forth - Turkish English Dictionary
History

forth

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "forth" in Turkish English Dictionary : 7 result(s)

English Turkish
General
forth adv. başka
forth adv. diğer
forth adv. sonra
forth adv. dışarı
forth adv. ileri
forth adv. dışarıya doğru
forth adv. açığa

Meanings of "forth" with other terms in English Turkish Dictionary : 459 result(s)

English Turkish
General
pacing back and forth n. volta
giving forth n. yayın
giving forth n. yayma
holder-forth n. topluluk önünde konuşan kimse
holder-forth n. nutuk atan kimse
holder-forth n. söylev veren kimse
holder-forth n. vaiz
holder-forth n. hatip
sallying forth n. işlek yoldan çıkış
put forth v. iddia etmek
hold forth v. uzun uzadıya konuşmak
call forth v. neden olmak
put forth v. vermek (yaprak/çiçek/filiz vb'ni)
put forth v. ileri sürmek
go back and forth v. ileri geri gitmek
shadow forth v. belli etmek
burst forth v. açılmak
spew forth v. çıkarmak
pace back and forth v. volta atmak
walk back and forth v. dönüp dolaşmak
put forth v. çıkarmak
give forth v. yayınlamak
send forth v. neşretmek
volley forth v. yağdırmak
shadow forth v. sezdirmek
hold forth v. söylev vermek
call forth v. ortaya çıkarmak
shuttle back and forth between two countries   v. iki ülke arasında mekik dokumak  
set forth v. ileri sürmek
set forth one's final opinion in scathing terms v. rest çekmek
pour forth v. taşmak
set forth v. öngörmek
hold forth v. öne sürmek
put forth v. yayınlamak
sally forth v. dışarıya fırlamak
shoot forth v. sürgün vermek
travel back and forth   v. mekik dokumak  
body forth v. temsil etmek
hold forth v. nutuk atmak
well forth v. akmak
launch forth v. konuşmaya başlamak
hold forth v. yüksekten atmak
reach forth v. elini uzatmak
show forth v. anlatmak
hold forth v. teklif etmek
hold forth v. ileri sürmek
give forth v. bildirmek
give forth v. çıkarmak
hold forth v. önermek
shadow forth v. hissettirmek
give forth v. yaymak
hold forth v. sunmak
spue forth v. kusmak
put forth v. göstermek
go forth v. çıkmak
send forth v. yaymak
set forth v. öne sürmek
call forth v. yol açmak
send forth v. göndermek
shadow forth v. ima etmek
trumpet forth v. ilan etmek
pour forth v. dökülmek
pour forth v. yağdırmak
break forth v. kahkahayı basmak
bring forth young v. yavrulamak
bring forth v. ürün vermek
volley forth v. yağmuruna tutmak
show forth v. açıklamak
launch forth v. yola koyulmak
hold forth v. nutuk çekmek
bring forth v. getirmek
put forth v. yayımlamak
bring forth v. vermek
body forth v. şekil vermek
set forth v. yola çıkmak
reach forth v. uzanmak
send forth v. yollamak
call forth v. kullanmak
shoot forth v. filizlenmek
set forth v. ortaya koymak
set forth v. izah etmek
spew forth v. kusmak
bring forth v. doğurmak
bring forth v. sebep olmak
call forth v. çıkarmak
shadow forth v. haber vermek
send forth v. çıkartmak
put forth v. ortaya koymak
hold forth v. nutuk söylemek
sally forth v. çıkmak
put forth fruit v. meyve vermek
set forth v. meydana koymak
come forth v. ortaya çıkmak
come forth v. gizlendiği yerden çıkmak
come forth v. (bir şey) (bir yerden) çıkmak
set forth a reason v. sebep öne sürmek
set forth v. yola koyulmak
come forth from obscurity v. su yüzüne çıkmak
set forth v. ifade etmek
confidently set forth v. güvenle yola çıkmak
confidently set forth v. yola güvenle çıkmak
lead forth v. liderlik etmek
lead forth v. yol göstermek
draw something forth v. öne çekmek
sway back and forth v. (bir yönden diğerine doğru) sallanmak
call someone forth v. (birini bir yere gelmesi için) çağırmak
stretch forth from something v. (bir yerden) (bir şey) uzamak/uzayıp gitmek
bring forth v. neden olmak
bring forth v. meydana getirmek
bring forth v. hasıl etmek
gush forth from v. (kan) (yaradan vb) fışkırmak
gush forth out of something v. (kan) (yaradan vb) fışkırmak
put more effort forth v. daha fazla çaba harcamak
twist back and forth v. ileri geri bükmek
bring forth awareness to v. bilinç kazandırmak
email back and forth v. emailleşmek
email back and forth v. mailleşmek
body (forth) v. hayali bir şeye vücut vermek
body (forth) v. temsil etmek
body (forth) v. sembolize etmek
move back and forth v. ileri geri hareket etmek
move back and forth v. önce bir yöne sonra tersine doğru hareket etmek
burgeon (forth) v. büyüyüp serpilmek
burgeon (forth) v. hızla gelişmek
burgeon forth v. tomurcuklanmak
burgeon forth v. dallanmak
burgeon forth v. çimlenmek
put forth great effort v. dişini tırnağına takarak uğraşı vermek
pour (forth) v. bol miktarda üretmek
pour (forth) v. bolca piyasaya sürmek
pour forth v. (uzun bir konuşmada) bahsi geçmek
pour forth v. (sözcükler) dilden dökülmek
shadow (forth) v. dokundurmak
shadow (forth) v. işaret etmek
shadow (forth) v. göstermek
shadow (forth) v. belli belirsiz ifade etmek
shadow (forth) v. dokundurmak
shadow (forth) v. simgelemek
shadow (forth) v. temsil etmek
and so forth adv. ve benzeri
and so forth adv. falan
and so forth adv. filan
and so forth adv. vesaire vesaire
from this time forth adv. bundan böyle bundan sonra
and so forth adv. vesaire
and so forth adv. ve benzerleri
back and forth adv. ileri geri
from this day forth adv. bundan böyle
back and forth adv. aşağı yukarı
and so forth adv. bu tarzda vesaire
and so forth adv. ve başkaları
hence forth adv. bu sebepten
hence forth adv. bundan böyle
from that day forth adv. bundan böyle
from this day forth adv. bu günden itibaren
and so forth adv. ve saire
and so forth adv. ve benzeri gibi
back-and-forth adv. rasgele
back-and-forth adv. giden gelen
back-and-forth adv. bir ileri bir geri
back-and-forth adv. ileri geri
from this point forth adv. bu noktadan hareketle
from this day forth adv. bugünden itibaren
as far forth as conj. kadar
as far forth as conj. kadarıyla
as far forth as conj. olabildiğince
Phrasals
call forth v. (mahkeme salonuna vb) çağırmak
call forth v. öne çıkmasını söylemek
call forth v. öne doğru çağırmak
body forth v. zihinsel olarak şekil vermek
bring forth v. gün yüzüne çıkarmak
call forth v. hayata geçirmek
cast forth v. dışarı atmak
hold forth v. vaaz vermek
put forth v. (gemi) limandan ayrılmak
set forth v. açıklamak
set forth [obsolete] v. donatmak
show forth v. ortaya çıkarmak
spring forth v. pat diye önüne çıkmak
step forth v. öne çıkmak
call forth v. faaliyete sokmak
put forth v. öne sürmek
set forth v. tanımlamak
bring forth v. tezahür ettirmek
set forth [obsolete] v. yayımlamak
show forth v. yayınlamak
cast forth v. yaymak
set forth v. beyan etmek
call forth v. harekete geçirmek
show forth v. ilan etmek
put forth v. sunmak
cast forth v. yollamak
call forth v. eyleme çağırmak
put forth v. herkese açıklamak
set forth v. seyahate başlamak
put forth v. uygulamaya koymak
put forth v. yola çıkmak
put forth v. başlamak
blossom forth v. hızla büyümek
blossom forth v. olgunlaşmak
blossom forth v. meyve vermek (mecaz)
blossom forth v. çiçek açmak (mecaz)
blossom forth v. hızla gelişmek
toss something back and forth v. ağız dalaşına girmek
sally forth v. atılmak
toss insulting remarks back and forth v. birbirlerine hakaret etmek
issue forth v. çıkmak
call forth v. gün ışığına çıkarmak
spring forth v. ortaya çıkmak
call forth v. ortaya çıkarmak
call forth v. neden olmak
to gush forth v. (tencereden vb) taşmak
pour forth v. (kuyudan vb) fışkırmak
pour forth v. (tencereden vb) taşmak
to gush forth v. (kuyudan vb) fışkırmak
draw forth v. öne sürmek
draw forth v. ortaya sürmek/koymak
draw forth v. göstermek
draw forth v. gözler önüne sermek
draw forth v. açığa çıkarmak
draw forth v. sunmak
launch forth v. yola çıkmak
launch forth v. ileri sürmek
launch forth v. girişimde bulunmak
launch forth v. gemiyi suya/denize indirmek
launch forth v. bir planı başlatmak/yürürlüğe sokmak
launch forth v. bir projeyi, planı uygulamaya başlamak
launch forth on (something) v. yola çıkmak
launch forth on (something) v. yola koyulmak
launch forth on (something) v. su üzerinde yol almaya başlamak
launch forth on (something) v. demir almak
launch forth on (something) v. bir su taşıtıyla yola çıkmak
launch forth on (something) v. sözlü sesleniş yapmak
launch forth on (something) v. konuşma yapmak
launch forth on (something) v. demeç vermek
launch forth on (something) v. nutuk çekmek
launch forth on (something) v. bir planı, projeyi, girişimi başlatmak
launch forth on (something) v. bir planı, projeyi, girişimi sunmak
launch forth upon (something) [old-fashioned] v. yola çıkmak
launch forth upon (something) [old-fashioned] v. yola koyulmak
launch forth upon (something) [old-fashioned] v. su üzerinde yol almaya başlamak
launch forth upon (something) [old-fashioned] v. demir almak
launch forth upon (something) [old-fashioned] v. bir su taşıtıyla yola çıkmak
launch forth upon (something) [old-fashioned] v. sözlü sesleniş yapmak
launch forth upon (something) [old-fashioned] v. konuşma yapmak
launch forth upon (something) [old-fashioned] v. demeç vermek
launch forth upon (something) [old-fashioned] v. nutuk çekmek
launch forth upon (something) [old-fashioned] v. bir planı, projeyi, girişimi başlatmak
launch forth upon (something) [old-fashioned] v. bir planı, projeyi, girişimi sunmak
set forth on (something) v. sefere çıkmak
set forth on (something) v. geziye çıkmak
set forth on (something) v. seyahate çıkmak
set forth on (something) v. görev üstlenmek
set forth on (something) v. göreve başlamak
set forth on (something) v. (bir şeyin) üzerinde iteklemek
set forth on (something) v. (bir şeyin) üzerinde ileri doğru sürmek
set forth on (something) v. (bir şeyin) üzerine çıkarmak
spring forth v. fışkırmak
spring forth v. püskürmek
spring forth v. taşmak
spring forth v. dışarı fışkırmak
spring forth v. dışarı püskürmek
spring forth v. dışarı taşmak
spring forth v. çağlamak
spring forth v. birden çıkmak
spring forth v. birden dışarı dökülmek
spring forth v. bir anda dökülmek
spring forth v. bir anda çıkmak
spring forth v. muazzam bir şekilde ortaya çıkmak
spring forth v. hızlıca akmak
spring forth v. bol bol akmak
throw (something) back and forth v. (bir şeyi) birbirine atmak
throw (something) back and forth v. (bir şeyi) birbirine atıp tutmak
throw (something) back and forth v. (bir şeyi) karşılıklı atıp tutmak
throw (something) back and forth v. tartışmak
throw (something) back and forth v. fikir alışverişi yapmak
throw (something) back and forth v. fikirler ortaya atmak
throw (something) back and forth v. beyin fırtınası yapmak
throw (something) back and forth v. laf dalaşına girmek
throw (something) back and forth v. söz dalaşına girmek
throw (something) back and forth v. ağız dalaşına girmek
throw (something) back and forth v. atışmak
throw (something) back and forth v. birbirine atıp tutmak
vomit forth v. fışkırmak
vomit forth v. püskürmek
vomit forth v. taşmak
vomit forth v. dışarı fışkırmak
vomit forth v. dışarı püskürmek
vomit forth v. dışarı taşmak
vomit forth v. dışarı kusmak
vomit forth v. fışkırmak
vomit forth v. püskürmek
vomit forth v. taşmak
vomit forth v. dışarı fışkırmak
vomit forth v. dışarı püskürmek
vomit forth v. dışarı taşmak
vomit forth v. dışarı kusmak
stretch forth v. uzayıp gitmek
stretch forth v. '-den uzayıp gitmek
stretch forth v. öne uzatmak
stretch forth v. ileri uzatmak
stretch forth v. dışarı uzatmak
bounce (something) back and forth v. seçenekler arasında gidip gelmek
bounce (something) back and forth v. seçenekler arasında kalmak
bounce something back and forth v. bir şeyi ileri geri sektirmek
bounce something back and forth v. bir şeyi iki kişi kendi arasında sektirmek
bounce something back and forth v. bir şeyi bir o tarafa bir bu tarafa sektirmek
bounce something back and forth v. bir şeyi arada sektirmek
bounce something back and forth v. bir fikri ele almak
bounce back and forth v. seçenekler arasında gidip gelmek
bounce back and forth v. seçenekler arasında kalmak
bounce back and forth v. ileri geri sektirmek
bounce back and forth v. arada sektirmek
bounce back and forth v. fikri ele almak
bounce back and forth v. fikir tokuşturmak
bring forth v. sunmak
bring forth v. takdim etmek
bring forth v. getirip önüne koymak
bring forth v. dünyaya getirmek
bring someone or something forth v. birini/bir şeyi sunmak
bring someone or something forth v. birini/bir şeyi takdim etmek
bring someone or something forth v. birini/bir şeyi getirmek
call something forth v. bir şeyi teşvik etmek
call something forth v. bir şeye sebep olmak
call something forth v. bir şeyi tetiklemek
call something forth v. bir şeyi harekete geçirmek
break (forth) v. aniden ve kuvvet sonucu ortaya çıkmak
break (forth) v. aniden ortaya çıkmak
bring forth v. kanıt göstermek
hold forth v. kendi işlerini yürütmek
hold forth v. gerçekleşmek
hold forth v. yer almak
move back and forth v. ileri geri hareket etmek
burst forth v. zincirlerinden kurtulmak
burst forth v. şiddetli veya gürültülü bir şekilde ortaya çıkmak
burst forth v. çiçek vermek
go forth v. düzenlenmek
go forth v. çıkarılmak
go forth v. ihraç edilmek
go forth v. ortaya dökülmek
go forth v. açıklanmak
go forth v. ifşa olmak
go forth v. yayılmak
give forth (something) v. (bir şey) salmak
give forth (something) v. (bir şey) yaymak
give forth (something) v. (bir şey) saçmak
give forth (something) [dated] v. (bir şey) söylemek
give forth (something) [dated] v. (bir şey) dile getirmek
give forth (something) [dated] v. (bir şey) çıkarmak
give forth (something) [dated] v. (bir şey) yayınlamak
give forth with v. bağırmak
give forth with v. haykırmak
give forth with v. söylemek
give forth with v. dile getirmek
gush (forth) from (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) fışkırmak
gush (forth) from (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) taşmak
gush (forth) from (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) bir anda çıkıvermek
gush (forth) from (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) dökülüvermek
gush (forth) out of (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) fışkırmak
gush (forth) out of (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) taşmak
gush (forth) out of (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) bir anda çıkıvermek
gush (forth) out of (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) dökülüvermek
hold forth (on someone or something) v. (biri/bir şey hakkında nutuk atmak
hold forth (on someone or something) v. (biri/bir şey hakkında) nutuk çekmek
hold forth (on someone or something) v. (biri/bir şey hakkında) uzun uzadıya konuşmak
issue (forth) from (some thing or place) v. (bir şeyden/bir yerden) çıkmak
issue (forth) from (some thing or place) v. (bir şeyden/bir yerden) sızmak
issue (forth) from (some thing or place) v. (bir şeyden/bir yerden) akmak
issue (forth) from (some thing or place) v. (bir şeyden/bir yerden) yayılmak
set forth on v. sefere çıkmak
set forth on v. geziye çıkmak
set forth on v. seyahate çıkmak
set forth on v. görev üstlenmek
set forth on v. göreve başlamak
set forth on v. -in üzerinde iteklemek
set forth on v. -in üzerinde ileri doğru sürmek
set forth on v. -in üzerine çıkarmak
toss back and forth v. birbirine atıp tutmak
toss back and forth v. karşılıklı atıp tutmak
toss back and forth v. karşılıklı atışmak
toss back and forth v. laf dalaşına girmek
toss back and forth v. söz dalaşına girmek
toss back and forth v. fikir alış verisinde bulunmak
toss back and forth v. farklı fikirleri tartışmak/görüşmek
toss back and forth v. farklı fikirleri müzakere etmek
toss back and forth v. farklı fikirleri/argümanları çarpıştırmak
call forth yol açmak
Phrases
back and forth expr. ileri geri
so on and so forth expr. vesaire (vs.)
Proverb
the mountain has brought forth a mouse dağ fare doğurdu
Colloquial
burst forth v. birden önüne çıkmak
walk back and forth v. bir aşağı yukarı yürümek
burst forth v. birden ortaya çıkmak
put forth the effort v. gerçek bir çaba sarf etmek
burst forth v. pat diye önüne çıkmak
walk back and forth v. volta atmak
and so on and so forth expr. vesaire
and so on and so forth expr. ve benzeri şeyler
and so on and so forth expr. filan
and so on and so forth expr. falan feşmekan
and so on and so forth expr. falan
and so on and so forth expr. falan filan
and so on and so forth expr. falan
from this/that time forth expr. şu andan/o zamandan itibaren
from this/that time forth expr. şu zaman itibaren/o zamandan beri
Idioms
give forth with something v. bağırmak
toss something back and forth v. birbirine atıp tutmak
be like painting the forth bridge v. bitmek bilmez olmak
hold forth on something v. bir şey hakkında uzun uzun konuşmak
blossom forth v. çiçeklenmek
venture forth v. cesaret edip bir işe başlamak
blossom forth v. çiçek açmak
bounce something back and forth v. fikir tokuşturmak
give forth with something v. haykırmak
venture forth v. işe girişmek
toss something back and forth v. laf dalaşına girmek
hold forth v. nutuk çekmek
toss something back and forth v. karşılıklı atıp tutmak
toss something back and forth v. karşılıklı atışmak
toss something back and forth v. söz dalaşına girmek
break forth v. yaygarayı basmak
launch forth upon something v. (konuşmaya/yolculuğa) başlamak
set forth on something v. (konuşmaya/yolculuğa) başlamak
launch forth on something v. (konuşmaya/yolculuğa) başlamak
toss (something) back and forth v. fikir alış verisinde bulunmak
toss (something) back and forth v. farklı fikirleri tartışmak/görüşmek
toss (something) back and forth v. farklı fikirleri müzakere etmek
toss (something) back and forth v. farklı fikirleri/argümanları çarpıştırmak
come forth v. sonuç olarak gerçekleşmek
come forth v. neticesinde oluşmak
paint the forth bridge adj. bitmek bilmez
paint the forth bridge adj. hiç bitmeyen
paint the forth bridge adj. sonu gelmez
and so forth expr. benzeri
like painting the forth bridge expr. bitmek tükenmek bilmeyen
the mountain has laboured and brought forth a mouse expr. dağ fare doğurdu
be like painting the forth bridge expr. hiç bitmeyen
and so forth expr. işte bunun gibi
like painting the forth bridge expr. sonu gelmeyen
and so forth expr. vesaire
from that day forth expr. ondan sonra
from that day forth expr. o günden sonra
from that day forth expr. o günden beri
from that time forth expr. ondan sonra
from that time forth expr. o andan/zamandan sonra
from that time forth expr. o andan/zamandan beri
Trade/Economic
as if fully set forth herein expr. bu sözleşmede yer alıyormuş gibi
Law
as set forth by law expr. yasalarda belirtildiği şekilde
Technical
forth axis n. dördüncü eksen
Botanic
bourgeon (forth) v. tomurcuklanmak
bourgeon (forth) v. hızla büyümek
bourgeon (forth) v. çiçek açmak
Geography
firth of forth n. iskoçya'nın doğu sahilinde büyük bir haliç
Ottoman Turkish
sets forth n. mübeyyin
Archaic
going forth n. çıkış yolu
going forth n. sınır
give forth v. çıkartmak
give forth v. salıvermek
give forth v. yollamak