alet - Turc Anglais Dictionnaire

alet

Sens de "alet" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 118 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
alet device n.
Maybe a device to turn the energy field off.
Belki enerji alanını kapatacak bir alet.

More Sentences
alet tool n.
He didn’t have the tools necessary to take the computer apart.
Bilgisayarı parçalarına ayırmak için gereken aletler onda yoktu.

More Sentences
alet instrument n.
A sharp instrument was the cause of the wound.
Yaranın nedeni kesici bir aletti.

More Sentences
General
alet appliance n.
Experts believe an electrical appliance may have started the fire.
Uzmanlar yangını elektrikli bir aletin başlatmış olabileceğini düşünüyor.

More Sentences
alet device n.
It's a device for slowing one's rate of descent.
Alçalma hızını azaltmaya yarayan bir alet.

More Sentences
alet implement n.
More than 2 000 implements were confiscated.
2 000'den fazla tarım aletine el konuldu.

More Sentences
alet organ n.
John was trying to hide his organ with his hands.
John elleriyle aletini saklamaya çalışıyordu.

More Sentences
alet gadget n.
Firemen use gadgets to make their way in and out of a burning building.
İtfaiyeciler yanan bir binaya girip çıkmak için aletler kullanırlar.

More Sentences
alet tool n.
Electronic circuits also work with electricity and give the electric tool many features.
Elektronik devreler de elektrikle çalışır ve elektrikli alete birçok özellik kazandırır.

More Sentences
alet instrument n.
The costs of medical instruments are met by the government.
Tıbbi aletlerin masrafları devlet tarafından karşılanıyor.

More Sentences
alet equipment n.
Look, kid, I'm around dangerous equipment every day.
Bak evlat, ben her gün tehlikeli aletlere yakın çalışıyorum.

More Sentences
alet utensil n.
We need kitchen utensils such as bowls and spoons for our camping trip.
Kamp gezimiz için kase ve kaşık gibi mutfak aletlerine ihtiyacımız var.

More Sentences
Trade/Economic
alet equipment n.
Tom inspected the equipment carefully.
Tom aletleri dikkatle inceledi.

More Sentences
Technical
alet device n.
It's a device for slowing one's rate of descent.
İniş hızını yavaşlatan bir alet.

More Sentences
alet instrument n.
Medium pressure paint sprayers characterize different pressures at the instrument head and at the inlet.
Orta basınçlı boya püskürtücüler, alet kafasındaki ve girişteki farklı basınçları karakterize eder.

More Sentences
Informatics
alet instrument n.
It is a histogram usually acquired using an instrument called a mass spectrometer.
Genellikle kütle spektrometresi adı verilen bir alet kullanılarak elde edilen bir histogramdır.

More Sentences
Mechanic
alet tool n.
Each tool has its own protection devices, which should not be removed.
Her aletin çıkarılmaması gereken kendi koruma cihazları vardır.

More Sentences
Automotive
alet instrument n.
He has a metal instrument on the middle finger of his right hand.
Sağ elinin orta parmağında metal bir alet vardır.

More Sentences
alet tool n.
Are you using the right tool for the job?
İş için doğru aleti mi kullanıyorsunuz?

More Sentences
Slang
alet dick n.
I've got a big dick!
Büyük bir aletim var!

More Sentences
alet cock n.
Tom has a big black cock.
Tom'un büyük siyah bir aleti var.

More Sentences
General
alet burton n.
alet handle n.
alet jigger n.
alet vessel n.
alet gizmo n.
alet pawn n.
alet gimmick n.
alet instrumental n.
alet job n.
alet lever n.
alet aid n.
alet apparatus n.
alet rig n.
alet yoke [irish] n.
alet loom [scotland] n.
alet business n.
Colloquial
alet whing-ding n.
alet wing-ding n.
alet dingus n.
alet gazinkus n.
alet gazunkus n.
alet hootenanny [dialect] n.
alet whangdoodle n.
alet whangydoodle n.
Trade/Economic
alet tools n.
alet machine tools n.
alet utensil n.
Technical
alet gear n.
alet utensil n.
Mechanic
alet apparatus n.
Archaic
alet engine n.
Slang
alet ding-a-ling n.
alet junk n.
alet hubby's chubby n.
alet tallywacker n.
alet oscar n.
alet baloney pony n.
alet bone n.
alet box n.
alet crotch-cobra n.
alet dingle-dangle n.
alet dragon n.
alet bald-headed hermit n.
alet bald-headed mouse n.
alet one-eyed pants mouse n.
alet one-eyed pants snake n.
alet one-eyed snake n.
alet one-eyed trouser mouse n.
alet ding-dong n.
alet dingus n.
alet dingy n.
alet dipstick n.
alet dingle-dangle n.
alet dingle n.
alet bald-headed hermit n.
alet bald-headed mouse n.
alet baloney pony n.
alet goofus n.
alet junk n.
alet jonx n.
alet mickey n.
alet pocket-rocket n.
British Slang
alet boaby (glasgow) n.
alet blue veined custard chucker n.
alet purple headed custard chucker n.
alet dong n.
alet donger n.
alet knob n.
alet lad n.
alet love length n.
alet love rod n.
alet love muscle n.
alet mutton dagger n.
alet packet n.
alet pink oboe n.
alet pink cigar n.
alet pocket rocket n.
alet pork dagger n.
alet pork sword n.
alet purple headed womb broom n.
alet purple-headed warrier n.
alet shaft n.
alet tallywhacker n.
alet willy n.
alet wanger n.
alet todger n.
alet trouser snake n.
alet tummy banana n.
alet winkle n.
alet widgy n.
alet skin flute n.
alet womb broom n.
alet tadger n.
alet whanger n.
alet one-eyed trouser-snake n.
alet spam javelin n.
alet the trouser department n.

Sens de "alet" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
alet-edevat implement n.
General
elektrikli alet electrical appliance n.
Electrical appliances have made housework easier.
Elektrikli aletler ev işlerini kolaylaştırdı.

More Sentences
öğütücü (makine/alet vb) grinder n.
Pass me the pepper grinder.
Biber öğütücüyü uzatır mısın?

More Sentences
alet kutusu tool chest n.
Do you have a file in the tool chest?
Alet kutusunda bir törpün var mı?

More Sentences
takım (alet) utensil n.
Tom asked me to bring my own eating utensils.
Tom kendi sofra takımımı getirmemi istedi.

More Sentences
ızgara (alet) grill n.
Most luxury cars have huge grills in the front nowadays.
Bugünlerde çoğu lüks arabanın önünde kocaman ızgaralar var.

More Sentences
alet kutusu tool box n.
Tom carried the tool box into the garage.
Tom alet kutusunu garaja taşıdı.

More Sentences
alet edavat paraphernalia n.
All my fishing paraphernalia is in the car.
Balıkçılıkla ilgili bütün alet edavatım arabada.

More Sentences
alet çantası kit n.
Do you have flares in the kit?
Alet çantasının içinde işaret fişeği var mı?

More Sentences
alet seti tool set n.
The tool set consists of a saw, a hammer and a ruler and is made of FSC wood.
Alet seti bir testere, bir çekiç ve bir cetvelden oluşur ve FSC ağacından yapılmıştır.

More Sentences
kesici alet sharp object n.
Are there any liquids or sharp objects in your luggage?
Bavulunuzda sıvı veya kesici alet var mı?

More Sentences
alet çantası toolbox n.
I have a couple of wrenches in my toolbox.
Alet çantamda birkaç anahtar var.

More Sentences
alet kutusu toolbox n.
Tom got a toy hammer and toolbox for Christmas.
Tom Noel'de oyuncak bir çekiç ve alet kutusu aldı.

More Sentences
(mala, tırmık, bıçak vb.) alet sapı shank n.
One way to use the shank is to reduce it to heighten the elasticity of the joint.
Alet sapı, ek kısmının elastikiyetini arttırmak için kullanılabilir.

More Sentences
alet çalmak play an instrument v.
Can you play an instrument?
Bir müzik aleti çalabiliyor musun?

More Sentences
(alet vb.) idare etmek man v.
A pair of workers are manning the winch.
Bir çift işçi vinci idare ediyor.

More Sentences
Technical
alet çantası toolbox n.
Tell me who you gave your old toolbox to.
Bana eski alet çantanı kime verdiğini söyle.

More Sentences
alet sandığı tool chest n.
Do you have a file in the tool chest?
Alet sandığında bir dosya var mı?

More Sentences
alet kutusu tool box n.
Put the pliers in the tool box.
Penseyi alet kutusuna koy.

More Sentences
alet kutusu tool chest n.
Do you have a file in the tool chest?
Alet kutusunda bir eğen var mı?

More Sentences
General
özel alet aracılığıyla herhangi bir boşlukta bulunan havayı boşaltma exsufflation n.
iş saatlerini yazan alet timekeeper n.
alet takımı (belirli bir iş için) kit n.
zamanı çok hassas dilimler halinde ölçen alet chronometer n.
kaşe (alet veya bu aletle basılan işaret) stamp n.
kalp temposunu ayarlayan alet pacemaker n.
alet sigortası tools insurance n.
alet edevat gear n.
alet çantası workbag n.
alet olan kimse creature n.
güneşin fotoğrafını çeken alet heliograph n.
gebeliği önleyici (hap/alet) contraceptive n.
araba ile katedilen mesafeyi ölçen alet odometer n.
ameliyatta ağza takılan alet gag n.
alet edevat the whole outfit n.
bıçak bileyici alet knife sharpener n.
meteorolojik alet meteorological instrument n.
alet ustası insan homo habilis n.
alet tablosu instrument panel n.
yakıcı alet lighter n.
alet transformatörü instrument transformer n.
akım kesici alet chopper n.
rüzgar hızını ölçen alet anemometer n.
ızgara yüzeyindeki kömürü düzelten küçük ve kuvvetli bir alet firing hoe n.
kesici alet hack n.
zorla ilaç içirmeye yarayan alet drencher n.
alet kullanma tool using n.
yeni geliştirilmiş alet innovation n.
küçük alet gadget n.
alet hatası instrumental error n.
sinek öldürmeye yarayan saplı alet swatter n.
hava tazyiki ölçen alet barograph n.
alet yüksekliği height of instruments n.
nem gideren alet dehumidifier n.
sal ya da benzeri bir deniz aracının insan gücü ile suda hareket etmesini sağlayan alet oar n.
alet ile işleme tooling n.
alet tablosu dashboard n.
alet olan kimse stooge n.
sivri uçlu alet prong n.
durağan gazı uçucu bir sıvının buharı yardımıyla doygun hale getiren alet saturator n.
alet çantası kitbag n.
gerekli alet veya silahları sağlayan equipper n.
işlevi belli olmayan alet gizmo n.
alet takımı toolkit n.
alet edevat rig n.
alet edevat engine n.
sürmeye yarayan alet applicator n.
zayıf ışıklı alet taper n.
vızıldayan alet buzzer n.
oymacılıkta kullanılan bir alet pointel n.
alet yapma toolmaking n.
alet edevat satan dükkan toolshed n.
alet takımı tool set n.
alet edevat dolabı toolhouse n.
ameliyatta ağıza takılan alet gag n.
elektrodinamik alet electrodynamic instrument n.
alet üretme toolmaking n.
alet edilen kimse cat's paw n.
mekanik alet gimmer n.
çivi çakmakta kullanılan bir alet nail set n.
neolitik çağa ait yontma taş alet neolith n.
çivi çakmakta kullanılan bir alet nail punch n.
alet edevat paraphernalia n.
optik alet optical instrument n.
kenar süslemekte kullanılan alet rimmer n.
karıştırıcı alet mixer n.
alet kutusu apparatus container n.
kesici ve delici alet yarası stab wound n.
algılayıcı alet detecting instrument n.
sezici alet detecting instrument n.
(küçük) alet gadget n.
alet-edevat gadgetry n.
alet uzmanı tool-maker n.
alet yapan tool-maker n.
öğütücü alet veya makine grinder n.
neolitik çağa ait alet neolith n.
alet özelliği tool feature n.
cam kesici alet glass cutter n.
kadınların cezalandırılması için kullanılan bir alet branks n.
kadınların cezalandırılması için kullanılan bir alet scold's bridle n.
elektrikli alet electric appliance n.
piyon/maşa (alet olan kimse) stooge n.
paslı alet rusty tool n.
atmosfer basıncını kaydeden alet barograph n.
büyütücü alet amplifier n.
alet edevat odası toolshed n.
alet edevat dolabı toolshed n.
şifreli yazan alet cryptograph n.
kanal genişletici alet dilator n.
dağıtıcı alet dispenser n.
keskin ve delici alet atık kutusu sharps bin n.
keskin ve delici alet atık kutusu sharps bins n.
alet kemeri tool belt n.
kanal genişletici alet dilater n.
teknolojik alet technological tool n.
teknolojik alet technological apparatus n.
teknolojik alet technological device n.
alet takımı toolset n.
alet kullanan maymunlar tool-using monkeys n.
üzerinde birden fazla fırın gözü ve ocak bulunan ingilizlere özgü bir alet aga n.
fırın ve ocak olarak da kullanılan bir tür alet aga n.
teknolojik alet piece of technology n.
az parçalı alet gadget n.
alet yapımcısı toolmaker n.
çöpü ezip boyutunu küçülten alet trash compactor n.
alet çantası utility box n.
alet kutusu utility box n.
değerli taşların kesilmesinde kesme açılarını ölçen alet cadrans n.
kazıma için bir alet racloir n.
çıkarılabilir veya parçalara ayrılabilen alet takedown n.
uzaklık, yükseklik ve konum açısını çabuk bir şekilde ölçen alet tachymeter n.
başkalarına alet olan kimse cats-paw n.
başkalarına alet olan kimse cat's-paw n.
alet edilen kimse cats-paw n.
alet edilen kimse cat's-paw n.
toynaktan taş çıkaran alet hoof-pick n.
alet edevat paraphernalia n.
kabuklu yemişlerin içini çıkarmada kullanılan küçük, sivri uçlu alet nut pick n.
uzun süre boyunca ısısını koruyan malzemeden üretilmiş, ısıyı saklamakta kullanılan alet thermophore n.
mızrak veya dart atmak için kullanılan alet throwing-board n.
mızrak veya dart atmak için kullanılan alet throwing-stick n.
alet çantası tweese [obsolete] n.
alet çantası tweeze [obsolete] n.
alet veya silahın ince sivri çıkıntılı parçası tyne n.
bir şeyi sürmeye yarayan alet applier n.
zamanı güneş'in konumuna göre ölçen alet sundial n.
(bir şeyi) sabit tutan alet underpinning n.
çatılarda kullanılan kayrak taşını kesen bir alet zex n.
çatı kaplama levhalarını kesmek ve süslemek için kullanılan balta benzeri bir alet zax n.
alet-edevat layout n.
su derinliğini ölçen bir alet bathymeter n.
(bir şeyi) ters döndüren alet upsetter n.
yüzlük ayakkabı derisini ayakkabı maketinin üzerinde esnetmeye yarayan bir alet laster n.
iki çatallı bir alet bident n.
kare başlıklı alet quarrel n.
bıçaklı alet blader n.
bıçaklı alet kullanımı bladework n.
kurşun kafesi cilalamak için kullanılan ucu sivri ahşap alet latterkin n.
eski halatları açmak için kullanılan kancalı bir alet leaper n.
(silah, makine, alet) kullanım management n.
sıralar halinde ekim yapabilmek için toprağı işaretlemek üzere kullanılan alet veya parça marker n.
alet edevat habiliments n.
saat çanını çalan alet hammer n.
(yazım, sanat veya dekorasyonda) tuhaf veya gülünç bir alet whimsey n.
acayip alet whimwham n.
kaydırınca mekanizmayı harekete geçiren alet messenger n.
zamanın bir alet yardımıyla ölçümü metronomy n.
renk değerlerini belirlemek için kullanılan bir alet metrochrome n.
çok kısa zaman aralıklarını ölçen bir alet microchronometer n.
freze makinesinde kullanılan bir alet miller n.
alet kutusu workbox n.
alet çantası workbox n.
yazı yazmak için kullanılan alet writing implement n.
kitap şeklinde elektronik alet book n.
tırmığa benzeyen alet harrow n.
isveç peynirinin kaymağını kesmek için kullanılan alet harp n.
arp şeklinde alet harp n.
alet başlığı head n.
aynadan yansıyan güneş ışınlarıyla uzun mesafeli gözlemler yapmak için jeodezik ölçümde kullanılan bir alet heliotrope n.
eskiden dedikoducuları cezalandırmak için kullanılan metal çerçeveli bir alet brank n.
sıradan alet bromide n.
cimnastikte alet üzerinde asılı kalma hing [dialect] n.
domuz leşindeki kılları sıyırmaya yarayan keskin kenarlı bir alet hog scraper n.
iki parçayı birbirine tutturmak için kullanılan kıskaç alet holddown n.
sigara veya puroyu içerken tutmak için kullanılan dar boru şeklinde alet holder n.
iki parçayı birbirine tutturmak için kullanılan kıskaç alet hold-down n.
çengelli iğneye benzeyip örgüde ilmeklerin açılmasını önlemek için geçici olarak kullanılan alet holder n.
kötü amaca alet etme misimprovement n.
para üstü tutup vermek için kullanılan bir alet moneychanger n.
para üstü tutup vermek için kullanılan bir alet money changer n.
kör alet blunt tool n.
keskin olmayan alet blunt tool n.
(mekanik alet) salınma hunt n.
suçluyu kazığa oturtmak için kullanılan çivili veya kancalı alet ganch n.
bahçıvan alet edevatı garden tools n.
özellikle soygun amacıyla kullanılan telli alet garotte n.
alet-edevat gizmology n.
(saat mekanizması) parçaları birbiri içinde hareket eden birleşik bir alet gimmals n.
alet kullanma gimmickery n.
alet kullanma gimmickry n.
çok etkili alet go-devil [us] n.
dişe karşı yerleştirilerek işitme sinirine ses ileten bir alet dentiphone n.
plak ve tartarın dişlerden çıkarılması için kullanılan bir alet dentiscalp n.
temas ettiği şeyi aşağı indirmeye yarayan alet depressor n.
aşılamada kullanılan özel bir alet grafting iron n.
eskiden düşman gemisini basmadan önce yanaşmak için kullanılan, iple fırlatılan demir pençeli bir alet grappling n.
alet-edevat gubbings [uk] n.
yönlendirici kenarı, yüzeyi veya kanalı olan alet guide n.
halka ve bıçak ağzından oluşan ve tonsil benzeri çıkıntılı yapıları kesip çıkarmak için kullanılan cerrahi bir alet guillotine n.
ipi istenen pozisyonda tutması için olta çubuğuna takılan halka benzeri alet guide n.
eğirme, bobinleme gibi tekstil makinelerinde iplikleri yönlendirmeye yarayan küçük alet guide n.
aşınmış bir testereyi taşlamaya yarayan alet gummer n.
vernik yapımında zamkı eritip diğer malzemelerle karıştırmak için kullanılan alet gum pot n.
burma süsü yapmak için kullanılan alet guilloche n.
kurak bölgelerde av kuşlarının içtiği suyu koruyan alet guzzler n.
içkilerdeki alkol yüzdesini ölçmek için kullanılan bir alet oenometer n.
(yaygın enfeksiyonun lokalize tahliyesi için hayvan derisi altına yerleştirilen kıl veya ipek) alet rowel n.
hindistan'da derin kuyulardan su çekmek için kullanılan bir alet churrus n.
su boşaltıcı alet dewaterer n.
saati gösteren alet dial [obsolete] n.
küçük kullanışlı alet doodah [uk] n.
demir alet iron n.
prizmatik renkleri gösteren bir alet iriscope n.
(köstebek yakalayıcılarının kullandığı) geniş bıçaklı ucu olan bir alet paddle staff n.
yazıların, çizimlerin çoğaltılması için kullanılan bir alet papyrograph n.
sivri uçlu alet pick [dialect] [uk] n.
argacın arıştan geçirilmesi için kullanılan sivri uçlu alet pick-up stick n.
açmak, tutmak için kullanılan sivri uçlu alet pick n.
çatallı alet pick [dialect] [uk] n.
yangınla mücadelede kullanılan bir tür alet pike pole n.
kumaş kenarlarına fisto açmaya yarayan alet pinking iron n.
esnek telden yapılan ve pipo sapının temizliğinde kullanılan bir alet pipe cleaner n.
tuhaf alet crotchet n.
kancalı ufak alet crotchet [obsolete] n.
bir şeyi kapalı tutan alet fastener n.
küreğe benzeyen karıştırıcı alet paddle n.
(askeri ambulansta) cerrahi alet ve ilaçların konduğu kapaklı kutu panier n.
(askeri ambulansta) cerrahi alet ve ilaçların koyulduğu kapaklı kutu pannier n.
duvar ustalarının açı oluşturmak için kullandığı bir alet sauterelle n.
bağlı parçaları ayıran alet decoupler n.
örgü yumurtasına benzer alet darner n.
mat veya alet üzerinden havaya balıklama atlayıp öne yuvarlanma dive n.
tombala oynamakta kullanılan bir alet dobber [us] n.
köpek kulübesine benzer açıklığı olan alet kapağı dog house n.
bir şeye vurmak için kullanılan düz ve geniş alet (sineklik) flap [obsolete] n.
vurarak sinek öldürmeye yarayan yelpaze biçimli alet fly flap n.
vurarak sinek öldürmeye yarayan yelpaze biçimli alet fly-swat n.
delici alet pricker n.
demir uçlu alet pritchel n.
keskin uçlu alet pritch [dialect] [uk] n.
telgraf mesajı kaydeden alet printer n.
tahmin yapan alet predicter n.
kepçeyle çalışan alet scooper n.
pas çıkarma kalemli alet scratcher n.
atın terini alan ahşap veya metal alet scraper n.
fazla tabakayı çıkarmaya yarayan alet scraper n.
karı buzdan ayıran alet scraper n.
borumsu hassas yapıların incelenmesinde kullanılan ince alet seeker n.
hapiste adam bıçaklamak için sivriltilmiş el yapımı alet shank n.
hasırları eşit genişlikte çekmeye yarayan alet shave n.
alet edevat ile çalışma sanatı shop n.
eğik hale getiren alet slanter n.
yasadışı kesici alet kullanımı slashing n.
kesici alet slasher n.
düzeltici bir alet türü slickener n.
düzleştirici alet smooth n.
pürüz giderici alet smooth n.
(alet) birbirine geçip yuvasına oturma sesi sneck n.
çoklu alet multi-tool n.
bir diğer nesneyi geri doğru hareket ettiren alet pushback n.
nesneleri belirli noktalara yerleştiren alet spotter n.
(tırmık) alet sapı stale n.
düzleştirici alet stretcher n.
alet edavat hardware n.
benek oluşturmaya yarayan alet spattle n.
duman çıkaran alet fumigator n.
delinmiş petrol kuyusunu onarmaya yarayan alet swage n.
süpürme hareketi ile çalışan alet sweep n.
kötü emellerine alet etmek abuse v.
alet olmak be an instrument v.
alet olmak be an instrument to v.
alet etmek make an instrument v.
kirli emellerine alet etmek abuse v.
bir alet veya ekipmanı daha kullanışlı hale getirmek için geliştirmek, iyileştirmek macgyver v.
karıştırıcı (alet) kullanmak mix v.
hayvan derisine kıl veya ipek alet yerleştirmek rowel v.
sivri uçlu bir alet ile vurarak oluşturmak peck v.
(çalışılan parça üzerinde) ileri geri hareket eden bir alet aracılığıyla düz yüzey oluşturmak shape v.
kötü emellere alet etmek prostitute v.
(alet) kafasına göre çalışmak putter v.
(silah veya alet) kullanmak sownd v.
sivri bir alet ile parçalamak stick v.
sivri bir alet ile öldürmek stick v.
(makine veya alet edevatı) koruyucu duvarla örtmek house v.
(makine, alet) depoda muhafaza etmek house v.
birçok işe uygun (alet) versatile adj.
hassas (alet) delicate adj.
hassas (alet) precise adj.
(alet vb) duyarlı delicate adj.
alet kullanmadan barehanded adj.
iki çatallı (alet) bidental adj.
el işi ile bu iş için gerekli alet ve beceriler ile ilişkili mechanical adj.
el işi ile bu iş için gerekli alet ve becerilere ait mechanical adj.
ıvır zıvır alet olan gadgety adj.
oldowan alet kültürü ile ilgili oldowan adj.
oldowan alet kültürüne ait oldowan adj.
afrika'da ortaya çıkmış ilkel bir taş alet kültürü ile ilgili oldowan adj.
afrika'da ortaya çıkmış ilkel bir taş alet kültürüne ait oldowan adj.
(alet) dirsek gibi bükülmüş coudé adj.
alet kullanmadan freehand adv.
alet kullanmadan free-handed adv.
tek yönde ışıma gerçekleştiren alet anlamına gelen bir son ek -stat suf.
tek yönde yansıtan alet anlamına gelen bir son ek -stat suf.
atı burnunu kıstırarak zapt etmeye yarayan alet barnacle n.
Phrasals
(birini/bir şeyi) gerekli parça, ekipman, kıyafet, alet ile donatmak/teçhiz etmek fit (someone or something) up with (something) v.
(birini) bir şakaya alet etmek put (something) over on (one) v.
(birine/bir hayvana bir alet/aparat yardımıyla) yemek yedirmek feed (someone or an animal) with (something) v.
(gerekli parça, ekipman, kıyafet, alet ile) donatmak/teçhiz etmek fit with (something) v.
bir şakaya alet etmek put something over on v.
-i şakaya alet etmek put one over on v.
(birini) bir şakaya alet etmek put one over on (one) v.
(bir alet) kullanarak kaydetmek record from (something) v.
gerekli alet edevatla donanmak tool up v.
gerekli alet edevatla donatmak tool up v.
(bir alet) kullanmak work with (something) v.
(alet vb.) bozulmak pack up [uk] v.
Phrases
erkeklerin araba ve alet edevata karşı aşırı ilgisini belirten bir ifade boys and their toys expr.
Proverb
alet işler, el övünür a bad workman always blames his tools
sen alet edevattan haber ver, işi biz yaparız give us the tools, and we will finish the job
alet işler, el övünür a poor craftsman blames his tools
alet işler, el övünür it's a poor workman who blames his tools
alet işler, el övünür it's a poor carpenter who blames his tools
alet işler el övünür a bad workman blames his tools
Colloquial
kesici alet bladed article n.
enerji tasarruflu olduğu halde daha basit teknoloji kadar verimli olmayan alet eco-bling n.
havadaki dumanı filtreleyen alet smoke eater n.
adı hatırlanmayan bir alet/bir şey fakus n.
adı hatırlanmayan bir alet/bir şey gazunkus n.
adı hatırlanmayan bir alet/bir şey gazinkus n.
top yapan alet baller n.
alkolü asetik asitle oksitlemek için kullanılan bir alet vinegar lamp n.
küçük alet jigger n.
küçük alet johnson n.
sol elle kullanılan ingiliz anahtarı (böyle bir alet yoktur, acemi biriyle dalga geçmek için kullanılır) left-handed monkey wrench n.
Idioms
kağnı gibi program ya da alet boat anchor n.
tam olarak bilinmeyen/anlaşılmayan alet veya işlem black box n.
tam olarak bilinmeyen/anlaşılmayan alet veya işlem a black box n.
hayali/gerçekte var olmayan bir alet sky hook n.
eskiden işkence yapmak için kullanılan tahta at şeklinde alet wooden mare n.
eskiden genelde askeri cezalarda işkence için kullanılan tahta at şeklinde alet wooden mare n.
(bir şeyde) çok iyi/verimli bir alet, kimse lean, mean (something) machine n.
sıkı bir çalışmaya hazır ve nazır kimse, alet lean, mean (something) machine n.
politikaya alet etmek play politics with something v.
(şaka yollu) birini kötü emellerine alet etmek have one's wicked way with somebody v.
ameliyat sırasında kazara hastanın bedeni içerisinde tıbbi alet veya malzeme bırakmak/unutmak bury the hatchet v.
(eşya, alet) uzun zamandır el değmemiş olmak collect dust v.
(şaka yollu) birini kötü emellerine alet etmek have your way with somebody  [old-fashioned] [humorous] v.
(şaka yollu) birini kötü emellerine alet etmek have your wicked way with somebody  [old-fashioned] [humorous] v.
(şaka yollu) birini kötü emellerine alet etmek have your (wicked) way with somebody [old-fashioned] [humorous] v.
alet işler, el övünür a bad carpenter blames his tools expr.
Trade/Economic
kaydeden alet register n.
borsa fiyatlarını şeride kaydeden alet ticker n.
alet edevat listesi tool list n.
çalışanların giriş çıkış saatlerini kaydeden alet telltale n.
Law
el, sicim ya da başka bir yardımcı alet ile boğulma strangulation n.
alet edilen kimse cat's paw n.
eskiden isyan çıkaran asilerin cezalandırılması için kullanılan bir alet castigatory n.
keskin olmayan bir alet a blunt instrument n.
toprak sahibinin kiracıya verdiği tarım alet edevatı steelbow [scotland] n.
Politics
imf'nin alet çantası imf's toolkit n.
alet etmek mediatize v.
alet etmek mediatise v.
Institutes
tarım alet ve makineleri test merkezi müdürlüğü directorate of agricultural equipment and machinery testing centre n.
tarım alet ve makineleri test merkezi müdürlüğü directorate of testing center of agricultural equipment and machinery n.
Industry
posta pullarını iptal etmek için kullanılan alet bumper n.
petrol rafinerilerinde mumu parafin distilatlarından soğutma yoluyla çıkarmaya yarayan bir alet chiller n.
yüzeydeki istenmeyen malzemeyi gideren alet chipper n.
pürüzlülüğü gideren alet chipper n.
atık ürünleri sıkıştırarak küçülten bir alet densifier n.
deri tanenlemede kullanılan alet grainer n.
yazdırılan sayfayı tutan alet gripper n.
hadde tezgahında malzemeyi kalıba çeken alet gripper n.
metal eritmede kullanılan ve gazı plazmaya dönüştüren bir elektrikli alet plasma torch n.
(bazı silindir preslerde) kağıdı silindirden kurtarmaya yarayan uzun ibreli bir alet shoefly n.
çatı kaplamada kullanmak üzere arduvaz levhaları şekillendirmeye ve çiviler için üzerlerinde delikler açmaya yarayan balta uçlu bir alet slate ax n.
işlem sırasındaki belirli bir aralıkta hareketsiz olmak (hareketli alet veya makine parçası) dwell v.
Media
erkeklere yönelik olup moda, alet-edevat, çekici kadınlar gibi içeriklere yer veren dergi türü lad mag n.
(kamera veya ses aleti) bir diğer alet ortadan kaybolurken ortaya çıkmak cross-fade v.
Technical
sıvı bulanıklığını ölçen alet nephelometer n.
kesere benzer bir alet hack hammer n.
alet yapan toolmaker n.
alet montajı tool mounting n.
alet kiti instrument kit n.
titreyen kamışlı alet vibrating reed instrument n.
alet çerçevesi instrument frame n.
alet dolabı aydınlatma plough main beam n.
alet paneli instrument panel n.
alet yapımcısı tool maker n.
alet kablosu instrumentation cable n.
hassas işlere mahsus alet precision tool n.
alet gürültüsü set noise n.
alet operatörü instrument man n.
çift metalli alet bimetallic instrument n.
çiftmetalli alet bimetallic instrument n.
alet takımı outfit n.
devinen mıknatısli alet moving magnet instrument n.
alet braketi instrument bracket n.
alet braketi kiti instrument bracket kit n.
alet gürültüsü intrinsic noise n.
ısılçiftli alet thermocouple instrument n.
sütün ağırlığını ölçen alet galactometer n.
alet tutacağı toolpost n.
çivi, cıvata çıkarmak ya da takmak için kullanılan alet punch n.
bir şeyi yerinde tutan bir alet holdfast n.
alet tutucusu tool retainer n.
kaynak yapmada kullanılan alet weldor n.
alet kiti tool kit n.
alet takımı tool kit n.
hassas alet precision instrument n.
tel kesmek için kullanılan bir alet nipper n.
alet yüksekliği height of instrument n.
alet takımı gang n.
çok küçük taneciklerin veya dişlerin büyüklüğünü ölçmekte kullanılan alet eriometer eryometre n.
alet plakası instrument plate n.
alet tutucu toolpost n.
alet konsolu instrument console n.
alet dolabı tool cabinet n.
sıvıların donma noktasını ölçmek için kullanılan alet cryoscope n.
kombine alet combination instrument n.
delikleri büyütmek için kullanılan bir alet hand reamer n.
kombine alet comb. instrument n.
alet ekipmanı tool equipment n.
kalınlık ölçmek için kullanılan bir alet pachymeter n.
optik alet optical instrument n.
alet yapımcı mengenesi tool maker's vise n.
kesmek için kullanılan herhangi bir alet hack n.
alet paneli plakası instrument panel plate n.
alet muhafazası instrument casing n.
alet elemanı instrument member n.
gölge göstergeli alet shadow column instrument n.
ısıl alet thermal instrument n.
alet çubuğu tool bar n.
alet çantası tool bag n.
basınç değişimlerini algılayan ve bunları dalgıcın okuması için derinlik ölçüsüne çeviren alet depth gauge n.
silindir çaplarının ölçülmesinde kullanılan alet internal dial gauge n.
alet alt tespit vidası hold-down screw n.
cıvata gibi iki nesneyi birbirine bağlamak için kullanılan alet fastener n.
alet arabası tool trolley n.
çift yönlü telgraf gönderici alet quadruplex n.
güneşin fotoğrafını çeken alet heliograph n.
alet takımı tools n.
optik eksenin konumunu belirlemede kullanılan alet axometer n.
nil nehri taştığı zaman suyun yüksekliğini ölçmek için kullanılan alet nilometer n.
ağaç kabuğu kalınlığı ölçen alet bark gauge n.
kaydedici alet recording instrument n.
sinyal veren alet buzzer n.
doğrudan eylemli alet direct acting instrument n.
elektronik aygıtları yıldırımdan koruyan alet lightning arrester n.
güvenilir alet reliable instrument n.
keskin ağızlı alet edge tool n.
genişletilmiş ölçekli alet expanded scale instrument n.
alet yüksekliği height of instruments n.
sıfırı içermeyen alet instrument with suppressed zero n.
alet tablosu instrument board n.
alet hatası instrumental error n.
katar ışığı alet tablosu lighting panel n.
alet düzeni instrumentation n.
alet operatörü instrument operator n.
alet sabiti instrument constant n.
hassas alet precision tool n.
değeçli alet instrument with contacts n.
alet okuma instrument reading n.
ışıklı göstergeli alet instrument with optical index n.
alet tutucusu tool holder n.
akım miktarını ölçen alet ammeter n.
alet takımı kit n.
iki nesneyi birbirine bağlamak için kullanılan alet fastener n.
delik veya yiv açmak için kullanılan kesici alet die n.
metal ve diğer maddeleri şekillendirmek için kullanılan alet die n.
uçağın yerden yüksekliğini gösteren alet altimeter n.
elektrik akımındaki titreşimleri kaydeden alet oscillograph tube n.
kablo gerilimini ayarlamak için kullanılan alet turnbuckle n.
cereyanı kesen alet cutout n.
iten traktörle uçak arasındaki bağlantıyı sağlayan alet tow bar n.
motorun devir sayısını ölçen alet tachometer n.
uçağın yav hareketini kontrol eden alet yaw damper n.
eğik bir yüzeyde ölçülen bir açının yatay bir yüzey üzerindeki izdüşümünü almakta kullanılan alet angulator n.
alet yapıcısı toolmaker n.
alet çantası kit n.
oynar demirli alet moving-iron instrument n.
devinen ölçekli alet moving scale instrument n.
devinen mıknatıslı alet moving magnet instrument n.
alet edevat paraphernalia n.
alet edevat appurtenances n.
imleçli alet pointer instrument n.
alet taşlama tezgahı tool grinder n.
alet sapı tool handle n.
alet odası tool room n.
alet dayağı tool post n.
alet edevat deposu tool house n.