something of a (something) - Türkisch Englisch Wörterbuch

something of a (something)

Bedeutungen von dem Begriff "something of a (something)" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Colloquial
something of a (something) expr. (bir şey) gibi bir şey

Bedeutungen, die der Begriff "something of a (something)" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Colloquial
a touch of (something) n. birazcık (bir şey)
This soup needs just a touch of salt.
Bu çorbanın birazcık tuza ihtiyacı var.

More Sentences
a touch of (something) n. bir tutam (bir şey)
How about adding a touch of pepper?
Bir tutam biber eklemeye ne dersin?

More Sentences
a fan of (someone or something) n. (birinin/bir şeyin) hayranı
I am not a fan of Apple products.
Apple ürünlerinin hayranı değilim.

More Sentences
a matter of (something) n. (bir şey) meselesi
Safety is not only a matter of rules, but also of culture.
Güvenlik sadece bir kurallar meselesi değil, aynı zamanda bir kültür meselesidir.

More Sentences
something of a expr. biraz
You're something of a troublemaker, aren't you?
Sen biraz baş belasısın, değil mi?

More Sentences
a load of (something) expr. bir sürü (bir şey)
The truck carried a load of furniture.
Kamyon, bir sürü mobilya taşıyordu.

More Sentences
Idioms
a beam of (something) n. (bir şey) ışığı
A beam of sunlight came through the clouds.
Bulutların arasından bir güneş ışığı huzmesi geldi.

More Sentences
General
something of a puzzle n. bilinmez bir sır
(someone/something) which is a blend of the two n. ikisi ortası
(someone/something) which is a blend of the two n. ikisinin ortası
have a dream of (someone/something) v. rüyasını görmek
keep something in a corner of one's mind v. aklının bir köşesinde tutmak
give somebody a sniff of something v. koklatmak
keep something in a corner of one's mind v. aklının bir köşesinde bulundurmak
get a kick out of something v. keyif almak
take a bite of something v. bir şeyden bir ısırık almak
make a practice of doing something v. bir şeyi adet edinmek
feel a twinge of guilt about something v. vicdan azabı çekmek
feel a twinge of guilt about (something) v. vicdan azabı duymak
cloak something in a guise of v. bir şeyi başka bir şeyin kisvesine büründürmek
take a bite of something v. bir şeyden bir lokma ısırmak
cause somebody to make a habit of something v. alışkanlık yapmak
make a big deal out of something v. sorun haline getirmek
make a big deal out of something v. problem haline getirmek
be a victim of (somebody/something) v. kurbanı olmak
be fond of (something/someone) a lot v. çok hoşlanmak
not believe a word of something v. bir kelimesine bile inanmamak
not believe a word of something v. tek kelimesine bile inanmamak
make a story out of something v. hikayeleştirmek
have a dream of (someone/something) v. rüyada görmek
pin a piece of jewellery onto something v. takı takmak
pin a piece of jewellery to something v. takı takmak
draw a meaning (out of something) v. mana çıkarmak
pin a piece of jewellery on something v. takı takmak
be something of a v. gibi bir şey olmak
be something of a v. biri kendi çapında bir ... olmak
have a good command of something v. bir şeyi yapmayı iyi bilmek
have a good command of something v. bir şeyi yapmaya vakıf olmak
be a strict follower of something v. sıkı takipçisi olmak
make a secret of something v. bir şey/şeyler saklamak
be a sign of the bad quality of something v. bir şeyin kötü kalitesinin işareti olmak
be a part of something v. bir şeylerin bir parçası olmak
be a big fan of something/someone v. bir şeyin veya bir kimsenin büyük bir hayranı olmak
become a fan of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) sevmeye başlamak
become a fan of (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) hayranı olmak
become a fan of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) takdir etmeye başlamak
become a fan of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) tutmaya/desteklemeye başlamak
become a fan of (someone or something) v. (birine/bir şeye) ilgi/merak duymaya başlamak
become a part of (something) v. parçası haline gelmek
Phrasals
give a gift of something to someone v. (bir kimseye birşey(i)) hediye etmek
incapacitate (someone) for (something) for (a period of time) v. (birini bir süreliğine bir işi yapmak için) güçsüz kılmak
incapacitate (someone) for (something) for (a period of time) v. (birini bir süreliğine bir işi yapmaktan) aciz bırakmak
incapacitate (someone) for (something) for (a period of time) v. (birini bir süreliğine bir işi yapmak için) güçsüz düşürmek/bırakmak
incapacitate (someone) for (something) for (a period of time) v. (birini bir süreliğine bir şeyi/işi) yapamaz hale getirmek
incapacitate (someone) for (something) for (a period of time) v. (birini bir süreliğine bir şeyi/işi) yapamaz duruma getirmek
ride (on) a wave of (something) v. (bir şeyin) tadını çıkarmak
ride (on) a wave of (something) v. (bir şeyden) faydalanmak
Phrases
of a/an/the (something) persuasion expr. (bir şey) inancına sahip
of a/an/the (something) persuasion expr. (bir şey) özelliklerini taşıyan
of a/an/the (something) persuasion expr. (bir şey) inancında/fikrinde
of a/an/the (something) persuasion expr. (bir şey) fikrini benimseyen
as a result of (something) expr. (bir şeye) bağlı olarak
as a result of (something) expr. (bir şey) nedeniyle
as a result of (something) expr. (bir şeyden) dolayı
as a result of (something) expr. (bir şey) yüzünden
as a result of (something) expr. (bir şeyin) sonucu olarak
Colloquial
hang of a (someone or something) n. harika (biri/bir şey)
hang of a (someone or something) n. çok ilginç (biri/bir şey)
hang of a (someone or something) n. çok iyi (biri/bir şey)
hang of a (someone or something) n. çok heyecan verici (biri/bir şey)
honey of a something n. bir şeyin en kayda değer olanı
honey of a something n. içlerinde en özeli
honey of a something n. bir şeyin en dikkat çekicisi
honey of a something n. çok özel bir şey
honey of a something n. bir şeyin en mükemmeli
honey of a something n. bir şeyin en olağanüstü olanı
honey of a something n. bir şeyin en dikkat çekici olanı/göze çarpanı
honey of a something n. bir şeyin en iyisi
honey of a something n. bir şeyin en hatırı sayılır olanı
a whiff of (something) n. (bir şeyden) azıcık bile
a touch of (something) n. ufacık/küçücük (bir şey)
a whiff of (something) n. (bir şeyin) ip ucu
a whiff of (something) n. (bir şey) hakkında en ufak bir bilgi
a touch of (something) n. bir nebze (bir şey)
a touch of (something) n. azıcık (bir şey)
a touch of (something) n. az miktarda (bir şey)
a whiff of (something) n. (bir şeyden) zırnık
a whiff of (something) n. (bir şeyden) zerre kadar
a whiff of (something) n. (bir şey) hakkında ip ucu
a touch of (something) n. ciddi olmayan (bir şey/hastalık, kırgınlık)
a whiff of (something) n. inceden gelen (bir şey) kokusu
a whiff of (something) n. belli belirsiz alınan (bir şey) kokusu
a touch of (something) n. bir parça (bir şey)
a whiff of (something) n. hafifçe gelen kötü (bir şey) kokusu
a whiff of (something) n. alttan alta gelen (bir şey) kokusu
a touch of (something) n. hafif (bir şey/hastalık, kırgınlık)
a fan of (someone or something) n. (birinin/bir şeyin) destekçisi
a fan of (someone or something) n. (birinin/bir şeyin) düşkünü
a matter of (something) n. (bir şeye) bağlı
a matter of (something) n. (bir şey) işi
a matter of (something) n. (bir şeye/bir şey yapmaya) bakar
a matter of (something) n. (bir şey) gereği
a matter of (something) n. (bir şeyle) alakalı
a matter of (something) n. (bir şey) icabı
hell of a someone/something n. fena biri/bir şey
hell of a someone/something n. müthiş biri/bir şey
hell of a someone/something n. harika biri/bir şey
hell of a someone/something n. felaket biri/bir şey
hell of a someone/something n. acayip biri/bir şey
hell of a someone/something n. feci biri/bir şey
be a fan of (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) destekçisi olmak
be a fan of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) desteklemek
be a fan of (someone or something) v. (birine/bir şeye) ilgi duymak
be a fan of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) tutmak
be a fan of (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) hayranı olmak
be a fan of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) beğenmek
be a fan of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) takdir etmek
be a fan of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) çok sevmek
be not much of a (something) v. pek matah (bir şey) olmamak
be not much of a (something) v. o kadar da iyi (bir şey) olmamak
be not much of a (something) v. pek de iyi (bir şey) olmamak
be not much of a (something) v. pek etkileyici (bir şey) olmamak
not be much of a something v. pek de iyi bir şey olmamak
not be much of a something v. pek matah bir şey olmamak
not be much of a something v. pek de bir şey olmamak
not be much of a something v. o kadar da bir şey olmamak
not be much of a something v. pek de etkileyici bir şey olmamak
a number of (something) adj. çeşitli (bir şeyler)
a number of (something) adj. birkaç (bir şey)
a number of (something) adj. bazı (bir şeyler)
a number of (something) adj. birtakım (bir şey)
a hell of a someone or something adv. şahane/harika/enfes (bir şey veya kişi)
a hell of a someone or something adv. olağanüstü (bir şey veya kişi)
a hell of a someone or something adv. berbat/korkunç (bir şey veya kişi)
a hell of a someone or something adv. fena/feci (bir şey veya kişi)
a hell of a someone or something adv. muhteşem ötesi/süper ötesi (bir şey veya kişi)
a hell of a someone or something adv. felaket/müthiş (bir şey veya kişi) (olumlu ve olumsuz anlamda)
a hell of a someone or something adv. rezil/çok kötü/bombok (bir şey veya kişi)
a hell of a someone or something adv. çok iyi/aşırı iyi (bir şey veya kişi)
a mess of (something) expr. bir dolu/sürü
one heck of a (something or someone) expr. çok zor (şey)
one heck of a (something or someone) expr. kaçırılmaz (fırsat/şey)
one heck of a (something or someone) expr. çok iyi/sıkı/süper/harika (kişi/şey)
one heck of a (something or someone) expr. berbat/çok kötü/tam bir baş belası (kişi/şey)
not a trace (of something) expr. küçücük (bir şey) bile yok
not a trace (of something) expr. az da olsa (bir şey) yok
not a trace (of something) expr. biraz bile (bir şey) yok
not a trace (of something) expr. (bir şeyden) eser yok
something of a expr. bir miktar
something of a expr. bir derece
a kind of something expr. bir çeşit bir şey olarak
a load of (something) expr. yığınla (bir şey)
a kind of something expr. bir nevi bir şey olarak
a load of (something) expr. bir yığın (bir şey)
a kind of something expr. bir tür bir şey olarak
a load of (something) expr. çok miktarda (bir şey)
a load of (something) expr. bir dolu (bir şey)
a shade of (something) expr. bir tür (bir renk)
a shade of (something) expr. bir çeşit (bir renk)
a shade of (something) expr. (bir rengin) bir tonu
a shade of (something) expr. (bir rengin) bir türü
all of a piece with something expr. bir şeyle aynı
all of a piece with something expr. bir şeyle bağıntılı
all of a piece with something expr. bir şeyle tutarlı
all of a piece with something expr. bir şeyle uyumlu
all of a piece with something expr. bir şeyle uyumlu
all of a piece with something expr. bir şeyle tutarlı
all of a piece with something expr. bir şeyle bağıntılı
all of a piece with something expr. bir şeyle aynı
(a) heap of (something) expr. bir yığın (bir şey)
hell of a lot of (something) expr. bir yığın (bir şey)
hell of a lot of (something) expr. bir sürü (bir şey)
hell of a lot of (something) expr. çok sayıda/miktarda (bir şey)
hell of a lot of (something) expr. sürüsüne bereket (bir şey)
(a) heap of (something) expr. epey (bir şey)
hell of a lot of (something) expr. birçok (bir şey)
(a) heap of (something) expr. bir tomar (bir şey)
(a) heap of (something) expr. çok fazla (bir şey)
(a) heap of (something) expr. çok (bir şey)
it is a matter of (doing something) expr. önemli olan (bir şey yapmak
it's a question of (something) expr. aslında/nihayetinde (bir şeyle) ilgili
it's a question of (something) expr. (bir şey) meselesi
it is a matter of (doing something) expr. (bir şey yapma) meselesi
Idioms
a mother lode of something n. birşeyin ana kaynağı
a mother lode of something n. birşeyin başlıca kaynağı
a (kind of) reflection on (someone or something) n. (mecazi) bir şeyin vitrini
a deuce of a (something) n. çetrefilli şey
a shopping list of (something) n. bir konudaki talep/istek listesi
a (kind of) reflection on (someone or something) n. (mecazi) bir şeyin vitrini
a (kind of) reflection on (someone or something) n. bir şeyin örneği/yansıması
a deuce of a (something) n. çok zorlu şey
a (kind of) reflection on (someone or something) n. bir şeyin örneği/yansıması
a (kind of) reflection on (someone or something) n. (mecazi) gösteren
a (kind of) reflection on (someone or something) n. (mecazi) gösteren şey
a deuce of a (something) n. rezil
a deuce of a (something) n. berbat
a (kind of) reflection on (someone or something) n. temsil eden şey
a deuce of a (something) n. kepaze
a deuce of a (something) n. beter
a blind bit of (something) n. hiç de … almama
a blind bit of (something) n. hiç
a blind bit of (something) n. zerre kadar
a blind bit of (something) n. hiçbir … yaratmama
a blind bit of (something) n. en ufak
a case of (something) n. (bir şey) krizi
a case of (something) n. (bir şey) vakası
a case of (something) n. (bir hastalık) vakası (türkçede genelde "vakası" kullanılmayıp sadece hastalığın adı söylenir)
a case of (something) n. (bir şey) nöbeti
a trick worth two of (something) [obsolete] n. bir diğerine göre daha üstün plan, fikir veya öneri
a variation on the theme of (something) n. yeni bir hava katan şey
a variation on the theme of (something) n. yeni bir soluk getiren/katan şey
a (kind of) reflection on (someone or something) n. (bir şeyin/birinin) ön yüzünü/görünen yüzünü oluşturan
a (kind of) reflection on (someone or something) n. (bir şeyin/birinin) vitrinini oluşturan
a (kind of) reflection on (someone or something) n. (bir şeyi/birini) temsil eden
a deuce of a (something) n. lanet (bir şey)
a deuce of a (something) n. berbat (bir şey)
a deuce of a (something) n. çok kötü (bir şey)
a deuce of a (something) n. çok zor (bir şey)
a deuce of a (something) n. beter (bir şey)
a deuce of a (something) n. rezil (bir şey)
a beam of (something) n. (umut veren bir şey) kaynağı
a beam of (something) n. (pozitif bir şey) kaynağı
a beam of (something) n. (pozitif/umut veren bir şey) kapısı
a bird’s-eye view (of something) n. (bir şeyin) kuş bakışı görünümü/görüntüsü/manzarası
a card-carrying member (of something) n. (bir şeyin) resmi üyesi
a card-carrying member (of something) n. (bir şeyin) lisanslı üyesi
a card-carrying member (of something) n. (bir şeyin) daimi üyesi
a lot in the way of something n. bir şey namına pek bir şey
a leading light (in/of something) n. (bir şeyin) parlayan yıldızı
a lot in the way of something n. bir şeye ilişkin pek bir şey
a laundry list of (something) n. upuzun (bir şey) listesi
a leading light (in/of something) n. (bir şeydeki) ışık saçan kimse
a leading light (in/of something) n. (bir şeydeki) parlayan yıldız
a leading light (in/of something) n. (bir şeyde) önemli bir yere sahip kimse
a lot in the way of something n. bir şeye dair pek bir şey
a mine of information (about somebody/something) n. (biri/bir şey hakkında) ayaklı kütüphane
a mine of information (about somebody/something) n. (biriyle/bir şeyle ilgili) çok bilgi barındıran kimse, kitap
(do something) as a matter of form n. formaliteden (bir şey yapmak)
(do something) as a matter of form n. kural icabı (bir şey yapmak)
(do something) as a matter of form n. prosedür gereği (bir şey yapmak)
a mine of information (on somebody/something) n. (biri/bir şey üzerine) bir bilgi hazinesi
(do something) as a matter of form n. formalite icabı (bir şey yapmak)
a mine of information (on somebody/something) n. (biri/bir şey hakkında) ayaklı kütüphane
(do something) as a matter of form n. görüntü icabı (bir şey yapmak)
a mine of information (about somebody/something) n. (biriyle/bir şeyle) ilgili bilgi madeni
a mine of information (on somebody/something) n. (biriyle/bir şeyle ilgili) çok bilgi barındıran kimse, kitap
a mine of information (about somebody/something) n. (biri/bir şey üzerine) bir bilgi hazinesi
a mine of information (on somebody/something) n. (biriyle/bir şeyle) ilgili bilgi madeni
a past master (of something) n. (bir şeyin/işin) uzmanı
a past master (of something) n. (bir şeyde/işte) çok iyi
a past master (of something) n. (bir şeyde/işte) uzman
a past master (of something) n. (bir şeyin/işin) ehli
a past master (of something) n. (bir şeyde/işte) usta
a past master (of something) n. (bir şeyin/işin) ustası
a past master (of something) n. (bir şeyin/işin) erbabı
a sine qua non (of/for something) [us] n. (bir şey için) zaruri olan bir şey
a sine qua non (of/for something) [us] n. (bir şey için) mutlaka aranılan şart
a sine qua non (of/for something) [us] n. (bir şey için) olmazsa olmaz bir şey
a slew of (something) n. çok sayıda (bir şey)
a sine qua non (of/for something) [us] n. (bir şeyin) olmazsa olmazı
a sine qua non (of/for something) [us] n. (bir şeyin) temel/zorunlu şartı
a slew of (something) n. çok miktarda (bir şey)
a slew of (something) n. bir sürü (bir şey)
a slew of (something) n. bir yığın (bir şey)
a slew of (something) n. birçok (bir şey)
a sine qua non (of/for something) [us] n. (bir şeyin) zaruri/olmazsa olmaz şartı
a feel of (something) n. (bir şeyi) özümseme
a feel of (something) n. (bir şey) hakkında derinlemesine bilgi
a feel of (something) n. (bir şeyde) tecrübe
a feel of (something) n. (bir şeyi) kavrama
a grand old man (of something) n. (bir şeyde) kıdemli adam
a grand old man (of something) n. (bir şeyde) tecrübe sahibi adam
a grand old man (of something) n. (bir şeyde) saygın ve tecrübeli kimse
a feel of (something) n. (bir şeyi) iyi anlama
a grand old man (of something) n. (bir şeyde) eski adam
a grand old man (of something) n. (bir şeyin) müdavimi/gediklisi
a bottomless pit (of something) n. sınırsız (bir şey)
a bottomless pit (of something) n. sonu gelmeyen (bir şey)
a bottomless pit (of something) n. sonsuz (bir şey)
a bottomless pit (of something) n. hiç bitmeyecek (bir şey)
(a) fat chance (of something/doing something) n. (bir şey/bir şeyi yapmak için) hiç şans yok
(a) fat chance (of something/doing something) n. (bir şeyin/bir şeyi yapmanın) ihtimali/imkanı yok
(a) fat chance (of something/doing something) n. (bir şey/bir şeyi yapmak) uzak ihtimal
make a study of something v. bir şeyi özellikle incelemek
make a study of something v. kendine iş edinmek
make a right badge-up of something v. içine etmek
make a meal out of something v. gerektiğinden fazla önemsemek
give a lot of importance to something v. çok önem vermek
make a meal of something v. üzerinde gerekenden fazla durmak
make a meal of something v. üzerine gerektiğinden fazla düşmek
have a worm's eye view of something v. bir konunun az veya önmesiz olan kısmını bilmek
make a meal of something v. gerektiğinden fazla önemsemek
make a meal out of something v. gerektiğinden daha fazla zaman harcamak
make a meal of something v. pireyi deve yapmak
make a meal of something v. gerektiğinden daha fazla zaman harcamak
make a meal out of something v. pireyi deve yapmak
give a lot of importance to something v. aşırı önem vermek
make a meal out of something v. üzerine gerektiğinden fazla düşmek
make a meal out of something v. üzerinde gerekenden fazla durmak
give a lot of importance to something v. fazlasıyla önemsemek
take something with a grain of salt v. kuşku ile karşılamak
take something with a pinch of salt v. kuşku ile karşılamak
take something with a pinch of salt v. şüphe ile yaklaşmak
take something with a grain of salt v. ihtiyatla yaklaşmak
take something with a pinch of salt v. ihtiyatla yaklaşmak
take something with a grain of salt v. şüphe ile yaklaşmak
pull something out of a hat v. hiç yoktan yaratmak
write something on the back of a postage stamp v. bir konu hakkında çok az bilgisi olmak
fit something on the back of a postage stamp v. bir konu hakkında çok az bilgisi olmak
be a card-carrying member of something v. resmi üye olmak
be a fully paid-up member of something v. daimi üye olmak
be a card-carrying member of something v. daimi üye olmak
be a fully paid-up member of something v. resmi üye olmak
make a meal of something v. bir şeyler yemek
make a mess of something v. -i berbat etmek
paint a picture of something v. bir şeyin resmini çizmek
pull something out of a hat v. şapkadan tavşan çıkarmak
while a period of time away (doing something) v. (bir süre bir şeyle) meşgul olmak
get a charge out of something v. bir şeyden zevk/haz almak
get a bang out of something v. bir şeyden zevk/haz almak
get a kick out of something v. bir şeyden zevk/haz almak
something is not a bed of roses v. çok kolay olmamak
something is not a bed of roses v. toz pembe olmamak
something is not a bed of roses v. güllük gülistanlık olmamak
have had a bellyful of something v. canına tak etmek
make a federal case out of something v. bir şeyi gereğinden fazla büyütmek
make a federal case out of something v. bir şeyi fazla abartmak
make a federal case out of something v. bir şeyi gereğinden fazla abartmak
take a bite out of something v. azaltmak
come within a whisker of something v. bir şeyle burun buruna gelmek
come within a whisker of something v. bir şeyi neredeyse yapacak olmak
come within a whisker of something v. ramak kalmak
make a big thing out of something v. önemini abartmak
make a big thing out of something v. abartmak
make a federal case of out of something v. bir şeyi çok büyütmek
not have the ghost of a chance of something v. hiç şansı olmamak
make a lot of money on something v. (bir şeyden) çok para kazanmak
make a good fist of doing something v. iyi bir iş çıkarmak
make a good fist of something v. iyi bir iş çıkarmak
make a good fist of something v. bir şeyi iyi yapmak
make a good fist of doing something v. bir şeyi iyi yapmak
make a big deal out of something v. pireyi deve yapmak
have a sound grasp of something v. bir konuya tam anlamıyla hakim olmak
have a good grasp of something v. bir konuyu iyice kavramak
get a solid grasp of something v. bir konuya tam anlamıyla hakim olmak
get a sound grasp of something v. bir konuya tam anlamıyla hakim olmak
have a solid grasp of something v. bir konuyu iyice kavramak
get a sound grasp of something v. bir konuyu iyice kavramak
get a good grasp of something v. bir konuyu iyice kavramak
have a solid grasp of something v. bir konuya tam anlamıyla hakim olmak
get a good grasp of something v. bir konuya tam anlamıyla hakim olmak
have a sound grasp of something v. bir konuyu iyice kavramak
get a solid grasp of something v. bir konuyu iyice kavramak
have a good grasp of something v. bir konuya tam anlamıyla hakim olmak
make a big play of something v. abartılı bir şekilde dikkat çekmek
make a great play of something v. abartılı bir şekilde dikkat çekmek
get a lot of mileage out of something v. bir şeyi (eskiyinceye/bozuluncaya kadar) tam anlamıyla kullanmak
get a lot of mileage out of something v. bir şeyden fazlasıyla yarar sağlamak
make a big thing out of something v. pireyi deve yapmak
make a big thing of something v. pireyi deve yapmak
make a day of doing something v. tüm gününü (bir şey yaparak) harcamak
make a federal case of something v. pireyi deve yapmak
make a federal case out of something v. pireyi deve yapmak
make a habit of something v. alışkanlık haline getirmek
make a great show of something v. bir şeyi göstere göstere (gözünün içine soka soka) yapmak
make a practice of something v. bir şeyi adet haline getirmek
make a point of (doing something) v. özen göstermek
make a point of (doing something) v. önem vermek
make a production out of something v. işleri (bir şeyleri) karmaşıklaştırmak/ daha karmaşık hale getirmek
make a production of something v. işleri (bir şeyleri) karmaşıklaştırmak/ daha karmaşık hale getirmek
be of a single mind about something v. aynı fikirde olmak
be of a single mind about something v. aynı düşünmek
be of a single mind about something v. hemfikir olmak
of a mind to do (something) v. (bir şeyi yapma) niyetinde olmak
make a point of something v. bir şeyi büyütmek/abartmak
make a point of something v. (bir şeyi) mesele haline getirmek
reap a harvest of something v. semeresini görmek
reap a harvest of something v. ektiğini biçmek
ride a wave of something v. yakaladığı olumlu hava/arkasına aldığı rüzgar ile hareket etmek/gelişmek
ride a wave of something v. (ilgiden) yararlanmak
ride a wave of something v. (ilginin) tadını çıkarmak
stand a chance (of doing something) v. (bir şey için) şansı olmak
not put (a lot) of stock in something v. dikkate almamak
not put (a lot) of stock in something v. önemsememek
give someone a taste of something v. tadına vardırmak
give someone a taste of something v. tadını aldırmak
give someone a taste of something v. tadını almasını/tadına varmasını sağlamak
come within a hair('s breadth) of someone or something v. sıyırmak
come within a hair('s breadth) of someone or something v. çok yaklaşmak
come within a hair('s breadth) of someone or something v. ramak kalmak
get a thrill out of something v. bir şeyi yapmaktan heyecan duymak
make a dog's breakfast of something v. bir şeyi berbat etmek/çok kötü yapmak
make a good fist of doing something v. çok iyi bir iş çıkarmak
have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something) v. iyice kavramak
have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something) v. tam olarak kapmak
have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something) v. tam olarak idrak etmek
have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something) v. iyice anlamak
paint a black picture (of someone or something) v. (birini) kötülemek
paint a black picture (of someone or something) v. kapkara bir tablo çizmek
be within a whisker of (something) v. az daha/neredeyse (bir şey) yapacak olmak
be within a whisker of (something) v. (bir şeyle) burun buruna gelmek
be within a whisker of (something) v. (bir şeye) ramak/az kalmak
be within a whisker of (something) v. (bir şeyi) ucu ucuna/kıl payı/son anda kaçırmak
be within a whisker of (something) v. (bir şeyden) ucu ucuna/kıl payı/son anda kurtulmak
be/stay one jump a head (of somebody/something) v. (hep) bir adım önünde/ilerisinde olmak
be/stay one jump a head (of somebody/something) v. avantajlı durumunu korumak
be/stay one jump a head (of somebody/something) v. avantajlı durumda olmak
be/stay one jump a head (of somebody/something) v. (hep) bir basamak üstünde olmak
become a fan of (someone or something) v. (birine veya bir şeye) ilgi duymaya başlamak
become a fan of (someone or something) v. (birinin veya bir şeyin) hayranı/düşkünü olmaya başlamak
become a fan of (someone or something) v. (birinden veya bir şeyden) hoşlanmaya başlamak
become a fan of (someone or something) v. (birini veya bir şeyi) sevmeye başlamak
have a bellyful (of something) v. şişmek
have a bellyful (of something) v. tıka basa yemek
have a bellyful (of something) v. şişmek
have a bellyful (of something) v. sabrı taşmak/tükenmek/kalmamak
have a bellyful (of something) v. canına tak demek/etmek
have a bellyful (of something) v. karnı şişmek
have a bellyful (of something) v. artık katlanamamak/dayanamamak
have a bellyful (of something) v. boğazına kadar gelmek
have a bellyful (of something) v. karnı doyuncaya kadar yemek
have a bellyful (of something) v. karnını doldurmak
have a bellyful (of something) v. yetmek
make a better fist of (something) v. (bir şeyde birinden) daha başarılı olmak
make a poor fist of (something) v. bir işi becerememek
make a poor fist of (something) v. iyi yapamamak
make a poor fist of (something) v. çok kötü bir iş çıkarmak
make a poor fist of (something) v. kötü yapmak
make a better fist of (something) v. (bir şeyde birinden) daha iyi iş çıkarmak
make a better fist of (something) v. (bir şeyde birinden) daha iyi olmak
have a/the feel of (something) v. bir şeyde tecrübe kazanmak
have a/the feel of (something) v. bir şeyi özümsemek
have a/the feel of (something) v. bir şeyi kavramak
make a drama out of something v. bir şeyi dramatize etmek
make a drama out of something v. bir şeyden drama yaratmak
make a drama out of something v. bir şeyi/olayı abartmak
make a drama out of something v. bir şeyi/olayı büyütmek
make a drama out of something v. bir şeyi/olayı dramaya çevirmek
pick (someone or something) out of a hat v. (birini/bir şeyi) rastgele/gelişigüzel seçmek
have a bad opinion of (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) hakkında kötü bir fikre/izlenime sahip olmak
make a good fist of (something) [uk] v. (bir şeyi) iyi yapmak
make a poor fist of (something) v. (bir işi) kalitesiz yapmak
have a good opinion of somebody/something v. birinin/bir şeyin hakkında iyi bir fikre sahip olmak
make a good fist of (something) [uk] v. iyi bir iş çıkarmak
make a good fist of (something) [uk] v. iyi (bir iş) yapmak
pick something out of a hat v. bir şeyi rastgele/gelişigüzel seçmek
make a poor fist of (something) v. yetersiz bir iş çıkarmak
make a good fist of (something) [uk] v. (bir işi) yapma girişiminde iyi olmak
have a bad opinion of (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) hakkında olumsuz bir fikre/izlenime sahip olmak
make a poor fist of (something) v. kalitesiz (bir iş) yapmak
have a good opinion of somebody/something v. birinin/bir şeyin hakkında iyi bir izlenime sahip olmak
get a kick out of something v. birinden/bir şeyden zevk almak
get a kick out of something v. birinden/bir şeyden hoşlanmak
get a kick out of something v. birinden/bir şeyden keyif almak
get a kick out of something v. biri/bir şey hoşuna gitmek
get a kick out of something v. birinden/bir şeyden haz almak
take a poor view of (someone or something) [uk] v. (birini/bir şeyi) tasvip etmemek
take a poor view of something [uk] v. bir şeye olumlu bakmamak
take a dim/poor view of somebody/something v. birinden/bir şeyden hoşlanmamak
take a poor view of something [uk] v. bir şeyi tasvip etmemek
take a poor view of something [uk] v. bir şeyi hoş görmemek
take a poor view of something [uk] v. bir şeyi onaylamamak
take a dim/poor view of somebody/something v. birine/bir şeye katılmamak
take a poor view of something [uk] v. bir şeye iyi gözle bakmamak
take a poor view of (someone or something) [uk] v. (birini/bir şeyi) doğru bulmamak
take a poor view of something [uk] v. bir şeyi doğru bulmamak
take a poor view of (someone or something) [uk] v. (birine/bir şeye) olumsuz bakmak
take a poor view of (someone or something) [uk] v. (birine/bir şeye) olumlu bakmamak
take a poor view of something [uk] v. bir şeye olumsuz bakmak
take a poor view of (someone or something) [uk] v. (birini/bir şeyi) onaylamamak
take a dim/poor view of somebody/something v. birini/bir şeyi doğru bulmamak
take a poor view of (someone or something) [uk] v. (birine/bir şeye) iyi gözle bakmamak
take a poor view of (someone or something) [uk] v. (birini/bir şeyi) hoş görmemek
take a dim/poor view of somebody/something v. biriyle/bir şeyle aynı fikirde olmamak
make a dog's dinner (of something) v. (bir şeyin) canına okumak
make a dog's dinner (of something) v. (bir şeyi) batırmak
make a dog's dinner (of something) v. (bir şeyi) berbat etmek
make a dog's dinner (of something) v. (bir şeye) yazık etmek
make a dog's dinner (of something) v. (bir şeyi) mahvetmek
make a dog's dinner (of something) v. (bir şeyi) rezil etmek
get a whiff of (something) v. (bir şeyden) çok az miktarda almak
get a whiff of (something) v. hafiften (bir şey) kokusu almak
get a whiff of (something) v. hafif bir koku almak
get a whiff of (something) v. inceden bir koku almak
get a whiff of (something) v. belli belirsiz bir koku almak
get a whiff of (something) v. inceden (bir şey) kokusu almak
get a whiff of (something) v. belli belirsiz (bir şey) kokusu almak
get a whiff of (something) v. (bir şeyden) koklamak
get a whiff of (something) v. (bir şey)hakkında bir ipucuyla karşılaşmak
get a whiff of (something) v. (bir şeyin) kokusunu almak
get a whiff of (something) v. (bir şey) hakkında bir bulguyla karşılaşmak
get a whiff of (something) v. (bir şeyden) zerre kadar almak
get a whiff of (something) v. (bir şey) hakkında bir emare almak
get a whiff of (something) v. (bir şeyi) çakmak
get a whiff of (something) v. (bir şeyden) eser miktarda almak
not get a sniff of (something) v. (bir şeyin) birazına bile sahip olamamak
not get a sniff of (something) v. (bir şeyden) zırnık alamamak
not get a whiff of (something) v. (bir şeyin) birazına bile sahip olamamak
not get a sniff of something v. bir şeyi elde edememek
not get a sniff of something v. bir şeyi elde etmeyi başaramamak