the box

Sens de "the box" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 168 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
Common Usage
1	Common Usage	box n.	kutu
Nonetheless, the de minimis rule would keep all this within the green box. Bununla birlikte de minimis kuralı tüm bunları yeşil kutu içerisinde tutacaktır. More Sentences
General
2	General	box n.	kasa
Of course there is restricted access within the Irish Box. Elbette İrlanda Kasası'na erişim kısıtlı. More Sentences
3	General	box n.	kulübe
I saw a number of people around the police box. Polis kulübesinin etrafında çok sayıda insan gördüm. More Sentences
4	General	box n.	televizyon
You shouldn't spend the whole day in front of the box! Bütün gününü televizyonun önünde geçirmemelisin! More Sentences
5	General	box n.	sandık
Tom is carefully stacking the boxes. Tom sandıkları dikkatle yığıyor. More Sentences
6	General	box n.	kutu
A black box is very useful in the investigation after two ships have collided, as happened, for example, in the Baltic. Bir kara kutu, örneğin Baltık'ta olduğu gibi, iki gemi çarpıştıktan sonra yapılan soruşturmada çok yararlıdır. More Sentences
7	General	box v.	boks yapmak
Tom likes to box. Tom boks yapmayı sever. More Sentences
Trade/Economic
8	Trade/Economic	box	kutu
We accept the proposal of the orange box of recorders, which will be strengthened with the LRTMS. LRTMS ile güçlendirilecek olan kayıt cihazlarının turuncu kutu önerisini kabul ediyoruz. More Sentences
9	Trade/Economic	box	sandık
Winston doesn't want to buy a book, because he already has many boxes full of books. Winston bir kitap satın almak istemiyor, çünkü zaten birçok sandık dolusu kitabı var. More Sentences
Technical
10	Technical	box	takım kutusu
I wish I had a tackle box as nice as yours. Keşke benim de seninki kadar güzel bir takım kutum olsaydı. More Sentences
General
11	General	box n.	tokat
12	General	box n.	kompartıman
13	General	box n.	göz
14	General	box n.	kutu veya sandık dolusu
15	General	box n.	hediye
16	General	box n.	jüri bölmesi
17	General	box n.	mahfaza
18	General	box n.	teyp veya radyo
19	General	box n.	karton kutu
20	General	box n.	loca
21	General	box n.	at arabacısı yeri
22	General	box n.	yumruk
23	General	box n.	şamar
24	General	box n.	şimşir
25	General	box n.	nöbetçi kulübesi
26	General	box n.	boks
27	General	box n.	kutucuk
28	General	box n.	kare
29	General	box n.	dikdörtgen
30	General	box n.	ikilem
31	General	box n.	garip durum
32	General	box n.	kafa karıştırıcı durum
33	General	box n.	ahırda at bölmesi
34	General	box n.	araçta at bölmesi
35	General	box n.	yeni yıl hediyesi
36	General	box n.	bir binicinin diğerinin hemen arkasından ve belirli bir tarafından giderek üçüncü bir binicinin sarsılmadan geçmesini engelleme taktiği
37	General	box n.	(taverna) loca
38	General	box n.	tek bir çizgi roman karesi
39	General	box n.	yerde dikdörtgen oluşturan bir salon dansı adımı kombinasyonu
40	General	box n.	kutu gibi ev
41	General	box n.	kutu gibi ofis
42	General	box n.	televizyon seti
43	General	box n.	gazete ilanı cevap kutusu
44	General	box n.	jonglörlükte üç topla yapılan bir hareket
45	General	box v.	kutuya koymak
46	General	box v.	yumruklaşmak
47	General	box v.	dövüşmek
48	General	box v.	sandıklamak
49	General	box v.	sandığa koymak
50	General	box v.	tokatlamak
51	General	box v.	kutulamak
52	General	box v.	yumruk atmak
53	General	box v.	boks etmek
54	General	box v.	yumruk vurmak
55	General	box v.	kutuyla çevrelemek
56	General	box v.	kutulamak
57	General	box v.	bir sınır çizerek faaliyeti veya etkiyi sınırlandırmak
58	General	box v.	tek birim şeklinde gruplamak
59	General	box v.	kulağa vurmak
60	General	box v.	kutu haline getirmek
61	General	box adj.	kutu şeklinde
62	General	box adj.	kutu gibi
63	General	box adj.	kutulanmış
Colloquial
64	Colloquial	box n.	taşınabilir büyük radyo/müzik seti
65	Colloquial	box n.	getto radyosu
66	Colloquial	box n.	kocaman radyo
67	Colloquial	box n.	omuzda taşınan büyük radyo
68	Colloquial	box n.	pikap
69	Colloquial	box n.	plakçalar
70	Colloquial	box n.	gramofon
71	Colloquial	box n.	fonograf
72	Colloquial	box n.	akordiyon
73	Colloquial	box n.	akordeon
74	Colloquial	box n.	armonika
75	Colloquial	box n.	piyano
76	Colloquial	box v.	boks yapmak
77	Colloquial	box v.	boks maçı yapmak
78	Colloquial	box v.	boks antrenmanı yapmak
79	Colloquial	box v.	ölmek
80	Colloquial	box v.	can vermek
Technical
81	Technical	box n.	bir parçanın koruyucu mahfazası
82	Technical	box n.	posta kutusu
83	Technical	box n.	gelen kutusu
84	Technical	box n.	giden kutusu
85	Technical	box n.	alarm kutusu
86	Technical	box n.	kablo kutusu
87	Technical	box n.	makine veya mekanik parça koruyucu muhafazası olan bir kutunun içindekiler
88	Technical	box n.	sürgülü pencerelerde sürgüyü dengeleme ağırlığının inip çıktığı pencere çerçevesi bölümü
89	Technical	box n.	pencere pervazında panjur katlanma girintisi
90	Technical	box n.	kapı pervazı cıvata yuvası
91	Technical	box n.	değerli taşı çevreleyen süsleme
92	Technical	box n.	değerli taşı çevreleyen süsleme tarzı
93	Technical	box n.	veri giriş kutucuğu
94	Technical	box n.	interaktif bir elektronik ekrandaki veri giriş alanı
95	Technical	box v.	(seramik eşyayı) fırına yığmak
96	Technical	box	yatak zarfı
Computer
97	Computer	box n.	bilgisayarın merkezi
98	Computer	box n.	bilgisayarın merkezini çevreleyen kasa
99	Computer	box n.	bilgisayar
100	Computer	box v.	(nesneye) ilkel değer atamak
Textile
101	Textile	box n.	dokuma tezgahı kutusu
102	Textile	box n.	sepilenmiş deri
103	Textile	box n.	üzerinde kare şeklinde izler olan, krom tabaklama dana derisi
Construction
104	Construction	box n.	kum kalıbı
105	Construction	box n.	bir dökümhanede kullanılan kalıbı oluşturan kumu tutan ahşap veya metal çerçeve
106	Construction	box v.	(duvar) şeklini tiriz, sıva veya kaplama ile değiştirmek
107	Construction	box v.	(yapıyı) ahşap levhalarla çevrelemek
108	Construction	box v.	(yapıyı) ahşap levhalarla gizlemek
Dyeing
109	Dyeing	box v.	boyayı bir kutudan diğerine dönüşümlü bir şekilde dökerek karıştırmak
Furniture
110	Furniture	box n.	gardırop gövdesi
Automotive
111	Automotive	box n.	bölme
112	Automotive	box n.	kamyon yük bölmesi
113	Automotive	box	transmisyon
114	Automotive	box	susturucu
115	Automotive	box	şanzıman
Transportation
116	Transportation	box n.	atı arabada yükseltilmiş sürücü koltuğu
Traffic
117	Traffic	box n.	iki yolun kesişiminde araçların durmasının yasak olduğu kutu şeklinde alan
Railway
118	Railway	box n.	vagonda yolcuların veya yükün taşındığı bölüm
119	Railway	box n.	vagon aksı göbeğinin içine giren konik boru şeklindeki çelik veya demir yatak
120	Railway	box n.	at taşıma vagonu
Marine
121	Marine	box	orsada boca ve pupa ederek gemiyi tekrar orsaya getirmek
Marine Biology
122	Marine Biology	box n.	kupes balığı
123	Marine Biology	box n.	gupa balığı
Botanic
124	Botanic	box n.	özsuyu oyuğu
125	Botanic	box n.	çeşitli okaliptüs türlerine verilen ad
126	Botanic	box n.	bir avustralya dikenli çalısı veya küçük ağacı
127	Botanic	box v.	(ağaçta) özsuyu oyuğu açmak
Agriculture
128	Agriculture	box n.	ahır bölmesi
129	Agriculture	box n.	sulama sisteminde suyu bir veya birden fazla kanala bölme kutusu
Meteorology
130	Meteorology	box v.	hava durumu bilgisi toplamak için fırtınanın merkezinde kutuya benzer şekilde uçmak
Hunting
131	Hunting	box n.	avcıların içine gizlenebileceği bölmesi olan kuş avlama aleti
Sport
132	Sport	box n.	amerika'da oynanan at yarışlarında 4'lü bahis veya tabela
133	Sport	box n.	ceza alanı
134	Sport	box n.	(futbol) ceza sahası
135	Sport	box n.	(özellikle kriket oyununda) cinsel organ koruyucu kapak
136	Sport	box n.	kriket sahasında nokta ile üçüncü adam arasında kalan bölüm
137	Sport	box n.	kriket sahasında nokta ile üçüncü adam arasında kalan bölüme yerleştirilen saha oyuncusu
138	Sport	box v.	boks yapmak
Basketball
139	Basketball	box v.	(oyuncuyu) bloke etmek
Baseball
140	Baseball	box n.	vurucu alanı
141	Baseball	box n.	farklı takım üyeleri için ayrılmış alanlar
Boxing
142	Boxing	box v.	profesyonel olarak boks yapmak
143	Boxing	box v.	profesyonel olarak ödül dövüşçülüğü yapmak
Card
144	Card	box n.	remi kart oyununda kazanılan el
145	Card	box n.	remi kart oyununda kazanılan elde alınan puanlar
146	Card	box n.	faro oyunu kart dağıtma kutusu
Wagering
147	Wagering	box v.	(bazı oyun ve şans oyunlarında) bir sayının kazanacağına dair bahse girmek
148	Wagering	box v.	(üç haneli bir sayının) altı permütasyonunun her birine bahiste bulunmak
Theatre
149	Theatre	box n.	seyirci bölmesi
150	Theatre	box n.	seyirci bölmesinde oturanlar
Printery
151	Printery	box n.	kutu içine alınmış basılı malzeme
Slang
152	Slang	box n.	tabut
153	Slang	box n.	kuku
154	Slang	box n.	vajina
155	Slang	box n.	alet
156	Slang	box n.	penis
157	Slang	box n.	yarak
158	Slang	box n.	gitar
159	Slang	box n.	banjo
160	Slang	box n.	keman
161	Slang	box n.	özellikle şimşirden yapılan müzik aleti
162	Slang	box n.	telli çalgı
163	Slang	box n.	gitar
British Slang
164	British Slang	box	vajina
165	British Slang	box	am
166	British Slang	box	kıç
167	British Slang	box	kuku
168	British Slang	box	göt

Sens de "the box" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 140 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
General
1	General	open the box v.	kutuyu açmak
She warned us that opening the box would cause great suffering. Kutuyu açmanın büyük ızdıraplara sebep olacağı konusunda uyardı bizi. More Sentences
2	General	poor-box of the ottoman empire n.	atiyye-i seniyye
3	General	jack-in-the-box n.	içinden yaylı palyaço fırlayan kutu oyuncak
4	General	out-of-the-box thinking n.	yaratıcı düşünme
5	General	out-of-the-box thinking n.	alışılmış olanın dışında düşünme
6	General	remove something from the box v.	kutudan çıkarmak
7	General	take something out of the box v.	kutudan çıkarmak
8	General	check the box v.	kutucuğu işaretlemek
9	General	place one's ballot in the ballot box v.	oy sandığına oyunu atmak
10	General	not do as well as expected at the box office v.	gişede umduğunu bulamamak
11	General	be a failure in the box office v.	gişede umduğunu bulamamak
12	General	get into the box v.	kutunun içine girmek
13	General	enter the box v.	kutunun içine girmek
14	General	not do as well as expected at the box office v.	gişede beklediğini bulamamak
Phrasals
15	Phrasals	does (exactly) what it says on the box expr.	adından da belli zaten
16	Phrasals	does (exactly) what it says on the box expr.	adı üstünde
17	Phrasals	does (exactly) what it says on the box expr.	tam olarak neyse o
18	Phrasals	does (exactly) what it says on the box expr.	tam olması gerektiği gibi
19	Phrasals	does (exactly) what it says on the box expr.	işini yerine getiriyor
20	Phrasals	does (exactly) what it says on the box expr.	iş görüyor
21	Phrasals	does (exactly) what it says on the box expr.	tam söylendiği gibi
22	Phrasals	does (exactly) what it says on the box expr.	ne diyorsa o
Colloquial
23	Colloquial	a box on the ear n.	tokat
24	Colloquial	in the box seat [australia/new zealand] adv.	avantajlı durumda
25	Colloquial	in the box seat [australia/new zealand] adv.	çok uygun bir durumda
Idioms
26	Idioms	a box on the ear n.	tokat
27	Idioms	a box on the ear n.	şamar
28	Idioms	a box on the ear n.	beşkardeş
29	Idioms	does what it says on the box [ireland] n.	kutunun üstünde yazanı aynen yapar/bulursun
30	Idioms	does what it says on the box [ireland] n.	tanıtımında yazdığı gibi bir yer/şey
31	Idioms	does exactly what it says on the box [ireland] n.	kutunun üstünde yazanı aynen yapar/bulursun
32	Idioms	does exactly what it says on the box [ireland] n.	tanıtımında yazdığı gibi bir yer/şey
33	Idioms	thinking way out of the box n.	çözüm yolu için yaratıcı düşünme
34	Idioms	thinking way out of the box n.	çözüm için sınırların ötesinde düşünme
35	Idioms	thinking way out of the box n.	sorunu çözmek için yaratıcı düşünme
36	Idioms	the goggle-box n.	televizyon
37	Idioms	thinking inside the box n.	denenmiş ve onaylanmış yollardan gitme
38	Idioms	thinking inside the box n.	denenmiş ve etkililiği kanıtlanmış yolları/yöntemleri kullanma
39	Idioms	think out of/outside the box v.	kalıpların dışında düşünmek
40	Idioms	give a box on the ear v.	(birisinin) kulağını çekmek
41	Idioms	give a box on the ear v.	(birisinin) kulağını bükmek
42	Idioms	be first out of the box [us] v.	en önce yapan/ortaya atan olmak
43	Idioms	be knocked out of the box v.	(beyzbolda atıcı) (çok fazla vuruş kaçırdığı için) oyundan alınmak
44	Idioms	box the compass v.	düşüncesini/tutumunu tamamen değiştirmek
45	Idioms	box the compass v.	düşüncesini/tutumunu 180 derece değiştirmek
46	Idioms	box the compass v.	çark etmek
47	Idioms	box the compass v.	düşüncesinde/tutumununda tam tersi yöne dönmek
48	Idioms	box the compass v.	düşüncesinde/tutumunda tam tersi yönde değişiklik yapmak
49	Idioms	buy the box v.	ölmek
50	Idioms	buy the box v.	ölmek üzere olmak
51	Idioms	buy the box v.	kefeni hazır/biçilmiş olmak
52	Idioms	buy the box v.	mezarı hazır/kazılmış olmak
53	Idioms	buy the box v.	bir ayağı çukurda olmak
54	Idioms	come out of the box [us] v.	(bir şeye) iyi/kötü/hızlı vs. başlamak
55	Idioms	come out of the box [us] v.	piyasaya iyi/kötü/hızlı/yavaş vs. giriş yapmak
56	Idioms	come out of the box [us] v.	(bir şeye) iyi/kötü/hızlı/yavaş vs. başlangıç/çıkış yapmak
57	Idioms	knock (someone) out of the box v.	(beyzbolda atıcıyı) (çok fazla vuruş kaçırdığı için) oyundan almak
58	Idioms	buy the box v.	ölmek
59	Idioms	buy the box v.	ölmek üzere olmak
60	Idioms	box the compass v.	pusula üzerindeki 32 kerteyi saat yönünde saymak
61	Idioms	box the compass v.	belli bir meseledeki tutum veya bakış açısını tamamıyla tersine çevirmek
62	Idioms	box the compass v.	tam tersi yönde fikir değiştirmek
63	Idioms	come out of the box [us] v.	(bir şeye) iyi/kötü/hızlı/yavaş başlamak
64	Idioms	come out of the box [us] v.	piyasaya iyi/kötü/hızlı/yavaş giriş yapmak
65	Idioms	come out of the box [us] v.	(bir şeye) iyi/kötü/hızlı/yavaş giriş/başlangıç/çıkış yapmak
66	Idioms	think out of the box v.	alışılmışın dışına çıkmak
67	Idioms	think outside the box v.	alışılmışın dışına çıkmak
68	Idioms	think out of/outside the box v.	at gözlüğünü çıkarmak
69	Idioms	think inside the box v.	dar çerçeveden bakmak
70	Idioms	think inside the box v.	dar düşünmek
71	Idioms	think outside the box v.	geniş bir perspektiften bakmak
72	Idioms	stuff the ballot box v.	oy sandığında üçkağıt yapmak
73	Idioms	think outside the box v.	kalıpların dışında düşünmek
74	Idioms	stuff the ballot box v.	sandığa sahte oy atmak suretiyle veya başka türlü bir numara ile seçimi lehine çevirmeye çalışmak
75	Idioms	think out of the box v.	sıra dışı düşünmek
76	Idioms	stuff the ballot box v.	seçimde sandığa hile karıştırmak
77	Idioms	be first out of the box [us] v.	bir şeyi ilk yapan olmak
78	Idioms	be first out of the box [us] v.	ilk darbeyi vuran taraf olmak
79	Idioms	be first out of the box [us] v.	ilk skoru elde etmek
80	Idioms	be first out of the box [us] v.	ilk öne geçen taraf olmak
81	Idioms	knock (someone) out of the box v.	çok sayı kaçırdığı için bir atıcıyı oyun dışı bırakmak (beysbol)
82	Idioms	out-of-the-box adj.	ezber bozan
83	Idioms	in the wrong box [obsolete] adv.	yanlış yerde/durumda
84	Idioms	in the wrong box [obsolete] adv.	bulunduğu yerde/durumda kendini garip/tuhaf hisseden
85	Idioms	outside of the box adv.	bilinen kalıpların dışında
86	Idioms	outside of the box adv.	yaratıcı bir şekilde
87	Idioms	outside of the box adv.	geleneksel olmayan bir şekilde
88	Idioms	outside of the box adv.	orijinal bir şekilde
89	Idioms	like a jack-in-the-box expr.	hareketli
90	Idioms	out of the box expr.	norm dışı
91	Idioms	out of the box expr.	kural dışı
92	Idioms	out of the box expr.	normlar dışı
93	Idioms	like a jack-in-the-box expr.	kıpır kıpır
94	Idioms	right out of the box expr.	yepyeni
95	Idioms	right out of the box expr.	kullanıma hazır
96	Idioms	inside the box expr.	dar çerçeveden
97	Idioms	inside the box expr.	dar görüşlü
98	Idioms	inside the box expr.	at gözlüğüyle
99	Idioms	inside the box expr.	dar bir perspektiften
100	Idioms	inside the box expr.	standart
101	Idioms	inside the box expr.	kalıplara göre
102	Idioms	inside the box expr.	yenilikçi/yaratıcı olmayan
103	Idioms	not the sharpest tool in the box expr.	aptal
104	Idioms	not the sharpest tool in the box expr.	salak
105	Idioms	not the sharpest tool in the box expr.	akılsız
106	Idioms	not the sharpest tool in the box expr.	beyinsiz
107	Idioms	not the sharpest tool in the box expr.	alık
Speaking
108	Speaking	put in the box with your name on it expr.	bunu üzerinde ismin yazan kutuya koy
109	Speaking	put in the box with your name on it expr.	bunu üzerinde adının yazılı olduğu kutuya koy
110	Speaking	think beyond the box expr.	farklı açıdan düşün
111	Speaking	think outside the box expr.	farklı açıdan düşün
112	Speaking	think outside the box expr.	farklı açıdan bak
113	Speaking	think beyond the box expr.	farklı perspektiften yaklaş
114	Speaking	think beyond the box expr.	farklı açıdan bak
115	Speaking	think out of the box expr.	farklı açıdan düşün
116	Speaking	think outside the box expr.	farklı perspektiften yaklaş
117	Speaking	think out of the box expr.	farklı perspektiften yaklaş
118	Speaking	think out of the box expr.	farklı açıdan bak
119	Speaking	the cat is behind the box expr.	kedi kutunun arkasında
Politics
120	Politics	be turned upside down at the ballot box v.	sandığa gömülmek
121	Politics	punish (a party) at the ballot box v.	sandığa gömmek
122	Politics	go to the ballot box v.	sandığa gitmek
Computer
123	Computer	jack-in-the-box n.	sürpriz kutusu
124	Computer	check the box expr.	kutucuğu işaretleyin
Woodworking
125	Woodworking	box the heart v.	özoduna dokunmadan kerestenin dışını kesmek
Automotive
126	Automotive	out of the box n.	tamamen orijinal
Marine
127	Marine	box the compass v.	pusulanın otuz iki yönünü sırasıyla söyleyebilmek
128	Marine	box the compass v.	pusulaya göre kerterizleri sırasıyla saymak
Football
129	Football	the 6 yard box n.	altı pas
130	Football	the 6 yard box n.	altıpas
Baseball
131	Baseball	knock out of the box v.	sağlam vuruşlarla karşı takımın atıcısını oyun dışı bırakmak
Wagering
132	Wagering	in the box expr.	(tavlada) kaptanla oynanan oyun sonucu diğer tüm oyuncuların bahislerini kabul ederek
Cinema
133	Cinema	do well at the box office n.	iyi bir gişe yapmak
134	Cinema	do well at the box office v.	gişe yapmak
Slang
135	Slang	box on the table v.	masada kalmak
136	Slang	box on the table v.	ameliyat sırasında ölmek
137	Slang	box on the table v.	ameliyattan çıkamamak
138	Slang	watch the box v.	televizyon izlemek
British Slang
139	British Slang	not the brightest crayon in the box n.	aptal
140	British Slang	not the brightest crayon in the box expr.	beyinsiz