Historia

delil

Significados de "delil" en diccionario inglés turco : 48 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
Common Usage
1	Common Usage	delil	evidence n.
General
2	General	delil	credential n.
3	General	delil	testimonial n.
4	General	delil	document n.
5	General	delil	case n.
6	General	delil	reason n.
7	General	delil	earnest n.
8	General	delil	averment n.
9	General	delil	index n.
10	General	delil	documentary n.
11	General	delil	testimony n.
12	General	delil	sign n.
13	General	delil	indication n.
14	General	delil	deposition n.
15	General	delil	argument n.
16	General	delil	witness n.
17	General	delil	voucher n.
18	General	delil	supporting document n.
19	General	delil	note n.
20	General	delil	proof n.
21	General	delil	evidence n.
22	General	delil	support document n.
23	General	delil	confirmation n.
24	General	delil	lead n.
25	General	delil	reasoning n.
26	General	delil	test [obsolete] n.
27	General	delil	approbation [obsolete] n.
28	General	delil	preef [obsolete] [scotland] n.
29	General	delil	surety n.
30	General	delil	exhibit n.
Colloquial
31	Colloquial	delil	ammo n.
Trade/Economic
32	Trade/Economic	delil	document n.
33	Trade/Economic	delil	token n.
34	Trade/Economic	delil	indicator n.
35	Trade/Economic	delil	attest n.
Law
36	Law	delil	testate [obsolete] n.
37	Law	delil	testation n.
38	Law	delil	averment n.
39	Law	delil	demonstration n.
40	Law	delil	proof n.
41	Law	delil	deposition n.
42	Law	delil	evidence n.
43	Law	delil	material n.
44	Law	delil	predication n.
Technical
45	Technical	delil	proof n.
46	Technical	delil	evidence n.
Latin
47	Latin	delil	testimonium n.
Archaic
48	Archaic	delil	remonstrance n.

Significados de "delil" con otros términos en diccionario inglés turco: 329 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
General
1	General	çok ufak bir delil	a scrap of evidence n.
2	General	delil olarak ibraz edilen şey	exhibit n.
3	General	isnat edilen kullanımın delil araştırması	investigation of alleged use n.
4	General	kesin delil	positive proof n.
5	General	aksi delil	counterproof n.
6	General	delil belgeleri	documentary evidence n.
7	General	dava sırasında vesika veya delil ibraz etme	exhibiting n.
8	General	kesin bir delil	proof positive n.
9	General	açık delil	smoking gun n.
10	General	cezai delil	criminal evidence n.
11	General	delil gösterme	evincing n.
12	General	yazılı delil	documentary evidence n.
13	General	kuvvetli delil	strong evidence n.
14	General	güçlü delil	strong evidence n.
15	General	delil karartma	spoliation n.
16	General	kesin delil	hard evidence n.
17	General	sağlam delil	hard evidence n.
18	General	somut delil	tangible evidence n.
19	General	somut delil	concrete evidence n.
20	General	gizli delil	secret evidence n.
21	General	birçok delil	plenty of evidence n.
22	General	delil zarfı	evidence envelope n.
23	General	delil listesi	evidence list n.
24	General	delil listesi	list of evidence n.
25	General	güçlü delil	strong case n.
26	General	delil merkezli değerlendirme tasarımı	evidence-centered assessment design n.
27	General	(delil) gösteren kişi	adducer n.
28	General	delil gösterme	adducing n.
29	General	bilimsel delil	scientific evidence n.
30	General	delil gösteren kimse	evidencer n.
31	General	inceleme için mahkemeye delil olarak sunulabilen şey	instrument n.
32	General	aksi ispat edilinceye dek gerçek kabul edilen delil	showing n.
33	General	somut delil	smoke n.
34	General	fotoğraflı delil	photo evidence n.
35	General	fotoğraflı delil	photographic evidence n.
36	General	delil toplamak	collect evidence v.
37	General	delil göstermek	adduce proofs v.
38	General	elinde suçlayıcı delil bulunmak	have something on someone v.
39	General	delil toplamak	gather evidence v.
40	General	delil olarak kabul etmek	consider as an evidence v.
41	General	delil olarak kabul etmek	accept as an evidence v.
42	General	delil toplamak	accumulate evidence v.
43	General	delil yetersizliğinden davayı düşürmek	throw out the case for lack of evidence v.
44	General	elinde suclayıcı delil bulunmak	have (got) something on someone v.
45	General	(delil) göstermek	adduce v.
46	General	delil göstermek	give proof v.
47	General	delil göstermek	adduce evidence v.
48	General	delil olarak sunmak	cite v.
49	General	delil yerleştirmek	plant an evidence on v.
50	General	delil için ceset üzerinde araştırma yapmak	examine the body for evidence v.
51	General	delil olarak el konulmak	be impounded as evidence v.
52	General	mahkemeye delil sunmak	submit evidence to the court v.
53	General	mahkemeye delil sunmak	present evidence to the court v.
54	General	delil bırakmamak	leave no evidence v.
55	General	hiçbir delil bırakmamak	leave no evidence v.
56	General	delil tartmak	weigh evidence v.
57	General	delil ileri sürmek	provide evidence v.
58	General	arkasında delil bırakmak	leave evidence behind him v.
59	General	delil kabul etmek	admit v.
60	General	delil göstermek	reason v.
61	General	delil göstermek	evince v.
62	General	haksız yere delil olarak göstermek	misallege v.
63	General	delil olarak gösterilebilir	evincible adj.
64	General	delil gösterilmiş	evinced adj.
65	General	delil niteliğindeki	probative adj.
66	General	münakaşa veya delil göstermeye ait	argumental adj.
67	General	(delil) gösterilebilir	adducible adj.
68	General	aksi yönde delil eksikliğine bağlı olarak	ex silentio adj.
69	General	delil olmadan	reasonlessly adv.
70	General	munzam delil olarak	more by token adv.
71	General	delil olarak	evidentially adv.
72	General	delil gösterilemez şekilde	inarguably adv.
73	General	aksi yönde delil eksikliğine bağlı olarak	ex silentio adv.
Phrasals
74	Phrasals	delil kabul etmek	admit (someone or something) into (something or some place) v.
Phrases
75	Phrases	bir şeyin doğru olduğuna delil göstermek	make a case that v.
Colloquial
76	Colloquial	yeterli delil olmadan birini hapse atmak	railroad v.
77	Colloquial	yeterli delil olmadan birini mahkum etmek	railroad v.
78	Colloquial	aleyhinde delil göstermek	make out a case against v.
79	Colloquial	lehinde delil göstermek	make out a case for v.
80	Colloquial	yeterli delil olmadan (birini) suçlu bulmak	railroad (one) v.
81	Colloquial	yeterli delil olmadan (birini) mahkum etmek	railroad (one) v.
Idioms
82	Idioms	apaçık ortada olan delil	a smoking gun n.
83	Idioms	apaçık ortada olan delil	a smoking pistol n.
84	Idioms	ardında bırakılan delil	calling card [us] n.
85	Idioms	ardında bırakılan delil	a calling card [us] n.
86	Idioms	suçun işlendiğini gösteren delil	the smoking gun n.
87	Idioms	suçun işlendiğini gösteren delil	a smoking gun n.
88	Idioms	açık/somut/kesin delil	a smoking gun n.
89	Idioms	apaçık ortada olan delil	a smoking gun n.
90	Idioms	tartışmasız kanıt/delil	a smoking gun n.
91	Idioms	suçun işlendiğini gösteren delil	the smoking gun n.
92	Idioms	açık/somut/kesin delil	the smoking gun n.
93	Idioms	apaçık ortada olan delil	the smoking gun n.
94	Idioms	tartışmasız kanıt/delil	the smoking gun n.
95	Idioms	suç ortağı aleyhine delil sunmak	turn king's evidence v.
96	Idioms	açık delil aramak	look for a smoking gun v.
97	Idioms	delil göstermek	give evidence to v.
98	Idioms	elinde aleyhine delil olmak	have a case against someone v.
99	Idioms	elinde (biri/bir şey aleyhine) delil olmak	have a case (against someone or something) v.
100	Idioms	aleyhinde delil toplamak/dosya oluşturmak	make out a case v.
Speaking
101	Speaking	sessiz kalma hakkına sahipsin, söyleyeceğin her şey mahkemede aleyhinde delil olarak kullanılabilir	you have the right to remain silent, anything you say can and will be used against you in a court of law expr.
102	Speaking	sessiz kalma hakkına sahipsiniz, söyleyeceğiniz her şey mahkemede aleyhinizde delil olarak kullanılabilir	you have the right to remain silent, anything you say can and will be used against you in a court of law expr.
Trade/Economic
103	Trade/Economic	asıl ve maddi delil	corpus delicti n.
104	Trade/Economic	kanuni delil sistemi	legal evidence system n.
105	Trade/Economic	muhasebe kayıtlarının delil teşkil etmesi	accounts as evidence n.
106	Trade/Economic	delil göstermek	produce evidence v.
107	Trade/Economic	kati delil teşkil etmek	constitute conclusive evidence v.
Law
108	Law	delil gösteren şahıs	adducer n.
109	Law	yardımcı delil	adminicle n.
110	Law	teyit edici delil	adminicle n.
111	Law	tecavüz mağdurunun olaydan önceki cinsel yaşamına ilişkin detayların delil olarak kullanımını yasaklayan veya sınırlandıran yasa	rape shield law n.
112	Law	delil yetersizliği	nonevidence n.
113	Law	(iskoç mahkemeleri) delil yetersizliğinden beraat	not proven n.
114	Law	adli delil	forensic evidence n.
115	Law	ahlaki delil	moral evidence n.
116	Law	aksi delil	counterproof n.
117	Law	aksi kanıtlanmadıkça doğru sayılan delil	prima facie evidence n.
118	Law	asıl delil	primary evidence n.
119	Law	belge dışı delil	evidence aliunde n.
120	Law	belgelere dayanan delil	documentary evidence n.
121	Law	başkalarından işitilerek öne sürülen delil	hearsay evidence n.
122	Law	birinci dereceden delil	best evidence n.
123	Law	bir yere (gizlice) koyulmuş delil/kanit	planted evidence n.
124	Law	delil karartma	spoliation of evidence n.
125	Law	delil zinciri	chain of custody n.
126	Law	delil yetersizliğinden şartsız tahliye	unconditional release on lack of evidence n.
127	Law	delil yetersizliği	lack of evidence n.
128	Law	delil ikamesinde gecikme	delay in the introduction of evidence n.
129	Law	delil başlangıcı	prima facie evidence n.
130	Law	delil tespit davası	declaratory lawsuit n.
131	Law	delil ibrazı	production of evidence n.
132	Law	delil sunma	disclosure of evidence n.
133	Law	delil olmaması	absence of evidence n.
134	Law	delil bulunmamas	absence of evidence n.
135	Law	delil bütünlüğü	evidence integrity n.
136	Law	delil karinesi	presumptive evidence n.
137	Law	delil gösterme	call evidence n.
138	Law	delil yetersizliği	failure of evidence n.
139	Law	delil sunma	submission of evidence n.
140	Law	delil karartma	anti-forensics n.
141	Law	delil tespiti talebi	bill to perpetuate testimony n.
142	Law	delil sözleşmesi	evidential contract n.
143	Law	delil tespiti	recording of evidence n.
144	Law	delil yetersizliğinden görevsizlik kararı	mistrial n.
145	Law	delil zinciri	chain of evidence n.
146	Law	delil yok etmeye çalışma	trying to remove evidence n.
147	Law	delil karartma	counter forensics n.
148	Law	delil gösterme	averment n.
149	Law	delil serbestisi ilkesi	principle of circumstantial evidence n.
150	Law	delil güvenlik zinciri	chain of evidence n.
151	Law	delil karartma	anti-computer forensics n.
152	Law	delil sunumu	submission of evidence n.
153	Law	delil güvenlik zinciri	chain of custody n.
154	Law	dava öncesinde delil inceleme protokolü	pre-action protocol n.
155	Law	delil odası	evidence room n.
156	Law	delil tesbiti	determination of evidence n.
157	Law	delil gösterme hakkı	right to call evidence n.
158	Law	delil ikamesi	giving of evidence n.
159	Law	dolaylı delil	indirect evidence n.
160	Law	doğrudan delil	direct evidence n.
161	Law	dolaylı delil	circumstantial evidence n.
162	Law	dolaylı delil	secondary evidence n.
163	Law	dolaylı delil	hearsay evidence n.
164	Law	dolaylı delil	second hand evidence n.
165	Law	ek delil	corroborating evidence n.
166	Law	eldeki delil	available evidence n.
167	Law	esas delil	original evidence n.
168	Law	en iyi delil	best evidence n.
169	Law	en geçerli delil	best evidence n.
170	Law	gerçek delil	real evidence n.
171	Law	gerçek delil	intrinsic evidence n.
172	Law	görsel delil (harita/resim)	demonstrative evidence n.
173	Law	harici delil	extrinsic evidence n.
174	Law	hiçbir delil bulunmaması durumu	total failure of evidence n.
175	Law	hükmü etkileyen delil	evidence affecting the judgment n.
176	Law	harici delil	evidence aliunde n.
177	Law	hasmı delil	counter proof n.
178	Law	harici delil	extraneous evidence n.
179	Law	hukuki delil	legal evidence n.
180	Law	hasmı delil	counterproof n.
181	Law	ikinci derece delil	secondary evidence n.
182	Law	ipucu oluşturan delil	indicative evidence n.
183	Law	ikinci derece delil	circumstantial evidence n.
184	Law	ikna edici delil	compelling evidence n.
185	Law	ikna edici delil	convincing proof n.
186	Law	ikinci derecede delil	indirect evidence n.
187	Law	ikinci derecede delil	circumstantial evidence n.
188	Law	ilave delil	further evidence n.
189	Law	ikinci derece delil	second hand evidence n.
190	Law	ilave delil	corroborating evidence n.
191	Law	ikinci derece delil	indirect evidence n.
192	Law	karar sonrası bulunan delil	newly discovered evidence n.
193	Law	karşılıklı delil	rebuttal n.
194	Law	karşı delil	counter evidence n.
195	Law	karşı delil	counterproof n.
196	Law	karakter delil	character evidence n.
197	Law	karşı delil	counter proof n.
198	Law	kabul edilen delil	in evidence n.
199	Law	karşılıklı delil	rebutter n.
200	Law	karakter yapısı delil gösterilerek sunulan kanıt	character evidence n.
201	Law	kanuni delil sistemi	statutory evidence system n.
202	Law	karineden sayılan delil	prima facie evidence n.
203	Law	kanun veya anlaşma hükmüyle önceden belirlenmiş olmayıp olaya göre ikamesi mümkün olan her türlü yasal delil	casual evidence n.
204	Law	karşı delil	counterevidence n.
205	Law	karine gücündeki delil	presumptive evidence n.
206	Law	kanunsuz elde edilmiş delil	fruit of a poisonous tree n.
207	Law	kesin delil	direct evidence n.
208	Law	kati delil	material evidence n.
209	Law	kati delil	final evidence n.
210	Law	kati delil	conclusive evidence n.
211	Law	kesin delil	proof positive n.
212	Law	kesin delil	final evidence n.
213	Law	kifayetli delil	competent evidence n.
214	Law	kati delil	proof beyond reasonable doubt n.
215	Law	kesin delil	material evidence n.
216	Law	kati delil	proof positive n.
217	Law	kesin delil	conclusive evidence n.
218	Law	kulaktan dolma delil	hearsay evidence n.
219	Law	kulaktan dolma delil	indirect evidence n.
220	Law	maddi delil	material evidence n.
221	Law	manevi delil	moral evidence n.
222	Law	maddi delil	real evidence n.
223	Law	mahkum edici delil	damning evidence n.
224	Law	mahkemeden bir delilin, delil sayılmaması veya deliller arasından çıkarılması talebi	motion in limine n.
225	Law	mahkemenin vereceği nihai karara etki eden delil	material evidence n.
226	Law	mahallinden alınan delil	evidence taken on the spot n.
227	Law	menfi delil	negative confirmation n.
228	Law	menfi delil	negative evidence n.
229	Law	muteber delil	admissible evidence n.
230	Law	müspet delil	positive evidence n.
231	Law	münhasır delil	exclusive evidence n.
232	Law	mukabil delil	counterevidence n.
233	Law	mevcut delil	available evidence n.
234	Law	mukabil delil	rebutter n.
235	Law	mukabil delil	rebuttal n.
236	Law	müspet delil	conclusive evidence n.
237	Law	olumlu delil	positive evidence n.
238	Law	nesnel delil	objective evidence n.
239	Law	orijinal delil	original evidence n.
240	Law	objektif delil	objective evidence n.
241	Law	sahte delil	fabricate evidence n.
242	Law	sahte delil	fake evidence n.
243	Law	sahte delil	forge evidence n.
244	Law	sahte delil	false evidence n.
245	Law	sahte delil	taint evidence n.
246	Law	somut delil	concrete evidence n.
247	Law	somut/kesin delil	hard evidence n.
248	Law	sözleşmenin delil teşkil etmesi	proof of contract n.
249	Law	sözlü delil	oral evidence n.
250	Law	somut delil	solid evidence n.
251	Law	şüpheye yer bırakmayacak delil	proof beyond reasonable doubt n.
252	Law	somut/kesin delil	smoking gun n.
253	Law	şifahi delil	parole evidence n.
254	Law	somut delil	concrete evidence n.
255	Law	suçsuzluğu ispat eden delil	exonerating evidence n.
256	Law	sözlü delil kuralı	parol evidence rule n.
257	Law	türemiş delil	derivative evidence n.
258	Law	tanıklığa dayanan delil	testimonial evidence n.
259	Law	tıbbi delil	medical evidence n.
260	Law	tarafsız delil	objective evidence n.
261	Law	tersi ispatlanmadıkça geçerli olan delil	prima facie evidence n.
262	Law	uydurma delil	taint evidence n.
263	Law	uydurma delil	fabricate evidence n.
264	Law	uydurma delil	fabricated evidence n.
265	Law	uydurma delil	false evidence n.
266	Law	uygun delil	proper evidence n.
267	Law	uydurma delil	forge evidence n.
268	Law	yanlı delil	voucher support n.
269	Law	yazılı delil cetveli	voucher index n.
270	Law	yazılı delil defteri	voucher register n.
271	Law	yazılı delil	documentary evidence n.
272	Law	yasal olmayan yollarla toplanmış delil	fruit of the poisonous tree n.
273	Law	yasal delil	legal evidence n.
274	Law	yazılı delil başlangıcı	commencement of written proof n.
275	Law	yaklaşık delil	presumptive evidence n.
276	Law	yazılı delil indeksi	voucher index n.
277	Law	yeter delil	competent evidence n.
278	Law	yetersiz delil	insufficient proof n.
279	Law	yeterli delil	adequate evidence n.
280	Law	yeterli delil	competent evidence n.
281	Law	kişinin delil aramak ve kopyalarını almak için başkasının mülküne girmesine izin veren mahkeme emri	anton piller order n.
282	Law	kişinin delil aramak ve kopyalarını almak için başkasının mülküne girmesine izin veren mahkeme emri	search order n.
283	Law	özellikle polisler tarafından delil toplamak için gerçekleştirilen tarama yürüyüşü	emu parade n.
284	Law	özellikle polisler tarafından delil toplamak için gerçekleştirilen tarama yürüyüşü	emu walk n.
285	Law	orijinal delil kuralı	best evidence rule n.
286	Law	duyuma dayalı delil	hearsay n.
287	Law	delil tahrifi	bricking [australia] n.
288	Law	kendi aleyhine delil sunmama hakkı	right against self-incrimination n.
289	Law	bir durumun ortaya çıkarıldığı veya bir suçlama yapmanın mümkün olduğu delil koşulu	circumstance n.
290	Law	suçlayıcı delil	incriminating evidence n.
291	Law	(delil toplama amaçlı) genel araştırma	fishing expedition [us] n.
292	Law	yazılı mahkemeye delil sunma talimatı	subpoena duces tecum n.
293	Law	mahkemeye delil ulaştırılmasını emreden celp	subpoena duces tecum n.
294	Law	sahte delil üretmek	fabricate evidence v.
295	Law	sahte delil hazırlamak	fabricate evidence v.
296	Law	delil olmak	testify v.
297	Law	delil niteliği taşımak	have evidential value v.
298	Law	delil göstermek	adduce v.
299	Law	delil göstermek	aver v.
300	Law	delil sayılmak	be regarded as evidence v.
301	Law	delil olarak göstermek	cite as evidence v.
302	Law	delil olarak zikretmek	cite as evidence v.
303	Law	delil göstermek	product an evidence v.
304	Law	delil göstermek	furnish proof v.
305	Law	delil göstermek	furnish v.
306	Law	delil niteliğinde olmak	have evidential value v.
307	Law	delil yetersizliğinden görevsizlik kararı vermek	declare mistrial v.
308	Law	delil toplamak	gather evidence v.
309	Law	delil toplamak	collect evidence v.
310	Law	delil bırakmak	leave trace evidence v.
311	Law	delil ikame etmek	present an evidence v.
312	Law	delil sayılmak	be considered evidence v.
313	Law	delil sunmak	product an evidence v.
314	Law	delil sunmak	offer a proof v.
315	Law	hiçbir delil bırakmamak	leave no trace of evidence v.
316	Law	mahkemeden önce veya mahkeme kayıtlarından sonra (delil, savunma) vermek	enter v.
317	Law	davaya delil göstermek için (birisinin şahitliğini) incelemek	examine-in-chief v.
318	Law	delil gösterilebilir	adducible adj.
319	Law	delil olarak kullanılan nesneyle ilgili	testificatory adj.
320	Law	delil niteliğinde	evidentiary adj.
321	Law	delil türünden	argumentative adj.
322	Law	delil değeri şüpheli olacak şekilde eski	ancient adj.
323	Law	sözlü (delil)	parol adj.
324	Law	söylediğin her şey mahkemede aleyhine delil olarak kullanılabilir	anything you say can and will be used against you in a court of law expr.
Astronomy
325	Astronomy	devasa bir galaksi kümesi olduğu düşünülen ve pek çok galaksinin uzaydaki belirli bir noktaya doğru hareket ettiği gerçeğine delil olarak gösterilen büyük kitle	great attractor n.
Latin
326	Latin	belge isteyerek delil toplama kararı	duces tecum n.
Archaic
327	Archaic	bir dava veya sav için delil olarak sunmak	trump up v.
328	Archaic	delil bırakmamak	demark v.
Slang
329	Slang	(tutuklanması amacıyla birinin evine yerleştirilen) sahte delil	lope n.