|
Category |
English |
Turkish |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
catch v.
|
yakalamak |
|
His novel really catches the flavor of Tokyo.
Romanı Tokyo'nun havasını gerçekten yakalıyor.
More Sentences
|
General |
|
2 |
General |
catch n.
|
av |
|
Aggregate catches in 1996 were around 500 000 tonnes, approximately 8% of the EU total.
Toplam av miktarı 1996 yılında 500.000 ton civarındaydı ve AB toplamının yaklaşık %8'ini oluşturuyordu.
More Sentences
|
3 |
General |
catch n.
|
mandal |
|
The handyman replaced the door catch.
Tamirci kapının mandalını değiştirdi.
More Sentences
|
4 |
General |
catch n.
|
yakalayış |
|
It was an impossible catch, but he prevailed.
İmkânsız bir yakalayıştı ama yine de başardı.
More Sentences
|
5 |
General |
catch n.
|
sorun |
|
This car is too cheap; what's the catch?
Bu araba çok ucuz; ne sorunu var?
More Sentences
|
6 |
General |
catch n.
|
yakalanan balık miktarı |
|
This time they had a good catch of fish.
Bu seferki gidişlerinde bol miktarda balık yakalamışlar.
More Sentences
|
7 |
General |
catch up with v.
|
yetişmek |
|
I quickened my steps to catch up with her.
Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım.
More Sentences
|
8 |
General |
catch fire v.
|
ateş almak |
|
The curtain caught fire.
Perde ateş aldı.
More Sentences
|
9 |
General |
catch up v.
|
yakalamak |
|
It is we who need to catch up, not the other way round.
Bizi yakalaması gereken biziz, tersi değil.
More Sentences
|
10 |
General |
catch up v.
|
yetişmek |
|
The point is, will the countries of central and eastern Europe be able to catch up as Ireland has done?
Mesele şu ki, Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri İrlanda'nın yaptığı gibi yetişebilecek mi?
More Sentences
|
11 |
General |
catch a chill v.
|
üşütmek |
|
He caught a chill because he went out in the rain.
Yağmurda dışarı çıktığı için üşüttü.
More Sentences
|
12 |
General |
catch up with v.
|
arayı kapatmak |
|
Running as fast as I could, I was able to catch up with my friend.
Koşabildiğim kadar hızlı koşarak, arkadaşımla arayı kapatabildim.
More Sentences
|
13 |
General |
catch v.
|
yetişmek (trene/vapura/uçağa) |
|
We caught the last half hour of the award ceremony.
Ödül töreninin son yarım saatine yetiştik.
More Sentences
|
14 |
General |
catch up on v.
|
yakalamak |
|
We must catch up on America, or overtake them, if we want to achieve the Lisbon objectives in this area.
Bu alanda Lizbon hedeflerine ulaşmak istiyorsak Amerika'yı yakalamalı ya da geçmeliyiz.
More Sentences
|
15 |
General |
catch a cold v.
|
nezle olmak |
|
When Latin America sneezes, Spain catches a cold, or so I read recently.
Latin Amerika hapşırdığında İspanya nezle oluyor, ya da geçenlerde öyle okudum.
More Sentences
|
16 |
General |
catch v.
|
kapmak |
|
He caught hold of the phone before I could.
Benden önce telefonu o kaptı.
More Sentences
|
17 |
General |
catch cold v.
|
üşütmek |
|
Wear them not to catch cold, okay?
Üşütmemek için şunları giyin, olur mu?
More Sentences
|
18 |
General |
catch cold v.
|
nezle olmak |
|
Earlier, if Europe sneezed, the whole world caught cold.
Önceleri eğer Avrupa hapşırsa bütün dünya nezle olurdu.
More Sentences
|
19 |
General |
catch v.
|
olmak |
|
Helping its disadvantaged regions to catch up has always been one of Turkey's objectives.
Geri kalmış bölgelerin kalkınmasını desteklemek, daima Türkiye'nin amaçlarından biri olmuştur.
More Sentences
|
20 |
General |
catch up on v.
|
yetişmek |
|
The past is catching up on us.
Geçmiş bize yetişiyor.
More Sentences
|
|
21 |
General |
catch v.
|
tutuşmak |
|
The wood in the burner wasn't catching.
Ocaktaki odunlar tutuşmuyordu.
More Sentences
|
22 |
General |
catch fire v.
|
tutuşmak |
|
The dry leaves immediately caught fire.
Kuru yapraklar hemen tutuştu.
More Sentences
|
23 |
General |
catch cold v.
|
soğuk almak |
|
She easily catches cold.
O kolayca soğuk alır.
More Sentences
|
24 |
General |
catch v.
|
basmak |
|
I caught him singing in front of the mirror in women's clothes.
Onu aynanın önünde kadın kıyafetleriyle şarkı söylerken bastım.
More Sentences
|
25 |
General |
catch sight of v.
|
görmek |
|
No sooner had she caught sight of me than she started running in my direction.
O beni görür görmez bana doğru koşmaya başladı.
More Sentences
|
26 |
General |
catch fish v.
|
balık yakalamak |
|
Since 1996 the opportunities to catch fish in the area in question have fallen sharply.
1996 yılından bu yana söz konusu bölgede balık yakalama fırsatları keskin bir şekilde düşmüştür.
More Sentences
|
27 |
General |
catch hold of v.
|
yakalamak |
|
The man tried to catch hold of me by the collar.
Adam beni yakamdan yakalamaya çalıştı.
More Sentences
|
28 |
General |
catch on v.
|
tutulmak |
|
This TV show is catching on now.
Bu televizyon şovu şimdi tutuluyor.
More Sentences
|
29 |
General |
catch up on v.
|
tamamlamak |
|
Tom is catching up on paperwork.
Tom evrak işlerini tamamlıyor.
More Sentences
|
30 |
General |
catch v.
|
duymak |
|
I caught the doorbell despite the noise of the vacuum.
Süpürgenin gürültüsüne rağmen kapı zilini duyabildim.
More Sentences
|
31 |
General |
catch v.
|
kapmak (hastalık) |
|
Don't drink the tap water here; you might catch a disease.
Buradaki musluk suyunu içmeyin; hastalık kapabilirsiniz.
More Sentences
|
32 |
General |
catch fish v.
|
balık tutmak |
|
We began catching fish immediately.
Hemen balık tutmaya başladık.
More Sentences
|
33 |
General |
catch on v.
|
anlamak |
|
Tom is just beginning to catch on.
Tom, daha yeni anlamaya başlıyor.
More Sentences
|
34 |
General |
catch on v.
|
kavramak |
|
Tom was quick to catch on.
Tom hızlı kavrıyordu.
More Sentences
|
35 |
General |
catch fire v.
|
alev almak |
|
Earlier this morning in France, a train en route from Paris to Vienna caught fire near Nancy.
Bu sabah erken saatlerde Fransa'da, Paris'ten Viyana'ya giden bir tren Nancy yakınlarında alev aldı.
More Sentences
|
36 |
General |
catch v.
|
kavramak |
|
I didn't catch the meaning.
Anlamını kavrayamadım.
More Sentences
|
37 |
General |
catch v.
|
takılmak |
|
The first thing that caught his eye was a fingerprint on the glass.
Onun gözünün takıldığı ilk şey camdaki bir parmak iziydi.
More Sentences
|
38 |
General |
catch v.
|
vurmak |
|
He saw imperfections in the paint when the light caught it.
Işık vurduğunda boyadaki kusurları görüyordu.
More Sentences
|
39 |
General |
catch v.
|
çarpmak |
|
The dress in the shop window caught Marie's eye.
Vitrindeki elbise Marie'nin gözüne çarptı.
More Sentences
|
40 |
General |
catch v.
|
görmek |
|
I caught a glimpse of him.
Ben onu bir an için gördüm.
More Sentences
|
|
41 |
General |
catch v.
|
tutmak |
|
Line the plates with absorbent paper to catch excess oil.
Fazla yağı tutması için tabaklara emici kağıt koyun.
More Sentences
|
42 |
General |
catch v.
|
anlamak |
|
I'm sorry, I didn't catch that.
Üzgünüm onu anlamadım.
More Sentences
|
43 |
General |
catch v.
|
çekmek |
|
There was one particular one that caught my fancy, which I thought I might like to buy.
Özellikle bir tanesi dikkatimi çekti ve onu satın almak isteyebileceğimi düşündüm.
More Sentences
|
44 |
General |
catch v.
|
sıkışmak |
|
My shoelace got caught in the escalator.
Ayakkabımın bağı yürüyen merdivene sıkıştı.
More Sentences
|
45 |
General |
catch v.
|
yakalamak |
|
He shouted 'Catch me if you can!' as he ran away.
"Sıkıysa yakala beni!" diye bağırdı kaçarken.
More Sentences
|
46 |
General |
catch v.
|
yakalanmak |
|
Therefore, it protects you from catching cold and flu.
Böylece sizi soğuk algınlığı ve gribe yakalanmaktan korur.
More Sentences
|
47 |
General |
catch up with v.
|
yakalamak |
|
Greece and Spain are rapidly catching up with the EU average, while starting from a relatively low base.
Yunanistan ve İspanya, nispeten düşük bir temelden başlamalarına rağmen hızla AB ortalamasını yakalamaktadır.
More Sentences
|
48 |
General |
catch up with v.
|
aynı düzeye gelmek |
|
You have to study hard to catch up with your class.
Sınıfınla aynı düzeye gelmek için çok çalışmalısın.
More Sentences
|
49 |
General |
catch the ball v.
|
topu yakalamak |
|
I caught the ball.
Topu yakaladım.
More Sentences
|
50 |
General |
catch v.
|
ele geçirmek |
|
The pressures of supporting a big family are beginning to catch up with him.
Büyük bir aileyi geçindirmenin getirdiği baskılar onu ele geçirmeye başladı.
More Sentences
|
51 |
General |
catch fire v.
|
yanmak |
|
The houses caught fire one after another.
Evler birbiri ardına yandılar.
More Sentences
|
52 |
General |
catch up with v.
|
hızına yetişmek |
|
I caught up with the others.
Diğerlerinin hızına yetiştim.
More Sentences
|
53 |
General |
catch a chill v.
|
soğuk almak |
|
He caught a chill because he went out in the rain.
Yağmurda dışarıya çıktığı için soğuk aldı.
More Sentences
|
54 |
General |
catch a cold v.
|
şifayı kapmak |
|
The child caught a cold.
Çocuk şifayı kaptı.
More Sentences
|
55 |
General |
catch a mouse v.
|
fare yakalamak |
|
I caught a mouse.
Bir fare yakaladım.
More Sentences
|
56 |
General |
catch a bird v.
|
kuş yakalamak |
|
If you cannot catch a bird of paradise, better take a wet hen.
Eğer bir cennet kuşu yakalayamıyorsanız, ıslak bir tavuk alsanız daha iyi olur.
More Sentences
|
57 |
General |
catch the criminals v.
|
suçluları yakalamak |
|
Police caught the criminals.
Polis, suçluları yakaladı.
More Sentences
|
58 |
General |
catch a fish v.
|
balık yakalamak |
|
I caught a fish!
Bir balık yakaladım!
More Sentences
|
59 |
General |
catch a flight v.
|
uçağa yetişmek |
|
Tom plans to catch a flight back to Boston this evening.
Tom bu akşam Boston'a geri dönmek için uçağa yetişmeyi planlıyor.
More Sentences
|
60 |
General |
catch the thief v.
|
hırsızı yakalamak |
|
Tom helped the police catch the thief.
Tom polisin hırsızı yakalamasına yardımcı oldu.
More Sentences
|
61 |
General |
catch a cold v.
|
soğuk algınlığına yakalanmak |
|
Your chances of catching a cold this winter are very high.
Bu kış soğuk algınlığına yakalanma ihtimaliniz çok yüksek.
More Sentences
|
62 |
General |
catch the ball v.
|
topu yakalamak |
|
You caught the ball, didn't you?
Topu yakaladın, değil mi?
More Sentences
|
63 |
General |
play catch v.
|
yakalamaç oynamak |
|
Don't play catch in the room.
Odada yakalamaç oynamayın.
More Sentences
|
64 |
General |
catch v.
|
(soğuk) almak |
|
Watch out! The pan caught fire!
Aman dikkat! Tava alev aldı!
More Sentences
|
65 |
General |
catch v.
|
denk gelmek |
|
We caught his performance at the Angelic Theatre.
Angelic Theatre'daki performansına denk geldik.
More Sentences
|
66 |
General |
catch v.
|
kapılmak (parti, yaşanan an vb.) |
|
The kite caught wind and started to fly.
Uçurtma rüzgâra kapıldı ve uçmaya başladı.
More Sentences
|
67 |
General |
catch pneumonia v.
|
zatürre olmak |
|
You'll catch pneumonia.
Zatürre olacaksın.
More Sentences
|
68 |
General |
catch sight v.
|
fark etmek |
|
I was so nervous that she would catch sight of me.
Beni fark edecek diye çok tedirgin oldum.
More Sentences
|
69 |
General |
catch-all adj.
|
kapsayıcı |
|
The catch-all policy was designed to encompass all possible scenarios.
Her şeyi kapsayıcı politika, tüm olası senaryoları kapsayacak şekilde tasarlanmıştı.
More Sentences
|
Phrasals |
|
70 |
Phrasals |
catch on v.
|
çabucak anlamak |
|
You catch on quickly.
Çabucak anlıyorsun.
More Sentences
|
71 |
Phrasals |
catch on to v.
|
anlamak |
|
I find it bizarre that these national ministers still have not caught on to this.
Bu ulusal bakanların hala bunu anlamamış olmalarını tuhaf buluyorum.
More Sentences
|
72 |
Phrasals |
catch up v.
|
arayı kapatmak |
|
It is clear that the Lithuanian government has made enormous strides to catch up.
Litvanya hükümetinin arayı kapatmak için çok büyük adımlar attığı açıktır.
More Sentences
|
73 |
Phrasals |
catch up to v.
|
yakalamak |
|
Tom ran to catch up to Mary.
Tom, Mary'yi yakalamak için koştu.
More Sentences
|
74 |
Phrasals |
catch hell (about someone or something) v.
|
(biri/bir şey hakkında) azar işitmek |
|
You're going to catch hell from your wife if she finds out.
Eğer öğrenirse karınızdan azar işitirsiniz.
More Sentences
|
75 |
Phrasals |
catch hell (about someone or something) v.
|
(biri/bir şey hakkında) fırça yemek |
|
You're going to catch hell from your wife if she finds out.
Karın öğrenirse ondan fırçayı yiyeceksin.
More Sentences
|
76 |
Phrasals |
catch in v.
|
yakalamak |
|
In this unfavourable climate, France is caught in the trap of the budgetary heritage left by the Socialists.
Bu elverişsiz ortamda Fransa, Sosyalistlerin bıraktığı bütçe mirasının tuzağına yakalanmıştır.
More Sentences
|
77 |
Phrasals |
catch up to (something or someone) v.
|
(birine/bir şeye) yetişmek |
|
We'll catch up to you.
Sana yetişeceğiz.
More Sentences
|
78 |
Phrasals |
catch up with (someone) v.
|
(biriyle) sonra görüşmek |
|
I'll catch up with you guys later.
Sonra görüşürüz beyler.
More Sentences
|
79 |
Phrasals |
catch with v.
|
yakalamak |
|
Fishing for haddock and whiting should also be suspended because too many cod are caught with them.
Mezgit ve mezgit avcılığı da askıya alınmalıdır çünkü bunlarla çok fazla morina balığı yakalanmaktadır.
More Sentences
|
Common Usage |
|
80 |
Common Usage |
catch n.
|
tutma |
|
|
81 |
Common Usage |
catch n.
|
yakalama |
|
82 |
Common Usage |
catch n.
|
aldatmaca |
|
83 |
Common Usage |
catch unawares v.
|
gafil avlamak |
|
84 |
Common Usage |
catch v.
|
yetişmek |
|
General |
|
85 |
General |
catch n.
|
kar |
|
86 |
General |
catch n.
|
parça |
|
87 |
General |
catch n.
|
bölüm |
|
88 |
General |
safety catch n.
|
susta |
|
89 |
General |
catch n.
|
kilit dili |
|
90 |
General |
catch n.
|
voli |
|
91 |
General |
catch n.
|
kanca |
|
92 |
General |
catch n.
|
bityeniği |
|
93 |
General |
catch n.
|
tuzak |
|
94 |
General |
catch n.
|
tutma av |
|
95 |
General |
catch n.
|
hile |
|
96 |
General |
catch n.
|
topluca söylenen şarkı |
|
97 |
General |
hidden catch n.
|
gizli şart |
|
98 |
General |
hidden catch n.
|
gizli açma mekanizması (mücevher kutusu vb) |
|
99 |
General |
hidden catch n.
|
gizli bir tuzak |
|
100 |
General |
hidden catch n.
|
bit yeniği |
|
101 |
General |
catch n.
|
tutucu |
|
102 |
General |
catch n.
|
kapı tutucusu |
|
103 |
General |
catch n.
|
devvar köprü dişleri |
|
104 |
General |
catch basin n.
|
toplama çukuru |
|
105 |
General |
catch n.
|
mandal katılığı |
|
106 |
General |
catch n.
|
köprü dişleri |
|
107 |
General |
cocking catch n.
|
kurma mandalı |
|
108 |
General |
catch-all n.
|
öteberi torbası |
|
109 |
General |
by-catch of the fishing n.
|
balıklarla birlikte yakalananlar |
|
110 |
General |
catch-as-catch-can n.
|
serbest güreş |
|
111 |
General |
catch-all n.
|
malzeme torbası |
|
112 |
General |
catch-phrase n.
|
slogan |
|
113 |
General |
a catch-all term n.
|
kapsamlı/kapsayıcı terim |
|
114 |
General |
phone catch fire n.
|
telefonun ateş alması/yanması |
|
115 |
General |
tallow catch n.
|
yağ topağı |
|
116 |
General |
tallow catch n.
|
kasap tarafından rulo haline getirilen iç yağı |
|
117 |
General |
catch n.
|
devlet kuşu |
|
118 |
General |
catch n.
|
kolay bulunmaz fırsat |
|
119 |
General |
catch n.
|
(şarkı, şiir vb.) akılda kalan ufak kısım |
|
120 |
General |
catch n.
|
kelepir |
|
121 |
General |
catch phrase n.
|
herkesin dilindeki slogan |
|
122 |
General |
catch-all n.
|
çeşitli durumları ve olasılıkları kapsayacak şekilde tasarlanmış şey |
|
123 |
General |
catch-all n.
|
öteberi çantası |
|
124 |
General |
catch-up n.
|
telafi |
|
125 |
General |
catch-up n.
|
bir dezavantajın üstesinden gelmeyi amaçlayan strateji |
|
126 |
General |
catch-up n.
|
miktar veya oranı belli bir standarda getirmeyi amaçlayan artış |
|
127 |
General |
catch n.
|
avdan elde edilen miktar |
|
128 |
General |
catch someone's attention v.
|
birinin dikkatini çekmek |
|
129 |
General |
catch someone napping v.
|
birini hazırlıksız yakalamak |
|
130 |
General |
catch v.
|
yayılmak |
|
131 |
General |
catch someone off guard v.
|
birini gafil avlamak |
|
132 |
General |
catch a glimpse v.
|
gözüne ilişmek |
|
133 |
General |
catch on with somebody v.
|
popüler olmak |
|
134 |
General |
catch somebody by the tail v.
|
kuyruğunu kısmak |
|
135 |
General |
catch one's breath v.
|
soluk almak |
|
136 |
General |
catch someone's eyes v.
|
göze çarpmak |
|
137 |
General |
catch someone napping v.
|
gafil avlamak |
|
138 |
General |
catch on v.
|
popüler olmak |
|
139 |
General |
catch on v.
|
kapmak |
|
140 |
General |
catch on with somebody v.
|
gözde olmak |
|
141 |
General |
catch sight v.
|
gözüne ilişmek |
|
142 |
General |
catch someone's eyes v.
|
birisinin dikkatini çekmek |
|
143 |
General |
catch the blame v.
|
sorumluluğu üstlenmek |
|
144 |
General |
catch v.
|
tutturmak |
|
145 |
General |
catch tightly v.
|
kıskıvrak yakalamak |
|
146 |
General |
catch birds v.
|
kuş tutmak |
|
147 |
General |
catch one's eye v.
|
dikkatini çekmek |
|
148 |
General |
catch one's breath v.
|
dinlenmek |
|
149 |
General |
catch someone unawares v.
|
birini gafil avlamak |
|
150 |
General |
catch v.
|
büyülemek |
|
151 |
General |
catch alight v.
|
tutuşmak |
|
152 |
General |
catch sight of v.
|
gözüne ilişmek |
|
153 |
General |
catch a glimpse v.
|
bir an için görmek |
|
154 |
General |
catch v.
|
tutulmak |
|
155 |
General |
catch up v.
|
seviyesine ulaşmak |
|
156 |
General |
catch v.
|
yakalanmak (bir hastalığa) |
|
157 |
General |
catch up on v.
|
biriken işleri yapmak |
|
158 |
General |
catch up on v.
|
ertelenmiş bir işi yapmak |
|
159 |
General |
catch up on v.
|
(arada olup biteni) öğrenmek |
|
160 |
General |
catch up on v.
|
ihmal edilmiş bir işi yapmak |
|
161 |
General |
catch on v.
|
tutunmak |
|
162 |
General |
catch someone napping v.
|
birini gafil avlamak |
|
163 |
General |
catch on v.
|
gözde olmak |
|
164 |
General |
catch someone’s attention v.
|
ilgi çekmek |
|
165 |
General |
catch one's breath v.
|
soluklanmak |
|
166 |
General |
catch an infection v.
|
yakalanmak |
|
167 |
General |
catch flu v.
|
gribe yakalanmak |
|
168 |
General |
catch v.
|
bulaşmak |
|
169 |
General |
catch each other's eye v.
|
göz göze gelmek |
|
170 |
General |
catch on v.
|
farkına varmak |
|
171 |
General |
catch v.
|
gafil avlamak |
|
172 |
General |
catch the fancy of v.
|
hoşuna gitmek |
|
173 |
General |
catch v.
|
eline geçmek |
|
174 |
General |
catch out v.
|
meydana çıkarmak |
|
175 |
General |
catch an advantage v.
|
avantaj yakalamak |
|
176 |
General |
catch unawares v.
|
hazırlıksız yakalamak |
|
177 |
General |
catch flu v.
|
grip olmak |
|
178 |
General |
catch v.
|
inmek |
|
179 |
General |
catch someone in the act v.
|
birini suçüstü yakalamak |
|
180 |
General |
catch someone's eye v.
|
birinin dikkatini çekmek |
|
181 |
General |
catch one's breath v.
|
nefes almak |
|
182 |
General |
catch one's eye v.
|
gözüne çarpmak |
|
183 |
General |
catch attention of v.
|
gözüne ilişmek |
|
184 |
General |
catch an illness v.
|
hastalığa yakalanmak |
|
185 |
General |
catch a glimpse v.
|
görür gibi olmak |
|
186 |
General |
catch up v.
|
etkilemek |
|
187 |
General |
catch up v.
|
geri kalmamak |
|
188 |
General |
catch up v.
|
kapıp kaçmak |
|
189 |
General |
catch up v.
|
büyülemek |
|
190 |
General |
catch up v.
|
bilgilendirmek |
|
191 |
General |
catch v.
|
ansızın bulmak |
|
192 |
General |
catch v.
|
çekmek (ilgi vb) |
|
193 |
General |
catch v.
|
tutunmak |
|
194 |
General |
catch v.
|
cezbetmek |
|
195 |
General |
catch v.
|
tokat atmak |
|
196 |
General |
catch v.
|
avlamak |
|
197 |
General |
catch v.
|
bir an gözüne çarpmak |
|
198 |
General |
catch v.
|
maruz kalmak |
|
199 |
General |
catch v.
|
baskın yapmak |
|
200 |
General |
catch one´s eye v.
|
dikkatini çekmek |
|
201 |
General |
catch v.
|
yetişmek |
|
202 |
General |
catch v.
|
edinmek (alışkanlık) |
|
203 |
General |
catch v.
|
geçmek |
|
204 |
General |
catch v.
|
(hastalık) yakalanmak |
|
205 |
General |
catch v.
|
çalışmak (mekanizma) |
|
206 |
General |
catch v.
|
birdenbire fark etmek |
|
207 |
General |
catch the impression v.
|
izlenim edinmek |
|
208 |
General |
catch somebody napping v.
|
gafil avlamak |
|
209 |
General |
catch somebody unawares v.
|
gafil avlamak |
|
210 |
General |
catch the trend of v.
|
trend yakalamak |
|
211 |
General |
catch up on v.
|
arayı kapatmak |
|
212 |
General |
catch up on v.
|
zaman açığını gidermek |
|
213 |
General |
catch the era v.
|
çağı yakalamak |
|
214 |
General |
catch in a trap v.
|
kapana kıstırmak |
|
215 |
General |
catch in a trap v.
|
kapana kısılmak |
|
216 |
General |
catch someone's eyes v.
|
dikkatini çekmek |
|
217 |
General |
catch someone's eyes v.
|
ilgisini çekmek |
|
218 |
General |
catch at v.
|
aniden yakalamaya çalışmak |
|
219 |
General |
catch at v.
|
birden kapmak |
|
220 |
General |
catch pneumonia v.
|
zatürreeye yakalanmak |
|
221 |
General |
fail to catch the bus on time v.
|
otobüsü kaçırmak |
|
222 |
General |
catch on v.
|
ünlü olmak |
|
223 |
General |
catch up v.
|
aynı düzeye getirmek |
|
224 |
General |
catch an infection v.
|
enfeksiyon almak |
|
225 |
General |
catch someone's eyes v.
|
dikkatini çekmek |
|
226 |
General |
catch on v.
|
sevilmek |
|
227 |
General |
catch an infection v.
|
mikrop kapmak |
|
228 |
General |
catch someone's eyes v.
|
bakışlarını yakalamak |
|
229 |
General |
catch a scent v.
|
koku duymak |
|
230 |
General |
catch a smell v.
|
koku duymak |
|
231 |
General |
catch the glances v.
|
bakışları yakalamak |
|
232 |
General |
catch an infection v.
|
enfeksiyon kapmak |
|
233 |
General |
catch somebody red-handed v.
|
suçüstü yakalamak |
|
234 |
General |
catch someone red-handed v.
|
birini suçüstü yakalamak |
|
235 |
General |
catch a whiff of v.
|
-in kokusunu duymak |
|
236 |
General |
catch up with v.
|
-e yetişmek |
|
237 |
General |
catch a disease v.
|
bir hastalığa yakalanmak |
|
238 |
General |
catch out v.
|
uygunsuz bir biçimde yakalamak |
|
239 |
General |
catch out v.
|
kötü bir şey yaparken yakalamak |
|
240 |
General |
catch out v.
|
suçüstü yakalamak |
|
241 |
General |
catch fire v.
|
alevler içinde kalmak |
|
242 |
General |
release the safety catch v.
|
emniyet mandalını açmak |
|
243 |
General |
catch sight of v.
|
gözü ilişmek |
|
244 |
General |
catch some shuteye v.
|
uyku bastırmak |
|
245 |
General |
catch the attention v.
|
dikkat çekmek |
|
246 |
General |
catch on v.
|
meşhur olmak |
|
247 |
General |
catch disease v.
|
hastalığa yakalanmak |
|
248 |
General |
catch one's breath v.
|
soluğunu tutmak |
|
249 |
General |
catch someone's eye v.
|
gözüne takılmak |
|
250 |
General |
catch someone's eye v.
|
dikkatini çekmek |
|
251 |
General |
catch measles v.
|
kızamık olmak |
|
252 |
General |
catch measles v.
|
kızamığa yakalanmak |
|
253 |
General |
catch a fish v.
|
balık tutmak |
|
254 |
General |
catch her husband in bed with another woman v.
|
kocasını yatakta başka bir kadınla yakalamak |
|
255 |
General |
catch a connecting flight v.
|
aktarmalı bir uçuşa yetişmek |
|
256 |
General |
catch the abductor by day one v.
|
(çocuğu vb) kaçıran kişiyi kaçırdığı gün yakalamak |
|
257 |
General |
catch someone smoking v.
|
birini sigara içerken yakalamak |
|
258 |
General |
catch a jellyfish v.
|
denizanası yakalamak |
|
259 |
General |
catch the bride's bouquet v.
|
gelinin buketini yakalamak |
|
260 |
General |
catch the plane v.
|
uçuşu/uçağı yakalamak |
|
261 |
General |
catch the plane v.
|
uçuşa yetişmek |
|
262 |
General |
catch a flight v.
|
uçuşu/uçağı yakalamak |
|
263 |
General |
catch the plane v.
|
uçağa yetişmek |
|
264 |
General |
catch a flight v.
|
uçuşa yetişmek |
|
265 |
General |
one's performance catch the eye v.
|
performansıyla göz doldurmak |
|
266 |
General |
catch someone by v.
|
bileğinden tutmak/yakalamak |
|
267 |
General |
catch attention of v.
|
dikkatini çekmek |
|
268 |
General |
have a plane to catch v.
|
uçağa yetişmesi gerekmek |
|
269 |
General |
catch up with the others v.
|
diğerlerini yakalamak |
|
270 |
General |
catch the sun v.
|
güneş almak (ev) |
|
271 |
General |
catch the main points v.
|
önemli noktaları yakalamak |
|
272 |
General |
catch a heel v.
|
topuğu bir yere takılmak |
|
273 |
General |
catch a bus v.
|
otobüsü yakalamak |
|
274 |
General |
catch the school bus v.
|
okul otobüsünü yakalamak |
|
275 |
General |
catch a criminal v.
|
suçlu yakalamak |
|
276 |
General |
catch chickenpox v.
|
suçiçeği hastalığına yakalanmak |
|
277 |
General |
catch chickenpox v.
|
suçiçeği olmak |
|
278 |
General |
catch a ball v.
|
top yakalamak |
|
279 |
General |
catch sight of v.
|
birdenbire fark etmek |
|
280 |
General |
catch v.
|
(bir şey yapan kişiyi) durdurmak |
|
281 |
General |
catch v.
|
çevrelemek |
|
282 |
General |
catch v.
|
içine almak |
|
283 |
General |
catch v.
|
birden karşısına çıkmak |
|
284 |
General |
catch v.
|
mahsur bırakmak |
|
285 |
General |
catch v.
|
(bir şeyi) başka bir şeye çarpacak şekilde ilerletmek |
|
286 |
General |
catch v.
|
etkili biçimde temsil etmek |
|
287 |
General |
catch v.
|
kandırmak |
|
288 |
General |
catch v.
|
aklını çelmek |
|
289 |
General |
catch v.
|
(birinin peşinden koşup elde ederek) evlenmek |
|
290 |
General |
catch v.
|
(ses) kulağa gelmek |
|
291 |
General |
catch v.
|
(nefes) tutmak |
|
292 |
General |
catch v.
|
tutturmak |
|
293 |
General |
catch v.
|
iliştirmek |
|
294 |
General |
catch v.
|
toplamak |
|
295 |
General |
catch v.
|
büyülenmek |
|
296 |
General |
catch v.
|
etkilenmek |
|
297 |
General |
catch v.
|
aldanmak |
|
298 |
General |
catch v.
|
izlemek |
|
299 |
General |
catch v.
|
seyretmek |
|
300 |
General |
catch [obsolete] v.
|
erişmek |
|
301 |
General |
catch [obsolete] v.
|
elde etmek |
|
302 |
General |
catch a movie v.
|
sinemada film izlemek |
|
303 |
General |
catch a movie v.
|
sinemaya gitmek |
|
304 |
General |
cony-catch v.
|
aldatmak |
|
305 |
General |
cony-catch v.
|
kandırmak |
|
306 |
General |
cony-catch v.
|
hile yapmak |
|
307 |
General |
cony-catch v.
|
keklemek |
|
308 |
General |
cony-catch v.
|
oyuna getirmek |
|
309 |
General |
cony-catch v.
|
oyun etmek |
|
310 |
General |
catch v.
|
fark etmek |
|
311 |
General |
catch v.
|
(alev) almak |
|
312 |
General |
catch v.
|
alev almak |
|
313 |
General |
catch v.
|
isabet etmek |
|
314 |
General |
catch-all adj.
|
çeşitli durumları ve olasılıkları kapsayacak şekilde tasarlanmış |
|
315 |
General |
with a catch in one's voice adv.
|
tıkanarak |
|
316 |
General |
with a catch in one's voice adv.
|
sesi titreyerek |
|
317 |
General |
with a catch in one's voice adv.
|
duygusal bir sesle |
|
Irregular Verb |
|
318 |
Irregular Verb |
catch v.
|
caught - caught |
|
Phrasals |
|
319 |
Phrasals |
catch at v.
|
havada kapmak |
|
320 |
Phrasals |
catch at v.
|
çabucak razı olmak |
|
321 |
Phrasals |
catch oneself on v.
|
(kendini) yanlış iş yaparken yakalamak |
|
322 |
Phrasals |
catch oneself on v.
|
hata yaptığını fark etmek |
|
323 |
Phrasals |
catch over v.
|
(su) yavaş yavaş donmak |
|
324 |
Phrasals |
catch on v.
|
işe girmek |
|
325 |
Phrasals |
catch up v.
|
aniden tutup kaldırmak |
|
326 |
Phrasals |
catch up v.
|
istemeden katılmak |
|
327 |
Phrasals |
catch up with v.
|
hoş olmayan sonuçlar yaratmak |
|
328 |
Phrasals |
catch up with v.
|
tutuklamak |
|
329 |
Phrasals |
catch up with v.
|
enselemek |
|
330 |
Phrasals |
catch out v.
|
(krikette) topu yere düşmeden yakalamak |
|
331 |
Phrasals |
catch out v.
|
hazırlıksız yakalanmak |
|
332 |
Phrasals |
catch up v.
|
kapana kıstırmak |
|
333 |
Phrasals |
catch up v.
|
hapsetmek |
|
334 |
Phrasals |
catch up v.
|
sözünü kesmek |
|
335 |
Phrasals |
catch up v.
|
(atları, katırları, öküzleri) seyahat için hazırlamak |
|
336 |
Phrasals |
catch up v.
|
tamamlayıp nihayete erdirmek |
|
337 |
Phrasals |
catch up [brit] v.
|
yetişip geçmek |
|
338 |
Phrasals |
catch up with v.
|
güncelleştirmek |
|
339 |
Phrasals |
catch up with v.
|
(bilgiyi) tazelemek |
|
340 |
Phrasals |
catch (someone or something) in (something) v.
|
tuzakla yakalamak |
|
341 |
Phrasals |
catch (someone or something) in (something) v.
|
tuzakta (bir şey, hayvan) bulmak |
|
342 |
Phrasals |
catch (someone or something) in (something) v.
|
(birini veya bir şeyi) tuzağa yakalanmış bulmak |
|
343 |
Phrasals |
catch (someone or something) in (something) v.
|
kötü bir şey yaparken yakalamak |
|
344 |
Phrasals |
catch (someone or something) in (something) v.
|
kötü bir şey yaptığını anlamak |
|
345 |
Phrasals |
catch (someone) with (someone or something) v.
|
(birini) çalıntı vs. bir şeyle yakalamak |
|
346 |
Phrasals |
catch (someone) with (someone or something) v.
|
(birini) çalıntı vs. bir şey üstündeyken yakalamak |
|
347 |
Phrasals |
catch (someone) with (someone or something) v.
|
(birini) bir yöntemle yakalamak |
|
348 |
Phrasals |
catch (someone) with (someone or something) v.
|
(birini) köpeklerle peşine düşerek vs. yakalamak |
|
349 |
Phrasals |
catch (someone) with (someone or something) v.
|
(birini) bir şey yardımıyla yakalamak |
|
350 |
Phrasals |
catch (someone) with (someone or something) v.
|
(birini) biriyle yakalamak |
|
351 |
Phrasals |
catch (someone) with (someone or something) v.
|
(birini) biriyle beraberken yakalamak |
|
352 |
Phrasals |
catch (someone) with (someone or something) v.
|
(birini) biriyle beraberken görmek |
|
353 |
Phrasals |
catch something from someone v.
|
birinden bir hastalık kapmak |
|
354 |
Phrasals |
catch something from someone v.
|
birinden bir hastalık bulaşmak |
|
355 |
Phrasals |
catch something from someone v.
|
birinden bir hastalık geçmek |
|
356 |
Phrasals |
catch it v.
|
azar işitmek |
|
357 |
Phrasals |
catch it v.
|
azarlanmak |
|
358 |
Phrasals |
catch someone doing something v.
|
birini bir şey yaparken/iş üzerinde yakalamak |
|
359 |
Phrasals |
catch someone at something v.
|
birini bir şey yaparken/iş üzerinde yakalamak |
|
360 |
Phrasals |
catch it v.
|
ceza yemek |
|
361 |
Phrasals |
catch on to v.
|
farkına varmak |
|
362 |
Phrasals |
catch on v.
|
moda olmaya başlamak |
|
363 |
Phrasals |
catch up v.
|
kızışmak |
|
364 |
Phrasals |
catch on to v.
|
kavramak |
|
365 |
Phrasals |
catch it v.
|
papara yemek |
|
366 |
Phrasals |
catch it v.
|
paylanmak |
|
367 |
Phrasals |
catch on v.
|
popülerleşmek |
|
368 |
Phrasals |
catch on v.
|
tutmaya başlamak |
|
369 |
Phrasals |
catch on with someone v.
|
(ürün vb) popüler olmak |
|
370 |
Phrasals |
catch onto something v.
|
(çalı/diken) bir şeye takılmak |
|
371 |
Phrasals |
catch on with someone v.
|
(ürün) tutmak |
|
372 |
Phrasals |
catch (one) with (someone or something) v.
|
(birini biriyle/bir şeyle) yakalamak |
|
373 |
Phrasals |
catch (one) with (someone or something) v.
|
(birini biriyle/bir şeyle) görmek/basmak |
|
374 |
Phrasals |
catch (one) with (someone or something) v.
|
(birini) belli bir yöntemle/araçla yakalamak |
|
375 |
Phrasals |
catch (one) with (someone or something) v.
|
(birini) belli bir yöntemle/araçla tutuklamak |
|
376 |
Phrasals |
catch (one) with (someone) v.
|
(birini başka biriyle) yakalamak |
|
377 |
Phrasals |
catch (one) with (someone) v.
|
(birini biriyle) basmak |
|
378 |
Phrasals |
catch (one) with (someone) v.
|
(birini başka biriyle) iş üstünde yakalamak/basmak |
|
379 |
Phrasals |
catch (one) with (someone) v.
|
(birini biriyle) yasadışı bir şey yaparken bulmak/basmak |
|
380 |
Phrasals |
catch someone with something v.
|
birini bir şeyle yakalamak |
|
381 |
Phrasals |
catch someone with something v.
|
birini çalıntı/yasadışı bir şeyle yakalamak |
|
382 |
Phrasals |
catch someone with something v.
|
birini bir şeyle basmak |
|
383 |
Phrasals |
catch someone with something v.
|
birini bir şeyle bulmak |
|
384 |
Phrasals |
catch someone with something v.
|
birini bir şey yardımıyla yakalamak/tutuklamak |
|
385 |
Phrasals |
catch onto (something) v.
|
(bir şeye) tutunmak |
|
386 |
Phrasals |
catch onto (something) v.
|
(bir şeye) geçmek |
|
387 |
Phrasals |
catch onto (something) v.
|
(bir şeye) kilitlenmek |
|
388 |
Phrasals |
catch at (something) v.
|
(birini) suçüstü yakalamak |
|
389 |
Phrasals |
catch at (something) v.
|
(birini) iş üstünde yakalamak |
|
390 |
Phrasals |
catch at (something) v.
|
(bir şeye) yapışmak |
|
391 |
Phrasals |
catch at (something) v.
|
(bir şeyi) sıkıca tutmak |
|
392 |
Phrasals |
catch from v.
|
-den kapmak |
|
393 |
Phrasals |
catch from v.
|
-den bulaşmak |
|
394 |
Phrasals |
catch from v.
|
-den geçmek |
|
395 |
Phrasals |
catch hell (about someone or something) v.
|
(biri/bir şey hakkında) azarlanmak |
|
396 |
Phrasals |
catch hell (for something) v.
|
(biri/bir şey hakkında) azar işitmek |
|
397 |
Phrasals |
catch hell (for something) v.
|
(biri/bir şey hakkında) azarlanmak |
|
398 |
Phrasals |
catch hell (for something) v.
|
(biri/bir şey hakkında) fırça yemek |
|
399 |
Phrasals |
catch in v.
|
kıstırmak |
|
400 |
Phrasals |
catch something on something v.
|
bir şeyi bir şeye takmak |
|
401 |
Phrasals |
catch something on something v.
|
bir şeyini (bir çıkıntıya, bir şeyin ucuna) takmak |
|
402 |
Phrasals |
catch on with (one) v.
|
(birileri arasında) popüler olmak |
|
403 |
Phrasals |
catch on with (one) v.
|
(birileri tarafından) tutmak |
|
404 |
Phrasals |
catch on with (one) v.
|
(birileri tarafından) ilgi görmek |
|
405 |
Phrasals |
catch on with (one) v.
|
(birileri arasında) rağbet görmek |
|
406 |
Phrasals |
catch one off v.
|
(birini) gafil avlamak |
|
407 |
Phrasals |
catch one off v.
|
(birini) hazırlıksız yakalamak |
|
408 |
Phrasals |
catch one off v.
|
(birini) boş bir anında yakalamak |
|
409 |
Phrasals |
catch one off v.
|
(birini) savunmasız yakalamak |
|
410 |
Phrasals |
catch onto v.
|
-e takılmak |
|
411 |
Phrasals |
catch onto v.
|
-e kilitlenmek |
|
412 |
Phrasals |
catch onto v.
|
-e tutunmak |
|
413 |
Phrasals |
catch onto v.
|
-e geçmek |
|
414 |
Phrasals |
catch someone out v.
|
birinin foyasını ortaya çıkarmak |
|
415 |
Phrasals |
catch someone out v.
|
birini faka bastırmak |
|
416 |
Phrasals |
catch someone out v.
|
birinin hilesini ortaya çıkartmak |
|
417 |
Phrasals |
catch someone out v.
|
birini enselemek |
|
418 |
Phrasals |
catch up v.
|
görüşüp son havadisleri almak/vermek |
|
419 |
Phrasals |
catch up v.
|
hasret gidermek |
|
420 |
Phrasals |
catch up v.
|
görüşüp son görüşmeden beri neler olup bittiğini konuşmak |
|
421 |
Phrasals |
catch up v.
|
aradaki mesafeyi kapatmak |
|
422 |
Phrasals |
catch up v.
|
kapılmak |
|
423 |
Phrasals |
catch up v.
|
kaldırmak |
|
424 |
Phrasals |
catch up v.
|
yükseltmek |
|
425 |
Phrasals |
catch up v.
|
havalandırmak |
|
426 |
Phrasals |
catch up v.
|
bulaşmak |
|
427 |
Phrasals |
catch up v.
|
karışmak |
|
428 |
Phrasals |
catch up v.
|
batmak |
|
429 |
Phrasals |
catch someone up in something v.
|
birinin (bir duyguya) kapılmasına neden olmak |
|
430 |
Phrasals |
catch someone up in something v.
|
birinin bir şeye ilgisini çekmek |
|
431 |
Phrasals |
catch someone up in something v.
|
birinin (zihnen) bir şeye takılmasına neden olmak |
|
432 |
Phrasals |
catch something up in something v.
|
bir şeyi bir şeyin içinde tuzağa düşürmek |
|
433 |
Phrasals |
catch something up in something v.
|
bir şeyi kapanla/ağ atarak yakalamak |
|
434 |
Phrasals |
catch something up in something v.
|
bir şeyi ağına düşürmek |
|
435 |
Phrasals |
catch up in (something) v.
|
(biri şeye) kapılmak |
|
436 |
Phrasals |
catch up in (something) v.
|
(bir şeye) kaptırmak |
|
437 |
Phrasals |
catch up in (something) v.
|
(bir şeyin) içine çekmek |
|
438 |
Phrasals |
catch up in (something) v.
|
(bir şeye) dahil etmek |
|
439 |
Phrasals |
catch up in (something) v.
|
(bir şeye) bulaştırmak |
|
440 |
Phrasals |
catch up in (something) v.
|
(bir şeye) karıştırmak |
|
441 |
Phrasals |
catch someone up on (someone or something) v.
|
birine (birinde/bir şeyden) haber vermek |
|
442 |
Phrasals |
catch up on (something) v.
|
(bir şeyi) öğrenmek |
|
443 |
Phrasals |
catch up on (something) v.
|
gündemi yakalamak |
|
444 |
Phrasals |
catch up on (something) v.
|
(bir şeyle) ilgili arayı kapatmak |
|
445 |
Phrasals |
catch up on (something) v.
|
(ihmal edilmiş bir işi) yapmak |
|
446 |
Phrasals |
catch up on (something) v.
|
(ertelenmiş bir işi) yapmak |
|
447 |
Phrasals |
catch up on (something) v.
|
(bir şeyi) telafi etmek |
|
448 |
Phrasals |
catch up to (something or someone) v.
|
(birini/bir şeyi) yakalamak |
|
449 |
Phrasals |
catch up to (something or someone) v.
|
(biriyle/bir şeyle) arayı kapatmak |
|
450 |
Phrasals |
catch up with (someone) v.
|
(biriyle) görüşüp son havadisleri almak/vermek |
|
451 |
Phrasals |
catch up with (someone) v.
|
(biriyle) hasret gidermek |
|
452 |
Phrasals |
catch up with (someone) v.
|
(biriyle) görüşüp son görüşmeden beri neler olup bittiğini konuşmak |
|
453 |
Phrasals |
catch up with (someone) v.
|
(biriyle) arayı kapatmak) |
|
454 |
Phrasals |
catch up with (someone) v.
|
(birini) enselemek |
|
455 |
Phrasals |
catch up with (someone) v.
|
(birini) tutuklamak |
|
456 |
Phrasals |
catch up with (someone) v.
|
uzun süredir aranan (birini) yakalamak |
|
457 |
Phrasals |
catch up with (someone) v.
|
(birini) yakalamak |
|
458 |
Phrasals |
catch up with (someone) v.
|
(birine) yetişmek |
|
459 |
Phrasals |
catch up with (someone) v.
|
(biriyle) aradaki mesafeyi kapatmak |
|
460 |
Phrasals |
catch up with (someone) v.
|
(birinin) hızına yetişmek |
|
461 |
Phrasals |
catch up with (someone) v.
|
(biriyle) görüşmek |
|
462 |
Phrasals |
catch up with (someone) v.
|
(biri için) hoş olmayan sonuçlar yaratmak |
|
463 |
Phrasals |
catch up with (someone) v.
|
(birinin) sonradan başına bela olmak |
|
464 |
Phrasals |
catch with v.
|
yetişmek |
|
465 |
Phrasals |
catch with v.
|
arayı kapatmak |
|
Phrases |
|
466 |
Phrases |
there's always a catch expr.
|
hep bir bityeniği var |
|
467 |
Phrases |
with a safety catch expr.
|
sustalı |
|
Proverb |
|
468 |
Proverb |
set a thief to catch a thief
|
çivi çiviyi söker |
|
469 |
Proverb |
a drowning man will catch at a straw
|
denize düşen yılana sarılır |
|
470 |
Proverb |
you can catch more flies with honey than with vinegar
|
çanakta balın olsun arı yemenden gelir |
|
471 |
Proverb |
you can catch more flies with honey than with vinegar
|
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır |
|
472 |
Proverb |
set a thief to catch a thief
|
bir hırsızı ancak bir başka hırsız yakalar |
|
473 |
Proverb |
if you run after two hares you will catch neither
|
aynı anda iki şeyi birden yapmak için çabalarsan ikisinden de olursun |
|
474 |
Proverb |
if you run after two hares you will catch neither
|
iki karpuz bir koltuğa sığmaz |
|
475 |
Proverb |
you must lose a fly to catch a trout
|
kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez |
|
476 |
Proverb |
set a thief to catch a thief
|
dinsizin hakkından imansız gelir |
|
477 |
Proverb |
you must lose a fly to catch a trout
|
kaz gelen yerden tavuk esirgenmez |
|
478 |
Proverb |
if you run after two hares you will catch neither
|
aynı anda iki tavşan kovalayan hiçbirini yakalayamaz |
|
479 |
Proverb |
keep no more cats than can catch mice
|
ne kadar az, o kadar iyi |
|
480 |
Proverb |
keep no more cats than can catch mice
|
az olsun öz olsun |
|
481 |
Proverb |
if you chase two rabbits, you will not catch either one
|
iki karpuz bir koltuğa sığmaz |
|
482 |
Proverb |
if you chase two rabbits, you will not catch either one
|
aynı anda iki şeyi birden yapmak için çabalarsan ikisinden de olursun |
|
483 |
Proverb |
if you chase two rabbits, you will not catch either one
|
aynı anda iki tavşan kovalayan hiçbirini yakalayamaz |
|
484 |
Proverb |
you can catch more flies with honey than you can with vinegar
|
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır |
|
485 |
Proverb |
you can catch more flies with honey than you can with vinegar
|
çanakta balın olsun arı yemenden gelir |
|
486 |
Proverb |
you need to bait the hook to catch the fish
|
bir şeyi yapabilmek/bir işi yürütebilmek için önce gereken hazırlıkları yapmalısın |
|
487 |
Proverb |
you will catch more flies with honey than (with) vinegar
|
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır |
|
488 |
Proverb |
you will catch more flies with honey than (with) vinegar
|
çanakta balın olsun arı yemenden gelir |
|
Colloquial |
|
489 |
Colloquial |
catch n.
|
bityeniği |
|
490 |
Colloquial |
catch phrase n.
|
meşhur laf/söz |
|
491 |
Colloquial |
catch n.
|
ses titremesi |
|
492 |
Colloquial |
catch n.
|
hasılat |
|
493 |
Colloquial |
catch n.
|
tespit |
|
494 |
Colloquial |
catch n.
|
farkına varma |
|
495 |
Colloquial |
catch n.
|
saptama |
|
496 |
Colloquial |
catch n.
|
teşhis |
|
497 |
Colloquial |
catch n.
|
ideal eş |
|
498 |
Colloquial |
catch n.
|
müstakbel eş |
|
499 |
Colloquial |
catch n.
|
eş adayı |
|
500 |
Colloquial |
catch someone's eye v.
|
bakışını yakalanmak |
|