Verlauf

mesele

Bedeutungen von dem Begriff "mesele" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 33 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	mesele	problem n.
2	Common Usage	mesele	issue n.
3	Common Usage	mesele	matter n.
General
4	General	mesele	affair n.
5	General	mesele	business n.
6	General	mesele	affaire n.
7	General	mesele	case n.
8	General	mesele	point n.
9	General	mesele	hangup n.
10	General	mesele	puzzle n.
11	General	mesele	topic n.
12	General	mesele	question n.
13	General	mesele	crux n.
14	General	mesele	proposition n.
15	General	mesele	trouble n.
16	General	mesele	shebang n.
17	General	mesele	res n.
18	General	mesele	matter n.
19	General	mesele	concern n.
20	General	mesele	cause n.
21	General	mesele	the rub n.
22	General	mesele	concernment [rare] n.
23	General	mesele	conclusion [obsolete] n.
24	General	mesele	item n.
25	General	mesele	shooting match n.
26	General	mesele	rub n.
Colloquial
27	Colloquial	mesele	the book [usa] n.
28	Colloquial	mesele	a thing n.
29	Colloquial	mesele	jingbang n.
30	Colloquial	mesele	beeswax n.
31	Colloquial	mesele	shmear [us] n.
32	Colloquial	mesele	schmeer [us] n.
Technical
33	Technical	mesele	matter n.

Bedeutungen, die der Begriff "mesele" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 218 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	asıl mesele	main point n.
2	General	önemsiz mesele	chaff n.
3	General	büyük mesele	big deal n.
4	General	çözümü zor mesele	crux n.
5	General	asıl mesele	substance n.
6	General	ikincil mesele	side issue n.
7	General	mesele çıkaran kimse	troublemaker n.
8	General	zor mesele	large order n.
9	General	özel mesele	personal matter n.
10	General	şahsi mesele	personal matter n.
11	General	kişisel mesele	personal matter n.
12	General	asıl mesele	nitty gritty n.
13	General	dönüp dolaşıp aynı noktaya gelinen mesele	vicious cycle n.
14	General	sosyal mesele	social issue n.
15	General	önemli mesele	important matter n.
16	General	asıl mesele	nitty-gritty n.
17	General	nazik mesele	delicate subject n.
18	General	ana mesele	key issue n.
19	General	anahtar mesele	key issue n.
20	General	temel mesele	key issue n.
21	General	zor/karmaşık mesele	tough question n.
22	General	federal bir mesele	a federal issue n.
23	General	ciddi mesele	serious matter n.
24	General	tartışma konusu/söz konusu mesele/konu	point at issue n.
25	General	bakılan/önem verilen/üzerinde durulan şey/konu/mesele	focus n.
26	General	iç mesele	internal matter n.
27	General	özel bir mesele	a private matter n.
28	General	en önemli mesele	top issue n.
29	General	ana mesele	central issue n.
30	General	şahsi mesele	affair n.
31	General	içinden çıkılması zor mesele	nodus n.
32	General	hepsi belirli bir mesele veya iş ile bağlantılı olan şey	the whole concern n.
33	General	yerel mesele	domestic issue n.
34	General	sosyal veya politik bir mesele için internet korsanlığı yapan kimse	hactivitist n.
35	General	önemsiz mesele	minutiae n.
36	General	ana mesele	mutton n.
37	General	ikincil mesele	by n.
38	General	ikincil mesele	bye n.
39	General	ilgili olunan mesele	concerning [obsolete] n.
40	General	en önemli mesele	paramount issue n.
41	General	kişinin kendi çıkarı için sömürebileceği hassas ve kritik mesele	pressure point n.
42	General	değersiz mesele	slag n.
43	General	mesele yapmak	make a fuss about v.
44	General	önemsiz bir şeyi mesele yapıp önemli bir şeye hiç aldırmamak	strain at a gnat and swallow a camel v.
45	General	ufak bir kabahati mesele yapıp büyük bir yanlışa aldırmamak	strain at a gnat and swallow a camel v.
46	General	görüşmeyi veya tartışmayı ileri bir tarihe bırakmak (bir tasarı/mesele hakkındaki)	table v.
47	General	bir şeyi mesele yapmamak	take something in stride v.
48	General	mesele çıkarmak	kick up v.
49	General	mesele çıkarmak	sow discord v.
50	General	mesele çıkarmak	make a fuss v.
51	General	mesele çıkarmak	cause trouble v.
52	General	mesele çıkarmak	kick up a fuss v.
53	General	mesele çıkarmak	kick up a row (about something) v.
54	General	-e göre mesele olmamak	think little of v.
55	General	-e göre mesele olmamak	think nothing of v.
56	General	bir mesele/konu üzerine yorum yapmak	comment on a matter v.
57	General	bir mesele/konu hakkında yorum yapmak	comment on a matter v.
58	General	(soru, mesele) bütünleyici parçasını inceleyerek açıklamak	unpack v.
59	General	mesele çıkarmak	bother v.
60	General	toplumsal mesele yaratmak	shout v.
61	General	çapraşık (mesele)	prickly adj.
62	General	nazik (mesele)	ticklish adj.
63	General	ortadaki mesele	at issue adj.
64	General	ele alınmamış (mesele)	unhandled adj.
65	General	esas mesele olarak	about prep.
66	General	mesele şöyle	the point is that conj.
67	General	bütün mesele burada	there it is interj.
Phrasals
68	Phrasals	(birinin bir mesele vb.ne) dahil etmek	concern (someone) in (something) v.
69	Phrasals	(birisi) ile (belli bir kişi, düşünce ya da mesele) hakkında uzlaşmak	concur on (someone or something) with (one) v.
70	Phrasals	(birisi) ile (belli bir kişi, düşünce ya da mesele) üstünde anlaşmaya varmak	concur on (someone or something) with (one) v.
71	Phrasals	(birisi) ile (belli bir kişi, düşünce ya da mesele) hakkında uzlaşmak	concur with (one) on (someone or something) v.
72	Phrasals	(birisi) ile ((belli bir kişi, düşünce ya da mesele) üstünde anlaşmaya varmak	concur with (one) on (someone or something) v.
73	Phrasals	birisiyle (bir mesele ya da bir kişi) hakkında müzakere etmek	confer about (someone or something) v.
74	Phrasals	(önemsiz bir mesele hakkında) tartışmak	bicker about v.
75	Phrasals	(bir şey/mesele) öne sürmek	strike on (something) v.
Phrases
76	Phrases	kafa yorulması gereken mesele	kettle of fish n.
77	Phrases	üzerine düşünülmesi gereken mesele	kettle of fish n.
78	Phrases	işte mesele bu!	that's the point! expr.
79	Phrases	mesele şu ki	the question is that expr.
80	Phrases	olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu	to be, or not to be, that is the question expr.
81	Phrases	mesele o değil	it’s not a question of that expr.
82	Phrases	mesele şu ki	the thing is expr.
83	Phrases	mesele şudur ki	the idea is that expr.
Proverb
84	Proverb	ne kadar az konuşulursa mesele o kadar çabuk kapanır	least said, soonest mended
Colloquial
85	Colloquial	gizli saklı mesele	blurred lines n.
86	Colloquial	büyük mesele	a whole thing n.
87	Colloquial	hayati mesele	a matter of life and death n.
88	Colloquial	nihai mesele	issue du jour n.
89	Colloquial	temel mesele	the real deal n.
90	Colloquial	bitmiş gitmiş mesele	dead issue n.
91	Colloquial	kapanmış mesele	dead issue n.
92	Colloquial	artık bir önemi/etkisi kalmamış şey/mesele	dead issue n.
93	Colloquial	mesele yapmak	make a to-do about something v.
94	Colloquial	mesele olmak	be the matter v.
95	Colloquial	mesele şu ki	the thing of it is expr.
96	Colloquial	mesele de o (zaten)	that's just it expr.
97	Colloquial	sorun/mesele tam da o	that's just it expr.
98	Colloquial	(bir şey yapmak) ya da (bir şey yapmamak), (işte bütün mesele bu)	to (do something) or not to (do something)(,that is the question) expr.
99	Colloquial	(bir şey) yapmak ya da (yapmamak), (bütün mesele bu)	to (do something) or not to (do something)(,that is the question) expr.
100	Colloquial	mesele ne?	what's all that about? expr.
101	Colloquial	başka herhangi bir mesele	any other business expr.
102	Colloquial	her türlü mesele	any other business expr.
103	Colloquial	başka herhangi bir mesele	aob (any other business) expr.
104	Colloquial	her türlü mesele	aob (any other business) expr.
Idioms
105	Idioms	zor biri/mesele/durum/iş	a hard egg to crack n.
106	Idioms	tuhaf mesele	a rum go [dated] [uk] n.
107	Idioms	boş yere mesele çıkarma	a fuss about nothing n.
108	Idioms	boş yere mesele çıkarma	a fuss over nothing n.
109	Idioms	temel/asıl/öncelikli mesele/konu	brass tacks n.
110	Idioms	üstünde durulacak bir mesele	cause for alarm n.
111	Idioms	o başka mesele	a different kettle of fish n.
112	Idioms	hoşa gitmeyecek bir mesele	a crow to pluck n.
113	Idioms	tartışılacak bir mesele	a crow to pluck n.
114	Idioms	alakasız mesele	dead horse n.
115	Idioms	kapanmış mesele	dead horse n.
116	Idioms	alakasız mesele	dead horse n.
117	Idioms	kapanmış mesele	dead horse n.
118	Idioms	asıl mesele	pith of the matter n.
119	Idioms	henüz icabına bakılmamış bir mesele olan (bir şey)	the small matter of (something) n.
120	Idioms	önemli bir mesele olan (bir şey)	the small matter of (something) n.
121	Idioms	küçük bir mesele olan (bir şey)	the small matter of (something) n.
122	Idioms	henüz halledilmemiş bir mesele olan (bir şey)	the small matter of (something) n.
123	Idioms	apayrı bir hikaye/mesele	a different kettle of fish n.
124	Idioms	hayati mesele	a matter of life or death n.
125	Idioms	başka bir mesele	another story n.
126	Idioms	ilgilenmesi gereken daha önemli meseleler/bir mesele	bigger fish to fry n.
127	Idioms	acil konu/sorun/mesele	the burning question n.
128	Idioms	hemen ele alınması gereken konu/sorun/mesele	the burning question n.
129	Idioms	kritik konu/sorun/mesele	the burning question n.
130	Idioms	önemli konu/sorun/mesele	the burning question n.
131	Idioms	can alıcı konu/sorun/mesele	the burning question n.
132	Idioms	asıl konu/sorun/mesele	the burning question n.
133	Idioms	ilgilenecek konu/mesele	fish to fry n.
134	Idioms	mesele yapmamak	tell no store of v.
135	Idioms	büyük mesele yapmak	think much [obsolete] v.
136	Idioms	başka bir mesele olmak	be another kettle of fish v.
137	Idioms	başka bir mesele olmak	be a different kettle of fish v.
138	Idioms	mesele çıkarmak	make a fuss of v.
139	Idioms	mesele etmemek	not to make a big deal out of it v.
140	Idioms	mesele çıkarmak	kick up a fuss v.
141	Idioms	mesele etmemek	not to make an issue out of it v.
142	Idioms	mesele haline getirmek	make a point of v.
143	Idioms	mesele haline getirmek	make an issue of v.
144	Idioms	mesele yapmak	make a fuss over v.
145	Idioms	mesele yapmamak	take something in stride v.
146	Idioms	mesele çıkarmak	kick up a storm v.
147	Idioms	mesele etmemek	not to make an issue of v.
148	Idioms	mesele yapmak	make a fuss about v.
149	Idioms	mesele yapmamak	take something in one's stride v.
150	Idioms	mesele çıkarmak	kick up a row v.
151	Idioms	mesele yapmamak	take in stride v.
152	Idioms	(bir şeyi) mesele haline getirmek	make an issue of someone or something v.
153	Idioms	(bir şeyi) mesele haline getirmek	make a point of something v.
154	Idioms	bambaşka bir mesele olmak	be a whole other kettle of fish v.
155	Idioms	tamamen ayrı bir mesele olmak	be all wet v.
156	Idioms	tamamen ayrı bir mesele olmak	be another matter v.
157	Idioms	tamamen ayrı bir mesele olmak	be a different matter v.
158	Idioms	başka bir mesele olmak	be another thing v.
159	Idioms	apayrı bir mesele/şey olmak	be another thing v.
160	Idioms	tamamen ayrı bir mesele olmak	be another thing v.
161	Idioms	(biri/bir şey) hakkında mesele çıkarmak	make a fuss about (someone or something) v.
162	Idioms	(bir şeyi) mesele haline getirmek	make an issue (out) of (something) v.
163	Idioms	bir şeyi mesele haline getirmek	make an issue of of something v.
164	Idioms	bir şeyi mesele haline getirmek	make an issue out of something v.
165	Idioms	mesele haline getirmek	make something of it v.
166	Idioms	mesele/sorun ile ilgili (verilen) karardan cayma	flip-flopping adj.
167	Idioms	mesele/sorun ile ilgili (verilen) karardan cayma	flip-flop adj.
168	Idioms	esas mesele	what it (all) comes down to expr.
169	Idioms	asıl mesele	what it (all) comes down to expr.
170	Idioms	o başka mesele	another kettle of fish expr.
171	Idioms	rutin durum/mesele	just another day expr.
172	Idioms	rutin durum/mesele	just another day at the office expr.
173	Idioms	rutin durum/mesele	just another day's work expr.
174	Idioms	tamamlanmamış bir mesele	the little matter of (something) expr.
175	Idioms	apayrı bir mesele	another pair of shoes expr.
176	Idioms	başka mesele	another pair of shoes expr.
177	Idioms	tamamen farklı bir konu/mesele	another pair of shoes expr.
178	Idioms	başka bir mesele	(quite) another story expr.
179	Idioms	başka bir mesele	a (quite) different story expr.
180	Idioms	mesele yapmadan	in stride expr.
Speaking
181	Speaking	bütün mesele bu	this is the whole point expr.
182	Speaking	eğer mesele paraysa	if it's a money issue expr.
183	Speaking	o ayrı mesele	that's beside the point expr.
184	Speaking	mesele halloldu	that takes care of that expr.
185	Speaking	mesele bu değil	that's not the point expr.
186	Speaking	mesele öylece kaldı	there the matter dropped expr.
187	Speaking	mesele paraysa	if this is about the money expr.
188	Speaking	mesele onda değil	it is neither here nor there expr.
189	Speaking	mesele para değil	it's not about the money expr.
Law
190	Law	bekletici mesele	prejudicial question n.
191	Law	bekletici mesele	preliminary issue n.
192	Law	esasa dair mesele	matter of substance n.
193	Law	hukuki mesele	matter of law n.
194	Law	hallolmamış mesele	an open question n.
195	Law	hukuki mesele	question of law n.
196	Law	hukuki mesele	issue of law n.
197	Law	ihtilaflı mesele	object at issue n.
198	Law	mesele-i müstehire	prejudicial question n.
199	Law	üzerinde tartışma yaratan mesele	question of fact n.
200	Law	üzerinde tartışma yaratan mesele	matter of fact n.
201	Law	dava sürecindeki değerlendirmeyi jüriye taşımak için uydurulmuş hukuki mesele	feigned issue n.
Politics
202	Politics	gündemde yer tutan mesele	topical issue n.
Latin
203	Latin	roma'dan/papa'dan talimat geldi, dava/mesele bitti	roma locuta est, causa finita est (rome has spoken, the cause is ended) expr.
Archaic
204	Archaic	belirli bir kimseye ait mesele	matter n.
205	Archaic	önemsiz mesele	pushpin n.
Slang
206	Slang	esas mesele	name of the game n.
207	Slang	zorlu mesele	conk-buster n.
208	Slang	mesele çıkaran kimse	rabble rouser n.
209	Slang	mesele çıkaran kimse	bad hat n.
210	Slang	mesele çıkaran kimse	trouble maker n.
211	Slang	mesele çıkaran kimse	troublemaker n.
212	Slang	mesele çıkaran kimse	troubler n.
213	Slang	mesele çıkaran kimse	mischief-maker n.
214	Slang	sıkıcı ve çetrefilli mesele	megillah n.
215	Slang	halledilen (sorun/mesele)	stiched up adj.
216	Slang	aman ne büyük mesele	big whoop interj.
217	Slang	bu özel bir mesele	this is a private stuff expr.
British Slang
218	British Slang	mesele yaratma	bovver n.