bariz

Meanings of "bariz" in English Turkish Dictionary : 55 result(s)

	Category	Turkish	English
Common Usage
1	Common Usage	bariz	obvious adj.
That labels should indicate the presence of these substances I find the most utterly obvious thing in the world. Etiketlerin bu maddelerin varlığını göstermesi gerektiği bence dünyadaki en bariz şeydir. More Sentences
2	Common Usage	bariz	apparent adj.
General
3	General	bariz	blatant adj.
All students were shocked by the blatant racism of his remarks. Tüm öğrenciler onun sözlerindeki bariz ırkçılık karşısında şok oldular. More Sentences
4	General	bariz	clear adj.
There is clear evidence of breaking and entering. Haneye tecavüze ilişkin bariz deliller mevcut. More Sentences
5	General	bariz	glaring adj.
How did you manage to overlook such a glaring error? Bu kadar bariz bir hatayı nasıl görmezden gelebildin? More Sentences
6	General	bariz	obvious adj.
For certain European countries, the obvious solution is membership; for others, that is completely unrealistic. Bazı Avrupa ülkeleri için bariz çözüm üyeliktir; diğerleri içinse bu tamamen gerçek dışıdır. More Sentences
7	General	bariz	insistent adj.
The insistent noise rising from the construction disrupted their conversation. İnşaattan gelen bariz gürültü konuşmalarını böldü. More Sentences
8	General	bariz	outright adj.
Amber's outright insult made things worse. Amber'ın bariz hakareti işleri daha da kötüye götürdü. More Sentences
9	General	bariz	blatantly adv.
When international law is so blatantly ignored, such bloodshed, as we have seen, is unavoidable. Uluslararası hukuk bu kadar bariz bir şekilde göz ardı edildiğinde, gördüğümüz gibi kan dökülmesi kaçınılmazdır. More Sentences
10	General	bariz	apparentness n.
11	General	bariz	to the fore adj.
12	General	bariz	avowed adj.
13	General	bariz	blazing adj.
14	General	bariz	conspicuous adj.
15	General	bariz	sharp adj.
16	General	bariz	marked adj.
17	General	bariz	gross adj.
18	General	bariz	pronounced adj.
19	General	bariz	distinct adj.
20	General	bariz	as plain as a pikestaff adj.
21	General	bariz	as plain as the nose on your face adj.
22	General	bariz	evident adj.
23	General	bariz	apodictic adj.
24	General	bariz	apodeictic adj.
25	General	bariz	apodeictical adj.
26	General	bariz	apodictical adj.
27	General	bariz	clean adj.
28	General	bariz	ill-concealed adj.
29	General	bariz	acute adj.
30	General	bariz	noticeable adj.
31	General	bariz	thick adj.
32	General	bariz	transparent adj.
33	General	bariz	eminent adj.
34	General	bariz	unabashed adj.
35	General	bariz	undisguisable adj.
36	General	bariz	undoubtful adj.
37	General	bariz	baldfaced adj.
38	General	bariz	bald-faced adj.
39	General	bariz	unsubtle adj.
40	General	bariz	bodacious adj.
41	General	bariz	openhanded adj.
42	General	bariz	immediate adj.
43	General	bariz	out–front adj.
44	General	bariz	ostensible adj.
45	General	bariz	out-and-out adj.
46	General	bariz	conspicuously adv.
Colloquial
47	Colloquial	bariz	outright adv.
Idioms
48	Idioms	bariz	(as) clear as day adj.
49	Idioms	bariz	plain as day adj.
50	Idioms	bariz	plain as the nose on your face adj.
51	Idioms	bariz	writ large expr.
Law
52	Law	bariz	overt adj.
Geology
53	Geology	bariz	phanerite adj.
Archaic
54	Archaic	bariz	bright adj.
British Slang
55	British Slang	bariz	bait n.

Meanings of "bariz" with other terms in English Turkish Dictionary : 130 result(s)

	Category	Turkish	English
General
1	General	bariz aşırmacılık	blatant plagiarism n.
2	General	(bir yazılı eseri vb) bariz aşırma	blatant plagiarism n.
3	General	bariz/belirgin hata	obvious error n.
4	General	bariz intihal	blatant plagiarism n.
5	General	bariz neden/sebep	obvious reason n.
6	General	bariz seçim	obvious pick n.
7	General	bariz kusurlar	glaring defects n.
8	General	bariz olan şey	truth n.
9	General	bariz şey	blatancy n.
10	General	benzerlerine göre bariz küçük olan şey	mini n.
11	General	bariz hata	gaffe n.
12	General	bariz korkak	craven n.
13	General	bariz yalan	blatant lie n.
14	General	bariz başarı şansı	prospect n.
15	General	en bariz örnek	quintessence n.
16	General	en bariz örneği	quintessence n.
17	General	ezici/bariz üstünlüğe sahip olmak	have a commanding lead over v.
18	General	bariz etkilemek	drive v.
19	General	bariz şekilde göstermek	pinpoint v.
20	General	bariz olmak	seem v.
21	General	bariz özelliklerle ayırt edilmiş	contradistinguished adj.
22	General	daha bariz	distincter adj.
23	General	bariz özelliklerle ayırt edilebilen	contradistinguished adj.
24	General	en bariz	sharpest adj.
25	General	bariz olmayan	anapodeictic [rare] adj.
26	General	bariz olmayan	unconspicuous adj.
27	General	bariz olmayan	understated adj.
28	General	bariz olmayan	undistinct adj.
29	General	bariz olmayan	unobvious adj.
30	General	yüksek bir ses gibi son derece dikkat çekici ve bariz	blaring adj.
31	General	bariz işaretler veya izler taşıyan	manifest (of) adj.
32	General	son derece ve bariz suç olan	heinous adj.
33	General	bariz olmayan	hidden adj.
34	General	bariz titreşimli	heavy adj.
35	General	bariz seçime ait	open-and-shut adj.
36	General	kullanılamayacağı bariz olan	condemned adj.
37	General	bariz bir biçimde	saliently adv.
38	General	bariz bir şekilde	blazingly adv.
39	General	bariz bir biçimde	explicitly adv.
40	General	bariz bir biçimde	demonstrably adv.
41	General	bariz bir şekilde	materially adv.
42	General	bariz bir şekilde	flagrantly adv.
43	General	bariz biçimde	pointedly adv.
44	General	bariz olmayan bir şekilde	understatedly adv.
45	General	bariz bir şekilde uyumsuz olan bu grupta	in this galley adv.
46	General	bariz bir şekilde garip olan bu yerde	in this galley adv.
47	General	bariz şekilde	obtrusively adv.
48	General	bariz bir şekilde	grossly adv.
49	General	aşırı bariz şekilde	flamingly adv.
50	General	bariz bir şekilde	out-and-out adv.
Phrasals
51	Phrasals	(biri/bir şey) için bariz bir hale gelmek	grow on (someone or something) v.
52	Phrasals	(biri/bir şey) için bariz bir hale gelmek	grow upon (someone or something) v.
53	Phrasals	(biri) için bariz bir hale gelmek	grow on (one) v.
54	Phrasals	(biri) için bariz bir hale gelmek	grow upon (one) v.
55	Phrasals	bariz bir hale gelmek	grow on v.
56	Phrasals	bariz bir hale gelmek	grow upon v.
57	Phrasals	(özellikle karşı cinse) bariz ilgi göstermek	shine up v.
Phrases
58	Phrases	şu bariz gerçeği bir ele alalım	let's address the elephant in the room expr.
59	Phrases	şu bariz gerçeği bir aradan çıkaralım	let's address the elephant in the room expr.
60	Phrases	-in bariz göstergesi	telltale sign of expr.
Colloquial
61	Colloquial	bariz olan şey	the obvious n.
62	Colloquial	bariz yalancı	bold-faced liar n.
63	Colloquial	bariz yalan	bold-faced lie n.
64	Colloquial	bariz yalancı	bald-faced liar n.
65	Colloquial	bariz bir hataya neden olan öngörülemeyen şey	banana skin n.
66	Colloquial	bariz yalan	a crock n.
67	Colloquial	çok bariz	all-too-obvious adj.
68	Colloquial	bariz çirkin/suratsız	esthetically challenged adj.
69	Colloquial	bariz/belirgin şekilde	high-key adj.
70	Colloquial	çok bariz	painfully obvious adj.
71	Colloquial	aşırı derecede bariz	painfully obvious adj.
Idioms
72	Idioms	bariz bir şekilde üstün olma	a turkey shoot n.
73	Idioms	konuşulmayan bariz durum	pink elephant n.
74	Idioms	görmezden gelinen bariz gerçek	the elephant in the corner n.
75	Idioms	oralı olunmayan bariz konu	the elephant in the corner n.
76	Idioms	bariz yalan	barefaced lie n.
77	Idioms	bariz yalancı	barefaced liar n.
78	Idioms	bariz yalancı	barefaced liar n.
79	Idioms	oralı olunmayan bariz konu	elephant in the corner n.
80	Idioms	bariz bir yalan söylemek	tell an outright lie v.
81	Idioms	bariz yalan söylemek	lie through one's teeth v.
82	Idioms	bariz/belirgin olmak	stick out like a sore thumb v.
83	Idioms	bir şeyi net/bariz bir biçimde ortaya koymak	throw something into sharp relief v.
84	Idioms	(bir şeyi) net/bariz bir biçimde ortaya koymak	bring (something) into sharp relief v.
85	Idioms	bariz olmak	be as plain as the nose on (one's) face v.
86	Idioms	bariz olmak	be staring someone in the face v.
87	Idioms	bariz olmak	be staring (one) in the face v.
88	Idioms	bariz olmak	be staring someone in the face v.
89	Idioms	bariz yalan söylemek	lie through your teeth v.
90	Idioms	bariz yalan söylemek	lie through teeth v.
91	Idioms	'-i bariz şekilde yapmak	make a great show of v.
92	Idioms	(bir şeyi) bariz şekilde yapmak	make a great show of (doing something) v.
93	Idioms	net/bariz bir biçimde ortaya koymak	throw into sharp relief v.
94	Idioms	bariz şekilde kayıran	in the tank adj.
95	Idioms	bariz olmayan	in a minor key expr.
96	Idioms	bariz bir şekilde ortada	(as) clear as the sky is blue expr.
Trade/Economic
97	Trade/Economic	bariz fark	a marked difference n.
98	Trade/Economic	talebin yükselmesi ve arzın düşmesinden kaynaklı bariz enflasyonla nitelenen	overheated adj.
Law
99	Law	bariz şart	apparent condition n.
100	Law	bariz kötülük niyeti	express malice n.
101	Law	bariz kötülük	malice in fact n.
102	Law	bariz yetki aşımı	manifest excess of power n.
103	Law	bariz yetki tecavüzü	manifest excess of power n.
104	Law	kolay ve bariz bir mahkumiyet kararı verilmesine imkan tanıyan	open-and-shut adj.
Medical
105	Medical	bariz kanama	frank bleeding n.
Psychology
106	Psychology	bariz öğrenme	explicit learning n.
107	Psychology	bariz bilgi	ostensive knowledge n.
108	Psychology	bariz tanım	ostensive definition n.
109	Psychology	bariz bir tetikleyici nedene bağlı olmayan depresyon hali	endogenous depression n.
110	Psychology	(bariz zihinsel veya fiziksel eksiklikler nedeniyle) taleplere yanıt veremeyen	inadequate adj.
Optics
111	Optics	tek gözle görülen bir cismin bariz şekilde yer değiştirmesi	optical parallax n.
Physics
112	Physics	düşman tarafından kullanılabilecek bariz elektromanyetik göstergelerin açığa çıkmasını engelleme veya yanıltıcı şekilde aktarma faaliyetleri	manipulative electromagnetic deception n.
Linguistics
113	Linguistics	bariz/açık durum imleme	overt case marking n.
114	Linguistics	nesneler, özellikler ve bağlantılar üzerine bariz bir şekilde açıklamalar yapan dil	material mode n.
115	Linguistics	orijinal ifadeye yapılan gönderme bariz olacak şekilde birkaç kelimesi değiştirilerek yeniden kullanılan söz	snowclone n.
History
116	History	yabancı olduğu bariz şekilde anlaşılan kimse	guinea [dated] n.
Football
117	Football	bariz gol şansı	a great/clear chance to score goal n.
118	Football	bariz gol şansı	an obvious goal scoring chance n.
119	Football	bariz gol şansı	an obvious/great/clear chance to score n.
120	Football	bariz gol şansını değerlendirememek	miss an obvious goal-scoring chance v.
121	Football	bariz gol şansını kaçırmak	miss an obvious goal-scoring chance v.
122	Football	bariz gol şansından yararlanamamak	miss a great/clear chance to score goal v.
123	Football	bariz gol şansını kaçırmak	miss a great/clear chance to score goal v.
124	Football	bariz gol şansını değerlendirememek	miss a great/clear chance to score goal v.
125	Football	bariz gol şansından yararlanamamak	miss an obvious goal-scoring chance v.
Latin
126	Latin	bariz lider	facile princeps n.
Slang
127	Slang	bariz yalan	a crock of shit n.
128	Slang	bariz yalan olmak	be a crock of shit v.
129	Slang	bariz bir şekilde fark edilir	kicky adj.
Modern Slang
130	Modern Slang	bariz yalan	alternative truth n.