bare - Turkish English Dictionary
History

bare

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "bare" in Turkish English Dictionary : 63 result(s)

English Turkish
Common Usage
bare v. çıkarmak
bare v. açığa vurmak
bare adj. çıplak
bare adj. açık
General
bare v. açmak
bare v. açılmak
bare v. çıkarmak
bare v. gözle görülür hale getirmek
bare v. soymak
bare adj. süssüz
bare adj. yüzsüz
bare adj. peçesiz
bare adj. tüysüz
bare adj. yalın
bare adj. açık
bare adj. kuru
bare adj. kabak
bare adj. bomboş
bare adj. ancak yetecek kadar
bare adj. yapraksız
bare adj. boş
bare adj. arsız
bare adj. tamtakır
bare adj. sivil
bare adj. sade
bare adj. kel
bare adj. azıcık
bare adj. basit
bare adj. çıplak
bare adj. bezemesiz
bare adj. kaplamasız
bare adj. üssüz
bare adj. örtüsüz
bare adj. badanasız
bare adj. kıt
bare adj. tek tük
bare adj. asgari
bare adj. apaçık
bare adj. gizlenmemiş
bare adj. yalnızca
bare adj. sadece
bare adj. açıkta
bare adj. ıssız
bare adj. yıpranarak incelmiş
bare adj. eski püskü (kumaş)
bare adj. yıpranmış (kumaş)
bare adj. kılıfsız (kılıç)
bare adj. yelkeni ayarlanmamış (gemi direği)
bare adj. kısıtlı
bare adj. az
bare adv. prezervatifsiz
Trade/Economic
bare adj. açık
Technical
bare adj. çıplak
bare adj. yüzey katmanı veya koruması olmayan
Architecture
bare n. çatı kaplamasının hava koşullarına maruz kalan bölümü
Agriculture
bare adj. daz
Card
bare adj. (briçte) aynı takımdan başka kartların olmadığı
Archaic
bare v. bear - bare
Slang
bare adv. büyük ölçüde
bare adv. fazlasıyla
bare adv. aşırı derecede
British Slang
bare adj. fazla
bare expr. çok

Meanings of "bare" with other terms in English Turkish Dictionary : 345 result(s)

English Turkish
General
bare bones n. basit ancak en hayati gerçekler ve ilkeler
bare wasteland n. kellik
bare living n. kıt kanaat geçinme
a bare chance n. zayıf bir ihtimal
bare wire n. çıplak tel
bare stock n. çotuk
bare foot n. çıplak ayak
bare stage n. çıplak sahne
bare flame n. çıplak alev
bare chance n. zayıf ihtimal
bare fact n. çıplak gerçek
bare eye n. çıplak göz
bare mountain n. çıplak dağ
bare wasteland n. çorak yer
bare fact n. çıplak gerçekler
bare-knuckle boxing n. eldivensiz boks
bare fact n. açık olaylar
bare fact n. olduğu gibi
bare-midriff n. göbeği açıkta bırakan kıyafet
(the) bare n. yüzey
bare bone n. eti sıyrılmış kemik
bare foot n. yalın ayak
bare soil n. bitkisiz çıplak toprak
bare its teeth v. hayvan dişlerini göstermek
bare one's heart v. içini açmak
lay bare v. açıkça ortaya koymak
strip bare v. yolmak
lay bare v. açmak
lay bare v. açığa çıkarmak
lay bare v. ortaya çıkarmak
bare one's soul v. içini açmak
bare one's soul v. içini dökmek
lay bare v. açığa vurmak
bare one's heart v. içini dökmek
bare teeth v. diş göstermek
lay bare v. üzerindekileri çıkartmak
lay bare v. soymak
look at the sun with bare eyes v. güneşe çıplak gözle bakmak
bare to someone v. birisine içini dökmek
bare to someone v. birisine açılmak
bare faced adj. yüzsüz
bare faced adj. arsız
bare-legged adj. baldırı çıplak
bare-naked adj. anadan üryan
bare-assed adj. dımdızlak
bare-naked adj. anadan doğma
bare of adj. -den yoksun
bare-knuckled adj. arbede
bare knuckle adj. arbede
bare-knuckled adj. itiş kakış
bare knuckle adj. itiş kakış
bare-naked adj. çırılçıplak
bare of adj. -siz
bare of adj. -si eksik
bare of adj. -den boş
bare-knuckle adj. eldivensiz (boksör veya boks maçı)
bare-knuckled adj. eldivensiz (boksör veya boks maçı)
bare-legged adj. çıplak bacaklı
bare-legged adj. çorapsız
bare of adj. -si olmayan
bare [obsolete] adj. değersiz
bare [obsolete] adj. yetersiz
bare-breasted adj. üstsüz
bare-breasted adj. çıplak göğüslü
bare-knuckle adj. vicdansız
bare-knuckle adj. agresif ve sınırları olmayan
bare-knuckle adj. kural tanımaz
bare-knuckled adj. vicdansız
bare-knuckled adj. kural tanımaz
bare-knuckled adj. agresif
bare-knuckled adj. katı ve acımasız
bare [obsolete] adj. terk edilmiş
bare [obsolete] adj. tahrip edilmiş
bare [obsolete] adj. metruk
bare-breasted adj. memeleri örtülü olmayan
bare-breasted adj. üst kısmı çıplak olan
with bare hands adv. çıplak elle
bare [obsolete] adv. ucu ucuna
bare-knuckle adv. kural tanımaz bir şekilde
bare-knuckled adv. kural tanımaz bir şekilde
bare [obsolete] adv. kıt kanaat
bare [obsolete] adv. zar zor
Phrasals
bare (something) to (someone) v. (birine bir konuda) açılmak
bare (something) to (someone) v. (birine bir şeyi/konuyu) açmak
bare (something) to (someone) v. (birine bir şeyi) açığa vurmak
bare (something) to (someone) v. (birine bir şeyi) açıklamak
bare (something) to (someone) v. (birine bir şeyi) açık etmek
bare to v. içini dökmek
bare to v. açılmak
bare to v. sırlarını anlatmak
Phrases
bare minimum n. az miktar
bare minimum expr. biraz
bare minimum expr. en azı
Colloquial
bare-faced lie n. su katılmamış yalan
bare-assed adj. anadan üryan
bare-assed adj. çıplak
bare-assed adj. çırılçıplak
bare-assed adj. tamamen çıplak
bare something adv. asgari
bare something adv. olabilecek en az
bare something adv. azıcık
bare something adv. en alt düzeyde
bare something adv. en düşük seviyede
Idioms
bare necessities n. temel/asgari gereksinimler/ihtiyaçlar
bare necessities n. mutlaka gerekli olan şeyler
bare necessities n. olmazsa olmaz şeyler
bare bones n. bir şeyin temelleri
the bare truth n. gerçeğin ta kendisi
bare-faced lie n. kuyruklu yalan
bare-bones n. sade
bare-bones n. sınırlı
bare necessities n. sadece en gerekli ihtiyaçlar
bare necessities n. yalnızca en gerekli eşyalar
bare necessities n. sadece en vazgeçilmez özellikler
bare bones n. temel hatları
bare bones n. çıplak iskeleti
lay bare v. aşikar etmek
bare (one's) breast v. göğsünü/bağrını açmak
bare (one's) breast v. giysilerini çıkararak göğsünü açmak
bare (one's) breast v. kendini savunmasız bırakmak
bare (one's) breast v. gardını indirmek
bare (one's) breast v. karşısına dikilmek
bare (one's) breast v. karşısına çıkmak
bare (one's) breast v. karşısına çıkmaktan korkmamak
bare (one's) breast v. içini/kalbini/yüreğini açmak
bare (one's) breast v. içini dökmek
bare (one's) breast v. yüreğindekileri söylemek/anlatmak
bare (one's) breast v. dertlerini/sıkıntılarını söylemek/anlatmak
bare (one's) breast v. sırlarını ifşa etmek/paylaşmak
bare (one's) breast v. göğsünü/bağrını açmak
bare (one's) breast v. kendini savunmasız bırakmak
bare (one's) breast v. gardını indirmek
bare (one's) breast v. karşısında olmak (işte karşındayım ne istiyorsan yap gibi)
bare (one's) breast v. karşısına çıkmak
bare (one's) breast v. karşısına çıkmaktan korkmamak
bare (one's) breast v. kalbini/yüreğini açmak
bare (one's) breast v. içini dökmek
bare (one's) breast v. yüreğindekileri söylemek
bare (one's) breast v. dertlerini/sorunlarını anlatmak
bare (one's) breast v. (birine) açılmak
bare (one's) breast v. sırlarını ifşa etmek/paylaşmak
lay bare v. açığa çıkartmak
lay bare v. açık etmek
lay bare v. ağzından kaçırmak
bare one's soul v. birisine açılmak
bare one's soul v. birine her şeyini söylemek
bare one's soul to someone v. birisine içini dökmek
bare one's heart v. birine her şeyini söylemek
bare one's heart v. birine açılmak
bare one's soul to someone v. birisine açılmak
bare one's soul v. birine açılmak
bare one's heart v. birisine açılmak
bare one's teeth v. diş göstermek
bare one's teeth v. dişini göstermek
bare one's teeth v. dişlerini göstermek
bare one's heart v. en gizli şeylerini anlatmak
bare one's soul v. en gizli şeylerini anlatmak
lay bare something v. gözler önüne sermek
lay something bare v. gözler önüne sermek
bare one's soul v. içini dökmek
lay bare v. içini dökmek
bare one's heart v. içini dökmek
bare one's soul v. kalbini açmak
stand there with one's bare face hanging out v. orta yerde kalakalmak
bare one's heart v. kalbini açmak
stand there with one's bare face hanging out v. sap gibi kalmak
bare one's heart v. tüm sırlarını anlatmak
flesh out the bare bones v. teferruta inmek ayrıntılı bilgi edinmek
bare one's soul v. tüm sırlarını anlatmak
bare soul v. içini dökmek
bare soul v. açılmak
bare soul v. kalbini açmak
bare soul v. sırlarını anlatmak
bare your soul v. içini dökmek
bare your soul v. açılmak
bare your soul v. kalbini açmak
bare your soul v. sırlarını anlatmak
bare your teeth v. diş göstermek
bare your teeth v. dişini göstermek
bare bones adj. sade
bare bones adj. süssüz
bare bones adj. aksesuarsız
bare bones adj. minimal döşenmiş
to a (bare) minimum adv. mümkün olduğunca az
to a (bare) minimum adv. minimum düzeyde
with one's bare hands adv. çıplak elle
cupboard is bare expr. mutfak/dolap boş/tamtakır
cupboard is bare expr. kasası bomboş/tamtakır
the cupboard is bare expr. kasanın bomboş/tamtakır olması
the cupboard is bare expr. kasa bomboş
cupboard is bare expr. buzdolabı bomboş
cupboard is bare expr. kasa tamtakır kuru bakır
the cupboard is bare expr. kasa tamtakır
the cupboard is bare expr. kasa tamtakır kuru bakır
bare-bones expr. aksesuarsız
cupboard is bare expr. tam takır kuru bakır
cupboard is bare expr. dolap tam takır kuru bakır
cupboard is bare expr. dolapta hiçbir şey yok
cupboard is bare expr. kasa bomboş
cupboard is bare expr. cepte para yok
cupboard is bare expr. üç kuruş bile yok
cupboard is bare expr. kese boş
the cupboard is bare expr. tam takır kuru bakır
the cupboard is bare expr. dolap tam takır kuru bakır
the cupboard is bare expr. dolapta hiçbir şey yok
the cupboard is bare expr. kasa bomboş
the cupboard is bare expr. cepte para yok
the cupboard is bare expr. üç kuruş bile yok
the cupboard is bare expr. kese boş
with one's bare hands expr. çıplak elle
with (one's) bare face hanging out expr. sap gibi kalmış
with (one's) bare face hanging out expr. boş boş bakakalmış
with (one's) bare face hanging out expr. mal gibi kalakalmış
with your bare hands expr. çıplak elle
with your bare hands expr. sadece elleriyle
Speaking
we can't see with bare eyes expr. çıplak gözle göremeyiz
don't go out on the balcony in bare feet expr. çıplak ayakla balkona çıkma
don't go out on the balcony in bare feet expr. çıplak ayakla balkona çıkmayın
don't go out on the balcony in bare feet expr. yalınayak balkona çıkma/çıkmayın
Trade/Economic
bare cargo n. boş kargo
bare cargo n. boş safra
bare boat charter n. boş gemi kiralama sözleşmesi
bare trustee n. bir malı sadece temlik amacıyla muhafaza eden yediemin
bare ownership n. çıplak mülkiyet
bare contract n. eskimiş sözleşme
bare cargo n. kargosu
bare ownership n. kuru mülkiyet
bare cargo n. ölü kargo
bare contract n. yalın mukavele
bare boat n. yüksüz gemi
bare boat n. yüksüz boş gemi
bare wage n. çıplak ücret
Law
bare licensee n. bir mülkü o mülkün sahibinin izniyle kullanan ancak söz konusu mülk üzerinde herhangi bir yasal hakka sahip olmayan kimse
bare ownership n. çıplak mülkiyet
bare contract n. eskimiş sözleşme
bare licensee n. taşınmaz malın içinde veya üzerinde sadece bir izin uyarınca bulunan
bare licensee n. tesadüfi ziyaretçi
bare contract n. yalın mukavele
Technical
bare fiber n. bağlayıcısız elyaf
bare conductor n. çıplak iletken
bare overhead line conductors n. çıplak hava hattı iletkenleri
bare or enameled rectangular copper wire n. çıplak veya emay kaplı dikdörtgen kesitli bakır tel
bare electrode n. çıplak elektrot
bare or enamelled rectangular copper wire n. çıplak veya emay kaplı dikdörtgen kesitli bakır tel
bare metal n. çıplak sac
bare engine n. çıplak makine
bare transmission line n. çıplak nakil hat
bare stranded copper conductor n. çıplak örgülü bakır iletken
bare steel n. çıplak çelik
bare grade n. çıplak derece
bare drive n. çıplak disk sürücü
bare wire n. çıplak tel
bare pipe n. çıplak boru
bare metal stent n. çıplak metal stent
bare blade n. çıplak mil
bare hull n. çıplak tekne
glass-fibre wound bare copper wire n. cam elyaf sarılmış çıplak bakır tel
bare cable n. çıplak kablo
bare line n. çıplak hat
bare wire n. dikensiz tel
bare fibre n. kaplanmamış cam elyaf
bare glass n. kaplamasız cam
bare-wire electrode n. örtüsüz elektrot
resin or varnish-impregnated bare round copper wire n. reçine veya vernikle emprenye edilmiş çıplak yuvarlak kesitli bakır tel
bare spot n. tüysüz yer
bare finish n. tüysüz apre
bare spot n. tüysüz kısım
bare metal n. İşletim sistemi kullanmayan yazılım
bare area n. çıplak alan
bare or enamelled adj. çıplak veya emay kaplı
Computer
bare hardware n. boş donanım
bare drive n. çıplak disk sürücü
bare hardware n. sade donanım
bare metal n. çıplak kasa
bare metal n. işletme sistemi olmayan bilgisayar kasası
Telecom
coupler-bare fiber adapter n. bağlaştırıcısız lif uyarlayıcı
coupler-bare fiber adapter n. çıplak lif adaptörü
Electric
bare conductor n. çıplak elektrik iletkeni
bare conductor n. çıplak iletken
bare transmission line n. çıplak nakil hat
bare cable n. çıplak kablo
bare line n. çıplak hat
Textile
bare finish n. apre
bare spot n. tüysüz yer
bare spot n. tüysüz kısım
bare-finish adj. tüysüz
Construction
bare concrete cage n. çıplak beton kafes
bare concrete n. çıplak beton
bare ownership n. kuru mülkiyet
bare wall n. kuru duvar
Automotive
bare shell n. çıplak gövde
bare out v. soymak
Aeronautic
bare glass n. kaba cam
Marine
bare-pole charter n. boş gemi sözleşmesi
bare-hull charter n. boş gemi sözleşmesi
bare-hull charter n. çıplak gemi sözleşmesi
bare-hull charter n. çıplak gemi kiralama sözleşmesi
bare karst n. çıplak karst
lay (ship) bare v. gemiyi bakıma almak
lay bare v. (gemiyi) bakıma almak
under bare poles adj. yelken açmamış
under bare poles adj. yelkeni fora etmemiş
under bare poles adj. denize açılmamış
under bare poles adj. yola çıkmamış
Physics
bare particle n. çıplak parçacık
Agriculture
bare fallow n. çıplak nadas
bare wasteland n. çorak yer
bare stock n. çotuk
bare fallow n. kara nadas
bare wasteland n. kellik
bare root n. yalın kök
bare tree n. yapraksız ağaç
bare-root n. dormansi durumundayken sökülüp nakledilmeden önce topraktan arındırılmış bitki
bare-root adj. çıplak köklü
Linguistics
bare object n. çıplak nesne
bare infinitive n. yalın hal
bare infinitive n. fiilimsinin yalın hali
Military
bare knob n. çıplak tepe
bare base n. kullanıma açık üs
Sport
bare-foot waterskiing n. bir su motorunun arkasına bağlanıp kayak kullanılmadan yapılan su kayağı
bare-foot water skiing n. çıplak ayak su kayağı
bare-foot water skiing n. çıplak ayakla yapılan su kayağı
Baseball
bare-hand v. (topu) eldivensiz çıplak elle yakalamak
Printery
bare-back dampening n. bir tür sırt nemlendirme sistemi
Slang
ba (bare ass) n. çıplak kıç
ba (bare ass) n. çıplak popo
ba (bare ass) n. kıçı açık
ba (bare ass) n. poposu açık
ba (bare ass) n. kıçı çıplak
ba (bare ass) n. poposu çıplak
bare-assed adj. anadan doğma çıplak
bare-ass adj. anadan doğma çıplak
bare-assed adj. anadan üryan
bare-ass adj. anadan üryan
bare-assed adj. çırılçıplak
bare-ass adj. çırılçıplak
bare-assed adj. dal taşak
bare-ass adj. dımdızlak
bare-ass adj. götü açık
bare-ass adj. götü açıkta
bare-ass adj. götü ortada
bare-assed adj. götü açık
bare-assed adj. götü açıkta
bare-assed adj. götü ortada
bare-ass expr. dal taşak