sahil - Türkisch Englisch Wörterbuch

sahil

Bedeutungen von dem Begriff "sahil" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 28 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
sahil beach n.
Perhaps they are in lovely villas by lovely beaches, getting a nice tan.
Belki de güzel sahillerde güzel villalarda güzelce bronzlaşıyorlardır.

More Sentences
sahil seaside n.
Many vacation home markets are in rural, mountain or seaside areas.
Birçok tatil evi pazarı kırsal, dağ veya sahil bölgelerindedir.

More Sentences
sahil coast n.
What we need is a joining of forces on the coast, and clearly that will not happen without friction.
İhtiyacımız olan şey sahilde güçlerin birleştirilmesidir ve bunun sürtüşme olmadan gerçekleşmeyeceği açıktır.

More Sentences
sahil shore n.
The second aspect is that Europe has many ports, many shores and many coasts.
İkinci husus ise Avrupa'nın çok sayıda limana, çok sayıda kıyıya ve çok sayıda sahile sahip olmasıdır.

More Sentences
General
sahil coast n.
Tourists come to my coast, for example, for the crabs.
Örneğin turistler benim sahilime yengeçler için gelirler.

More Sentences
sahil seashore n.
They made for the seashore.
Onlar sahile doğru gitti.

More Sentences
sahil seafront n.
Halvard Hotel is situated on the seafront in Douglas, 700 metres from Steam Packet Company.
Halvard Hotel, Douglas sahilinde, Steam Packet Company'ye 700 metre uzaklıkta yer almaktadır.

More Sentences
sahil shore n.
We walked a few minutes and reached the shore.
Birkaç dakika yürüdük ve sahile ulaştık.

More Sentences
sahil coastal adj.
Astral Lodge is situated in the centre of the historic coastal town of Hastings, directly opposite the beach.
Astral Lodge, tarihi sahil kasabası Hastings'in merkezinde, plajın tam karşısında yer almaktadır.

More Sentences
Marine
sahil shore n.
Sami swam back to shore.
Sami sahile geri yüzdü.

More Sentences
Geography
sahil coast n.
We know from media reports that bombs and weapons were dumped just off the coast.
Medyada çıkan haberlerden, bombaların ve silahların sahilin hemen açıklarına atıldığını biliyoruz.

More Sentences
sahil beach n.
So do pictures of people on beaches armed with buckets and spades.
Sahillerde kova ve küreklerle çekilmiş insan resimleri de öyle.

More Sentences
General
sahil sea coast n.
sahil seaboard n.
sahil strand n.
sahil bank n.
sahil littoral n.
sahil coastline n.
sahil seacoast n.
sahil waterside n.
sahil sea front n.
sahil sea side n.
sahil sea bank n.
sahil seastrand n.
sahil heated adj.
Marine
sahil marine [obsolete] n.
Geography
sahil coste [obsolete] n.
sahil side n.

Bedeutungen, die der Begriff "sahil" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 398 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
sahil koruma coast guard n.
Coast guards, Land forces, Gendarmerie and Police are responsible for the prevention of illegal immigration.
Sahil koruma, kara kuvvetleri, jandarma ve polis yasa-dışı göçün önlenmesinden sorumludurlar.

More Sentences
sahil şeridi coastline n.
With 3,000 miles of coastline around Ireland, the possibility of illicit drug smuggling is always present.
İrlanda'nın çevresindeki 3,000 millik sahil şeridinde yasadışı uyuşturucu kaçakçılığı ihtimali her zaman mevcuttur.

More Sentences
sahil boyunca along the beach adv.
They strolled along the beach.
Sahil boyunca gezindiler.

More Sentences
sahil boyunca along the shore adv.
My favorite pastime is strolling along the shore.
En sevdiğim eğlence sahil boyunca gezinmektir.

More Sentences
Trade/Economic
sahil koruma coast guard n.
A coast guard helicopter approached the ship.
Bir sahil koruma helikopteri gemiye yaklaştı.

More Sentences
Technical
sahil güvenlik coast guard n.
What Can the Coast Guard Offer My Family?
Sahil Güvenlik Aileme Ne Sunabilir?

More Sentences
Marine
sahil güvenlik coastguard n.
The coastguard must be the strong arm of the agency for maritime safety.
Sahil güvenlik, deniz güvenliği ajansının güçlü kolu olmalıdır.

More Sentences
Military
sahil güvenlik coast guard n.
New coast guard ships are much more sophisticated than the vessels they're replacing.
Yeni sahil güvenlik gemileri, değiştirdikleri gemilerden çok daha karmaşık.

More Sentences
General
güney afrika'da east london'la port shepstone arasındaki sahil şeridi wild coast n.
güney afrika'da durban kentinden kuzeyde tugela nehrinin döküldüğü yere kadar olan sahil şeridi dolphin coast n.
sahil çakılı shingle n.
alüvyonlu sahil alluvial coast n.
sahil koruma botu cutter n.
sahil kumulu coastal dune n.
nice ve cannes arasında bulunan bir fransız sahil kasabası antibes n.
sahil kordonu sandbar n.
bir tür sahil kuşu willet n.
gümüş kıyı, kuzeyde oporto'dan güneyde costa de lisboa'ya kadar uzanan portekiz sahil şeridi costa de prata n.
sahil koruma coastguard n.
sahil şeritleri shorelines n.
sahil kesimi seaboard n.
sahil şeridi coast line n.
sahil koruma shore protection n.
ispanyolca'da sahil playa n.
sahil koruma görevlisi coastguard n.
sahil hattı shore line n.
altın kıyı, katalonya'da turistik sahil bölgesi costa dorada n.
sahil kırılması coastal refraction n.
kumlu sahil yolu dene n.
sahil muhafaza coast guards n.
sahil ticareti coasting trade n.
sahil yapıları waterfronts n.
sahil yolu coast road n.
sahil yolu coastal road n.
abd ve güney amerika'da sahil kulübesine verilen isim cabana n.
sahil arsası waterfront n.
sahil yosunu wrack n.
sahil kesimi coastal region/area n.
güneşli bir sahil a sunny beach n.
sahil boyu coastline n.
sahil koruma görevlisi coast guard n.
sahil kenarı seashore n.
sahil kenarı coastline n.
sahil kulübesi beach hut n.
sahil bölgesi coastland n.
sahil kenti coastal town n.
sahil şehri coastal city n.
sahil şehri seaside city n.
sahil kenti coastal city n.
sahil kenti seaside city n.
sahil şehri coastal town n.
kayalıklı sahil manzarası cliffy coastal scenery n.
(eskiden avustralya ve yeni zelanda'da) sahil kurtarma ekibinde cankurtaranın yüzerken bağlı olduğu kemerin makarasını çalıştıran görevli reelman n.
(eskiden avustralya ve yeni zelanda'da) sahil kurtarma ekibinde cankurtaranın yüzerken bağlı olduğu kemerin makarasını çalıştıran görevli reel man n.
kamu yararına açılmış ve abd hükümeti tarafından korunan sahil dinlence alanı national seashore n.
sahil şeridi beachfront n.
sahil bölgelerinde geçici işler yapan kimse beachcomber n.
suriye'nin batı bölümünde yer alan bir sahil kenti latakia n.
ekvador'un sahil kesiminde yaşayan yerli bir halk manta n.
ekvador'un sahil kesiminde yaşayan yerli bir halka mensup kimse manta n.
kıyı veya nehir boyunca görülen batık çamurdan sahil mudbank n.
küçük sahil anlamına gelen bir japon soyadı obama n.
denize kıyısı olmayan kentlere sahil bölgelerinden balık getiren kimse ripper [obsolete] n.
kayalık sahil şeridi rock n.
sahil düzenlenişi coasting n.
sahil kenarı praya n.
sahil kenarı shoreside n.
sahil insanı shoreman n.
sahil insanı shoresman n.
sahil yönü shoreward n.
(abd sahil güvenlik teşkilatına bağlı) cankurtaran surfman [us] n.
sahil boyunca gitmek coast v.
(sahil) boyunca seyretmek range v.
(nehir, sahil vb.) boyunca tadını çıkararak yürümek stroll along (a river, a beach) v.
sahil boyu littoral adj.
sahilde ya da sahil yakınında bulunan littoral adj.
sahil üzerinde beachside adj.
sahil ile ilgili shore adj.
sahil kenarında bulunan shory adj.
sahil boyunca coastwise adv.
sahil yakınında on shore adv.
Colloquial
kumsal/sahil güzeli beach bunny n.
birleşik devletler sahil güvenliği için kullanılan alaycı bir tabir knee-deep navy [us] n.
Idioms
plaj/sahil yakışıklısı beach bum n.
Politics
sahil güvenlik komutanlığı coast guard command n.
(britanya'da) sahil güvenliğe ait veya ilişkin preventive adj.
Institutes
sahil güvenlik komutanlığı coast guard command n.
birleşik devletler sahil güvenliği (bdsg) united states coast guard (uscg) n.
sahil güvenlik komutanlığı command of coast guard n.
avrupa sınır ve sahil güvenlik ajansı european border and coast guard agency n.
avrupa sınır ve sahil güvenlik teşkilatı european border and coast guard agency n.
Industry
sahil şeridi boyunca bulunan okyanus termal enerji dönüşüm tesisleri offshore assets n.
sahil şeridi boyunca faaliyet gösteren nükleer enerji santralleri offshore assets n.
sahil şeridi boyunca bulunan derin su limanları offshore assets n.
sahil şeridi boyunca faaliyet gösteren petrol ve gaz tesisleri offshore assets n.
sahil şeridi boyunca bulunan madencilik ve endüstriyel tesisler offshore assets n.
sahil şeridi boyunca bulunan petrol ve gaz tesisleri offshore assets n.
sahil şeridi boyunca faaliyet gösteren madencilik ve endüstriyel tesisler offshore assets n.
sahil şeridi boyunca faaliyet gösteren okyanus termal enerji dönüşüm tesisleri offshore assets n.
sahil şeridi boyunca faaliyet gösteren navigasyon yardımcıları offshore assets n.
sahil şeridi boyunca bulunan navigasyon yardımcıları offshore assets n.
sahil şeridi boyunca faaliyet gösteren derin su limanları offshore assets n.
sahil şeridi boyunca bulunan nükleer enerji santralleri offshore assets n.
Tourism
sahil şeridi coastal band n.
sahil beldesi coastal town n.
Technical
sahil göçmesi caving n.
sahil hattı bankline n.
sahil kaldırımı bank paving n.
sahil erozyonu coast erosion n.
kıyı, sahil veya sahil şeridi rivage n.
sahil bölgesi coastal reach n.
sahil koruma yapısı sea defence structure n.
sahil koruması coast protection n.
sahil muhafaza coast guard n.
sahil koruma işleri sea defence works n.
sahil etkisi shore effect n.
sahil bölgesi coastal region n.
kumlu sahil sandy coast n.
sahil sahası coastal area n.
sahil duvarı bonding n.
sahil güvenlik teknesi coast guard cutter n.
sahil kırılması coastal refraction n.
sahil gergi halatları shore guys n.
sahil temizleme makinesi beach cleaning machine n.
sahil temizleme makinesi beach cleaner n.
sahil temizleme aracı beach cleaner n.
sahil temizleme aracı beach cleaning machine n.
sahil boyunca coastal adj.
sahil boyunca alongshore adj.
Radio
sahil refraksiyonu land effect n.
sahil refraksiyonu shoreline effect n.
Architecture
sahil ayağı abutment n.
Construction
sahil evi terası widows walk n.
sahil evi terası widow's walk n.
Traffic
sahil tahkimatı shore protection n.
Marine
sahil görevi shore duty n.
sahil parkı beach park n.
sahil istasyonu shore station n.
erozyonun olmadığı sıradan sahil normal beach n.
gelişen sahil advancing coast n.
sahil kuşu shorebird n.
sahil balıkçılığı beach fishing n.
sahil  profili beach profile n.
çakıl tabanlı sahil plaj shingle beach n.
sahil devriyesi shore patrol n.
sahil yeşil alanı beach green space n.
sahil kuşu shore bird n.
sahil faaliyeti beach process n.
dinlenmeye yönelik yapay sahil artificial waterside n.
çakıllı sahil gravel coast n.
deniz kabuğu ve kumdan oluşan sahil shell sand beach n.
statik olarak dengeli sahil statically stable beach n.
sahil çıkıntısı beach cusp n.
yapay sahil artificial coast n.
sahil besleme alanı beach nourishment area n.
yansıtıcı sahil reflective beach n.
sahil şeridi shoreline n.
dalgayı sönümleyen sahil dissipative beach n.
sahil mesire yeri beach resort n.
sahil oyunları beach playing n.
tünek şeklinde sahil perched beach n.
kıyı girintisindeki ufak sahil pocket beach n.
sahil malzemesi beach material n.
sığ sahil shallow beach n.
ilerleyen sahil advancing coast n.
geri sahil backbeach n.
sahil balıkçılığı seashore fishing n.
sahil gemisi coasting vessel n.
tünek sahil tipi sualtı dalgakıran perched beach-type submerged breakwater n.
sahil şehri sea town n.
küçük sahil gemisi coaster n.
sahil güvenlik memurları coast guards n.
sahil gemisi coaster n.
sahil güvenlik görevlilileri coast guards n.
sahil ticareti coasting trade n.
sahil muhafızı coast guard n.
sahil güvenlik botu coast guard boat n.
sahil güvenlik seyir merkezi coast guard navigation center n.
sahil kurtarma botu inshore rescue boat n.
çin'de sahil bölgelerinde koloniler halinde kümelenmiş küçük teknelerde yaşayan etnik grubun üyesi olan kimse tankia n.
çin'de sahil bölgelerinde koloniler halinde kümelenmiş küçük teknelerde yaşayan etnik grubun üyesi olan kimse tanka n.
gemi ile sahil arasında mal taşıyan tekne tender n.
abd sahil güvenlik teşkilatı us coast guard n.
abd sahil güvenlik teşkilatı u. s. coast guard n.
küçük sahil gemisi grab n.
felemenklerin kullandığı büyük bir sahil gemisi flyboat n.
(abd donanması ve sahil güvenlik) en düşük rütbe seaman recruit n.
(abd donanması ve sahil güvenlik) rütbesi denizci erin altında olan kimse seaman apprentice n.
abd donanmasında deniz, sahil ve ırmaklardaki özel harekatları yürütmek için eğitilip teçhiz edilmiş tim sea-air-land team n.
(abd donanması ve sahil güvenlik) denizci erin astı olan bir rütbe seaman apprentice n.
(abd donanması ve sahil güvenlik) rütbesi en düşük kimse seaman recruit n.
sahil kayıkçısı hoveler n.
sahil boyunca gitmek coast v.
sahil boyu seyretmek stand off and on v.
sahil boyunca denize açılmak undersail v.
(gemi, kara) ufuk ile sahil orta hattı arasında kalan deniz alanında bulunan in the offing adj.
abd donanmasında deniz, sahil ve ırmaklardaki özel harekatları yürütmek için eğitilip teçhiz edilmiş tim seal abrev.
Physics
sahil şeridi paradoksu coastline paradox n.
Marine Biology
sahil güvenlik botu fishery protection vessel n.
sahil hattı uzunluğu length of shoreline n.
washington ve güney aşağı kaliforniya arasındaki sahil şeridine özgü benekli bir levrek kelp bass (paralabrax clathratus) n.
kuzey atlantik'in sahil sularında yaşayan, kaygan ve pulsuz bir deriye sahip olan yemeklik bir balık pholis gunnellus n.
kuzey atlantik'in sahil sularında yaşayan, kaygan ve pulsuz bir deriye sahip olan yemeklik bir balık butterfish n.
kuzey atlantik'in sahil sularında yaşayan, kaygan ve pulsuz bir deriye sahip olan yemeklik bir balık rock gunnel n.
kuzey ve güney amerika'nın sıcak sahil sularında yaşayan, istavritgiller familyasına mensup çeşitli kısa ve basık gövdeli gümüşi balıklara verilen ad moonfish n.
Zoology
sahil kuşu shore bird n.
sahil kuşu limicoline bird n.
bir göçmen sahil kuşu limicolae n.
göçmen sahil kuşu migratory shorebird n.
kocagözgiller familyasından olan birçok kahverengi sahil kuşuna verilen ad dikkop [south africa] n.
Botanic
sahil çamı maritime pine n.
sahil karanfili limonium sinuatum n.
sahil karanfili sealavender n.
sahil karanfili marsh-rosemary n.
sahil karanfili sea-lavender n.
sahil karanfili statice n.
sahil karanfili sea lavender n.
sahil kurt ayağı gipsywort n.
sahil kurt ayağı lycopus europaeus n.
sahil kurt ayağı gypsywort n.
büyük sahil köknarı abies grandis n.
sahil sekoyası coast redwood n.
sahil sekoyası california redwood (sequoia sempervirens) n.
avustralya'nın sahil kesimlerinde yetişen uzun bir okaliptüs ağacı tallow wood (eucalyptus microcorys) n.
büyük ve deri benzeri yaprakları olan, pasifik sahil kıyısı boyunca yetişen, yaprak dökmeyen bir meşe tanbark oak (notholithocarpus densiflorus) n.
büyük ve deri benzeri yaprakları olan, pasifik sahil kıyısı boyunca yetişen, yaprak dökmeyen bir meşe tanoak n.
bazen süs bitkisi olarak yetiştirilen, genellikle sahil bölgelerine özgü pantropik bir ağaç portia tree (thespesia populnea) n.
bazen süs bitkisi olarak yetiştirilen, genellikle sahil bölgelerine özgü pantropik bir ağaç seaside mahoe n.
bazen süs bitkisi olarak yetiştirilen, genellikle sahil bölgelerine özgü pantropik bir ağaç bendy tree n.
bazen süs bitkisi olarak yetiştirilen, genellikle sahil bölgelerine özgü pantropik bir ağaç tulip tree (hespesia populnea) n.
bazen süs bitkisi olarak yetiştirilen, genellikle sahil bölgelerine özgü pantropik bir ağaç milo n.
bazen süs bitkisi olarak yetiştirilen, genellikle sahil bölgelerine özgü pantropik bir ağaç pacific rosewood n.
bazen süs bitkisi olarak yetiştirilen, genellikle sahil bölgelerine özgü pantropik bir ağaç indian tulip tree n.
sahil kızılağacı seaside alder (alnus maritima) n.
sahil kızılağacı brook alder n.
sahil süpürge çalısı american heather (hudsonia tomentosa) n.
sahil süpürge çalısı sand false heather n.
sahil süpürge çalısı woolly beachheather n.
sahil kıyılarında bulunan morumsu çiçekli bir bitki american sea rocket (cakile edentula) n.
kumlu sahil ve tepelerde yetişen kaba çok yıllık bir ot cinsi ammophila n.
sahil andız otu samphire (inula crithmoides) n.
sahil andız otu golden samphire (inula crithmoides) n.
sahil andız otu sampire (inula crithmoides) n.
sahil bölgelerinde yetişen çeşitli bitkilere verilen ad sampire n.
sahil papatyası seaside daisy (erigeron glaucous) n.
yeşilimsi sarı çiçekleri ve turuncu-sarı meyveleri olan bir abd sahil bitkisi starhair groundcherry n.
yeşilimsi sarı çiçekleri ve turuncu-sarı meyveleri olan bir abd sahil bitkisi stellate ground-cherry n.
yeşilimsi sarı çiçekleri ve turuncu-sarı meyveleri olan bir abd sahil bitkisi yellow henbane (physalis viscosa) n.
yeşilimsi sarı çiçekleri ve turuncu-sarı meyveleri olan bir abd sahil bitkisi grape groundcherry n.
sahil eriği çalısı beach plum (prunus maritima) n.
sahil eriği beach plum n.
sahil eriği çalısı beach plum bush (prunus maritima) n.
büyük sahil göknarı white fir n.
büyük sahil göknarı abies grandis n.
büyük sahil göknarı lowland white fir n.
bazen süs bitkisi olarak yetiştirilen, sahil bölgelerine özgü pantropik bir ağaç bendy tree (thespesia populnea) n.
bazen süs bitkisi olarak yetiştirilen, sahil bölgelerine özgü pantropik bir ağaç seaside mahoe (thespesia populnea) n.
sahil çamı jack pine n.
sahil çamı beach pine n.
sahil çamı lodgepole n.
sahil çamı lodgepole pine n.
sahil çamı shore pine n.
sahil çamı pinus contorta n.
sahil çamı spruce pine n.
sahil çamı maritime pine (pinus pinaster) n.
sahil çamı cluster pine (pinus pinaster) n.
sahil çamı cluster fir (pinus pinaster) n.
sahil karanfili marsh rosemary n.
sahil otu ammophila arenaria n.
sahil otu gibi deniz kenarında yetişen çeşitli çimlere verilen ad matweed n.
yeşilimsi sarı çiçekleri ve turuncu-sarı meyveleri olan bir abd sahil bitkisi henbane n.
bazen süs bitkisi olarak yetiştirilen, genellikle sahil bölgelerine özgü pantropik bir ağaç miro n.
abd'nin doğu ve güneydoğu bölgelerinin sahil kesimlerinde yetişen ve dikenli yaprakları olan bir kurtayağı foxtail grass n.
abd'nin doğu ve güneydoğu bölgelerinin sahil kesimlerinde yetişen ve dikenli yaprakları olan bir kurtayağı lycopodium alopecuroides n.
sahil çamı pinaster n.
sahil çamı pineaster n.
sahil karanfili sea beet n.
sahil ördekotu sea grass n.
büyük ve belirgin başçıklı amerikan sahil çimi spike-grass n.
Social Sciences
alaska'nın güneydoğusundaki sahil ve ada bölgelerinde yaşayan amerikan yerlisi bir halk tlinkit n.
alaska'nın güneydoğusundaki sahil ve ada bölgelerinde yaşayan amerikan yerlisi halkın bir mensubu tlingit n.
güney carolina, georgia ve kuzey florida'ya bağlı ada ve sahil yerleşimlerinde yaşayan siyahi topluluk gullah n.
güney carolina, georgia ve kuzey florida'ya bağlı ada ve sahil yerleşimlerinde yaşayan siyahi toplulukların konuştuğu kırma ingilizce gullah n.
güney carolina ve georgia'ya bağlı ada ve sahil yerleşimlerinde yaşayan ve bir zamanlar kölelik yapmış kimselerden ve onların altsoyundan oluşan topluluğa mensup kimse gullah n.
kamerun'un sahil kesiminde yaşayıp bantuca konuşan bir halk duala n.
güney carolina, georgia ve kuzey florida'ya bağlı ada ve sahil yerleşimlerinde yaşayan siyahi toplulukların dil ve kültürlerine ilişkin gullah adj.
History
18. ve 19. yüzyılda new england'daki sahil evlerinde çatılarında bulunan bir tür platform veya teras widows walk n.
denize kıyısı olmayan kentlere sahil bölgelerinden balık getiren kimse ripler [uk] n.
Environment
sahil çizgisi araştırması shoreline survey n.
sahil profili beach profile n.
sahil yıkaması littoral drift n.
sahil falezi coastal cliff n.
sahil iyileştirmesi beach nourishment n.
sahil terası shore terrace n.
sahil erozyonu beach erosion n.
sahil tesisleri coastal facilities n.
sahil çizgisi değişimi shoreline change n.
sahil profilinin değişimi change of beach profile n.
sahil erozyon kontrolu beach erosion control n.
sahil sınıflaması beach classification n.
sahil kumu birikintisi coastal sand dune n.
sahil akıntısı coastal current n.
sahil koruması coastal protection n.
sahil dolgusu land reclaimation n.
Geography
sahil ötesi platformları offshore platform n.
sahil alanı coastal area n.
alüvyonlu sahil alluvial toast n.
sahil kordonu sand bar n.
sahil kordonu sandbar n.
antartika'da bir sahil bölgesi caird coast n.
hawaii'deki kauai adasının batısında bir sahil na pali coast n.
yunanistan'ın doğusundaki sıradağların eteklerindeki dar bir sahil şeridi thermopylae n.
nehir ya da sahil kıvrımı elbow n.
san francisco'da bir sahil bölgesi embarcadero n.
ingiltere'de bir sahil kasabası yarmouth n.
portekiz'in batısında yer alan bir sahil beldesi estoril n.
ispanya'da bir sahil kasabası benidorm n.
kuzeydoğu çin'de bir sahil bölgesinin eski adı kwantung n.
suriye'nin batı bölümünde yer alan bir sahil kenti lattakia n.
ingiltere'de bir sahil kasabası bexhill n.
hawaii'de ünlü bir sahil ve tatil yeri waikiki n.
sahil şeridi litoral n.
sahil şeridi littoral zone n.
sahil şeridi littoral n.
bataklık olan sahil bölgesi maremma n.
sahil sırtı ridge n.
kuzeybatı rusya'da bir sahil bölgesi murmansk coast n.
kuzeybatı rusya'da bir sahil bölgesi murman coast n.
cornwall'da bir sahil kasabası par n.
new jersey'de bir sahil bölgesi pine barrens n.
pasifik okyanusu'na kıyısı olan sahil bölgeleri pacific rim n.
kanada'da bir sahil kenti dartmouth n.
florida'nın güney sahil açıklarında bulunan bir mercan resifi florida key n.
sahil ülkesi seaboard n.
sahil şeridi sealine n.
mercan adalarla çevrili sahil şeridi skerry n.
suların altında kalan sahil şeridi supralittoral n.
sahil şeridi boyunca uzanan alan surfside n.
güney ingiltere'de bir sahil kasabası hove n.
fransa'nın güneydoğusunda bir sahil beldesi saint-tropez n.
Geology
sahil çıkıntısı foreland n.
sahil göçmesi caving n.
Military
sahil krokisi beach sketch n.
sahil güvenlik subayı coast guard officer n.
sahil kum tepesi beach ridge n.
sahil koruma gemisi coast guard ship n.
sahil merkezi beach centre n.
sahil eğimi beach slope n.
sahil güvenlik ihtiyat teşkilatı the coast guard reserve n.
sahil uzunluğu beach length n.
sahil komutanlığı coastal command n.
sahil kesiti beach profile n.
sahil devriye uçağı coastal n.
sahil devriyesi beach patrol n.
sahil keşif geçici raporu beach survey interim report n.
sahil güvenlik ve emniyet timleri coast guard and security teams n.
sahil güvenlik akademisi öğrencisi cadet n.
sahil güvenlik komutanlığı turkish coast guard command n.
sahil güvenlik komutanlığı coast guard command n.
sahil sonu beach end n.
sahil güvenlik botu coast guard boat n.
sahil krokisi map chart n.
sahil çıkarma yeri beach landing site n.
gemi sahil gemi tamponu ship-shore-ship buffer n.
güdümlü füzeli sahil refakat gemisi guided missile coastal escort n.
abd sahil güvenlik teşkilatı united states coast guard n.
sahil savunma gücü coastal defense force n.
jandarma ve sahil güvenlik akademisi gendarmerie and coast guard academy n.
taktik hava kumandanı (sahil) tactical air commander (ashore) n.
sahil kıyısındaki tahkimatlarda hedefin menzil ve konumunu elde etmeye yarayan aygıt relocator n.
abd donanması ve sahil güvenliğinin giydiği beyaz üniforma whites n.
abd donanması ve sahil güvenliğinin giydiği beyaz üniforma white n.
sahil güvenlik görevlisi coastguardman n.
sahil güvenlik görevlisi coastguardsman n.
sahil çıkarma alanı bls (beach landing site) abrev.
sahil çıkarma yeri bls (beach landing site) abrev.
Music
küba ve meksika'nın sahil kesiminde popüler olan bir salon dansı son n.
Latin
(abd sahil güvenlik teşkilatı'nın mottosu) her daim sadık semper fidelis expr.
(abd sahil güvenlik teşkilatı'nın mottosu) her daim hazır semper paratus expr.
Ornithology
kuzey amerika'ya özgü sahil kuşu willet (catoptrophorus semipalmatus) n.
bir sahil kuşu cinsi catoptrophorus n.
eski dünya'ya özgü sahil kuşlarını içeren bir familya family glareolidae n.
bir tür sahil kuşu pill-willet n.
sahil kuşları sand birds n.
sahil kuşları shore birds n.
haematopus cinsi sahil kuşu sea piet n.
calidris cinsi küçük bir sahil kuşu sea sandpiper n.
haematopus cinsi sahil kuşu sea pye n.
haematopus cinsi sahil kuşu sea pyot n.
haematopus cinsi sahil kuşu sea pie n.
çeşitli sahil kuşlarına verilen ad sea snipe n.
sahil kuşu shore snipe n.
sahil kuşları shore birds n.
Slang
amerika birleşik devletleri sahil güvenlik elemanı/mensubu puddle pirate [derogatory] [us] n.
(donanma veya sahil güvenlikte) çömez bahriyeli swabby n.
(donanma veya sahil güvenlikte) çömez bahriyeli swabbie n.
British Slang
batı lancashire sahil kesiminde doğmuş kimse sand grown n.
Modern Slang
avustralya'nın queensland eyaletinde bir sahil kasabası airlie beach n.