|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
arasına sokmak |
insert v.
|
|
General |
|
2 |
General |
satır arasına yazılan yazı |
interlineation n.
|
|
3 |
General |
dergi/gazete arasına konulan ek |
insert n.
|
|
4 |
General |
çamaşırların arasına konulan içi hoş kokulu kuru bitki vb ile dolu bez kese |
sachet n.
|
|
5 |
General |
iki alternatif arasına konan bölme işareti veya taksim işareti |
virgule n.
|
|
6 |
General |
kelime veya cümlelerin arasına nokta koyma |
interpunction n.
|
|
7 |
General |
zengin ve ünlü insanların arasına karışıp onlarla arkadaşlık eden kimse |
social climber n.
|
|
8 |
General |
geometride bir kavisin iki ucu arasına çekilen doğru çizgi |
subtend n.
|
|
9 |
General |
geleneksel olarak kol ile vücut arasına sıkıştırılarak çalınan afrika'ya özgü bir vurmalı çalgı |
talking drum n.
|
|
|
10 |
General |
iki buçuk ile dört galon arasına denk ispanyol ölçü birimi |
cantar n.
|
|
11 |
General |
metal şeritler arasına takvimler monte eden işçi |
backer–up n.
|
|
12 |
General |
genellikle kaldırım ile araba yolu arasına ekilen, gölge yapan ağaçlarla desteklenen çim şeridi |
neutral ground n.
|
|
13 |
General |
dünya harikaları arasına girebilecek kadar muhteşem olduğu düşünülen şey |
the eighth wonder of the world n.
|
|
14 |
General |
atlı arabada araba ile koşum takımı arasına takılan demir kanca |
holdback n.
|
|
15 |
General |
iki atın arasına yerleştirilen taşıma vagonu |
horse-litter n.
|
|
16 |
General |
satır arasına yazılan yazı |
interlining n.
|
|
17 |
General |
başka konuşmaların arasına eklenen bir konuşma |
interspeech n.
|
|
18 |
General |
genellikle özne ile yüklem arasına yan tümcelerin girdiği bir dilbilgisi yapısı |
involution n.
|
|
19 |
General |
(kitap, dergi arasına konan) ek sayfa |
outset n.
|
|
20 |
General |
(kerestecilikte) dik yamaçlı kanyon ve vadileri geçmek için iki ağaç arasına gevşek şekilde çekilen çelik halat |
slackline n.
|
|
21 |
General |
iki ağaç arasına çekilmiş halat üzerindeki yer çekimli kova taşıma düzeneği |
slackline n.
|
|
22 |
General |
iki alternatif arasına konan bölme işareti veya taksim işareti |
slash n.
|
|
23 |
General |
üst üste istiflenmiş kontrplakların arasına yerleştirilen ahşap çubuk |
crosser n.
|
|
24 |
General |
samanların arasına karıştırılan yeşil çimen öbeği |
sop [dialect] [uk] n.
|
|
25 |
General |
üst üste istiflenmiş kontrplakların arasına yerleştirilen ahşap çubuk |
sticker n.
|
|
26 |
General |
(golf) topun delik ve diğer bir topun arasına girerek engel oluşturması |
stimey n.
|
|
27 |
General |
iki arkadaşın arasına girmek |
come between two friends v.
|
|
28 |
General |
arasına sıkıştırmak |
sandwich v.
|
|
29 |
General |
arasına sokmak |
interpolate v.
|
|
|
30 |
General |
arasına koymak |
inset v.
|
|
31 |
General |
iki şeyin arasına sıkıştırmak |
sandwich between v.
|
|
32 |
General |
arasına serpmek |
intersperse v.
|
|
33 |
General |
iki şeyin arasına koymak |
interpose v.
|
|
34 |
General |
ile arasına mesafe koymak |
keep one's distance from v.
|
|
35 |
General |
arasına koymak |
insert v.
|
|
36 |
General |
arkadaşların arasına girmek |
come between friends v.
|
|
37 |
General |
arasına koymak |
interpose v.
|
|
38 |
General |
bir şeyi (bir kategorinin vb) arasına katmak |
number something among v.
|
|
39 |
General |
arasına koymak |
interlay v.
|
|
40 |
General |
arasına yerleştirmek |
interlay v.
|
|
41 |
General |
arasına yatırmak |
interlay v.
|
|
42 |
General |
başka insanların arasına karışmadan sakin bir yaşam sürmek |
keep oneself to oneself v.
|
|
43 |
General |
(sıralama vb) arasına girmek |
rank among v.
|
|
44 |
General |
halkın arasına karışmak |
mingle freely with the crowd v.
|
|
45 |
General |
ellerinin arasına yüzünü/başını koymak/gömmek |
cup one's face in his/her hands v.
|
|
46 |
General |
apış arasına tekme atmak |
kick someone in the nuts v.
|
|
47 |
General |
bir çetenin arasına sızmak |
infiltrate a gang v.
|
|
48 |
General |
yük taşırken başın üzerine fazla yük binmemesi için baş ile taşınan şeyin arasına konan samandan nesne |
wase v.
|
|
49 |
General |
kalabalığın arasına dalmak (araçla) |
plough into a crowd v.
|
|
50 |
General |
arasına yerleştirmek/koymak |
interset v.
|
|
51 |
General |
ilgisiz bir şeyi birbiriyle uyumlu iki şeyin arasına koymak |
shoehorn v.
|
|
52 |
General |
öğle arasına girmek |
have lunch break v.
|
|
53 |
General |
öğle arasına girmek |
go on lunch break v.
|
|
54 |
General |
taş duvarlar arasına yerleştirmek |
castle [obsolete] v.
|
|
55 |
General |
yeniden arasına sokmak |
reinsert v.
|
|
56 |
General |
çalıların arasına saklamak |
emboss [obsolete] v.
|
|
57 |
General |
yaprakların arasına saklamak |
emboss [obsolete] v.
|
|
58 |
General |
insanların arasına karışmak |
mang v.
|
|
59 |
General |
(iki şey arasına) tampon koymak |
buffer v.
|
|
60 |
General |
tavan arasına koymak |
loft v.
|
|
61 |
General |
nalla ayak arasına giren çakıl sebebiyle topallamak (at) |
gravel v.
|
|
62 |
General |
duvarlar arasına hapsederek cezalandırmak |
immure v.
|
|
63 |
General |
(yeşilliklerin arasına) saklamak |
embosk v.
|
|
64 |
General |
arasına yağ katmanları eklemek |
interlard [obsolete] v.
|
|
65 |
General |
(arasına) domuz yağı eklemek |
interlard [obsolete] v.
|
|
66 |
General |
(arasına) domuz pastırması eklemek |
interlard [obsolete] v.
|
|
67 |
General |
(arasına) domuz yağı sürmek |
interlard [obsolete] v.
|
|
68 |
General |
arasına bolca serpiştirmek |
interlard v.
|
|
69 |
General |
arasına bir şey ekleyerek çeşitlendirmek |
interlay v.
|
|
|
70 |
General |
arasına bir şey sokarak farklılaştırmak |
interlay v.
|
|
71 |
General |
mürekkebin bulaşmaması için yeni basılan sayfalar arasına boş sayfa yerleştirmek |
interleave v.
|
|
72 |
General |
katmanlar arasına yerleştirmek |
interleave v.
|
|
73 |
General |
(iki şey arasına) paralel çizmek |
parallelize v.
|
|
74 |
General |
(iki şey arasına) paralel çizmek |
parallelise v.
|
|
75 |
General |
(metal eğe) tırtıkları arasına talaş sıkışmak |
pin v.
|
|
76 |
General |
arasına sokmak |
interlope [obsolete] v.
|
|
77 |
General |
arasına kazık yerleştirmek |
interpale [obsolete] v.
|
|
78 |
General |
arasına yerleştirmek |
interplace [obsolete] v.
|
|
79 |
General |
arasına almak |
interreceive v.
|
|
80 |
General |
arasına yazmak |
interscribe v.
|
|
81 |
General |
arasına çizmek |
interscribe v.
|
|
82 |
General |
tohumu arasına ekmek |
interseminate v.
|
|
83 |
General |
(bir şeyin) yüzeyleri arasına dolgu koymak |
shimmer v.
|
|
84 |
General |
(basılı kağıtlar arasına) küçük not kağıtları eklemek |
slip-sheet v.
|
|
85 |
General |
diğerlerinin arasına karışmak |
sort v.
|
|
86 |
General |
küreye veya kürelerin arasına yerleştirmek |
sphere v.
|
|
87 |
General |
eş anlamlılar arasına dahil etmek |
synonymize v.
|
|
88 |
General |
arasına girmek |
interpose v.
|
|
89 |
General |
arasına girmek |
rank v.
|
|
90 |
General |
iki aynı şey arasına yerleşmiş |
intermediate adj.
|
|
91 |
General |
satır arasına yazılmış |
interlinear adj.
|
|
92 |
General |
kuzey amerika buzul çağında ikinci buzul arasına ait |
yarmouth adj.
|
|
93 |
General |
40 ile 60'lı yaşlar arasına ait |
midlife adj.
|
|
94 |
General |
tavan arasına benzeyen |
loftlike adj.
|
|
95 |
General |
(işlemciler arasına) çift operatör yerleştirilen |
infix adj.
|
|
96 |
General |
başka maddelerin arasına giren |
interpenetrative adj.
|
|
97 |
General |
diğerleri arasına kurulmuş |
interset adj.
|
|
98 |
General |
arasına denk gelecek şekilde |
mean [obsolete] adv.
|
|
Phrasals |
|
99 |
Phrasals |
arasına yetişmek |
get between v.
|
|
100 |
Phrasals |
akan trafiğin arasına girmek |
cut in v.
|
|
101 |
Phrasals |
arasına (veri) eklemek |
cut in v.
|
|
102 |
Phrasals |
devrenin arasına (elemanı) yerleştirmek |
cut in v.
|
|
103 |
Phrasals |
(bir şeyle başka bir şey/iki şey) arasına düşmek |
fall between (two things) v.
|
|
104 |
Phrasals |
(bir şeylerin) arasına girmek |
fall between (two things) v.
|
|
105 |
Phrasals |
(bir şeyle başka bir şey/iki şey) arasına düşmek |
fall between (something and something else) v.
|
|
106 |
Phrasals |
(bir şeylerin) arasına girmek |
fall between (something and something else) v.
|
|
107 |
Phrasals |
(bir kişi veya şeyle başka bir kişi veya şey/iki kişi veya şey) arasına girmek/sızmak |
get between v.
|
|
108 |
Phrasals |
(bir kişi veya şeyle başka bir kişi veya şey/iki kişi veya şey) arasına girmek/sızmak |
get between (someone or something and someone or something else) v.
|
|
109 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şeyin) arasına dağıtmak |
intersperse (something) between (something) v.
|
|
110 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şeyin) arasına dağıtmak |
intersperse something between something v.
|
|
111 |
Phrasals |
(iki kişi veya şey) arasına girmek/adım atmak |
step between (someone or something) v.
|
|
112 |
Phrasals |
(iki kişi veya şey) arasına girmek/adım atmak |
step between (someone or something and someone or something else) v.
|
|
113 |
Phrasals |
sözün/lafın/işin arasına girmek/atlamak |
burst in v.
|
|
114 |
Phrasals |
söz/laf arasına atılmak |
burst in v.
|
|
115 |
Phrasals |
arasına koymak |
interpose with v.
|
|
116 |
Phrasals |
arasına serpiştirmek |
intersperse among v.
|
|
117 |
Phrasals |
(kalabalığa/insanların arasına) karışmak |
mingle in (with someone) v.
|
|
118 |
Phrasals |
(birini/birilerinin) arasına sokmak |
interpose someone between people v.
|
|
119 |
Phrasals |
birini bir şeyin arasına katmak |
count someone among something v.
|
|
120 |
Phrasals |
(iki şeyin) arasına düşmek |
fall between (two things) v.
|
|
121 |
Phrasals |
(bir şeyle başka bir şeyin) arasına/ortasına düşmek |
fall between (something and something else) v.
|
|
122 |
Phrasals |
(bir şeyle/biriyle) arasına mesafe koymak |
distance (oneself) from (someone or something) v.
|
|
123 |
Phrasals |
arasına girmek |
get in v.
|
|
124 |
Phrasals |
arasına katmak |
bring on v.
|
|
125 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) bir listedeki (kişiler/şeyler) arasına dahil etmek |
list (someone or something) as one of (someone or something) v.
|
|
126 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) bir listedeki (kişiler/şeyler) arasına katmak |
list (someone or something) as one of (someone or something) v.
|
|
127 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) bir listedeki (kişiler/şeyler) arasına eklemek |
list (someone or something) as one of (someone or something) v.
|
|
128 |
Phrasals |
biriyle birinin arasına girmek |
pry off v.
|
|
129 |
Phrasals |
biriyle birinin arasına girmek |
pry (someone or something) off of (someone or something) v.
|
|
130 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) önceden planlanmış şeylerin arasına sıkıştırmak |
slot (someone or something) in v.
|
|
131 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) önceden planlanmış şeylerin arasına almak |
slot (someone or something) in v.
|
|
132 |
Phrasals |
arasına/içine sıkıştırmak |
stick in v.
|
|
133 |
Phrasals |
(bir şeyin) arasına/içine sıkıştırmak |
stick into (something) v.
|
|
134 |
Phrasals |
arasına dalmak |
wade into someone or something v.
|
|
135 |
Phrasals |
arasına girmek |
wade into someone or something v.
|
|
136 |
Phrasals |
arasına dalmak |
wade in someone or something v.
|
|
137 |
Phrasals |
arasına girmek |
wade in someone or something v.
|
|
138 |
Phrasals |
tartışmanın, anlaşmazlığın, kavganın arasına girmek |
wade into v.
|
|
139 |
Phrasals |
bir şeyi bir şeyin arasına sokmak |
interpose something in (to) something v.
|
|
140 |
Phrasals |
bir şeyi bir şeyin arasına sıkıştırmak |
interpose something in (to) something v.
|
|
141 |
Phrasals |
lafın arasına bir şey sokmak |
interpose something in (to) something v.
|
|
142 |
Phrasals |
bir şeyin arasına bir şeyle girmek |
interpose something in (to) something v.
|
|
143 |
Phrasals |
arasına katmak/dahil etmek |
mix in (with) v.
|
|
144 |
Phrasals |
arasına katılmak |
mix into v.
|
|
145 |
Phrasals |
arasına katmak/karıştırmak |
mix into v.
|
|
146 |
Phrasals |
arasına dahil etmek |
mix into v.
|
|
147 |
Phrasals |
arasına girmek |
nose in on v.
|
|
148 |
Phrasals |
satır arasına bir şey sokmak |
strip something in v.
|
|
149 |
Phrasals |
satır arasına bir şey eklemek |
strip something in v.
|
|
150 |
Phrasals |
arasına girmek/katılmak |
throw in v.
|
|
151 |
Phrasals |
hikayenin/senaryonun arasına ekleme yapmak |
write in v.
|
|
152 |
Phrasals |
metnin içine/arasına eklemek |
write in v.
|
|
153 |
Phrasals |
bir hikayenin arasına bir sahne/karakter sokmak |
write in v.
|
|
154 |
Phrasals |
bir şeyi keserek arasına bir tasarım yapmak |
inlay with (something) v.
|
|
155 |
Phrasals |
bir şeyi keserek arasına dekoratif bir dolgu yapmak |
inlay with (something) v.
|
|
156 |
Phrasals |
bir şeyi şekilli olarak kesip arasına dekoratif bir dolgu yapmak |
inlay something with something v.
|
|
157 |
Phrasals |
bir şeyin arasına bir şey serpiştirmek |
intersperse something with something v.
|
|
158 |
Phrasals |
birinin eşyalarının arasına, cebine haberi olmadan/gizlice (bir şey) yerleştirmek |
plant (something) on v.
|
|
159 |
Phrasals |
birinin eşyalarının arasına, cebine haberi olmadan/gizlice (bir şey) koymak |
plant (something) on v.
|
|
160 |
Phrasals |
programının arasına sıkıştırmak |
pen in v.
|
|
161 |
Phrasals |
arasına sokmak |
slot in v.
|
|
162 |
Phrasals |
grubun arasına karışmak/bir parçası olmak |
slot in v.
|
|
163 |
Phrasals |
önceden planlanmış şeylerin arasına sıkıştırmak/almak |
slot in v.
|
|
164 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir şeyin) arasına dahil etmek |
count (someone or something) among (something) v.
|
|
165 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir şeyin) arasına katmak |
count (someone or something) among (something) v.
|
|
166 |
Phrasals |
birini/bir şeyi birilerinin/bir şeylerin arasına koymak |
put someone or something among someone or something v.
|
|
167 |
Phrasals |
birini/bir şeyi birilerinin/bir şeylerin arasına sokmak |
put someone or something among someone or something v.
|
|
168 |
Phrasals |
birini/bir şeyi birilerinin/bir şeylerin arasına atmak |
put someone or something among someone or something v.
|
|
169 |
Phrasals |
birilerinin arasına/içine karışmak |
assimilate with some people v.
|
|
170 |
Phrasals |
birilerinin arasına katılmak |
assimilate with some people v.
|
|
171 |
Phrasals |
(birilerinin/bir şeyin) arasına dalmak/girmek |
break in on (someone or something) v.
|
|
172 |
Phrasals |
(birilerinin/bir şeyin) arasına girmek |
butt in (on someone or something) v.
|
|
173 |
Phrasals |
(bir şeyin) arasına girmek |
butt into (something) v.
|
|
174 |
Phrasals |
(iki kişinin) arasına girmek |
come between (someone and someone else) v.
|
|
175 |
Phrasals |
(biriyle başka birinin) arasına girmek |
come between (someone and someone else) v.
|
|
176 |
Phrasals |
(iki veya daha fazla kişinin) arasına girmek |
come between (two or more people) v.
|
|
177 |
Phrasals |
(iki veya daha fazla kişinin) arasına girmek |
come between (two or more people) v.
|
|
178 |
Phrasals |
(bir şeyin) arasına girmek |
cut in on (something) v.
|
|
179 |
Phrasals |
dans eden bir çiftin arasına girip birinin yerini almak |
cut into v.
|
|
180 |
Phrasals |
dans eden bir çiftin arasına girip birinin yerini almak |
cut to v.
|
|
181 |
Phrasals |
arasına girmek |
cut through v.
|
|
182 |
Phrasals |
(araçla bir şeylerin) arasına girmek/dalmak |
drive in v.
|
|
183 |
Phrasals |
(araçla bir şeylerin) arasına girmek/dalmak |
drive into v.
|
|
184 |
Phrasals |
(araçla) birilerinin/bir şeylerin arasına girmek/dalmak |
drive something into someone or something v.
|
|
185 |
Phrasals |
(araçla) birilerinin/bir şeylerin arasına girmek/dalmak |
drive into someone or something v.
|
|
186 |
Phrasals |
(bir grubun) arasına/ortasına düşmek |
fall among (a group) [dated] v.
|
|
187 |
Phrasals |
arasına girmek |
fall between v.
|
|
188 |
Phrasals |
arasına düşmek |
fall between v.
|
|
189 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şeyin) arasına koymak |
intersperse (something) between (something) v.
|
|
190 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şeyin) arasına serpiştirmek |
intersperse (something) between (something) v.
|
|
191 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şeyin) arasına yerleştirmek |
intersperse (something) between (something) v.
|
|
192 |
Phrasals |
(birilerinin/bir şeylerin) arasına girmek |
get between (someone or something) v.
|
|
193 |
Phrasals |
(birilerinin) arasına girmek/dahil olmak |
get in with (someone) v.
|
|
194 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle başka birinin/bir şeyin) arasına girmek/sızmak |
go between (someone or something and someone or something else) v.
|
|
195 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir grubun/topluluğun) arasına dahil etmek |
include (someone or something) among (something) v.
|
|
196 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir şeyin) arasına sokmak/katmak |
include (someone or something) among (something) v.
|
|
197 |
Phrasals |
'-in arasına sokmak/almak |
include in v.
|
|
198 |
Phrasals |
keserek arasına bir tasarım yapmak |
inlay with v.
|
|
199 |
Phrasals |
kesip arasına dekoratif bir dolgu yapmak |
inlay with v.
|
|
200 |
Phrasals |
arasına yerleştirmek/sokmak/sıkıştırmak |
insert between v.
|
|
201 |
Phrasals |
(iki şeyin) arasına yerleştirmek/sokmak/sıkıştırmak |
insert between (two things) v.
|
|
202 |
Phrasals |
(bir şeyin) içine/arasına koymak/sokmak |
insert in (something) v.
|
|
203 |
Phrasals |
(bir şeyin) içine/arasına yerleştirmek |
insert in (something) v.
|
|
204 |
Phrasals |
(bir şeyin) içine/arasına koymak/sokmak |
insert into (something) v.
|
|
205 |
Phrasals |
(bir şeyin) içine/arasına yerleştirmek |
insert into (something) v.
|
|
206 |
Phrasals |
(birini bir şeyin) arasına katmak |
integrate (someone) with (something) v.
|
|
207 |
Phrasals |
(lafın arasına bir şey) sokmak/sıkıştırmak |
interject (someone or something) into (something) v.
|
|
208 |
Phrasals |
(birilerinin/bir şeyin) arasına/içine karışmak |
intermingle with (someone or something) v.
|
|
209 |
Phrasals |
(birilerinin/bir şeyin) arasına/içine karıştırmak |
intermingle with (someone or something) v.
|
|
210 |
Phrasals |
(birilerinin/bir şeyin) arasına/içine katılmak |
intermingle with (someone or something) v.
|
|
211 |
Phrasals |
(birilerinin/bir şeyin) arasına/içine katmak |
intermingle with (someone or something) v.
|
|
212 |
Phrasals |
bir şeyi bir şeyin arasına/içine katmak/karıştırmak |
intermingle something with something v.
|
|
213 |
Phrasals |
(birini/kendini/bir şeyi birilerinin/bir şeylerin) arasına koymak |
interpose (one, oneself, or something) between (someone or something) v.
|
|
214 |
Phrasals |
birilerinin/bir şeylerin arasına koymak |
interpose between people or things v.
|
|
215 |
Phrasals |
-in arasına sokmak |
interpose in v.
|
|
216 |
Phrasals |
'-in arasına sıkıştırmak |
interpose in v.
|
|
217 |
Phrasals |
'-in arasına girmek |
interpose in v.
|
|
218 |
Phrasals |
(bir şeyi bir şeyin) arasına serpiştirmek/serpmek |
intersperse (something) among (something) v.
|
|
219 |
Phrasals |
(bir şeyi bir şeyin) arasına dahil etmek/katmak |
intersperse (something) among (something) v.
|
|
220 |
Phrasals |
(bir şeyi bir şeyin) arasına karıştırmak |
intersperse (something) among (something) v.
|
|
221 |
Phrasals |
(bir şeyi bir şeyin) arasına koymak/yerleştirmek |
intersperse (something) among (something) v.
|
|
222 |
Phrasals |
arasına dağıtmak |
intersperse between v.
|
|
223 |
Phrasals |
arasına koymak |
intersperse between v.
|
|
224 |
Phrasals |
arasına serpiştirmek |
intersperse between v.
|
|
225 |
Phrasals |
arasına yerleştirmek |
intersperse between v.
|
|
226 |
Phrasals |
arasına bir şey serpiştirmek |
intersperse with v.
|
|
227 |
Phrasals |
(birilerinin) arasına girmek |
intervene between (multiple people) v.
|
|
228 |
Phrasals |
(bir şeyin) arasına sıkıştırmak |
jam into (something) v.
|
|
229 |
Phrasals |
(birini başka birilerinin) arasına katmak |
join (someone) with (someone else) v.
|
|
230 |
Phrasals |
arasına katılmak |
latch onto v.
|
|
231 |
Phrasals |
arasına katılmak |
latch on to v.
|
|
232 |
Phrasals |
(bir şeyin) arasına girmek/katılmak |
merge into (something) v.
|
|
233 |
Phrasals |
(kalabalığa/insanların arasına) karışmak |
mingle in v.
|
|
234 |
Phrasals |
(kalabalığa/insanların arasına) karışmak |
mingle with (someone) v.
|
|
235 |
Phrasals |
-in arasına koymak |
put among v.
|
|
236 |
Phrasals |
-in arasına sokmak |
put among v.
|
|
237 |
Phrasals |
-in arasına atmak |
put among v.
|
|
238 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi birilerinin/bir şeylerin) arasına sıkıştırmak |
sandwich (someone or something) between (someone or something else) v.
|
|
239 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle birinin/bir şeyin) arasına girmek |
stand between (someone or something) and (someone or something) v.
|
|
240 |
Phrasals |
duvarlar arasına kapatmak |
wall up v.
|
|
241 |
Phrasals |
(iki kişi/şey) arasına sıkışmak |
wedge between (someone or something) v.
|
|
242 |
Phrasals |
(iki kişi/şey) arasına sıkıştırmak |
wedge between (someone or something) v.
|
|
243 |
Phrasals |
iki kişi/şey arasına sıkışmak |
wedge between people or things v.
|
|
244 |
Phrasals |
iki kişi/şey arasına sıkıştırmak |
wedge between people or things v.
|
|
245 |
Phrasals |
arasına sıkışıp kalmak |
wedge in v.
|
|
246 |
Phrasals |
arasına sıkıştırmak |
wedge in v.
|
|
247 |
Phrasals |
insan yığınının arasına dalmak |
pile on v.
|
|
Colloquial |
|
248 |
Colloquial |
satır arasına mesaj gizleyen sözcük veya deyim |
dog whistle n.
|
|
249 |
Colloquial |
başı bir kadının memeleri arasına koyup ağızla sürat teknesi sesi çıkararak iki yana sallama |
motorboating n.
|
|
250 |
Colloquial |
arasına yerleştirmek/koymak |
insert (something) between (something and something else) v.
|
|
251 |
Colloquial |
başı bir kadının memeleri arasına koyup ağızla sürat teknesi sesi çıkararak iki yana sallamak |
motorboat v.
|
|
252 |
Colloquial |
buzun içine/arasına/üstüne koyarak soğuk tutmak |
ice down v.
|
|
253 |
Colloquial |
(bir şeyin) içine/arasına sızmak |
infiltrate (something) v.
|
|
Idioms |
|
254 |
Idioms |
(bütün) bir ekmek/francala arasına yapılan sandviç |
submarine (sandwich) n.
|
|
255 |
Idioms |
(bütün) bir ekmek/francala arasına yapılan sandviç |
hoagie n.
|
|
256 |
Idioms |
(bütün) bir ekmek/francala arasına yapılan sandviç |
submarine n.
|
|
257 |
Idioms |
(bütün) bir ekmek/francala arasına yapılan sandviç |
hoagy n.
|
|
258 |
Idioms |
(bütün) bir ekmek/francala arasına yapılan sandviç |
torpedo n.
|
|
259 |
Idioms |
(bütün) bir ekmek/francala arasına yapılan sandviç |
grinder n.
|
|
260 |
Idioms |
(bütün) bir ekmek/francala arasına yapılan sandviç |
poor boy n.
|
|
261 |
Idioms |
(bütün) bir ekmek/francala arasına yapılan sandviç |
hero n.
|
|
262 |
Idioms |
(bütün) bir ekmek/francala arasına yapılan sandviç |
hero sandwich n.
|
|
263 |
Idioms |
zengin ve ünlü insanların arasına karışıp onlarla arkadaşlık eden kimse |
a social climber n.
|
|
264 |
Idioms |
en iyiler arasına katılma fırsatı |
room at the top n.
|
|
265 |
Idioms |
arasına/yakınına alma |
house room n.
|
|
266 |
Idioms |
arasına/yakınına kabul etme |
house room n.
|
|
267 |
Idioms |
kollarının arasına almak |
fold (someone) in (one's) arms v.
|
|
268 |
Idioms |
(şaka yollu) biz fanilerin arasına karışmak |
sit below the salt v.
|
|
269 |
Idioms |
(şaka yollu) biz fanilerin arasına karışmak |
sit beneath the salt v.
|
|
270 |
Idioms |
etle tırnak arasına girmek (girilmez) |
go between the bark and the tree v.
|
|
271 |
Idioms |
arasına bariyer koymak |
drive a wedge between v.
|
|
272 |
Idioms |
arasına mesafe koymak |
keep someone at arm's length v.
|
|
273 |
Idioms |
arasına set koymak/çekmek |
drive a wedge between v.
|
|
274 |
Idioms |
arkadaş arasına çıkmamak |
not show one's face v.
|
|
275 |
Idioms |
atalarının arasına katılmak |
be gathered to one's fathers v.
|
|
276 |
Idioms |
biriyle arasına mesafe koymak |
keep somebody at arm’s length v.
|
|
277 |
Idioms |
birisiyle arasına mesafe koymak |
keep somebody at arm's length v.
|
|
278 |
Idioms |
birisiyle arasına mesafe koymak |
put some distance between someone and oneself v.
|
|
279 |
Idioms |
birisiyle arasına mesafe koymak |
hold somebody at arm's length v.
|
|
280 |
Idioms |
iki şey arasına çizgi çizmek |
draw a line between v.
|
|
281 |
Idioms |
kuyruğunu bacaklarının arasına almak |
one's tail between one's legs v.
|
|
282 |
Idioms |
kuyruğunu bacaklarının arasına alıp tüymek |
turn tail and run v.
|
|
283 |
Idioms |
normal sınırları arasına getirmek |
bring something within a range v.
|
|
284 |
Idioms |
kollarının arasına almak |
enfold in one's arms v.
|
|
285 |
Idioms |
kabul edenler arasına katılmak |
come on board v.
|
|
286 |
Idioms |
(biriyle) arasına güvenli bir mesafe koymak |
hold (one) at a comfortable distance v.
|
|
287 |
Idioms |
(biriyle) arasına belli bir mesafe koymak |
hold (one) at a comfortable distance v.
|
|
288 |
Idioms |
(birinin) iç çamaşırını hızla çekerek poposunun arasına sokmak |
give (one) a wedgie v.
|
|
289 |
Idioms |
sadece sonunu duyduğu bir lafın içine dalmak/arasına girmek |
pick up stompies [south africa] v.
|
|
290 |
Idioms |
karı koca arasına girmek |
go between the bark and the tree v.
|
|
291 |
Idioms |
normal sınırlar arasına getirmek |
bring within a range v.
|
|
292 |
Idioms |
normal sınırlar arasına getirmek |
bring within range v.
|
|
293 |
Idioms |
(iki şey) arasına çizgi çizmek |
draw a line between (two things) v.
|
|
294 |
Idioms |
(iki şey) arasına sınır koymak/çizmek |
draw a line between (two things) v.
|
|
295 |
Idioms |
bir şeyle bir şey arasına çizgi çizmek |
draw the line between something and something else v.
|
|
296 |
Idioms |
bir şeyle bir şey arasına sınır koymak/çizmek |
draw the line between something and something else v.
|
|
297 |
Idioms |
bir şeyle bir şey arasına çizgi çizmek |
draw a line between something v.
|
|
298 |
Idioms |
bir şeyle bir şey arasına sınır koymak/çizmek |
draw a line between something v.
|
|
299 |
Idioms |
bir şeyle bir şey arasına çizgi çizmek |
draw the line between v.
|
|
300 |
Idioms |
bir şeyle bir şey arasına çizgi çizmek |
draw a line between v.
|
|
301 |
Idioms |
(birilerinin/bir şeylerin) arasına bariyer koymak |
drive a wedge between (someone or something) v.
|
|
302 |
Idioms |
(birilerinin/bir şeylerin) arasına set koymak/çekmek |
drive a wedge between (someone or something) v.
|
|
303 |
Idioms |
(iki kişinin) arasına bariyer koymak |
drive a wedge between a and b v.
|
|
304 |
Idioms |
(iki kişinin) arasına set koymak/çekmek |
drive a wedge between a and b v.
|
|
305 |
Idioms |
(iki kişinin) arasına bariyer koymak |
drive a wedge between someone and someone v.
|
|
306 |
Idioms |
(iki kişinin) arasına set koymak/çekmek |
drive a wedge between someone and someone v.
|
|
307 |
Idioms |
(biriyle birinin) arasına bariyer koymak |
drive a wedge between someone and someone v.
|
|
308 |
Idioms |
(biriyle birinin) arasına set koymak/çekmek |
drive a wedge between someone and someone v.
|
|
309 |
Idioms |
birini kollarının arasına almak |
fold somebody in your arms v.
|
|
310 |
Idioms |
(biriyle) arasına belli bir mesafe koymak |
hold (one) at a distance v.
|
|
311 |
Idioms |
(biriyle) arasına belli bir mesafe koymak |
hold (one) at arm's length v.
|
|
312 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) arasına belli bir mesafe koymak |
hold (someone or something) at bay v.
|
|
313 |
Idioms |
biriyle/bir şeyle arasına belli bir mesafe koymak |
hold someone or something at bay v.
|
|
314 |
Idioms |
biriyle/bir şeyle arasına belli bir mesafe koymak |
keep someone or something at bay v.
|
|
315 |
Idioms |
(biriyle) arasına mesafe koymak |
keep (one) at arm's length v.
|
|
316 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) arasına mesafe koymak |
keep (one's) distance from (someone or something) v.
|
|
317 |
Idioms |
başka insanların arasına karışmadan sakin bir yaşam sürmek |
keep yourself to yourself v.
|
|
318 |
Idioms |
arasına katmak |
mix and mingle v.
|
|
319 |
Idioms |
arasına karıştırmak |
mix and mingle v.
|
|
320 |
Idioms |
arasına almamak |
not give house room v.
|
|
321 |
Idioms |
arkadaş arasına çıkmamak |
not show face v.
|
|
322 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) arasına mesafe koymak |
put some distance between (someone or something) v.
|
|
323 |
Idioms |
biriyle biri/bir şey arasına mesafe koymak |
put some distance between someone and someone/something v.
|
|
324 |
Idioms |
kuyruğunu bacaklarının arasına kıstırıp kaçmak |
run away with (one's) tail between (one's) legs v.
|
|
325 |
Idioms |
(birilerinin) arasına nifak sokmak |
set (someone) by the ears v.
|
|
326 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) arasına mesafe koymak |
wash (one's) hands of (someone or something) v.
|
|
327 |
Idioms |
ünlü insanlar arasına |
to the stars adv.
|
|
328 |
Idioms |
kuyruğunu bacaklarının arasına alarak |
with one's tail tucked between one's legs expr.
|
|
329 |
Idioms |
kuyruğunu bacaklarının arasına alarak |
with your tail tucked between your legs expr.
|
|
330 |
Idioms |
konuların, fikirlerin, tartışmanın arasına |
into the pot expr.
|
|
Law |
|
331 |
Law |
(para destesinin arasına konan) boya paketi |
dye pack n.
|
|
Industry |
|
332 |
Industry |
kauçuk malzeme fabrikasında kumaş katmanları arasına kauçuk malzeme yerleştiren işçi |
booker n.
|
|
333 |
Industry |
eriyik magmanın kayaçlar arasına girmesi |
injection n.
|
|
Advertising |
|
334 |
Advertising |
başıyla sonu arasına başka reklamlar giren iki parçalı televizyon reklamı |
bookend n.
|
|
Technical |
|
335 |
Technical |
yeniden arasına sokma |
reinsertion n.
|
|
336 |
Technical |
iki ahşap çubuk arasına kurulmuş kablo/ip germe aparatı |
twister n.
|
|
337 |
Technical |
iki ahşap çubuk arasına kurulmuş kablo/ip germe aparatı |
spanish windlass n.
|
|
338 |
Technical |
bir tüpün katotu ve elektrotu arasına uygulanan düzgün gerilim |
grid bias n.
|
|
339 |
Technical |
farklı iki iklim arasına yerleştirilmiş kapı kanatlarının davranışları |
behaviours of door leaves placed between two different climates n.
|
|
340 |
Technical |
işlevsel birbiri arasına girme |
functional interleaving n.
|
|
341 |
Technical |
su boruları arasına yerleştirilen üst ısıtıcı |
interdeck superheater n.
|
|
342 |
Technical |
daktiloda satır arasına yazı yazmaya imkan tanıyan kol |
automatic line finder n.
|
|
343 |
Technical |
lambri ile duvar arasına yerleştirilen bariyer |
block n.
|
|
344 |
Technical |
hareketli iki kolu arasına kristal yüzeyler yerleştirilmiş bir gönyemetre türü |
contact goniometer n.
|
|
345 |
Technical |
(5 katlı panelde) iç ve dış katmanlar arasına yapıştırılan kaplama |
crossbanding n.
|
|
346 |
Technical |
eski lokomotiflerde kalkış sırasında sürtünmeyi arttırmak için tekerlek ile ray arasına kum dökme vazifesi gören boru |
sand gall n.
|
|
347 |
Technical |
eski lokomotiflerde kalkış sırasında sürtünmeyi arttırmak için tekerlek ile ray arasına kum dökme vazifesi gören boru |
sand pipe n.
|
|
348 |
Technical |
hasarı önlemek için kargo kutusundaki eşyalar arasına yerleştirilen malzeme |
divider n.
|
|
349 |
Technical |
(stereoskopik incelemede) fotoğraf ile ölçüm noktası arasına yerleştirilen özel bir işaret |
floating mark or dot n.
|
|
350 |
Technical |
arasına gelmek |
intervene v.
|
|
351 |
Technical |
iki şey arasına bir şey sokmak |
interpolate v.
|
|
352 |
Technical |
kolay ayrılması için pul, kupon gibi arasına delikler basmak |
perforate v.
|
|
353 |
Technical |
(boş kağıtları) kaymamaları için baskıdan çıkma sıralarıyla basılı kağıtlar arasına koymak |
sheet v.
|
|
354 |
Technical |
ışınlar veya yarıçaplar arasına yerleştirilmiş |
interradiant adj.
|
|
355 |
Technical |
küçük ametal atom veya iyonlarının daha büyükler arasına yerleşik bulunduğu (katı yapısı) |
interstitial adj.
|
|
356 |
Technical |
küçük ametal atom veya iyonlarının daha büyükler arasına yerleşik bulunduğu (katı yapısı) |
intersticial adj.
|
|
Computer |
|
357 |
Computer |
işlevsel birbiri arasına girme |
functional interleaving n.
|
|
358 |
Computer |
metni ve multimedyayı yapılandırmak ve belgeler arasına bağlantılı metin bağları yerleştirmek için kullanılan bir biçimleme dili |
html n.
|
|
359 |
Computer |
(arasına karbon kağıt yerleştirilen) kağıt form destesi |
fanfold n.
|
|
360 |
Computer |
tabakalar arasına giren |
intrusive adj.
|
|
361 |
Computer |
(deste, defter) arasına karbon kağıt koyularak düzenlenen |
fanfold adj.
|
|
Electric |
|
362 |
Electric |
çoklu kablolarda lehimin tellerin arasına fazlaca girip topaklanması ve o bölgeyi kafes gibi genişletip çevresinde kırılmaya neden olabilmesi |
birdcaging n.
|
|
363 |
Electric |
çoklu kablolarda lehimin tellerin arasına fazlaca girip topaklanması ve o bölgeyi kafes gibi genişletip çevresinde kırılmaya neden olabilmesi |
bird-caging n.
|
|
364 |
Electric |
büyük şişeye geçen elektrik miktarını belirtmek için elektrikli makineyle büyük bir şişe veya pil arasına koyulan leyden şişesi |
unit jar n.
|
|
365 |
Electric |
bir faz ile nötr arasına bağlanan |
connected between one phase and neutral adj.
|
|
Mechanic |
|
366 |
Mechanic |
(birden çok silindirli içten yanmalı motorda) devrede batarya veya mıknatıs ile farklı silindirlere uygun vibratörsüz kullanılan bobinlerin arasına yerleştirilen indüksiyon bobini ve vibratör |
master vibrator n.
|
|
367 |
Mechanic |
somun ile boru arasına yerleştirilerek sızdırmazlığı sağlamak için sıkıştırılan halka |
olive n.
|
|
368 |
Mechanic |
(yüzler arasına sıkıştırılabilir madde yerleştirerek) birleşim yerini kapatmak |
pack v.
|
|
Textile |
|
369 |
Textile |
ayakkabının dış derisi ile astar arasına yerleştirilen, ayak parmağını destekleyen malzeme |
toe puff n.
|
|
370 |
Textile |
yalıtımı arttırmak için döşemeyle halı arasına serilen kalın keçe |
underfelt n.
|
|
371 |
Textile |
ipek veya reyondan çözgü iplerinin arasına diğer ipliklerin katılması ile yapılan bir krep |
crepe marocain n.
|
|
Architecture |
|
372 |
Architecture |
ağaç çatkıların arasına kerpiç doldurularak yapılmış duvar veya bina |
nogging n.
|
|
373 |
Architecture |
yaklaşık olarak m.ö. 1000 ile 700 yılları arasına tarihlenen geometrik sanat döneminde kullanılan yunan sanatına özgü bir süsleme motifi |
meander n.
|
|
374 |
Architecture |
tavan arasına bırakmak |
sollar v.
|
|
375 |
Architecture |
tavan arasına koymak |
sollar v.
|
|
Construction |
|
376 |
Construction |
dikey saplanmış çiviler arasına gerilen yatay takviye şeridi |
nogging n.
|
|
377 |
Construction |
bir binanın üst katındaki kirişler arasına inşa edilen kemer |
trimmer arch n.
|
|
378 |
Construction |
kirişler arasına döşenen kendinden destekli çatı kaplama birimi |
decking n.
|
|
379 |
Construction |
yürüyen merdivenlerin üst ve alt kısımlarında bulunup basamaklarla zemin arasına nesnelerin sıkışmasını engelleyen dişli plaka |
comb n.
|
|
380 |
Construction |
çapraz yerleştirilmiş çıtalara destek için iki kiriş arasına uzunlamasına yerleştirilen çıta |
counterlath n.
|
|
381 |
Construction |
ahşap çatkıların arasına tuğla doldurmak |
nog v.
|
|
382 |
Construction |
tuğlaların arasına sıva çekmek |
tuck-point v.
|
|
383 |
Construction |
betonu dökmeden önce (sağlamlaştırıcı parçayı) iki nokta arasına belirli bir şekilde yerleştirmek |
drape v.
|
|
Woodworking |
|
384 |
Woodworking |
(ahşap gemi çerçeveleri arasına ilave olarak yerleştirilen) ince uzun yapılı kereste |
rider n.
|
|
Furniture |
|
385 |
Furniture |
şilte ile yay arasına destek sağlaması için yerleştirilen ince ve sert bir levha |
bed board n.
|
|
386 |
Furniture |
şilte ile yay arasına destek sağlaması için yerleştirilen ince ve sert bir levha |
bedboard n.
|
|
Automotive |
|
387 |
Automotive |
egzoz borusu ile susturucu arasına yerleştirilen y-biçimli eleman |
exhaust cutout n.
|
|
388 |
Automotive |
klima buharlaştırıcısı ile kompresörü arasına yerleştirilen valf |
suction throttling valve n.
|
|
Railway |
|
389 |
Railway |
hareket halindeki buharlı lokomotifin su alabilmesi için raylar arasına yerleştirilmiş uzun ve sığ oluk |
track pan n.
|
|
390 |
Railway |
rayın sabit durması için ray ve ray yatağı arasına konulan ahşap bir takoz |
key n.
|
|
Marine |
|
391 |
Marine |
uzatma ağlarında ıskartayı engellemeye yönelik kurşun yaka ile ağ arasına donatılan daha geniş göz açıklığına sahip ağ |
guarding net n.
|
|
392 |
Marine |
gemi ile iskele arasına gerilen ağ |
save-all n.
|
|
Medical |
|
393 |
Medical |
doğum esnasında vajina ile anüs arasına kesi yapılarak doğumun kolaylaştırılması |
episiotomy n.
|
|
394 |
Medical |
doku arasına uygulanan brakiterapi |
interstitial brachytherapy n.
|
|
395 |
Medical |
periton ile ven arasına konullan şant |
denver shunt n.
|
|
396 |
Medical |
plevra zarları arasına hava kaçması |
pneumothorax n.
|
|
397 |
Medical |
periton ile ven arasına konullan şant |
peritoneovenous shunting n.
|
|
398 |
Medical |
periton ile venöz sistem arasına şant konulması |
peritoneovenous shunting n.
|
|
399 |
Medical |
(kan geçişinin sağlanması için) kan damarları arasına açılmış kanal |
shunt n.
|
|
400 |
Medical |
(iğne) cilt katmanları arasına giren |
intracutaneous adj.
|
|
401 |
Medical |
(iğne) cilt katmanları arasına giren |
intradermal adj.
|
|
Anatomy |
|
402 |
Anatomy |
kafa tasının parietal ve frontal kemikleri arasına uygulanan bir dikiş |
coronal suture n.
|
|
403 |
Anatomy |
göğüs kafesi ve kürek kemiğinin omuz çıkıntısı arasına ait |
thoracicoacromial adj.
|
|
404 |
Anatomy |
kaş arasına ait |
glabellar adj.
|
|
Printing |
|
405 |
Printing |
baskı makinesinde baskı yüzeyi ile basılacak kağıt arasına yerleştirilen tabaka |
timpan n.
|
|
406 |
Printing |
düzgün baskı için plaka ile tabanı arasına yerleştirilen parça |
interlay n.
|
|
407 |
Printing |
(baskı plakasının) arasına ek plaka yerleştirmek |
interlay v.
|
|
408 |
Printing |
(baskı plakasının) arasına ek plaka koymak |
interlay v.
|
|
Gastronomy |
|
409 |
Gastronomy |
kızarmış tortilla ekmeği arasına et, peynir, doğranmış sebze ve yeşillik koyularak hazırlanan yemek |
chalupa n.
|
|
410 |
Gastronomy |
fransız ekmeğinin arasına konan et, peynir, domates, soğan, marul ve çeşni ile yapılan sandviç |
torpedo n.
|
|
411 |
Gastronomy |
fransız ekmeğinin arasına konan et, peynir, domates, soğan, marul ve çeşni ile yapılan sandviç |
submarine sandwich n.
|
|
412 |
Gastronomy |
fransız ekmeğinin arasına konan et, peynir, domates, soğan, marul ve çeşni ile yapılan sandviç |
sub sandwich n.
|
|
413 |
Gastronomy |
fransız ekmeğinin arasına konan et, peynir, domates, soğan, marul ve çeşni ile yapılan sandviç |
sub n.
|
|
414 |
Gastronomy |
fransız ekmeğinin arasına konan et, peynir, domates, soğan, marul ve çeşni ile yapılan sandviç |
hero n.
|
|
415 |
Gastronomy |
fransız ekmeğinin arasına konan et, peynir, domates, soğan, marul ve çeşni ile yapılan sandviç |
bomber n.
|
|
416 |
Gastronomy |
fransız ekmeğinin arasına konan et, peynir, domates, soğan, marul ve çeşni ile yapılan sandviç |
wedge n.
|
|
417 |
Gastronomy |
fransız ekmeğinin arasına konan et, peynir, domates, soğan, marul ve çeşni ile yapılan sandviç |
submarine n.
|
|
418 |
Gastronomy |
fransız ekmeğinin arasına konan et, peynir, domates, soğan, marul ve çeşni ile yapılan sandviç |
zep n.
|
|
419 |
Gastronomy |
fransız ekmeğinin arasına konan et, peynir, domates, soğan, marul ve çeşni ile yapılan sandviç |
grinder n.
|
|
420 |
Gastronomy |
fransız ekmeğinin arasına konan et, peynir, domates, soğan, marul ve çeşni ile yapılan sandviç |
cuban sandwich n.
|
|
421 |
Gastronomy |
fransız ekmeğinin arasına konan et, peynir, domates, soğan, marul ve çeşni ile yapılan sandviç |
poor boy n.
|
|
422 |
Gastronomy |
fransız ekmeğinin arasına konan et, peynir, domates, soğan, marul ve çeşni ile yapılan sandviç |
italian sandwich n.
|
|
423 |
Gastronomy |
fransız ekmeğinin arasına konan et, peynir, domates, soğan, marul ve çeşni ile yapılan sandviç |
hero sandwich n.
|
|
424 |
Gastronomy |
iki tortilla arasına erimiş peynir konularak yapılan bir çeşit yemek |
quesadilla n.
|
|
425 |
Gastronomy |
çavdar ekmeği arasına konserve sığır eti, isviçre peyniri ve lahana turşusu koyularak hazırlanan sıcak sandviç |
reuben n.
|
|
426 |
Gastronomy |
çavdar ekmeği arasına konserve sığır eti, isviçre peyniri ve lahana turşusu koyularak hazırlanan ızgara sandviç |
reuben sandwich n.
|
|
427 |
Gastronomy |
bisküvi arasına koyularak yenen bir marşmelov tatlısı |
s'more n.
|
|
428 |
Gastronomy |
sığır, domuz veya kuzu etinin arasına yağ tabakaları yerleştirerek mermere benzetmek |
marble v.
|
|
Geometry |
|
429 |
Geometry |
iki nokta arasına çizilebilecek en kısa çizgi |
right line n.
|
|
Agriculture |
|
430 |
Agriculture |
başka mahsulün arasına ekilen mahsul |
interplant n.
|
|
431 |
Agriculture |
mahsul sıraları arasına ekim yapma |
intertillage n.
|
|
432 |
Agriculture |
mahsul sıraları arasına ekmek |
intertill v.
|
|
Forestry |
|
433 |
Forestry |
üzerinde kütüklerin çekildiği bir hat oluşturmak için iki ağaç arasına gerilen çelik halat |
skyline n.
|
|
Literature |
|
434 |
Literature |
latin edebiyatının m.s. 14 ile 138 yılları arasına denk gelen dönemi |
silver age n.
|
|
Linguistics |
|
435 |
Linguistics |
telafuzu kolaylıştırmak için iki ünsüzün arasına tek bir ünsüzün getirilmesi |
anaptyxis n.
|
|
436 |
Linguistics |
özne ile yüklem arasına yan tümcelerin girdiği bir dilbilgisel yapı |
involution n.
|
|
437 |
Linguistics |
iki alternatif arasına konan işaret |
solidus n.
|
|
438 |
Linguistics |
parantez arasına alarak koymak |
parenthesize v.
|
|
439 |
Linguistics |
parantez arasına alarak koymak |
parenthesise v.
|
|
440 |
Linguistics |
eş anlamlılar arasına dahil etmek |
synonymise v.
|
|
History |
|
441 |
History |
yaklaşık 1000 ile 1400 yılları arasına tekabül eden, etkileri özellikle avrupa ve kuzey amerika'da hissedilen birkaç derecelik küresel sıcaklık artışı |
medieval warm period n.
|
|
442 |
History |
yaklaşık 1000 ile 1400 yılları arasına tekabül eden, etkileri özellikle avrupa ve kuzey amerika'da hissedilen birkaç derecelik küresel sıcaklık artışı |
medieval warm epoch n.
|
|
Archaeology |
|
443 |
Archaeology |
ilkel topluluklarda görülen, ölüyü ağaç dalları arasına veya içi boş ağaç gövdesine defnetme uygulaması |
tree burial n.
|
|
444 |
Archaeology |
taş devri'nin yaklaşık 15.000 yıl önce başlayan, paleolitik ve neolitik dönemler arasına denk gelen bölümü |
mesolithic age n.
|
|
445 |
Archaeology |
girit'in m.ö. 3000 ile 1100 yılları arasına tarihlenen tunç çağı kültürü |
minoan civilisation n.
|
|
446 |
Archaeology |
girit'in m.ö. 3000 ile 1100 yılları arasına tarihlenen tunç çağı kültürü |
minoan culture n.
|
|
447 |
Archaeology |
tersiyer dönem'in oligosen ile pliyosen evreler arasına denk gelen evresine ait veya ilişkin |
miocene adj.
|
|
448 |
Archaeology |
tersiyer dönem'in oligosen ile pliyosen evreler arasına denk gelen evresine ait veya ilişkin |
miocenic adj.
|
|
Environment |
|
449 |
Environment |
türe ait bireylerin gruplar halinde yaşama veya diğer türlerin bireyleri arasına dağılma eğilimi |
sociability n.
|
|
Geography |
|
450 |
Geography |
kuzey amerika'nın kretesa dönemi'nin colorado ve laramie arasına tarihlenen alt dönemine ait veya ilişkin |
montana adj.
|
|
Geology |
|
451 |
Geology |
tortul yatakların arasına sızan ve üst tabakanın kubbe gibi şişmesine neden olan magmatik kaya kütlesi |
laccolite n.
|
|
452 |
Geology |
tortul yatakların arasına sızan ve üst tabakanın kubbe gibi şişmesine neden olan magmatik kaya kütlesi |
laccolith n.
|
|
453 |
Geology |
tabakalar arasına giren kaya |
intrusion n.
|
|
454 |
Geology |
magmanın kayaçlar arasına sızarak oluşturduğu daire veya mercek şeklindeki intrüsif volkanik kayaç kitlesi |
lopolith n.
|
|
455 |
Geology |
eriyik haldeyken tortul kayaçların, volkanik yatakların veya başkalaşım kayaçlarının foliasyonlarının arasına dolan yassı volkanik kayaç kitlesi |
sill n.
|
|
456 |
Geology |
tabakalar arasına yerleştirmek |
interstratify v.
|
|
Military |
|
457 |
Military |
yakılarak düşman gemileri arasına salıverilen gemi |
fire ship n.
|
|
Sport |
|
458 |
Sport |
(buz hokeyi) rakip takımlar arasına pakı bırakarak oyunu başlatma yöntemi |
face-off n.
|
|
459 |
Sport |
at yarışında bitiş direklerinin arasına gerilmiş tel |
wire n.
|
|
460 |
Sport |
(körling) pist veya saha boyunca orta çizgi ile hedef noktası arasına çizilen mesafe çizgisi |
hogscore n.
|
|
461 |
Sport |
(buz hokeyi) rakip takımlar arasına pakı bırakarak oyunu başlatma |
face-off n.
|
|
462 |
Sport |
(buz hokeyi) hakemin rakip takımlar arasına pakı bırakarak oyunu başlatması |
face-off n.
|
|
463 |
Sport |
(buz hokeyinde hakem) oyunu başlatmak için pakı rakip takımlar arasına bırakmak |
face v.
|
|
464 |
Sport |
(buz hokeyinde hakem) pakı rakip takımlar arasına bırakarak oyunu başlatmak |
face v.
|
|
465 |
Sport |
(körling ve çim topunda) kendi taşını veya kukasını rakiple taşı veya kukası arasına koyarak korumak |
guard v.
|
|
Basketball |
|
466 |
Basketball |
oyunun başında hakemin iki rakip oyuncu arasına attığı top |
jump ball n.
|
|
Football |
|
467 |
Football |
rakip oyuncunun dizleri arasına omuz getirilerek gerçekleştirilen kural dışı bir blok hareketi |
chop block n.
|
|
Baseball |
|
468 |
Baseball |
iç saha oyuncusu ile dış saha oyuncusu arasına düşen top |
texas leaguer n.
|
|
Cinema |
|
469 |
Cinema |
parlamayı engellemek için kamera ve ışık arasına yerleştiren delikli palet |
cokuloris n.
|
|
Librarianship |
|
470 |
Librarianship |
kitap arasına yerleştirilen, harf indeksine benzer şekilde yarım ay biçimli boşluk |
notch n.
|
|
Mythology |
|
471 |
Mythology |
zeus'un yıldızların arasına yerleştirdiği, atlas'ın beş kızı ve pleiades'in kızkardeşleri |
hyades n.
|
|
Printery |
|
472 |
Printery |
sözcükte heceler arasına yerleştirilmiş nokta |
centred dot n.
|
|
473 |
Printery |
mürekkebin bulaşmaması için yeni basılan sayfalar arasına yerleştirilen boş kağıt |
interleaf n.
|
|
474 |
Printery |
metin arasına geçici yer kaplaması için eklenmiş uydurma metin |
placeholder n.
|
|
475 |
Printery |
parantez arasına alarak koymak |
parenthesize v.
|
|
476 |
Printery |
parantez arasına alarak koymak |
parenthesise v.
|
|
477 |
Printery |
(basılı kağıtlar arasına) temiz kağıt yerleştirmek |
slipsheet v.
|
|
478 |
Printery |
arasına bir şey eklenemeyen (sayfa, satır) |
tight adj.
|
|
479 |
Printery |
satır arasına eklenmiş |
interlineal adj.
|
|
480 |
Printery |
satır arasına yazılmış |
interlineary adj.
|
|
Engineering |
|
481 |
Engineering |
(iki bitişik parçayı) arasına nesne sokulabilecek şekilde ayırmak |
pack v.
|
|
Ornithology |
|
482 |
Ornithology |
kuşların paraziti engellemek için tüylerinin arasına karıncaları koyması |
anting n.
|
|
Slang |
|
483 |
Slang |
iç çamaşırının poponun arasına sıkışması |
melvin n.
|
|
484 |
Slang |
iç çamaşırının poponun arasına girmesi |
melvin n.
|
|
485 |
Slang |
birinin iç çamaşırını arkadan çekip poposunun arasına sıkıştırarak/sokarak yapılan eşek şakası |
melvin n.
|
|
486 |
Slang |
(birinin) iç çamaşırını hızla çekerek poposunun arasına sokmak |
give (one) a melvin v.
|
|
487 |
Slang |
(birinin) iç çamaşırını/pantolonunu hızla çekerek poposunun arasına sokmak |
give someone a melvin v.
|
|
488 |
Slang |
arasına bozuk para koyarak kapıyı açık tutmak |
penny v.
|
|