sağ- - Turc Anglais Dictionnaire

sağ-

Sens de "sağ-" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 1 résultat(s)

Turc Anglais
Biochemistry
sağ- dextro- pref.

Sens de "sağ-" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
sağ right n.
Professor Aghajari, who lost his right leg during the Iran-Iraq War, needs medical attention.
İran-Irak Savaşı sırasında sağ bacağını kaybeden Profesör Aghajari'nin tıbbi yardıma ihtiyacı var.

More Sentences
sağ kalan survivor n.
There were no other survivors.
Başka sağ kalan yoktu.

More Sentences
sağ alive adj.
Is the snake alive or dead?
Yılan sağ mı yoksa ölü mü?

More Sentences
sağ ol thanks interj.
Thanks for giving an old man a good laugh, kid.
Yaşlı bir adamı güldürdüğün için sağ ol, evlat.

More Sentences
sağ ol thank you interj.
Thank you for helping us.
Bize yardım ettiğin için sağ ol.

More Sentences
General
sağ kalan survivor n.
Mary is the only survivor of the plane crash.
Mary, uçak kazasından sağ kalan tek kişidir.

More Sentences
sağ right n.
This summit will be marked politically and ideologically by the liberal right and the extreme right.
Bu zirveye siyasi ve ideolojik olarak liberal sağ ve aşırı sağ damgasını vuracak.

More Sentences
sol ve sağ left and right n.
Use the left and right keys to tilt up and down, maintain balance, and overcome obstacles like wooden blocks.
Yukarı ve aşağı eğilmek, dengeyi sağlamak ve tahta bloklar gibi engelleri aşmak için sol ve sağ tuşları kullanın.

More Sentences
sağ taraf right n.
You can see the sea on your right.
Sağ tarafınızda denizi görebilirsiniz.

More Sentences
sağ kol right-hand man n.
Be my right-hand man.
Benim sağ kolum ol.

More Sentences
sağ salim varma safe arrival n.
Keiko informed him of her safe arrival.
Keiko ona kadının sağ salim vardığını haber verdi.

More Sentences
sağ diz right knee n.
I'm pouring some anti-inflammatory cream on my right knee.
Sağ dizime biraz iltihap giderici krem sürüyorum.

More Sentences
sağ sinyal lambası right blinker n.
Tom turned on the right blinker.
Tom sağ sinyal lambasını yaktı.

More Sentences
sağ survivor n.
Many survivors were rescued from the wreckage.
Enkazdan birçok kişi sağ olarak kurtarıldı.

More Sentences
sağ kurtulmak survive v.
Only women and some older men and children survived those wars.
Bu savaşlardan sadece kadınlar ve bazı yaşlı erkekler ve çocuklar sağ kurtuldu.

More Sentences
sağ kalmak survive v.
I'm the only one who survived the accident.
Ben kazadan sağ kalan tek kişiyim.

More Sentences
sağ salim varmak arrive safely v.
I arrived safely.
Ben sağ salim vardım.

More Sentences
sağ salim varmak arrive safe v.
I'm relieved to hear that you arrived safe and sound in Morocco.
Fas'a sağ salim vardığını duyunca rahatladım.

More Sentences
sağ kurtulmak emerge v.
The town emerged from the storm unscathed.
Kasaba fırtınadan zarar görmeden sağ kurtuldu.

More Sentences
sağ alive adj.
You'll want for nothing while I am alive.
Ben sağken hiçbir şeye muhtaç olmayacaksın.

More Sentences
sağ salim unharmed adj.
Thankfully, everyone emerged from the accident unharmed.
Neyse ki herkes kazadan sağ salim kurtuldu.

More Sentences
sağ kalan surviving adj.
I'm the last surviving member of my family.
Ben ailemin sağ kalan son üyesiyim.

More Sentences
sağ salim safely adv.
I promise you we'll all come through this together safely.
Sana söz veriyorum, bunu hep birlikte sağ salim atlatacağız.

More Sentences
sağ salim safe adv.
We were glad to hear of his safe return.
Sağ salim döndüğünü duyduğumuzda çok sevindik.

More Sentences
sağ elle right-handed adv.
When I was at school, left-handed kids were forced to write right-handed.
Ben okuldayken, solak çocuklar sağ elle yazmaya zorlanırdı.

More Sentences
sağ elle right-handed adv.
When I was at school, left-handed kids were forced to write right-handed.
Ben öğrenciyken, solak çocuklar okulda sağ elle yazmaya zorlanıyorlardı.

More Sentences
sağ olun thank you! interj.
Thank you for your heroism, Earth Robot.
Kahramanlığın için sağ olasın, Dünyalı Robot.

More Sentences
Colloquial
sağ kaş right eyebrow n.
Fadil shot Layla through the right eyebrow.
Fadıl Leyla'yı sağ kaşından vurdu.

More Sentences
sağ salim all right adj.
Did Tom make it back all right?
Tom sağ salim dönebildi mi?

More Sentences
Idioms
sağ salim alive and well adv.
Tom escaped the gun battle alive and well.
Tom silahlı çatışmadan sağ salim kurtuldu.

More Sentences
Speaking
başınız sağ olsun my condolences expr.
My condolences!
Başınız sağ olsun!

More Sentences
çok sağ olun thanks a lot expr.
Thanks a lot, teacher!
Çok sağ olun hocam!

More Sentences
Politics
aşırı sağ extreme right n.
We continue to fight against the trivialisation of the extreme right.
Aşırı sağın önemsizleştirilmesine karşı mücadele etmeye devam ediyoruz.

More Sentences
sağ görüşlü right-winger n.
Tom is a right-winger.
Tom sağ görüşlü.

More Sentences
sağ kanat right-wing n.
We can see this in the right-wing amendments submitted, which seriously limit liability.
Bunu, sorumluluğu ciddi şekilde sınırlandıran sağ kanat değişiklik tekliflerinde görebiliriz.

More Sentences
sağ kanat right wing n.
The right wing must listen.
Sağ kanat bizi dinlemeli.

More Sentences
Technical
sağ elini kullanan right-handed adj.
I'm right-handed.
Ben sağ elimi kullanıyorum.

More Sentences
Common Usage
sağ kalan surviver n.
General
gemilerin sağ yanı starboard n.
sağ taraf the right n.
sağ hoof n.
sağ el yönü right hand direction n.
sağ kalanlar the survivors n.
sağ şerit right lane n.
metnin sağ kenarını hizalama justification n.
sağ eliyle iş görme right handedness n.
sağ sayfa recto n.
alt sağ lower right n.
sağ elin sol ele nazaran daha kontrollü kullanılması dextrality n.
sağ göz hakimiyeti dextrocularity n.
sağ kalma survival n.
sağ kol henchman n.
sağ vuruş forehand n.
sağ kalan kimse survivor n.
sağ atriyum right atrium n.
sağ kalma survivorship n.
sağ salim varış safe arrival n.
orta sağ koalisyon center-right coalition n.
sağ right-hand n.
sağ right-wing n.
sağ-sol simetrik mirror-image symmetric n.
sağ salim ulaşma safe arrival n.
sağ alt köşe lower right-hand corner n.
sağ alt köşe lower-right corner n.
sağ üst köşe upper right-hand corner n.
sağ alt köşe bottom-right corner n.
sağ üst köşe top right-hand corner n.
sağ alt köşe bottom right-hand corner n.
sağ beyni baskın insanlar right-brain dominant people n.
vücudun sağ kısmı/bölümü right side of the body n.
sağ göz right eye n.
sağ pedal sustain pedal n.
sağ pedal sustaining pedal n.
sağ pedal damper pedal n.
sağ bacak geri çekilerek yapılan abartılı bir reverans making a leg n.
sağ yanım my right side n.
sağ tarafım my right side n.
bir kazadan veya felaketten sağ kurtulan tek kişi sole survivor n.
sağ köşe right hand edge n.
genellikle kalkanın sağ üst kenarında bulunan kare ya da dikdörtgen bölüm canton n.
hem sağ hem de sol el için ayarlanabilir testeresi olan kereste makinesi twin band mill n.
sağ kolunu yukarı kaldırıp elini ileri doğru uzatarak verilen selam sieg heil n.
sağ elde ince ve uzun kılıç tutarken sol elde taşınan düşmanın ince ve uzun kılıcı ile yaptığı saldırıları savuşturmaya yaran hançer main-gauche n.
iki taraflı simetrik bir hayvanı sağ ve sol yarı olmak üzere ikiye bölen orta düzlem median plane n.
iki taraflı simetrik bir hayvanı sağ ve sol yarı olmak üzere ikiye bölen orta düzlem mesial plane n.
sağ kol henxman [obsolete] n.
yangın veya rüzgar hasarından sağ çıkan ağaç holdover n.
sağ kol right n.
çiftin sağ tarafta bulunan üyesi right n.
sağ ayağa giyilen ayakkabı right n.
sağ ayağa giyilen çorap right n.
sağ ele giyilen eldiven right n.
sağ ele giyilenler right n.
sağ el right hand n.
sağ kenar right hand n.
sağ taraf right hand n.
sağ ayağını sola göre daha iyi kullanan kimse right-footer n.
sağ eli kullanma right-handedness n.
sağ kol hit man n.
atın sağ tarafı off side n.
(at arabası, otomobil) sağ taraf offside [uk] n.
sağ kalan kimse overliver n.
(armacılıkta) kalkanın sağ alt kısmında bir nokta dexter base n.
(armacılıkta) kalkanın sağ üst köşesinde bir nokta dexter chief n.
sağ eli kullanma dexterity n.
sağ el ve gözünü baskın kullanan kimse dextral n.
şövalyenin sağ kolu coystrel [obsolete] n.
şövalyenin sağ kolu coistril [obsolete] n.
bilateral simetrili hayvanın sağ veya sol yarısı paramere n.
somitin sağ veya sol yarısı paramere n.
yangın veya rüzgar hasarından sağ çıkan ağaç holdover n.
(armacılıkta) sağ ve sol üst köşelerden çapraz gelen çizgilerin ortada kesiştiği haç saltire n.
sağ kalan kimse outliver n.
sağ kurtulan kimse outliver n.
sağ elle gevşekçe bükülen iplikler rope yarn n.
sağ elle gevşekçe bükülen iplikler rope-yarn n.
(hanedan armalarında) armayı sağ üstten sol alta doğru ikiye bölen çapraz çizginin yarısı genişliğindeki küçük çizgi scarp n.
(hanedan armalarında) armayı sağ üstten sol alta doğru ikiye bölen çapraz çizginin yarısı genişliğindeki küçük çizgi scarpe n.
sağ kol secretary [obsolete] n.
(armacılıkta) sağ ve sol üst köşelerden çapraz gelen çizgilerin ortada kesiştiği haç ile ortası baklava şeklinde çıkarılmış simgeden oluşan bir işaret fret n.
sağ ve sol üst köşelerden çapraz gelen çizgilerin ortada kesiştiği haç içeren arma simgesi fret n.
sağ gösterip sol vuran kimse sleeveen [ireland] n.
evrimsel mücadelede sağ kalmak üzere var olan gelecekteki insan superman n.
sağ kalan birey survival n.
suya batıp çıkarak gerçekleştirilen bir suda sağ kalım yöntemi survival bobbing n.
sağ kalım survivance n.
sağ kalım survivency n.
sağ kalan hayvan survivor n.
zor bir durumdan sağ olarak çıkmak live through v.
sağ salim çıkmak ride out v.
sağ kalmak remain alive v.
bir şey için sağ kolunu feda etmek give eyeteeth for v.
sağ gözünü sol gözünden sakınmak be very jealous v.
sağ kurtulmak save one's skin v.
sağ salim çıkmak live through v.
sağ olarak çıkmak (zor bir durumdan) come through v.
sağ gösterip sol vurmak fake somebody v.
sağ tıklamak right click v.
sağ tıklamak click on the right button on a mouse v.
sağ gösterip sol vurmak fake v.
sağ kurtulmak outlive v.
sağ olmak be alive v.
sağ olmak survive v.
sağ salim çıkmak survive v.
sağ kolu olmak keep on the right side of v.
-den sağ kurtulmak survive v.
suikast girişiminden sağ olarak kurtulmak survive assassination attempt v.
metindeki satırların sağ ve sol kenarlarını aynı hizaya getirmek justify v.
uçak kazasından sağ kurtulmak survive the plane crash v.
sağ salim dönmek return unharmed v.
günü sağ olarak/ölmeden bitirmek make it through the day alive v.
bir afetten/felaketten sağ kurtulmak survive a disaster v.
sağ kurtulmak get out alive v.
sağ çıkmak get out alive v.
birini sağ salim getirmek bring someone back safe v.
sağ çıkmak come out alive v.
sağ kurtulmak come out alive v.
sağ salim çıkmak emerge v.
sağ olmak live v.
sağ kurtulmak overbide [obsolete] v.
(bir olaydan) sağ kurtulmak overlive v.
(araba ile) sağ-sol yaparak gitmek fishtail v.
sağ salim çıkmak outlive v.
fırtınadan sağ çıkmak outride v.
sağ salim atlatmak outride v.
sağ sağlim eve varmak get home alright v.
sağ sağlim eve varmak get home safely v.
(sereni/ omurga ve direk ile) sağ açıya ayarlamak square by the lifts and braces v.
sağ kurtulmak supervive [obsolete] v.
sağ unadulterated adj.
sağ offside adj.
sağ salim unhurt adj.
sağ pure adj.
sağ taraftaki offside adj.
sağ elini daha iyi kullanan dextraural adj.
sağ bacağa ait dextropedal adj.
sağ healthy adj.
sağ whole adj.
sağ living adj.
sağ dexter adj.
sağ ele ait dextromanual adj.
sağ unmixed adj.
sağ eliyle iş gören right handed adj.
sağ gözüyle daha iyi gören dextrocular adj.
sağ salim safe and sound adj.
sağ sound adj.
sağ kulağıyla daha iyi duyan dextraural adj.
sağ elle kullanılmak için yapılmış right-handed adj.
sağ elli right-handed adj.
sağ ele uygun right-handed adj.
çoğu işini sağ eliyle yapan right-handed adj.
sağ elle yapılan right-handed adj.
sağ-sol ters mirror-inverted adj.
sağ salim unscathed adj.
sağ elini kullanan righthanded adj.
sağ elle kullanılan righthanded adj.
sağ eliyle iş gören righthanded adj.
beyninin sağ tarafını kullanan right-brained adj.
sağ ayağını sol ayağına göre daha iyi kullanan right-footed adj.
sol ayağını sağ ayağına göre daha iyi kullanan left-footed adj.
sağ elle yapılan done with the right hand adj.
hem sağ hem sol tarafa eşit olarak ait ambidextral adj.
sağ ve sol tarafları ters çevrilmiş olan mirrorwise adj.
sağ ve sola ait right-and-left adj.
sağ ve sol ile ilgili right-and-left adj.
sağ ve sol eller için tasarlanmış right-and-left adj.
sağ ve sol ayaklar için tasarlanmış right-and-left adj.
birinin sağ kolu olan right-hand adj.
sol yerine sağ ele daha yakın olan right-hand adj.
sağ el yönünde gücü olan right-hand adj.
sağ el yönünde çalışan right-hand adj.
sağ el yönünde gücü ileten right-hand adj.
yalnızca sağ gözü olan right-eyed adj.
görmede sol yerine sağ gözünü baskın kullanan right-eyed adj.
sağ ele giyilen right-handed adj.
sağ tarafta olan rightwise [rare] adj.
sağ elini kullanan righty adj.
sağ tarafa doğru olan dextrad adj.
sağ ile ilgili dextral adj.
sağ tarafa ait dextral adj.
sağ tarafla ilgili dextral adj.
sağ tarafta bulunan dextral adj.
sağ dextral adj.
sağ elini kullanan dextrous adj.
sağ salim scathless adj.
sağ açılı on the square adj.
sağ kalan survivable adj.
sağ kalmayı sağlayan survivable adj.
sağ kalmak için kullanılan survival adj.
sağ kalıma özgü survival adj.
sağ kalan obstinately adv.
yolun sağ tarafında on the right side of the road adv.
sağ salim scotfree adv.
sağ salim varışta on the safe arrival adv.
sağ salim scot-free adv.
sağ elle righty adv.
sağ köşeden çapraz gelecek şekilde in bend dexter adv.
sağ üst köşeden sol alt köşeye doğru bir çizgide in bend sinister adv.
sağ üst köşeden sol alt köşeye doğru in bend sinister adv.
sağ üst köşeden sol alt köşeye doğru bendwise sinister adv.
sağ elle yaparak right-handed adv.
sağ taraftaki yüzeyi dışa bakacak şekilde döndürülerek right-side-out adv.
sağ el yönünde deiseal adv.
sağ tarafta dexter adv.
(kalkanın) sağ tarafında olacak şekilde dexterwise adv.
sağ açıda square adv.
sağ açılı bir şekilde square adv.
sağ tarafta square adv.
başın sağ olsun please accept my condolences interj.
sağ ol thank you! interj.
(dalga geçerek) ay çok sağ ol ya shucks interj.
sağ ayak rf (right foot) abrev.
sağ ön rf (right front) abrev.
sağ rh (right-hand) abrev.
sağ el rh (right-hand) abrev.
sağ el ile atılan yumruk rh (right-hander) abrev.
sağ alt lr (lower right) abrev.
alt sağ lr (lower right) abrev.
Phrasals
sağ salim kurtulmak ride out v.
sağ olmak kick around v.
sağ olmak kick about v.
sağ salim atlatmak ride something out v.
fırtınayı sağ salim geçirmek weather out v.
fırtınadan sağ salim çıkmak/kurtulmak weather out v.
sağ salim atlatmak weather out v.
sağ salim atlatmak weather out of v.
bir şeyden/zaman diliminden sağ çıkmak last out v.
(bir şeyi kötü bir durumdan) sağ salim çıkarmak salvage (something) from (something or some place) v.
-den sağ salim çıkarmak salvage from v.
(bir süreçten) sağ çıkmak see out v.
(bir şeyden) sağ çıkmak walk away from (something) v.
(bir diğeri ölürken) sağ kurtulmak see out [scotland] v.
(ondalık basamakta) sağ taraftan virgül silmek point off v.
Proverb
sağ elin yaptığından sol elin haberi yok the left hand doesn't know what the right hand is doing
sağ elin yaptığından sol elin haberi yok left hand doesn't know what the right hand is doing
Colloquial
liderin sağ kolu right hand n.
sağ burun deliği right nostril n.
sağ göğüs right breast n.
sağ kolu someone's right hand n.
yolcunun sağ dönmediği bir seyahat joy ride n.
sağ kalan vivor (survivor) n.
sağ vivor (survivor) n.
sağ kol friday n.
sağ selamet alive and well adj.
sağ ve sağlıklı alive and well adj.
sağ salim all right adj.
sağ ayağı önde goofy adv.
sağ ayağı önde olarak goofy adv.
başınız sağ olsun please accept my sympathy for your loss expr.
başın sağ olsun please accept my sympathy for your loss expr.
sağ elinin tersiyle with the back of his/her right hand expr.
sağ elinizi kaldırın raise your right hand expr.
sağ kolunu düz tut keep your right arm straight expr.
sağ ol ya! thanks for nothing! expr.
çok sağ ol thank you loads expr.
çok sağ ol thanks very much expr.
başınız sağ olsun sfyl (sorry for your loss) expr.
başın sağ olsun sfyl (sorry for your loss) expr.
çok sağ ol spank you (very much) expr.
çok sağ ol/sağ olun thanks a heap expr.
çok sağ ol/sağ olun thanks a ton expr.
bu (iğrenç, rahatsız edici şeyi benimle/bizimle paylaştığın için sağ ol thanks for sharing expr.
çok sağ ol/sağ olun thanks kindly expr.
çok sağ ol/sağ olun thanks so much expr.
çok sağ ol ta very much [uk] exclam.
Idioms
birinin sağ kolu somebody's right-hand man/woman n.
sağ kolu someone's right arm n.
bir sağ bir sol yumruk the old one-two (punch) n.
sağ-sol yumruk the old one-two (punch) n.
bir sağ bir sol vuruş the old one-two (punch) n.
sağ kol girl/man friday n.
sağ ayakla başlama right foot foremost n.
sağ olma the land of the living n.
sağ kolu your right-hand man n.
sağ kolunu bile vermek give an arm and a leg (for something) v.
sağ ol ben almayayım be not having any (of it) v.
sağ ol ben almayayım not be having any of it v.
bir felaketten vb sağ kurtulmak live to tell the tale v.
birinin gözdesi, favorisi, sağ kolu olmak be somebody's main squeeze v.
bir şeyden (ameliyat vb) sağ salim çıkmak live through something v.
fırtınadan sağ çıkmak ride out the storm v.
fırtınadan sağ çıkmak weather the storm v.
sağ gösterip sol vurmak bait and switch v.
sağ salim kurtulmak get off scot-free v.
(kazadan/felaketten) sağ kurtulmak get out with one's life v.
(kazadan/felaketten) sağ çıkmak get out with one's life v.
sağ salim olmak be alive and well v.
sağ ve sağlıklı olmak be alive and well v.
(birinin) sağ kolu olmak be hand and foot to (one) v.
sağ salim kurtulmak go scot-free v.
(kazadan/felaketten) sağ kurtulmak get out with life v.
(kazadan/felaketten) sağ çıkmak get out with life v.
sağ kolunu feda etmek give eyeteeth v.
birinin sağ olarak bulunmasından umudunu kesmek give someone up for lost v.
bir şey için sağ kolunu feda etmek give your eye teeth for v.
bir şey/bir şey yapmak için sağ kolunu feda etmek give your eye teeth for something/to do something v.
sağ kolunu feda etmek give your right arm v.
sağ kurtulmak/kurtarmak save skin v.
sol/sağ karşısında cattywampus adj.
sağ salim alive (live) and kicking (well) adj.
sağ selamet alive (live) and kicking (well) adj.
sağ ve sağlıklı alive (live) and kicking (well) adj.
sağ salim alive (live) and kicking (well) adj.
sağ selamet alive (live) and kicking (well) adj.
sağ ve sağlıklı alive (live) and kicking (well) adj.
sağ ve sağlıklı live and kicking adj.
sağ salim live and well adj.
sağ selamet live and well adj.
sağ salim safe and sound adv.
sağ in the land of the living expr.
sağ salim all in one piece expr.
sağ elin yaptığından sol elin haberi yok the left hand doesn't know what the right hand's doing expr.
sol elin yaptığından sağ elin haberi yok the right hand doesn't know what the left hand is doing expr.
sol elin yaptığından sağ elin haberi yok the right hand doesn't know what the left hand's doing expr.
Speaking
başın sağ olsun I am sorry to hear of your loss expr.
başınız sağ olsun I am sorry to hear of your loss expr.
başınız sağ olsun my condolences to you expr.
başınız sağ olsun I'm sorry for your loss expr.
başın sağ olsun I'm sorry for your loss expr.
başın sağ olsun my condolences to you expr.
canın sağ olsun! don't worry! expr.
çok sağ ol thank you very much expr.
haber verdiğin için sağ ol thanks for letting me know expr.
geldiğin için sağ ol thanks for coming expr.
sağ olun thank you expr.
şarkımı beğendiğin için sağ ol thanks for liking my song expr.
sağ tarafa dön turn right expr.
sağ olun iyiyim thank you I'm fine expr.
sorduğun için sağ ol thanks for asking expr.
sol mu sağ mı? left or right? expr.
sağ mı sol mu? right or left? expr.
sağ olun bir şeyim yok thank you I'm fine expr.
sağ ol ama almayayım thanks but no thanks expr.
yardımın için sağ ol thanks for your help expr.
vakit ayırdığın için sağ ol thanks for your time expr.
zaman ayırdığın için sağ ol thanks for your time expr.
yine de sağ ol thanks though expr.
Law
iki şahıstan sağ kalana bağlanan maaş survivorship annuity n.
iki şahıstan sağ kalana bağlanan maaş reversionary annuity n.
sağ kalan eş surviving spouse n.
sağ kalana verilen rant survivorship annuity n.
Politics
sağ ve sol gibi uç görüşlerden uzak duran ılımlı siyasi felsefe centrism n.
birleşik krallık'ta ırkçı ve radikal politikaları ile bilinen aşırı sağ parti national front n.
nazizm'den ilham alan aşırı sağ marjinal grubun üyesi olan kimse neonazi n.
nazizm'den ilham alan aşırı sağ marjinal grubun üyesi olan kimse neo-nazi n.
nazizm'den ilham alan ve ilkelerini benimseyen aşırı sağ marjinal grup neonazism n.
nazizm'den ilham alan ve ilkelerini benimseyen aşırı sağ marjinal grup neo-nazism n.
merkez sağ görüşlü afrikalılardan oluşan bir güney afrika siyasi partisi new national party n.
sağ the right n.
sağ parti the right n.
aşırı sağ ve aşırı sol tarafından önerilen yolların ortasını bulan ekonomik ve politik gelişme third way n.
(ingiltere'de) avam kamarasında konuşmacının sağ tarafında kalan ön sıra treasury bench n.
aşırı sağ radical right n.
aşırı sağ and ultra-right n.
aşırı sağ hard right n.
aşırı sağ ultra-right n.
aşırı sağ far right n.
aşırı sağ parti far-right party n.
hristiyan sağ christian right n.
köktenci sağ partiler radical right parties n.
merkez sağ center right n.
merkez sağ center-right n.
ne sol ne de sağ bir partiyi destekleme middle-of-the-road n.
ne sol ne de sağ bir partiyi destekleme ninisme n.
sağ görüş right wing n.
sağ görüşlüler rigth wing n.
sağ ve sol left and right n.
sağ olarak kurtulanlar those saved alive n.
sağ görüşlü rightist n.
sağ the right n.
sağ siyaset right-wing politics n.
sağ siyaset political right n.
sağ ve sol  right and left  n.
sol/sağ ideolojiler yelpazesi left/right spectrum of ideologies n.
yeni sağ new right n.
alternatif sağ alternative right n.
alternatif sağ alt-right (alternative right) n.
merkez sağ right center n.
parlamentoda merkezci olup siyasi sorunlarda sağ görüşe sempati duyan üyeler right center n.
sağ ideoloji rightism n.
sağ siyasetin ilkelerini destekleme rightism n.
sağ siyaseti destekleyen kimse righty n.
sağ siyasetin üyesi righty n.
yerel siyasi yöneticinin sağ kolu heeler [us] n.
sağ kol hitman n.
yeni sağ politikalarını destekleyen iş insanlarının oluşturduğu organizasyon round table [new zealand] n.
(britanya'da) kökenini 1830'larda ortaya çıkan toriler'den alan sağ görüşlü ana parti conservative party n.
faşist sağ parti üyesi post-fascist n.
faşist sağ parti destekçisi post-fascist n.
otoriter sağ authright (authoritarian right) n.
özgürlükçü sağ libright (libertarian right) n.
liberteryen sağ libright (libertarian right) n.
sağ liberal right liberal n.
sağ liberal libright n.
c. h. douglas'ın sosyoekonomik teorilerini temel alan popülist sağ doktrin social credit n.
sağ görüşün ağırlıkta olduğu bölgeler sunbelt n.
sağ görüşlü bien pensant adj.
sağ eğilimli bien pensant adj.
sağ görüşlü bien-pensant adj.
sağ eğilimli right-leaning adj.
sağ eğilimli bien-pensant adj.
aşırı sağ düşünceye ait ultra-rightist adj.
sağ siyasetle ilgili right adj.
sağ siyasete ait right adj.
sağ görüşe ait right adj.
sağ görüşle ilgili right adj.
sağ görüşe ait right-wing adj.
sağ görüşten olan right-wing adj.
sağ görüşle ilgili right-wing adj.
sağ görüşe yakınsayan rightish adj.
sağ siyasete ait rightist adj.
sağ siyasetle ilgili rightist adj.
sağ siyasete meyilli rightist adj.
sağ siyaset ilkelerine ait rightist adj.
sağ siyaset ilkeleriyle ilgili rightist adj.
sağ siyaset ilkelerine meyilli rightist adj.
(avrupa'da) faşist sağ partilere ait post-fascist adj.
(avrupa'da) faşist sağ partiler ile ilgili post-fascist adj.
Technical
bir kitabın sağ tarafta olan sayfaları recto n.
fleming sağ el kuralı fleming's right-hand rule n.
sağ’-sol dişli vida right-and-left screw n.
sağ kilit right-hand lock n.
sağ kapı right-hand door n.
sağ right wing n.
sağ vida dişi right-hand thread n.
sağ sol anahtar toggle switches n.
sağ yönlü kaynak right welding n.
sağ taraf right hand side n.
sağ diş cıvata straight union n.
sağ el vida kuralı right-hand screw rule n.
sağ / sol anahtar toggle switches n.
sağ boşluğu right margin n.
sağ kapı kilidi right-hand lock n.
sağ taraf right hand slide n.
sağ kanat right wing n.
sağ yan starboard n.
sağ dişli vida right-hand screw n.
sağ karakter uzatma char right extend n.
uçağın sağ tarafı starboard side n.
ekvatorun nesneyle aynı anda sağ kürenin ufkunun altına inen derecesi right descension n.
ekvatorun nesneyle aynı anda sağ kürenin ufkunun altına inen yayı right descension n.
(sonsuz elek kağıt makinesinde) ıslak parti bölümünü sağ-sol yönünde sallayan mekanizma shake n.
sağ sarmal olan right-handed adj.
sağ yönelimli positive adj.
Computer
alt sağ bottom right n.
çok geniş sağ kenarlık xl right border n.
geri sağ back right n.
menü sağ menu right n.
sağ kenarlar rights n.
sağ kısım right section n.
sağ köşeli ayraç right bracket n.
sağ yuva right slot n.
sağ sütun right column n.
sağ gecikme rightdelay n.
sağ yukarı basamak strips right-up n.
sağ sayfa right page n.
sağ marj right margin n.
sağ ayraç closing parenthesis n.
sağ win right win n.
sağ kenarlık right border n.