sorry! - Turkish English Dictionary
History

sorry!

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "sorry!" in Turkish English Dictionary : 1 result(s)

English Turkish
General
sorry! interj. üzgünüm!

Meanings of "sorry!" with other terms in English Turkish Dictionary : 423 result(s)

English Turkish
Common Usage
be sorry v. üzülmek
feel sorry for v. acımak
sorry adj. üzgün
General
sorry pickle n. zor durum
sorry n. özür dileme
sorry n. af dileme
sorry n. affına sığınma
sorry n. özür
sorry n. af
be sorry v. müteessir olmak
be too sorry to say a word v. ağzını bıçak açmamak
be sorry v. üzgün olmak
make somebody feel sorry v. pişman etmek
be sorry for v. acınmak
be very sorry v. bin pişman olmak
sorry v. eseflenmek
feel sorry for somebody v. acımak
be sorry for v. pişman olmak
be sorry v. özür dilemek
be sorry v. esef etmek
be sorry v. eseflenmek
be sorry for v. yerinmek
feel sorry v. pişman olmak
be sorry v. pişman olmak
be sorry for v. acımak
make sorry show v. başarısız olmak
feel very sorry v. dizini dövmek
be sorry v. yerinmek
be sorry to v. üzgün olmak
feel sorry v. üzülmek
be sorry v. üzülmek
be sorry for v. üzülmek
feel sorry for v. üzülmek
sorry v. esef etmek
make sorry show v. becerememek
be greatly sorry (for someone) v. yürek sızlamak
not feel sorry v. acımamak
feel sorry for oneself v. derdine yanmak
be sorry v. esef duymak
be deeply sorry v. derin üzüntü duymak
be sorry for v. -e acımak
feel sorry for v. -e acımak
be sorry to inform that v. üzülerek bildirmek
be sorry to hear v. duyduğuna üzülmek
feel sorry v. üzüntü duymak
make someone feel sorry v. bin pişman etmek
be sorry to tell v. üzülerek söylemek
be sorry to say v. üzülerek söylemek
feel sorry v. yazığı gelmek
sorry adj. pişman
sorry adj. elemli
sorry adj. kötü
sorry adj. acınacak halde
sorry adj. maalesef
sorry adj. kepaze
sorry adj. hüzünlü
sorry adj. berbat
sorry adj. üzgün
sorry adj. kederli
sorry adj. kasvetli
sorry adj. sudan
sorry adj. acı
sorry adj. zavallı
sorry adj. üzücü
sorry adj. saçma
sorry adj. müteessir
sorry adj. gamlı
sorry adj. üzüntülü
sorry inerj. (sözün tekrarlanmasını isterken) duyamadım?
Phrases
sorry for the delay expr. gecikme için kusura bakmayın
better safe than sorry expr. eşeği sağlam kazığa bağla
better safe than sorry expr. eşeği sağlam kazığa bağlamalı
sorry for my late reply expr. geç cevap yazdığım için üzgünüm
sorry for late reply expr. geç cevap için özür
sorry for the inconvenience expr. rahatsızlıktan dolayı özür dilerim/dileriz
sorry in advance expr. şimdiden özür dilerim
sorry in advance expr. peşinen özür dilerim
I am sorry to say that expr. üzülerek belirtmek durumundayım ki
sorry for the late response expr. (yazışmalarda vb) geç döndüğüm için
sorry for the late reply expr. (yazışmalarda vb) geç cevabım için
sorry for my late reply expr. (yazışmalarda vb) geç cevabım için
I am sorry to inform you that expr. üzülerek belirtmek durumundayım ki
sorry for the late response expr. (yazışmalarda vb) geç cevabım için
sorry for my late reply expr. (yazışmalarda vb) geç döndüğüm için
I am sorry to say that expr. üzülerek söylemeliyim ki
I am sorry to say that expr. üzülerek söylüyorum ki
sorry for the late reply expr. (yazışmalarda vb) geç döndüğüm için
Proverb
better safe than sorry üzülmektense tedbirli olmak iyidir
better safe than sorry üzgün olmaktansa tedbirli olmak daha iyidir
better (be) safe than sorry [cliché] korkulu rüya görmektense uyanık yatmak iyidir
better (be) safe than sorry [cliché] sonradan dizini dövmektense önceden önlem almak/dikkatli olmak iyidir
better (be) safe than sorry [cliché] pişman olacağına sağlamcı davran
better safe than sorry korkulu rüya görmektense uyanık yatmak iyidir
better safe than sorry sonradan dizini dövmektense önceden önlem almak/dikkatli olmak iyidir
better safe than sorry pişman olacağına sağlamcı davran
it's better to be safe than sorry korkulu rüya görmektense uyanık yatmak iyidir
it's better to be safe than sorry sonradan dizini dövmektense önceden önlem almak/dikkatli olmak iyidir
it's better to be safe than sorry pişman olacağına sağlamcı davran
Colloquial
a sorry state of affairs n. çok acıklı bir durum
be sorry for (oneself) v. (kendi) derdine yanmak
be sorry for (oneself) v. (kendi) kendine acımak
be sorry for (oneself) v. (kendi) haline acımak
be sorry for (someone) v. (biri) için üzülmek
be sorry for (someone) v. (birinin) haline/durumuna üzülmek
be sorry for (someone) v. (birinin) üzüntüsünü paylaşmak
be sorry for (someone) v. (birinin) haline/durumuna acımak
sorry for our loss expr. başımız sağolsun
sorry for your loss expr. başınız sağolsun
sorry for your trouble expr. başınız sağolsun
sorry for being a pain expr. başınızın etini yediğim için özür dilerim
sorry about this formality expr. bu formalite için özür dilerim
sorry for my ignorance expr. cahilliğimi mazur gör
sorry dude too long didn't read it (tldr) expr. çok uzundu okumadım dostum
sorry for my ignorance expr. cahilliğimi mazur görün
sorry for being late expr. geç kaldığım için özür dilerim
sorry for my delayed reply expr. geç cevabım için üzgünüm
sorry for my late reply expr. geç cevap verdiğim için üzgünüm
sorry for your brother expr. erkek kardeşin için üzüldüm
sorry for my delayed reply expr. geç cevap verdiğim için üzgünüm
sorry about your brother expr. erkek kardeşin için üzüldüm
sorry for my late reply expr. geç cevabım için üzgünüm
sorry about that expr. kusura bakmayın
sorry not my thing expr. kusura bakma benim alanım değil
sorry dude too long didn't read it (tldr) expr. okumadım kardeş durumumuz yoktu
sorry I can't go out tonight expr. kusura bakma bu gece çıkamam
stop feeling sorry for yourself expr. kendine acımayı kes
sorry for being rude expr. kabalığım için üzgünüm
sorry 'bout that expr. kusura bakmayın
sorry I must go expr. kusura bakma ama gitmeliyim
Sorry I asked expr. sorduğum için üzgünüm
sorry that I asked expr. sorduğum için üzgünüm
sorry we are closed expr. üzgünüz kapalıyız
sorry for the things i did expr. yaptıklarım için üzgünüm
sorry I woke you up expr. uyandırdığım için özür dilerim
sorry I snapped at you expr. sana patladığım için özür dilerim
(someone) will be sorry expr. (biri) yaptığına pişman olacak
(someone) will be sorry expr. (biri) pişman olacak
(someone) will be sorry expr. (biri) yaptığı şey için özür dileyecek
(I'm) sorry I asked expr. sorduğuma pişman oldum
(I'm) sorry I asked expr. keşke hiç sormasaydım
(I'm) sorry I asked expr. sorduğuma soracağıma pişman oldum
(I'm) sorry I asked expr. sorduğuma pişman ettin
sorry dude too long didn't read it (tldr) expr. okumadım kardeş çok uzundu
it's too late for sorry expr. özür dilemek için çok geç
it's too late for sorry expr. özür dilemek bir işe yaramaz
it's too late for sorry expr. özür dilemek durumu değiştirmiyor
it's too late for sorry expr. şimdi özür dilemenin bir yararı yok
scnr (sorry, could not resist) expr. pardon, dayanamadım (yapılan kötü bir şakadan veya biriyle dalga geçtikten sonra)
scnr (sorry, could not resist) expr. affedersin, kendimi tutamadım (yapılan kötü bir şakadan veya biriyle dalga geçtikten sonra)
sfyl (sorry for your loss) expr. başınız sağ olsun
sfyl (sorry for your loss) expr. başın sağ olsun
slr (sorry late reply) expr. geç cevap için özür dilerim
slr (sorry late reply) expr. geç cevap yazdığım için üzgünüm
smidsy (sorry, mate, I didn't see you) [uk] expr. (kaza veya kaza tehlikesi durumunda bir araç sürücüsü tarafından bir bisikletliye ya da motor sürücüsüne bahane olarak söylenen) pardon görmedim/seni fark etmedim
sorry you asked? expr. sorduğuna pişman oldun mu?
sorry you asked? expr. sorduğuna pişman mısın?
Idioms
a sorry sight n. dağınık
sorry excuse n. inandırıcı olmayan mazeret
a sorry sight n. kirli
sorry excuse n. saçma özür
sorry excuse n. sudan bahane
a sorry sight n. üzücü bir görüntü
a sorry state of affairs n. üzücü durum
a sorry sight n. üzücü bir sahne
a sorry state of affairs n. üzüntü veren durum
a sorry state (of affairs) n. talihsiz bir durum
a sorry state (of affairs) n. kötü bir hal
cut a sorry figure v. kötü bir izlenim bırakmak
cut a sorry figure v. olumsuz bir izlenim bırakmak
be in a sorry state v. acınası/acınacak durumda olmak
be in a sorry state v. üzücü durumda olmak
be in a sorry state v. zavallı durumda olmak
be in a sorry state v. kötü durumda olmak
be in a sorry state v. zayıf durumda olmak
be in a sorry state v. perişan halde olmak
be in a sorry state v. berbat durumda olmak
be in a sorry state v. sefil halde olmak
be in a sorry state v. kullanılmaz hale gelmek
be/feel sorry for somebody v. birine acımak
be/feel sorry for somebody v. birine üzülmek
be/feel sorry for somebody v. birinin üzüntüsünü paylaşmak/hissetmek
be/feel sorry for yourself v. kendi derdine yanmak
be/feel sorry for yourself v. kendi kendine acımak
be/feel sorry for yourself v. kendi haline acımak
cut a fine, poor, sorry figure v. iyi, zayıf, kötü görünmek
cut a fine, poor, sorry figure v. iyi, zayıf, kötü bir görüntü çizmek
cut a fine, poor, sorry figure v. iyi, zayıf, olumsuz bir izlenim bırakmak
feel sorry for (someone) v. birinin üzüntüsünü paylaşmak/hissetmek
feel sorry for (someone) v. (birinin) çektiklerini anlamak
feel sorry for (someone) v. (birinin) acısını paylaşmak
feel sorry for (someone) v. (birinin) acısını hissetmek
feel sorry for (someone) v. (birine) acımak
feel sorry for (someone) v. (birine) üzülmek
sorry-ass adj. boş (bahane)
sorry-ass adj. ipe sapa gelmez
sorry-ass adj. sudan (bahane)
better to be safe than sorry expr. korkulu rüya görmektense uyanık yatmak iyidir
better safe than sorry expr. korkulu rüya görmektense uyanık yatmak iyidir
better be sure than sorry expr. korkulu rüya görmektense uyanık kalmak evladır
better safe than sorry expr. pişman olacağıma sağlamcı davranayım
better to be safe than sorry expr. pişman olacağıma sağlamcı davranayım
sorry for being a wet blanket [cliché] expr. rahatsızlık verdiğim için üzgünüm
sorry for being a wet blanket [cliché] expr. keyfinizi kaçırdığım için üzgünüm
sorry for being a wet blanket [cliché] expr. oyunbozanlığım için özür dilerim
sorry for being a wet blanket [cliché] expr. eğlencenizi böldüğüm için üzgünüm
sorry for being a wet blanket [cliché] expr. hevesinizi kırdığım için özür dilerim
sorry to be a wet blanket [cliché] expr. rahatsızlık verdiğim için üzgünüm
sorry to be a wet blanket [cliché] expr. keyfinizi kaçırdığım için üzgünüm
sorry to be a wet blanket [cliché] expr. oyunbozanlığım için özür dilerim
sorry to be a wet blanket [cliché] expr. eğlencenizi böldüğüm için üzgünüm
sorry to be a wet blanket [cliché] expr. hevesinizi kırdığım için özür dilerim
in a sorry state expr. acınası/acınacak durumda
in a sorry state expr. kötü durumda
in a sorry state expr. sefil halde
in a sorry state expr. üzücü durumda
in a sorry state expr. berbat durumda
in a sorry state expr. zavallı durumda
in a sorry state expr. zayıf durumda
in a sorry state expr. perişan halde
in a sorry state expr. kullanılmaz halde
Speaking
I'm sorry I misspelled it n. afedersiniz yanlış yazmışım
I'm sorry interj. affedersiniz
sorry interj. affedersiniz
sorry for you expr. adına üzüldüm
I am sorry for you expr. adına üzüldüm
sorry I can't hear you expr. affedersiniz sizi duyamıyorum
I'm very sorry about my friend expr. arkadaşımın kusuruna bakma
I'm sorry i haven't written for awhile expr. bir süredir yazamadığım için üzgünüm
I am sorry for your loss expr. başınız sağolsun
I am sorry to hear of your loss expr. başın sağ olsun
I am sorry to hear of your loss expr. başınız sağ olsun
sorry 'bout that expr. bunun için üzgünüm
don't you feel sorry for me expr. benim için üzülme sakın
I'm sorry that I can't come today expr. bugün gelemeyeceğim için üzgünüm
I'm sorry for your loss expr. başınız sağ olsun
I'm so sorry for the wait expr. beklettiğim için üzgünüm
I am sorry expr. başınız sağolsun
sorry to hear that expr. bunu duyduğuma üzüldüm
I'm really sorry to hear that expr. bunu duyduğuma gerçekten üzüldüm
i'm sorry you had to see that expr. bunu görmek zorunda kaldığın için kusura bakma
sorry for that expr. bunun için üzgünüm
I am sorry expr. başın sağolsun
sorry for being a pain in the neck expr. başınızın etini yediğim için özür dilerim
i'm sorry to say that expr. bunu söylediğim için üzgünüm
sorry to interrupt expr. böldüğüm için üzgünüm
we are sorry to hear that expr. bunu duyduğumuza üzüldük
I'm sorry i haven't written for awhile expr. bir süredir sana yazamadığım için özür dilerim
sorry you had to find out this way expr. bu şekilde öğrendiğin için üzgünüm
I'm sorry for your loss expr. başın sağ olsun
i'm sorry to keep you waiting expr. beklettiğim için özür dilerim
sorry to interrupt expr. böldüğüm için özür dilerim
I'm very sorry to hear about that expr. bunu duyduğuma çok üzüldüm
I'm sorry you had to see that expr. bunu görmek zorunda kaldığınız için özür dilerim
I'm sorry you had to see that expr. bunu görmek zorunda kaldığın için özür dilerim
I am sorry to hear of your loss expr. başın sağolsun
I'm sorry you had to see that expr. bunu görmek zorunda kaldığınız için kusura bakmayın
you'll be sorry you asked expr. bunu sorduğuna pişman olacaksın
I am sorry to hear of your loss expr. başınız sağolsun
I'm sorry to hear that expr. bunu duyduğuma üzüldüm
sorry about that expr. bunun için üzgünüm
sorry to have kept you waiting expr. beklettiğim için özür dilerim
I'm sorry to interrupt expr. böldüğüm için özür dilerim
I'm sorry to interrupt expr. böldüğüm için üzgünüm
I'm so sorry expr. çok özür dilerim
I am so sorry expr. çok üzüldüm
I'm sorry to interrupt your lesson expr. dersinizi böldüğüm için özür dilerim
sorry for the mess expr. dağınıklığımın kusuruna bakmayın
I'm sorry about the mess expr. dağınıklık için özür dilerim
I'm sorry to interrupt your class expr. dersinizi böldüğüm için özür dilerim
I'm so sorry expr. çok üzgünüm
sorry for the mess expr. dağınıklık için kusura bakmayın
I'm sorry, but it's over expr. çok özür dilerim ama bitti
sorry to hear expr. duyduğuma üzüldüm
I'm sorry to hear expr. duyduğuma üzüldüm
I was so sorry expr. çok üzüldüm
I am terribly sorry but expr. çok üzgünüm ama
I am so sorry expr. çok üzgünüm
I am so sorry but expr. çok üzgünüm ama
sorry for the mess expr. dağınıklık için kusuruma bakmayın
sorry I'm late expr. geciktim kusura bakma
I'm sorry about what i said the other night expr. geçen gece söylediğim şey için özür dilerim
(I'm) sorry you asked (that) expr. hiç sorma!
I'm sorry you're having problems at home expr. evde sorunların olduğu için üzgünüm
I'm sorry about your brother expr. erkek kardeşin için üzüldüm
I am really sorry expr. gerçekten çok üzgünüm
sorry for being late expr. geç kaldığım için özür dilerim
I am really sorry expr. gerçekten özür dilerim
I'm sorry for your brother expr. erkek kardeşin için üzüldüm
sorry to hear what happened expr. geçmiş olsun
sorry for the delay expr. gecikme için kusura bakmayın
sorry for the delay expr. gecikme için kusura bakma
I bet you are sorry expr. eminim üzülmüşsündür
tell him i'm sorry expr. ona üzgün olduğumu söyle
I'm very sorry expr. kusura bakmayın
no need to be sorry expr. özür dilemene gerek yok
sorry I can't help you expr. özür dilerim size yardımcı olamayacağım
i am sorry, but expr. özür dilerim, ama
you don't have to be sorry expr. özür dilemene gerek yok
no need to be sorry expr. özüre gerek yok
sorry I'm late expr. kusura bakma geç kaldım
I'm sorry about what happened/the things that happened expr. olanlar için özür dilerim
tell him/her/them that I'm sorry expr. özür dilediğimi söyleyin
you don't have to be sorry expr. özüre gerek yok
sorry, my fault expr. özür dilerim, benim hatam
I'm sorry but that's what I think expr. kusura bakmayın ama ben böyle düşünüyorum
you don't have to be sorry expr. özür gerekmez
I'm sorry I missed the meeting expr. özür dilerim toplantıyı kaçırdım
no need to be sorry expr. özür gerekmez
I'm sorry, but expr. özür dilerim, ama
I'm sorry I can't help it expr. ne yapayım elimde değil
sorry to say expr. kusura bakma ama
I'm sorry for what he did to you expr. onun sana yaptıkları için özür dilerim
no need to be sorry expr. özür ne demek
(i'm) sorry you asked (that) expr. ne sen sor ne ben söyleyeyim!
I'm sorry that I wasn't there expr. orada olmadığım için özür dilerim
I'm sorry we can't help you expr. kusura bakmayın size yardım edemeyiz
sorry I can't help you expr. kusura bakmayın size yardımcı olamayacağım
sorry I'm late expr. özür dilerim geciktim
sorry I can't help you expr. özür dilerim sana yardımcı olamayacağım
sorry for the mess expr. ortalık dağınık kusura bakmayın
I'm sorry but that's what I think expr. kusura bakmayın ama benim görüşüm böyle
sorry it was a mistake expr. kusura bakma yanlışlıkla oldu
I'm sorry to interrupt you but expr. lafını balla kestim (ama)
I am sorry I missed the bus expr. özür dilerim otobüsü kaçırdım
sorry expr. özür dilerim
don't feel too sorry for my sister expr. kardeşim için fazla üzülmeyin
I am sorry expr. kusura kalmayın
sorry for the confusion expr. karışıklık için özür dilerim
sorry I can't go out tonight expr. özür dilerim bu gece çıkamam
I'm sorry but do I know you? expr. özür dilerim ama seni tanıyor muyum?
I'm very sorry expr. kusuruma bakmayın
sorry, my bad expr. özür dilerim, benim hatam
sorry, my bad expr. kusura bakma, benim hatam
you don't have to be sorry expr. özür ne demek
I'm sorry but what does this have to do with us? expr. kusura bakmayın ama bunun bizimle ne ilgisi var?
sorry for being late expr. geciktiğim için özür dilerim
I don't feel sorry for you expr. senin için üzülmüyorum
I am sorry to disturb you expr. rahatsız ettiğim için özür dilerim
I am sorry for you expr. senin için üzgünüm
sorry to trouble you expr. size zahmet verdiğim için üzgünüm
I'm sorry to bother you expr. rahatsız ettiğim için özür dilerim
sorry to bother you expr. rahatsız ettiğim için üzgünüm
if I gave you that impression I'm so sorry expr. sana bu izlenimi verdiysem çok özür dilerim
I just wanted to say I was sorry expr. sadece özür dilemek istedim
I am sorry to bother you expr. rahatsız ettim kusura bakmayın
just look me in the eye and say you're sorry expr. sadece gözlerimin içine bak ve benden özür dile
sorry to disturb you expr. rahatsız ettim kusura bakmayın
sorry for the inconvenience expr. sana da zahmet oldu
I'm sorry to keep you waiting expr. seni beklettiğim için özür dilerim
sorry to wake you expr. sizi uyandırdığım için özür dilerim
I'm sorry to discomfort you expr. sana da zahmet oldu
I'm sorry to interrupt you but expr. sözünü/lafını balla kesiyorum ama
I'm sorry to interrupt you but expr. sözünü/lafını kestim (ama)
I'm sorry for what they did to you expr. sana yaptıkları için çok üzgünüm
I'm sorry to call you so early expr. seni bu kadar erken aradığım için özür dilerim
I am sorry to disturb you expr. rahatsız ettiğim için üzgünüm
I'm sorry to bother you expr. rahatsız ettiğim için özür dilerim
I'm sorry to trouble you expr. sana da zahmet oldu
I'm sorry to interrupt you but expr. sözünüzü/lafınızı kestim (ama)
sorry to bother you expr. rahatsız ettiğimiz için kusura bakmayın
sorry to bother you expr. rahatsız ettim kusura bakmayın
I'm sorry to keep you waiting expr. sizi beklettiğim için özür dilerim
I'm sorry! expr. pardon
sorry to bother you expr. rahatsız ettiğim için özür dilerim
I'm sorry about what I said expr. söylediklerim için özür dilerim
if I gave you that impression I'm so sorry expr. sana böyle hissettirdiysem çok özür dilerim
sorry to say expr. söylemek istemezdim ama
I am sorry to bother you expr. sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim
sorry for the trouble expr. sana da zahmet oldu
I am sorry for you expr. sizler için üzgünüm
I'm sorry to interrupt you but expr. sözünü balla kestim (ama)
I'm sorry to bother you expr. rahatsız ettiysem özür dilerim
I am sorry for you expr. sizin için üzgünüm
I'm sorry about what I said expr. söylediğim şey için özür dilerim
I'm sorry about what I said expr. söylediğim şeyler için özür dilerim
are you sorry you asked? expr. sorduğun için pişman mısın
I'm sorry if I bothered you expr. rahatsız ettiysem özür dilerim
are you sorry you asked? expr. sorduğuna pişman mı oldun?
I'm sorry if I hurt you expr. seni kırdıysam özür dilerim
I am sorry for hurting you expr. seni kırdığım için üzgünüm
did you come all the way over here just to say you're sorry? expr. tüm bu yolu benden özür dilemek için mi geldin?
I am so sorry for all of this expr. tüm bunlar için özür dilerim
I'm sorry I missed the meeting expr. toplantıyı kaçırdığım için çok üzgünüm
we're sorry to take up your time expr. vaktinizi aldık özür dileriz
I am sorry for what I did expr. yaptıklarım için üzgünüm
I'm sorry we can't help you expr. üzgünüm size yardımcı olamayız
I'm sorry to trouble you expr. zahmet oldu
we're sorry to take up your time expr. vaktinizi aldığımız için özür dileriz
sorry for the trouble expr. zahmet oldu
I am sorry expr. üzüldüm
we are sorry expr. üzgünüz
I'm sorry i wasted your time expr. vaktini boşa harcadığım için üzgünüm
I'm sorry to discomfort you expr. zahmet oldu
I'm sorry i cannot understand you expr. üzgünüm seni anlamıyorum
I am sorry for the misunderstanding expr. yanlış anlaşılma için özür dilerim
I'm sorry expr. üzgünüm
I am sorry expr. üzgünüm
sorry expr. üzgünüm
I'm sorry i didn't know expr. üzgünüm bilmiyordum
we are sorry to hear that expr. ...duyduğumuza üzüldük
don't feel sorry for me expr. benim için üzülme
I am sorry to bother you but expr. sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim ama
I am sorry to bother you expr. sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim
I am sorry to bother you expr. seni rahatsız ettiğim için özür dilerim
sorry I was miles away expr. kusura bakma dalmışım
Chat Usage
I'm sorry I can't understand you expr. üzgünüm seni anlamıyorum
Computer
sorry an error has occurred n. özür dileriz bir hata oluştu
I'm sorry cards n. üzgünüm kartları
sorry expr. pardon
sorry expr. üzgünüz
Ottoman Turkish
be sorry v. müteessir olmak
i am sorry to say expr. maatteessüf
Slang
sorry-ass n. işe yaramaz/kalitesiz mal/eşya
sorry-assed adj. acınası
sorry-assed adj. acınacak
sorry-assed adj. değersiz
sorry-assed adj. zavallı
sorry-assed adj. değersiz
sorry-assed adj. yetersiz
sowie (sorry) expr. özür dilerim
sowwie (sorry) expr. kusura bakma
sorry not sorry expr. üzgünüm ama üzgün değilim
sorry not sorry expr. bunun için özür dileyemeyeceğim