rock - Turc Anglais Dictionnaire

rock

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "rock" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 118 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
rock n. kaya
To open the old mine, they had to dwell 50 meters of rock.
Eski madeni açmak için 50 metrelik kayayı oymak zorunda kaldılar.

More Sentences
rock v. sallanmak
General
rock n. elmas
He gave her a ring with a giant rock on it.
Ona üzerinde dev bir elmas olan bir yüzük verdi.

More Sentences
rock n. lolipop
The mother bought a stick of rock for her daughter.
Anne kızına bir lolipop aldı.

More Sentences
rock n. taş
The protester threw a rock at the police car.
Protestocu polis arabasına bir taş attı.

More Sentences
rock n. kaya
Devil's Bridge is a natural rock arch in eastern Antigua.
Şeytan Köprüsü, Antigua'nın doğusunda doğal bir kaya kemeridir.

More Sentences
rock n. kayaç
Meteorites are generally heavier than earth rocks of the same size.
Meteoritler aynı boyuttaki yeryüzü kayaçlarından genelde daha ağırdır.

More Sentences
rock n. kayalık
I also think that, without him, this tanker would have ended up on the rocks more than once.
Ayrıca, o olmasaydı bu tankerin birden fazla kez kayalıklara oturacağını düşünüyorum.

More Sentences
rock n. dayanak
She is more than just a friend; she is my rock.
O bir arkadaştan daha fazlası; o benim dayanağım.

More Sentences
rock v. sarsılmak
Today, the world of sports has been rocked by a plane crash.
Bugün spor dünyası bir uçak kazasıyla sarsıldı.

More Sentences
rock v. sallamak
The nurse rocked the cradle to hush the baby.
Hemşire bebeği susturmak için beşiği salladı.

More Sentences
rock v. sarsmak
The big blast rocked central Berlin last night.
Büyük patlama dün gece Berlin'in merkezini sarstı.

More Sentences
rock v. zora sokmak
The financial crisis has rocked the future of small companies.
Mali kriz küçük ölçekli şirketlerin geleceğini zora soktu.

More Sentences
Colloquial
rock n. rock müzik
Their rock band dispersed because of the disputes.
Tartışmalar yüzünden onların rock müzik grubu dağıldı.

More Sentences
Technical
rock v. sallamak
It rocked the boat and people panicked.
Tekneyi salladı ve insanlar panikledi.

More Sentences
rock v. sarsmak
The corruption of the government rocked everyone.
Hükümetin yolsuzluğu herkesi sarstı.

More Sentences
Construction
rock n. kaya
How can it win over the rock?
Kayayı nasıl yenebilir?

More Sentences
Slang
rock n. taş
The suspect was caught with rocks of crack cocaine.
Şüpheli şahıs üzerinde taş kokain ile yakalanmıştır.

More Sentences
General
rock n. bela
rock n. kaya parçası
rock n. dolar
rock n. para
rock n. değerli taş
rock n. rock müziği
rock n. sallama
rock n. sıkıntı
rock n. dert
rock n. akide şekeri
rock n. kaya gibi kuvvetli şey
rock n. sallanma
rock n. rak
rock n. örekedeki yün
rock n. örekedeki keten
rock n. öreke
rock n. çorak adacık
rock n. kayalık sahil şeridi
rock n. sivri uçlu kaya parçası
rock n. kayaya benzeyen şey
rock n. sallantı
rock n. sersemleme
rock n. şaşırtma
rock n. kötü gün dostu
rock v. rock yapmak (müzik)
rock v. zorlaştırmak
rock v. şok olmak
rock v. şok etmek
rock v. sallayarak uyutmak
rock v. beşikte sallamak
rock v. beşik kullanarak mezzotint plaka yüzeyini hazırlamak
rock v. sarsıntı
rock v. rahatsız etmek
rock v. sallayıp uyutmak
rock v. ritmik ileri geri hareketle yerinden çıkarmak
rock v. sinyal vermek
rock v. hızlı hareket etmek
rock v. ileri geri hareket etmek
rock v. sallanan sandalyede ileri geri hareket etmek
rock v. aşırı tepki vermek
rock v. sabit ritmik bir hızda ilerlemek
rock v. yüksek hızlarda ilerlemek
rock v. hızlı ve canlı bir tempoda şarkı söylemek
rock v. müzik çalmak
rock v. dans etmek
rock v. taş atmak
rock v. yetenek sergilemek
rock v. sergilemek
rock v. kullanmak
rock v. teskin etmek
rock v. sakinleştirmek
rock v. ümit vermek
rock v. güvence vermek
rock adj. harap
rock adj. sefalet içinde
rock adj. içecekler
rock adj. buzlu içecek
Colloquial
rock n. bir dolarlık banknot
rock n. basket topu
rock n. cebelitarık
rock v. rock müzik yapmak
rock v. rock müzik çalmak
rock v. rock yapmak
rock v. rock çalmak
rock v. rock müzikle dans etmek
rock adj. rock müzikle ilgili
rock adj. rock müzik yapan
rock adj. rock müzik yayını yapan
Technical
rock n. taşlı malzeme
rock v. ileri geri hareket ettirmek
rock v. sallanmak
Mining
rock n. superior gölü bakırı
Gastronomy
rock n. aromalı çubuk şeker
rock n. bor kaya keki
Zoology
rock n. plimut tavuğu
Geography
rock n. kayaç
rock n. yerey
rock n. wisconsin eyaletinde yerleşim yeri
rock n. güney wisconsin ve kuzey illinois'de bir nehir
rock n. uçurum
rock n. burun
rock n. tepe
Geology
rock n. katı mineral madde
rock n. dünya yüzeyindeki kaya kütlesi
Music
rock n. rak
rock n. ayaklar çapraz olarak bir ayaktan diğerine bir adım dansında denge değişikliği
rock adj. rock tarzında
Slang
rock n. değerli taş
rock n. elmas
rock n. buz
rock n. testis
rock n. taşak
rock n. cesaret
rock n. taş kokain
rock n. büyük mücevher
rock v. harika olmak
rock v. müthiş olmak
rock v. muhteşem olmak
rock v. mükemmel olmak
rock v. eğlenmek

Sens de "rock" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
General
volcanic rock n. volkanik kaya
Mount Etna has erupted, showering Sicily in volcanic rock.
Etna Dağı, Sicilya'yı volkanik kaya yağmuruna tutarak püskürdü.

More Sentences
rock tomb n. kaya mezarı
To the east and north of the Acropolis, you will see ancient rock tombs, sarcophagi and steel-shaped tombs.
Akropolis'in doğusunda ve kuzeyinde antik kaya mezarları, lahitler ve çelik mezarlar göreceksiniz.

More Sentences
rock music n. rock müzik
Situated in Moscow, the international Park Live festival is one of the best rock music festivals in Russia.
Moskova'da yer alan uluslararası Park Live festivali, Rusya'nın en iyi rock müzik festivallerinden biridir.

More Sentences
rock climbing n. kayalara tırmanma
What does one rock climb tour include?
Bir kaya tırmanışı turu neler içerir?

More Sentences
rock climbing n. kaya tırmanışı
Tom used to enjoy rock climbing.
Tom kaya tırmanışından hoşlanırdı.

More Sentences
rock fall n. kaya düşmesi
Three climbers were killed in a rock fall.
Üç dağcı kaya düşmesi sonucu öldü.

More Sentences
moon rock n. ay taşı
They also collected moon rocks and soil.
Ayrıca ay taşları ve toprak topladılar.

More Sentences
rock band n. rock grubu
Starless and Bible Black is the sixth studio album from progressive rock band King Crimson.
Starless and Bible Black, progresif rock grubu King Crimson'ın altıncı stüdyo albümüdür.

More Sentences
rock star n. rock yıldızı
Great money managers are like the rock stars of the financial world.
Büyük para yöneticileri finans dünyasının rock yıldızları gibidir.

More Sentences
throw rock at v. taş atmak
Did Tom really throw rocks at you?
Tom gerçekten sana taş attı mı?

More Sentences
rock-hard adj. kaya gibi
His muscles were rock-hard.
Kasları kaya gibi sertti.

More Sentences
Idioms
hit rock bottom v. dibe vurmak
Hitting rock bottom isn't the worst thing that can happen to you.
Dibe vurmak başınıza gelebilecek en kötü şey değildir.

More Sentences
Trade/Economic
hit rock bottom v. dibe vurmak
Hitting rock bottom has taught you an important life lesson.
Dibe vurmak size önemli bir hayat dersi verdi.

More Sentences
Technical
sedimentary rock n. tortul kaya
Sandstone is a kind of sedimentary rock.
Kumtaşı bir tür tortul kayadır.

More Sentences
General
rock reef n. kaya döküntülü kıyı
rock dove n. kayagüvercini
rock sparrow n. kaya serçesi
pale rock sparrow n. boz serçe
little rock n. küçük kaya
crushed rock n. kırma taş
rock snake n. kaya yılanı
rock oil n. petrol
rock musicians n. rock müzisyenleri
rock bottom n. en aşağı nokta
rock dove n. columba livia
igneous rock n. püskürük kaya
rock hyrax n. tavşana benzer küçük bir hayvan
altered rock n. başkalaşmış kaya
relationship on the rock n. bitmek üzere olan ilişki
metamorphic rock n. başkalaşmış kayaç
rock bottom n. kaya tabakası
volcanic rock n. yüzeytaş
chimney rock n. peribacası
rock cork n. asbestos
rock on a seashore n. kepez
rock pressure n. kaya basıncı
rock garden n. dağ çiçekleri yetiştirmek için düzenlenen kayalık bahçe
blue rock thrush n. gökardıç
rock dove n. kaya güvercini
source rock n. kaynak kaya
rock nuthatch n. kaya sıvacısı
rock bunting n. kaya kirazkuşu
rock rabbit n. kaya tavşanı
metamorphic rock n. metamorfik kaya
rock bunting n. kaya çintesi
rock stratum n. kaya tabakası
rock crusher n. konkasör
rock salt n. kaya tuzu
rock garden n. kayalık yerde bulunan bahçe
rock crystal n. neceftaşı
argillaceous rock n. killi kaya
rock pigeon n. kaya güvercini
igneous rock n. volkanik taş
rock salt n. kayatuzu
rock partridge n. kınalıkeklik
rock thursh n. taşkızılı
rock candy n. akide şekeri
emery rock n. zımpara taşı
rock garden n. kayalık bahçe
stratified rock n. katmanlı kaya
stratified rock n. tabakalaşmış kaya
rock climber n. kayalara tırmanan kimse
extrusive rock n. bisiklet
dead rock n. çürük kaya
fissured rock n. çatlaklı kaya
rock-bottom n. en aşağı düzey
rock-bottom n. en düşük nokta
rock-bottom n. en aşağı nokta
rock-bottom n. taban
rock-bottom n. en düşük düzey
igneous rock n. volkanik kaya
igneous rock n. kor kayaç
lunar rock n. ay taşı
mother rock n. anakaya
rock flour n. kaya unu
rock flour n. kaya tozu
rock oil n. madeni yağ
rock flour n. taş unu
rock oil n. taşyağı
dome of the rock n. kubbetüs sahra
rock bun n. bir tür kurabiye
carved rock n. oyma kaya
legendary rock band n. efsanevi rock grubu
a sliding rock n. kayan bir kaya
rock-paper-scissors n. taş makas kağıt
rock graves n. kaya mezarları
rock off n. iki müzik grubunun ya da müzisyenin kimin daha iyi olduğunu görmek için karşı karşıya gelmesi
rock-paper-scissors n. yazı turaya benzer bir tür oyun
molten rock n. erimiş kaya
rock face n. sarp kayalık
rock-paper-scissors n. taş kağıt makas
rock pocket mouse n. amerika kıtasında yaşayan bir fare
rock pool n. kaya havuzu
rock engineering n. kaya mühendisliği
rock engineer n. kaya mühendisi
rock-a-stack n. renkli halkalar (oyuncak)
hard rock n. kuvvetli kimse
rock boot n. kaya tırmanışı botu
rock barnacle n. inatla yapışan kimse
soap-rock n. sabunsu bir his veren yumuşak ve kompakt bir talk çeşidi
rock to sleep v. sallayarak uyutmak
rock bunting v. dikkatle bakmak
rock the boat v. velveleye vermek
rock as tough on a spring v. yaylanmak
hit rock bottom v. çok moralsiz hissetmek
hit rock bottom v. en alt seviyeye düşmek
hit rock bottom v. kendini çok şanssız hissetmek
rock something to one's foundations v. temelinden sarsmak
rock something to one's foundations v. temelini sarsmak
rock something to one's foundations v. temelden sarsmak
rock something to one's foundations v. temellerini sarsmak
be between a rock and a hard place v. iki arada kalmak
be between a rock and a hard place v. iki arada bir derede kalmak
be at rock bottom v. morali çok bozuk olmak
rock a cradle v. beşik sallamak
rock [us] v. müzik aleti çalarak etkilemek
rock [us] v. giysi giyerek etkilemek
as steady as a rock adj. sağlam
rock bottom adj. asgari
as steady as a rock adj. güvenilir
rock solid adj. kırılmaz
rock solid adj. çok sağlam
rock solid adj. taş gibi sağlam
rock-bottom adj. asgari (fiyat)
rock-ribbed adj. kararlı (özellikle siyasi konularda)
rock-ribbed adj. ödün vermez (özellikle siyasi konularda)
rock-ribbed adj. boyun eğmez
rock-ribbed adj. bildiğinden şaşmaz
rock-strewn adj. taşlı
rock-ribbed adj. damarları olan
rock-steady adj. güvenilir
rock-steady adj. tutarlı
rock-hard adj. derin inanca sahip
rock-ribbed adj. taş damarlı
rock-steady adj. itimada şayan
rock-bound adj. sert
rock-bound adj. boyun eğmez
rock-hard adj. inançlı
rock-bound adj. ulaşılmaz
rock-steady adj. kaya gibi sağlam
rock-ribbed adj. kayadan kenarları
rock-bound adj. erişilmez
rock-bound adj. kayalarla çevrili
rock-a-bye interj. ninni!
Phrasals
rock around v. sağa sola yalpalamak
rock to (something) v. (bir şeye, müziğe) eşlik etmek
rock to (something) v. (bir şeye, müziğe) dans etmek
rock to (something) v. (bir şeye, müziğe) sallanarak eşlik etmek
rock up in (something) v. (bir şey) giyerek gelmek
rock up in (something) v. (bir araçla) gelmek
rock up in (something) v. (bir kıyafetle) gelmek
rock up in (something) v. (bir araçla) varmak
rock out v. müzikle birlikte dans etmek
rock out v. istekle dans etmek
rock out v. müziğe eşlik etmek
rock to v. -e dans etmek
rock to v. -e eşlik etmek
rock along v. hareketli bir şarkıya/rock and roll müziğine eşlik edip dans etmek
rock along v. zorluk çekmeden ilerlemek
rock along v. kolayca ilerlemek
rock to v. -e sallanarak eşlik etmek
rock out v. ilgiyle müzik dinlemek
Phrases
the 3rd rock from the sun expr. dünya gezegeni
the third rock from the sun expr. dünya gezegeni
a river cuts through rock not because of its power but because of its persistence expr. kayayı aşındıran dalgaların gücü değil sürekliliğidir
Colloquial
rock-a-bye n. ninni
rock candy n. akide şekeri
rock jock n. rock müzik çalan radyo dj'i
rock jock n. yetenekli kaya tırmanışçısı
rock jock n. kaya tırmanışında yetenekli kimse
rock jock n. kaya tırmanışı yapan kimse
rock jock n. sık sık kaya tırmanışı yapan kimse
rock jock n. rock müzik hayranı
rock-jock n. kaya tırmanışçısı
rock-jock n. dağcı
rock jock n. rock dj'i
rock jock n. kaya tırmanışı meraklısı
rock jock n. rock müzik çalan disk cokey
rock jock n. rock müzik meraklısı
rock jock n. kaya tırmanışı delisi
rock-jock n. tırmanışçı
sex, drugs, and rock 'n' roll n. seks, uyuşturucu ve rakınrol
sex, drugs, and rock 'n' roll n. seks, uyuşturucu ve partileme
sex, drugs, and rock 'n' roll n. seks uyuşturucu ve eğlence
sex, drugs, and rock 'n' roll n. çılgınca ve eğlence kültürüne dayalı yaşam tarzını belirtmek için kullanılan bir ifade
rock [canada] n. newfoundland
rock up v. geç gelmek
rock up v. habersiz gelmek
hit the rock [us] v. yumruk tokuşturmak
hit the rock [us] v. (bir şeyi kutlamak için veya arkadaşlık, birlik, anlaşma göstergesi olarak) yumruklarını birbirine vurmak
stands out like a shag on a rock expr. apaçık
troubled rock star expr. sorunlu rock yıldızı
rock on exclam. işte bu!
rock on exclam. yaşasın!
rock on exclam. yuppi!
rock on exclam. oley!
Idioms
rock bottom n. varılabilecek en düşük düzey
rock bottom n. olabilecek en düşük düzey
rock of ages n. bitmez tükenmez güç kaynağı
rock of ages n. sonsuza kadar kalan
the new rock and roll n. geçici olarak moda olan şey
the new rock and roll n. birden parlayıp sönen şey
the new rock and roll n. bir anda popüler olan şey
standing rock n. kuzey dakota'daki standing rock sioux kabilesinin kısa adı
rock the boat v. velveleye vermek
reach rock bottom v. tepetaklak inmek
reach rock bottom v. dibi görmek
rock the boat v. kazan kaldırmak
rock with laughter v. kahkahadan kırılmak
rock the boat v. bozmak
rock the boat v. bir çuval inciri berbat etmek
rock the boat v. mevcut durumu bozmak
rock the boat v. kötüleştirmek
rock the boat v. içine etmek
be between a rock and a hard place v. ikilemde kalmak
be between a rock and a hard place v. iki arada bir derede kalmak
be between a rock and a hard place v. iki arada kalmak
reach rock bottom v. dibe vurmak
rock something to its foundations v. temelinden sarsmak
rock the foundations of something v. temellerinden sarsmak
rock the foundations of something v. temelinden sarsmak
rock something to its foundations v. temellerinden sarsmak
look under every rock v. her taşın altına bakmak
live under a rock v. dünyada olup bitenlere karşı sınırlı bilgiye sahip olarak izole bir yaşam sürmek
rock the baby to sleep v. bebeği sallayarak uyutmak
split on a rock v. başaramamak
split on a rock v. başarısız olmak
split on a rock v. ölümcül bir hata yapmak
rock one back on one's heels v. şok etmek
rock one back on one's heels v. çok şaşırtmak
rock (one) to (one's) core v. ayaklarını yerden kesmek
rock (one) to (one's) core v. derinden sarsmak
rock (one) to (one's) core v. şoke etmek
rock (one) to (one's) core v. başını döndürmek
rock (one) to (one's) core v. alt üst etmek
rock (one) to (one's) core v. dengesini bozmak
rock (one) to (one's) core v. sarsmak
sit like piffy on a rock cake [uk] v. dımdızlak ortada kalmak
sit like piffy on a rock cake [uk] v. bir kenarda, kendi başına oturmak
sit like piffy on a rock cake [uk] v. sap gibi ortada kalmak
rain like a cow pissing on a flat rock v. yoğun bir şekilde yağmur yağmak
rain like a cow pissing on a flat rock v. aşırı yağmur yağmak
rain like a cow pissing on a flat rock v. çok şiddetli yağmur yağmak
rain like a cow pissing on a flat rock v. bardaktan boşanırcasına yağmak
be (as) solid as a rock v. istikrarlı olmak
be (as) solid as a rock v. dayanıklı olmak
be (as) solid as a rock v. güçlü kuvvetli olmak
be (as) solid as a rock v. sağlam olmak
be (as) solid as a rock v. kaya gibi olmak
be (as) solid as a rock v. güvenilir olmak
be (as) solid as a rock v. dağ gibi olmak
be (as) solid as a rock v. kaya gibi sert/sağlam olmak
hit rock bottom v. dibi görmek
be at rock bottom v. dibi görmek
hit rock bottom v. tepetaklak inmek
be at rock bottom v. tepetaklak inmek
reach rock bottom v. dibi görmek
reach rock bottom v. tepetaklak inmek
rock someone back on their heels v. birini çok şaşırtmak
rock you back on your heels v. çok şaşırtmak
rock you back on your heels v. şoke etmek
rock you back on your heels v. beyninden vurulmuşa döndürmek
rock someone back on their heels v. birini şoke etmek
rock someone back on their heels v. birini beyninden vurulmuşa döndürmek
sit like piffy on a rock bun [uk] v. dımdızlak ortada kalmak
sit like piffy on a rock bun [uk] v. sap gibi ortada kalmak
sit like piffy on a rock bun [uk] v. bir kenarda, kendi başına oturmak
sit like piffy on a rock bun [uk] v. sap gibi kalmak/oturmak
sleep like a rock v. çok derin uyumak
sleep like a rock v. ölü gibi uyumak
sleep like a rock v. kütük gibi uyumak
sleep like a rock v. yattığı yeri beğenmek
touch (rock) bottom [uk] v. en kötü aşamaya gelmek
touch (rock) bottom [uk] v. dibi görmek
touch (rock) bottom [uk] v. dibe vurmak
steady as a rock adj. kaya gibi sert
steady as a rock adj. kaya gibi sağlam
rock-bottom adj. minimum (ücret vb)
steady as a rock adj. sapasağlam
rock-hard adj. semsert
(as) steady as a rock adj. istikrarlı
(as) steady as a rock adj. yürekli
(as) steady as a rock adj. azimli
(as) steady as a rock adj. sabit
(as) steady as a rock adj. metin
(as) steady as a rock adj. dağ gibi
(as) steady as a rock adj. dayanıklı
(as) steady as a rock adj. yere çakılmış gibi
(as) steady as a rock adj. kımıldamaz
(as) steady as a rock adj. dağ gibi güvenilir
(as) steady as a rock adj. sakin
hard as a rock adj. semsert
hard as a rock adj. kaya gibi sert
solid as a rock adj. semsert
solid as a rock adj. güvenilir
solid as a rock adj. kaya gibi dayanıklı
solid as a rock adj. kaya gibi sert/sağlam
like piffy on a rock cake [uk] adv. bir kenarda, kendi başına
like piffy on a rock cake [uk] adv. sap gibi ortada
like piffy on a rock cake [uk] adv. dımdızlak ortada
as steady as a rock expr. kaya gibi sağlam
as hard as a rock expr. kaya gibi sert
as steady as a rock expr. kaya gibi sert
between a rock and a hard place expr. iki arada bir derede
rock bottom expr. en az
don't rock the boat expr. durduk yere ortalığı karıştırma
between a rock and a hard place expr. kırk katır kırk satır
like a shag on a rock expr. bir başına
like a shag on a rock expr. yapayalnız
as solid as a rock expr. kaya gibi sert
rock bottom expr. en düşük seviye
as steady as a rock expr. sapasağlam
caught between a rock and a hard place expr. aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık
as solid as a rock expr. semsert
as hard as a rock expr. semsert
(caught/stuck) between a rock and a hard place expr. aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık
(caught/stuck) between a rock and a hard place expr. iki ucu boklu değnek
(caught/stuck) between a rock and a hard place expr. iki arada bir derede kalmış
Speaking
you rock expr. helal sana
you rock expr. helal size
you rock expr. süpersin
let's rock and roll! expr. hadi başlıyoruz/başlayalım!
rock and roll expr. hadi başlayalım
have I been living under a rock or something? expr. mağaradan yeni çıkmış falan değilim
have you been living under a rock? expr. mağaradan yeni mi çıktın sen?
have you been living under a rock? expr. mağaradan yeni mi çıktın?
I hit rock bottom expr. dibe battım
I hit rock bottom expr. dibe vurdum
Trade/Economic
rock bottom price n. ölü fiyat
rock bottom price n. düşük fiyat
rock bottom n. en düşük fiyat düzeyi
rock bottom price n. çok düşük fiyat
rock bottom n. en düşük düzey
rock bottom price n. en düşük fiyat
rock bottom price n. asgari fiyat
rock bottom price n. en ucuz fiyat
rock bottom price n. minimum fiyat
hit rock bottom v. dip yapmak
Law
rock solid evidence n. kaya gibi sağlam deliller
Tourism
rock cemetery n. kaya mezarlığı
Technical
volcanic rock n. volkanik taş
inclined rock surface n. eğik kaya sathı
rock sample n. kaya numunesi
rock slide n. kaya kayması
rock bolts n. kaya saplamaları
dense rock n. yoğun taş
rock drainage n. kaya akaçlaması
rock drill bit n. kaya matkabı
rock system n. kaya sistemi
dense rock n. sıkı kaya
rock formation n. kaya formasyonu
hard rock n. sert kaya
basic rock n. ana kaya
mud rock flow n. çamur kaya akması
rock oil n. ham petrol
chemical rock weathering n. kayaların kimyasal bozuşması
rock fragments n. kaya parçaları
compacted rock fill n. sıkıştırılmış kaya dolgu
rock mechanical investigations n. kaya mekaniği araştırmaları
embankment rock n. dolgu kayası
incompetent rock n. mukavemetsiz kaya
zone of rock flowage n. kayaçların akma zonu
layer of rock n. kaya tabakası
rock bolt n. kaya saplaması
natural rock asphalt n. tabii kaya asfalt
clastic rock n. böleklenmiş kaya
valve rock arm brack n. külbütör mili köprüsü
layer of loose rock n. küskülük kaya tabakası
block of loose rock n. küskülük kaya tabakası
chemical rock weathering n. kimyasal kaya çürümesi
rock bottom n. ana kaya
schistous rock n. şistsel kaya
rock drill n. kaya delici
parent rock n. ana taş
original rock line n. tabii kaya hattı
rock bed regeneration n. taş yataklı geri kazanma
schistous rock n. şistik kaya
rock fill weir n. kaya dolgu regülatör
bituminous rock n. bitümlü kaya
rock asphalt n. kaya asfaltı
stratified limestone rock n. tabakalı kireçtaşı
parent rock n. ana kaya
rock pit n. taşocağı
weathered rock n. ayrışmış kaya
sound rock n. sağlam kaya
rock embankment n. kaya dolgu
rock ejector n. taş iticisi
unaltered rock n. ayrışmamış kaya
rock fill n. kaya dolgu
rock grouting n. kaya enjeksiyonu
rock bolt n. kaya bulonu
rock weathering n. kaya ayrışması
rotary rock drill n. rotari kaya delicisi
zone of rock flowage n. kayaçların akma bölgesi
blasted rock n. patlatılmış kaya
rock pit n. kaya ocağı
crystalline rock n. billuri kaya
rock asphalt pavement n. kaya asfaltı kaplama
rock flour n. kaya unu
intrusive rock n. entrüsiv kaya
rock soil n. kaya zemin
pneumatic rock drill n. pnömatik kaya delicisi
gypsum rock n. alçıtaşı
loose rock n. gevşek kaya
toughness of rock n. kayaların sertliği
rock fill cofferdam n. kaya dolgu batarda
rock bottom n. en alt düzey
clastic rock n. kırıntılı kaya
rock drilling machine n. kaya delme makinesi
ledge rock n. dirsek kaya
rock fill n. taş dolgu
stratified limestone rock n. tabakalı kalker
rock drainage system n. kaya drenaj sistemi
bedded rock n. tabakalı kaya
rock phosphate n. kaya fosfatı
rock foundation n. kaya temel
rock weathering n. kayanın ayrışması
rock soil n. kayalık zemin
rock bucket n. kaya kepçesi
dense rock n. yoğun kaya
rock drilling n. kaya delme
competent rock n. dayanıklı kaya
foundation rock n. temel kayası
rock crusher n. kaya kırıcı
decomposed rock n. parçalanmış kaya
rock driller n. kaya delicisi
rock drill n. kaya delme tabancası
rock bit n. kaya matkabı
zone of rock fracture n. çatlaklı kaya bölgesi
rock burst n. kaya patlaması
rock breaker n. kaya parçalama makinesi
basic rock n. bazik kaya
rock drilling machine n. kaya delici
rock drill n. kaya matkabı
rock drill n. kaya delgisi
crystalline rock n. billuri kayaç
crushed rock n. kırma taş
crystalline rock n. kırılcal kayaç
zone of rock-flowage and fracture n. kayaçların akma ve kırılma zonu
zone of rock-flowage and fracture n. kayaçların akma ve kırılma bölgesi
bucket for rock n. kaya kepçesi
rock drilling machine n. taş kırma makinesi
rock candy n. büyük şeker kristali
laminated rock n. tabakalı kaya
water-bearing rock n. akifer
organic rock n. organik kaya
rock excavation n. kaya kazısı
rock faced concrete panel n. taş yüzeyli beton pano
vitreous rock n. camsı kayaç
chemical rock weathering n. kayaların kimyasal ayrışması
rock salt n. kaya tuzu
rock drilling equipment n. kaya delme ekipmanı
mantle rock n. toprak kaya
igneous rock n. volkanik kayaç
rock crusher n. taş kırıcı
hard rock n. sert maden damarı
solid rock n. som kayaç
cap rock n. başlık kaya
diamond rock drill n. elmaslı kaya matkabı
acid rock n. asit kaya
rock crystal n. parlatılmış üfleme cam eşya
rock candy fracture n. akide şekerimsi kırılma
rock crystal n. saydam kuvarz
rotten rock sand n. çürük kaya kumu
hammer rock drill n. kaya delgisi
rock dust n. kaya tozu
rock drill n. kaya delme burgusu
rock drill n. kaya delme matkabı
rock leather n. kaya deri
rock cork n. kaya deri
rock driller n. kaya delici
rock quality designation n. kaya kalite değeri
rock staff n. salınan çubuk
rock shaft n. sallanır mil
rock shaft n. sallanır şaft
rock shaft n. titreşen mil
Construction
asphalt rock n. kaya asfaltı
dumped rock fill n. dökme kaya dolgu
rock bolt tester n. rock bolt test cihazı beton test presi
rock lath n. alçıpan (KNAUF A.Ş'nin tescilli markasıdır)
gib rock lath n. alçıpanel
gib rock lath n. alçı panel
asphalt rock n. asfaltlı kaya
rock core cut-of devive n. doğrudan kaya kesme cihazı
rock tunnelling n. kayada tünel açma
rock-faced dressing n. taş yüzeyi desenli işleme
rock truck n. kaya kamyonu
rock bolting n. kaya bulonlama
Woodworking
rock elm n. amerika karaağacı odunu
Dyeing
piping rock n. yeşilimsi grinin açık bir tonu
Automotive
under engine closures/rock shields n. motor bloğu alt muhafazaları/kaya kalkanları
Traffic
rock asphalt n. kaya asfaltı
rock fall n. kaya düşmesi
rock bolt n. kaya bulonu
Railway
extrusive rock n. püskürük kaya
Marine
rock cutter n. kaya kesici
rock breaking n. kaya kırma
rock breaker n. kaya kırıcı
rock blasting n. kaya patlatma
reclamation of rock field n. kayalık alanların ıslahı