tutuklamak - Türkisch Englisch Wörterbuch

tutuklamak

Bedeutungen von dem Begriff "tutuklamak" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 53 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
tutuklamak arrest v.
The police arrested a guy at the gas station.
Polis benzin istasyonunda bir adamı tutukladı.

More Sentences
General
tutuklamak apprehend v.
The FBI tried to apprehend Dan, but he managed to escape.
FBI Dan'ı tutuklamaya çalıştı ama o kaçmayı başardı.

More Sentences
tutuklamak imprison v.
All journalists imprisoned should be released immediately.
Tutuklanan tüm gazeteciler derhal serbest bırakılmalıdır.

More Sentences
tutuklamak bust v.
The police busted Emma for trading drugs.
Polis Emma'yı uyuşturucu ticareti yapmaktan tutukladı.

More Sentences
tutuklamak arrest v.
They arrest me and two of my friends.
Beni ve iki arkadaşımı tutukladılar.

More Sentences
Law
tutuklamak arrest v.
We just have to arrest you for it.
Bunun için seni tutuklamamız gerekiyor.

More Sentences
Archaic
tutuklamak pinch v.
The cops pinched the robber.
Polisler soyguncuyu tutukladı.

More Sentences
General
tutuklamak pick up v.
tutuklamak jail v.
tutuklamak take prisoner v.
tutuklamak seize v.
tutuklamak take somebody in charge v.
tutuklamak pull in v.
tutuklamak rap v.
tutuklamak take into custody v.
tutuklamak nick v.
tutuklamak gaol v.
tutuklamak impound v.
tutuklamak take up v.
tutuklamak put in prison v.
tutuklamak seise v.
tutuklamak bail [australia] v.
tutuklamak have up [uk] v.
tutuklamak brake v.
tutuklamak lumber [australia] v.
tutuklamak pop v.
tutuklamak secure v.
tutuklamak rest [obsolete] v.
Phrasals
tutuklamak put inside v.
tutuklamak catch up with v.
tutuklamak knock off v.
tutuklamak take away v.
tutuklamak hold back v.
Colloquial
tutuklamak bag v.
tutuklamak flag v.
Idioms
tutuklamak feel someone's collar v.
tutuklamak lay (one) by the heels [obsolete] v.
tutuklamak lay by the heels v.
Law
tutuklamak seize v.
tutuklamak detain v.
tutuklamak make an arrest v.
tutuklamak seise v.
tutuklamak haul v.
Archaic
tutuklamak surprise v.
tutuklamak surprize v.
tutuklamak stay v.
Slang
tutuklamak lag v.
tutuklamak run in v.
tutuklamak run someone in v.
tutuklamak nab v.
tutuklamak glom v.
tutuklamak roust v.
tutuklamak sneeze v.

Bedeutungen, die der Begriff "tutuklamak" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 35 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
şüpheliyi tutuklamak arrest the suspect v.
The police arrested the suspect.
Polis şüpheliyi tutukladı.

More Sentences
birini tutuklamak take someone in v.
birini tutuklamak take someone into custody v.
birini tutuklamak place someone under arrest v.
birini tutuklamak put someone under arrest v.
tutuklamak (polis birini) pick up v.
sorumluları tutuklamak arrest the alleged offenders v.
şüphelileri tutuklamak arrest the alleged offenders v.
sorumluları tutuklamak arrest the suspects v.
şüphelileri tutuklamak arrest the suspects v.
şüpheliyi/zanlıyı tutuklamak arrest a suspect v.
birini -den dolayı tutuklamak arrest someone for something v.
şüpheli davranıştan dolayı tutuklamak suss [obsolete] v.
tutuklamak için kullanılan detention adj.
Phrasals
önemsiz bir suçtan tutuklamak run in v.
(birini) tutuklamak glom (someone) v.
(birini) belli bir yöntemle/araçla tutuklamak catch (one) with (someone or something) v.
birini bir şey yardımıyla yakalamak/tutuklamak catch someone with something v.
(birini) tutuklamak catch up with (someone) v.
(birini) tutuklamak için gelmek come for (someone) v.
(bir suçtan) dolayı birini yakalamak/tutuklamak pinch for v.
Colloquial
(birini) tutuklamak gaffle (someone) v.
Idioms
birini tutuklamak haul someone in v.
birini tutuklamak run someone in v.
(birini) tutuklamak feel (one's) collar v.
Law
yeniden tutuklamak rearrest v.
yeniden tutuklamak reapprehend v.
tekrar tutuklamak rearrest v.
tekrar tutuklamak reapprehend v.
hapisten kaçan kişiyi bulup tutuklamak rearrest v.
tutuklama kararını okuyup ilgili kişiyi tutuklamak serve a warrant v.
(birini) serserilik nedeniyle tutuklamak vag v.
Slang
birini -den dolayı tutuklamak pinch someone for something v.
(birini) tutuklamak bust (one) v.
birini tutuklamak slough v.