slow - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

slow

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "slow" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 53 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
slow v. yavaşlatmak
slow adj. yavaş
slow adj. ağır
General
slow n. yavaş kimse
slow n. ağır hareket eden şey
slow v. ağırlaşmak
slow v. yavaşlamak
slow adj. zor anlayan
slow adj. bati
slow adj. geri (saat)
slow adj. yavaş giden
slow adj. geç anlayan
slow adj. durgun
slow adj. eli ağır
slow adj. acelesiz
slow adj. kesat
slow adj. geri kalmış
slow adj. geç olan
slow adj. sıkıcı
slow adj. uzun süren
slow adj. ağır
slow adj. geri
slow adj. ağırkanlı
slow adj. bıktırıcı
slow adj. kaplumbağa gibi
slow adj. geç
slow adj. yavaş yavaş etkileyen
slow adj. aheste
slow adj. yavaş
slow adj. yavaş hareket eden
slow adj. ağır hareket eden
slow adj. yavaş ilerleyen
slow adj. nazik
slow adj. hafif
slow adj. (hamur kağıt) ıslak
slow adj. (hamur kağıt) sıvıyı akıtan
slow adj. kademeli
slow adj. aşamalı
slow adj. evreli
slow adv. yavaş bir şekilde
slow adv. yavaş yavaş
slow adv. yavaşça
Technical
slow adj. yavaş
Gastronomy
slow adj. düşük sıcaklıkta pişirilen
slow adj. yavaş yavaş pişen
Sport
slow adj. (kriket kalesi) atılan topun hızla geri sıçrayamayacağı durumda olan
slow adj. (yarış pisti yüzeyi) ıslak ve yapış yapış
Photography
slow adj. ağır çekim yapabilen
Slang
slow adj. mankafa
slow adj. alık
slow adj. aval
slow adj. laf anlamaz
slow adj. kalın kafalı

Bedeutungen, die der Begriff "slow" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 375 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
slow down v. yavaşlatmak
slow down v. yavaşlamak
General
slow flowing water n. ağır akan su
slow wipe n. yavaş silme
slow train n. posta treni
slow coach n. ağırkanlı kimse
go-slow n. işi yavaşlatma grevi
go-slow n. işi yavaşlatma
slow movement n. yavaş hareket
slow movement n. ağır hareket
slow city n. yavaş şehir
citta slow n. yavaş şehir
slow city n. yavaş şehir (akımı)
a slow dance n. yavaş bir dans
slow start n. yavaş başlangıç
slow-mo n. ağır çekim
slow wave n. yavaş dalga
slow music n. sakin müzik
a slow learner n. yavaş öğrenen kimse
a slow learner n. ağır öğrenen kimse
slow build up n. yavaş yavaş gelişme
slow build up n. ağır ağır gelişme
slow cooker n. yavaş pişirici
slow response n. yavaş tepki
slow response n. gecikmeli tepki
a slow moving river n. yavaş akan bir nehir
slow-cooking n. yavaş pişirme
slow gait n. dört vuruşlu tırıs yürüyüş
slow lane n. görece daha yavaş ilerleme kaydedilen durum
slow lane n. ağır ilerleme
slow lane n. yavaş gelişim
slow-wittedness n. yavaş idrak etme
slow-wittedness n. durgun zekalılık
smv (slow-moving vehicle) n. yavaş hareket eden araç
slow down v. hızını almak
be slow v. geri kalmak
slow up v. yavaşlatmak
slow down v. ağırlaşmak
slow down v. hızını eksiltmek
be unable to slow down v. hızını alamamak
go slow v. ağırdan almak
be slow v. geri kalmak (saat)
go slow v. yavaşlatmak
slow down v. ağırlaştırmak
slow up v. yavaşlamak
slow the growth v. büyümesini yavaşlatmak
slow something down v. ağırlaştırmak
slow down v. hafiflemek
slow up v. hızını eksiltmek
(for a time piece) be slow v. geri kalmak
become slow v. yavaşlamış olmak
slow (down) the tempo v. tempoyu düşürmek
become slow-witted v. hımbıllaşmak
one's tempo slow down v. temposu düşmek
slow down the aging process v. yaşlanmayı geciktirici etkisi olmak
slow down the aging process v. yaşlanmayı geciktirmek
speak slow v. yavaş konuşmak
run at a slow pace v. yavaş tempoda koşmak
slow down the speed v. hızı düşürmek
slow down the speed v. hızı azaltmak
slow down the time v. zamanı yavaşlatmak
slow gait v. yavaş yavaş yürümek
slow gait v. yavaş yavaş hareket etmek
slow-handclap v. yavaş alkışlarla eşlik etmek
slow-handclap v. ağır ağır alkışlamak
slow and sure adj. temkinli
slow moving adj. ağır
slow moving adj. yavaş hareket eden
very slow adj. çok yavaş
too slow adj. çok yavaş
dead slow adj. çok yavaş
dead slow adj. nerdeyse durmuş
dead slow adj. nerdeyse hiç hareket etmeyen
slow-witted adj. mankafa
slow-witted adj. geç anlayan
slow-gaited adj. yavaş yürüyen
slow-witted adj. kalın kafalı
slow-working adj. eli ağır
rather slow adj. oldukça yavaş
quite slow adj. oldukça yavaş
slow-going adj. yavaş hareket eden
slow-footed adj. yavaş hareket eden
slow-going adj. yavaş ilerleyen
slow-going adj. ağır hareket eden
slow-footed adj. yavaş ilerleyen
slow-footed adj. ağır hareket eden
slow-to-materialize adj. yavaş ilerleyen/gerçekleşen/ortaya çıkan
slow-to-warm-up adj. yavaş alışan
slow-to-warm-up adj. (bir yere) yavaş ısınan
slow-paced adj. yavaş
slow-paced adj. ağır hareket eden
slow-paced adj. ağır (hareket eden)
slow-footed adj. yavaş
slow-footed adj. ağır hareket eden
slow-footed adj. ağır (hareket eden)
go-slow adj. incelikli ve dikkatli (davranış, bakış açısı)
slow motion adj. yavaş hareket eden
slow motion adj. ağır çalışan
slow motion adj. yavaş işleyen
slow-acting adj. yavaş etki eden
slow-acting adj. yavaş çalışan
slow-acting adj. hızlı olmayan
slow-motion adj. yavaş işleyen
slow-motion adj. yavaş ilerleyen
slow-moving adj. ağır hareket eden
slow-moving adj. yavaş ilerleyen
slow-moving adj. yavaş satan
slow-moving adj. yavaş işleyen
slow-speaking adj. yavaş konuşan
slow-spoken adj. yavaş konuşan
at a slow rate adv. yavaş bir hızla
by slow degrees adv. yavaş yavaş
in slow motion adv. ağır çekimde
Phrasals
slow someone down v. birinin hızını kesmek
slow in v. (animasyonda kareler arasındaki boşluğu azaltarak) yavaşlatmak
slow in v. (animasyonda) hızını azaltmak/düşürmek
slow out v. (animasyonda kareler arasındaki boşluğu artırarak) hızlandırmak
slow out v. (animasyonda) hızını artırmak
Phrases
be swift to hear, slow to speak expr. konuşmadan önce dikkatlice dinle
Proverb
slow and steady wins the race yavaş ama istikrarlı olan yarışı kazanır
slow and steady always wins the race yavaş ve istikrarlı olan daima kazanır
be swift to hear, slow to speak iki dinle bir konuş
be swift to hear, slow to speak iki dinle bir söyle
Colloquial
a slow news day n. sıradan/sakin/olaysız bir gün
slow-in n. (animasyonda kareler arasındaki boşluğu azaltarak) yavaşlatma
slow-in n. (animasyonda) hızını azaltma/düşürme
slow-out n. (animasyonda kareler arasındaki boşluğu artırarak) hızlandırma
slow-out n. (animasyonda) hızını artırma
slow time n. standart süre
slow time n. standart zaman
a slow burn v. kafası kızmak
be a slow burn v. sakinken yavaş yavaş aşırı derecede sinirlenmek
a slow burn v. tepesi atmak
go slow (on something) v. (bir şeyi) ağırdan almak
slow going adj. ağır hareket eden
slow going adj. yavaş ilerleyen
slow going adj. yavaş hareket eden
slow-mo adj. yavaş hareket eden
slow-mo adj. ağır çekimde çalışan
slow-mo adj. normalden yavaş çalışan
slow-mo adj. yavaş işleyen
Idioms
slow burn n. ağır ağır/adım adım/yavaş yavaş ilerleme
a slow burn n. ağır ağır/adım adım/yavaş yavaş gelişen şey
slow burn n. zamanla büyüme/gelişme
a slow burn n. ağır ağır/adım adım/yavaş yavaş artan şey
a slow burn n. ağır ağır/adım adım/yavaş yavaş etkisini gösteren şey
slow boat to china n. çok uzun süre
slow study n. ağır kavrayan
slow study n. ağır öğrenen
slow motion train wreck n. izlenen fakat durdurulamayan felaket
slow motion train wreck n. yavaş yavaş gelen ve durdurulamayan afet
life in the slow lane n. sakin yaşam
life in the slow lane n. ihtiyatlı yaşam
life in the slow lane n. uçlarda olmayan bir yaşam tarzı
life in the slow lane n. dikkatli bir yaşam tarzı
life in the slow lane n. pek yoğun olmayan bir yaşam tarzı
life in the slow lane n. pek hareketli olmayan bir yaşam tarzı
be slow on the uptake v. ağır kavramak/adapte olmak
slow-walk v. ağırdan almak
take it slow v. ağırdan almak
take it slow v. bir şeyi ağır ve temkinli biçimde yapmak
be a bit on the slow side v. biraz yavaş anlamak
slow-walk v. bir işi yavaş yavaş yapmak
slow-walk v. geciktirmek
slow to catch on v. jeton köşeli olmak
do a slow burn v. sinirlenmeye başlamak
slow to catch on v. (durumun/olayın) farkına geç/zor varmak
be slow off the mark v. (müdahale etmede) ağır kalmak
do a slow burn v. yavaş yavaş sinirlenmek
be (a little) slow on the uptake v. (biraz) ağır/yavaş kavramak
be (a little) slow on the uptake v. anlamakta (biraz) zorluk/sıkıntı çekmek
be slow off the mark v. yavaş harekete geçmek
be slow off the mark v. yavaş müdahale etmek
be slow off the mark v. yavaş idrak etmek
be slow on the uptake v. yavaş öğrenmek
be slow on the uptake v. ağır kavramak
be slow off the mark v. ağır kanlı olmak
be slow off the mark v. ağır hareket etmek
be slow off the mark v. tepkileri/hareketleri ağır olmak
be slow off the mark v. tepkileri/hareketleri yavaş olmak
take (something) slow v. (bir şeyi) ağırdan almak
take (something) slow v. (bir şeyi) ağır ve temkinli biçimde yapmak
take (something) slow v. (bir şeyde) dikkatlice ve yavaş ilerlemek
slow as molasses adj. kaplumbağa gibi yavaş
slow as molasses adj. kağnı gibi yavaş
slow on the draw adj. kalın kafalı
slow off the blocks adj. (bir şeyde) yavaş
on a slow boat to china adv. fizandan geliyormuş gibi
on a slow boat to china adv. çok uzun sürede
on a slow boat to china adv. bitmek bilmez bir zaman diliminde
on a slow boat to china adv. dünyanın öteki ucundan geliyormuş gibi
on a slow boat to china expr. fizandan geliyormuş gibi
on a slow boat to china expr. çok uzun sürede
on a slow boat to china expr. bitmek bilmez bir zaman diliminde
on a slow boat to china expr. dünyanın öteki ucundan geliyormuş gibi
slow boat to china expr. fizandan geliyormuş gibi
slow boat to china expr. çok uzun sürede
slow boat to china expr. bitmek bilmez bir zaman diliminde
slow boat to china expr. dünyanın öteki ucundan geliyormuş gibi
slow on the uptake expr. algılama sorunlu
slow on the draw expr. algılama sorunlu
slow on the draw expr. jetonu geç düşen
slow on the uptake expr. jetonu geç düşen
slow as molasses in January expr. kağnı gibi yavaş
as slow as molasses expr. kaplumbağa gibi yavaş
as slow as molasses expr. kağnı gibi yavaş
slow as molasses in January expr. kaplumbağa gibi yavaş
slow off the mark expr. kalın kafalı
slow on the uptake expr. kalın kafalı
as slow as molasses in january expr. kağnı gibi yavaş
as slow as molasses in january expr. kaplumbağa gibi yavaş
slow but sure expr. yavaş ama emin adımlarla
in the slow lane expr. verimsiz durumda
in the slow lane expr. yavaş tarafta
in the slow lane expr. daha yavaş
in the slow lane expr. hızı kesilmiş
in the slow lane expr. uçlarda yaşamayı bırakmış
in the slow lane expr. durulmuş
in the slow lane expr. diğerlerinden düşük hızda
in the slow lane expr. hızı/verimi düşük şekilde
Speaking
slow down! interj. ağır ol
how slow expr. ne kadar yavaş
he is a bit slow expr. kafası pek basmıyor
please slow down! expr. lütfen yavaşla!
Trade/Economic
obsolete or slow-moving goods n. demode veya yavaş giden mallar
slow assets n. hareketsiz varlıklar
slow assets n. kolaylıkla paraya dönüştürülemeyen varlıklar
medium-slow moving items n. orta-yavaş sarf parçaları
slow assets n. sabit değerler
slow asset n. sabit kıymet
slow goods n. sürümü zor mallar
slow growth recovery n. yavaş büyüme canlanması
be on a go slow v. işi yavaşlatmak
slow defaulting adj. borcunu geç ödeyen
Politics
slow movement n. yavaş hareketi
Industry
go slow v. (işçi-işveren anlaşmazlığında taktik olarak) işi ağırdan almak
Technical
slow ahead n. ağıryol ileri komutu
slow crack growth on notched pipes n. çentikli borular üzerindeki yavaş çatlak ilerlemesi
slow speed connection n. düşük hızlı bağlantı
slow-acting relay n. geciktirme rölesi
slow-setting cement n. geç sertleşen çimento
slow setting cement n. geç katılaşan çimento
slow pressure rise n. kontrollü yanma
slow running n. rölanti
slow-settling glass n. uzun cam
slow-release fertilizer n. yavaş salımlı gübre
resistance to slow crack growth n. yavaş çatlak büyümesine direnç
slow axis n. yavaş eksen
slow wearing n. yavaş aşınma
slow and regular wear n. yavaş ve düzenli aşınma
slow wearing n. yavaş yıpranma
slow neutron n. yavaş nötron
slow sand filter n. yavaş kum filtresi
slow crack growth n. yavaş çatlak büyümesi
slow-break switch n. yavaş kapamalı anahtar
slow strain rate test n. yavaş gerinme hız deneyi
slow wearing n. yavaş eskime
slow deformation n. yavaş deformasyon
slow bending test n. yavaş eğme deneyi
slow-match n. yavaş yanan kibrit
slow-release relay n. yavaş işletme rölesi
slow-settling glass n. yavaş sertleşen cam
slow moving machine plate n. yavaş hareketli makine plakası
slow-motion n. yavaşlatılmış hareket
slow-make switch n. yavaş açmalı anahtar
slow shear test n. yavaş kesme testi
slow reactor n. yavaş reaktör
slow time scale n. yavaş süreli ölçek
slow spot n. yavaş internet bölgesi
slow down v. hızını düşürmek
slow down v. hızı azaltmak
slow down v. yavaşlatmak
slow down v. yavaşlamak
slow-burning adj. yavaş yanan
Computer
slow motion n. ağır çekim
slow keys n. yavaş tuşlar
slow tracking n. yavaş iniş
slow pages n. yavaş sayfalar
slow press n. yavaş basma
slow link n. yavaş bağlantı
the connection seems very slow expr. bağlantı hızı çok yavaş
cursor blink slow expr. imlecin yanıp sönmesi yavaş
Informatics
slow motion n. ağır çekim
slow fading n. uzun dönemli sönümlenme
Telecom
slow motion n. ağır çekim
reverse slow motion n. tersine ağır çekim
slow associated control channel n. yavaş ilişkilendirilmiş kontrol kanalı
slow channel n. yavaş kanal
Electric
slow blow n. geciktirmeli sigorta
slow blow n. gecikmeli sigorta
Automotive
slow cut solenoid valve n. düşük hız solenoyit valfı
carburettor slow idle adjusting screw n. karbüratör düşük rölanti ayar vidası
slow-moving vehicles n. yavaş hareket eden taşıtlar
slow lane n. yavaş geçiş şeridi
slow leak n. yavaş hava kaçırma
slow passer n. yavaş sollayan
slow charge n. yavaş şarj
slow down indicator n. yavaşla lambası
Traffic
slow lane n. yavaş gidilen şerit
Railway
slow freight train n. yavaş yük treni
Marine
slow ahead n. ağır yol ileri komutu
slow drift oscillation n. yavaş sürüklemeli salınım
be slow in stays v. kolay orsaya gelmek
slow down v. yol kesmek
Medical
slow-growing tumor with low malignant potential n. düşük malignite potansiyeli taşıyan yavaş büyüyen tümör
slow accumulation of the blood through the epidural space n. kanın epidural mesafedeki yavaş birikimi
coronary slow flow n. koroner yavaş akım
a slow-growing painless mass n. yavaş büyüyen ağrısız bir kitle
slow virus disease n. yavaş virüs hastalığı
slow drug release n. yavaş ilaç salınışı
slow-growing tumor n. yavaş büyüyen tümör
slow-twitch muscles n. yavaş kasılan kaslar
slow pulse n. yavaş nabız
slow pulse n. düşük nabız
slow-release adj. yavaş salınımlı
Physiology
slow-wave sleep n. derin uyku
slow-twitch adj. yavaş kasılan (kas lifi)
Pathology
slow feeding of newborn n. yenidoğanın yavaş beslenmesi
slow infection n. uzun kuluçka süresi olan virüs enfeksiyonu
slow virus n. kuluçka süresi uzun olan enfeksiyöz virüs
Gastronomy
slow cooker n. yiyeceklerin uzun sürede ve yavaş pişmesini sağlayan elektrikli tencere
Chemistry
slow combustion n. yavaş yanma
Zoology
slow loris (nycticebus pygmaeus) n. pigme loris
slow loris (nycticebus pygmaeus) n. güneydoğu asya'ya özgü bir lemur
slow-worm n. babaköş
slow worm n. babaköş
slow-worm n. kör kertenkele
slow worm n. kör yılan
slow worm n. kör kertenkele
slow-worm n. kör yılan
slow loris n. lemur ailesi
slow-worm n. yılanımsı kertenkele
slow worm n. yılanımsı kertenkele
slow lemur n. yavaş loris
slow lemur n. zehirli bir primat
Social Sciences
slow food n. ayaküstü yemek alışkanlığına (fast food) karşı oluşturulmuş geleneksel yeme biçimlerinin korunmasını teşvik eden hareket
slow food n. yavaş gıda
Literature
slow burn adj. hikayesi aheste ilerleyen (yapım)
Geology
slow spreading ridges n. yavaş yayılan sırtlar
slow-spreading mid-ocean ridges n. yavaş yayılan okyanus ortası sırtlar
Military
slow march n. ağır adımlarla yürüyüş
slow fire n. yavaş ateş
slow time n. (özellikle cenaze törenlerinde uygulanan) yavaş yürüyüş temposu
Sport
long slow distance (l.s.d) n. düşük tempolu uzun mesafe
slow pitch n. bir softbol çeşidi
slow whistle n. (kural ihlalini haber veren) geç çalınan hakem düdüğü
slow whistle n. hakemin geç düdük çalması
slow-pitch n. on kişilik takımlar ile oynanan bir softbol türü
slow down the tempo v. tempoyu düşürmek
Basketball
slow break n. hücuma yavaş yavaş gelip set hücumuna başlama
Football
slow down the tempo v. oyunu soğutmak
Theatre
slow-burning adj. ağır hareket eden
slow-burning adj. ağır ilerleyen
slow-burning adj. (ağır ilerlemesine rağmen) ilgi uyandıran
Cinema
slow motion n. yavaşlatılmış hareket
slow motion n. yavaş çekim
slow motion adj. ağır çekimde olan
slow motion adj. yavaş çekime ait veya ilişkin
slow-burning adj. ağır çekimde olan
slow-burning adj. ağır çekim
Photography
slow-motion adj. ağır çekimde olan
slow-motion adj. yavaş çekime ait veya ilişkin
Printery
slow/quick setting n. yavaş/hızlı kuruma
Slang
the go slow n. tecrit hücresi
slow blow n. yavaş sakso/oral seks
slow (one's) roll [us] v. sakinleşmek
slow (one's) roll [us] v. durulmak
slow (one's) roll [us] v. sakin olmak
slow (one's) roll [us] v. yatışmak
slow-witted adj. kalın kafalı
slow in the head adj. aptal
slow in the head adj. geri zekalı
slow in the head adj. salak
slow your roll [us] exclam. sakinleş
slow your roll [us] exclam. sakin ol