the sound

Meanings of "the sound" in Turkish English Dictionary : 125 result(s)

	Category	English	Turkish
Common Usage
1	Common Usage	sound n.	ses
What is that?' 'It's the sound of somebody walking on the roof.' "Bu da ne?" "Çatıda yürüyen birinin sesi." More Sentences
General
2	General	sound n.	melodi
What is your favorite sound? En sevdiğin melodi nedir? More Sentences
3	General	sound n.	ses
The security footage had no sound. Güvenlik kayıtlarında ses yoktu. More Sentences
4	General	sound n.	tını
The band had a unique ethnic sound. Grubun kendine özgü etnik bir tınısı vardı. More Sentences
5	General	sound n.	su yolu
They could see the size of the sound from the aircraft. Su yolunun genişliğini uçaktan görebiliyorlardı. More Sentences
6	General	sound v.	gibi gelmek
It implies the same thing, but it does not sound negative, or like a prison sentence. Aynı şeyi ima ediyor ama kulağa olumsuz ya da hapis cezası gibi gelmiyor. More Sentences
7	General	sound v.	çalmak
This would sound their death-knell and would scupper them for good. Bu, onların ölüm çanını çalacak ve onları tamamen ortadan kaldıracaktır. More Sentences
8	General	sound v.	derinliğini ölçmek (suyun)
The crew regularly sounded the bottom. Mürettebat düzenli olarak dip derinliğini ölçüyordu. More Sentences
9	General	sound v.	ses vermek
The piano was out of tune; it sounded very bad. Piyano akortsuzdu; çok kötü ses veriyordu. More Sentences
10	General	sound v.	ses çıkarmak
Relax, it's been makin' that sound all week. Sakin ol, bütün hafta bu sesi çıkardı. More Sentences
11	General	sound v.	ağzını aramak
I sounded him out about his views. Görüşleri hakkında onun ağzını aradım. More Sentences
12	General	sound v.	(kulağa) gelmek
It sounds like an exciting place to work. Burada çalışmak heyecan verici olur gibi geliyor. More Sentences
13	General	sound v.	(ses) benzemek
His laugh sounded like a masonry drill. Kahkahası matkap sesine benziyordu. More Sentences
14	General	sound v.	(ses) gelmek
His voice sounded sad on the phone. Telefonda sesi üzgün geliyordu. More Sentences
15	General	sound v.	uyarı yapmak
The officials sounded a warning about the impending storm. Yetkililer yaklaşan fırtına konusunda bir uyarı yaptı. More Sentences
16	General	sound v.	(alarm vb.) çalıştırmak
The cashier sounded the alarm during the burglary. Hırsızlık esnasında kasiyer alarmı çalıştırmıştır. More Sentences
17	General	sound v.	sesletmek
The 'k' in 'knowledge' is not sounded. Knowledge' kelimesindeki 'k' harfi sesletilmez. More Sentences
18	General	sound v.	gibi gelmek
It implies the same thing, but it does not sound negative, or like a prison sentence. Aynı şeyi ima ediyor, ancak kulağa olumsuz ya da hapis cezası gibi gelmiyor. More Sentences
19	General	sound adj.	deliksiz (uyku)
A sound sleep made me feel better. Deliksiz bir uyku beni daha iyi hissettirdi. More Sentences
20	General	sound adj.	derin (uyku)
Tom is sound asleep in bed. Tom yatakta derin uyuyor. More Sentences
21	General	sound adj.	kusursuz
You sound perfectly qualified. Kulağa kusursuz bir şekilde nitelikli geliyorsun. More Sentences
22	General	sound adj.	mükemmel
The fact that sound reports are being produced is excellent, in my view. Bana göre sağlam raporların üretiliyor olması mükemmel bir şey. More Sentences
23	General	sound adj.	akıllıca (davranış)
They contain sound overviews, wise deliberations and a number of conclusions. Sağlam genel bakışlar, akıllıca müzakereler ve bir dizi sonuç içerirler. More Sentences
24	General	sound adj.	yerinde
It is a sound proposal to critically analyse the EU programmes in this respect and to look for other options. Bu bağlamda AB programlarını eleştirel bir şekilde analiz etmek ve başka seçenekler aramak yerinde bir öneridir. More Sentences
25	General	sound adj.	doğru
I am of the opinion that it is a sound approach. Bunun doğru bir yaklaşım olduğu kanaatindeyim. More Sentences
26	General	sound adj.	mantıklı
With the approval of the present directive, we are taking a sound and sensible step in this direction. Mevcut direktifin onaylanmasıyla bu yönde sağlam ve mantıklı bir adım atmış oluyoruz. More Sentences
27	General	sound adj.	sağlıklı
The consumer is entitled to a safe product and sound information. Tüketicinin güvenli bir ürün ve sağlıklı bilgi alma hakkı vardır. More Sentences
28	General	sound adj.	kapsamlı
He has a sound knowledge of politics in the Middle East. Orta Doğu'daki siyaset konusunda kapsamlı bilgi sahibidir. More Sentences
29	General	sound adj.	düzgün çalışan
Are you sure the engine is sound? Motorun düzgün çalıştığından emin misin? More Sentences
30	General	sound adj.	mışıl mışıl
She has been a sound sleeper ever since she was a baby. Bebekliğinden beri mışıl mışıl uyuyan biri olmuştur. More Sentences
Trade/Economic
31	Trade/Economic	sound	sağlam
He's sound; he won't snitch on us. Sağlam adamdır, bizi ispiyonlamaz. More Sentences
32	Trade/Economic	sound	güvenilir
Ask Tilda; she is very sound on matters of finance. Tilda'ya sorun; finans konularında çok güvenilirdir. More Sentences
33	Trade/Economic	sound	emin
Tom didn't sound too sure. Tom pek emin görünmüyordu. More Sentences
Technical
34	Technical	sound	ses çıkarmak
Those birds sound lovely. O kuşlar güzel ses çıkarıyor. More Sentences
35	Technical	sound	gürültü
Tom tried his best not to make a sound. Tom gürültü çıkarmamak için elinden geleni yaptı. More Sentences
36	Technical	sound	ses
Do you mind turning down the sound a bit? I'm trying to sleep. Sesi biraz kısabilir misin? Uyumaya çalışıyorum. More Sentences
Computer
37	Computer	sound	sesli
I have listened to a great many sound proposals and seen that there is some convergence too. Çok sayıda sesli öneriyi dinledim ve bazı yakınsamaların da olduğunu gördüm. More Sentences
Linguistics
38	Linguistics	sound	ses
I just wanted to complain about the quality of sound reproduction. Sadece ses üretiminin kalitesinden şikayet etmek istedim. More Sentences
British Slang
39	British Slang	sound	mükemmel
Chapter 4 is sound, except for 10 db, which is excellent. Bölüm 4, mükemmel olan 10 db dışında sağlamdır. More Sentences
40	British Slang	sound	harika
Doesn't that sound fantastic? O, kulağa harika gelmiyor mu? More Sentences
General
41	General	sound n.	geniş boğaz
42	General	sound n.	iki su kütlesini birleştiren genişçe su yolu
43	General	sound n.	anlam
44	General	sound n.	haliç
45	General	sound n.	mil
46	General	sound n.	iyi
47	General	sound n.	sonda
48	General	sound n.	mesaj
49	General	sound n.	doğruluk
50	General	sound n.	etki
51	General	sound n.	şamata
52	General	sound n.	koy
53	General	sound n.	ün
54	General	sound n.	sonda ile muayene
55	General	sound n.	selen
56	General	sound n.	seda
57	General	sound n.	avaz
58	General	sound n.	ima
59	General	sound n.	sıhhat
60	General	sound n.	geçerlik
61	General	sound n.	boğaz
62	General	sound n.	solungaç
63	General	sound n.	(kayıt, görüntü) ses
64	General	sound n.	ses bileşeni
65	General	sound n.	volüm
66	General	sound n.	ses seviyesi
67	General	sound n.	su kanalı
68	General	sound v.	etki bırakmak
69	General	sound v.	suyun derinliği ve dibin niteliğini kontrol etmek
70	General	sound v.	öttürmek
71	General	sound v.	sondalamak
72	General	sound v.	muayene etmek
73	General	sound v.	söylemek
74	General	sound v.	sondayla bakmak
75	General	sound v.	araştırmak
76	General	sound v.	çalınmak
77	General	sound v.	sonda ile yoklamak
78	General	sound v.	belli etmek
79	General	sound v.	derine dalmak (balina)
80	General	sound v.	yoklamak (düşünce/fikir)
81	General	sound v.	nabız yoklamak
82	General	sound v.	tınlamak
83	General	sound v.	ikaz etmek
84	General	sound v.	sesli okumak
85	General	sound v.	derinliğini ölçmek
86	General	sound v.	öttürmek
87	General	sound adj.	yasal
88	General	sound adj.	oturaklı
89	General	sound adj.	sağ
90	General	sound adj.	sahih
91	General	sound adj.	sert
92	General	sound adj.	salim
93	General	sound adj.	kuvvetli
94	General	sound adj.	tam
95	General	sound adj.	sapasağlam
96	General	sound adj.	esen
97	General	sound adj.	selim
98	General	sound adj.	emniyetli
99	General	sound adj.	derin ve rahat (uyku)
100	General	sound adj.	bozulmamış
101	General	sound adj.	sedasız
102	General	sound adj.	geçerli
103	General	sound adj.	esaslı
104	General	sound adj.	sıhhatli
105	General	sound adj.	akla yatkın
106	General	sound adj.	(ayağı) yere basan
107	General	sound adj.	makul
108	General	sound adj.	uzman
109	General	sound adj.	karakterli
110	General	sound adj.	detaylı
111	General	sound adj.	sağlam durumda
112	General	sound adj.	sağlığı yerinde
113	General	sound adj.	(uyku) deliksiz
114	General	sound adv.	mükemmelen
115	General	sound adv.	mışıl mışıl
116	General	sound adv.	derin uyuyarak
Trade/Economic
117	Trade/Economic	sound adj.	akla uygun
118	Trade/Economic	sound	iyi durumda
119	Trade/Economic	sound	elverişli
Technical
120	Technical	sound	sondaj yapmak
121	Technical	sound	ötmek
Marine
122	Marine	sound	su derinliğini ölçme
123	Marine	sound	iskandil etmek
124	Marine	sound	iki kara parçası arasındaki geniş su kanalı
British Slang
125	British Slang	sound	süper

Meanings of "the sound" with other terms in English Turkish Dictionary : 99 result(s)

	Category	English	Turkish
General
1	General	sound the alarm v.	alarm vermek
We Members must sound the alarm. Biz Üyeler alarm vermeliyiz. More Sentences
2	General	sound the alarm v.	alarm çalmak
Sound the alarm! Alarmı çalın! More Sentences
3	General	string giving the lowest sound n.	bamteli
4	General	sound of the wind n.	rüzgarın sesi
5	General	the sound of clashing swords n.	kılıç şakırtısı
6	General	the sound of silence n.	sessizliğin sesi
7	General	the sound of thunder n.	gök gürültüsünün sesi
8	General	the sound of thunder n.	gök gürültüsü sesi
9	General	sound of the rain n.	yağmurun sesi
10	General	the sound of seagulls n.	martı sesi
11	General	the sound of seagulls n.	martıların sesi
12	General	sound the horn v.	korna çalmak
13	General	sound the bugle v.	boru çalmak
14	General	sound the alarm v.	alarmı çalmak
15	General	sound the horn v.	kornaya basmak
16	General	lower the sound v.	sesini alçaltmak
17	General	hear the sound of music coming from a passing car v.	yoldan geçen bir arabadan gelen müziğin sesini duymak
18	General	muffled up the sound v.	sesi susturmak/bastırmak
19	General	sound the retreat v.	geri çekil borusu çalmak
20	General	wake up at the sound of something v.	bir şeyin sesiyle uyanmak
21	General	wake up at the sound of something v.	bir şeyin sesi ile uyanmak
Phrases
22	Phrases	by the sound of it expr.	duyduğuma bakılırsa
23	Phrases	by the sound of things expr.	duyduğuma bakılırsa
24	Phrases	from the sound of it expr.	duyduğuma bakılırsa
25	Phrases	from the sound of things expr.	duyduğuma bakılırsa
26	Phrases	by the sound of it expr.	duyduğuma göre
27	Phrases	by the sound of things expr.	duyduğuma göre
28	Phrases	from the sound of it expr.	duyduğuma göre
29	Phrases	from the sound of things expr.	duyduğuma göre
30	Phrases	down the sound expr.	geri çekilen akıntıya doğru
31	Phrases	down the sound expr.	denize doğru
Proverb
32	Proverb	empty vessels make the most sound	boş teneke çok tıngırdar
33	Proverb	empty vessels make the most sound	boş teneke çok ses çıkarır
Colloquial
34	Colloquial	born within the sound of bow bells [uk] n.	doğu londra aksanıyla konuşan kişi
35	Colloquial	born within the sound of bow bells [uk] n.	doğu londra şivesiyle konuşan kişi
36	Colloquial	born within the sound of bow bells [uk] n.	doğu londra lehçesiyle konuşan kişi
37	Colloquial	born within the sound of bow bells [uk] n.	bow kilisesi'nin çan sesleriyle büyümüş kişi
38	Colloquial	born within the sound of bow bells [uk] n.	cockney aksanıyla konuşan kimse
39	Colloquial	you/he/she can’t stand the sound of somebody/something expr.	birinin/bir şeyin sesine dayanamaz
40	Colloquial	you/he/she can’t stand the sound of somebody/something expr.	birini/bir şeyi duymaya dayanamaz
41	Colloquial	you/he/she can’t stand the sound of somebody/something expr.	birinin/bir şeyin sesini hiç sevmez
42	Colloquial	you/he/she can’t stand the sound of somebody/something expr.	birinin/bir şeyin sesinden nefret eder
43	Colloquial	I can't hear you over the sound of (something) expr.	(bir şeyin) sesinden seni duyamıyorum
44	Colloquial	I can't hear you over the sound of (something) expr.	(bir şeyin) sesinden senin sesin gelmiyor
45	Colloquial	I can't hear you over the sound of (something) expr.	ne dedin ne dedin?, (bir şeyden) sesin gelmiyor
46	Colloquial	I couldn't hear you over the sound of (something) expr.	(bir şeyin) sesinden seni duyamadım
47	Colloquial	I couldn't hear you over the sound of (something) expr.	(bir şeyin) sesinden senin sesin gelmiyor
48	Colloquial	I couldn't hear you over the sound of (something) expr.	ne dedin ne dedin?, (bir şeyden) sesin gelmedi
Idioms
49	Idioms	sound the charge v.	saldırı için sinyal vermek
50	Idioms	sound the death knell v.	başarısızlığa uğratmak
51	Idioms	sound the death knell for v.	başarısızlığa uğratmak
52	Idioms	love the sound of one's own voice v.	konuşmayı çok sevmek
53	Idioms	sound/toll the death knell v.	ölüm çanını çalmak
54	Idioms	sound the death knell v.	sonunu getirmek
55	Idioms	sound the death knell for v.	sonunu getirmek
56	Idioms	like the sound of (one's) own voice v.	konuşmayı sevmek
57	Idioms	like the sound of (one's) own voice v.	kendini övmeyi sevmek
58	Idioms	like/love the sound of your own voice v.	konuşmayı çok sevmek
59	Idioms	like/love the sound of your own voice v.	sürekli kendi konuşmak
60	Idioms	like/love the sound of your own voice v.	başkalarını dinlemeden sürekli konuşmak
61	Idioms	like/love the sound of your own voice v.	çok fazla konuşmak
62	Idioms	like/love the sound of your own voice v.	aralıksız konuşmak
63	Idioms	sound the death knell of something v.	bir şeyi başarısızlığa uğratmak
64	Idioms	sound the death knell of something v.	bir şeyin sonunu getirmek
65	Idioms	sound the death knell of something v.	bir şeyin ölüm çanını çalmak
66	Idioms	sound the death knell of something v.	bir şeyin bitmesine/silinmesine neden olmak
67	Idioms	talk to hear (the sound of) (one's) own voice v.	boş konuşmak
68	Idioms	talk to hear (the sound of) (one's) own voice v.	gereksiz konuşmak
69	Idioms	talk to hear (the sound of) (one's) own voice v.	işe yaramaz/boş şeylerden bahsetmek
70	Idioms	talk to hear (the sound of) (one's) own voice v.	öylesine/amaçsızca konuşmak
71	Idioms	talk to hear (the sound of) (one's) own voice v.	kibirli bir şekilde konuşmak
72	Idioms	talk to hear (the sound of) (one's) own voice v.	kendini beğenmiş bir şekilde konuşmak
73	Idioms	born within the sound of bow bells adj.	cockney aksanına sahip
74	Idioms	born within the sound of bow bells adj.	st. mary-le-bow kilisesi'nin çanlarını duyacak kadar yakınlarında doğmuş
Speaking
75	Speaking	I woke up at the sound of my mom's voice expr.	annemin sesiyle uyandım
76	Speaking	I like the sound of that expr.	bu kulağa hoş geliyor
77	Speaking	I woke up at the sound of the blast expr.	patlamanın sesiyle uyandım
78	Speaking	I walked towards the direction where the sound was coming expr.	sesin geldiği yöne doğru yürüdüm
79	Speaking	I just wanted to hear the sound of your voice expr.	sadece sesini duymak istedim
80	Speaking	I woke up at the sound of the explosion expr.	patlamanın gürültüsüyle uyandım
81	Speaking	I woke up at the sound of the explosion expr.	patlamanın sesiyle uyandım
82	Speaking	I woke up at the sound of the blast expr.	patlamanın gürültüsüyle uyandım
83	Speaking	I don't like the sound of it expr.	pek aklım yatmıyor
84	Speaking	I can't stand the sight/sound of him expr.	ona tahammül edemiyorum
85	Speaking	I can't stand the sight/sound of him expr.	ona dayanamıyorum
86	Speaking	I can't stand the sight/sound of him expr.	ona katlanamıyor
Trade/Economic
87	Trade/Economic	permissible sound level and the exhaust system of motor vehicles n.	motorlu araçların izin verilen gürültü seviyesi ve egzoz sistemi
Technical
88	Technical	transmission of indoor sound to the outside n.	içerideki sesin dışarıya iletimi
89	Technical	sound pressure at the eardrum n.	kulak zarındaki ses basıncı
90	Technical	sound pressure level at the operator's position n.	operatör konumundaki ses basınç seviyesi
91	Technical	frequency-depended values of the sound absorption coefficient n.	ses absorpsiyon katsayısının frekansa bağlı değerleri
92	Technical	the sound proofing covers n.	ses yalıtım levhası
93	Technical	measurement of audible sound in the presence of ultrasound n.	yüksek frekanslı sesin varlığında işitilebilir sesin ölçülmesi
Television
94	Television	aerials for the reception of sound and television broadcasting n.	televizyon yayım ve ses alma için antenler
Automotive
95	Automotive	permissible sound level and the exhaust system of motor vehicles n.	motorlu taşıtların izin verilebilir ses seviyesi ve egzoz sistemi
96	Automotive	permissible sound level and the exhaust system of motor vehicles n.	motorlu araçların izin verilen gürültü seviyesi ve egzoz sistemi
Aeronautic
97	Aeronautic	break through the sound barrier v.	ses duvarını aşmak
Linguistics
98	Linguistics	phonetics elision of the first sound of a word n.	önses düşmesi
Environment
99	Environment	determination of sound immission from sound sources placed close to the ear n.	kulağa yakın yerleştirilmiş ses kaynaklarından gelen ses kirliliğinin belirlenmesi