görünen - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

görünen



Sens de "görünen" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 14 résultat(s)

Turc Anglais
General
görünen appearing adj.
görünen apparent adj.
görünen ostensible adj.
görünen outward adj.
görünen visible adj.
görünen seeming adj.
görünen virtual adj.
görünen beseen adj.
görünen viewable adj.
görünen semblable adj.
görünen semblant adj.
görünen superficial adj.
Construction
görünen overall adj.
Slang
görünen above board expr.

Sens de "görünen" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
direği kıça doğru eğik görünen (tekne) rakish adj.
General
canlı gibi görünen lifelikeness n.
şaka gibi görünen iğneleyici söz snide n.
yıldızların görünen hareketleri esas alınarak ölçülen zaman sidereal time n.
göğsün dekolteden görünen kısmı cleavage n.
radarda görünen nokta plot n.
dipsiz gibi görünen yer abyss n.
çatlak gibi görünen desen crackle n.
bazı hallerde dalgıçlarca görünen sarhoşluğa benzer bir duyumsuzluk hali nitrogen narcosis n.
görünen ufuk visible horizon n.
oturduğu zaman kısa görünen kişi hypermorph n.
görünen yüz exposed face n.
hoş görünen good-looker n.
aysberg'in görünen kısmı tip-of-the-iceberg n.
saldırgan görünen ama aslında zararsız olan (ordu) paper tiger n.
adam öldürmeye duyulan istek olarak görünen bir akıl hastalığı homicidal insanity n.
görünen gerçek the apparent truth n.
görünen neden surface cause n.
hatalı görünen bir durum false note n.
imkansız gibi görünen bir görev a seemingly impossible task n.
göze hoş görünen bonnie n.
dost gibi görünen düşman frienemy n.
dost gibi görünen düşman frenemy n.
görünen bir yer a prominent place n.
ekranda vücudunun sadece omuzundan üstü görünen program sunucusu talking head n.
damalı olan veya görünen iş checkerwork n.
allı pullu görünen değersiz şey tinsey n.
allı pullu görünen değersiz şey tinsy n.
(görünen duygu veya anlamın altındaki) düşünce undercurrent n.
(görünen duygu veya anlamın altındaki) duygu undercurrent n.
görünen kimse emergent n.
bir şeyin görünen yüzünden daha az makbul olan diğer yüzü underside n.
kazanması veya başarılı olması kesin görünen kimse veya şey banker n.
genç görünen yaşlı kimse youngster n.
bitmesi uzak görünen şey beginning n.
doğru görünen şey verisimilitude n.
gerçek görünen şey verisimilitude n.
kötü niyetli olduğu halde dıştan erdemli gibi görünen kimse whited sepulcher n.
kötü niyetli olduğu halde dıştan erdemli gibi görünen kimse whited sepulchre n.
uyumsuz gibi görünen başka bir unsurla bağlantılı olduğu düşünülen şey blood brother n.
sağlıklı ve bakımlı görünen evcil hayvan kürkü bloom n.
gerçekte olmadığı halde erdemli gibi görünen kimse hypocrite n.
depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen kimse miserabilist n.
hüzünlü şarkılar söyleyip depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen şarkıcı miserabilist n.
hüzünlü şarkılar dinleyip depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen dinleyici miserabilist n.
depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen kimse miserablist n.
hüzünlü şarkılar söyleyip depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen şarkıcı miserablist n.
hüzünlü şarkılar dinleyip depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen dinleyici miserablist n.
tuhaf ve ürkütücü görünen hayvan monster n.
normalin dışında görünen şey monstrosity n.
ufak tefek görünen kimse lilliputian n.
sinemada veya televizyonda görünen metinler graphics n.
olanaksız görünen şey impossible n.
saatin üstünde görünen zaman clock time n.
havada yüzer gibi görünen hafif ve kabarık kütle cloud n.
tepedeki saçların kısa kesilip dik durmalarının sağlandığı, tepeden düz görünen bir saç stili flat top n.
siyah nokta şeklinde görünen karasinek dışkısı flyspeck n.
olduğundan daha iyi görünen şey ormolu n.
aylak görünen kimse semihobo n.
resmin çerçeveden görünen bölümü sight n.
(elbisede) yırtmaç gibi açıklık ile görünen, zıt renkli ek veya iç katman slashing n.
alışılagelenden farklı görünen kimse beatnik n.
karanlıkta hayal meyal görünen birşeye dikkatle bakmak peer v.
ekranda görünen ücretsiz telefon hattını aramak dial the toll-free number on the screen v.
ile açık/bilinen/görünen bir ilişkisi/akrabalığı olmamak bear no apparent relationship to v.
(bir şeyin altından) belli belirsiz görünen bir şeye bakmak underpeer v.
(bir şeyin altından) hayal meyal görünen bir şeye dikkatle bakmak underpeer v.
tereddütlü görünen vacillatory adj.
göze hoş görünen bonny adj.
tereddüt eder görünen vacillatory adj.
canlı gibi görünen lifelike adj.
hoş görünen candied adj.
gibi görünen purported adj.
mantığa aykırı görünen paradoxical adj.
gözle görünen visible adj.
gözle görünen apparent adj.
gözle görünen obvious adj.
göze güzel görünen easy on the eye adj.
göze hoş görünen easy on the eye adj.
heybetli görünen imposing-looking adj.
genç görünen young-looking adj.
kolayca görünen noticeable adj.
kolayca görünen prominent adj.
kolayca görünen conspicuous adj.
kolayca görünen eminent adj.
kolayca görünen easily seen adj.
alışılmışın dışında iyi görünümlü/görünen unusually good-looking adj.
çok rahat/kolayca görünen/görülebilen distinctly visible adj.
dürüst görünen honest-looking adj.
kılıksız olup kibar görünen shabby-genteel adj.
zinde ve genç görünen fresh-faced adj.
düzensiz görünen untidy-looking adj.
dağınık görünen untidy-looking adj.
korkutucu (görünen) scary-looking adj.
zayıf ve kötü görünen waifish adj.
açık şekilde görünen plainly visible adj.
hoş görünen nice looking adj.
hoş görünen good looking adj.
ciddi görünen taciturn adj.
gerçekçi ve derinlikli görünen third-dimensional adj.
eski görünen much-worn adj.
gerçek dışı ve tablo gibi görünen toytown adj.
zombi gibi görünen zombielike adj.
soluk görünen etiolated adj.
sağlıksız görünen etiolated adj.
göze hoş görünen eyesome adj.
doğru görünen verisimilar adj.
gerçek görünen verisimilar adj.
doğru görünen verisimilous adj.
gerçek görünen verisimilous adj.
sürekli üzgün görünen sad-faced adj.
kıştan etkilenmiş gibi görünen wintery adj.
akıllı gibi görünen wise-like adj.
mantıklı gibi görünen wise-like adj.
ismi afişte görünen birinin ismen tanınırlığına ve albenisine sahip olan marquee adj.
ismi afişte görünen birinin ismen tanınırlığı ve albenisi ile ilişkili marquee adj.
iri ve ağır görünen massy adj.
acayip görünen queer-looking adj.
zayıf (görünen) windlestrae [scotland] adj.
irade dışı veya duygusuz görünen mechanical adj.
değersiz olup dışardan albenili görünen meretricious adj.
metal gibi görünen metallic-looking adj.
metal gibi görünen metal-looking adj.
şirketin mali kayıtlarında görünen book adj.
göze hoş görünen harmonic adj.
kepek gibi görünen branny adj.
daha güçlü ve kaslı görünen buffer adj.
at gibi görünen horseyism adj.
binici gibi görünen horsy adj.
at gibi görünen horsyism adj.
depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen miserabilist adj.
depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen miserablist adj.
(belirtilen şekilde) görünen looking adj.
yumurta akıyla kaplı gibi görünen glairy adj.
toz veya mumdan örtü sebebiyle donmuş gibi görünen glaucous adj.
çekici görünen glittering adj.
aldatıcı görünen glittering adj.
aylak biri gibi görünen loaferish adj.
görünen ama gerçek olmayan ghost adj.
garip görünen odd adj.
garip görünen odd-sounding adj.
tuhaf görünen odd-sounding adj.
yaşı ilerlemiş görünen old adj.
televizyon yayınında görünen on-air adj.
tek gözü görünen one-eyed adj.
kötü niyetli görünen ill-looking adj.
sağlıksız görünen ill-looking adj.
eski görünen old-looking adj.
sıra dışı ve düzensiz görünen disharmonic adj.
aptalca görünen gooselike adj.
doğru olmasa da akla yatkın görünen ben trovato adj.
doğru olmasa da akla yatkın görünen ben trovata adj.
aldatıcı görünen double-eyed adj.
fahişe gibi görünen drabby adj.
fahişe gibi görünen drabbish adj.
istenenden uzun görünen drawn-out adj.
huzurlu ve durgun görünen drowsy adj.
keyifsiz görünen dull-browed adj.
(dişi domuz) gebe gibi görünen piggy adj.
şık görünen fashionable [obsolete] adj.
hoş görünen featurely adj.
yapıyormuş gibi görünen feigning adj.
birbirine görünen intervisible adj.
(hayvan figürü) yukarı kalkık ve yalnızca üst kısmı görünen issuant adj.
solgun görünen peaking [dialect] [uk] adj.
hasta görünen peaking [dialect] [uk] adj.
inci gibi görünen pearlaceous adj.
adil görünen plausible adj.
tozlu gibi mat görünen powdery adj.
ipliksi görünen cordy adj.
ciddi görünen deadpan adj.
akla aykırı görünen disconnected adj.
kirli görünen filthy adj.
güzel görünen fine-looking adj.
yabancı gibi görünen outlandish adj.
duvarda görünen parietal adj.
yanıltıcı görünen phantasmagoric adj.
kopuk görünen praemorse adj.
aptal ve tembel görünen schlumpy adj.
hasta görünen scrofulous adj.
kötü görünen scrofulous adj.
(eğlence amaçlı) ciddi gibi görünen seriocomic adj.
(eğlence amaçlı) ciddi gibi görünen seriocomical adj.
şist gibi görünen shalelike adj.
sıska ve aç görünen shilpit [scotland] adj.
neşeli görünen jolly-looking adj.
her on dört günde bir görünen fortnightly adj.
sağlıklı görünen fresh adj.
genç ve diri görünen fresh adj.
zengin görünen prestige adj.
ilk bakışta inandırıcı görünen presumable adj.
vitaminsiz görünen slink adj.
açlıktan ölmüş gibi görünen slink adj.
vitaminsiz görünen slinky adj.
kaliteli görünen solid-looking adj.
sağlıklı görünen solid-looking adj.
sağlam görünen solid-looking adj.
güçlü görünen square adj.
dayanıklı görünen square adj.
sincap gibi görünen squirrelly adj.
sincap gibi görünen squirrely adj.
(sıkışma nedeniyle) yapışık gibi görünen strangulate adj.
üç düzlemli gibi görünen subtrihedral adj.
(üst üste dizildiğinde) aynı görünen superimposable adj.
şık ve düzgün görünen presentable adj.
görünen o ki apparently adv.
görünen o ki seemingly adv.
(gemi, kara) görünen yönünde where away adv.
görünen o ki seeming adv.
görünen o ki semblably [rare] adv.
görünen anlamına gelen ön ek phen- pref.
görünen anlamına gelen ön ek phaen- pref.
görünen anlamına gelen ön ek phaeno- pref.
görünen anlamına gelen ön ek pheno- pref.
gibi görünen anlamı veren son ek -oid suf.
Phrasals
lezzetli görünen delicious-looking adj.
Phrases
ışıktan dolayı olduğundan farklı görünen şey trick of the light n.
görünen o ki it appears that expr.
görünen o ki it looks like that expr.
görünen o ki it seems that expr.
görünen o ki it would seem that expr.
görünen o ki it would appear that expr.
görünen o ki as things stand expr.
görünen köy kılavuz istemez if it looks like a duck and walks like a duck, it is a duck expr.
Proverb
görünen köy kılavuz istemez it looks like a duck and swims like a duck, then it is a duck
dost gibi görünen arkadaştansa açıkça düşman olan biri yeğdir a false friend is worse than an open enemy
dost görünen düşmandansa açıkça düşman olan kişi yeğdir a false friend is worse than an open enemy
dost gibi görünen arkadaşlardansa açıkça düşman olanlar yeğdir false friends are worse than open enemies
dost görünen düşmanlardansa açıkça düşman olanlar yeğdir false friends are worse than open enemies
görünen köy kılavuz istemez village in sight needs no guide
Colloquial
giyimi ve tavrıyla tam anlamıyla kız gibi görünen kız girly girl n.
yaşlanmıyormuş gibi görünen kişi dorian gray n.
dışarıda modern görünen/modernlik taslayan kimse mod poser n.
seri üretimden çıkmış gibi görünen, ayırt edici özellikleri bulunmayan ve yerel mimariyle uyumsuz olan büyük ve modern ev mcmansion n.
östrojenin etkisi ile büyümüş veya fazla yağ dokusundan büyümüş gibi görünen erkek meme bezi moob n.
çok önemli gibi görünen kimse muckymuck [canada] n.
gülünç görünen kimse bysen [uk/scotland] n.
iğrenç görünen kimse bysen [uk/scotland] n.
hoş görünen (good) looker n.
güçlü, fettan ve gizemli görünen doğu asyalı kadın dragon lady n.
anoreksik görünen genç süper model superwaif n.
birbirinden faklı gibi görünen ama bağlantılı iki şey olmak be opposite sides of the same coin v.
mükemmel görünen distinguished-looking adj.
kederli görünen down at the mouth adj.
keyifsiz görünen down at the mouth adj.
hüzünlü/üzgün görünen down at the mouth adj.
depresif/morali bozuk görünen down at the mouth adj.
mutsuz görünen down at the mouth adj.
göze çok çirkin görünen esthetically challenged adj.
hoş görünen fresh adj.
harika görünen good enough to eat adj.
(görüntüde) siyah yerine koyu gri görünen milky adj.
ve görünen şu ki and it appears expr.
görünen o ki as it is expr.
Idioms
sonu ciddiye dönüşebilecek, masum görünen küçük eylem a camel's nose (under the tent) n.
buzdağının görünen ucu tip of the iceberg n.
buzdağının görünen kısmı the tip of the iceberg n.
iltifat gibi görünen eleştiri backhanded compliment n.
iltifat gibi görünen eleştiri left-handed compliment n.
(işin) görünen yüzü face value n.
az gibi görünen ama tükenmeyen kaynak widow's cruse n.
az gibi görünen ama tükenmeyen kaynak a widow's cruse n.
önemli görünen ama aslında bir meziyeti olmayan kişi empty suit n.
(bir şeyin/birinin) ön yüzünü/görünen yüzünü oluşturan a (kind of) reflection on (someone or something) n.
sağlıklı görünen kimse image of health n.
canlı/enerjik görünen kimse image of health n.
iyi görünen kimse/şey a good looker n.
hoş görünen kimse/şey a good looker n.
küçük/önemsiz görünen ama geleceği parlak şey a grain of mustard seed n.
küçük/önemsiz görünen ama potansiyeli yüksek şey a grain of mustard seed n.
dışarıdan bakıldığında iyi görünen şey a potemkin village n.
buzdağının görünen kısmı/ucu the tip of an iceberg n.
buzdağının görünen kısmı/ucu the tip of the iceberg n.
çok önemli bir şey yapmış gibi görünen kimse the cat that ate the canary n.
çok matah bir şey yapmış gibi görünen kimse the cat that ate the canary n.
büyük bir başarı elde etmiş gibi görünen kimse the cat that ate the canary n.
çok önemli bir şey yapmış gibi görünen kimse the cat that swallowed the canary n.
çok matah bir şey yapmış gibi görünen kimse the cat that swallowed the canary n.
büyük bir başarı elde etmiş gibi görünen kimse the cat that swallowed the canary n.
manasız görünen bir şeyi bir mantığa oturtmak put into perspective v.
kolay görünen işi yapamamak hit the broad side of a barn v.
kolay görünen işi yapamamak hit the side of a barn v.
görünen yerleri yapmak hit the high spots v.
farklı görünen fakat aslında birbiriyle ilişkili iki şey olmak be different sides of the same coin v.
buzdağının görünen kısmı/ucu olmak be the tip of the iceberg v.
farklı gibi görünen ama aslında birbirine çok yakın iki şey olmak be two sides of the same coin v.
masum/saf görünen blue eyed adj.
şüpheli görünen shifty-looking adj.
tehlikeli görünen shifty-looking adj.
aldatıcı görünen shifty-looking adj.
hasta gibi görünen green about the gills adj.
hasta gibi görünen green around the gills adj.
hasta gibi görünen greenat the gills adj.
arkadaşça/dostça görünen friendly-looking adj.
hasta görünen/hisseden green about the gills adj.
hasta görünen/hisseden green around the gills adj.
hasta görünen/hisseden green at the gills adj.
göze hoş görünen easy on the eyes adj.
ancak sizin gibi bir politikacı/yönetici böyle tabu olarak görünen bir işi yapabilirdi only nixon could go to china expr.
hoş görünen in fine feather expr.
görünen köy kılavuz istemez one does not need a guide when the village is in sight expr.
olacak gibi görünen on the horizon expr.
(bu sadece) buzdağının görünen ucu just the tip of the iceberg expr.
(bu sadece) buzdağının görünen kısmı just the tip of the iceberg expr.
hissiz/soğuk görünen butter won't melt (in one's mouth) expr.
hissiz/soğuk görünen butter wouldn't melt expr.
hissiz/soğuk görünen butter wouldn't melt in one's mouth expr.
çok hasta görünen death warmed up expr.
çok yorgun görünen death warmed up expr.
(bu sadece) buzdağının görünen ucu only the tip of the iceberg expr.
(bu sadece) buzdağının görünen kısmı only the tip of the iceberg expr.
buzdağının görünen kısmı more (to it) than meets the eye expr.
bu (birinin/bir şeyin) sadece gözle görünen kısmı there is more to (someone or something) than meets the eye expr.
bu sadece gözle görünen kısmı there's more than meets the eye expr.
Speaking
görünen bir yere koy put it in a prominent place n.
ağır görünen cool-looking adj.
havalı görünen cool-looking adj.
bu sadece buzdağının görünen kısmı it's just the tip of the iceberg expr.
bir yolu vardır (imkansız görünen durumlar için çözüm yolu) there may be a way around it expr.
cool takılan/görünen cool-looking expr.
görünen o ki so it looks like expr.
görünen o ki as it turns out expr.
görünen köy kılavuz istemez it is quite clear expr.
Trade/Economic
bilanço ve gelir tablosunda görünen hesap terminal account n.
defterde görünen kar book profit n.
envanterde görünen ancak stokta kalmamış bir ürünü ürün mağazaya geldiğinde müşteriye aynı fiyattan satmayı taahhüt eden mağaza onaylı kupon veya çek rain check n.
envanterde görünen ancak stokta kalmamış bir ürünü ürün mağazaya geldiğinde müşteriye aynı fiyattan satmayı taahhüt eden mağaza onaylı kupon veya çek raincheck n.
görünen ticaret visible trade n.
görünen mal visible merchandise n.
görünen mal ticareti dengesi visible trade balance n.
görünen mal ticareti visible trade n.
görünen kalemler visible items of trade n.
görünen kalemler visibles n.
görünen/belirgin çevresel maliyetler upfront environmental costs n.
görünen açık visible deficit n.
mahkemeye sunulan kanıtla vadesi gelmiş olarak görünen borç debt of record n.
Law
açıkça görünen irtifak hakkı apparent easement n.
açıkça görünen irtifak hakkı conspicuous easement n.
görünen şart apparent condition n.
belli bir dava ya da karar ile ilgili olarak mahkeme kaydında görünen of record adj.
itirazı kabil görünen objectionable adj.
Technical
görünen porozite apparent porosity n.
görünen oylum apparent volume n.
görünen elastik limit apparent elastic limit n.
görünen içsel sürtünme açısı angle of apparent internal friction n.
görünen sürtünme açısı apparent angle of friction n.
görünen derinlik apparent depth n.
görünen ağırlık apparent weight n.
görünen yoğunluk apparent density n.
görünen genleşme apparent expansion n.
görünen özgül ağırlık apparent specific weight n.
görünen gözeneklilik apparent porosity n.
görünen yayınırlık apparent diffusivity n.
görünen yanma visible combustion n.
görünen koheziyon apparent cohesion n.
görünen iç sürtünme açısı angle of apparent internal friction n.
görünen dairesel hatve apparent circumferential pitch n.
görünen kesafet apparent density n.
yatay ufuk ile denizde görünen ufuk çizgisi arasındaki düşey açı dip n.
gerçek ufkun altında yer alan görünen ufkun çöküntüsü açısını ölçen cihaz dip sector n.
yatay ufuk ile daha aşağıdaki görünen ufuk çizgisi arasındaki düşey açıyı ölçen cihaz dip sector n.
yüksek miktarda grafit karbonu içerdiği için kırıldığında koyu gri görünen pik demiri gray irons n.
röntgende opak görünen iyotlu bir asit iopanoic acid n.
keskin ve grafikte sivri görünen yükseliş spike n.
televizyonda hoş görünen telegenic adj.
oksijeni kısmen giderildiği için dışı içinden farklı görünen (çelik) rimmed adj.
Computer
görünen ad display name n.
gri görünen grayed out adj.
çevrimdışı görünen invisible adj.
sadece görünen hücreleri çiz plot visible cells only expr.
Informatics
görünen değer face value n.
Telecom
görünen kuyruk visible queue n.
Textile
keten gibi görünen pamuk veya suni ipek kumaş bark cloth n.
Architecture
solucanlarla sarılı gibi görünen taş işçiliği vermicular work n.
solucan izleriyle kaplı gibi görünen taş işçiliği vermicular work n.
solucanlarla sarılı gibi görünen taş işçiliği vermiculated work n.
solucan izleriyle kaplı gibi görünen taş işçiliği vermiculated work n.
duvarın korniş üzerinden görünen bitiş sırası blocking course n.
Construction
görünen gerilme engineering stress n.
Woodworking
çeyrek testereli kerestede görünen koyu benekli bir şekil roe n.
Dyeing
başka bir rengin altından görünen renk undertone n.
Aeronautic
görünen ufuk apparent horizon n.
Marine
ayın hilal halinde olduğu zamanlarda görünen küçük gel-git neap tide n.
görünen hareket doğrusu relative motion n.
görünen kara landfall n.
deniz feneri gibi üzerinde gündüzleri görünen işaretler daymark n.
deniz feneri vb. üzerinde gündüzleri görünen işaretler daymark n.
Mining
yüzeyi aşınmış meteorit demirinde görünen belirli şekiller widmanstatten figures n.
Medical
gastroenterit ve hafif sarılık ile karakterize insanlarda ve köpeklerde görünen akut ateşli bir hastalık canicola fever n.
bloke olmuş karaciğerden damarların kan sızdırması biçiminde görünen bir karaciğer hastalığı budd-chiari syndrome n.
genellikle çocuklarda pankreastaki lif dejenerasyonu ve solunum yetmezliği olarak görünen bir hastalık cystic fibrosis n.
görünen vizkozite apparent viscosity n.
beyin görüntülerinde parlak veya beyaz nokta olarak görünen hyperintense adj.
Anatomy
kılın vücut yüzeyinde görünen bölümü shaft n.
Psychology
görünen içerik manifest contents n.
Pharmaceutics
reçetesiz uyarıcıları içerdiği halde illegal veya reçeteli maddeleri içeriyor gibi görünen ilaç lookalike n.
reçetesiz uyarıcıları içerdiği halde illegal veya reçeteli maddeleri içeriyor gibi görünen ilaç look-alike n.
Optics
çapraz kesişimlerle birbirine yaklaşıyor ya da birbirinden uzaklaşıyor gibi görünen paralel çizgiler zollner's lines n.
çapraz kesişimlerle birbirine yaklaşıyor ya da birbirinden uzaklaşıyor gibi görünen paralel çizgiler zöllner's lines n.
atmosferik ışık kırılması nedeniyle bir cismin yanındaki ikinci bir cisme göre görünen yerinin değişmesi differential refraction n.
Veterinary
koyunlarda görünen tenya kaynaklı bir baş dönmesi sturdy n.
Physics
görünen görüntü virtual image n.
bir gök cisminin dünya'dan görünen parlaklığının ölçüsü apparent magnitude n.
Chemistry
yansıyan ışıkta yeşil, iletilmiş ışıkta ise kırmızı görünen azotlu kristalli bir madde ammonium purpurate n.
Biology
protoplazma içinde görünen hücre aktivitesi pasif ürünü inclusion n.
kılın görünen bölümü shaft n.
çizgi çizgi görünen zonate adj.
renkli şeritler halinde görünen zonate adj.
yünlü gibi görünen byssoid adj.
yarısı eksik görünen dimidiate adj.
bir yarısı diğerinden küçük görünen dimidiate adj.
ontojenik gelişim sırasında görünen ontogenic adj.
alacalı görünen (tohum endospermi) ruminate adj.
Marine Biology
görünen sindirim katsayısı apparent digestibility coefficient n.
tatlısu balıklarının solugaç kapaklarında görünen küçük beyaz sivilce benzeri kabarcıklar tubercle n.
kuzey amerika'ya özgü, çiftleşme mevsiminde erkekte parlak kırmızı yüzgeçler görünen notropis cinsi bir tatlı su balığı shiner n.
Astronomy
bir meteor yağmurunun görünen göksel kaynağı radiant n.
ışığın kırılmasından ötürü gök cisminin gerçek ve görünen doğrultularının birbirine göre açısı refraction n.
gök cisminin görünen kısmı refraction n.
draco takımyıldızından görünen beyaz dev bir yıldız thuban n.
draco takımyıldızından görünen beyaz dev bir yıldız alpha draconis n.
bir meteor yağmurunun görünen göksel kaynağı radiant point n.
gezegen halkalarının görünen uzantıları ansa n.
(negatif logaritmik ölçekte) bir yıldızın görünen parlaklığı magnitude n.
atmosferde görünen fenomen meteor n.
atmosferde görünen şey meteor n.
güneşin görünen hareketini göstermek için kullanılan bir alet heliodon n.
gerçek ufkun altında yer alan görünen ufkun açısal çöküntüsü dip of the horizon n.
yatay ufuk ile daha aşağıdaki görünen ufuk çizgisi arasındaki düşey açı dip of the horizon n.
birden fazla gök cisminin gözle görünen kesişimi concourse n.
iki gök cisminin birleşmiş gibi görünen dizilimi concourse n.
süpernova gibi görünen ama gerçekte yıldızı patlatmayan nova supernova impostor n.
mars'ın yüzeyinde görünen düz çizgiler martian canals n.
güneş atmosferinin kromosferine yakın görünen ve güneşin kutuplarında en fazla sayıda meydana gelen çok küçük sivri uçlu kısa ömürlü uzantı spicule n.
yaz gecesi gökyüzünde görünen büyük bir üçgen asterizm summer triangle n.
ay ve güneşin görünen hareketleriyle ilgili lunisolar adj.
(ay, gezegen) yuvarlağın yarısından fazlası parlayarak görünen gibbous adj.
satürn'ün merkezindeymiş gibi görünen saturnicentric adj.
Zoology
solucanların baş kısmına yakın olan kalın bir halka şeklinde görünen ve üreme organlarının bulunduğu bölge clitellum n.
Botanic
bitki dokularında görünen iğne biçimli kristal rhaphides n.
kökleri havaya doğru büyüyerek gövde gibi görünen doğu hindistan ağacı east indian fig tree (ficus bengalensis) n.
kökleri havaya doğru büyüyerek gövde gibi görünen doğu hindistan ağacı banian n.
kökleri havaya doğru büyüyerek gövde gibi görünen doğu hindistan ağacı banian tree n.
kökleri havaya doğru büyüyerek gövde gibi görünen doğu hindistan ağacı banyan fig n.
kökleri havaya doğru büyüyerek gövde gibi görünen doğu hindistan ağacı indian banyan n.
küçük çiçeklerden oluşup tek çiçek gibi görünen öbek flower head n.
sap yaprağın içinden geçiyormuş gibi görünen perfoliate adj.
elma gibi görünen pomaceous adj.
yapraklardan önce çiçekleri görünen protandrous adj.
yapraklardan önce çiçekleri görünen proteranthous adj.
birden sonu görünen succise adj.
(yapraklar) üst üste binmiş gibi görünen succubous adj.
Agriculture
başağı iki sıra gibi görünen arpa two-rowed barley n.
Breeding
görünen ağırlığını artırmak için kümes hayvanlarını kumlu macunla besleme sanding n.
Tobacco
altta görünen sigaralar cigarettes exposed on bottom n.
üstte görünen sigaralar cigarettes exposed on top n.
Literature
bir kurguda beklenmedik, yapay veya imkansız bir karakterin senaryo akışı içinde beklenmedik bir yerde aniden ortaya çıkması ve çözülmesi imkansız görünen bir sorunu ansızın çözmesi deux ex machina n.
(kitap veya filmlerin bitiminde yazı olarak görünen) son finis n.
Linguistics
aynı gibi görünen ancak farklı anlamları olan ayrı dillerdeki iki kelime false friend n.
History
armada arkası dönük görünen (kartal vb. figür) recursant adj.
Philosophy
normal bir insan gibi görünen fakat bilinçli tecrübe, kişilik ve sezgiden yoksun olan varsayımsal varlık philosophical zombie n.
normal bir insan gibi görünen fakat bilinçli tecrübe, kişilik ve sezgiden yoksun olan varsayımsal varlık p-zombie n.
Environment
görünen kayıplar apparent losses n.
Geography
yalancı güneş çemberinde bazen güneşle aynı yükseklikte görünen beyaz bir nokta anthelion n.
kumlu deniz tabanı üzerinde açık renkli görünen deniz suyu white water n.
kumlu deniz tabanı üzerinde açık renkli görünen deniz suyu whitewater n.
halka şeklindeki kaya çıkıntı şeklinde görünen damar kayacı ring-dyke n.
tabakalı görünen (tepe) shelfy adj.
Geology
yüzeyde görünen kısım outcrop n.
tavan bloğu taban kayacına kıyasla aşağı kaymış gibi görünen eğik fay common fault n.
tavan bloğu taban kayacına kıyasla aşağı kaymış gibi görünen eğik fay gravity fault n.
adeta cam gibi görünen subvitreous adj.
Military
görünen sapma apparent precession n.
görünen sapma apparent wander n.
görünen ufuk apparent horizon n.
ufuk ötesinden görünen gemi gövdesi hull up n.
ortasından geçen bir çubuk varmış gibi görünen yuvarlak gülle crossbar shot n.
üst yarısında bir hayvanın ön tarafı görünen alt yarısı ise boş (hanedan arması figürü) naissant adj.
sadece kulesi görünen (tank) hull down adj.
Art
(portre, tablo) çeyreği görünen yüz quarter face n.
özel gözlüklerle üç boyutlu görünen, farklı renklerde basılmış (bileşik resim) anaglyphic adj.
Music
dans sırasında hareketli bedenin görünen dış hatları silhouette n.
(klasik müzikte) müzikal tema içerisinde görünen aralıkları koruyarak çalınan real adj.
Painting
bel üstü kısmı görünen portre three-quarter n.
bel üstü kısmı görünen portre three-quarter length n.
Theatre
yunan komedisindeki olduğundan daha azı gibi görünen, alçakgönüllü davranan ve alazon karakterinin karşıtı olan tipleme eiron n.
(oyuncuları) sahneye göze hoş görünen bir denge yaratacak şekilde yerleştirmek dress v.
Cinema
ekranda vücudunun sadece omuzundan üstü görünen program sunucusu one shot n.
başlangıçta kızgın sert biri görünen zamanla iyi bir kişi olduğu anlaşılan anime karakteri tsundere n.
Photography
görünen odak virtual focus n.
fotoğraflandığında normal boyuttaymış gibi görünen küçük ölçekli sahne veya model miniature n.
flaşla çekilen fotoğrafta görünen yarı saydam küre orb n.
özel gözlüklerle üç boyutlu görünen farklı renklerde basılmış anaglyphical adj.
özel gözlüklerle üç boyutlu görünen farklı renklerde basılmış anaglyptical adj.
özel gözlüklerle üç boyutlu görünen farklı renklerde basılmış anaglyptic adj.
özel gözlüklerle üç boyutlu görünen farklı renklerde basılmış anaglyphic adj.
Librarianship
kitap sırtının en alt kısmında görünen raf bilgileri shelf mark n.
Printery
ilgili olduğu metinden ayrılarak basılı sayfa veya sütunun altında görünen ilk satır orphan n.
Archaic
güneş'in veya başka bir yıldızın gökkubbede ulaştığı görünen en yüksek nokta meridian n.
yüzeyin bütünden farklı görünen bölümü plot n.