem the most frequent problem n.
problem teşkil etmeyen durum nonproblem n.
çözümü zor problem toughy n.
dillendirilmeye utanılan büyük problem eight-hundred-pound gorilla n.
zor problem why n.
kafa karıştırıcı problem why n.
duygusal problem hang-up n.
problem çözme ilkesi principle n.
potansiyel problem kaynağı pressure point n.
çözümü mümkün olan problem soluble n.
problem çözücü solutionist n.
alt problem subproblem n.
büyük bir sorunun parçası olan problem subproblem n.
problem çıkarmak stir up trouble v.
problem çözmek solve problem v.
problem yaratmak stir up trouble v.
içinden çıkamamak (problem vb) get stuck v.
problem haline getirmek make a big deal out of something v.
problem haline getirmek turn it into a big deal v.
problem haline getirmek turn it into a problem v.
problem yaratmak bring problem v.
problem ile karşılaşmak be beset with a problem v.
problem yaşamak have a problem v.
problem yaratmak create problem v.
problem yaşamak be beset with a problem v.
problem yaratmak cause problem v.
problem yaratmak pose a problem v.
problem olmak cause a problem v.
problem olmak be a problem v.
problem olmak create a problem v.
problem yaşamak have problem v.
problem yaşamak confront a problem v.
problem yaşamak be dogged by a problem v.
problem yaşamak be faced with a problem v.
problem yaşamak be fraught with a problem v.
problem oluşturmak cause problem v.
problem oluşturmak create problem v.
problem oluşturmak bring problem v.
problem oluşturmak pose a problem v.
problem teşkil etmek pose a problem v.
aynı problem ile karşılaşmak encounter the same problem v.
aynı problem ile karşılaşmak face the same problem v.
problem doğmak a problem arise v.
problem ortadan kalkmak (the problem) go away v.
problem olmaktan çıkmak stop being a problem v.
problem olmaktan çıkmak be no longer a problem v.
analitik problem çözmede iyi olmak be good at analytical problem solving v.
problem olmak prove troublesome v.
performans ölçümü yapmak için denektaşı problem ile test etmek benchmark v.
çözülmüş (problem vb) solved adj.
halledilmez (problem vb) insoluble adj.
problem yaratmayan unproblematic adj.
problem odaklı problem-focused adj.
birçok kısıdı bulunup çözümsüz olan (problem veya soru) overdetermined adj.
problem çıkarmadan smoothly adv.
hiç problem değil! no sweat! interj.
Phrasals
(biriyle) problem yaşamak square up with (someone) v.
(biriyle/bir şeyle) zorluk/problem yaşamak run up against (someone or something) v.
Phrases
eğer herhangi bir problem olursa if any problem arises expr.
eğer herhangi bir problem olursa if any problem occurs expr.
Proverb
zamanında giderilen sorun/problem a stitch in time
küçük bir problem kendi haline bırakılırsa büyük yıkımlara neden olabilir an ant may well destroy a whole dam
önemsizken çözülmeyen bir problem ileride büyük felaketlere yol açabilir an ant may well destroy a whole dam
önemsizken önüne geçilmeyen bir problem sonradan büyük bir yıkım yaratabilir an ant may well destroy a whole dam
küçük bir problem kendi haline bırakılırsa büyük yıkımlara neden olabilir an ant may well destroy a whole dam
önemsizken çözülmeyen bir problem ileride büyük felaketlere yol açabilir an ant may well destroy a whole dam
önemsizken önüne geçilmeyen bir problem sonradan büyük bir yıkım yaratabilir an ant may well destroy a whole dam
bir şeyin problem olacağını düşünüyorsan durduk yere üstüne gitme/onu körükleme don't trouble trouble till trouble troubles you
Colloquial
büyük problem a whole thing n.
bir problem jones n.
başa çıkılması zor problem/durum/kimse/şey a tough nut n.
çözülmesi zor problem/durum/kimse/şey a tough nut n.
problem yaratan iş/görev bear n.
beyin yakan problem brain-teaser n.
beyin yakan problem brain-twister n.
problem haline getirmek make something a problem v.
problem haline getirmek make it a problem v.
birinden kaynaklı bir sorun/problem olmak be someone's lookout v.
birinin (kendinden) kaynaklı bir sorun/problem olmak be someone's (own) lookout [uk] v.
(birinin) hayatında problem, baskı, stres yaratmak make life difficult (for somebody) v.
problem değil chill adj.
hiç problem değil I don't have a problem with that expr.
sıkıntı/problem de orada (zaten) that’s just it expr.
problem değil no prob expr.
problem yok no prob expr.
(biri) için sorun/problem değil (one) has no problem with that expr.
(biri) için hiç problem değil (one) has no problem with that expr.
problem değil (there is) no problem with that expr.
(hiç) problem değil/yok (it's) all good expr.
problem değil no problem with that expr.
problem yok no trouble expr.
problem yok no stress exclam.
problem değil np (no problem) exclam.
problem bilgisayarla kullanıcı arasında pibcac (problem is between chair and computer) abrev.
problem bilgisayarda değil kullanıcının kendisinde pibcac (problem is between chair and computer) abrev.
problem bilgisayarla kullanıcı arasında pibcak (problem is between chair and keyboard) abrev.
problem bilgisayarda değil kullanıcının kendisinde pibcak (problem is between chair and keyboard) abrev.
problem bilgisayarda değil kullanıcının kendisinde picnic (problem in chair, not in computer) abrev.
Idioms
baş edilmesi zor problem vexed question n.
baş edilmesi zor problem vexed issue n.
çözülmesi zor problem three-pipe problem n.
zor problem vexed issue n.
zor problem vexed question n.
altında yatan bir sıkıntı/problem a catch to it n.
hayatı zorlaştıran sıkıntı/problem a monkey on your back n.
problem yaratabilecek bir durum a slippery slope n.
baş edilmesi zor problem a vexed question n.
zor problem a vexed question n.
çözülmesi güç problem can of worms n.
yaklaşan zorluk/problem trouble brewing n.
problem yaratmak raise the devil v.
problem etmek make a fuss about v.
problem etmek make a fuss over v.
sorun/problem) kendiliğinden/kendi kendine çözülmek work itself out v.
problem etmemek not to make an issue out of it v.
problem etmemek not to make a big deal out of it v.
sorun/problem yaratmak raise hell (with something) v.
problem etmemek not to make an issue of v.
sorun/problem yaratmak raise the devil (with something) v.
sorun/problem) kendiliğinden/kendi kendine çözüme ulaşmak work itself out v.
problem/sorun yaşamamak için her şeyi yapmak do anything for a quiet life v.
(birinin) hayatında problem, baskı, stres yaratmak make life difficult (for one) v.
olması/problem yaratması neredeyse kesin olmak be looking (one) in the face v.
bir sorunu çözmek için belli bir miktar parayı harcamaktan kaçınırken uzun vadede problem büyüdüğünde daha fazla para harcamak zorunda kalmak be penny-wise and dollar-foolish v.
(birinin kendi) yarattığı problem/sorun olmak be (one's) (own) lookout [uk] v.
birinin (kendi) yarattığı problem/sorun olmak be someone's (own) lookout [uk] v.
(bir şeyle birine) problem yaratmak damn (someone) with (something) v.
(biri) için sıkıntı/problem olmak go hard with (someone) v.
problem yaşamak have a hard time of it v.
problem yaşamak have a rough time of it v.
problem yaşamak have a bad time of it v.
ileride problem yaratacak/başını ağrıtacak bir şey yapmak make a rod for your own back [uk] v.
hayatında problem, baskı, stres yaratmak make life difficult v.
problem haline getirmek make something of it v.
problem yaratmak play hell v.
problem yaratmak play merry hell [uk] v.
ruhsal problem yaşayan (as) messed up as hogan's goat [dated] adj.
ruhsal problem yaşayan (as) screwed up as hogan's goat [dated] adj.
gizli bir sorun/problem var mı? what's the catch? expr.
sorun/problem büyüyor trouble is brewing expr.
problem değil that's all right expr.
problem değil it's all right expr.
sorun/problem büyüyor there is trouble brewing expr.
(biri) için hiç problem değil (one) doesn't have a problem with that expr.
problem bilgisayarın yanlış kullanımından kaynaklı pebcac (problem exists between chair and computer) expr.
problem bilgisayarla kullanıcı arasında pebcac (problem exists between chair and computer) expr.
problem bilgisayarda değil kullanıcının kendisinde pebcac (problem exists between chair and computer) expr.
problem bilgisayarın yanlış kullanımından kaynaklı pebcak (problem exists between chair and keyboard) expr.
problem bilgisayarla kullanıcı arasında pebcak (problem exists between chair and keyboard) expr.
problem bilgisayarda değil kullanıcının kendisinde pebcak (problem exists between chair and keyboard) expr.
problem bilgisayarın yanlış kullanımından kaynaklı pebkam (problem exists between keyboard and monitor) expr.
problem bilgisayarla kullanıcı arasında pebkam (problem exists between keyboard and monitor) expr.
problem bilgisayarda değil kullanıcının kendisinde pebkam (problem exists between keyboard and monitor) expr.
sorun/problem büyüyor there's trouble brewing expr.
problem olan ne? what's the beef? expr.
Speaking
bu bir problem yaratır mı? will it be a problem? expr.
herhangi bir problem var mı? Is there any problem? expr.
problem büyüyor the problem is getting bigger expr.
problem var mı? Is there a problem? expr.
problem ne? what's the problem? expr.
problem yok no problem expr.
Trade/Economic
enerji kaynaklarının teminindeki azalma ve fiyat artışından kaynaklanan ekonomik problem energy crisis n.
Technical
alt problem sub problem n.
hesaba dayalı problem computational problem n.
problem açıklama problem formulation n.
problem dili problem language n.
problem programı problem program n.
problem tanımı problem definition n.
temel problem fundamental problem n.
Computer
donanımsal problem hardware problem n.
problem dili problem language n.
problem tanımı problem description n.
problem tanımı problem definition n.
problem programı problem program n.
problem tanıtımı problem description n.
ters problem inverse problem n.
yazılımsal problem software problem n.
soyut makinelerin hesaplama ve problem çözme becerisini inceleyen çalışma alanı automata theory n.
Informatics
problem çözüm maliyeti path cost n.
Medical
en sık karşılaşılan çocukluk çağı kardiyak problem the most frequently encountered childhood cardiac problem n.
Psychology
akademik problem academic problem n.
genel problem çözücü general problem solver n.
problem çözme problem solving n.
problem çocuk problem child n.
problem çözme yeteneği problem solving ability n.
problem odaklı başa çıkma problem-focused coping n.
problem davranış problem behavior n.
Math
bir boyutlu nonlineer hiperbolik problem one dimensional hyperbolic problem n.
en az her bir np problem kadar zor olan problemlerin bulunduğu sınıf np-hard n.
fredholm tipli problem sınıfı fredholm type problem class n.
sözlü problem word problem n.
sınırsız problem unlimited problem n.
sonsuz sayıda çözümü olan problem unlimited problem n.
bilinmeyen büyüklüklerin değerini araştırma ve problem çözümlerinde bulma yöntemi zetetic method n.
sınırlı sayıda çözümü bulunan problem determinate problem n.
farklı varsayımsal sayı çiftleri kullanıp sonuçları karşılaştırarak problem çözme yöntemi double position n.
sayılar veya değerler içeren problem çözümü figuring n.
(varsayılan bir sayı ile yapılan işlemde doğru sonucun elde edildiği) bir problem çözme yöntemi single position n.
Geometry
doğrusal problem linear problem n.
çözümü için konik kesit gereken problem solid problem n.
geometrik açıdan ele alınabilen problem solid problem n.
konik kesit yoluyla çözülen problem solid problem n.
geometrik çözümü bir çember ile konik kesitin veya iki konik kesitin kesişimi ile mümkün olan problem solid problem n.
Statistics
çoklu problem tarama envanteri multi-problem screening inventory n.
k-örnekli problem k-samples problem n.
m-sıralı problem problem of m-rankings n.
Physics
iki cismin kütle, hız ve pozisyonları verilerek belirli zamandaki hareketlerinin hesaplandığı problem türü two-body problem n.
Education
problem temelli eğitim problem-based learning n.
problem kurma problem posing n.
öğrencilerin evde okumaları tamamlamasını ve ders saati boyunca canlı problem çözme üzerinde çalışmasını sağlayarak öğrenci katılımını ve öğrenmesini artırmayı amaçlayan bir öğretim stratejisi flipped classroom n.
keşfe dayalı problem çözme teknikleri ile ilgili heuristic adj.
Philosophy
problem çözmede olasılıkların zorunluluk olmadan çoğaltılmaması gerektiğini savunan bir ilke occam’s razor n.
problem çözmede olasılıkların zorunluluk olmadan çoğaltılmaması gerektiğini savunan bir ilke occams razor n.
Chess
iki oyuncunun belirli bir hedefe ulaşmak için iş birliği yaptığı yaratıcı problem helpmate n.
az sayıda taşla oluşturulan problem miniature n.
Archaic
problem kaynağı schellum n.
problem kaynağı schelm n.
Engineering
ölçüm bilgisinde üç yönlü problem sonucu veya gözlem noktasının üç sabit nokta üzerinden tek bir çembere düşmesi ile görülen belirsiz form revolver n.
Slang
kazık soru/problem conk-buster n.
kazık soru/problem konk-buster n.
karmaşık problem can of worms n.
üçüncü dünya ülkelerinin dertleri yanında hiç önemi olmayan problem first world problem n.
büyük sorun/problem holy stink n.
problem yaratan kimse blue falcon n.
problem yaratmak make waves v.
(birine) problem yaratmak give (one) hell v.
bir beyaz olarak siyahi biriyle ilişki yaşamayı/flört etmeyi problem etmeyen down with the swirl adj.
problem yok fuggedaboudit expr.
problem yok fuggedaboutit expr.
problem yok no wuckas expr.
problem yok no wuckers [australia] expr.
problem yok no wucking furries expr.
problem yok no wucks expr.
problem yok no wukkas expr.
problem ne? whatsamatta expr.
Modern Slang
istediğini elde edemediğinde problem yaratan kadın a karen n.