almış - Turco Inglés Diccionario
Historia

almış



Significados de "almış" en diccionario inglés turco : 1 resultado(s)

Turco Inglés
Phrases
almış in receipt of expr.

Significados de "almış" con otros términos en diccionario inglés turco: 286 resultado(s)

Turco Inglés
General
her şeyi göze almış kimse desperado n.
eğitimini almış kimse scholar n.
diplomaya ek olarak ingiliz kütüphaneciler derneğinden lisans da almış olan kütüphaneci chartered librarian [brit] n.
bir suç nedeniyle hüküm giymiş veya ihtar almış genç kimse young offender n.
bilimsel eğitim almış uygulayıcı mechanician [dated] n.
d notu almış kimse d n.
ebelik eğitimi almış kadın granny woman n.
aşırı doz uyuşturucu almış kimseler ods n.
öğretmenlik eğitimi almış kimse didact n.
d notu almış çalışma d n.
eğitim almış kimse scholastic [obsolete] n.
batak halini almış çöküntü slue n.
güvenilir kaynaktan bilgi almış olmak be reliably informed v.
geri dönemeyecek kadar yol almış olmak be too far gone to go back now v.
yaşını başını almış elderly adj.
öğüt almış got advice adj.
fazla su almış (gemi) waterlogged adj.
gemi azıya almış rampant adj.
yardım almış aided adj.
büyük darbe almış whammed adj.
kendini güvenceye almış self assured adj.
zevk almış delighted adj.
darbe almış dunted adj.
alev almış flaming adj.
çapraşık bir hal almış ensnarled adj.
-den zevk almış deligted with adj.
yaşını başını almış old adj.
hap almış dopey adj.
ceza almış punished adj.
vahiy almış inspired adj.
iyi eğitim almış highly educated adj.
darbe almış (yumruk vb) swiped adj.
kristal biçimini almış effloresced adj.
övgü almış lauded adj.
uyuşturucu almış high adj.
tekrarlı geçerli hal almış reeligible adj.
yetersiz hizmet almış underserved adj.
daha az oy almış outvoted adj.
marka ismini yasadışı bir yolla almış misbranded adj.
uyuşturucu almış stoned adj.
fazla talep almış oversubscribed adj.
iyi eleştiriler almış widely acclaimed adj.
tarihte yerini almış imbedded in history adj.
arap kültürünü almış arabicised adj.
ceza almış fined adj.
rüşvet almış bribed adj.
her şeyi göze almış desperate adj.
tekrarlı geçerli hal almış re-eligible adj.
fazla eğitim almış overeducated adj.
burgu şeklini almış corkscrewed adj.
en yüksek oyu/puanı almış highest rated adj.
yetersiz eğitim almış ill-trained adj.
yaşını başını almış advanced adj.
iyi eğitim almış thoroughbred adj.
her yönüyle iyi eğitim almış thoroughpaced adj.
her yönüyle iyi eğitim almış thorough-paced adj.
her yönüyle iyi eğitim almış thoroughsped [obsolete] adj.
tuvalet eğitimi almış toilet-trained adj.
tuvalet eğitimi almış pot-trained adj.
rüşvet almış undermoneyed adj.
vahiy almış entheal [obsolete] adj.
vahiy almış entheastic adj.
vahiy almış entheat [obsolete] adj.
insanlıktan nasibini almış humanate [obsolete] adj.
edebiyat eğitimi almış literatured adj.
yangın nedeniyle ağır hasar almış burned-over adj.
ciddi hasar almış busted adj.
gelenek halini almış oldline adj.
gelenek halini almış old-line adj.
güvenilir bilgi almış inspired adj.
zevk almış fawe [obsolete] adj.
(çocuk) tuvalet eğitimi almış potty-trained adj.
riyakar iltifatlar almış flattered adj.
darbe almış skelpit adj.
aile terbiyesi almış soft [obsolete] adj.
uykusunu almış soft adj.
rüşvet almış sold-out adj.
eleştirmenler tarafından onay ve övgü almış critically acclaimed adj.
son halini almış off the stocks adj.
birinin notlarında birinin uygun olmadığına/görünmediğine dair almış olduğu not/işaret jdlr expr.
Phrasals
(bir şeyi başka bir şeyi) arkasına almış biçimde görmek see (something) against (something else) v.
(bir şeyi başka bir şeyi) arkasına almış biçimde görmek see something against something v.
-i arkasına almış biçimde görmek see against v.
Phrases
rol almış starred in expr.
sahne almış starred in expr.
(bir şeyi) almış in receipt of (something) expr.
Colloquial
aşırı doz uyuşturucu almış kişi od n.
gebeliğe karşı önlem almış olmak be prepared v.
hap almış belted adj.
içinden çıkılmaz bir hal almış goofed up adj.
kurşun yarası almış bullet-scarred adj.
tamir edilemez şekilde hasar almış breached beyond repair adj.
öcünü almış even adj.
yaş almış full of years adj.
birçok mermi yarası almış shot away adj.
darbe almış bashed adj.
bir kadın aklını başından almış dizzy with a dame [old-fashioned] adj.
(birinden/bir şeyden) hevesini almış over (someone or something) adj.
uyuşturucu kafasında/almış amped adj.
metamfetamin kafasında/almış amped adj.
(bir şeyi) ele almış all over (something) adj.
(bir şeyi) ele almış all over (something) adj.
uyuşturucu almış backed up adj.
(biri/bir şey) aklını başından almış enamored of (someone or something) adj.
tarih/gün almış fixed up adj.
içinden çıkılmaz bir hal almış goofed adj.
tüm derslerden en yüksek notu almış/alan straight-a adj.
biri almış someone's taken it expr.
(bir şeyden) çok keyif almış here for (something) expr.
bir şeyden çok keyif almış here for it expr.
Idioms
yaşını başını almış a woman of mature years n.
yaşını başını almış a man of mature years n.
yaşını başını almış kişi lamb turning to mutton n.
bir özelliğini anne veya babasından almış olmak come by (something) honestly v.
bir özelliğini anne veya babasından almış olmak come by something honestly v.
(bir özelliğini) anne veya babasından almış olmak come by (something) honestly v.
(bir özelliğini) meşru bir şekilde almış olmak come by (something) honestly v.
bilgiyi güvenilir bir kaynaktan almış olmak have it on good authority v.
çok yol almış olmak have come a long way v.
(bir şeyden) payını (hevesini) almış olmak have your share of something v.
uyarıcı ilaç almış olmak be (down) on (one's) uppers v.
(birini) hedef almış olmak have (one's) (name and) number on it v.
birini hedef almış olmak have someone's (name and) number on it v.
son halini almış olmak be carved in stone v.
son halini almış olmak be set in stone v.
kontrolü ele almış/sağlamış olmak be in control v.
bir özelliğini anne veya babasından almış olmak come by honestly v.
(bir şeyden) payını (hevesini) almış olmak have (one's) share of (something) v.
bilgiyi güvenilir bir kaynaktan almış olmak have something on good authority v.
son halini almış set in cement adj.
son halini almış in cement adj.
yaşını başını almış well up in years adj.
(kötü bir şeyin) içinde yer almış mixed up in adj.
yaşını başını almış of a certain age adj.
yaşını başını almış advanced in years adj.
en zor problemlere karşı gardını almış loaded for bear adj.
son halini almış cast in concrete adj.
son halini almış cast in stone adj.
yaşını başını almış of mature years adj.
gardını almış on (one's) guard adj.
(birine/bir şeye) karşı cephe almış opposed to (someone or something) adj.
acı tecrübeden dersini almış sadder and wiser adj.
acı tecrübeden dersini almış sadder but wiser expr.
hızını almış (bir şeyin tam ortasında) on a roll expr.
kontrolü eline almış in the driver's seat expr.
yaşını başını almış at an advanced age expr.
yaşını başını almış on in years expr.
yaşını başını almış along in years expr.
yaşını başını almış no spring chicken expr.
yaşını başını almış up in years expr.
yaşını başını almış, tecrübe sahibi old enough to know better expr.
finalde yer almış in at the finish expr.
doruk noktasında yer almış in at the finish expr.
ateş almış gibi like grant took richmond expr.
(biri) yiyebileceğinden fazla yiyecek alıyor/almış (one's) eyes are bigger than (one's) belly expr.
(biri) yiyebileceğinden fazla yiyecek almış/alıyor (one's) eyes are bigger than (one's) stomach expr.
sırtını sağlama almış with one's back to the wall expr.
kendini güvenceye almış with one's back to the wall expr.
kontrolü altına almış by the short hairs expr.
kontrolü eline almış in the driving seat [uk] expr.
yaşını başını almış no chicken expr.
sazı eline almış on (one's) hobby-horse expr.
sazı eline almış on (one's) soapbox expr.
dizginlerini eline almış on a short leash expr.
sazı eline almış on soapbox expr.
işini sağlama almış on the safe side expr.
işini garantiye almış on the safe side expr.
sazı eline almış on your soapbox expr.
yiyebileceğinden fazla yiyecek almış/alıyor one's eyes are bigger than stomach expr.
hevesini almış out of (one's) system expr.
yiyebileceğinden fazlasını alır/almış the eye is bigger than the belly expr.
Speaking
bence gözlerini senden almış I think he's got your eyes expr.
odasında aşırı doz almış olarak bulmak find someone od'd in his/her room expr.
senin genlerini aldı/almış you passed him/her your genes expr.
Trade/Economic
daha önce satın almış birine satılan değersiz menkul kıymetler veya gayrimenkuller reload n.
döviz işlemleri yapma yetkisi almış kişi veya kurumlar authorised dealers in foreign exchange n.
halkın satın almış olduğu hisse senetleri outstanding capital stock n.
temettüden yararlanabilmesi için hisse senedi sahibinin senedi satın almış olması gereken tarih holder-of-record date n.
ülke halkının satın almış olduğu devlet tahvili, hazine bonosu vb devlet borçlanma araçları internally held public debt n.
az yatırım almış underinvested adj.
bayilik almış franchised adj.
birden çok yerden patent almış multi-patented adj.
hak etttiğinden daha az ücret almış underpaid adj.
Law
suçu sabit görülüp ceza almış, genellikle bu cezanın bir kısmı hapishanede çekilmiş olan insanların, cezaları bitmeden önce, topluma yeniden katılmaya hazırlık aşamasında, kontrollü olarak hapishane dışında yaşadığı evler halfway house n.
borç sebebiyle hapis cezası almış mahkumlara verilen avluda yürüme özgürlüğü liberty of the yard n.
iki kere mahkumiyet almış two time loser adj.
Politics
küba devrimi'nden ilham almış kolombiyalı aydınlarca kurulan, adam kaçırma ve narkoterör eylemleriyle bilinen bir marksist terör örgütü national liberation army n.
oturma izni almış kimse denizen n.
amerikan devrimi ve abd'nin kurulmasında rol almış milliyetçi lider american revolutionary leader n.
Industry
gerekli eğitimi almış time-served adj.
Technical
ışın almış irradiated adj.
Computer
son biçimini almış metin final form text n.
Aeronautic
yolcu veya mal taşımak için kiralanmak üzere lisans almış ve tarifeli sefer yapmayan havayolu charter airline n.
Marine
hasar almış geminin gövdesindeki suyu pompalamak için tasarlanmış pompa wrecking pump n.
denizcilik eğitimi almış kıdemli rehber sea ranger [uk] n.
denizcilik eğitimi almış kıdemli rehber mariner n.
su almış (gemi) bilged adj.
kıç kasarası su almış pooped adj.
Medical
özel eğitim almış ve doktorun görevlerinin çoğunu yerine getirebilen diplomalı hemşire nurse clinician n.
acil serviste aort diseksiyonu tanısı almış hasta patient diagnosed with aortic dissection in the emergency department n.
acil serviste aort diseksiyonu tanısı almış olan hasta patient diagnosed with aortic dissection in the emergency department n.
bikornuat uterin gebelik yanlış tanısı almış ilerlemiş primer ovaryan gebelik advanced primary ovarian pregnancy misdiagnosed as bicornuate uterine pregnancy n.
geç tanı almış hipotiroid late-diagnosed hypothyroidism n.
gliyal hücrelerden orijin almış santral sinir sistemi tümörü glioma n.
orbitadan orijin almış yalancı tümör orbital pseudotumor n.
radyasyon almış bir dokunun radyasyon almamış dokuyu etkilemesi abscopal effect n.
bebek ve annelerinin bakımı üzerine eğitim almış hemşire karitane nurse [new zealand] n.
imtihan heyetinden belirli bir branşta uzmanlık belgesi almış hekim diplomate n.
tüberküloz tanısı almış diagnosed as tuberculosis adj.
Psychology
majör depresyon tanısı almış hasta patient with a diagnosis of major depressive disorder n.
majör depresyon tanısı almış olan hastalar patients diagnosed with major depressive disorder n.
obsesif-kompulsif bozukluk tanısı almış hasta patient diagnosed with obsessive compulsive disorder n.
saplantı-zorlantı bozukluğu tanısı almış hasta patient diagnosed with obsessive compulsive disorder n.
Chemistry
yapısına proton katılmış/kazanmış/almış molekül protonated molecule n.
Zoology
birden fazla atadan köken almış paraphyletic adj.
Botanic
rüzgar etkisiyle meyilli şekil almış (bitki) windblown adj.
Social Sciences
toplumun üst düzey eğitim almış ve özgürlükçü düşünceleri benimsemiş kesimi liberal elite n.
Education
cambridge veya oxford'da lisans derecesi almış kimse tuft [brit] n.
(eğitim kurumuna) kabul almış kimse entry n.
Literature
19. yüzyıl başlarında göller bölgesi'nde yaşamış ve bu bölgeden ilham almış olan ingiliz şairler grubu lake poets n.
yaratıcısının adını almış eponymous adj.
ana oyuncusunun adını almış eponymous adj.
Linguistics
bir kelimenin ek almış hallerinin eklerinden ayırarak tek bir kök altında toplanması lemmatisation n.
bir kelimenin ek almış hallerinin eklerinden ayırarak tek bir kök altında toplanması lemmatization n.
doğal dil işlemede bilgisayar kullanan bilgisayar bilimi ve dilbilim konusunda eğitim almış kimse computational linguist n.
tekrarlanan veya alışkanlık halini almış eylem bildiren yapı frequentative n.
(ingilizcede) tekrarlanan veya alışkanlık halini almış eylem bildiren frequentative adj.
History
topraklarını doğrudan kraldan almış/kiralamış derebeyi tenant-in-chief n.
topraklarını doğrudan kraldan almış/kiralamış derebeyi vassal-in-chief n.
m.ö. 2. ve 1. yüzyıllarda yaşamış ve judea'nın selekosların yönetiminden kurtarılmasında aktif rol almış bir yahudi ailesi maccabee n.
m.ö. 2. ve 1. yüzyıllarda yaşamış ve judea'nın selekosların yönetiminden kurtarılmasında aktif rol almış bir yahudi ailesi maccabees n.
ilk olarak leh ordusunda, sonrasında ise batı avrupa ordularında yer almış mızraklı süvari birliğine mensup asker hulan n.
altına hücum olaylarında yer almış bir altın avcısı forty-niner [us] n.
altına hücum olaylarında yer almış bir altın avcısı forty-niners n.
Religious
havarilerden eğitim almış papaz apostelic father n.
havarilerden eğitim almış papaz apostolic father n.
havarilerden eğitim almış papazlar apostolic fathers n.
mormon kilisesi'nde melkisetek rahibi unvanı almış kimse elder n.
(batı afrika'da) kuran eğitimi almış erkek malam n.
(batı afrika'da) kuran eğitimi almış erkek mallam n.
islam hukuku eğitimi almış öğretmen veya doktor moulvi n.
Geology
(kaya) mevcut halini yaşayan organizmaların hareketi sonucu almış olan bioclastic adj.
Military
nükleer silah görevleri almış personeli sürekli izlemek ve değerlendirmek amacıyla dizayn edilmiş bir program nuclear weapons personnel reliability programme n.
teskeresini almış asker dischargee n.
genellikle askeri bir lider olup siyasi kriz dönemlerinde diktatör olabilecek kadar halkın desteğini almış adam man on horseback n.
Sport
dövüş sanatlarında siyah kuşak almış kimse black belt n.
Baseball
birinci, ikinci ve üçüncü kaleyi almış olma bases loaded expr.
Art
geç 16. yüzyılda yaşamış ve üslupçuluk akımı içerisinde yer almış avrupalı sanatçı mannerist n.
insan biçimi almış anthropomorphized adj.
insan biçimi almış anthropomorphised adj.
Music
batıdan etki almış bir japon pop müziği türü shibuya kei n.
Cinema
filmin rol listesinde ismi geçmeyen ancak filmde rol almış oyuncu uncredited n.
Mythology
truva savaşında yer almış girit kralı idomeneus n.
Slang
uyuşturucu almış kimse tripper n.
ömür boyu hapis cezası almış mahkum long rider n.
ömür boyu hapis cezası almış kimse retired n.
ömür boyu hapis cezası almış kimse lifer n.
yataktan kalkıldığında vüdumuzda gördüğümüz ve yatılan yerin şeklini almış izler sleep tattoos n.
yabancı topraklarda doğduğu için oranın vatandaşlığını almış çocuk anchor baby n.
aşırı doz almış kimse od n.
sahte veya kalitesiz ürün almış olmak buy a pup [uk] v.
uyuşturucu/ilaç almış olmak be on v.
yaşını başını almış olmak be no spring chicken v.
hap almış beaned up adj.
(hap almış) patlayan beaned up adj.
islimini almış bunked adj.
uyuşturucu almış/çekmiş charged up adj.
uyuşturucu almış/çekmiş charged (up) adj.
uyuşturucu almış/çekmiş charged (up) adj.
ceza almış hemmed up adj.
evde kalma cezası almış grounded adj.
hapis cezası almış booked adj.
içki veya uyuşturucu almış twisted adj.
iğneyle uyuşturucu almış shot up adj.
darbe almış bashed adj.
kokain almış powdered up adj.
doping almış juiced adj.
lsd almış birinin yüzündeki yağlı/vıcık vıcık his gibi mungy adj.
yaşını başını almış long in the tooth expr.
uyuşturucu almış on the junk expr.
alkol alan/almış on the sauce expr.
doping alan/almış on the sauce expr.
lsd (asit) almış on acid expr.
British Slang
kamu düzenini bozmaktan ceza almış kimse asbo n.
Modern Slang
amerika veya avrupa'da eğitim almış ve bu bölgelerde uzun süre kalmış afrikalı kimse afropolitan n.
metamfetamin kafasında/almış kişi amp head n.