|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
mutluluk kaynağı |
joy n.
|
|
2 |
General |
sonsuz mutluluk |
beatitude n.
|
|
3 |
General |
hırslardan arınılarak ulaşılan salt mutluluk |
nirvana n.
|
|
|
4 |
General |
mutluluk ve sağlık içinde yaşama |
welfare n.
|
|
5 |
General |
mutluluk kaynağı |
source of happiness n.
|
|
6 |
General |
mutluluk popüler çalışmaları |
happiness popular works n.
|
|
7 |
General |
hayaller üzerine kurulmuş mutluluk |
fool's paradise n.
|
|
8 |
General |
salt mutluluk |
beatitude n.
|
|
9 |
General |
mutluluk dolu olma |
blissfulness n.
|
|
10 |
General |
eksiksiz bir mutluluk |
bliss n.
|
|
11 |
General |
büyük mutluluk |
bliss n.
|
|
12 |
General |
aşırı mutluluk |
ecstasy n.
|
|
13 |
General |
çok büyük mutluluk |
bliss n.
|
|
14 |
General |
mutluluk oyunu |
glad game n.
|
|
15 |
General |
mutluluk dileyen kimse |
well-wisher n.
|
|
16 |
General |
budizme göre insanın aşırı istek ve tutkularından kurtularak eriştiği salt mutluluk durumu |
nirvana n.
|
|
17 |
General |
büyük mutluluk |
walking on air n.
|
|
18 |
General |
büyük mutluluk |
blissfulness n.
|
|
19 |
General |
büyük mutluluk |
seventh heaven n.
|
|
20 |
General |
büyük mutluluk |
cloud nine n.
|
|
21 |
General |
mutluluk arayışı |
the pursuit of happiness n.
|
|
22 |
General |
mutluluk arayışı/peşinde |
the pursuit of happiness n.
|
|
23 |
General |
gölgelenmez mutluluk |
unclouded happiness n.
|
|
24 |
General |
mutluluk dolu bir hayat |
a life full of happiness n.
|
|
25 |
General |
mutluluk ve kaygısızlık |
blithesomeness n.
|
|
26 |
General |
ebedi mutluluk |
eternal happiness n.
|
|
27 |
General |
ebedi mutluluk |
eternal felicity n.
|
|
28 |
General |
mutluluk gözyaşları |
happy tears n.
|
|
29 |
General |
mutluluk veren sığınak |
oasis n.
|
|
30 |
General |
lüks ve refahtan gelen mutluluk |
eadness n.
|
|
31 |
General |
cehaletin mutluluk olması |
blissful ignorance n.
|
|
32 |
General |
erdem, mutluluk veya mükemmel yönetimin insan varlığının sorun ve kusurlarına galip geleceği zaman dilimi |
millennium n.
|
|
33 |
General |
nihai mutluluk kaynağı |
bonne bouche n.
|
|
34 |
General |
beklenmedik mutluluk kaynağı |
bonne bouche n.
|
|
35 |
General |
güven ve mutluluk veren ortam |
home n.
|
|
36 |
General |
coşkun mutluluk hali |
rhapsody n.
|
|
37 |
General |
mutluluk şarkısı |
hymn n.
|
|
38 |
General |
mutluluk hali |
garden of eden n.
|
|
39 |
General |
mutluluk gözyaşları |
tears of joy n.
|
|
40 |
General |
büyük mutluluk |
heaven n.
|
|
41 |
General |
sahip olması mutluluk veren şey |
goody n.
|
|
42 |
General |
büyük mutluluk |
cloud n.
|
|
43 |
General |
mutluluk kaynağı |
felicity n.
|
|
|
44 |
General |
çok büyük mutluluk |
intoxication n.
|
|
45 |
General |
mutluluk veren kendini kandırma hali |
flattery [obsolete] n.
|
|
46 |
General |
yüce mutluluk |
beatification n.
|
|
47 |
General |
mutluluk saçan kimse |
sunbeam n.
|
|
48 |
General |
mutluluk kaynağı |
sunshine n.
|
|
49 |
General |
mutluluk duymak |
be glad v.
|
|
50 |
General |
mutluluk aramak |
seek for happiness v.
|
|
51 |
General |
mutluluk getirmek |
bring happiness v.
|
|
52 |
General |
mutluluk vermek |
give happiness v.
|
|
53 |
General |
mutluluk dilemek |
wish happiness v.
|
|
54 |
General |
başkasının başarısızlığından mutluluk duymak |
gloat v.
|
|
55 |
General |
ayrı bir mutluluk olmak |
be more than happy v.
|
|
56 |
General |
mutluluk vermek |
give joy/enjoyment v.
|
|
57 |
General |
mutluluk saglamak |
lead to happiness v.
|
|
58 |
General |
içsel doygunluğun verdiği mutluluk |
fulfillment v.
|
|
59 |
General |
sonsuz mutluluk vermek |
heaven v.
|
|
60 |
General |
memnuniyet, şaşkınlık veya mutluluk içinde haykırmak |
ooh v.
|
|
61 |
General |
büyük mutluluk vermek |
overjoy v.
|
|
62 |
General |
mutluluk vermek |
felicify v.
|
|
63 |
General |
çok büyük (acı/mutluluk) |
exquisite adj.
|
|
64 |
General |
mutluluk veren |
cheerful adj.
|
|
65 |
General |
mutluluk saçan |
radiant adj.
|
|
66 |
General |
salt mutluluk ile ilgili |
nirvanic adj.
|
|
67 |
General |
mutluluk veren |
uplifting adj.
|
|
68 |
General |
mutluluk verici |
pleasing adj.
|
|
69 |
General |
mutluluk verici |
felicific adj.
|
|
70 |
General |
mutluluk şarkısı ile ilgili |
hymnic adj.
|
|
71 |
General |
mutluluk ve neşe dolu |
glad adj.
|
|
72 |
General |
mutluluk ve neşe saçan |
glad adj.
|
|
73 |
General |
mutluluk ve neşeden kaynaklı |
glad adj.
|
|
74 |
General |
mutluluk sergileyen |
golden adj.
|
|
75 |
General |
mutluluk verici |
favorable adj.
|
|
76 |
General |
mutluluk verici |
favourable adj.
|
|
77 |
General |
mutluluk ile ilgili |
felicific adj.
|
|
78 |
General |
mutluluk getiren |
fortunate adj.
|
|
79 |
General |
mutluluk verir bir biçimde |
blessedly adv.
|
|
80 |
General |
bıkkınlık, hayal kırıklığı, şaşkınlık veya mutluluk belirten bir ünlem |
hey-ho interj.
|
|
81 |
General |
mutluluk anlamı veren ön ek |
eu pref.
|
|
Phrasals |
|
82 |
Phrasals |
(birine) yoğun haz/mutluluk yaşatmak |
bliss (one) out v.
|
|
Colloquial |
|
83 |
Colloquial |
bir şeyi kaybedip tekrar bulduktan sonra hissedilen mutluluk |
everglow n.
|
|
84 |
Colloquial |
gün sonunda yatakta uzanırken duyulan mutluluk hissi |
bedgasm n.
|
|
85 |
Colloquial |
uyuşturucuya bağlı yoğun mutluluk/coşku |
joyride n.
|
|
86 |
Colloquial |
uyuşturucuya bağlı yoğun mutluluk/coşku |
joy ride n.
|
|
87 |
Colloquial |
mutluluk oyunu oynamak |
count one's blessings v.
|
|
88 |
Colloquial |
(bir şeyi yapmaktan) mutluluk duymak |
be more than glad (to do something) v.
|
|
89 |
Colloquial |
(birini) tebrik edip mutluluk dilemek |
wish (one) joy v.
|
|
90 |
Colloquial |
(birini) kutlayıp mutluluk dilemek |
wish (one) joy v.
|
|
91 |
Colloquial |
(bir şeyi yapmaktan) mutluluk duymak |
be happy to (do something) v.
|
|
92 |
Colloquial |
-den mutluluk duymak |
be happy to v.
|
|
93 |
Colloquial |
(birinin) gitmesinden mutluluk duymak |
be glad to see the back of (someone) v.
|
|
94 |
Colloquial |
(bir şeyin) bitmesinden mutluluk duymak |
be glad to see the back of (something) v.
|
|
95 |
Colloquial |
birinin/bir şeyin gitmesinden mutluluk duymak |
be glad to see the back of someone or something [uk] v.
|
|
96 |
Colloquial |
mutluluk bulmak |
vibe out v.
|
|
97 |
Colloquial |
içi mutluluk dolu |
light-hearted adj.
|
|
98 |
Colloquial |
(bir şeyi yapmaktan) memnuniyet/mutluluk duymak |
(I'd be) happy to (do something) expr.
|
|
99 |
Colloquial |
mutluluk satın alınmaz |
happiness cannot be bought expr.
|
|
100 |
Colloquial |
burada olmaktan mutluluk duyuyorum |
(it's) good to be here expr.
|
|
101 |
Colloquial |
burada olmaktan mutluluk duyuyorum |
(it's) nice to be here expr.
|
|
102 |
Colloquial |
seni ağırlamak mutluluk verici |
delighted to have you here expr.
|
|
103 |
Colloquial |
burada olmaktan mutluluk duyuyorum |
good to be here expr.
|
|
104 |
Colloquial |
'-den memnuniyet/mutluluk duyan |
happy to expr.
|
|
Idioms |
|
105 |
Idioms |
neşe/mutluluk kaynağı |
a joy to behold n.
|
|
106 |
Idioms |
keyif/kıvanç/mutluluk kaynağı |
a joy to behold n.
|
|
107 |
Idioms |
boş mutluluk |
a fool's paradise n.
|
|
108 |
Idioms |
geçici mutluluk |
a fool's paradise n.
|
|
109 |
Idioms |
mutluluk verici |
a breath of a fresh air n.
|
|
110 |
Idioms |
moral/nese/mutluluk kaynağı |
a ray of sunshine n.
|
|
111 |
Idioms |
uzun sürmeyen mutluluk |
a fool's paradise n.
|
|
112 |
Idioms |
hüzünle karışık mutluluk |
mixed emotions n.
|
|
113 |
Idioms |
(birinin) gözündeki mutluluk ışığı/parıltısı |
gleam in (one's) eye n.
|
|
114 |
Idioms |
toplumda sahte mutluluk/memnuniyet duygusu yaratan şey |
the opiate of the masses n.
|
|
115 |
Idioms |
toplumda sahte mutluluk/memnuniyet duygusu yaratan şey |
the opium of the masses n.
|
|
116 |
Idioms |
toplumda sahte mutluluk/memnuniyet duygusu yaratan şey |
the opium of the people n.
|
|
117 |
Idioms |
genel neşe/mutluluk |
the gaiety of nations n.
|
|
118 |
Idioms |
dünyaya/tüm insanlara yayılan mutluluk |
the gaiety of nations n.
|
|
119 |
Idioms |
başarının verdiği mutluluk |
the sweet smell of success n.
|
|
120 |
Idioms |
başarının verdiği mutluluk |
the sweet smell of victory n.
|
|
121 |
Idioms |
mutluluk saçan kimse |
a ray of sunshine n.
|
|
122 |
Idioms |
etrafına mutluluk dağıtan kimse |
a ray of sunshine n.
|
|
123 |
Idioms |
birinin hayatına mutluluk katan kimse |
a ray of sunshine n.
|
|
124 |
Idioms |
mutluluk kaynağı |
your pride and joy n.
|
|
125 |
Idioms |
(şaka yollu) evlilik kaynaklı mutluluk |
wedded bliss n.
|
|
126 |
Idioms |
(mutluluk) timsali/örneği olmak/oluşturmak |
be the picture of happiness v.
|
|
127 |
Idioms |
(birine) mutluluk/neşe vermek |
brighten up (the) day v.
|
|
128 |
Idioms |
havada(mutluluk vb. kokusu) olmak |
be in the air v.
|
|
129 |
Idioms |
mutluluk gözyaşları dökmek |
shed tears of happiness v.
|
|
130 |
Idioms |
mutluluk gözyaşları dökmek |
weep for joy v.
|
|
131 |
Idioms |
mutluluk gözyaşı dökmek |
shed tears of happiness v.
|
|
132 |
Idioms |
mutluluk gözyaşları dökmek |
shed tears of joy v.
|
|
133 |
Idioms |
mutluluk gözyaşı dökmek |
shed tears of joy v.
|
|
134 |
Idioms |
mutluluk abidesi olmak |
be the picture of happiness v.
|
|
135 |
Idioms |
alkol/uyuşturucu etkisi altındaki mutluluk hali |
be rolling high v.
|
|
136 |
Idioms |
bir şeyi mutluluk verici olarak düşünmek |
mark something with a white stone v.
|
|
137 |
Idioms |
mutluluk/neşe veren biri olmak |
be a (good) sport v.
|
|
138 |
Idioms |
(bir şeyi yapmaktan) mutluluk duymak |
be/feel honoured (to do something) v.
|
|
139 |
Idioms |
sağlık, mutluluk göstergesi olmak |
be the picture of health, happiness v.
|
|
140 |
Idioms |
sağlık, mutluluk timsali olmak |
be the picture of health, happiness v.
|
|
141 |
Idioms |
sağlık, mutluluk abidesi olmak |
be the picture of health, happiness v.
|
|
142 |
Idioms |
her zaman mutluluk veren şey |
beer and skittles adj.
|
|
143 |
Idioms |
mutluluk dolu |
of good cheer adj.
|
|
144 |
Idioms |
hayat her zaman mutluluk vermez |
life isn't all beer and skittles expr.
|
|
Speaking |
|
145 |
Speaking |
cehalet mutluluk mudur? |
is ignorance bliss? expr.
|
|
146 |
Speaking |
mutluluk satın alınmaz |
you cannot buy happiness expr.
|
|
147 |
Speaking |
mutluluk duyarız |
we will be glad expr.
|
|
148 |
Speaking |
sizleri aramızda görmekten mutluluk duyarız |
we would be pleased to see you among us expr.
|
|
149 |
Speaking |
seni orada görmekten mutluluk duyarım |
I'd be happy to see you there expr.
|
|
150 |
Speaking |
sadece mutluluk istiyorum |
I just want happiness expr.
|
|
151 |
Speaking |
size yardımcı olmaktan mutluluk duyarım |
I'd be glad to help you expr.
|
|
Trade/Economic |
|
152 |
Trade/Economic |
mutluluk müdürü |
happiness manager n.
|
|
153 |
Trade/Economic |
ülkelerin ekonomik anlamda gelişmişlik düzeyleri ile ülkede yaşayan insanların mutluluk seviyeleri arasında bir ilişki olmadığını savunan ekonomik kuram |
easterlin paradox n.
|
|
Medical |
|
154 |
Medical |
mutlak mutluluk |
absolute bliss n.
|
|
Psychology |
|
155 |
Psychology |
mutluluk hormonu |
serotonin n.
|
|
156 |
Psychology |
mutluluk hormonu |
happiness hormone n.
|
|
157 |
Psychology |
mutluluk hormonu |
hormone of happiness n.
|
|
158 |
Psychology |
temelsiz ve aşırı mutluluk hali |
euphory n.
|
|
Botanic |
|
159 |
Botanic |
kat çalısının mutluluk verici etkisi olan, tütün gibi çiğnenebilen veya çay yapmakta kullanılan yaprakları |
arabian tea n.
|
|
160 |
Botanic |
kat çalısının mutluluk verici etkisi olan, tütün gibi çiğnenebilen veya çay yapmakta kullanılan yaprakları |
cat n.
|
|
161 |
Botanic |
kat çalısının mutluluk verici etkisi olan, tütün gibi çiğnenebilen veya çay yapmakta kullanılan yaprakları |
african tea n.
|
|
162 |
Botanic |
kat çalısının mutluluk verici etkisi olan, tütün gibi çiğnenebilen veya çay yapmakta kullanılan yaprakları |
quat n.
|
|
163 |
Botanic |
kat çalısının mutluluk verici etkisi olan, tütün gibi çiğnenebilen veya çay yapmakta kullanılan yaprakları |
qat n.
|
|
164 |
Botanic |
kat çalısının mutluluk verici etkisi olan, tütün gibi çiğnenebilen veya çay yapmakta kullanılan yaprakları |
khat n.
|
|
165 |
Botanic |
kat çalısının mutluluk verici etkisi olan, tütün gibi çiğnenebilen veya çay yapmakta kullanılan yaprakları |
kat n.
|
|
Social Sciences |
|
166 |
Social Sciences |
nordik mutluluk felsefesi |
hygge n.
|
|
167 |
Social Sciences |
yaşamdaki büyük değişikliklere rağmen insanların nispeten istikrarlı bir mutluluk düzeyine hızla geri dönme eğiliminde olması |
hedonic treadmill n.
|
|
168 |
Social Sciences |
yaşamdaki büyük değişikliklere rağmen insanların nispeten istikrarlı bir mutluluk düzeyine hızla geri dönme eğiliminde olması |
hedonic adaptation n.
|
|
Religious |
|
169 |
Religious |
gerçek mutluluk |
beatitudes n.
|
|
170 |
Religious |
ebedi mutluluk |
heaven n.
|
|
171 |
Religious |
sonsuz mutluluk veren |
beatifical adj.
|
|
Philosophy |
|
172 |
Philosophy |
çoğunluğun mutluluk ve çıkarı |
utility n.
|
|
173 |
Philosophy |
mutluluk teorisi |
eudaemonics n.
|
|
174 |
Philosophy |
mutluluk kuramı |
eudaemonics n.
|
|
175 |
Philosophy |
(aristoteles felsefesinde) mutluluk |
eudemonia n.
|
|
176 |
Philosophy |
mutluluk teorisi |
eudemonics n.
|
|
177 |
Philosophy |
mutluluk sanatı |
eudemonics n.
|
|
178 |
Philosophy |
mutluluk kuramı |
eudemonics n.
|
|
179 |
Philosophy |
en yüksek mutluluk ilkesi |
greatest happiness principle n.
|
|
180 |
Philosophy |
en yüksek mutluluk ilkesi |
utility principle n.
|
|
181 |
Philosophy |
mutluluk üreten |
eudaemonic adj.
|
|
182 |
Philosophy |
mutluluk üreten |
eudemonic adj.
|
|
Mythology |
|
183 |
Mythology |
ideal mutluluk yeri |
elysium n.
|
|
184 |
Mythology |
ideal mutluluk |
elysium n.
|
|
Archaic |
|
185 |
Archaic |
mutluluk vermek |
felicitate v.
|
|
Slang |
|
186 |
Slang |
mutluluk veren deneyim |
upper n.
|
|