leg - Turco Inglés Diccionario
Historia

leg

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "leg" en diccionario turco inglés : 53 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
leg n. ayak (mobilya/pergel)
leg n. bacak
General
leg n. ayak
leg n. bacak (pantolonda)
leg n. basamak
leg n. kadem
leg n. legato
leg n. ayak (masa vb)
leg n. üçgenin taban olmayan kenarı
leg n. etap
leg n. raund
leg n. 30,5 cm uzunluğundaki ölçü birimi
leg n. bacak
leg n. but
leg n. kol
leg n. fasıla
leg n. ara
leg n. aşama
leg n. kademe
leg n. bölüm
leg n. kısım
leg n. saygı gösterme amacıyla diz bükme
leg n. reverans
leg n. rota değiştirmeden uçma
leg n. ışın
leg n. çok fazlı sistemdeki bir faz
leg n. kol devre
leg n. tahıl taşıma sisteminde kovaları taşıyan kayışın dikey kısmını içeren kasa
leg n. antiklinal birikintinin iki eğimli kenarından her biri
leg n. bahiste yarım veya tam açılış
leg n. L biçimli metal barın çıkıntılı uzantıları
leg n. iletişim aygıtını ana hatta bağlayan yanal devre kolu
leg n. sahne dışı bölümleri maskelemede kullanılan şerit perde
leg n. iletişim ağında birkaç istasyonu bağlayan nokta
leg v. koşmak
leg v. hızlı yürümek
leg v. yürürken bacakları kullanmak
leg v. (birisi veya bir şey için) harekete geçmek
leg v. ayakları hareket ettirerek tekneyi kanalda ilerletmek
Colloquial
leg n. destek
leg n. yardım
Technical
leg n. bacak
Automotive
leg n. ayak
Aeronautic
leg n. bir uçuşun programlı iki ardışık durak noktası arasındaki yolculuğu için kullanılan resmi iata terim
Marine
leg n. geminin bir rota üzerinden seyrettiği yol
leg n. geminin rotası
Anatomy
leg n. bacak
Gastronomy
leg n. but
Math
leg n. dikkenar
leg n. dik kenar
Geography
leg n. büyük bir ırmağa karışan ikinci derecedeki akarsuların her biri
Sport
leg n. (kriket) sahanın vurucunun arkasında kalan tarafı
leg n. (kriket) vurucunun arkasındaki oyuncu

Significados de "leg" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
General
leg of a boot n. konç
lower part of the trouser leg n. paça
gate leg table n. açılır kapanır masa
leg of mutton n. koyun budu
hind leg n. arka ayak
turkey leg n. hindi bacağı
wooden leg n. tahta bacak
leg covering n. pantolon
a wide trouser leg n. bol paça
leg feather n. çakşır
trouser leg n. pantolon bacağı
the lower part of a trouser leg n. baldırak
frog leg n. kurbağa bacağı
chicken leg n. tavuk bacağı
hind leg n. arka bacak
leg bone n. bacak kemiği
animal leg n. hayvan bacağı
buckling of leg n. ayak burkulması
buckling of leg n. ayağın burkulması
spraining of leg n. ayak burkulması
twisting of leg n. ayağın burkulması
twisting of leg n. ayak burkulması
trouser leg n. pantolon paçası
spraining of leg n. ayağın burkulması
artificial leg n. takma bacak
table leg n. masa ayağı
dead leg n. çalışmayan bacak
leg-pul n. latife
leg-of-mutton n. koyun budu
dog-leg n. keskin açı
leg-pull n. işletme
leg-pull n. alay
leg warmer n. tozluk
the first leg of the journey n. gezinin ilk ayağı
peg-leg n. tahta bacak
leg iron n. pranga
leg iron n. bacak zinciri
broken leg n. kırık bacak
mechanical leg n. mekanik ayak
multi leg sling n. çok bacaklı sapan
steel leg n. çelik ayak
spider leg n. örümcek ayağı
making a leg n. sağ bacak geri çekilerek yapılan abartılı bir reverans
leg size n. bacak boyu
leg size n. bacak boyutu
leg vein n. bacak damarı
thick leg n. kalın bacak
thin leg n. zayıf bacak
leg exercise n. bacak egzersizi
leg [uk] n. profesyonel kumarbaz
leg rope n. hayvanı zapt etmek için arka ayağına takılan ip
leg-puller n. alaycı kimse
leg-puller n. dalga geçen kimse
leg-pulling n. eşek şakası yapma
peg leg n. takma bacaklı kimse
pull someone's leg v. biriyle dalga geçmek
leg it v. hızlı yürümek
shake a leg v. acele etmek
pull someone's leg v. birini işletmek
cost an arm and a leg v. çok paraya mal olmak
leg it v. kaçmak
pull someone's leg v. kandırmak
pull one's leg v. kafa bulmak
shake a leg v. oynamak
give no leg to stand on v. tutunacak bir dal bırakmamak
pay an arm and a leg for v. çok pahalıya patlamak
leg it v. koşmak
pull someone's leg v. birine takılmak
pull one's leg v. aleyhine hareket etmek
extend one's leg v. ayak uzatmak
leg it v. sıvışmak
pull one's leg v. birisinin arkasından iş çevirmek
pull one's leg v. birini işletmek
give a leg up v. yardım etmek
give a leg up v. desteklemek
shake a leg v. pergelleri açmak
pull one's leg v. biriyle dalga geçmek
be shot in the leg v. bacağından yaralanmak
injure one's leg v. bacağını sakatlamak
break one's leg v. bacağını kırmak
buckle the leg v. ayak burkmak
be shot in the leg v. bacağından vurulmak
sprain the leg v. ayak burkmak
shoot somebody in the leg v. bacağına sıkmak
twist one's leg v. ayağını burkmak
shoot somebody in the leg v. bacağından vurmak
twist the leg v. ayak burkmak
shoot somebody in the leg v. ayağına sıkmak
shoot somebody in the leg v. bacağından yaralamak
sprain one's leg v. ayağını burkmak
caress someone's leg v. bacağını okşamak
break one's leg v. ayağı kırılmak
pay an arm and a leg for v. pahalıya patlamak
cost an arm and a leg v. (bir) servete mal olmak
break one's leg/foot v. ayağını kırmak
leg/foot be broken v. ayağı kırılmak
break one's leg/foot v. bacağını kırmak
be taken to hospital with suspected broken leg/arm v. kırık şüphesiyle hastaneye kaldırılmak
be taken to hospital suffering a suspected broken leg/arm v. kırık şüphesiyle hastaneye kaldırılmak
leg/foot be broken v. bacağı kırılmak
dress one’s leg v. bacağına pansuman yapmak
have a leg cramp v. ayağına kramp girmek
have a cramp in one's leg v. ayağına kramp girmek
get a cramp in the leg v. kramp girmek (bacağa)
sprain his/her leg v. ayağını burkmak
tight-leg v. ata sıkıca tutunmak
tight-leg v. ata bacakları kısıp sıkıca binmek
leg bail v. uçarak kaçmak
leg-rope v. (hayvanı) ayak bağıyla zapt etmek
peg leg v. (kablolu matkap aleti) tabana aralıklı vuruş yapmak
peg leg v. topallamak
peg leg v. aksamak
with leg feathers adj. çakşırlı
leg-of-mutton adj. koyun budu şeklinde olan
leg-of-mutton adj. üçgensel
leg-o'-mutton adj. koyun budu şeklinde olan
leg-o'-mutton adj. üçgensel
peg leg adj. tahta bacaklı
peg leg adj. takma bacaklı
on one's last leg adv. yıkılmak üzere
Phrases
don't come running to me if you break your leg expr. bir yerini kırarsan bana gelme
don't come running to me if you break your leg expr. başına bir şey gelirse/bir yerin kırılırsa ben karışmam (bak ona göre)
the boot is on the other leg expr. eski çamlar bardak oldu
Proverb
he puts his pants on one leg at a time etten kemikten insan
he puts his pants on one leg at a time senin benim gibi biri
he puts his pants on one leg at a time sıradan insan
Colloquial
bone in (one's) leg [obsolete] n. uydurma gerekçe
bone in (one's) leg [obsolete] n. bahane
bone in (one's) leg [obsolete] n. uydurma mazeret
a bone in your leg (or head) n. uydurma gerekçe
a bone in your leg (or head) n. bahane
a bone in your leg (or head) n. uydurma mazeret
a leg up n. destek
first leg of a journey n. gezinin ilk ayağı
a leg up n. koltuk çıkma
leg up n. destek
leg up n. ittirme
leg up n. kaldırma
leg up n. yukarı itme
leg up n. alttan destek
leg up n. avantaj
leg up n. üstünlük
leg up on n. -e karşı avantaj
leg up on n. '-e karşı üstünlük
leg up on (one) n. (birine) karşı avantaj
leg up on (one) n. (birine) karşı üstünlük
leg work n. ayak işi
leg work n. hamaliye
bum leg n. sakat bacak
give a leg up v. destek çıkmak
pull someone's leg v. eğleşmek
give a leg up v. el vermek
pull someone's leg v. makaraya sarmak
pull someone's leg v. kafa bulmak
pull someone's leg v. makara yapmak
give a leg up v. koltuk çıkmak
give a leg up v. omuz vermek
pull someone's leg v. matrağa almak
pull someone's leg v. kafaya almak
pull someone’s leg v. maytap geçmek
break a leg v. bacağını kırmak
scrape a leg v. eğilerek selam vermek
no leg-pulling here expr. burada dalga geçmeyin
Idioms
bone in (one's) leg [obsolete] n. üşengeçlik yüzünden uydurulan anlamsız bahane
a bone in your leg (or head) n. üşengeçlik yüzünden uydurulan anlamsız bahane
bone in (one's) leg [obsolete] n. uydurma mazeret
a bone in your leg (or head) n. uydurma mazeret
a leg in the door n. (ilerideki fırsatlar için) aralanan kapı
a leg in the door n. (ilerideki fırsatlar için) atılan adım
a leg in the door n. (bir yere/işe) kapağı atma
a leg in the door n. (bir yerin) kapısından içeri atılan adım
a leg in the door n. (bir işe/yere) girme şansı
a leg to stand on n. dayanak
a leg to stand on n. kanıt
a leg to stand on n. destek
a leg to stand on n. tutunacak bir dal
a leg to stand on n. üzerinde duracak bir ayak
a leg to stand on n. savunma
a leg to stand on n. elle tutulur bir kanıt/dayanak/savunma
a leg to stand on n. geçerli/mantıklı bir dayanak
a leg to stand on n. geçerli/mantıklı bir savunma
first leg n. ilk ayak
first leg n. (bir şeyin) ilk ayağı
the first leg of (something) n. (bir şeyin) ilk ayağı
the first leg of (something) n. (bir şeyin) birinci/ilk kısmı
the first leg of the journey n. gezinin ilk ayağı
the first leg of the journey n. gezinin ilk/birinci kısmı
the first leg of one's journey n. gezisinin ilk ayağı
the first leg of one's journey n. gezisinin ilk/birinci kısmı
give an arm and a leg (for something) v. ne kadar gerekiyorsa vermek
give an arm and a leg (for something) v. (birine) pahalıya patlamak
give an arm and a leg (for something) v. ne gerekiyorsa yapmak
give an arm and a leg (for something) v. sağ kolunu bile vermek
give an arm and a leg (for something) v. canını bile vermek
charge someone an arm and a leg v. anasının nikahını istemek
give someone a leg up v. arka çıkmak
cost somebody an arm and a leg v. bir servete mal olmak
pay an arm and a leg for something v. bir servet ödemek
pull one's leg v. birisine takılmak
pulling somebody's leg v. biriyle dalga geçmek
stretch one's leg v. bacakları açmak
stretch one's leg v. bacakları çalıştırmak
give someone a leg up v. birine yardım etmek
get a leg in the door v. bir şirkette en alt kademeden çalışmaya başlamak
cost an arm and a leg v. bir servete mal olmak
get one's leg over v. bacaklarını ayırmak
have a leg to stand on v. dayanağı olmak
shake a leg v. dans etmek
talk the hind leg off a donkey v. çok konuşmak
pull one's leg v. dalga geçmek
can talk the hind leg off a donkey v. çok konuşmak
can talk the hind leg off a donkey v. çenesi düşmek
not have a leg to stand on v. desteği olmamak
not have a leg to stand on v. desteksiz olmak
cost somebody an arm and a leg v. çok pahalıya mal olmak
can talk the hind leg off a donkey v. çok geveze olmak
cost an arm and a leg v. çok paraya mal olmak
cost an arm and a leg v. çok pahalıya mal olmak
can talk the hind leg off a donkey v. çenesi düşük olmak
not have a leg to stand on v. dayanağı olmamak
have a hollow leg v. görünüşünden beklenmeyecek kadar çok yiyip içebilmek
pull someone's leg v. gırgır geçmek
pull someone's leg v. makaraya almak
pay an arm and a leg for something v. kazık yemek
get a leg in the door v. kapıdan içeri adımı atmak
pay an arm and a leg v. kazık yemek
pull someone’s leg v. kafalamak
cost an arm and a leg v. pahalı olmak
cost an arm and a leg v. pahalıya mal olmak
cost an arm and a leg v. pahalıya almak
pay an arm and a leg v. pahalıya mal olmak
arm and a leg v. pahalıya almak
break a leg v. şeytanın bacağını kırmak
pay an arm and a leg v. pahalıya almak
pull one's leg v. rahat vermemek
cost an arm and a leg v. pahalıya patlamak
shake a leg v. tepinmek
not have a leg to stand on v. tutunacak dalı olmamak
stretch one's leg v. yürüyüş yapmak
get a leg in the door v. (bir işe) kapağı atmak
not have a leg to stand on v. üzerinde duracak ayağı olmamak
have a leg up on somebody v. (birine göre) daha avantajlı olmak
get a leg up v. yukarı itilmek
get a leg up v. alttan desteklenmek
get a leg up v. yükseltilmek
get a leg up v. destek almak
get a leg up v. cesaretlendirilmek
get a leg up v. yardım almak
get a leg up on (someone) v. (birine) karşı avantajlı durumda olmak
get a leg up on (someone) v. (birine) karşı avantaj kazanmak
get a leg up on (someone) v. bir adım önde olmak
get a leg up on (someone) v. bir adım öne geçmek
give leg bail v. topuklamak
give leg bail v. sıvışmak
give leg bail v. tüymek
give leg bail v. tabana kuvvet kaçıp kurtulmak
make a leg v. yaltaklanmak
make a leg v. dalkavukluk yapmak
give leg bail v. kaçmak
give leg bail v. tabanları yağlamak
take leg bail v. kaçmak
take leg bail v. tabanları yağlamak
put (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) v. herkes gibi olmak
put (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) v. normal/sıradan insan olmak
put (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) v. senin benim gibi biri olmak
give an arm and a leg for something v. her şeyini vermek
give an arm and a leg for something v. her şeyi yapmak
give an arm and a leg for something v. her şeyini verecek kadar çok istemek
give an arm and a leg for something v. her şeyi yapacak kadar çok istemek
give an arm and a leg for v. için yüksek bir bedel ödemek
give an arm and a leg for v. için yüksek bir fiyat ödemek
pay an arm and a leg v. çok paraya mal olmak
pay an arm and a leg v. (bir) servete mal olmak
pay an arm and a leg v. (bir) servet ödemek
get a leg in the door v. fırsatı olmak
get a leg in the door v. fırsat bulmak
get a leg in the door v. fırsat yakalamak
get a leg in the door v. ilk adımı atmak
get a leg in the door v. (bir yere) kapak atmak
get a leg in the door v. (bir fırsatın) yolunu açmak
get one's leg in the door v. fırsatı olmak
get one's leg in the door v. fırsat bulmak
get one's leg in the door v. fırsat yakalamak
get one's leg in the door v. ilk adımı atmak
get one's leg in the door v. (bir yere) kapak atmak
get one's leg in the door v. (bir fırsatın) yolunu açmak
give (one) a leg up v. (birini) yukarı kaldırmak
give (one) a leg up v. (birini) yukarı itmek
give (one) a leg up v. (birini) alttan desteklemek
give (one) a leg up v. (birine) destek olmak/vermek
give (one) a leg up v. (birine) yardımcı olmak
give (one) a leg up v. (birine) yardım etmek
give (one) a leg up v. (birine) arka çıkmak
give somebody a leg-up [uk] v. (birinin) bir yere tırmanmasına/çıkmasına yardım etmek
give somebody a leg-up [uk] v. (birini) yükseltmek
give somebody a leg-up [uk] v. (birini) yukarı itmek
give somebody a leg-up [uk] v. (birine) alttan destek vermek
give somebody a leg-up v. (birine) yardım etmek
give somebody a leg-up v. (birine) destek atmak
give somebody a leg-up v. (birine) koltuk çıkmak
have got a leg up on (someone) v. (birine göre) daha avantajlı olmak
charge an arm and a leg v. dünya para istemek
pull leg v. dalga geçmek
pull leg v. arkasından iş çevirmek
pull leg v. şaka yapmak
pull leg v. işletmek
pull leg v. takılmak
pull leg v. gırgıra almak
pull leg v. alay etmek
pull leg v. kandırmak
pull leg v. kafa bulmak
pull leg v. taşak geçmek
pull leg v. makara yapmak
pull leg v. maytap geçmek
pull leg v. makaraya sarmak
pull leg v. matrağa almak
put (one's) pants on one leg at a time (just like everybody else) [australia] v. herkes gibi olmak
put (one's) pants on one leg at a time (just like everybody else) [australia] v. sıradan insan olmak
put (one's) pants on one leg at a time (just like everybody else) [australia] v. etten kemikten insan olmak
put (one's) pants on one leg at a time (just like everybody else) [australia] v. senin benim gibi biri olmak
pull somebody's leg v. şaka yapmak
pull somebody's leg v. gırgıra almak
pull somebody's leg v. alay etmek
pull somebody's leg v. takılmak
pull somebody's leg v. dalga geçmek
pull somebody's leg v. işletmek
pull the leg of v. keklemek
pull the leg of v. dalgaya almak
pull the leg of v. kandırmak
pull the leg of v. şaka yapmak
crooked as a dog's hind leg expr. dürüst olmayan
can talk the hind leg off a donkey expr. çenesi düşük
the boot is on the other leg expr. durum değişti
shake a leg expr. çabuk ol
can talk the hind leg off a donkey expr. geveze
the boot is on the other foot/leg expr. her şey tepetaklak oldu
crooked as a dog's hind leg expr. namussuz
the boot is on the other foot/leg expr. olay tersyüz oldu
as crooked as a dog's hind leg expr. madrabaz
the boot is on the other foot/leg expr. olay tersine döndü
shake a leg expr. kaldır kıçını
as crooked as a dog's hind leg expr. namussuz
crooked as a dog's hind leg expr. madrabaz
show a leg! expr. kalk yataktan!
on one's last leg expr. son demlerinde
arm and a leg expr. pahalı
on one's last leg expr. yıkılmak üzere
crooked as a dog's hind leg expr. üçkağıtçı
as crooked as a dog's hind leg expr. üçkağıtçı
puts (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) expr. senin benim gibi (biri)
puts (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) expr. etten kemikten (insan)
puts (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) expr. sıradan (insan)
puts (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) expr. herkes gibi (biri)
puts (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) expr. normal (biri)
puts (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) expr. herkesten farksız (biri)
(one) puts (one's) pants on one leg at a time expr. (biri) senin benim gibi biri
(one) puts (one's) pants on one leg at a time expr. (biri) etten kemikten insan
(one) puts (one's) pants on one leg at a time expr. (biri) sıradan insan
(one) puts (one's) pants on one leg at a time expr. (biri) herkes gibi biri
arm and a leg expr. fahiş fiyat
arm and a leg expr. astronomik bir para
arm and a leg expr. çok fazla para
arm and a leg expr. kol gibi fiyat
arm and a leg expr. çok yüksek meblağ
arm and a leg expr. anasının nikahı
arm and a leg expr. tonla para
arm and a leg expr. servet
without a leg to stand on expr. hiçbir dayanağı olmadan
without a leg to stand on expr. tutunacak dalı olmadan
without a leg to stand on expr. hiçbir desteği olmadan
without a leg to stand on expr. hiçbir kanıtı/delili olmadan
without a leg to stand on expr. hiçbir gerekçesi olmadan
you're pulling my leg expr. benimle kafa buluyorsun
Speaking
dont pull my leg expr. benim ile dalga geçme
are you pulling my leg? expr. benimle dalga mı geçiyorsun?
pull the other leg it's got bells on! expr. ben de inandım!
break a leg! expr. bol şanslar!
don't pull my leg expr. benimle kafa bulma
pull the other leg it's got bells on! expr. ben de yedim!
pull the other leg! expr. ben de yedim!
leg cut off below the knee expr. bacağı diz altından kesilmiş
you are pulling my leg expr. benimle kafa buluyorsun
pull the other leg! expr. ben de inandım!
are you pulling my leg? expr. benimle kafa mı buluyorsun?
how'd you hurt your leg? expr. bacağını nasıl incittin?
I have a pain in my leg expr. bacağım ağrıyor
I fell down and broke my leg expr. düştüm ayağımı kırdım
I fell down and broke my leg expr. düştüm ve ayağımı kırdım
take your hand off my leg expr. elini bacağımdan çek
break a leg! expr. göreyim seni!
break a leg! expr. iyi şanslar!
Technical
leg pipe n. ayak borusu
leg protector n. bacak koruyucu
nose leg n. burun iniş takımı
multi-leg junction n. çok ayaklı kavşak
multi-leg intersection n. çok ayaklı kavşak
frame leg n. çerçeve kolonu
support leg n. destek ayağı
four-leg and endless sewn flat woven webbing sling n. dört ayaklı ve sonsuz dikişli düz kalın dokuma sapanlar
four-leg sling n. dört kollu sapan
leg of a fillet weld n. dolgu kaynağı ayağı
four-leg intersection n. dörtlü kavşak
four-leg derrick n. dört bacaklı derik
four-leg junction n. dörtlü kavşak
equal leg angle n. eşitkenar köşebent
equal leg angle n. eşit kenarlı köşebent
landing leg n. iniş ayağı
two-leg sling n. iki kollu sapan
truss-type leg n. kafes tipi ayak
boiler water leg n. kazan su bölümü
intersection leg n. kavşak ayağı
tail wheel leg n. kuyruk iniş takımı
landing leg n. mekanik ayak
the effect of the simulated movement of a furniture leg n. mobilya ayağının taklit edilmiş hareketinin etkisi
centre leg n. orta ayak
single leg gantry crane n. tek ayak portal vinç
telescopic leg n. teleskopik ayak
three and four-leg round sling assemblies n. üç ve dört ayaklı yuvarlak sapan tertibatları
three-leg differential protection n. üç bacaklı diferansiyel koruma
single leg gantry crane n. yarı portal vinç
star leg n. yıldız ayak
odd-leg caliper n. ayak uçları aynı yöne dönük kumpas
odd-leg caliper n. kumpas ve pergelden oluşan çizim aleti
odd-leg caliper n. hermafrodit kumpas
salm (single-anchor leg mooring) abrev. tek çapalı bağlama
salm (single-anchor leg mooring) abrev. tek çapalı demirleme
salm (single-anchor leg mooring) abrev. açık deniz petrol çıkarma sisteminde kullanılan bir bağlama yöntemi
Informatics
receive leg n. alış bacağı
Telecom
receive leg n. alış ayağı
Textile
leg length n. bacak uzunluğu
wide leg trouser n. bol paça pantolon
skinny leg n. dar paça
regular leg n. düz paça
straight leg n. düz kesim
tuft leg length n. ilmek ucu hav boyu
inside leg n. iç bacak
inside leg seam n. iç paça dikişi
leg-of-mutton n. koyun ayağı şeklinde üçgen yaka ya da kol kenarı
trouser leg width n. pantolon paça genişliği
shortening of trouser leg n. paça boyu kısaltma
trouser leg retaining device n. paça boyu genişletme kısaltma makinesi
leg warmer n. dizlik
leg warmer n. dolak
leg-warmers n. tozluklar
pant leg n. pantolon bacağı
shorten trouser leg v. paça boyu kısaltmak
Construction
frame leg n. çerçeve ayağı
guy leg n. gergi ayağı
hinged leg n. menteşeli devirme istinadı
leg bridge n. ayaklı köprü
Furniture
therm leg n. 18. yüzyıla ait bir mobilya ayaklığı
trumpet leg n. trompet şeklindeki mobilya ayağı
rail to leg joints n. ayak-kayıt birleştirmeler
cabriole leg n. üst taraftan dışbükey aşağı indikçe içbükey olan mobilya ayağı
bandy-leg n. kabriyole tarzdaki mobilya bacağı
gate-leg table n. açılır kapanır masa
gate-leg table n. kanat ayaklı genişler masa
Automotive
leg out of bed n. biyelin bloktan dışarı fırlaması
leg length n. dikiş kenarı
dog leg n. keskin dönemeç
swivel leg n. muylu kolu
chassis leg n. şasi bacağı
spring leg n. yay ayağı
leg it expr. gaza bas
Aeronautic
empty leg n. boş uçuş
base leg n. esas bacak
automatic leg restraint n. otomatik ayak mesnedi
down-wind leg n. rüzgar altı bacağı
Marine
leg type offshore structure n. ayak tipi açıkdeniz yapıları
tension leg-type oil drilling rig n. çekme kazıklı tip petrol sondaj platformu
tension leg-type platform n. çekme kazıklı tip platform
a good leg n. rotaya yakın olarak seyretme
leg of-mutton (sail) n. üç köşeli yelken
Petrol
single-anchor leg mooring n. tek çapalı bağlama
single-anchor leg mooring n. tek çapalı demirleme
single-anchor leg mooring n. açık deniz petrol çıkarma sisteminde kullanılan bir bağlama yöntemi
Medical
bow leg n. çarpık (parantez) bacak
bandy leg n. çarpık (parantez) bacak
leg edema n. ayak ödemi
scaley-leg mite n. ayak uyuz böceği
lower leg n. alt bacak
scaley leg mite n. ayak uyuz böceği
ipsilateral iliac nodes (dog-leg field/para-aortic strip) n. aynı taraf iliyak lenf düğümleri
foot and leg protectors n. ayak ve bacak koruyucuları
lower leg pain n. alt bacak ağrısı
lower leg extremity n. alt bacak ekstremite
leg cramp n. ayak krampı
leg ulcer n. bacak ülseri
leg numbing n. bacak uyuşması
dead leg n. bacak kaslarındaki kramp veya spazm
leg length discrepancy n. bacak uzunluğunda eşitsizlik
leg injuries n. bacak yaralanmaları
malignant eccrine poroma on the leg n. bacak lokalizasyonlu malin ekrin poroma
leg pain n. bacak ağrısı
lower-leg pain n. baldır ağrısı
dead leg n. bir darbe sonucu uyuşan veya sertleşen ağrılı bacak
crooked leg n. çarpık bacak
lower leg n. düşük ayak
diagonal arm and leg movements n. diyagonal kol ve ayak hareketleri
exercise-induced lower leg pain n. egzersize bağlı alt bacak ağrısı