içi - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

içi



Sens de "içi" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 1 résultat(s)

Turc Anglais
General
içi penetralia n.

Sens de "içi" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
aile içi şiddet domestic violence n.
avuç içi palm n.
hafta içi weekday n.
içi rahat olma ease n.
içi boş hollow adj.
General
badem içi kernel of an almond n.
evlilik içi geçimsizlik marital conflict n.
şehir içi konuşma local call n.
kitabin iki kapak içi ile boş bırakılan ön ve arka sayfaları endleaf n.
aile içi şiddetin kurbanları victims of family violence n.
içi patlayıcı yüklü gemi fire ship n.
grup içi çatışma group conflicts n.
çekirdek içi kernel n.
şapka içi bantı sweatband n.
ekmek içi crumb n.
aile içi geçimsizlik marital conflict n.
kapların veya içi boş şeylerin açık yanı mouth n.
avuç içi ve ayak tabanlarındaki deri çizgilerinin kıvrımlar yaparak oluşturdukları özel şekil dermatoglyphic n.
içi koruyucu zar epiploa n.
içi rahat olma ease n.
şehir içi inner city n.
içi yok olmuş bir şeyin dışı shell n.
ceviz içi meat of a walnut n.
yastık içi wadding n.
içi dışı bir frank n.
aile içi şiddet violence in the family n.
yedek kalem içi refill n.
çekirdek içi kernel of a seed n.
kale içi inner part of a fortress n.
içi boş olan tüy sapı quill n.
ev içi hava kirliliği indoor air pollution n.
içi su dolu kabarcık water blister n.
içi kürklü manto pelisse n.
küçükhindistancevizi meyvesinin toz haline getirilmiş kabuk içi mace n.
ev içi mesuliyetler domestic responsibilities n.
kurutulmuş hindistancevizi içi copra n.
aile içi geçimsizlik marital discord n.
aile içi geçimsizlik interparental conflict n.
hafta içi akşamı weeknight n.
içi jöleli fasulye biçiminde bir şeker jellybean n.
içi dışı bir outgoing n.
çamaşırların arasına konulan içi hoş kokulu kuru bitki vb ile dolu bez kese sachet n.
şehir içi yollar urban roads n.
ülke içi inland n.
kitabin iki kapak içi ile boş bırakılan ön ve arka sayfaları endpaper n.
ev içi şiddet domestic violence n.
hafta içi workday n.
şehir içi trafik local traffic n.
yapı içi indoor n.
ceviz içi nutmeat n.
fındık içi nutmeat n.
hafta içi günlerindeki ziyaretçi visitors per weekday n.
aile içi evlilik endogamy n.
içi oyulmuş ve bir tarafına insan çehresi şekli verilmiş kabaktan oyuncak fener jack-o-lantern n.
hat içi işlem in-line processing n.
ab içi ticaret intra-eu trade n.
memleket içi inceleme fasılası in-country period n.
şehir içi inner-city n.
memleket içi refakat in-country escort n.
meslek içi eğitim intensive-additional vocational training courses n.
metin-içi normlar textual norms n.
metin-içi normlar proper norms n.
metin-içi normları textual proper norms n.
şantiye içi taşıma handling n.
boru içi temizleme topu pig n.
içi oyuk şaft quill n.
içi boş mil quill n.
insanın içi-dışı the cut of someone's jib n.
öbek içi değişke within-group variance n.
kent içi toplu yolcu taşımacılığı urban transportation n.
kent içi çiftlik evi urban homestead n.
oda içi in-room n.
yurt içi domestic n.
yurt içi deniz ve kara taşımacılığı inland surface transport n.
sadece kurum içi kullanım için internal use only n.
(şirket-işletme) bünye-içi bootstrap n.
(bina içi) ahır loose box n.
içi boş vaatler empty promises n.
kubbe içi inner dome n.
avuç içi oyun handheld video game n.
aile içi şiddet kurbanları victims of family violence n.
aile içi şiddetin mağdurları victims of family violence n.
aile içi şiddet mağdurları victims of family violence n.
içi boş ağaç hollow tree n.
(içi) fare kaynayan ev rat-infested house n.
sur içi walled city n.
dövülmüş ceviz içi crushed walnut n.
kurutulmuş hindistan cevizi içi copra n.
(ev içi) küçük ölçekli üretimi sanayii cottage industry n.
hafta içi günleri weekdays n.
hafta içi sürprizi mid-week surprise n.
dahili (iç) görüşme (şirket/aile içi) internal discussion n.
içi bezelye, plastik vb şeylerle doldurulan bir çeşit oyun topu bean bag n.
aile içi şiddet ile mücadele combating domestic violence n.
aile içi şiddet ile mücadele fighting domestic violence n.
şehir içi ulaşım inner-city/local/urban transportation n.
kestane (genellikle içi kast edildiğinde) marron n.
içi boş oyuk cavity n.
tükenmez kalem içi ballpoint pen refill n.
avuç içi izi palm print n.
aile içi şiddet domestic abuse n.
aile içi şiddet domestic assault n.
aile içi şiddet spousal abuse n.
aile içi şiddet intimate partner violence n.
aile içi şiddet domestic battering n.
aile içi şiddet family violence n.
içi boşluklu yapı hollow structure n.
içi boş kabuk empty shell n.
ayakkabı içi astarı shoe lining n.
içi bira ile dolu bir bardak ve pinpon topuyla oynana bir oyun beer pong n.
içi bira ile dolu bir bardak ve pinpon topuyla oynana bir oyun beirut n.
içi oyuk kütük hollow log n.
bir evi kötü ruhlardan koruyan içi tohumlarla dolu cam çubuk charm wand n.
grup içi yüksek sadakat tribalism n.
içi rahat olmama unease n.
içi rahat olmama uneasiness n.
içi oyuk dekoratif bir top witch ball n.
binanın içi estre [obsolete] n.
içi boş bitki sapı kecksy [dialect] n.
(avuç içi) kader çizgisi line of fate n.
(avuç içi) kader çizgisi line of destiny n.
(avuç içi) kader çizgisi line of saturn n.
(avuç içi) aşk çizgisi line of heart n.
(avuç içi) aşk çizgisi heart line n.
(avuç içi) aşk çizgisi love line n.
(avuç içi) aşk çizgisi mensal line n.
(avuç içi) hayat çizgisi line of life n.
(avuç içi) yaşam çizgisi line of life n.
(avuç içi) hayat çizgisi life line n.
(avuç içi) yaşam çizgisi life line n.
(avuç içi) hayat çizgisi lifeline n.
(avuç içi) yaşam çizgisi lifeline n.
bir şeyin içi womb n.
bazı komedi gösterilerinde sopa gibi kullanılan içi hava dolu kese bladder n.
bir şeyin içi womb n.
içi boş ağaç gövdesinden yapılan kano dug-out n.
içi boş ağaç gövdesinden yapılan kano dugout n.
içi böcek kaynama bugginess n.
içi dolu oyuklar holes n.
içi boş çukur holk [dialect] [uk] n.
içi boş delik holk [dialect] [uk] n.
şehir içi trafik kurallarını hiçe sayan agresif bisikletli lycra lout n.
(yol, çukur) içi çamurla dolmuş delik mudhole n.
fırındaki içi seramik eşya dolu kaplar bung n.
içi dolgulu rulo pasta log n.
içi çukur kase/tabak hollow ware n.
hafta içi ilka day [scotland] n.
ofis içi posta kutusu inbox n.
ofis içi posta kutusu in-box n.
içi boş şey incavation n.
içi boş yer incavation n.
avuç içi büyüklüğünde taş parçası dornick n.
kabuklu yemişin içi goodie [dialect] n.
kabuklu yemişin içi goody [dialect] n.
bina içi bağlantı elemanları circulation n.
silahın namlu içi concave [obsolete] n.
tiyatroda cam kırılma sesini taklit etmek için kullanılan içi kırık parça dolu sepet crash n.
içi rahat olma douth n.
avuç içi ile dokunma palmation [obsolete] n.
avuç içi miktarı palmful n.
avuç içi ile vurma palmie [dialect] n.
içi boş ahlaki nutuk pious platitude n.
dilli anahtarda içi oyuk kısım pipe n.
koli içi dolgu malzemesi popcorn n.
belirli bir zamanın içi inside n.
soy içi üreme intermarriage n.
okul içi yarışma intramural n.
ev içi çalışma inwork n.
içi boş tüy sapı pen n.
içi boş kalamar kabuğu pen n.
içi dolu şey pouff n.
binanın içi interior of the building n.
binanın içi building interior n.
binanın içi inside of the building n.
içi çift çıkan yemiş ile oynanan lades oyununda verilen hediye fillipeen n.
fırının içi sıcaklığı ölçen termometre oven thermometer n.
döndürülerek açılan içi dişli kapak screw top n.
büyük içi sığ hasır sepet scull [scotland] n.
içi huzursuz olan kimse seether n.
sihirbazlık numaralarında gizlice esas eşyanın yerine konulan, önceden hazırlanmış içi boş nesne shell n.
içi boş kılıf shell n.
aile içi anlaşmazlık simulty n.
içi dolgulu oyuncak cuddly toy [uk] n.
avuç içi ile vurma skelp [dialect] [uk] n.
içi doluluk solidity n.
kablosuz kulak içi kulaklık wireless earbuds n.
içi dolu olma solidity n.
ev içi şiddet olayı domestic n.
hafta içi bir gece weeknight n.
hafta içi gecesi weeknight n.
içi geçmek nap v.
içi ezilmek feel hungry v.
içi çekmek desire v.
içi parçalanmak be cut to the heart v.
içi titremek take great care v.
içi daralmak get bored v.
içi açılmak feel relieved v.
içi çekmek long for v.
içi içine sığmamak be unable to contain oneself v.
içi rahat etmek feel at ease v.
içi bulanmak feel nauseated v.
içi bayılmak be famished v.
içi gitmek hanker after v.
içi titremek be very cold v.
içi geçmek drop off v.
içi gitmek desire v.
içi içini yemek eat one's heart out v.
avucunun içi gibi bilmek know like the palm of one's hand v.
diz içi kirişlerini kesmek hock v.
içi kan ağlamak be in deep sorrow v.
içi geçmek faint v.
içi içini yemek fret about v.
içi içini yemek simmer with v.
içi sıkılmak feel bored v.
içi geçmek doze off v.
avucunun içi gibi bilmek know a place like the palm of one's hand v.
içi rahat etmek be relieved v.
içi çekmek have a fancy for something v.
gözlerinin içi gülmek have one's eyes shine with joy v.
içi geçmek shrivel v.
içi cız etmek feel a pang of sorrow in one's heart for someone else v.
içi rahat olmak feel comfortable v.
içi rahat olmak feel at ease v.
içi rahat olmak feel relaxed v.
içi dışı bir olmak wear one's heart on one's sleeve v.
içi dışı bir olmak wear one's heart upon one's sleeve v.
-e içi gitmek crave v.
-e içi gitmek pant for v.
-e içi gitmek pant after v.
içi kıyılmak be a bit peckish v.
içi kıyılmak feel peckish v.
içi kan ağlamak be deeply in sorrow v.
içi huzursuz olmak feel anxious v.
içi huzursuz olmak feel restless v.
içi huzursuz olmak feel uneasy v.
birini suçlamaya içi el vermemek can't bring oneself to accuse someone v.
insanlarla çevrim içi sohbet etmek chat to people online v.
elde etmek içi yalan söylemek blag v.
gözlerinin içi gülmek beam v.
içi yanmak be extremely thirsty or dry v.
içi-dışı başka olmak engage in deception v.
içi boşalmak holler v.
içi oyuk olmak hollow v.
içi boşalmak hollow out v.
içi buzlu yapıda olmak ice v.
(damar içi enjeksiyon gibi yollarla) vücutta aşırı sıvı toplanmasına sebep olmak overhydrate v.
içi kararmak cloud v.
içi geçmek dover [scotland] v.
içi cız etmek dirl [scotland] v.
içi boşalmak fistulate [obsolete] v.
içi içine sığmamak fizz v.
içi kararmak shadow v.
(duygu ile) içi kavrulmak smoulder v.
içi dışı bir genuine adj.
içi iyi pişmemiş (ekmek vb) sodden adj.
içi dışına çevrilmiş everted adj.
avuç içi aşağı dönük olan prone adj.
içi içine sığmayan ebullient adj.
avuç içi kadar very small adj.
içi boşaltılmış eviscerated adj.
ada içi interisland adj.
avuç içi kadar poky adj.
şehir içi local adj.
içi rahat etmiş relieved adj.
bağırsakları çıkartılmış içi temizlenmiş embowelled adj.
kulak içi endaural adj.
aile içi domestic adj.
içi pişmemiş (et) underdone adj.
okul içi intramural adj.
içi çok şey alan capacious adj.
içi rahat olmayan ill at ease adj.
içi kof slick adj.
içi kaynayan ebullient adj.
damar içi intravenous adj.
topluluk içi evlilik endogamic adj.
içi dışına dönmüş inside out adj.
eyalet içi intrastate adj.
parantez içi parenthetical adj.
gün içi intraday adj.
bağırsakları çıkartılmış içi temizlenmiş emboweled adj.
içi su dolu water logged adj.
bina içi indoor adj.
içi rahat at ease adj.
firma içi interoffice adj.
ada içi inter-island adj.
grup içi in-group adj.
banka içi in-bank adj.
çevrim içi on-line adj.
çevrim-içi on-line adj.
içi dışı bir straight-out adj.
içi boş hollow adj.
içi çok doldurulmuş overstuffed adj.
servis içi in-service adj.
hizmet içi in-service adj.
içi/üstü fresklerle kaplı frescoed adj.
içi su dolu water-filled adj.
aile içi intrafamilial adj.
nefes borusu içi intratracheal adj.
içi oyuk hollowed adj.
kurum içi geliştirilen in-house developed adj.
kurum içi geliştirilmiş in-house developed adj.
birey içi intraindividual adj.
kemik içi intraosseous adj.
ulus içi intranational adj.
ülke içi intranational adj.
kabile içi intratribal adj.
kavim içi intratribal adj.
ulus içi intranational adj.
ülke içi intranational adj.
içi, dış görünümünden daha geniş ve ferah olan tardis-like adj.
içi gıcıklanan teased adj.
içi fare kaynayan rat-infested adj.
oyun içi in-game adj.
kulak içi in-ear adj.
yana yatırılarak içi boşaltılmış tilt adj.
yekpare ve içi dolu (madde) solid adj.
içi su dolu uliginous adj.
içi rahat undiscomfited adj.
içi dışı bir unguarded adj.
içi çekilmiş enervated adj.
içi doldurulmamış unpadded adj.
içi boş vacuous adj.
içi boş bitki sapına benzer kecky adj.
içi doldurulmuş bloat adj.
içi boş holler adj.
içi boş (iki boyutlu şekil) hollow adj.
içi boş bir şeye çarpıyormuş gibi ses çıkaran hollow adj.
(yazı, konuşma) içi boş gaseous adj.
içi kof glib adj.
içi boşaltılmış gutted adj.
içi boş sözlerle dolu overblown adj.
avuç içi aşağıya veya vücuda dönük şekilde oynanan overhand adj.
içi boşaltılmış incavated adj.
içi hava dolu inflated adj.
içi dışına çıkmış inside-out adj.
içi tıkalı closed adj.
içi rahatlamış comforted adj.
içi boş olmasına karşın genel ilgi gören popcorn adj.
organizasyon içi in-house adj.
grup içi in-house adj.
ülke içi ile sınırlı inland adj.
ülke içi ile sınırlı inlandish [obsolete] adj.
molekül içi inner adj.
grup içi çatışmaya ait interneciary adj.
grup içi çatışmayla ilgili interneciary adj.
grup içi çatışmaya ait internecine adj.
grup içi çatışmayla ilgili internecine adj.
grup içi çatışma içeren internecine adj.
grup içi internecine adj.
grup içi çatışmaya ait internecive adj.
grup içi çatışmayla ilgili internecive adj.
gün içi intraday adj.
departman içi intradepartmental adj.
kenar içi intramarginal adj.
grup içi intramural adj.
meslek içi intramural adj.
parti içi intraparty adj.
cinsiyet içi intrasexual adj.
toprak içi intraterritorial adj.
kılıf içi intrathecal adj.
içi çıkarılmış cored adj.
içi oyulmuş cored adj.
içi alınmış cored adj.
içi boş fistulate adj.
içi boş fistulose adj.
içi tırtıklı kapağı olan screwtop adj.
içi içini yiyen self-conscious adj.
içi rahat olmayan self-conscious adj.
içi içini yiyen self-preoccupied adj.
(ekonomi, ülke içi faaliyetler) yabancı milletlere bağlı semicolonial adj.
içi boş ve derin sepulchral adj.
(ekmek içi gibi) yumuşak crumby adj.
içi geçmiş pokey adj.
içi geçmiş poky adj.
(el) avuç içi dışarı bakan supine adj.
canımın içi dearest adj.
ev içi domestic adj.
içi boş şekilde cavernously adv.
içi rahat bir şekilde relievedly adv.
içi kaynayarak ebulliently adv.
içi boş bir biçimde hollowly adv.
içi içine sığmayarak ebulliently adv.
hafta içi her gün every weekday adv.
hafta içi on weekdays adv.
içi rahat olmayan bir şekilde unrelievedly adv.
içi dışına çıkarak inside out adv.
içi dışına çıkacak şekilde inside out adv.
organizasyon içi in-house adv.
grup içi in-house adv.
binanın içi inside the building adv.
canımın içi sweetheart interj.
canımın içi piggesnye exclam.
Phrasals
içi geçmek drop off v.
içi geçmek drift off v.
içi geçmek flake out v.
içi geçmek nod off v.
içi geçmek doze off v.
içi geçmek drowse off v.
içi geçmek dope off v.
içi içini yemek eat on v.
(birinin) içi içini yemek rot away at (someone) v.
(birinin) içi içini kemirmek rot away at (someone) v.
içi içini kemirmek eat up v.
içi içini yemek eat up v.
yeri bir şeyin içi olmak go in v.
içi (bir şey) kaynamak writhe with (something) v.
içi içe yerleşmek nest together v.
ile içi içine sığmamak burst with v.
(bir duygudan) içi içine sığmamak burst with (an emotion) v.
ile içi içini yemek eat up with v.
-den içi içini yemek eat up with v.
bir şeyden içi içini yemek eaten up with something v.
bir şeyden içi içini yemek eat up with something v.
(birinin) içi bir hisle dolmak flow over (someone) v.
(biriyle/bir şeyle) ilgili içi içini yemek fret about (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) ilgili içi içini yemek fret over (someone or something) v.
birine/bir şeye içi gitmek hanker after someone or something v.
birine/bir şeye içi gitmek hanker for someone or something v.
(bir şeye) içi gitmek hanker after (something) v.
(bir şeye) içi gitmek hanker for (something) v.
içi dışı ısınmak/pişmek heat through v.
(birine/bir şeye) içi gitmek pant for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) içi gitmek pine after (someone or something) v.
(birine/bir şeye) içi gitmek pine for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) içi gitmek pine over (someone or something) v.
(bir karardan/seçimden) dolayı içi rahat olmamak/suçluluk hissetmek struggle with (something) v.
içi dışına çıkmak sick up v.
Phrases
avucumun içi gibi like the back of my hand expr.
dışı seni içi beni yakar good from far, far from good expr.
dışı seni içi beni yakar good from afar, far from good expr.
Colloquial
dolu gibi görünüp aslında içi havadan oluşan cips paketi chiptease n.
içi hüzün dolu a heavy hearted n.
gemi içi büfe gedunk n.
vapur büfesinde veya gemi içi büfelerde bulunabilecek dondurma, patates cipsi, şeker gibi yiyecekler gedunk n.
içi rahat olmayan kimse hog in armour n.
cazip ama içi boş/gereksiz şey junk food n.
çevrim içi forumlarda yaşanan ağız dalaşı flame-war n.
içi boş at kestanesi kabuğu conker [uk] n.
ev içi şiddet domestic n.
aile içi şiddet domestic n.
içi geçmiş şey corn n.
içi acımak hurt so bad in one's heart v.
içi dışına çıkmak dummy up v.
içi dışına çıkmak dump v.
içi kararmak be down v.
içi kararmak be down v.
içi mercimek dolu bir bez topla yere düşürmeme oyunu oynamak play with hackysack v.
içi içine sığmamak cream your jeans v.
içi bomboş/saçma sapan (film no-brow adj.
içi üzüntü dolu heavy-hearted adj.
içi mutluluk dolu light-hearted adj.
içi rahat olmayan ill-at-ease adj.
kıskançlıktan içi içini yiyen eaten up with jealousy adj.
gözlerinin içi gülen twinkly-eyed adj.
içi bayılmış zzz adj.
içi bir şey dolu jam-packed adj.
içi soğumuş defrosted adj.
(bir şeyden) içi içini yiyen eaten up with (something) adj.
içi içine sığmayan up to high doh [scotland] adv.
beyni/beyninin içi boş nothing going on upstairs expr.
(birinin) içi ürperdi someone is walking over (one's) grave expr.
içi rahat bir şekilde with a light heart expr.
(bir şeyin) içi boş nothing in (something) expr.
içi boş nothing in it expr.
(bir söylentinin, raporun, hikayenin) içi boş (there's) nothing in it expr.
içi dışına çıkana kadar (one's) heart out expr.
içi içine sığmayan in orbit expr.
Idioms
içi boş güç/tehdit paper tiger n.
içi boş güç/tehdit a paper tiger n.
içi neşeyle dolma a song in (one's) heart n.
içi sevinçle kaplama a song in (one's) heart n.
avuç içi kadar miktar a tad bit n.
grup içi çatışma blood on the carpet n.
dışı güzel ama içi boş şey bright shiny object n.
içi boşalmış gibi hisseden kişi broken vessel n.
(birinin) ta kalbinin içi cockles of (one's) heart n.
(birinin) içi cockles of (one's) heart n.
(birinin) ta kalbinin içi cockles of (one's) heart n.
(birinin) içi cockles of (one's) heart n.
avuç içi kadar no room to swing a cat [uk] n.
avuç içi kadar no (or not) room to swing a cat n.
parti içi yarış caucus race n.
parti içi seçim caucus race n.
dışı seni yakar içi beni a whited sepulcher n.
ev içi üretim sanayii cottage industry n.
otoriter görünüp içi fos olan kişi empty suit n.
içi boş insan empty suit n.
içi rahatlama a load/weight off somebody's mind n.
içi ürperme a shiver down (one's) spine n.
içi kıpır kıpır olma a song in your heart n.
içi neşe dolma a song in your heart n.
içi sevinçle dolma a song in your heart n.
içi rahatlama a weight off (one's) mind n.
dışı seni yakar içi beni a whited sepulchre n.
avucunun içi kaşınan an itching palm n.
avucunun içi kaşınan an itchy palm n.
içi dışında kimse an open book n.
içi dışı bir kimse an open book n.
avucunun içi kaşınan an itching palm n.
avucunun içi kaşınan an itchy palm n.