yerleşik - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

yerleşik



Bedeutungen von dem Begriff "yerleşik" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 49 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
yerleşik settled adj.
yerleşik stationary adj.
General
yerleşik settled adj.
yerleşik prescriptive adj.
yerleşik sedentary adj.
yerleşik entrenched adj.
yerleşik localized adj.
yerleşik intrinsic adj.
yerleşik situated adj.
yerleşik resident adj.
yerleşik stationary adj.
yerleşik permanent adj.
yerleşik based adj.
yerleşik established adj.
yerleşik builtin adj.
yerleşik built in adj.
yerleşik nonmigratory adj.
yerleşik nontenant adj.
yerleşik on-board adj.
yerleşik fundamental adj.
yerleşik localised adj.
yerleşik vested adj.
yerleşik land-based adj.
yerleşik habitant adj.
yerleşik empight [obsolete] adj.
yerleşik immoveable adj.
yerleşik implanted adj.
yerleşik institute [obsolete] adj.
yerleşik prejudicate [obsolete] adj.
yerleşik seated adj.
yerleşik sessile adj.
yerleşik sitfast adj.
yerleşik sitten adj.
yerleşik situate adj.
yerleşik fossilised adj.
yerleşik fossilized adj.
yerleşik solid adj.
yerleşik sot [dialect] adj.
yerleşik square adj.
yerleşik statarian adj.
yerleşik statary adj.
yerleşik bi abrev.
Law
yerleşik resident adj.
Technical
yerleşik built-in adj.
Computer
yerleşik on-board adj.
yerleşik onboard adj.
Informatics
yerleşik built-in adj.
Telecom
yerleşik on-board adj.
Archaic
yerleşik constitute adj.

Bedeutungen, die der Begriff "yerleşik" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 263 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
bir yerin yerlisi veya orada yerleşik olan kimse denizen n.
yerleşik hayat settled life n.
yurtiçinde yerleşik resident n.
yerleşik halk inhabitant n.
yerleşik düzen permanent settlement n.
yerleşik piyasa established market n.
yerleşik inanışa karşı (ortodoksluk açısından) unorthodoxy n.
yerleşik koşullar settled conditions n.
yerleşik halk settled public n.
yerleşik hayata geçiş sedentism n.
yerleşik hayat permanent settlement n.
yerleşik arazi settled land n.
yerleşik hayat yaşayanların üzerine yerleştikleri arazi settled land n.
yerleşik uygulama situated practice n.
yerleşik kültür established culture n.
yerleşik hayata geçiş transition to settled life n.
yerleşik nüfus resident population n.
toplum geleneklerine, adetlere ve yerleşik düzene karşı isyan etme titanism n.
yerleşik teşkilat establishment n.
yerleşik kurum establishment n.
geçici olarak yerleşik kimse visitant n.
yerleşik olma reposedness n.
yerleşik kimse liveyer [canada] n.
yerleşik kimse liveyere [canada] n.
yerleşik kimse livier [canada] n.
kuzeydoğu kanada'da yerleşik yaşayan ve avcılık, balıkçılık, ticaret ile uğraşan kimse livyer n.
bazı yerleşik politikalara karşı çıkan kimse objector n.
yerleşik bir ekiple göreve katılan geçici ekip üyesi odd bod n.
yerleşik prosedürlere sıkı sıkıya uyan kimse ritualist n.
yerleşik gelenek, yerleşik biçim rubric n.
yerleşik mera haft [dialect] [uk] n.
yerleşik kural institution n.
(siyasi sistem, din) yerleşik kurumlara güçlü bağlılık institutionalism n.
zamanla yerleşik hale gelen davranış kalıpları institutions n.
iki seyyar evin birbirine cıvatalanmış ve yerleşik halde kullanımı doublewide n.
güneybatı arizona ve kuzeybatı sanora'ya yerleşik pima halkı papago n.
(göçebe olmayan) yerleşik kimse countryman [ireland] n.
orta ve güneybatı asya'nın iran nüfusunu oluşturan ticaret ile uğraşan yerleşik bir halk sart n.
yerleşik uygulama/teamül established practice n.
yerleşik olgu fixed fact n.
önceden yerleşik yönetmelik preordinance n.
yerleşik inançları reddeden kimse freethinker n.
yerleşik pozisyon standfast n.
yerleşik kılmak establish v.
yerleşik hayata geçmek become sedentary v.
yerleşik hayata geçmek lead a sedentary life v.
yerleşik hayata geçmek settle v.
yerleşik hayata geçmek adopt a sedentary life v.
yerleşik bulunmak be located v.
yerleşik hayata geçmek adopt a settled life v.
kurulu veya yerleşik olma özelliğini elinden almak disestablish v.
önceden yerleşik hale getirmek preestablish v.
yerleşik hale gelmek sober v.
yerleşik olmayan unsettled adj.
yörüngeye yerleşik orbitary adj.
yerleşik olmayan nonresident adj.
yerleşik olmayan floating adj.
yerleşik olmayan non-resident adj.
yerleşik olmayan vagous adj.
(fikir) yerleşik implanted adj.
cennete yerleşik paradised adj.
yerleşik uygulamaya ters olan contrarian adj.
yerleşik olmayan shuttle [dialect] adj.
yerleşik olmayan free living adj.
yerleşik fikirleri sorgulayan freethinking adj.
yerleşik bir şekilde sedentarily adv.
yerleşik olarak prescriptively adv.
sabit bir şekilde, yerleşik bir şekilde statedly adv.
yerleşik anlamı veren son ek -ite suf.
Phrasals
(birini/bir grubu) yerleşik olduğu yeri terk etmek zorunda bırakmak uproot (someone or something) from (something or some place) v.
birini yerleşik olduğu yeri terk etmek zorunda bırakmak uproot someone from v.
Phrases
yerleşik kanı olarak kabul edilen accepted as given expr.
Colloquial
plajdaki yerleşik olmayan kimse parra [australia] n.
belirli bir repertuardan genellikle dönüşümlü olarak eserler sergileyen yerleşik tiyatro topluluğu rep (repertory company) abrev.
Idioms
normlarla ya da yerleşik inançlarla sınırlı kalmadan düşünme blue-sky thinking n.
yerleşik bir hayatı olmayan kimse a rolling stone n.
(bir şeyi) yerleşik hale getirmek make (something) stick v.
yerleşik hale getirmek make stick v.
yerleşik/yerlisi olduğu yerde on one's home ground expr.
yerleşik/yerlisi olduğu yerde on (your) home ground expr.
Trade/Economic
dışarıda yerleşik kişi non-resident n.
dışarıda yerleşik kişi nonresident n.
dış ülkelerde yerleşik ihracatçı foreign export merchant n.
türkiye cumhuriyeti gümrük bölgesinde yerleşik kişi person established in the customs territory of turkish republic n.
türkiye cumhuriyeti gümrük bölgesinde yerleşik kişi person established in the customs territory of the turkey n.
ülkede yerleşik kişi ve işletmeler nationals n.
ülkede yerleşik olmayanlar nonresidents n.
ülkede yerleşik olmayanlar non-residents n.
yabancı ülkede yerleşik kişiler üzerindeki alacak hakları claims on foreign residents n.
yerleşik firma avantajı incumbent advantage n.
yerleşik olmayanların mevduatı non resident's deposits n.
yerleşik ürün tedarikçisi resident buyer n.
yurtdışında yerleşik operated abroad n.
yerleşik firmalar incumbent firms n.
yerleşik usul established procedure n.
yerleşik eşleştirme danışmanı resident twinning adviser n.
yerleşik yasalar institution n.
yerleşik eşleştirme danışmanı resident twinning advisor n.
bir ülkenin yerleşik para birimi değeri par n.
Law
türkiye’de yerleşik operated in turkey n.
yerleşik içtihat established case-law n.
yerleşik içtihatlar settled case-law n.
yerleşik içtihat settled case-law n.
yerleşik içtihat well established case law n.
Politics
bm yerleşik koordinatörü un resident coordinator n.
birleşmiş milletler yerleşik koordinatörü un resident coordinator n.
yurtdışında yerleşik non resident n.
yerleşik olmayan yabancı non-resident alien n.
yerleşik olmayan yolcular non-resident carriers n.
yerleşik monarşiye karşı kendini kral ilan eden kimse antiking n.
yerleşik göçmen landed immigrant [canada] n.
yerleşik elçi lieger n.
katılımcıların yerleşik usulleri yok sayarak harekete geçtikleri siyasi aktivizm direct action n.
Technical
denize yerleşik petrol kuyusu sea-located oil well n.
yerleşik alan built-up area n.
yerleşik yordam resident routine n.
yerleşik uygulayıcı resident executive n.
yerleşik saha built-up area n.
yerleşik stiller built-in styles n.
yerleşik grup built-in group n.
yerleşik program resident program n.
krank mili yatağı motor çerçevesinde yerleşik bir buhar makinesi türü self-contained steam engine n.
film sahnelerinde gölgelendirme sağlayan yerleşik bir cihaz türü shadow box n.
küçük ametal atom veya iyonlarının daha büyükler arasına yerleşik bulunduğu (katı yapısı) interstitial adj.
küçük ametal atom veya iyonlarının daha büyükler arasına yerleşik bulunduğu (katı yapısı) intersticial adj.
Computer
amerika'da mukim/yerleşik olmayanlar non-us residents n.
anakarta yerleşik birimler on-board-units n.
bellekte yerleşik virüs memory resident infector n.
bellekte yerleşik uygulama memory resident program n.
bellekte yerleşik program memory resident program n.
bellekte yerleşik olmayan virüs non-memory resident infector n.
bellekte yerleşik virüs resident infector n.
bitince yerleşik kalan program terminate and stay resident program n.
kanada'da mukim/yerleşik olmayanlar non-canadian residents n.
kullanılabilir yerleşik araç çubukları built-in toolbars available n.
ram'da yerleşik yazılım ram-resident software n.
yerleşik disket on-board floppy n.
yerleşik sözlük built-in dictionary n.
yerleşik program resident program n.
yerleşik modem integrated modem n.
yerleşik yöntem built-in method n.
yerleşik görev built-in role n.
yerleşik yazılım firmware n.
yerleşik işlevler built-in functions n.
yerleşik mikrofon docked mic n.
yerleşik altprogram resident routine n.
yerleşik komut built-in command n.
yerleşik olmayan kısım nonresident portion n.
yerleşik olmayan virüs nonresident infector n.
yerleşik menüler built-in menus n.
yerleşik yerel builtin local n.
yerleşik hoparlör docked speakers n.
yerleşik olmayan virüs non-resident infector n.
yerleşik uygulayıcı resident executive n.
yerleşik yordam resident routine n.
yerleşik olmayan yordam nonresident routine n.
yerleşik menü built in menu n.
yerleşik bilgisayar programı preprogram n.
birlikte yerleşik co-resident adj.
birlikte yerleşik coresident adj.
yerleşik olmayan non-resident adj.
yerleşik olmayan nonresident adj.
otomatik işlem, data işleme ve çok yönlü çalışma için yerleşik bir mikro işlemci kullanan smart adj.
yerel yerleşik builtin local expr.
Informatics
bellekte yerleşik program memory-resident program n.
donanıma yerleşik denetim hardware check n.
yerleşik font resident font n.
yerleşik dosya resident file n.
yerleşik yordam resident routine n.
yerleşik program resident program n.
yerleşik operatör incumbent operator n.
yerleşik olmayan program transient program n.
yerleşik bilgisayar on-board computer n.
yerleşik modem integrated modem n.
bellekte yerleşik memory-resident adj.
birlikte yerleşik co-resident adj.
Telecom
yerleşik evrensel hizmet sağlayıcısı incumbent universal service provider n.
yerleşik piyasa established market n.
yerleşik oyuncu established player n.
yerleşik genişbant hizmeti residental broadband service n.
yerleşik işletmeci incumbent operator n.
yerleşik sabit hat işletmecisi incumbent fixed-line operator n.
yerleşik tüketici residental consumer n.
yerleşik yerel santral taşıyıcısı incumbent local exchange carrier n.
Automotive
minibüsten kamyona değişen boyutlarda olup yerleşik ses ve video teçhizatına sahip araç ob van (outside broadcast van) abrev.
Traffic
yerleşik olunan ülke country of residence n.
Medical
mediastende yerleşik soliter paratiroid adenomlar mediastinally located ectopic parathyroid adenomas n.
yerleşik prosedür established procedure n.
Math
(ağ) bir noktanın her komşuluğunda yerleşik olmak converge v.
Physics
yerleşik düzlem habit plane n.
Biology
yerleşik hücre resident cell n.
Marine Biology
yerleşik tür settled species n.
yerleşik orka resident orca n.
yerleşik katil balina resident killer whale n.
yerleşik katil balina resident orca n.
yerleşik orka resident killer whale n.
Social Sciences
eski yerleşik değerlere ve kurumlara yönelme traditionism n.
yerleşik toplum düzeni settled society n.
yerleşik toplum settled society n.
yerleşik toplum düzeni sedentary society n.
yerleşik toplum sedentary society n.
saskatchewan kırsalında yerleşik olmayan bir topluluk zehner n.
kaliforniya'nın kıyı kenarlarında yerleşik bulunan yerli amerikan halkının bir üyesi luiseño n.
kuzey carolina'nın güneydoğusunda yerleşik bulunan yerli amerikan halkının bir üyesi lumbee n.
kuzeybatı kolombiya ve panama'ya yerleşik bir halk choco n.
yerleşik kurumlara bağlılık institutionalism n.
yerleşik kurumları kabul etme institutionalism n.
yerleşik kültürel, sosyal veya ekonomik sistemin dışında alternative adj.
Education
yerleşik yardımcı community advisor n.
yerleşik asistan community advisor n.
yerleşik yurt/yatakhane danışmanı resident advisor (ra) n.
yerleşik danışman community advisor n.
yerleşik yardımcı community assistant (ca) n.
yerleşik yurt/yatakhane danışmanı community advisor n.
yerleşik yurt/yatakhane danışmanı resident mentor n.
yerleşik asistan community assistant (ca) n.
yerleşik danışman resident assistant (ra) n.
yerleşik yardımcı senior resident n.
yerleşik yardımcı resident mentor n.
yerleşik yurt/yatakhane danışmanı peer advisor n.
yerleşik asistan peer advisor n.
yerleşik danışman resident advisor (ra) n.
yerleşik danışman senior resident n.
yerleşik danışman peer advisor n.
yerleşik asistan senior resident n.
yerleşik asistan resident assistant (ra) n.
yerleşik danışman resident mentor n.
yerleşik yurt/yatakhane danışmanı resident assistant (ra) n.
yerleşik yurt/yatakhane danışmanı community assistant (ca) n.
yerleşik asistan resident advisor (ra) n.
yerleşik yardımcı resident assistant (ra) n.
yerleşik yardımcı resident advisor (ra) n.
yerleşik yurt/yatakhane danışmanı senior resident n.
yerleşik danışman community assistant (ca) n.
yerleşik yardımcı peer advisor n.
yerleşik asistan resident mentor n.
üniversite eğitiminin yerleşik gelenek ve uygulamalarına karşı çıkan grup veya kurum antiuniversity n.
yerleşik eğitim kurumlarının dışında işletilen okul homeschool n.
üniversite eğitiminin yerleşik gelenek ve uygulamalarına karşı çıkan antiuniversity adj.
Linguistics
içe yerleşik tümcecik embedded clause n.
öne yerleşik preposed n.
özde yerleşik self embedded n.
yerleşik dil kullanım hassasiyeti sprachgefühl n.
(dil bilimsel yapı, kural) yerleşik hale gelmek fossilise v.
(dil bilimsel yapı, kural) yerleşik hale gelmek fossilize v.
History
yerleşik düzenin savunucusu praetorian n.
mö 2000 ile mö 1400 arasında süren ve girit ile siklat adalarında yerleşik medeniyet minoan adj.
yerleşik hohokam kültürünün gelişim dönemiyle ilgili sedentary adj.
Environment
çeşitliliğin sağlanması adına eksiklerinin tamamlanması gereken yerleşik hayvan popülasyonu seed stock n.
(bitki veya hayvan türü üyelerini) yerleşik üreme popülasyonu oluşturmak için yeni ortama yerleştirmek introduce v.
Meteorology
yerleşik-sakin settled adj.
Military
karada yerleşik hava savunması ground based air defence n.
Theatre
yerleşik tiyatro topluluğunun repertuardan dönüşümlü eserler sergilediği sahne repertory n.
repertuardan dönüşümlü eserler sergileyen yerleşik tiyatro topluluğu repertory n.
Photography
yerleşik flaş built-in flash n.
Archaic
yerleşik temsilci leaguer n.
yerleşik büyükelçi leaguer n.
yerleşik kurallara sıkı sıkıya bağlı olan kimse precisian n.
yerleşik kurallara sıkı sıkıya bağlı olan kimse precisianist n.
yerleşik şekilde reposedly adv.
Anthropology
(bazı yerleşik tarım topluluklarında) toprak verimliliğini artırmak için yapılan ritüel uygulaması fertility cult n.
yarı yerleşik semisedentary adj.
yılın bir dönemi yerleşik olup kalanında göçebelik yapan semisedentary adj.