between - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

between

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "between" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 19 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
between adv. arasında
between adv. arasına
General
between adv. araya
between adv. ortada
between adv. ortasında
between adv. arasına
between adv. arada
between adv. arasında
between prep. aralarında
between prep. ortak çabasıyla
between prep. ortak etkisiyle
between prep. ortak mülkiyetinde
between conj. ila
Phrases
between adv. birlikte
between adv. hepsinin birlikte
between prep. beraber
between expr. beraberce
Textile
between n. ağır kumaşlara ince dikiş atmak için kullanılan bir tür iğne
Geography
between n. georgia eyaletinde yerleşim yeri

Sens de "between" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
General
meantime between failures n. arızalar arası ortalama zaman
sexual relations between individuals who are closely related n. ensest
gap between rich and poor n. zengin ile fakir arasındaki uçurum
mean time between failure n. arıza arası ortalama zaman
between the lines n. satır araları
the period between n. zaman periyodu
transfer between customs n. gümrükler arasında transfer
go-between n. aracı
go-between n. arabulucu
conflict-disagreement-dispute between generations n. nesiller arası ihtilaf
go-between n. çöpçatan
gap between n. aradaki fark
distinction between n. aradaki fark
clash between the police and the demonstrators n. polis ile göstericiler arasında yaşanan arbede
clash between the police and the demonstrators n. polis ile göstericiler arasında yaşanan çatışma
time between dog and wolf n. köpek ve kurt arasındaki zaman
the linkage between observation and reality n. gözlem ve gerçeklik arasındaki bağ
trancastions between related parties n. ilişkili kişiler arasındaki işlemler
trancastions between related parties n. ilgili taraflar arasındaki işlemler
go-between n. elçi
(the difference between...) getting bigger n. makasın gittikçe açılması
meantime between failures n. arızalar arası ortalama süre
differences between male and female brains n. dişi beyni ile erkek beyni arasındaki farklar
go-between n. uzlaştırıcı
go-between n. bağlantı linki
go-between n. köprü
go-between n. farklı iki gruba ait kimse
go-between n. simsar
go-between n. tellal
in-between n. orta düzey
in-between n. aracı
come-between n. araya giren şey
come-between n. araya giren kimse
be few and far between v. nadir rastlanmak
ply between v. işlemek
come between v. araya girmek
stand between v. aracılık yapmak
discriminate between v. ayrım yapmak
read between the lines v. kapalı anlamını keşfetmek
smooth things over between v. barıştırmak
cause a rift between v. aralarını açmak
take the bit between one's teeth v. gemi azıya almak
seesaw between two opinions v. iki arada bir derede kalmak
be a close friendship between v. arasından su sızmamak
go between v. araya girmek
shuttle back and forth between two countries   v. iki ülke arasında mekik dokumak  
draw a parallel between v. karşılaştırmak
be torn between two choices v. iki cami arasında kalmış beynamaza dönmek
stand between v. korumak
come between friends v. arkadaşların arasına girmek
be in between v. aralığında olmak
ply between v. gidip gelmek
come between two friends v. iki arkadaşın arasına girmek
come between v. aralarına girmek
differentiate between v. fark gözetmek
be caught between two fires v. iki ateş arasında kalmak
be few and far between v. çok seyrek olmak
take the bit between one's teeth v. söz dinlememek
read between the lines v. bir yazıdaki kapalı anlamı keşfetmek
stir up trouble between people v. müzevirlik etmek
vary between v. arasında değişmek
draw a parallel between v. benzetmek
sandwich between v. iki şeyin arasına sıkıştırmak
ply between v. (arasında) düzenli seferler yapmak
buy something between themselves v. bir şeyi ortaklaşa satın almak
alternate between v. arasında gidip gelmek (iki durum)
stand between v. arabuluculuk yapmak
cause a fit between v. araya nifak sokmak
destroy the friendship between v. aralarını bozmak
cause a fit between v. nifak sokmak
be caught (between) v. sıkışmak
be irresolute (between different opinions) v. kararsız kalmak
be undecided (between different opinions) v. karar kılamamak
be irresolute (between different opinions) v. karar kılamamak
be undecided (between different opinions) v. kararsız kalmak
remain in between v. arasında kalmak
be between a rock and a hard place v. iki arada kalmak
be between a rock and a hard place v. iki arada bir derede kalmak
be torn between v. iki arada kalmak
be torn between v. iki arada bir derede kalmak
choose between v. ikisinden birini seçmek
range between v. aralığında seyretmek
differentiate (between) v. fark gözetmek
differentiate (between) v. ayrım gözetmek
go between v. arasında gidip gelmek
shuttle between v. arasında gidip gelmek
establish a correlation between v. irtibatlandırmak
act as a go-between v. köprü olmak
intervene between v. araya girmek
distinguish between v. bölmek
distinguish between v. ayırmak
fluctuate between something and something else v. arasında dalgalanmak
forge a link between v. arasında bağ kurmak
establish connection between v. bağlantı sağlamak
protect/pursue the balance between v. arasındaki dengeyi gözetmek
divide between v. paylaştırmak
divide between v. bölüştürmek
be halfway between v. iki noktanın tam ortasında olmak
be torn between two choices v. iki seçenek arasında kalmak
balance between v. denge kurmak
balance between v. dengeyi kurmak
support between bearings v. yataklamak
apportioned between adj. arasında bölüştürülmüş
divided between adj. arasında paylaştırılmış
divided between adj. -arasında bölünmüş
in-between adj. orta
in-between adj. aracı
stretching between adj. arasında uzanan
in-between adj. arada kalmış
far between adv. nadiren
in between adv. arada
between now and tomorrow adv. yarına kadar
in between adv. aralıkta
between whiles adv. bazen
between parentheses adv. parantez içinde
between whiles adv. arada sırada
between the lights adv. tan vakti ile şafak zamanlarında
far between adv. seyrek
between two team adv. iki takım arasında
by and between adv. tarafından aralarında
by and between adv. tarafından ve aralarında
between these dates adv. bu tarih aralığında
between 1999 and 2003 adv. 1999-2003 arası
between 1999 and 2003 adv. 1999-2003 arasında
between the hours of adv. saatleri arasında
between four in the afternoon and midnight adv. öğleden sonra dört ile gece yarısı arasında
between dream and reality adv. hayal ile gerçek arasında
in between prep. arasında
between and prep. ile arasında
from between prep. arasından
varying between prep. arasında değişen
betwixt and between prep. ne bu ne o
from between prep. arkasından
in between prep. aradan
between the dates prep. tarihleri arasında
in between prep. aralarında
ranging between prep. arasında değişen
in between prep. ikisi arasında
between the years of prep. seneleri arasında
between the years of prep. yılları arasında
relationship between prep. arasındaki ilişki
betwixt and between prep. ne o ne bu
betwixt and between prep. ikisinin ortası
between the dates of prep. bu tarih aralığında
between the range of prep. aralığında
btw (between) prep. arasında
Phrasals
go-between n. aracı
go-between n. arabulucu
go-between n. çöpçatan
get between v. arasına yetişmek
arbitrate between v. aralarını bulmak
arbitrate between (someone and someone else) v. (biriyle diğerinin) aralarını bulmak
arbitrate between v. uzlaştırmak
arbitrate between (someone and someone else) v. uzlaştırmak
arbitrate between v. barıştırmak
arbitrate between (someone and someone else) v. barıştırmak
arbitrate between v. (iki veya daha çok tarafı) uzlaştırmak
arbitrate between v. (iki veya daha çok tarafı) barıştırmak
arbitrate between v. (iki veya daha çok taraf arasındaki) anlaşmazlığı gidermek/çözmek
arbitrate between v. (iki veya daha çok taraf arasındaki) sorunu gidermek/çözmek
arbitrate between v. (iki veya daha çok taraf arasında) anlaşma sağlamak/ara buluculuk yapmak
arbitrate between (someone and someone else) v. (iki tarafı) uzlaştırmak
arbitrate between (someone and someone else) v. (iki tarafı) barıştırmak
arbitrate between (someone and someone else) v. (iki taraf arasındaki) anlaşmazlığı gidermek/çözmek
arbitrate between (someone and someone else) v. (iki taraf arasındaki) sorunu gidermek/çözmek
arbitrate between (someone and someone else) v. (iki taraf arasında) anlaşma sağlamak/ara buluculuk yapmak
drive between v. bir yerden başka bir yere arabayla gitmek
fall between (two things) v. (bir şeyle başka bir şey/iki şey) arasına düşmek
fall between (two things) v. (bir şeylerin) arasına girmek
fall between (something and something else) v. (bir şeyle başka bir şey/iki şey) arasına düşmek
fall between (something and something else) v. (bir şeylerin) arasına girmek
get between v. (bir kişi veya şeyle başka bir kişi veya şey/iki kişi veya şey) arasına girmek/sızmak
get between v. (bir kişi veya şeyi başka bir kişi veya şeyden/iki kişi veya şeyi birbirinden) ayırmak/uzaklaştırmak
get between (someone or something and someone or something else) v. (bir kişi veya şeyle başka bir kişi veya şey/iki kişi veya şey) arasına girmek/sızmak
get between (someone or something and someone or something else) v. (bir kişi veya şeyi başka bir kişi veya şeyden/iki kişi veya şeyi birbirinden) ayırmak/uzaklaştırmak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasında havada/asılı kalmak
hover between (something) and (something else) v. üzerinde uçmak/tur atmak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız olmak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) kararsız kalmak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) bocalamak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) tereddüt etmek
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) tereddütte kalmak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) duraksamak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikte kalmak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikli olmak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) ikilemde kalmak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) gidip gelmek
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) karar verememek
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki kararı havada/askıda bırakmak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki karar havada/askıda kalmak
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasında havada/asılı kalmak
hover between something (and something else) v. üzerinde uçmak/tur atmak
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız olmak
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) kararsız kalmak
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) bocalamak
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) tereddüt etmek
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) tereddütte kalmak
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) duraksamak
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikte kalmak
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikli olmak
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) ikilemde kalmak
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) gidip gelmek
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) karar verememek
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki kararı havada/askıda bırakmak
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki karar havada/askıda kalmak
intersperse (something) between (something) v. (bir şeyi başka bir şeyin) arasına dağıtmak
intersperse (something) between (something) v. (bir şeyi) yer yer (bir şeyle) süslemek
intersperse something between something v. (bir şeyi başka bir şeyin) arasına dağıtmak
judge between (someone or something and someone or something else) v. iki zıt kişi veya şey arasında karar vermek
judge between (someone or something and someone or something else) v. iki zıt kişi veya şey arasında seçim yapmak
step between (someone or something) v. (iki veya daha çok kişi veya şey) arasında yavaş yavaş yürümek
step between (someone or something) v. (iki veya daha çok kişi veya şey) usulca yürümek
step between (someone or something) v. (iki veya daha çok kişi veya şey) dikkatlice yürümek
step between (someone or something) v. (iki veya daha çok kişi veya şey) adımlarını dikkatle atmak
step between (someone or something) v. (iki veya daha çok kişi veya şey) parmaklarının ucuna basmak
step between (someone or something) v. (iki kişi veya şey) arasına girmek/adım atmak
step between (someone or something) v. (anlaşmazlık içindeki iki kişi veya gruba) müdahale etmek
step between (someone or something) v. araya girmek
step between (someone or something) v. (iki kişi veya grup) arasındaki anlaşmazlığa karışmak
step between (someone or something) v. (iki kişi veya grubun) arasını yapmak
step between (someone or something) v. (iki kişi veya grubu) uzlaştırmak/barıştırmak
step between (someone or something) v. (iki kişi veya grup) arasında ara buluculuk yapmak
step between (someone or something and someone or something else) v. (iki kişi veya şey) arasına girmek/adım atmak
tear between v. arasında kararsız bırakmak
tear between v. arasında ikircikli bırakmak
tear between v. arasında tereddütte bırakmak
tear between v. ikilemde bırakmak
tear between v. iki arada bir derede bırakmak
tear between v. iki arada bırakmak
tear between v. ikiye bölmek
decide between two v. arasında bir karar vermek
decide between two v. arasında bir seçim yapmak
stand between v. arasında durmak
run between v. arasından gidip gelmek/koşturmak
discern between v. ayırt etmek
migrate between v. bir yerden başka bir yere göç edip durmak
waver between someone and someone else v. iki kişi arasında kararsız kalmak
oscillate between someone and someone v. iki şey arasında kalmak (karar verememek)
oscillate between someone and someone v. iki seçenek arasında kararsız kalmak
split something between (something and something else) v. (iki kişi) arasında bölüştürmek
divvy something up between two v. (iki kişi) arasında bölmek/paylaştırmak
commute between v. (ev ile iş) (iki şehir/yer vb) arasında gidip gelmek
vacillate between v. ...arasında kararsız kalmak
mediate between v. (iki kişi arasında) arabuluculuk yapmak
interpose someone between people v. (birini/birilerinin) arasına sokmak
split something between (someone and someone else) v. (iki kişi) arasında bölüştürmek
drive between v. bir yerden bir yere araçla gitmek
drive between v. iki yer/şey arasında araçla seyahat etmek
drive between v. iki yer/şey arasında araçla ulaşım sağlamak
drive between v. iki yer/şey arasında araçla gidip gelmek
drive between v. iki yer/şey arasında araçla gitmek
drive between v. iki yer/şey arasında araçla ulaşım sağlamak
drive between v. iki yer/şey arasında araçla seyahat etmek
drive between v. iki yer/şey arasında araçla gidip gelmek
hover between (something) and (something else) v. iki şey arasında asılı kalmak
hover between (something) and (something else) v. havada asılı kalmak
hover between (something) and (something else) v. (iki şey arasında) gidip gelmek
hover between (something) and (something else) v. (iki şey arasında) kararsız kalmak/karar verememek
hover between (something) and (something else) v. muallakta kalmak/olmak
hover between (something) and (something else) v. sürüncemede kalmak
hover between (something) and (something else) v. seçenekler arasında bir karar vermeye çalışmak
hover between (something) and (something else) v. seçenekler arasından bir seçim yapmaya çalışmak
hover between (something) and (something else) v. seçenekler arasında bocalamak
hover between something (and something else) v. iki şey arasında asılı kalmak
hover between something (and something else) v. havada asılı kalmak
hover between something (and something else) v. (iki şey arasında) gidip gelmek
hover between something (and something else) v. (iki şey arasında) kararsız kalmak/karar verememek
hover between something (and something else) v. muallakta kalmak/olmak
hover between something (and something else) v. sürüncemede kalmak
hover between something (and something else) v. seçenekler arasında bir karar vermeye çalışmak
hover between something (and something else) v. seçenekler arasından bir seçim yapmaya çalışmak
hover between something (and something else) v. iki seçenek arasında kalmak
hover between something (and something else) v. seçenekler arasında bocalamak
judge between (someone or something) (and someone or something else) v. (iki veya bir kaç şey/kişi) arasında seçim yapmak
judge between (someone or something) (and someone or something else) v. (iki veya birkaç şeyden/kişiden) birine karar vermek
judge between (someone or something) (and someone or something else) v. (iki veya birkaç şeyden/kişiden birinde) karar kılmak
judge between (someone or something and someone or something else) v. (iki veya bir kaç şey/kişi) arasında seçim yapmak
judge between (someone or something and someone or something else) v. (iki veya birkaç şeyden/kişiden) birine karar vermek
judge between (someone or something and someone or something else) v. (iki veya birkaç şeyden/kişiden birinde) karar kılmak
split between (two or more people or things) v. (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında bölünmek
split between (two or more people or things) v. (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında kararsız kalmak
split between (two or more people or things) v. (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında kalmak
split between (two or more people or things) v. (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında bölüştürmek
split between (two or more people or things) v. bir şeyi (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında bölüştürmek/paylaştırmak
split between (two or more people or things) v. bir şeyi (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında pay etmek
split between (two or more people or things) v. bir şeyi (iki veya daha fazla kişi) paylaşmak/bölüşmek
split between (two or more people or things) v. ikiye veya daha fazla parçaya ayırmak
split between (two or more people or things) v. (iki veya daha fazla şeyin/kişinin) arasını bölmek
split between (two or more people or things) v. (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında yer işgal etmek
fall between (two things) v. (iki şeyin) arasına düşmek
fall between (something and something else) v. (bir şeyle başka bir şeyin) arasına/ortasına düşmek
vacillate between (one person or thing) and (another) v. (iki kişi/iki şey) arasında kararsız kalmak
vacillate between (one person or thing) and (another) v. (iki kişi/iki şey) arasında karar verememek
vacillate between (one person or thing) and (another) v. (iki kişi/iki şey) arasında kalmak
vacillate between (thing) and (another) v. (iki durum/hal) arasında gidip gelmek
vacillate between (thing) and (another) v. (iki durum/hal) arasında dalgalanmak
allocate (something) between (someone or something) v. (bir şeyi birilerinin/bir şeylerin) arasında pay etmek
allocate (something) between (someone or something) v. (bir şeyi birilerinin/bir şeylerin) arasında paylaştırmak
allocate (something) between (someone or something) v. (bir şeyi birilerinin/bir şeylerin) arasında bölüştürmek
allocate something between someone or something v. bir şeyi birine/bir şeye tahsis etmek
allocate something between someone or something v. bir şeyi birine/bir şeye vermek
allocate something between someone or something v. bir şeyi birine/bir şeye devretmek
alternate between (someone and someone else) v. (biriyle başka biri) arasında gidip gelmek
alternate between (someone and someone else) v. (biriyle başka biri) arasında değişimli/dönüşümlü olmak
alternate between (someone and someone else) v. (biriyle başka biri arasında) sırayla yapılmak
alternate between something and something else v. biriyle başka biri arasında gidip gelmek
alternate between something and something else v. biriyle başka biri arasında değişimli/dönüşümlü olmak
alternate between something and something else v. biriyle başka biri arasında sırayla yapılmak
alternate between (people or things) v. (insanlar/bir şeyler) arasında gidip gelmek
alternate between (people or things) v. (insanlar/bir şeyler) arasında dönüşümlü/değişimli olarak yapmak
alternate between (people or things) v. (insanlar/bir şeyler) arasında sırayla yapmak/değiştirmek
allocate something between someone or something v. bir şeyi birine/bir şeye tahsis etmek
allocate something between someone or something v. bir şeyi birine/bir şeye vermek
allocate something between someone or something v. bir şeyi birine/bir şeye devretmek
alternate between (someone and someone else) v. (biriyle başka biri) arasında gidip gelmek
alternate between (someone and someone else) v. (biriyle başka biri) arasında değişimli/dönüşümlü olmak
alternate between (someone and someone else) v. (biriyle başka biri arasında) sırayla yapılmak
alternate between something and something else v. biriyle başka biri arasında gidip gelmek
alternate between something and something else v. biriyle başka biri arasında değişimli/dönüşümlü olmak
alternate between something and something else v. biriyle başka biri arasında sırayla yapılmak
alternate between (people or things) v. (insanlar/bir şeyler) arasında gidip gelmek
alternate between (people or things) v. (insanlar/bir şeyler) arasında dönüşümlü/değişimli olarak yapmak
alternate between (people or things) v. (insanlar/bir şeyler) arasında sırayla yapmak/değiştirmek
choose between (two people or things) v. (iki kişi veya şey) arasından seçmek
choose between (two people or things) v. (iki seçenek) arasında tercih yapmak
choose between (two people or things) v. (iki kişi veya şey) arasından seçim yapmak
choose between (two people or things) v. (iki seçenek) arasında tercihte bulunmak
choose between two people or things v. iki kişiden veya şeyden birini seçmek
choose between two people or things v. iki seçenekten birini tercih etmek
come between v. (iki şeyin) arasında yer almak
come between v. (iki şeyin) arasında gelmek
come between v. arasını bozmak
come between (someone and someone else) v. (iki kişinin) arasında olmak
come between (someone and someone else) v. (biriyle başka birinin) arasında olmak
come between (someone and someone else) v. (biriyle başka birinin) arasında yer almak/gelmek
come between (someone and someone else) v. (iki kişinin) arasına girmek
come between (someone and someone else) v. (biriyle başka birinin) arasına girmek
come between (someone and someone else) v. (biriyle başka birinin) ilişkisine burnunu sokmak
come between (something and something else) v. (iki şeyin) arasında olmak
come between (something and something else) v. (bir şeyle başka bir şeyin) arasında olmak
come between (something and something else) v. (bir şeyle başka bir şeyin) arasında yer almak/gelmek
come between (two or more people) v. (iki veya daha fazla kişinin) arasında olmak
come between (two or more people) v. (iki veya daha fazla kişinin) arasında yer almak/gelmek
come between (two or more people) v. (iki veya daha fazla kişinin) arasına girmek
come between (two or more people) v. (iki veya daha fazla kişinin) arasına girmek
come between (two or more people) v. (iki veya daha fazla kişinin) ilişkisine burnunu sokmak
commute between (places) v. (iş/okul ve ev) arasında her gün gidip gelmek
commute between (places) v. (iki yer) arasında sürekli gidip gelmek
commute between (places) v. her gün (yaşadığı ve çalıştığı yer) arasında gidip gelmek
decide between v. arasından seçmek
decide between v. ikisinin arasında karar vermek
decide between (someone or something) v. (iki kişi/şey) arasında bir seçim yapmak
decide between (someone or something) v. (iki kişi/şey) arasında bir karar vermek
decide between (someone or something) v. ikisinin arasında karar vermek
decide between (someone or something) v. ikisinin arasından birini seçmek
decide between (someone and someone else) v. (biriyle başka biri) arasında bir seçim yapmak
decide between (someone and someone else) v. (biriyle başka biri) arasında bir karar vermek
decide between (someone and someone else) v. ikisinin arasında karar vermek
decide between (someone and someone else) v. ikisinin arasından birini seçmek
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle birini/bir şeyi) ayırt etmek
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında fark görmek
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) ayırmak
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında ayrım yaratmak
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında fark oluşturmak
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) farklı hale getirmek
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle birini/bir şeyi) ayırt edilebilir hale getirmek
differentiate between (someone or something) v. (birini/bir şeyi) ayırt etmek
differentiate between (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında fark görmek
differentiate between (someone or something) v. (birini/bir şeyi) ayırmak
differentiate between (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında ayrım yaratmak
differentiate between (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında fark oluşturmak
differentiate between (someone or something) v. (birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) farklı hale getirmek
differentiate between (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle birini/bir şeyi) ayırt edilebilir hale getirmek
discern between (someone or something) and (someone or something) v. (birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) ayırt etmek
discern between (someone or something) and (someone or something) v. (birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) ayırmak
discern between (someone or something) and (someone or something) v. (biriyle birini/bir şeyle bir şeyi) birbirinden ayırt etmek
discern between and v. birbirinden ayırmak/ayırt etmek
discriminate between (someone or something) v. (birilerini/bir şeyleri) ayırt etmek
discriminate between (someone or something) v. (birilerini/bir şeyleri) birbirinden ayırmak/ayırt etmek
fall between v. arasına girmek
fall between v. arasına düşmek
fall between v. ortasına düşmek
fluctuate between (someone and someone else) v. (biriyle başka biri) arasında gidip gelmek
fluctuate between (someone and someone else) v. (biriyle başka biri) arasında muallakta kalmak
fluctuate between (someone and someone else) v. (biriyle başka biri) arasında kararsız olmak
fluctuate between (someone and someone else) v. (biriyle başka biri) arasında tereddüt etmek
fluctuate between v. arasında dalgalanmak
fluctuate between (something) and (something) v. (bir şeyle bir şey) arasında gidip gelmek
fluctuate between (something) and (something) v. (bir şeyle bir şey) arasında kararsız kalmak
fluctuate between (something) and (something) v. (bir şeyle bir şey) arasında tereddüt etmek
intersperse (something) between (something) v. (bir şeyi başka bir şeyin) arasına koymak
intersperse (something) between (something) v. (bir şeyi başka bir şeyin) arasına serpiştirmek
intersperse (something) between (something) v. (bir şeyi başka bir şeyin) arasına yerleştirmek
get between (someone or something) v. (birilerinin/bir şeylerin) arasına girmek
get between (someone or something) v. (birilerini/bir şeyleri) ayırmak
go between (someone or something and someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle başka birinin/bir şeyin) arasına girmek/sızmak
go between (someone or something and someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle başka birinin/bir şeyin) arasından geçmek/gitmek
hover between v. arasında ikircikte kalmak
hover between v. ikilemde kalmak
hover between v. arasında kararsız olmak
hover between v. arasında/havada asılı kalmak
hover between v. arasında kararsız kalmak
hover between v. arasında bocalamak
hover between v. arasında tereddütte kalmak
hover between v. arasında gidip gelmek
hover between v. arasında karar verememek
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasında duraksamak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasında ikircikte kalmak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasında ikilemde kalmak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız kalmak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasında tereddütte kalmak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasında tereddüt etmek
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasında bocalamak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasında gidip gelmek
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasında karar verememek
insert between v. arasına yerleştirmek/sokmak/sıkıştırmak
insert between (two things) v. (iki şeyin) arasına yerleştirmek/sokmak/sıkıştırmak
interpose (one, oneself, or something) between (someone or something) v. (birini/kendini/bir şeyi birilerinin/bir şeylerin) arasına koymak
interpose (one, oneself, or something) between (someone or something) v. (birini/kendini/bir şeyi birilerinin/bir şeylerin) arasında konumlandırmak
interpose between people or things v. birilerinin/bir şeylerin arasına koymak
interpose between people or things v. birilerinin/bir şeylerin arasında konumlandırmak
intersperse between v. arasına dağıtmak
intersperse between v. arasına koymak
intersperse between v. arasına serpiştirmek
intersperse between v. arasına yerleştirmek
intersperse between v. ile süslemek
intervene between (multiple people) v. (birilerinin) arasına girmek
judge between v. arasında karar vermek
judge between v. arasında seçim yapmak
judge between v. birine karar vermek
judge between v. birinde karar kılmak
migrate between (some place or something) and (some place or something else) v. (bir yerden/bir şeyden bir yere/bir şeye) göç edip durmak
migrate between (some place or something) and (some place or something else) v. (iki yer/iki şey) arasında sürekli göç etmek
oscillate between v. arasında kalmak (karar verememek)
oscillate between v. (iki seçenek) arasında kararsız kalmak
oscillate between (two people or things) v. (iki kişi veya şey) arasında kalmak (karar verememek)
oscillate between (two people or things) v. (iki kişi veya şey) arasında kararsız kalmak
oscillate between (two people or things) v. (iki kişi veya şey) arasında gidip gelmek
run between (someone or something) v. (birilerinin/bir şeylerin) arasından koşmak
run between (someone or something) v. (birilerinin/bir şeylerin) arasından koşarak/koşup geçmek
run between (someone or something) v. (birileri/bir şeyler) arasında koşmak/koşturmak
run between (someone or something) v. (birileri/bir şeyler) arasında gidip gelmek
sandwich (someone or something) between (someone or something else) v. (birini/bir şeyi birilerinin/bir şeylerin) arasına sıkıştırmak
split between v. arasında bölüştürmek
split between v. arasında bölünmek
split between v. arasında kararsız kalmak
split between v. arasında kalmak
split between v. arasında paylaştırmak
split between v. arasında pay etmek
stand between (someone or something) and (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle birinin/bir şeyin) arasında durmak/yer almak
stand between (someone or something) and (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle birinin/bir şeyin) arasına girmek
vary between (someone or something) v. (iki veya daha fazla kişi, grup) arasında değişmek
vary between (someone or something) v. kişiden kişiye, gruptan gruba değişmek/farklılık göstermek
vary between (something) v. (iki veya daha fazla şey) arasında gidip gelmek
vary between (something) v. (iki veya daha fazla farklı seçenek, olasılık) arasında gidip gelmek
vary between (something) v. (iki veya daha fazla durum, hal) arasında gidip gelmek
vary between (something) v. (iki veya daha fazla durum, hal) arasında değişmek
vary between (someone or something) and (someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında değişmek
vary between (someone or something) and (someone or something else) v. kişiden kişiye, gruptan gruba değişmek/farklılık göstermek
vary between (something) and (something else) v. (bir şeyle bir şey) arasında gidip gelmek
vary between (something) and (something else) v. (iki veya daha fazla farklı seçenek, olasılık) arasında gidip gelmek
vary between (something) and (something else) v. (bir durumla/halle başka bir durum/hal) arasında gidip gelmek
vary between (something) and (something else) v. (iki veya daha fazla durum, hal) arasında değişmek
waver between (someone or something) and (someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında kararsız kalmak
waver between (someone or something) and (someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında gidip gelmek
waver between (something) and (something else) v. (bir şeyle bir şey) arasında değişmek
waver between (something) and (something else) v. (bir şeyle bir şey) arasında dalgalanmak
wedge between (someone or something) v. (iki kişi/şey) arasına sıkışmak
wedge between (someone or something) v. (iki kişi/şey) arasında sıkışıp kalmak
wedge between (someone or something) v. (iki kişi/şey) arasına sıkıştırmak
wedge between people or things v. iki kişi/şey arasına sıkışmak
wedge between people or things v. iki kişi/şey arasında sıkışıp kalmak
wedge between people or things v. iki kişi/şey arasına sıkıştırmak
Phrases
in between times adv. aradaki zamanlarda
in between times adv. aradaki sürelerde
in between times adv. geri kalan zamanlarda
in between times adv. geri kalan sürelerde
in between times adv. aradaki zamanda
in between times adv. geri kalan sürede
in between times adv. kalan zamanında
in between times adv. (diğer şeylerin) arasında kalan vaktinde
in between times adv. bu süre içerisinde ayrıca/bir de
somewhere between adv. arasında bir şey/rakam
somewhere between adv. bir şeyle başka bir şey arasında
somewhere between adv. arasında bir yerlerde
between us adv. aramızda
caught between the devil and the deep blue sea expr. aşağı tükürsen bıyık yukarı tükürsen sakal
caught between the devil and the deep blue sea expr. iki ucu boklu değnek
caught between the devil and the deep blue sea expr. iki arada bir derede
little love lost between (two people) expr. (iki kişi) arasında sevginin zerresi bile kalmama/olmama
little love lost between (two people) expr. (karşılıklı) birbirinden nefret etme/hoşlanmama
little love lost between (two people) expr. (karşılıklı) birbirini sevmeme
little love lost between (two people) expr. (karşılıklı) birbirine düşman olma
little love lost between (two people) expr. (karşılıklı) birbirine düşman gibi olma
little love lost between (two people) expr. (karşılıklı) birbirine düşman kesilme
there is no daylight between (two things) expr. birbirine geçmiş olma
there is no daylight between (two things) expr. birbirine çok yakın olma
there is no daylight between (two things) expr. birbiriyle iç içe olma
there is no daylight between (two things) expr. birbiriyle yakından ilgili/ilişkili olma
there is no daylight between (two things) expr. birbirini yakından etkileme