|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
uzun köprü (göl/bataklık üzerinden geçen) |
causeway n.
|
|
2 |
General |
üzerinden atlama |
leaping n.
|
|
3 |
General |
on üzerinden on |
ten out of ten n.
|
|
4 |
General |
vadi gibi çukurluk bir alan üzerinden kara veya demiryolunu geçiren ayaklı köprü |
viaduct n.
|
|
5 |
General |
üzerinden atma |
spill n.
|
|
6 |
General |
atın biniciyi üzerinden atmak için hareket etmesi |
estrapade n.
|
|
7 |
General |
eyerlerin üzerinden geçen ve at arabası milini destekleyen koşum ipi |
ridger n.
|
|
8 |
General |
çimlerin üzerinden aşırmak için vuruş (golf) |
putt n.
|
|
|
9 |
General |
birdirbirde ebenin üzerinden atlama |
leapfrogging n.
|
|
10 |
General |
alçak veya sulak kesimler yahut sığ sular üzerinden geçen yükseltilmiş yol |
causeway n.
|
|
11 |
General |
kazıklı yol (göl/bataklık üzerinden geçen) |
causeway n.
|
|
12 |
General |
eyerlerin üzerinden geçen ve at arabası milini destekleyen koşum ipi |
ridgeband n.
|
|
13 |
General |
kayak yapan kişinin bir at ya da araç tarafından buzlu bir yüzeyin üzerinden çekilmesi |
skijoring n.
|
|
14 |
General |
yuların atın burnu üzerinden geçen kısmı |
noseband n.
|
|
15 |
General |
üzerinden geçme |
crossing n.
|
|
16 |
General |
internet üzerinden yayıncılık |
web-casting n.
|
|
17 |
General |
on üzerinden dokuz |
9 on a 10 point scale n.
|
|
18 |
General |
10 üzerinden dokuz |
nine on a ten point scale n.
|
|
19 |
General |
on üzerinden dokuz |
nine on a ten point scale n.
|
|
20 |
General |
10 üzerinden dokuz |
9 on a 10 point scale n.
|
|
21 |
General |
sibirya üzerinden gelen soğuk hava dalgası |
siberian cold front (to affect) n.
|
|
22 |
General |
(giysiye takılan/giysinin üzerinden) sallanan etiket |
swing tag n.
|
|
23 |
General |
yeni evli çiftin süpürge üzerinden atlamasını içeren gelenek |
jumping the broom n.
|
|
24 |
General |
bir takı m bilgilerin kullanıcının omuzu üzerinden bakılarak elde edilmesi |
shoulder surfing n.
|
|
25 |
General |
internet üzerinden yapılan alışveriş günü |
cyber monday n.
|
|
26 |
General |
atların üzerinden atladığı engel |
cavaletti n.
|
|
27 |
General |
atların üzerinden atladığı engel |
cavalletti n.
|
|
28 |
General |
(belli bir sayı üzerinden) geriye kalan kişiler |
remainder [obsolete] n.
|
|
|
29 |
General |
bir bölge üzerinden sürekli geçilmesiyle oluşmuş doğal yol |
trackway n.
|
|
30 |
General |
üzerinden geçme |
transmeation n.
|
|
31 |
General |
üzerinden atlanılan yer |
leap n.
|
|
32 |
General |
bir şahsiyetle veya doğaüstü bir varlıkla başka bir kimsenin üzerinden iletişim kurulabileceği inancı |
mediumism n.
|
|
33 |
General |
asılı bir ağın üzerinden veya altından bağlanan güçlendirici şerit |
meter [us] n.
|
|
34 |
General |
sirk göstericisinin üzerinden atlaması için tutulan şerit veya flama |
garter n.
|
|
35 |
General |
üzerinden kamu yolu geçen arazi |
right of way n.
|
|
36 |
General |
balıklar üzerinden gerçekleştirilen kehanet |
ichthyomancy n.
|
|
37 |
General |
(jonglörlükte) kafanın üzerinden atma |
overhead n.
|
|
38 |
General |
(edebi eserin üzerinden ilerlediği) ana düşünce |
donnée n.
|
|
39 |
General |
otelde kalmak yerine web sitesi üzerinden anlaşarak başkalarının evinde kalma |
couchsurfing n.
|
|
40 |
General |
bir şeyi keserek üzerinden geçen çizgi |
cross stroke n.
|
|
41 |
General |
ip üzerinden kayarak geçiş yapılan bir dağcı manevrası |
pendulum n.
|
|
42 |
General |
mat veya alet üzerinden havaya balıklama atlayıp öne yuvarlanma |
dive n.
|
|
43 |
General |
karadaki gözetleme ekibinin üzerinden yapılan alçak uçuş |
fly-by n.
|
|
44 |
General |
belirli bir bölge üzerinden ödenek alma |
prebend n.
|
|
45 |
General |
belirli bir bölge üzerinden ödenek alma |
prebendary [obsolete] n.
|
|
46 |
General |
(pinball oyununda) top üzerinden geçtiğinde aktifleşen hedef |
rollover n.
|
|
47 |
General |
avustralya'ya özgü mal taksim prosedürü üzerinden alınan arazi |
selection n.
|
|
48 |
General |
e-posta üzerinden gönderilebilen el ilanı |
self-mailer n.
|
|
49 |
General |
konuşmacının farklı bir nesne veya kimse üzerinden izleyici ile iletişim kurduğu retorik bir araç türü |
sermocination [obsolete] n.
|
|
50 |
General |
farklı bir nesne veya kimse üzerinden izleyici ile iletişim kuran konuşmacı |
sermocinator n.
|
|
51 |
General |
üzerinden ayrılmaksızın bir noktasından diğerine geçilemeyen yüzey |
sheet n.
|
|
52 |
General |
(bir şeyi) kanal üzerinden gönderen kimse |
shooter n.
|
|
53 |
General |
telefon veya e-posta üzerinden sipariş alan kimse |
shopper n.
|
|
54 |
General |
gözlemler üzerinden çizilen kabataslak harita |
sketch map n.
|
|
55 |
General |
kişinin kendi hayvanlarının ürünlerinden elde ettiği gelirler üzerinden ödediği ondalık vergi |
small tithes n.
|
|
56 |
General |
cep telefonu mesajları üzerinden kimlik avcılığı |
smishing n.
|
|
57 |
General |
(ağaç kabuğu üzerinden gerçekleştirilen) bir tür yazı falı |
stignomancy n.
|
|
58 |
General |
(ağaç kabuğu üzerinden gerçekleştirilen) bir tür yazı falı |
stigonomancy n.
|
|
59 |
General |
(telefon üzerinden bilgi verilen) sessiz yangın alarmı |
still n.
|
|
60 |
General |
(telefon üzerinden bilgi verilen) sessiz yangın alarmı |
still alarm n.
|
|
61 |
General |
yalan beyan üzerinden varılan sonuç |
subreption n.
|
|
62 |
General |
semboller üzerinden tasvir |
symbology n.
|
|
63 |
General |
semboller üzerinden tasvir |
symbolology n.
|
|
64 |
General |
yüklemek (internet üzerinden bilgisayara program) |
download v.
|
|
65 |
General |
üzerinden atlamak |
fly v.
|
|
66 |
General |
üzerinden geçmek |
cross over v.
|
|
67 |
General |
üzerinden atmak |
slough v.
|
|
68 |
General |
üzerinden geçmek |
fly over v.
|
|
|
69 |
General |
üzerinden geçmek (bir yerin) |
sweep v.
|
|
70 |
General |
üzerinden geçmek |
retrace v.
|
|
71 |
General |
üzerinden atlamak |
leap v.
|
|
72 |
General |
üzerinden geçmek |
pass over v.
|
|
73 |
General |
üzerinden geçmek |
walk through v.
|
|
74 |
General |
üzerinden geçmek |
hump v.
|
|
75 |
General |
at ile üzerinden geçmek |
override v.
|
|
76 |
General |
on üzerinden on almak |
get ten out of ten v.
|
|
77 |
General |
üzerinden geçmek |
bestride v.
|
|
78 |
General |
üzerinden atmak |
shake off v.
|
|
79 |
General |
üzerinden atmak |
throw off v.
|
|
80 |
General |
üzerinden atlamak |
jump v.
|
|
81 |
General |
üzerinden geçirmek |
cross over v.
|
|
82 |
General |
buldozerle üzerinden geçmek |
bulldoze v.
|
|
83 |
General |
üzerinden atlamak |
leap over v.
|
|
84 |
General |
yürüyerek üzerinden geçmek |
step over v.
|
|
85 |
General |
üzerinden almak (yük vb) |
take off v.
|
|
86 |
General |
üzerinden çıkarmak |
remove one's clothes v.
|
|
87 |
General |
üzerinden atmak |
get over v.
|
|
88 |
General |
birbiri üzerinden geçmek |
intersect v.
|
|
89 |
General |
internet sitesi üzerinden satış yapmak |
sell online v.
|
|
90 |
General |
internet sitesi üzerinden satış yapmak |
make sales through a website v.
|
|
91 |
General |
internet sitesi üzerinden satış yapmak |
make sales over the internet v.
|
|
92 |
General |
internet sitesi üzerinden satış yapmak |
sell through a website v.
|
|
93 |
General |
sorumluluğu üzerinden atmak |
shirk responsibility v.
|
|
94 |
General |
sorumluluğu üzerinden atmak |
abdicate responsibility v.
|
|
95 |
General |
sorumluluğu üzerinden atmak |
evade responsibility v.
|
|
96 |
General |
sorumluluğu üzerinden atmak |
shift off responsibility v.
|
|
97 |
General |
sorumluluğu üzerinden atmak |
shift responsibility v.
|
|
98 |
General |
üzerinden atlamak |
vault v.
|
|
99 |
General |
bir şeyin üzerinden atlamak |
jump over v.
|
|
100 |
General |
üzerinden hareket etmek |
move through v.
|
|
101 |
General |
üzerinden atlamak |
overleap v.
|
|
102 |
General |
üzerinden güç kazanmak |
gain ground upon v.
|
|
103 |
General |
üzerinden uçmak |
fly over v.
|
|
104 |
General |
üzerinden büyük bir hızla uçmak |
fly over something at high speed v.
|
|
105 |
General |
üzerinden çıkarmamak |
not to take off v.
|
|
106 |
General |
(kemerin vb) üzerinden sarkmak |
overhang v.
|
|
107 |
General |
üzerinden uçmak |
overfly v.
|
|
108 |
General |
(üzerinden) para kazanmak |
monetize v.
|
|
109 |
General |
(üzerinden) para kazanmak |
monetise v.
|
|
110 |
General |
gözlüğün üzerinden bakmak |
look over glasses v.
|
|
111 |
General |
üzerinden geçmek |
transmeate v.
|
|
112 |
General |
gerginliğini üzerinden atmak |
unstrain v.
|
|
113 |
General |
üzerinden atlamak |
beleap v.
|
|
114 |
General |
yürüyerek üzerinden geçmek |
bestride v.
|
|
115 |
General |
üzerinden atmak |
excuss v.
|
|
116 |
General |
kar kayağı faaliyetler sırasında engelin üzerinden atlamak |
huck v.
|
|
117 |
General |
engel üzerinden atlamak |
hurdle v.
|
|
118 |
General |
engel üzerinden atlamak |
hurdle v.
|
|
119 |
General |
(gemi/tekne ile) suyun üzerinden geçmek |
hydroplane v.
|
|
120 |
General |
tekneyi kıyıdaki çalılıkların üzerinden itmek |
bushwhack v.
|
|
121 |
General |
(arma üzerindeki işaretler) üzerinden geçmek veya üzerini kısmen örtmek |
debruise v.
|
|
122 |
General |
(arma üzerindeki işareti) arma üzerinden geçirmek |
debruise v.
|
|
123 |
General |
dudaklarını dişlerinin üzerinden kaldırmak |
grin v.
|
|
124 |
General |
üzerinden geçmek |
overgang [scotland] v.
|
|
125 |
General |
üzerinden akıp geçmek |
overglide v.
|
|
126 |
General |
üzerinden geçmek |
overgo v.
|
|
127 |
General |
üzerinden geçirmek |
overgo v.
|
|
128 |
General |
üzerinden bakmak |
overpeer v.
|
|
129 |
General |
(bir şey ile bir şeyin) üzerinden geçmek |
override v.
|
|
130 |
General |
üzerinden geçmek |
override v.
|
|
131 |
General |
üzerinden akmak |
overrun v.
|
|
132 |
General |
üzerinden geçmek |
overshoot v.
|
|
133 |
General |
üzerinden kaymak |
overslide v.
|
|
134 |
General |
üzerinden atlamak |
overslip [obsolete] v.
|
|
135 |
General |
üzerinden kaymak |
overslip [obsolete] v.
|
|
136 |
General |
yürüyerek üzerinden geçmek |
overstride v.
|
|
137 |
General |
üzerinden akmak |
overtop v.
|
|
138 |
General |
üzerinden geçmek |
run v.
|
|
139 |
General |
avans üzerinden çekmek |
imprest [obsolete] v.
|
|
140 |
General |
üzerinden çıkarmak |
douse v.
|
|
141 |
General |
üzerinden çıkarmak |
dowse v.
|
|
142 |
General |
üzerinden geçmek |
pace v.
|
|
143 |
General |
öykü üzerinden anlatmak |
parable v.
|
|
144 |
General |
üzerinden atlamak |
clear v.
|
|
145 |
General |
(medya içeriğini) komünikasyon ağı üzerinden iletmek |
feed v.
|
|
146 |
General |
platform üzerinden konuşma yapmak |
platform v.
|
|
147 |
General |
kartpostal üzerinden bağlantı kurmak |
postcard v.
|
|
148 |
General |
kartpostal üzerinden haberleşmek |
postcard v.
|
|
149 |
General |
(tozu) delikler üzerinden zorlamak |
pounce v.
|
|
150 |
General |
üzerinden çıkartmak |
divest v.
|
|
151 |
General |
(balık) su üzerinden yüzgeçlerini göstermek |
fin v.
|
|
152 |
General |
ani su akışı ile tekneyi engelin üzerinden aşırmak |
flash v.
|
|
153 |
General |
üzerinden atlamak |
over v.
|
|
154 |
General |
üzerinden atlamak |
over v.
|
|
155 |
General |
üzerinden seyahat ederek geçmek |
peragrate [obsolete] v.
|
|
156 |
General |
(dört bacaklı hayvan) arka bacakları üzerinden zıplamak |
prance v.
|
|
157 |
General |
(dört bacaklı hayvan) arka bacakları üzerinden sıçramak |
prance v.
|
|
158 |
General |
daha önceki olaylar üzerinden desteklemek |
precedent v.
|
|
159 |
General |
emsal durum üzerinden açıklamak |
precedent v.
|
|
160 |
General |
(birini veya kendini) diğerleri üzerinden tanımlamak |
self-identify v.
|
|
161 |
General |
röntgen üzerinden göstermek |
shadowgraph v.
|
|
162 |
General |
(kıyafeti) sallanarak üzerinden çıkarmak |
shrug off v.
|
|
163 |
General |
üzerinden kırıntılar toplamak |
crumb v.
|
|
164 |
General |
bir şeyin öyle bir üzerinden geçmek |
skate v.
|
|
165 |
General |
hızlıca üzerinden geçmek |
skirr v.
|
|
166 |
General |
hızlıca üzerinden geçmek |
scur v.
|
|
167 |
General |
üzerinden geçmek |
skitter v.
|
|
168 |
General |
(genellikle kristal küre veya su üzerinden) geleceği görmek |
skry v.
|
|
169 |
General |
(tonoz veya kemeri) impost başlık üzerinden yükseltmek |
spring v.
|
|
170 |
General |
sahne arkası üzerinden ayarlamak |
stage-manage v.
|
|
171 |
General |
(bir konu üzerinden) tanımlamak |
subjectify v.
|
|
172 |
General |
üzerinden uzanmak |
overhang v.
|
|
173 |
General |
değer üzerinden alınan |
ad valorem adj.
|
|
174 |
General |
kıymet üzerinden alınan |
ad valorem adj.
|
|
175 |
General |
300 üzerinden |
tercentesimal adj.
|
|
176 |
General |
başkası üzerinden geçen |
transitive adj.
|
|
177 |
General |
üzerinden geçilebilir |
transpassable [obsolete] adj.
|
|
178 |
General |
üzerinden geçilmemiş (yer) |
unswept adj.
|
|
179 |
General |
bir şeyin üzerinden atlayan |
vaulting adj.
|
|
180 |
General |
üzerinden geçilen |
marched upon adj.
|
|
181 |
General |
üzerinden geçilmiş |
marched upon adj.
|
|
182 |
General |
üzerinden geçilebilir |
ridable adj.
|
|
183 |
General |
üzerinden şekil geçen (arma) |
debruised adj.
|
|
184 |
General |
telekomünikasyon hatları üzerinden elektronik bilgi aktaran kuruluşa ait veya ilişkin |
on-line adj.
|
|
185 |
General |
üzerinden geçilebilen |
open adj.
|
|
186 |
General |
onun katları üzerinden değerlendirilen |
round adj.
|
|
187 |
General |
hedefin üzerinden geçip giden (ok) |
gone adj.
|
|
188 |
General |
kıssa üzerinden ifade edilen |
parabolical adj.
|
|
189 |
General |
(papaz) belirli bir bölge üzerinden ödenek alan |
prebendal adj.
|
|
190 |
General |
(bir makam) bir bölge üzerinden fonlanan |
prebendal adj.
|
|
191 |
General |
(karar) emsali üzerinden desteklenen |
precedented adj.
|
|
192 |
General |
kendi üzerinden mizah yapan |
self-mocking adj.
|
|
193 |
General |
baş üzerinden kolayca geçirilen kıyafete ait veya ilişkin |
slipover adj.
|
|
194 |
General |
güneş üzerinden zamanı gösteren |
solar adj.
|
|
195 |
General |
güneş üzerinden saati gösteren |
solar adj.
|
|
196 |
General |
üzerinden geçerek |
crossingly adv.
|
|
197 |
General |
kıymet üzerinden |
ad valorem adv.
|
|
198 |
General |
100 üzerinden |
on the scale of hundred adv.
|
|
199 |
General |
yüz üzerinden |
on the scale of 100 adv.
|
|
200 |
General |
yüz üzerinden |
out of 100 adv.
|
|
201 |
General |
yüz üzerinden |
on the scale of hundred adv.
|
|
202 |
General |
100 üzerinden |
on the scale of 100 adv.
|
|
203 |
General |
on üzerinden |
out of ten adv.
|
|
204 |
General |
on üzerinden |
out of 10 adv.
|
|
205 |
General |
(üzerinden/üstünden) çok geçmeden |
not long after adv.
|
|
206 |
General |
kıymet üzerinden |
ad val adv.
|
|
207 |
General |
bir şeyin üzerinden atlayarak |
vaultingly adv.
|
|
208 |
General |
bir şeyin üzerinden sıçrayarak |
vaultingly adv.
|
|
209 |
General |
tekne kenarının üzerinden |
overboard adv.
|
|
210 |
General |
gemi kenarının üzerinden |
overboard adv.
|
|
211 |
General |
ayakkabı üzerinden |
overshoe adv.
|
|
212 |
General |
ayakkabı üzerinden |
overshoes adv.
|
|
213 |
General |
su üzerinden atlayarak |
overwater adv.
|
|
214 |
General |
kıssa üzerinden |
parabolically adv.
|
|
215 |
General |
kara üzerinden |
overland adv.
|
|
216 |
General |
100 üzerinden |
out of 100 prep.
|
|
217 |
General |
10 üzerinden |
out of ten prep.
|
|
218 |
General |
10 üzerinden |
out of 10 prep.
|
|
219 |
General |
üzerinden anlamı veren ön ek |
be- pref.
|
|
220 |
General |
üzerinden anlamı veren ön ek |
ob- pref.
|
|
Phrasals |
|
221 |
Phrasals |
haksız yere üzerinden geçinmek |
impose upon v.
|
|
222 |
Phrasals |
haksız yere üzerinden geçinmek |
impose on v.
|
|
223 |
Phrasals |
birinin üzerinden (böcek vb) çekip almak |
pluck something off v.
|
|
224 |
Phrasals |
birinin üzerinden (böcek vb) çekip almak |
pluck something off (of) someone v.
|
|
225 |
Phrasals |
bir şeyin üzerinden (duvar/pencere vb) bir şeyi dikizlemek |
peep over v.
|
|
226 |
Phrasals |
bir şeyin üzerinden bakmak |
peek over something v.
|
|
227 |
Phrasals |
bisikletiyle birinin üzerinden geçmek |
ride over someone with his/her bicycle v.
|
|
228 |
Phrasals |
(gözlük vb) üzerinden bakmak |
peer over something v.
|
|
229 |
Phrasals |
(geriye dönüp) bir şeyin üzerinden geçmek |
run back over something v.
|
|
230 |
Phrasals |
üzerinden büyük bir hızla uçmak |
zoom over something v.
|
|
231 |
Phrasals |
(üzerinden geçerek) yol izi bırakmak |
trample something out v.
|
|
232 |
Phrasals |
(bir konunun iyice anlaşılması için) konunun tekrar üzerinden geçmek |
hammer home something v.
|
|
233 |
Phrasals |
(bir konunun iyice anlaşılması için) konunun tekrar üzerinden geçmek |
hammer something home v.
|
|
234 |
Phrasals |
(birini bir şeyin) üzerinden aşırıp atmak |
pitch someone over something v.
|
|
235 |
Phrasals |
(üzerinden) bir şeyi çıkarmak |
shuck something off v.
|
|
236 |
Phrasals |
üzerinden uzlaşmak |
compromise on v.
|
|
237 |
Phrasals |
üzerinden mürekkeple geçmek |
ink something in v.
|
|
238 |
Phrasals |
(düşünceleri vb) üzerinden atmak |
give way to v.
|
|
239 |
Phrasals |
bir şeyin üzerinden geçmek |
crawl over something v.
|
|
240 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şeyin üzerinden giderek yapmak |
fashion (something) after (something else) v.
|
|
241 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şeyin üzerinden şekillendirmek |
fashion (something) after (something else) v.
|
|
242 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir örnek üzerinden/örneğe göre yapmak |
fashion (something) after (something else) v.
|
|
243 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şeyin üzerinden giderek yapmak |
fashion (something) on (something else) v.
|
|
244 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şeyin üzerinden şekillendirmek |
fashion (something) on (something else) v.
|
|
245 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir örnek üzerinden/örneğe göre yapmak |
fashion (something) on (something else) v.
|
|
246 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şeyin üzerinden giderek yapmak |
fashion something on something v.
|
|
247 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şeyin üzerinden şekillendirmek |
fashion something on something v.
|
|
248 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir örnek üzerinden/örneğe göre yapmak |
fashion something on something v.
|
|
249 |
Phrasals |
bir şeyi bir şablon/model üzerinden şekillendirmek |
fashion (something) out of (something else) v.
|
|
250 |
Phrasals |
bir şeyi bir örnek/kalıp üzerinden şekillendirmek |
fashion (something) out of (something else) v.
|
|
251 |
Phrasals |
bir şey üzerinden bir şeyi tahmin etmek |
extrapolate something from something v.
|
|
252 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerinden yırtıp atmak |
rend something from someone or something v.
|
|
253 |
Phrasals |
(biriyle bir fiyat) üzerinden pazarlık etmek |
haggle with (one) over (something) v.
|
|
254 |
Phrasals |
birini/bir şeyi bir şey üzerinden bağlamak |
switch someone or something through v.
|
|
255 |
Phrasals |
üzerinden atmak |
throw over v.
|
|
256 |
Phrasals |
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin üzerinden atmak |
throw someone or something over someone or something v.
|
|
257 |
Phrasals |
(bir şeyi birinin/bir şeyin) üzerinden temizlemek |
wash (something) off (of) (someone or something) v.
|
|
258 |
Phrasals |
(bir şeyi birinin)bir şeyin) üzerinden yıkayarak çıkarmak |
wash (something) off (of) (someone or something) v.
|
|
259 |
Phrasals |
(bir şeyi birinin/bir şeyin ) üzerinden suyla/bir sıvıyla akıtmak |
wash (something) off (of) (someone or something) v.
|
|
260 |
Phrasals |
(kötü bir hissi birinin/bir şeyin) üzerinden silmek |
wash (something) off (of) (someone or something) v.
|
|
261 |
Phrasals |
(kötü bir duyguyu birinin/bir şeyin) üzerinden silmek |
wash (something) off (of) (someone or something) v.
|
|
262 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerinden tekmeleyip atmak |
kick something off (of) someone or something v.
|
|
263 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerinden tekmeleyip atmak |
kick something off v.
|
|
264 |
Phrasals |
bir şeyi sürerek bir şeyin üzerinden geçmek |
ride over v.
|
|
265 |
Phrasals |
bir şeyle bir şeyin üzerinden geçmek |
ride over v.
|
|
266 |
Phrasals |
(bir şeyi bir şeyin) üzerinden kurgulamak |
set (something) over (something) v.
|
|
267 |
Phrasals |
(bir şeyi) belli bir süre/zaman dilimi üzerinden kurgulamak |
set (something) over (something) v.
|
|
268 |
Phrasals |
üzerinden aşmak |
slip over v.
|
|
269 |
Phrasals |
üzerinden atlamak |
slip over v.
|
|
270 |
Phrasals |
üzerinden diğer tarafa geçmek |
slip over v.
|
|
271 |
Phrasals |
hızlıca bir şeyin üzerinden kaydırmak |
slip over v.
|
|
272 |
Phrasals |
üzerinden yayılmak |
spread on v.
|
|
273 |
Phrasals |
bilgi bir şey üzerinden yayılmak |
spread on v.
|
|
274 |
Phrasals |
bilgiyi bir şey üzerinden yaymak |
spread on v.
|
|
275 |
Phrasals |
üzerinden yaymak |
spread on v.
|
|
276 |
Phrasals |
(bir şeyin/yerin) üzerinden yayılmak |
spread onto (something or some place) v.
|
|
277 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerinden geçmek |
squash someone or something up v.
|
|
278 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinden (bir şeyi) çıkarmak |
strip (someone or something) of (something) v.
|
|
279 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinden (bir şeyi) söküp atmak |
strip (someone or something) of (something) v.
|
|
280 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinden (bir şeyi) çekip çıkartmak |
strip (someone or something) of (something) v.
|
|
281 |
Phrasals |
(bir şey üzerinden) kızakla geçmek |
sled across (something) v.
|
|
282 |
Phrasals |
bir şeyin ya da bir yerin üzerinden topluca geçmek |
troop across someone or something v.
|
|
283 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şey) üzerinden değerlendirmek |
see (something) against (something else) v.
|
|
284 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şey) üzerinden değerlendirmek |
see something against something v.
|
|
285 |
Phrasals |
üzerinden atmak |
wash away v.
|
|
286 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerinden bir şeyi atmak |
tweak something off (of) someone or something v.
|
|
287 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerinden bir şeyi silkmek |
tweak something off (of) someone or something v.
|
|
288 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerinden bir şeyi hafif bir vuruşla atmak/göndermek |
tweak something off (of) someone or something v.
|
|
289 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerinden bir şeyi atmak |
tweak something off v.
|
|
290 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerinden bir şeyi silkmek |
tweak something off v.
|
|
291 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerinden bir şeyi hafif bir vuruşla atmak/göndermek |
tweak something off v.
|
|
292 |
Phrasals |
'-in üzerinden geçmek |
rub up on v.
|
|
293 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerinden akıp geçmek |
sweep down on someone or something v.
|
|
294 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinden çıkarmak |
peel off from (someone or something) v.
|
|
295 |
Phrasals |
üzerinden geçmek |
back over v.
|
|
296 |
Phrasals |
(biriyle) bir şeyin üzerinden geçmek |
go over something (with someone) v.
|
|
297 |
Phrasals |
(bir nokta) üzerinden ilerlemek |
build upon (something) v.
|
|
298 |
Phrasals |
(bir nokta) üzerinden konuyu genişletmek |
build upon (something) v.
|
|
299 |
Phrasals |
(bir nokta) üzerinden ilerlemek |
build on (something) v.
|
|
300 |
Phrasals |
(bir nokta) üzerinden konuyu genişletmek |
build on (something) v.
|
|
301 |
Phrasals |
bir şey üzerinden bir şeyi geliştirmek/ilerletmek |
build something upon something v.
|
|
302 |
Phrasals |
bir şey üzerinden bir şeye ekleme yapmak |
build something upon something v.
|
|
303 |
Phrasals |
bir şey üzerinden bir şeyi geliştirmek/ilerletmek |
build something on something v.
|
|
304 |
Phrasals |
bir şey üzerinden bir şeye ekleme yapmak |
build something on something v.
|
|
305 |
Phrasals |
(bir yer) üzerinden gelmek |
come through v.
|
|
306 |
Phrasals |
(bir şeyin) üzerinden geçirmek |
cross over something v.
|
|
307 |
Phrasals |
(bir şey, çizgi) üzerinden kesmek |
cut along (something) v.
|
|
308 |
Phrasals |
üzerinden gitmek |
cut through v.
|
|
309 |
Phrasals |
(bir şey) üzerinden iş yapmak |
deal in (something) v.
|
|
310 |
Phrasals |
ilgiyi (birinin/bir şeyin) üzerinden dağıtmak |
draw away from (someone or something) v.
|
|
311 |
Phrasals |
(bir şey) üzerinden giderek (başka bir şey) yapmak |
fashion (something) into (something else) v.
|
|
312 |
Phrasals |
(bir şey) üzerinden (başka bir şey) şekillendirmek |
fashion (something) into (something else) v.
|
|
313 |
Phrasals |
-in üzerinden şekillendirmek |
fashion on v.
|
|
314 |
Phrasals |
-in üzerinden giderek yapmak |
fashion on v.
|
|
315 |
Phrasals |
(bir şablon/model) üzerinden şekillendirmek |
fashion out of v.
|
|
316 |
Phrasals |
(bir örnek/kalıp) üzerinden şekillendirmek |
fashion out of v.
|
|
317 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinden fırlatmak |
fling off (of) (someone or something) v.
|
|
318 |
Phrasals |
üzerinden atmak/fırlatmak |
fling off of (oneself) v.
|
|
319 |
Phrasals |
üzerinden çekmek |
fling off of (oneself) v.
|
|
320 |
Phrasals |
üzerinden/vasıtasıyla/boyunca yavaşça süzülmek |
float through v.
|
|
321 |
Phrasals |
üzerinden/vasıtasıyla/boyunca yavaşça ilerlemek |
float through v.
|
|
322 |
Phrasals |
üzerinden bir şey akmak |
flow with v.
|
|
323 |
Phrasals |
üzerinden (bir şey) akmak |
flow with (something) v.
|
|
324 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinden uçmak |
fly over (someone or something) v.
|
|
325 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinden geçmek |
fly over (someone or something) v.
|
|
326 |
Phrasals |
gemiyi tüm yelkenlerini açarak sığ bir yerden/kum yığını üzerinden geçirmeye çalışmak |
forge over [obsolete] v.
|
|
327 |
Phrasals |
mürekkeple üzerinden geçmek |
rub up v.
|
|
328 |
Phrasals |
bir şey üzerinden aksiyon almak/harekete geçmek |
go on something v.
|
|
329 |
Phrasals |
(bir şeyi) üzerinden çıkarmamak |
leave (something) on v.
|
|
330 |
Phrasals |
(bir şeyi) birinin/bir şeyin üzerinden çıkarmamak/almamak |
leave (something) on v.
|
|
331 |
Phrasals |
(kıyafeti) üzerinden çıkarmamak |
leave on v.
|
|
332 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinden geçinmek |
live off (of) (someone or something) v.
|
|
333 |
Phrasals |
hayatını (birinin/bir şeyin) üzerinden geçindirmek |
live off (of) (someone or something) v.
|
|
334 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şey) üzerinden geliştirmek |
model (something) after (something else) v.
|
|
335 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şey) üzerinden geliştirmek |
model (something) on (something else) v.
|
|
336 |
Phrasals |
üzerinden geliştirmek |
model on v.
|
|
337 |
Phrasals |
(bir şeyin) ödemesini (bir şey) aracılığıyla/üzerinden yapmak |
pay (for something) through (something) v.
|
|
338 |
Phrasals |
(bir şeyin) ödemesini (bir hizmet/hesap) aracılığıyla/üzerinden yapmak |
pay (for something) through (something) v.
|
|
339 |
Phrasals |
üzerinden bakmak |
peek over v.
|
|
340 |
Phrasals |
(bir şeyin) üzerinden görünmek/çıkmak |
peek over (something) v.
|
|
341 |
Phrasals |
(bir şeyin) üzerinden bakmak/gözetlemek |
peep over (something) v.
|
|
342 |
Phrasals |
(bir şeyin) üzerinden şöyle bir/göz ucuyla bakmak |
peep over (something) v.
|
|
343 |
Phrasals |
(bir şeyin) üzerinden görünmek/çıkmak |
peep over (something) v.
|
|
344 |
Phrasals |
üzerinden bakmak |
peer over v.
|
|
345 |
Phrasals |
(bir şeyin) üzerinden bakmak |
peer over (something) v.
|
|
346 |
Phrasals |
-in üzerinden atmak |
pitch over v.
|
|
347 |
Phrasals |
-in üzerinden savurmak |
pitch over v.
|
|
348 |
Phrasals |
-in üzerinden aşırtmak |
pitch over v.
|
|
349 |
Phrasals |
(bir şey) üzerinden dönmek/ilerlemek |
pivot on (something) v.
|
|
350 |
Phrasals |
(bir şey) üzerinden gelişmek |
pivot on (something) v.
|
|
351 |
Phrasals |
üzerinden plan/hazırlık yapmak |
plan on v.
|
|
352 |
Phrasals |
planın üzerinden geçmek |
plot out v.
|
|
353 |
Phrasals |
için üzerinden geçmek |
read for v.
|
|
354 |
Phrasals |
(anlamak, hatalarını bulmak) için okumak/üzerinden geçmek |
read for v.
|
|
355 |
Phrasals |
(bir şey) için üzerinden geçmek |
read for (something) v.
|
|
356 |
Phrasals |
(anlamak, hatalarını bulmak) için okumak/üzerinden geçmek |
read for (something) v.
|
|
357 |
Phrasals |
emekli olup (bir şey üzerinden/bir miktar parayla) geçinmek |
retire on v.
|
|
358 |
Phrasals |
(bir şeyi biri/bir şey) üzerinden riske atmak |
risk (something) on (someone or something) v.
|
|
359 |
Phrasals |
üzerinden/güvenerek riske atmak |
risk on v.
|
|
360 |
Phrasals |
üzerinden değerlendirmek |
see against v.
|
|
361 |
Phrasals |
üzerinden geçmek |
skate over v.
|
|
362 |
Phrasals |
(bir şeyin) hızlıca üzerinden geçmek |
skim over (something) v.
|
|
363 |
Phrasals |
(bir şeyin) hızlıca üzerinden geçmek |
skim through (something) v.
|
|
364 |
Phrasals |
hızlıca/aceleyle üzerinden geçmek |
speed through v.
|
|
365 |
Phrasals |
ayrıntılı bir şekilde üzerinden geçmek |
spell off v.
|
|
366 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinden/sırtından geçinmek |
sponge on (someone or something) v.
|
|
367 |
Phrasals |
üzerinden bağlamak |
switch through v.
|
|
368 |
Phrasals |
(bir şeyi) üzerinden geçerek kopya etmek |
trace over (something) v.
|
|
369 |
Phrasals |
üzerinden atlamak |
vault over v.
|
|
370 |
Phrasals |
üzerinden aşmak |
vault over v.
|
|
371 |
Phrasals |
(bir şeyin) üzerinden (bir şeyi) yıkamak/gidermek |
wash (something) of (something else) v.
|
|
372 |
Phrasals |
üzerinden yıkamak/gidermek |
wash of v.
|
|
373 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinden akmak |
wash over (someone or something) v.
|
|
374 |
Phrasals |
(biri/bir şey) üzerinden bir dilek tutmak |
wish on (someone or something) v.
|
|
375 |
Phrasals |
(biri/bir şey) üzerinden bir dilek tutmak |
wish upon v.
|
|
376 |
Phrasals |
üzerinden büyük bir hızla uçmak |
zoom over v.
|
|
377 |
Phrasals |
...üzerinden yola çıkmak |
build on v.
|
|
378 |
Phrasals |
...üzerinden yola çıkmak |
build upon v.
|
|
Phrases |
|
379 |
Phrases |
birinin/bir şeyin üzerinden atlamak |
vault over someone or something v.
|
|
380 |
Phrases |
birinin/bir şeyin üzerinden aşmak |
vault over someone or something v.
|
|
381 |
Phrases |
bedel üzerinden |
over the price expr.
|
|
382 |
Phrases |
lnternet üzerinden her zaman erişilebilir |
always accessible via internet expr.
|
|
383 |
Phrases |
tüm bilgiler güvenli bir bağlantı üzerinden iletilir |
all information is transmitted over a secure connection expr.
|
|
384 |
Phrases |
100 üzerinden |
out of hundred expr.
|
|
385 |
Phrases |
yüz üzerinden |
out of hundred expr.
|
|
386 |
Phrases |
10 üzerinden 7 |
seven out of ten expr.
|
|
387 |
Phrases |
on üzerinden yedi |
seven out of ten expr.
|
|
388 |
Phrases |
yanında bir duvarın/çitin üzerinden bakan uzun burunlu bir adam çizimi olan meşhur 2. dünya savaşı sloganı |
kilroy was here expr.
|
|
Proverb |
|
389 |
Proverb |
trajik, zor, rahatsız edici her şey üzerinden yeterince zaman geçtikten sonra mizahın konusu olabilir |
comedy equals tragedy plus time [cliché]
|
|
390 |
Proverb |
trajik, zor, rahatsız edici her şey üzerinden yeterince zaman geçtikten sonra mizahın konusu olabilir/komediye dönüşebilir |
humor equals tragedy plus time [cliché]
|
|
391 |
Proverb |
komedi, üzerinden yeterince zaman geçmiş trajedidir |
humor equals tragedy plus time [cliché]
|
|
Colloquial |
|
392 |
Colloquial |
zengin çevresi ve ailesi üzerinden geçinen genç |
trustafarian [brit] n.
|
|
393 |
Colloquial |
(abd'de) üzerinden uçulan eyaletler |
flyover country n.
|
|
394 |
Colloquial |
(abd'de) üzerinden uçulan eyaletler |
flyover states n.
|
|
395 |
Colloquial |
(abd'de) üzerinden uçulan eyaletler |
flyoverland n.
|
|
396 |
Colloquial |
telefon hattı üzerinden internet bağlantısı |
dial-up n.
|
|
397 |
Colloquial |
internet üzerinden tanışıp yazışılan kimse |
web pal n.
|
|
398 |
Colloquial |
internet üzerinden kendi hayali takımını kurup oyuncuların gerçek hayattaki performansları üzerinden puan kazanılan bir aktivite |
fantasy football n.
|
|
399 |
Colloquial |
internet üzerinden öfkelendirme amaçlı yapılan aşağılayıcı eleştiri veya yorum |
flame n.
|
|
400 |
Colloquial |
kitle iletişim kanalları üzerinden yapılan selamlama |
shoutout n.
|
|
401 |
Colloquial |
kararın üzerinden son kez geçmek |
lock something down v.
|
|
402 |
Colloquial |
sırtından/üzerinden yük kalkmak |
monkey off (one's) back v.
|
|
403 |
Colloquial |
gerginliğini üzerinden atmak |
unstress v.
|
|
404 |
Colloquial |
bir şeyi alıp onun üzerinden ilerlemek |
run with it v.
|
|
405 |
Colloquial |
(bir şeyin) üzerinden alçaktan uçmak |
buzz v.
|
|
406 |
Colloquial |
telefon hattı üzerinden bağlanılan |
dial-up adj.
|
|
407 |
Colloquial |
daha üzerinden iki ay bile geçmeden |
not two months later expr.
|
|
408 |
Colloquial |
paltonu üzerinden çıkarma |
leave your coat on expr.
|
|
409 |
Colloquial |
(birinin/bir şeyin) üzerinden |
off of (someone or something) expr.
|
|
410 |
Colloquial |
biriyle internet üzerinden iletişimde |
on with expr.
|
|
411 |
Colloquial |
biriyle internet üzerinden irtibat halinde |
on with expr.
|
|
412 |
Colloquial |
internet üzerinden yapılan sohbetlerde karşıdaki kişinin yaşı, cinsiyeti ve bulunduğu yeri öğrenmek için sorulan kısa soru |
asf (age, sex, from) expr.
|
|
Idioms |
|
413 |
Idioms |
sürümden kazanmak yerine nadir ürünler üzerinden uzun vadede kar elde etme |
the long tail n.
|
|
414 |
Idioms |
internet üzerinden yayılan bilgi |
word of mouse n.
|
|
415 |
Idioms |
e-posta, sosyal medya, bloglar gibi internet mecraları üzerinden/aracılığıyla yayılan bilgi |
word of mouse n.
|
|
416 |
Idioms |
üzerinden bir konudaki görüşünü belirtebileceği bir şey |
a peg on which to hang something n.
|
|
417 |
Idioms |
üzerinden bir konudaki görüşünü belirtebileceği bir şey |
a peg to hang (something) on n.
|
|
418 |
Idioms |
üzerinden bir konudaki görüşünü belirtebileceği bir şey |
a peg to hang something on n.
|
|
419 |
Idioms |
üzerinden bir konudaki görüşünü belirtebileceği bir şey |
a peg on which to hang something n.
|
|
420 |
Idioms |
incil öğretileri üzerinden agresif olarak din propagandası yapan hristiyan |
bible-basher n.
|
|
421 |
Idioms |
masada birilerinin üzerinden yemeklere uzanma |
boardinghouse reach n.
|
|
422 |
Idioms |
üzerinden mesaj verilen karakter |
pitchcharacter n.
|
|
423 |
Idioms |
başkalarının dikkatini birisinin üzerinden çekmek |
run interference v.
|
|
424 |
Idioms |
bir şeyin üzerinden gereğinden fazla durmak |
put too fine a point on something v.
|
|
425 |
Idioms |
dikkati başkasının üzerinden (kendi üzerine) çekmek |
steal someone's thunder v.
|
|
426 |
Idioms |
gözünü üzerinden ayırmamak |
keep sight of someone v.
|
|
427 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) sorumluluğunu üzerinden atmak |
wash one's hands of someone/something v.
|
|
428 |
Idioms |
üzerinden bir yük kalkmış olmak |
be a weight off one's shoulders v.
|
|
429 |
Idioms |
üzerinden çok zaman geçmek |
be water over the dam v.
|
|
430 |
Idioms |
üzerinden geçmek/uçmak |
make a pass at something v.
|
|
431 |
Idioms |
utangaçlığı üzerinden atmak |
come out of one's shell v.
|
|
432 |
Idioms |
utangaçlığı üzerinden atmak |
bring out of one's shell v.
|
|
433 |
Idioms |
üzerinden çok zaman geçmek |
be water under the bridge v.
|
|
434 |
Idioms |
kendi deneyimleri üzerinden konuşmak |
speak as you find v.
|
|
435 |
Idioms |
biri/bir şey üzerinden fayda sağlamak |
get one over on somebody/something v.
|
|
436 |
Idioms |
biri/bir şey üzerinden çıkar sağlamak |
get one over on somebody/something v.
|
|
437 |
Idioms |
biri/bir şey üzerinden çıkar elde etmek |
get one over on somebody/something v.
|
|
438 |
Idioms |
biri/bir şey üzerinden fayda sağlamak |
put one over on somebody/something v.
|
|
439 |
Idioms |
biri/bir şey üzerinden çıkar sağlamak |
put one over on somebody/something v.
|
|
440 |
Idioms |
biri/bir şey üzerinden çıkar elde etmek |
put one over on somebody/something v.
|
|
441 |
Idioms |
gözünü (birinin/bir şeyin) üzerinden ayırmamak |
keep sight of (someone or something) v.
|
|
442 |
Idioms |
gözünü birinin/bir şeyin üzerinden ayırmamak |
keep somebody/something in sight v.
|
|
443 |
Idioms |
çite çok hızlı yaklaşıp üzerinden atlayamamak (at) |
rush (one's) fences v.
|
|
444 |
Idioms |
yeni evlendiği eşiyle süpürgenin üzerinden atlamak |
jump the besom v.
|
|
445 |
Idioms |
süpürgenin üzerinden atlamak |
jump the besom v.
|
|
446 |
Idioms |
çalışıp çabalamadan birilerinin üzerinden geçinip gidebileceğini düşünmek |
think the world owes (one) a living v.
|
|
447 |
Idioms |
çalışıp çabalamadan birilerinin üzerinden geçinip gidebileceğini düşünmek |
think the world owes you a living v.
|
|
448 |
Idioms |
çalışmadan birinin/bir şeyin üzerinden geçinebileceğini düşünmek |
think something/someone owes you a living v.
|
|
449 |
Idioms |
şans üzerinden yürümek |
ride (one's) luck [uk] v.
|
|
450 |
Idioms |
(bir şeyin) üzerinden yüzeysel olarak geçmek |
skim the surface (of something) v.
|
|
451 |
Idioms |
utangaçlığını/çekingenliğini üzerinden atmak |
be out of (one's) shell v.
|
|
452 |
Idioms |
utangaçlığı üzerinden atmak |
come out of shell v.
|
|
453 |
Idioms |
utangaçlığı üzerinden atmak |
come out of your shell v.
|
|
454 |
Idioms |
üzerinden geçmek |
cover (the) ground v.
|
|
455 |
Idioms |
(bir konunun iyice anlaşılması için) konunun tekrar üzerinden geçmek |
drive/hammer something home v.
|
|
456 |
Idioms |
üzerinden uçmak |
fly past v.
|
|
457 |
Idioms |
üzerinden geçmek |
fly past v.
|
|
458 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) üzerinden uçmak |
fly past (someone or something) v.
|
|
459 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) üzerinden geçmek |
fly past (someone or something) v.
|
|
460 |
Idioms |
biri/bir şey üzerinden fayda sağlamak |
get/put one over on somebody/something v.
|
|
461 |
Idioms |
biri/bir şey üzerinden çıkar sağlamak |
get/put one over on somebody/something v.
|
|
462 |
Idioms |
biri/bir şey üzerinden çıkar elde etmek |
get/put one over on somebody/something v.
|
|
463 |
Idioms |
(bir şeyin) üzerinden üstünkörü geçmek |
gloss over (something) v.
|
|
464 |
Idioms |
iyice anlaşılması için konunun tekrar üzerinden geçmek |
hammer home v.
|
|
465 |
Idioms |
gözünü üzerinden ayırmamak |
keep sight of v.
|
|
466 |
Idioms |
gözünü birinin/bir şeyin üzerinden ayırmamak |
keep sight of somebody/something v.
|
|
467 |
Idioms |
gözünü birinin/bir şeyin üzerinden ayırmamak |
keep somebody/something in sight v.
|
|
468 |
Idioms |
stresi/üzüntüyü/sıkıntıyı üzerinden atmak |
lay a ghost v.
|
|
469 |
Idioms |
stresi/üzüntüyü/sıkıntıyı üzerinden atmak |
lay the ghost v.
|
|
470 |
Idioms |
bir şeyin stresini/üzüntüsünü/sıkıntısını üzerinden atmak |
lay the ghost of something v.
|
|
471 |
Idioms |
gereksiz risk almadan şans üzerinden yürümek |
ride your luck v.
|
|
472 |
Idioms |
(bir şeyin) üzerinden yüzeysel olarak geçmek |
scratch the surface (of something) v.
|
|
473 |
Idioms |
(bir şeyin/bir yerin) etkisini üzerinden atmak |
shake the dust of (something or some place) from (one's) feet v.
|
|
474 |
Idioms |
(bir şeyin/bir yerin) etkisini üzerinden atmak |
shake the dust of somewhere from your feet [uk] v.
|
|
475 |
Idioms |
topu kalecinin üzerinden aşırtarak golü bulmak |
slip one past the goalie/keeper/goaltender v.
|
|
476 |
Idioms |
dikkati başkasının üzerinden (kendi üzerine) çekmek |
steal thunder v.
|
|
477 |
Idioms |
elini (birinin/bir şeyin) üzerinden çekmek |
take (one's) hands off (something or someone) v.
|
|
478 |
Idioms |
birinin/bir şeyin sorumluluğunu üzerinden atmak |
wash your hands of somebody/something v.
|
|
479 |
Idioms |
(eserini/fikrini çalıp) birinin üzerinden prim yapmak |
steal someone's thunder v.
|
|
480 |
Idioms |
(eserini/fikrini çalıp) birinin üzerinden prim yapmak |
steal someone's thunder v.
|
|
481 |
Idioms |
maksimum/en yüksek piyasa fiyatı üzerinden |
as much as the traffic will bear adv.
|
|
482 |
Idioms |
internet üzerinden yapılan bir tartışma uzadıkça büyük ihtimalle/çoğunlukla adolf hitler veya nazilerle ilgili bi karşılaştırma yapılır |
godwin's law expr.
|
|
483 |
Idioms |
internet üzerinden yapılan bir tartışma uzadıkça büyük ihtimalle/çoğunlukla konu adolf hitler'e veya nazilere gelir |
godwin's law expr.
|
|
484 |
Idioms |
birinin/bir şeyin üzerinden geçinme |
someone or something owes you a living expr.
|
|
485 |
Idioms |
biri üzerinden (gülerek, şaka yaparak) |
at someone's expense expr.
|
|
486 |
Idioms |
(bir şey) üzerinden |
by way of (something) expr.
|
|
487 |
Idioms |
(bir yer) üzerinden |
by way of something expr.
|
|
488 |
Idioms |
(bir şey) üzerinden |
on the strength of (something) expr.
|
|
489 |
Idioms |
kendi fikri üzerinden |
on your own initiative expr.
|
|
490 |
Idioms |
kendi fikri üzerinden (bir şey yapmak) |
(do something) on your own initiative expr.
|
|
491 |
Idioms |
utangaçlığını/çekingenliğini üzerinden atmış |
out of (one's) shell expr.
|
|
492 |
Idioms |
çalışıp çabalamadan birilerinin üzerinden geçinip gidebilirim (sanmak) |
(think) the world owes you a living expr.
|
|
Speaking |
|
493 |
Speaking |
bunların üzerinden geçtik |
we've been over this expr.
|
|
Trade/Economic |
|
494 |
Trade/Economic |
banka işlemleri üzerinden alınan ücret |
agiotage n.
|
|
495 |
Trade/Economic |
vergilendirilebilir gelir üzerinden alınan federal vergi |
alternative minimum tax (amt) n.
|
|
496 |
Trade/Economic |
açık banka kredileri üzerinden faiz gideri |
interest expense on bank overdrafts n.
|
|
497 |
Trade/Economic |
aynı hisse senedi üzerinden değişik uygulama fiyatlarıyla alış ve satış sözleşmesi edinilmesi |
spread options n.
|
|
498 |
Trade/Economic |
alış miktarı üzerinden yapılan ıskonto |
volume discount n.
|
|
499 |
Trade/Economic |
belirli bir sürede toplam alış miktarı üzerinden yapılan iskonto |
volume discount n.
|
|
500 |
Trade/Economic |
başa baş değeri üzerinden tahsil |
par collection n.
|
|