verimli - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

verimli



Sens de "verimli" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 50 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
verimli fertile adj.
verimli fruitful adj.
verimli productive adj.
General
verimli thrifty adj.
verimli rank adj.
verimli fructiferous adj.
verimli prolific adj.
verimli fertilized adj.
verimli plentiful adj.
verimli sweet adj.
verimli lush adj.
verimli pregnant adj.
verimli grateful adj.
verimli fructuous adj.
verimli voluminous adj.
verimli efficient adj.
verimli copious adj.
verimli exuberant adj.
verimli yielding adj.
verimli fecund adj.
verimli high speed adj.
verimli abundant adj.
verimli rich adj.
verimli productive adj.
verimli fertilised adj.
verimli feracious adj.
verimli batful adj.
verimli battable adj.
verimli resultful adj.
verimli businesslike adj.
verimli heavy adj.
verimli good adj.
verimli conceptious [obsolete] adj.
verimli increaseful adj.
verimli polygraphic adj.
verimli efficiently adv.
Trade/Economic
verimli rich adj.
verimli remunerative adj.
verimli profitable adj.
verimli productive adj.
Politics
verimli efficient adj.
Technical
verimli productive adj.
verimli generous adj.
Agriculture
verimli battel adj.
verimli battle [dialect] [uk/scotland] adj.
verimli rich adj.
verimli hearty [uk] adj.
Geography
verimli unctuous adj.
Archaic
verimli uberous adj.
Slang
verimli bonanza adj.

Sens de "verimli" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 225 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
verimli toprak loam n.
General
verimli arazi fruitful land n.
verimli toprak rich soil n.
verimli olma durumu yieldingness n.
hayatın en verimli dönemi the prime of life n.
çölde genellikle bir su birikintisinin etrafında bulunan verimli arazi oasis n.
verimli hale getirme improvement n.
hızlı ve verimli çalışma efficiency n.
verimli arazi fertile land n.
verimli hale gelme fertilization n.
verimli kullanım productive usage n.
verimli kullanım productive use n.
verimli hizmet fruitful service n.
verimli hizmet productive service n.
verimli hizmet efficient service n.
verimli toprak fertile soil n.
verimli döngü virtuous circle n.
verimli sonuçlar fruitful results n.
verimli sonuçlar productive results n.
bilgisayar oyunlarında bir oyunun konusunun ve temel oyun mekaniğinin ne kadar iyi tasarlanmış ve oyunda ne kadar verimli bir şekilde uygulanmış olduğunu ifade eden sözcük gameplay n.
verimli bir toplantı a fruitful meeting n.
verimli hale gelme fertilisation n.
verimli olma teemingness n.
verimli toprak fertile soil n.
makine gibi verimli, sert veya itaatkar kimse machine n.
grubun veya organizasyonun verimli üyeleri young blood n.
bir grubun veya organizasyonun yeni fikirleri, becerileri ile onu daha verimli kılan üyeleri fresh blood n.
grubun veya organizasyonun verimli üyeleri new blood n.
verimli kullanım oeconomy n.
daha verimli kullanılabilecek kaynakları boşa kullanan yenilikçi fikir drainchild n.
bir şeyi verimli gerçekleştirmeye yarayan prosedür drill n.
verimli kılan şey fatness n.
verimli yaşam biçimi dodge n.
en verimli dönem flower n.
verimli kılmak fertilize v.
verimli olmak increase v.
verimli hale getirmek make productive v.
verimli çalışmak work effectively v.
verimli çalışmak work efficiently v.
verimli çalışmak work productively v.
verimli hale gelmek become efficient v.
verimli yapmak fecundate v.
verimli kılmak fertilise v.
verimli kullanmak use productively v.
verimli kullanmak use efficiently v.
verimli geçmek be fruitful/productive v.
toplantı verimli geçti the meeting was fruitful v.
verimli olmak be efficient v.
daha verimli hale getirmek rev v.
verimli hale getirmek impregn [obsolete] v.
verimli hale getirmek plough v.
verimli hale getirmek plow v.
yeterince verimli fertile enough adj.
verimli biçimde sarfedilmemiş tost adj.
hızlı ve verimli çalışan efficient adj.
verimli kılınmış fertilized adj.
yüksek verimli efficient adj.
yüksek verimli highly productive adj.
çok verimli enormously productive adj.
(bitki) verimli lush adj.
etkili ve verimli efficient and productive adj.
süper verimli uber-efficient adj.
en üst derecede verimli/faydalı uber-efficient adj.
verimli kılınmış fertilised adj.
kaynağında verimli resource-efficient adj.
gözle görülür düzeyde etkili/verimli transeunt adj.
gözle görülür düzeyde etkili/verimli transient adj.
aşırı verimli ultraefficient adj.
en verimli the most efficacious adj.
verimli (yazar) voluminous adj.
normalden verimli hyperefficient adj.
mit yaratma konusunda verimli olan mythopoetic adj.
verimli ve metodolojik businesslike adj.
verimli ama gayri kişisel businesslike adj.
aşırı verimli overbattle adj.
son derece verimli overfruitful adj.
aşırı verimli overlush adj.
(arazi) verimli hale getirilmiş improved adj.
elmas açısından verimli diamondiferous adj.
çok verimli superefficient adj.
verimli bir şekilde plentifully adv.
verimli bir şekilde exuberantly adv.
verimli biçimde efficiently adv.
verimli bir şekilde efficiently adv.
verimli bir biçimde voluminously adv.
işte verimli çalışmaya uygun olarak ergonomically adv.
verimli bir biçimde thriftily adv.
verimli bir şekilde fertilely adv.
verimli bir şekilde productively adv.
daha verimli more productive adv.
verimli bir şekilde temporizingly adv.
verimli bir şekilde temporisingly adv.
verimli bir biçimde luxuriantly adv.
verimli bir şekilde fatly adv.
verimli bir şekilde fertilely adv.
verimli bir şekilde pregnantly adv.
Phrasals
verimli ürün vermek come in v.
Phrases
daha çok değil daha verimli çalış work smarter, not harder expr.
çok çalışmaktansa verimli çalışmak yeğdir work smarter, not harder expr.
Colloquial
bilhassa talihli/kazançlı ya da verimli yıl big year n.
enerji tasarruflu olduğu halde daha basit teknoloji kadar verimli olmayan alet eco-bling n.
gündüzleri daha verimli olan kimse day person n.
daha verimli çalışmak step it up v.
Idioms
iyi yönetilen ve verimli iş tight ship n.
iyi yönetilen ve verimli organizasyon tight ship n.
verimli bir dönem a good spell n.
ingilizlerin yeterince üretken/verimli olamamalarına yönelik bir ifade the british disease n.
verimli ve sorunsuz çalışan kimse veya şey a well-oiled machine n.
verimli ürün corn in egypt n.
düzenli ve verimli işleyen grup/yer/kuruluş a tight ship n.
(bir şeyde) çok iyi/verimli bir alet, kimse lean, mean (something) machine n.
verimli bir şekilde çalışmak run lean and mean v.
(etkili/verimli olarak) çalışmaya başlamak get into gear v.
(etkili/verimli olarak) çalışmaya başlamak get in gear v.
birinin en verimli olduğu anda kariyerini/yaşamını bitirmek cut someone off in their prime v.
birinin en verimli olduğu anda kariyerini/yaşamını bitirmek cut someone down in their prime v.
verimli çalışmak be in a groove v.
verimli çalışmak be in the groove v.
verimli hale getirmek clean house v.
(bir şeyi) verimli bir şekilde kullanmak put (something) to good account v.
olabildiğince verimli ve rahat çalışmak hit on all six v.
olabildiğince verimli ve iyi çalışmak/işlemek hit on all cylinders v.
(birinin) en verimli döneminde in (one's) heyday expr.
en verimli/üretken döneminde in (one's) pomp [uk] expr.
en verimli/üretken döneminde in your pomp expr.
son derece verimli up to speed expr.
en verimli düzeye/düzeyde up to speed expr.
verimli bir çalışma dönemine into overdrive expr.
Trade/Economic
kaynakların verimli kullanımı efficient use of the sources n.
verimli şekilde kullanma efficient utilization n.
verimli iş tecrübesi productive work experience n.
verimli şekilde işletme efficient utilization n.
verimli işbirliği productive cooperation n.
görevi karı maksimize etmek ve işletmeyi daha verimli hale getirmek olan kimse optimizer n.
analitik yöntemler kullanarak işletmeyi ekonomik açıdan en verimli hale getirmek optimalise v.
analitik yöntemler kullanarak sanayi tesisi gibi bir işletmeyi ekonomik olarak en verimli hale getirmek optimalize v.
Industry
bir işi yapmanın en verimli yöntemini bulma yollarının incelenmesi work-study n.
karı maksimize etmek ve işletmeyi daha verimli hale getirmekle görevli kimse optimizer n.
karı maksimize etmek ve işletmeyi daha verimli hale getirmekle görevli kimse optimiser n.
Technical
en verimli güç maximum economic rating n.
en verimli yük optimum load n.
verimli toprak fertile land n.
verimli olma durumu fertility n.
verimli toprak productive soil n.
verimli yöntemler efficient techniques n.
yakıt verimli fırın fuel-efficient furnace n.
yüksek verimli kabakütük döküm makinesi high performance bloom caster n.
yüksek verimli hava filtresi high efficiency air filter n.
yüksek verimli partikül hava filtresi high efficiency particulate air filter n.
yüksek verimli filtre high efficiency filter n.
yakıt verimli fuel-efficient adj.
yüksek verimli partikül hava filtresi hepa (high-efficiency particulate air) abrev.
yüksek verimli partikül tutucu hepa (high-efficiency particulate arresting) abrev.
Telecom
yüksek verimli haberleşme high efficiency communication n.
Automotive
enerji verimli sürüş eco-driving n.
enerji verimli sürüş ecodriving n.
verimli dinamikler efficient dynamics n.
verimli besleme efficiency-booster n.
verimli çift kavrama efficient dual clutch n.
yüksek verimli partikül hava filtresi high efficiency particulate air filter n.
yüksek verimli motor high efficiency engine n.
yüksek verimli radyatör peteği high efficiency cooling fin n.
yüksek verimli yakıt high energy fuel n.
yüksek verimli soğutma kanadı high efficiency cooling fin n.
yüksek verimli soğutma peteği high efficiency cooling fin n.
verimli devirde on the cam expr.
Aeronautic
jet motorunun daha verimli çalışması için ısı geri kazanımı sağlayan cihaz reheat n.
pervanenin en verimli olduğu hız optimum speed of a propeller n.
Marine
verimli iş günleri effective working days n.
verimli çalışma günleri oranı rate of effective working days n.
Petrol
verimli oluşumlarda petrol veya gazın üstünde yer alan su tabakası top water n.
Mining
madencilerin aralarında kura çekerek verimli kömür bölgelerini bölüşmesi cavel n.
verimli cevher damarı quick vein n.
verimli maden damarı ortaya çıkarmak için altını patlatmak salt v.
(maden) çok verimli ve kazançlı in bonanza adv.
Medical
erken ölümden dolayı kaybedilen potansiyel yaşam yılı ile maluliyetten dolayı kaybedilen verimli yılları birleştirerek bir hastalığın yarattığı toplam yük disability-adjusted life year n.
elde tutulan elektronik cihazların daha verimli kullanılmasını sağlamak için başparmak ve diğer parmakların cerrahi yolla değiştirilmesi whittling n.
Biology
biyolojik olarak en verimli olunan zaman biological prime time n.
Marine Biology
yüksek verimli floresan ışığı vho lighting n.
yüksek verimli floresan lamba ho lighting n.
Botanic
kerestesi için yetiştirilen hızlı büyüyen verimli bir kavak necklace poplar (populus deltoides) n.
kerestesi için yetiştirilen hızlı büyüyen verimli bir kavak eastern cottonwood n.
kendine verimli self-pollinating adj.
Agriculture
buğday ve çavdarın yüksek verimli bir melezi triticale n.
buğday ve çavdarın yüksek verimli melezinin taneleri triticale n.
verimli toprak kaybı fertile soil loss n.
verimli toprak fertile soil n.
bahçe için uygun verimli ve yumuşak toprak garden mold n.
verimli hale getirmek battel v.
(toprak) verimli hale getirmek batten v.
(toprak) verimli hale getirmek battle [dialect] [uk/scotland] v.
(toprak) verimli hale getirmek impregnate v.
verimli olmayan unprolific adj.
hala verimli olan (arazi) fresh adj.
Breeding
hampshire domuzu ile danimarka landrace domuzunun çiftleşmesi ile elde edilen verimli bir domuz ırkı montana n.
hampshire domuzu ile danimarka landrace domuzunun çiftleşmesi ile elde edilen verimli bir domuz ırkı hamprace n.
hampshire domuzu ile danimarka landrace domuzunun çiftleşmesi ile elde edilen, verimli bir domuz ırkı montana number one n.
hampshire domuzu ile danimarka landrace domuzunun çiftleşmesi ile elde edilen, verimli bir domuz ırkı hamprace n.
(otlak) verimli battle [scotland] adj.
(otlak) verimli baittle [scotland] adj.
Religious
verimli arazi charmel [obsolete] n.
Environment
verimli toprak loam n.
verimli çim şeridi gair n.
doğal ürünün verimli ve akıllıca kullanımı conservation n.
Geography
verimli hilal fertile crescent n.
abd'de çok sayıda siyahinin yaşadığı ve aynı zamanda verimli siyah toprağıyla ünlü bir bölge black belt n.
teksas'ta verimli topraklı bir bölge blacklands n.
güneydoğu iskoçya'da, tweed'in kuzeyinde yer alan verimli bir ova merse n.
nehir veya deniz kıyısında yer alan, genellikle alüvyonlu ve verimli olan düz arazi merse n.
çölde verimli araziyle çevrili tatlı su kaynağı oasis n.
verimli pirinç bölgesi rice bowl n.
güneydoğu avustralya'da verimli bir bölge gippsland n.
kaliforniya'nın güneydoğusunda verimli bir bölge imperial valley n.
vaşington'un doğusunda ve idaho'nun kuzeybatısında bulunan verimli tepelik bir bölge the palouse n.
vaşington'un doğusunda ve idaho'nun kuzeybatısında bulunan verimli tepelik bir bölge palouse hills n.
güney kaliforniya verimli bir vadi san fernando valley n.
Geology
hindistan'da bulunan verimli, siyah toprak regur n.
hindistan'da bulunan verimli, siyah toprak regur soil n.
rusya'nın zengin ve verimli toprağı chernozemic soil n.
verimli siyah topraklardan oluşan bir bölge black belt n.
(toprak, kayaç) verimli rotten adj.
Archaic
verimli hale getirmek hearten v.
verimli kılmak fecundify v.
verimli (toprak) gleby adj.
Slang
verimli çalışan in the groove adj.