Historia

kuvvetle

Significados de "kuvvetle" en diccionario inglés turco : 12 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
General
1	General	kuvvetle	forte adj.
2	General	kuvvetle	hard adv.
3	General	kuvvetle	strong adv.
4	General	kuvvetle	strongly adv.
5	General	kuvvetle	mightily adv.
6	General	kuvvetle	lustily adv.
7	General	kuvvetle	slam-bang adv.
8	General	kuvvetle	violently adv.
9	General	kuvvetle	tight [dialect] adv.
10	General	kuvvetle	main [obsolete] adv.
11	General	kuvvetle	mainly [uk] adv.
Idioms
12	Idioms	kuvvetle	like grim death expr.

Significados de "kuvvetle" con otros términos en diccionario inglés turco: 121 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
General
1	General	büyük bir kuvvetle saldırma	storming n.
2	General	top ateşiyle ölmesi kuvvetle muhtemel birlik	cannon fodder n.
3	General	top ateşiyle ölmesi kuvvetle muhtemel birlik	fresh fish n.
4	General	kaba kuvvetle (birşeyi) taşıma	manhandling n.
5	General	kaba kuvvetle (birşeyi) taşıma	man-handling n.
6	General	kaba kuvvetle itip kakma	manhandling n.
7	General	kaba kuvvetle itip kakma	man-handling n.
8	General	kuvvetle direnen rakip	withstander n.
9	General	kuvvetle nefes verme	huffing n.
10	General	kuvvetle vuran kimse	pile driver n.
11	General	kuvvetle vurmak	smite v.
12	General	kuvvetle çekmek	tug v.
13	General	kuvvetle vurmak (yağmur)	slash across v.
14	General	kuvvetle atmak	hurtle v.
15	General	kuvvetle bastırmak	grind down v.
16	General	frene kuvvetle basıvermek	jam on the brakes v.
17	General	kuvvetle vurmak	swipe v.
18	General	kuvvetle vurmak	bash v.
19	General	kuvvetle soluk vermek	blow away v.
20	General	kuvvetle sıkmak	wring v.
21	General	eşit kuvvetle karşı koymak	countervail v.
22	General	kuvvetle uçurmak	hurtle v.
23	General	bir şeyi kuvvetle atarak (başka bir şeyi) kırmak	smash through v.
24	General	beysbol topuna kuvvetle vurmak	slug v.
25	General	kesmek (kesici bir aleti kuvvetle savurarak)	slash v.
26	General	kuvvetle hissetmek	feel keenly v.
27	General	kuvvetle fırlatmak	hurtle v.
28	General	kuvvetle vurmak (yağmur)	slash against v.
29	General	kaba kuvvetle başkasını boyun eğmeye zorlamak	jackboot v.
30	General	aynı kuvvetle karşı koymak	countervail v.
31	General	(kuvvetle/sertçe) vurmak	ram v.
32	General	kuvvetle fırlatmak	thrill [obsolete] v.
33	General	kuvvetle vurmak	let drive v.
34	General	aniden ve kuvvetle etkilemek	zap v.
35	General	yoğun ve kuvvetle uygulamak	buckle v.
36	General	kuvvetle vurmak	gird v.
37	General	kuvvetle üflemek	bellows v.
38	General	(bir şeye) karşı kuvvetle baskı uygulamak	drive v.
39	General	(engele) kuvvetle çarpmak	drive v.
40	General	kuvvetle nüfuz etmek	drive v.
41	General	kuvvetle vurmak	power v.
42	General	birden kuvvetle saldırmak	shock [obsolete] v.
43	General	hızla ve kuvvetle ittirmek	slash v.
44	General	kuvvetle ve şiddetle atmak	slat [dialect] [uk] v.
45	General	kuvvetle iterek sürüklemek	bear v.
46	General	kuvvetle püskürtmek	spew v.
47	General	kuvvetle fırlatmak	throw v.
48	General	kontrolsüz hız ve kuvvetle hareket eden	headlong adj.
49	General	üstün bir kuvvetle zapt edilmiş	overborne adj.
50	General	kuvvetle çalkalanmış (sıvı)	roiled adj.
51	General	hızla ve kuvvetle hareket eden	pounding adj.
52	General	öfke ve kaba kuvvetle	hotly adv.
53	General	kuvvetle muhtemel	likely adv.
54	General	kuvvetle muhtemel	highly likely adv.
55	General	kuvvetle muhtemel	highly-likely adv.
56	General	daha kuvvetle	worse adv.
57	General	kuvvetle muhtemel	odds are adv.
58	General	artan kuvvetle	convalescently adv.
59	General	kuvvetle muhtemel	more likely to prep.
Phrasals
60	Phrasals	(birine bir şeyi) kaba kuvvetle yaptırmak	beat (someone or something) into (something) v.
61	Phrasals	(birine bir şeyi) kaba kuvvetle yaptırmak	beat someone into (doing) something v.
62	Phrasals	(birine bir şeyi) kaba kuvvetle yaptırmak	beat into v.
63	Phrasals	kaba kuvvetle sokmak	bung in v.
64	Phrasals	kaba kuvvetle sokmak	bung something in v.
65	Phrasals	kuvvetle hissetmek	burn with v.
66	Phrasals	kaba kuvvetle etkisiz hale getirmek	mow down v.
67	Phrasals	birine bir şeyi kaba kuvvetle öğretmek	beat something into someone v.
68	Phrasals	birine bir şeyi kaba kuvvetle öğretmek	beat something in v.
69	Phrasals	kuvvetle parçalamak	bust up v.
70	Phrasals	bir şeyi kuvvetle atarak (başka bir şeyi) kırıp/delip geçirmek	knock through (something) v.
71	Phrasals	bir şeyi kuvvetle atarak (başka bir şeye) sokmak	knock through (something) v.
Phrases
72	Phrases	kaba kuvvetle	with a high hand expr.
Colloquial
73	Colloquial	şiddetle/kuvvetle önerilen (şey)	doctor's orders something n.
74	Colloquial	kuvvetle sanmak	bet v.
75	Colloquial	kuvvetle bastırmak/mücadele etmek	pour it on v.
76	Colloquial	kuvvetle muhtemel	most likely expr.
Idioms
77	Idioms	frene kuvvetle basıvermek	jam on the brake v.
78	Idioms	gerçekleşmesi kuvvetle muhtemel	the odds are in favor of something expr.
79	Idioms	kuvvetle veya ikna bile elde edilemeyen şey	one can't get blood from a stone expr.
80	Idioms	kuvvetle veya ikna bile elde edilemeyen şey	one can't get blood from a turnip expr.
81	Idioms	kuvvetle muhtemel	all lombard street to a china orange expr.
82	Idioms	kaba kuvvetle	by brute strength expr.
83	Idioms	var kuvvetle	with might and main expr.
Speaking
84	Speaking	kuvvetle muhtemel	most probably expr.
85	Speaking	kuvvetle muhtemel	very likely expr.
86	Speaking	kuvvetle tahmin edilen bir şey için kullanılır	it stands to reason expr.
Politics
87	Politics	(bir bölgede) askeri kuvvetle savaşı bitirmek	pacify v.
Technical
88	Technical	yardımcı kuvvetle kontrol	servo control n.
89	Technical	manyetik alanda asılı halde duran hareketli bobinden geçen elektrik akımının uyguladığı kuvvetle çalışan galvanometre	moving-coil galvanometer n.
90	Technical	büyük bir kuvvetle çekmek	tug v.
91	Technical	eşit kuvvetle karşı koymak	counterbalance v.
92	Technical	kuvvetle çekmek	haul v.
93	Technical	(motorlu taşıtlarda) hızlanmak için son kuvvetle itmek veya hızlanmak için itme gücü uygulamak	firewall v.
Electric
94	Electric	akım taşıyan bobinler arasında elektromotor kuvvetle çalışan	electrodynamic adj.
95	Electric	akım taşıyan bobinler arasında elektromotor kuvvetle çalışan	electrodynamical adj.
96	Electric	hidrolik kuvvetle üretilen elektriği kullanan	hydro-electric adj.
97	Electric	hidrolik kuvvetle üretilen elektrik ile oluşan	hydro-electric adj.
98	Electric	hidrolik kuvvetle üretilen elektrik ile ilgili	hydro-electric adj.
Construction
99	Construction	dışarıdan kuvvetle deforme edilemeyen sert çerçeve	truss n.
Automotive
100	Automotive	manyetik kuvvetle kaplanmış alan	field n.
101	Automotive	merkezkaç kuvvetle temizleme	centrifuging n.
Aeronautic
102	Aeronautic	aerodinamik kuvvetle şekil değiştirebilen	aeroelastic adj.
Marine
103	Marine	(deniz uçağı) hidrostatik kuvvet yerine hidrodinamik ve aerodinamik kuvvetle suda ilerlemek	plane v.
Physics
104	Physics	parçacıkların itici bir kuvvetle yavaşlatılabildiği veya durdurulabildiği bölge	barrier n.
105	Physics	mıknatıs kutuplarından birine kuvvetle bağlanma	ferromagnetism n.
Chemistry
106	Chemistry	manyetik kuvvetle çeken şey	loadstone n.
Geography
107	Geography	dünyanın dönmesinden kaynaklanan saptırıcı kuvvetle ilgili	geostrophic adj.
Geology
108	Geology	kuvvetle yerkabuğu içerisine sokmak	irrupt v.
Military
109	Military	büyük kuvvetle hücum	reconnoissance in force n.
110	Military	büyük kuvvetle hücum	reconnaissance in force n.
111	Military	eşit kuvvetle karşı koymak	breech counter balance v.
112	Military	tam kuvvetle	in force adv.
Hunting
113	Hunting	kabza içindeki çerçeve uzantısının birbirini kuvvetle tutmasını sağlayan iç kabza bağlantısı	stock insert n.
Sport
114	Sport	voleybolda, ağ üzerinden (topa) kuvvetle vurmak	attack v.
115	Sport	rakibin karşılayamayacağı kadar kuvvetle (topa) vurmak	kill v.
116	Sport	(topa) büyük bir kuvvetle vurmak	blast v.
117	Sport	kuvvetle atmak	drive v.
118	Sport	(topu) düz çizgide kuvvetle sürmek	slash v.
Baseball
119	Baseball	topa kuvvetle vurabilme	power n.
Music
120	Music	üflemeli bir çalgıya akordunu değiştirip ikincil sesler çıkartacak derecede kuvvetle üflemek	overblow v.
Archaic
121	Archaic	varsayımsal kuvvetle yüklemek	odize v.