|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Common Usage |
yağlı |
fat adj.
|
|
Avoid animal meat, fish and other high fat diets.
Hayvan eti, balık ve diğer yüksek yağlı diyetlerden kaçının.
More Sentences
|
| 2 |
Common Usage |
yağlı |
oily adj.
|
|
The salad dressing had an oily consistency.
Salata sosu yağlı bir kıvamdaydı.
More Sentences
|
| 3 |
Common Usage |
yağlı |
fatty adj.
|
|
There was a fatty brisket on the grill.
Izgarada yağlı bir göğüs eti vardı.
More Sentences
|
| General |
|
| 4 |
General |
yağlı saç |
greasy hair n.
|
|
Avoid greasy hair products, such as those containing cocoa butter.
Kakao yağı içerenler gibi yağlı saç ürünlerinden kaçının.
More Sentences
|
| 5 |
General |
leke (yağlı/yapışkan bir şeyin yaptığı) |
smear n.
|
|
The coals left a black smear on his clothes.
Kömürler kıyafetlerinde siyah bir leke bıraktı.
More Sentences
|
| 6 |
General |
yağlı yemek |
greasy food n.
|
|
You should try to avoid eating greasy food.
Yağlı yemeklerden uzak durmaya çalışmalısın.
More Sentences
|
| 7 |
General |
yağlı cilt |
oily skin n.
|
|
Vitamins can bring a lot of benefits for the oily skin.
Vitaminler yağlı ciltler için birçok fayda sağlayabilir.
More Sentences
|
| 8 |
General |
yağlı yiyecekler |
fatty foods n.
|
|
For most people, avoiding very fatty foods and alcohol can reduce the risk of liver disease.
Çoğu insan için çok yağlı yiyeceklerden ve alkolden kaçınmak karaciğer hastalığı riskini azaltabilir.
More Sentences
|
| 9 |
General |
az yağlı süt |
low-fat milk n.
|
|
The Academy of Nutrition and Dietetics recommends drinking three glasses of low-fat milk per day.
Beslenme ve Diyetetik Akademisi günde üç bardak az yağlı süt içilmesini öneriyor.
More Sentences
|
| 10 |
General |
yağlı boya tablo |
oil painting n.
|
|
This oil painting dates from the 17th century.
Bu yağlı boya tablo 17. yüzyıldan kalma.
More Sentences
|
| 11 |
General |
yağlı boya resim |
oil painting n.
|
|
The famous oil painting was sold at the auction for 2 million dollars.
Ünlü yağlı boya resim açık artırmada 2 milyon dolara satıldı.
More Sentences
|
| 12 |
General |
yağlı boya |
oil paint n.
|
|
Oil Paint filter and video features are not supported on 32-bit Windows systems.
Yağlı Boya filtresi ve video özellikleri 32 bit Windows sistemlerinde desteklenmez.
More Sentences
|
| 13 |
General |
yağlı saç |
oily hair n.
|
|
They reduce sebum production and are suitable for oily hair.
Sebum üretimini azaltırlar ve yağlı saçlar için uygundurlar.
More Sentences
|
| 14 |
General |
yağlı balık |
oily fish n.
|
|
Tinned tuna does not count as oily fish.
Konserve ton balığı yağlı balık sayılmaz.
More Sentences
|
| 15 |
General |
çok yağlı |
oily adj.
|
|
I hate when my hands get too oily and messy.
Ellerimin çok yağlı ve kirli olmasından nefret ediyorum.
More Sentences
|
| 16 |
General |
yağlı |
oiled adj.
|
|
I have called for a safety net or income insurance scheme for producers of oil seed and protein crops.
Yağlı tohum ve protein bitkileri üreticileri için bir güvenlik ağı veya gelir sigortası programı çağrısında bulundum.
More Sentences
|
| 17 |
General |
yağlı |
greasy adj.
|
|
All the tools in the box were greasy.
Kutudaki tüm aletler yağlıydı.
More Sentences
|
| 18 |
General |
az yağlı |
low-fat adj.
|
|
You can do so by consuming low-fat dairy products in your diet.
Diyetinizde az yağlı süt ürünleri tüketerek bunu yapabilirsiniz.
More Sentences
|
|
|
| 19 |
General |
(besin) yağlı |
oily adj.
|
|
The fried chicken was delicious but a bit too oily.
Kızarmış tavuk lezzetliydi ama yağı epeyce fazlaydı.
More Sentences
|
| 20 |
General |
(cilt) yağlı |
oily adj.
|
|
People with oily skin often struggle with acne.
Yağlı cilde sahip insanlar genellikle akne problemiyle uğraşır.
More Sentences
|
| Technical |
|
| 21 |
Technical |
yağlı |
greasy adj.
|
|
Also, no one wants a greasy face.
Ayrıca, kimse yağlı bir yüz istemez.
More Sentences
|
| 22 |
Technical |
yağlı |
fatty adj.
|
|
Why is the food not more fatty and salty?
Yemekler neden daha yağlı ve tuzlu değil?
More Sentences
|
| Medical |
|
| 23 |
Medical |
yağlı salgı |
smegma n.
|
|
There was smegma under his foreskin.
Sünnet derisinin altında yağlı salgı vardı.
More Sentences
|
| 24 |
Medical |
yağlı karaciğer hastalığı |
fatty liver n.
|
|
There are many risk factors for non-alcoholic fatty liver disease.
Alkolsüz yağlı karaciğer hastalığı için birçok risk faktörü vardır.
More Sentences
|
| Gastronomy |
|
| 25 |
Gastronomy |
tam yağlı süt |
full-fat milk n.
|
|
Full-fat milk is better than low-fat milk up to the age of 2.
Tam yağlı süt, 2 yaşına kadar az yağlı sütten daha iyidir.
More Sentences
|
| 26 |
Gastronomy |
az yağlı |
low-fat adj.
|
|
Weight Watchers choose low-fat types of this product.
Weight Watchers bu ürünün az yağlı türlerini seçiyor.
More Sentences
|
| Chemistry |
|
| 27 |
Chemistry |
yağlı maddeler |
fatty substance n.
|
|
The structure of every single cell in the human body is made up of this fatty substance.
İnsan vücudundaki her bir hücrenin yapısı bu yağlı maddeden oluşur.
More Sentences
|
| Marine Biology |
|
| 28 |
Marine Biology |
yağlı balık |
fatty fish n.
|
|
These are all good, especially fatty fish like salmon.
Bunların hepsi iyi, özellikle somon gibi yağlı balıklar.
More Sentences
|
| Agriculture |
|
| 29 |
Agriculture |
yağlı tohumlar |
oil seeds n.
|
|
We have a ready-made market for oil seeds and protein crops from which the accession states could benefit greatly.
Katılım ülkelerinin büyük fayda sağlayabileceği yağlı tohumlar ve protein bitkileri için hazır bir pazarımız var.
More Sentences
|
| Fishery |
|
| 30 |
Fishery |
(yağlı balıktan yapılmış) yem |
chum n.
|
|
The fish caught the chum and escaped.
Balık yemi yakalayıp kaçtı.
More Sentences
|
| General |
|
| 31 |
General |
yağlı/kilolu kimse |
flab n.
|
|
| 32 |
General |
yağlı boya |
oil color n.
|
|
| 33 |
General |
yağlı kapı |
rich employer n.
|
|
| 34 |
General |
yağlı atrofi |
fatty atrophy n.
|
|
| 35 |
General |
yağlı güreş |
greased wrestling n.
|
|
| 36 |
General |
yarı yağlı kömür |
cherry coal n.
|
|
| 37 |
General |
ovmakta kullanılan yağlı ilaç |
embrocation n.
|
|
| 38 |
General |
yağlı oluş |
richness n.
|
|
|
|
| 39 |
General |
yağlı dejenerasyon |
fatty degeneration n.
|
|
| 40 |
General |
yağlı sabun |
oil soap n.
|
|
| 41 |
General |
yağlı tabaka |
fatty tissue n.
|
|
| 42 |
General |
yağlı kaşık |
greasy spoon n.
|
|
| 43 |
General |
yağlı deriden üretilen oduncular ve avcılar tarafından giyilen diz boyunda bir çeşit bot |
larrigan n.
|
|
| 44 |
General |
az yağlı süt |
skimmed milk n.
|
|
| 45 |
General |
yağlı diskli kavrama |
lubricated disc clutch n.
|
|
| 46 |
General |
yağlı krem |
cold cream n.
|
|
| 47 |
General |
az yağlı süt |
skim milk n.
|
|
| 48 |
General |
yağlı krema |
cold cream n.
|
|
| 49 |
General |
yağlı boya |
painting n.
|
|
| 50 |
General |
yağlı yemek |
oily food n.
|
|
| 51 |
General |
yağlı yemek |
fatty food n.
|
|
| 52 |
General |
yağlı et |
fat meat n.
|
|
| 53 |
General |
yağlı tohum |
oily seed n.
|
|
| 54 |
General |
yağlı kil |
fatty clay n.
|
|
| 55 |
General |
yağlı kömür |
fat coal n.
|
|
| 56 |
General |
yağlı mordan |
fatty mordant n.
|
|
| 57 |
General |
çok az yağlı diet |
very low-fat diet n.
|
|
| 58 |
General |
yağlı boya resim |
painting n.
|
|
| 59 |
General |
yağlı boya taklidi resim |
oleograph n.
|
|
| 60 |
General |
yağlı boya resim tahtası |
panel-board n.
|
|
| 61 |
General |
yağlı boya kalemi |
grease pencil n.
|
|
| 62 |
General |
yağlı besinler |
fatty foods n.
|
|
| 63 |
General |
yağlı gıdalar |
fatty foods n.
|
|
| 64 |
General |
yağlı boya resim sergisi |
oil painting exhibition n.
|
|
| 65 |
General |
(yemek yapımında kullanılan) yağlı kağıt |
baking paper n.
|
|
| 66 |
General |
yağlı kağıt |
baking paper n.
|
|
| 67 |
General |
yağlı kağıt |
waxed paper n.
|
|
| 68 |
General |
cila ve merhem yapımında kullanılan yağlı bir reçine |
balsam capivi n.
|
|
| 69 |
General |
genellikle yemek pişirme ve donyağı yapımında kullanılan sığır ve koyun gibi hayvanların böbreklerinin etrafında bulunan yağlı sert dokular |
suet n.
|
|
| 70 |
General |
yağlı olma |
unctuosity n.
|
|
| 71 |
General |
yağsız veya az yağlı et |
lean n.
|
|
| 72 |
General |
yumurtası veya spermi tam gelişmemiş genç ve yağlı ringa balığı |
matie n.
|
|
| 73 |
General |
yağlı urgan |
hangman's knot n.
|
|
| 74 |
General |
çeşitli kuru yemişlerin ve diğer yağlı tohumların yağını çıkardıktan sonra geriye kalanların öğütülmesi ile elde edilen ürün |
meal n.
|
|
| 75 |
General |
yağlı kağıt |
oilpaper n.
|
|
| 76 |
General |
yağlı organik hammadde |
fatness [obsolete] n.
|
|
| 77 |
General |
yağlı boya tahtası |
panel n.
|
|
| 78 |
General |
yağlı boya tahtasına yapılan resim |
panel n.
|
|
|
|
| 79 |
General |
yumuşak ve yağlı vücut dokusu |
flab n.
|
|
| 80 |
General |
yağlı ve karışık şey |
gaum [dialect] n.
|
|
| 81 |
General |
yağlı urgan |
rope's end n.
|
|
| 82 |
General |
yağlı madde |
smear [obsolete] n.
|
|
| 83 |
General |
yağlı veya yapışkan eksüda |
spew n.
|
|
| 84 |
General |
(kıtır turta hamurları için) çok yağlı hamur |
paste n.
|
|
| 85 |
General |
eskiden tüfek mermisinde tampon olarak kullanılan yağlı veya nemlendirilmiş kumaş parçası |
patching n.
|
|
| 86 |
General |
(çöreklerde kullanılan) orta yağlı hamur |
paste n.
|
|
| 87 |
General |
(tüfek mermisi tıkacı olarak kullanılan) yağlı veya nemli kumaş parçası |
patch n.
|
|
| 88 |
General |
sürmek (yağlı kolayca dağılan veya yapışkan bir şeyi bir yere) |
smear with v.
|
|
| 89 |
General |
kalın veya yağlı bir şeyle sıvamak |
beslubber v.
|
|
| 90 |
General |
yağlı kayganlaştırıcı kaplamak |
liquor v.
|
|
| 91 |
General |
(deri) yağa veya yağlı maddeye sokmak |
liquor v.
|
|
| 92 |
General |
yağlı kayganlaştırıcı sürmek |
liquor v.
|
|
| 93 |
General |
yağlı kısım oluşturarak ayırmak |
oil v.
|
|
| 94 |
General |
yağlı bir şeyi üzerine bulaştırmak |
gorm (up) v.
|
|
| 95 |
General |
yağlı hale getirmek |
pinguefy [rare] v.
|
|
| 96 |
General |
yapışkan veya yağlı bir şeyle pisletmek |
gaum (up) [dialect] v.
|
|
| 97 |
General |
yapışkan veya yağlı bir şeyle lekelemek |
gaum (up) [dialect] v.
|
|
| 98 |
General |
yağlı |
greased adj.
|
|
| 99 |
General |
yağlı |
sebaceous adj.
|
|
| 100 |
General |
yağlı |
rich adj.
|
|
| 101 |
General |
yağlı |
oleaginous adj.
|
|
| 102 |
General |
yağlı |
pinguid adj.
|
|
| 103 |
General |
yağlı |
adipose adj.
|
|
| 104 |
General |
yağlı |
lubricated adj.
|
|
| 105 |
General |
yağlı |
unctuous adj.
|
|
| 106 |
General |
yağlı (tohum vb) |
oleiferous adj.
|
|
| 107 |
General |
yağlı (et) |
fat adj.
|
|
| 108 |
General |
yağlı yiyecek |
fatty adj.
|
|
| 109 |
General |
yağlı |
adipous adj.
|
|
| 110 |
General |
yağlı |
nonoily adj.
|
|
| 111 |
General |
yağlı |
oilyielding adj.
|
|
| 112 |
General |
yağlı |
unctious adj.
|
|
| 113 |
General |
yağlı |
lardaceous adj.
|
|
| 114 |
General |
yağlı |
lardy adj.
|
|
| 115 |
General |
az yağlı |
lean adj.
|
|
| 116 |
General |
yağlı |
blubbery adj.
|
|
| 117 |
General |
çok yağlı |
blubbery adj.
|
|
| 118 |
General |
yağlı |
gunky adj.
|
|
| 119 |
General |
yağlı bileşik uygulanmış |
oiled adj.
|
|
| 120 |
General |
yağlı |
oil-bearing adj.
|
|
| 121 |
General |
yağlı bileşik ile kaplı |
oiled adj.
|
|
| 122 |
General |
yağlı |
pinguidinous [obsolete] adj.
|
|
| 123 |
General |
yağlı |
fat-ass adj.
|
|
| 124 |
General |
aşırı yağlı |
fat-ass adj.
|
|
| 125 |
General |
yağlı |
fatted adj.
|
|
| 126 |
General |
(kağıt) yağlı |
fireproof adj.
|
|
| 127 |
General |
yağlı |
fleshly [obsolete] adj.
|
|
| 128 |
General |
yağlı |
sebific adj.
|
|
| 129 |
General |
yağlı |
sleekit adj.
|
|
| 130 |
General |
yağlı |
poddy adj.
|
|
| 131 |
General |
yağlı ve kalorili (yiyecek) |
fattening adj.
|
|
| 132 |
General |
çok yağlı bir şekilde |
oilily adv.
|
|
| 133 |
General |
yağlı bir biçimde |
greasily adv.
|
|
| 134 |
General |
yağlı anlamını veren bir ön ek |
seba- pref.
|
|
| Colloquial |
|
| 135 |
Colloquial |
yağlı kapı |
milch n.
|
|
| 136 |
Colloquial |
(gıda/içki) az yağlı |
skinny adj.
|
|
| Idioms |
|
| 137 |
Idioms |
yağlı kapı |
a gravy train n.
|
|
| 138 |
Idioms |
yağlı kapı bulmak |
know which side one's bread is buttered on v.
|
|
| 139 |
Idioms |
yağlı kapıya konmak |
marry above (one's) station v.
|
|
| 140 |
Idioms |
yağlı kapı bulmak |
know on which side your bread is buttered v.
|
|
| 141 |
Idioms |
yağlı kapı bulmak |
know which side of one's bread is buttered v.
|
|
| 142 |
Idioms |
yağlı kapı bulmak |
know which side of (one's) bread is buttered v.
|
|
| 143 |
Idioms |
yağlı kapı bulmak |
know which side your bread is buttered v.
|
|
| 144 |
Idioms |
(biri) için çok yağlı |
too rich for (one's) blood adj.
|
|
| 145 |
Idioms |
çok yağlı (yiyecek) |
too rich for someone's blood expr.
|
|
| 146 |
Idioms |
(biri) için çok yağlı |
a bit (too) rich for (one's) blood expr.
|
|
| 147 |
Idioms |
(biri) için aşırı yağlı |
a bit (too) rich for (one's) blood expr.
|
|
| 148 |
Idioms |
(birinin) damak zevkine göre aşırı yağlı/ağır/şekerli |
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr.
|
|
| 149 |
Idioms |
(biri) için çok yağlı |
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr.
|
|
| 150 |
Idioms |
(biri) için aşırı yağlı |
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr.
|
|
| Industry |
|
| 151 |
Industry |
oksidize balık yağı uygulanması sonrası derinin sıkılması ile elde edilen yağlı bir madde |
degras n.
|
|
| 152 |
Industry |
derinin sıkılması ile elde edilen yağlı madde ve diğer yağlardan oluşan bir karışım |
degras n.
|
|
| Technical |
|
| 153 |
Technical |
yağlı kireç |
fat lime n.
|
|
| 154 |
Technical |
yağlı boya yapılmadan önce çoğunlukla metal yüzeylere sürülen ilk (kat) boya |
primer paint n.
|
|
| 155 |
Technical |
yağlı kireç |
rich lime n.
|
|
| 156 |
Technical |
yağlı kil |
unctuous clay n.
|
|
| 157 |
Technical |
yağlı hava filtresi |
oil bath air filter n.
|
|
| 158 |
Technical |
yağlı kömür |
high volatile coal n.
|
|
| 159 |
Technical |
yağlı kil |
fat clay n.
|
|
| 160 |
Technical |
yağlı kireç |
white lime n.
|
|
| 161 |
Technical |
yağlı kireç |
stone lime n.
|
|
| 162 |
Technical |
yağlı kağıt |
oil paper n.
|
|
| 163 |
Technical |
yağlı keten |
oiled linen n.
|
|
| 164 |
Technical |
yağlı kavrama |
oil clutch n.
|
|
| 165 |
Technical |
yağlı soğutmalı güç ünitesi |
oil cooled power source n.
|
|
| 166 |
Technical |
yağlı kil |
rich clay n.
|
|
| 167 |
Technical |
yağlı toprak |
fat soil n.
|
|
| 168 |
Technical |
yağlı güç transformatörü |
oil-immersed transformer n.
|
|
| 169 |
Technical |
yağlı sönmemiş kireç |
high calcium quicklime n.
|
|
| 170 |
Technical |
yağlı palet zinciri |
sealed and lubricated track n.
|
|
| 171 |
Technical |
yağlı mordan |
fatty mordant n.
|
|
| 172 |
Technical |
yağlı dinkleme |
grease milling n.
|
|
| 173 |
Technical |
yağlı ipek |
oiled silk n.
|
|
| 174 |
Technical |
yağlı kireç |
neat lime n.
|
|
| 175 |
Technical |
yağlı şalter |
oil circuit breaker n.
|
|
| 176 |
Technical |
yağlı cila |
oil varnish n.
|
|
| 177 |
Technical |
yağlı kablo |
oil filled cable n.
|
|
| 178 |
Technical |
yağlı şalter |
oil switch n.
|
|
| 179 |
Technical |
yağlı trafo |
oil filled transformer n.
|
|
| 180 |
Technical |
yağlı soğutma |
oil cooling n.
|
|
| 181 |
Technical |
yağlı kablo |
oil-filled cable n.
|
|
| 182 |
Technical |
yağlı kesici |
oil circuit breaker n.
|
|
| 183 |
Technical |
yağlı kesici |
oil switch n.
|
|
| 184 |
Technical |
yağlı makadam |
oil macadam n.
|
|
| 185 |
Technical |
prese yağlı karton |
pressboard n.
|
|
| 186 |
Technical |
yağlı derin kızartıcı |
deep fat fryer n.
|
|
| 187 |
Technical |
yağlı karışımların boşaltılması |
discharge of oily mixtures n.
|
|
| 188 |
Technical |
yağlı tip |
oily-type n.
|
|
| 189 |
Technical |
yağlı tip |
fatty type n.
|
|
| 190 |
Technical |
bezir yağlı maçalar |
linseed oil cores n.
|
|
| 191 |
Technical |
yağlı yumuşak maden kömürü |
bituminous coal n.
|
|
| 192 |
Technical |
yağlı linyit |
bitumen lignite n.
|
|
| 193 |
Technical |
yağlı nesnel mercek |
oil-immersion objective n.
|
|
| 194 |
Technical |
yağlı tortu şişti |
oil shale n.
|
|
| 195 |
Technical |
yağlı kum |
oil sand n.
|
|
| 196 |
Technical |
yağlı sürgün |
sprue n.
|
|
| 197 |
Technical |
yağlı reçine |
oleoresin n.
|
|
| 198 |
Technical |
yağlı kum maçalar |
oil-sand cores n.
|
|
| 199 |
Technical |
yağlı maça |
oil core n.
|
|
| 200 |
Technical |
yağlı yapağı |
yolky wool n.
|
|
| 201 |
Technical |
yağlı kömür |
fat coal n.
|
|
| 202 |
Technical |
yağlı bağlama |
oil bonding n.
|
|
| 203 |
Technical |
yağlı parlatma |
buttering n.
|
|
| 204 |
Technical |
yağlı mercek |
immersion lens n.
|
|
| 205 |
Technical |
yağlı merdane |
oily roll n.
|
|
| 206 |
Technical |
yağlı yoğunlaç |
oil-immersion condenser n.
|
|
| 207 |
Technical |
yağlı objektif |
oil-immersion lens n.
|
|
| 208 |
Technical |
yağlı protein |
lipoprotein n.
|
|
| 209 |
Technical |
yağlı kalıntılar |
oily residues n.
|
|
| 210 |
Technical |
yağlı elektrikli ekipman |
oil-filled electrical equipment n.
|
|
| 211 |
Technical |
yağlı tohum kalıntıları |
oilseed residues n.
|
|
| 212 |
Technical |
yağlı kontaktör |
oil-immersed contactor n.
|
|
| 213 |
Technical |
yağlı trafo |
oil-immersed transformer n.
|
|
| 214 |
Technical |
yağlı kömür |
medium volatile bituminous coal n.
|
|
| 215 |
Technical |
yağlı kontaktör |
oil break contactor n.
|
|
| 216 |
Technical |
yağlı transformatör |
oil-immersed transformer n.
|
|
| 217 |
Technical |
üç fazlı yağlı dağıtım transformatörü |
three phase oil-immersed distribution transformer n.
|
|
| 218 |
Technical |
tek fazlı yağlı güç transformatörü |
single-phase oil-immersed power transformer n.
|
|
| 219 |
Technical |
üç fazlı yağlı güç transformatörü |
three-phase oil-immersed power transformer n.
|
|
| 220 |
Technical |
yağlı hadde tufali |
oily mill scale n.
|
|
| 221 |
Technical |
yağlı boya ile boyamadan önce baskının yüzeyine sürülen cila |
medium n.
|
|
| 222 |
Technical |
belirli derilen balık yağıyla oksitlendikten sonra preslenmesiyle elde edilip deri işlemede kullanılan yağlı bir madde |
moellon degras n.
|
|
| 223 |
Technical |
vateria cinsi bir ağacın tohumlarından elde edilen yağlı madde |
piney tallow n.
|
|
| 224 |
Technical |
vateria cinsi bir ağacın tohumlarından elde edilen yağlı madde |
dupada oil n.
|
|
| 225 |
Technical |
yağlı bir şeyle kaplamak |
smear v.
|
|
| 226 |
Technical |
(sıcak bir çözücüden) yağı veya yağlı maddeyi çıkarmak |
degrease v.
|
|
| 227 |
Technical |
(yağlı kumu) su ile doyurmak |
flood v.
|
|
| 228 |
Technical |
yağlı |
adipose adj.
|
|
| 229 |
Technical |
havalı-yağlı |
oleopneumatic adj.
|
|
| 230 |
Technical |
yağlı |
lubricated adj.
|
|
| 231 |
Technical |
çok yağlı |
superfatted adj.
|
|
| 232 |
Technical |
yağlı |
adipous adj.
|
|
| 233 |
Technical |
yağlı |
lubricious adj.
|
|
| Computer |
|
| 234 |
Computer |
yağlı kablo |
oil filled cable n.
|
|
| 235 |
Computer |
yağlı kesici |
oil circuit breaker n.
|
|
| Electric |
|
| 236 |
Electric |
yağlı devre kesici |
oil circuit breaker n.
|
|
| Mechanic |
|
| 237 |
Mechanic |
yağlı olmayan |
non-greasy adj.
|
|
| Textile |
|
| 238 |
Textile |
yağlı tabaklama |
oil tanning n.
|
|
| 239 |
Textile |
yağlı dinkleme |
grease milling n.
|
|
| 240 |
Textile |
yağlı ipek |
oiled silk n.
|
|
| 241 |
Textile |
yağlı keten |
oiled linen n.
|
|
| 242 |
Textile |
yüne nüfuz eden yağlı materyal |
yolk n.
|
|
| 243 |
Textile |
don yağlı |
tallowy adj.
|
|
| 244 |
Textile |
yağlı |
tallowy adj.
|
|
| Construction |
|
| 245 |
Construction |
yağlı kireç harcı |
thick lime mortar n.
|
|
| 246 |
Construction |
yağlı kireç harcı |
rich lime mortar n.
|
|
| 247 |
Construction |
yağlı kireç |
fat lime n.
|
|
| 248 |
Construction |
yağlı beton |
fat concrete n.
|
|
| 249 |
Construction |
yağlı harç |
fat mortar n.
|
|
| Dyeing |
|
| 250 |
Dyeing |
yağlı boya ve sulu boyada pigment olarak kullanılan demir ve mangan oksit içeren özel bir kil |
terra di sienna n.
|
|
| Automotive |
|
| 251 |
Automotive |
yağlı kavrama |
fluid coupling n.
|
|
| 252 |
Automotive |
yağlı hava filtresi |
oil bath air filter n.
|
|
| 253 |
Automotive |
yağlı hava süzgeci |
oil bath air filter n.
|
|
| 254 |
Automotive |
yağlı diskli kavrama |
lubricated disc clutch n.
|
|
| 255 |
Automotive |
yağlı benzinli yağlama |
petroil lubrication n.
|
|
| 256 |
Automotive |
yağlı buji |
oil fouled plug n.
|
|
| 257 |
Automotive |
yağlı kalem |
grease pencil n.
|
|
| 258 |
Automotive |
yağlı tip hava filtresi |
oil bath air cleaner n.
|
|
| 259 |
Automotive |
temiz yağlı yağlama |
clean oil lubrication n.
|
|
| Aeronautic |
|
| 260 |
Aeronautic |
havalı yağlı |
oleopneumatic adj.
|
|
| Marine |
|
| 261 |
Marine |
yağlı su separatörü |
oily water separator n.
|
|
| 262 |
Marine |
yağlı sintine suyu seperatörü sertifikası |
certificate for the oily bilge separator n.
|
|
| Petrol |
|
| 263 |
Petrol |
(petrol kuyusunda) yağlı kayaçları nitrogliserinle parçalayarak ayrıştırmak |
shoot v.
|
|
| Mining |
|
| 264 |
Mining |
yarı yağlı kömür |
cherry coal n.
|
|
| Medical |
|
| 265 |
Medical |
yağlı baz |
oleaginous base n.
|
|
| 266 |
Medical |
yağlı çözelti |
oily solution n.
|
|
| 267 |
Medical |
yağlı çizgiler |
fatty streaks n.
|
|
| 268 |
Medical |
yağlı nefroz |
lipoid nephrosis n.
|
|
| 269 |
Medical |
yağlı karaciğer |
fatty liver n.
|
|
| 270 |
Medical |
gebeliğin akut yağlı karaciğeri |
acute fatty liver of pregnancy n.
|
|
| 271 |
Medical |
yağlı karaciğer hastalığı |
fatty liver syndrome n.
|
|
| 272 |
Medical |
yağlı karaciğer hastalığı |
hepatic lipidosis n.
|
|
| 273 |
Medical |
yağlı karaciğer hastalığı |
steatosis hepatis n.
|
|
| 274 |
Medical |
yağlı karaciğer hastalığı |
steatorrhoeic hepatosis n.
|
|
| 275 |
Medical |
yağlı içerikli kist |
cyst containing oily material n.
|
|
| 276 |
Medical |
alkolik olmayan yağlı karaciğer hastalığı |
non-alcoholic fatty liver disease n.
|
|
| 277 |
Medical |
yüksek yağlı diyet |
high-fat diet n.
|
|
| 278 |
Medical |
yağlı karaciğer |
hepatosteatosis n.
|
|
| 279 |
Medical |
yağlı dokunun ameliyatla alınması |
adipectomy n.
|
|
| 280 |
Medical |
belirli aksonları ve sinir liflerini çevreleyen beyaz ve yağlı bir madde |
myeline n.
|
|
| 281 |
Medical |
kırmızı şarabın yağlı beslenenlerde kalp hastalığını önlediği hipotezi |
french paradox n.
|
|
| 282 |
Medical |
yağlı dışkı rahatsızlığı |
steatorrhoea n.
|
|
| 283 |
Medical |
yağlı dışkı rahatsızlığı |
steatorrhea n.
|
|
| 284 |
Medical |
aşırı yağlı |
steatopygic adj.
|
|
| 285 |
Medical |
aşırı yağlı |
steatopygous adj.
|
|
| 286 |
Medical |
hem lifli hem de yağlı yapılarla ilgili |
fibroadipose adj.
|
|
| 287 |
Medical |
hem lifli hem de yağlı yapılar içeren |
fibroadipose adj.
|
|
| 288 |
Medical |
yağlı doku ön eki |
adipo- pref.
|
|
| Anatomy |
|
| 289 |
Anatomy |
yağ bezlerinin cildi ve saçları yağlandıran ve bakterilere karşı bir parça koruma sağlayan yağlı salgısı |
sebum n.
|
|
| 290 |
Anatomy |
gözkapaklarındaki ince ve yağlı salgı bezlerine ait |
meibomian adj.
|
|
| 291 |
Anatomy |
gözkapaklarındaki ince ve yağlı salgı bezleri ile ilişkili |
meibomian adj.
|
|
| 292 |
Anatomy |
aşırı yağlı |
rumpy adj.
|
|
| 293 |
Anatomy |
böbrek çevresindeki yağlı bağ dokuda bulunan |
perinephric adj.
|
|
| Psychology |
|
| 294 |
Psychology |
retroorbital yağlı dokuda artış |
increased retro-orbital fatty tissue n.
|
|
| 295 |
Psychology |
yağlı yiyeceklere karşı duyulan korku |
lipophobia n.
|
|
| 296 |
Psychology |
yağlı yiyeceklere karşı duyulan korku |
lipophobicity n.
|
|
| Pathology |
|
| 297 |
Pathology |
böbrek çevresindeki yağlı bağ doku iltihabı |
perinephritis n.
|
|
| Pharmaceutics |
|
| 298 |
Pharmaceutics |
(zencefil gibi) maddeden alkol, eter veya aseton kullanılarak çıkarılan yağlı reçine |
oleoresin n.
|
|
| Food Engineering |
|
| 299 |
Food Engineering |
yağlı tohum |
oilseed n.
|
|
| 300 |
Food Engineering |
yağlı tohum küspesi |
oilseed residues n.
|
|
| 301 |
Food Engineering |
yağlı tohum presleme |
oilseed pressing n.
|
|
| 302 |
Food Engineering |
tam yağlı süt |
whole milk n.
|
|
| 303 |
Food Engineering |
yağlı gıdalar |
fatty foods n.
|
|
| 304 |
Food Engineering |
yağlı tohum küspeleri |
oilseed residues n.
|
|
| 305 |
Food Engineering |
çözünebilir yağlı süt tozu |
instant whole milk powder n.
|
|
| 306 |
Food Engineering |
tam yağlı |
full cream n.
|
|
| 307 |
Food Engineering |
az yağlı süt |
reduced-fat milk n.
|
|
| 308 |
Food Engineering |
yağdan veya yağlı balıktan basınçla elde edilen sıvı |
eliquament n.
|
|
| 309 |
Food Engineering |
az yağlı beslenme düzeni |
low-fat diet n.
|
|
| 310 |
Food Engineering |
genellikle siyah hardal tohumlarından sıkılan yeşilimsi sarı renkli, hafif, yarı sek ve yağlı bir yağ |
mustard-seed oil n.
|
|
| 311 |
Food Engineering |
hayvan yemlerinde ve bazı ticari yiyecek ürünlerinde kullanılan kaba öğütülmüş soya yağlı kek |
grit n.
|
|
| 312 |
Food Engineering |
düşük yağlı |
low in fat adj.
|
|
| 313 |
Food Engineering |
az yağlı |
low in fat adj.
|
|
| 314 |
Food Engineering |
yağlı olmayan |
nonfatty adj.
|
|
| 315 |
Food Engineering |
az yağlı sütten yapılan |
skim adj.
|
|
| Gastronomy |
|
| 316 |
Gastronomy |
az yağlı veya yağsız süt |
skimmed milk n.
|
|
| 317 |
Gastronomy |
çok çırpılmış veya yağlı krema |
double cream n.
|
|
| 318 |
Gastronomy |
etin yağlı tarafı |
adipose n.
|
|
| 319 |
Gastronomy |
tam yağlı peynir |
whole fat cheese n.
|
|
| 320 |
Gastronomy |
tam yağlı süt |
whole milk n.
|
|
| 321 |
Gastronomy |
az çırpılmış ve az yağlı krema |
single cream n.
|
|
| 322 |
Gastronomy |
yağlı beyaz peynir |
fat cheese n.
|
|
| 323 |
Gastronomy |
yağlı peynir |
fat cheese n.
|
|
| 324 |
Gastronomy |
yağlı kağıt |
grease-proof paper n.
|
|
| 325 |
Gastronomy |
tam yağlı beyaz peynir |
full-fat cheese n.
|
|
| 326 |
Gastronomy |
yarım yağlı peynir |
low-fat cheese n.
|
|
| 327 |
Gastronomy |
yağlı kıyma |
full-fat ground meat n.
|
|
| 328 |
Gastronomy |
tam yağlı peynir |
full-fat cheese n.
|
|
| 329 |
Gastronomy |
az yağlı peynir |
low-fat cheese n.
|
|
| 330 |
Gastronomy |
tam yağlı süt |
whole-fat milk n.
|
|
| 331 |
Gastronomy |
bir tür yağlı çörek |
scone n.
|
|
| 332 |
Gastronomy |
yağlı derin kızartıcı |
deep fat fryer n.
|
|
| 333 |
Gastronomy |
az yağlı bir iskoç peyniri |
crowdie n.
|
|
| 334 |
Gastronomy |
genellikle taze ve yağlı inek sütünden yapılan hafif yarı yumuşak açık sarı renkli peynir |
port salut n.
|
|
| 335 |
Gastronomy |
genellikle taze ve yağlı inek sütünden yapılan hafif yarı yumuşak açık sarı renkli peynir |
trappist cheese n.
|
|
| 336 |
Gastronomy |
genellikle taze ve yağlı inek sütünden yapılan hafif yarı yumuşak açık sarı renkli peynir |
port du salut n.
|
|
| 337 |
Gastronomy |
tuzlanmış yağlı domuz eti |
white meat n.
|
|
| 338 |
Gastronomy |
kemik iliğinden elde edilen yağlı bir ürün |
marrowfat n.
|
|
| 339 |
Gastronomy |
az yağlı süt |
blue john [dialect] n.
|
|
| 340 |
Gastronomy |
tam yağlı sütten yapılan hafif sert bir peynir |
monterey cheese n.
|
|
| 341 |
Gastronomy |
tam yağlı sütten yapılan hafif sert bir peynir |
monterey n.
|
|
| 342 |
Gastronomy |
hayvan yemlerinde ve bazı ticari yiyecek ürünlerinde kullanılan kaba bir şekilde öğütülmüş soya yağlı kek |
grits n.
|
|
| 343 |
Gastronomy |
tam yağlı krema |
heavy whipping cream n.
|
|
| 344 |
Gastronomy |
tam yağlı krema |
double creme n.
|
|
| 345 |
Gastronomy |
yağlı kağıt |
papillote n.
|
|
| 346 |
Gastronomy |
tam yağlı sütten elde edilen sarı bir peynir türü |
port-salut n.
|
|
| 347 |
Gastronomy |
içerisinde yağlı malzemeler bulunan salata |
american salad n.
|
|
| 348 |
Gastronomy |
tavuk, hindi veya ördeğin kuyruğundaki yağlı bölüm |
parson's nose n.
|
|
| 349 |
Gastronomy |
hamur kabuğunda kullanılan yağlı hamur |
pate n.
|
|
| 350 |
Gastronomy |
yağlı et |
speck n.
|
|
| 351 |
Gastronomy |
tam yağlı süt |
full-cream milk n.
|
|
| 352 |
Gastronomy |
yağlı salamurada bırakmak |
marinade v.
|
|
| 353 |
Gastronomy |
(yiyecek) fazla yağlı |
rich adj.
|
|
| 354 |
Gastronomy |
(yiyecek) aşırı yağlı |
overrich adj.
|
|
| 355 |
Gastronomy |
yağlı kağıtta pişirilen |
papillote adj.
|
|
| 356 |
Gastronomy |
yağlı kağıtta pişirilen |
en papillote adj.
|
|
| 357 |
Gastronomy |
yarım yağlı (süt) |
semi-skimmed adj.
|
|
| 358 |
Gastronomy |
(hamur) bol yağlı |
short adj.
|
|
| 359 |
Gastronomy |
tam yağlı sütten yapılan |
full-cream adj.
|
|
| 360 |
Gastronomy |
yağlı kağıt veya folyoya sararak (pişirme) |
en papillotte adv.
|
|
| 361 |
Gastronomy |
yemek çok yağlı |
the food is very greasy expr.
|
|
| Chemistry |
|
| 362 |
Chemistry |
acı badem kokusuna sahip yağlı sıvı fenolik aldehit |
salicylaldehyde n.
|
|
| 363 |
Chemistry |
yağlı emülsiyon |
oily emulsion n.
|
|
| 364 |
Chemistry |
yağlı boya |
oil-paint n.
|
|
| 365 |
Chemistry |
yağlı mum |
slack wax n.
|
|
| 366 |
Chemistry |
uzun yağlı alkid reçineler |
long oil alkyd resins n.
|
|
| 367 |
Chemistry |
kauçuğun damıtılmasıyla elde edilen yanıcı, yağlı, uçucu, sıvı hidrokarbon |
caoutchin n.
|
|
| 368 |
Chemistry |
kauçuğun damıtılmasıyla elde edilen yanıcı, yağlı, uçucu, sıvı hidrokarbon |
caoutchoucin n.
|
|
| 369 |
Chemistry |
toz haline getirilmiş klorat ya da perkloratın hint yağı gibi yağlı bir maddeyle karışımından elde edilen patlayıcı bir madde |
cheddite n.
|
|
| 370 |
Chemistry |
nikotinin izomeri olan karmaşık, yağlı ve azotlu bir baz |
nicotidine n.
|
|
| 371 |
Chemistry |
metanın iyi tanımlanmış asit özelliklerine sahip, renksiz yağlı veya kristalli, kloroforma benzer bir nitro türevi |
nitroform n.
|
|
| 372 |
Chemistry |
deri, akciğer ve mukoza tahrişine neden olan, biber gazında, böcek ilaçlarında ve dezenfektanlarda kullanılan yağlı, renksiz bir sıvı |
nitro-chloroform n.
|
|
| 373 |
Chemistry |
deri, akciğer ve mukoza tahrişine neden olan, biber gazında, böcek ilaçlarında ve dezenfektanlarda kullanılan yağlı, renksiz bir sıvı |
nitrochloroform n.
|
|
| 374 |
Chemistry |
fenolün nitro türevleri olan ve asit özelliği taşıyan sarı yağlı veya kristalimsi maddeler serisi |
nitrophnol n.
|
|
| 375 |
Chemistry |
tereyağı, domuz yağı, donyağı gibi doğal oluşumdaki yağlı maddeler grubu |
natural fats n.
|
|
| 376 |
Chemistry |
bitkilerin uçucu yağlarında ve yağlı reçinelerinde bulunan çeşitli doymamış hidrokarbonların oksijenli türevlerine verilen ad |
terpene n.
|
|
| 377 |
Chemistry |
bitkilerin uçucu yağlarında ve yağlı reçinelerinde bulunan çeşitli doymamış hidrokarbonlara verilen ad |
terpene n.
|
|
| 378 |
Chemistry |
bataklık gazı serisinin hafif yağlı bir hidrokarbonu |
tetradecane n.
|
|
| 379 |
Chemistry |
iki kakodil kökünden oluşan, sarımsağımsı kokusu olan, zehirli ve yağlı bir sıvı |
tetramethyldiarsine n.
|
|
| 380 |
Chemistry |
iki kakodil kökünden oluşan, sarımsağımsı kokusu olan, zehirli ve yağlı bir sıvı |
dicacodyl n.
|
|
| 381 |
Chemistry |
her kurşun atomunda dört etil grubundan oluşan ve benzinde kullanılan renksiz, zehirli, yağlı bir sıvı |
tetraethyl lead n.
|
|
| 382 |
Chemistry |
her kurşun atomunda dört etil grubundan oluşan ve benzinde kullanılan renksiz, zehirli, yağlı bir sıvı |
tetraethyllead n.
|
|
| 383 |
Chemistry |
güçlü bir sarımsak kokusu olan, renksiz ve yağlı bir sıvı |
thialol n.
|
|
| 384 |
Chemistry |
toluene benzeyen renksiz ve yağlı bir sıvı |
thiotolene n.
|
|
| 385 |
Chemistry |
toluene benzeyen renksiz ve yağlı bir sıvı |
methyl thiophene n.
|
|
| 386 |
Chemistry |
bütirik asidin acımsı ve yağlı trigliseriti |
tributyrin n.
|
|
| 387 |
Chemistry |
bütirik asidin acımsı ve yağlı trigliseriti |
butyrin n.
|
|
| 388 |
Chemistry |
kresollerden veya kresilik asitten yapılan izomerik inorganik esterlerin aleve dayanıklı ve yağlı bir karışımı |
tricresyl phosphate n.
|
|
| 389 |
Chemistry |
kömür katranı ve petrol içinde oluşan, sentetik olarak da üretilen yağlı bir hidrokarbon |
mesitylene n.
|
|
| 390 |
Chemistry |
kresollerden veya kresilik asitten yapılan izomerik inorganik esterlerin aleve dayanıklı yağlı bir karışımı |
tritolyl phosphate n.
|
|
| 391 |
Chemistry |
çeşitli iğne yapraklı ağaçlardan elde edilen kıvamlı ve yağlı bir reçine |
turpentine n.
|
|
| 392 |
Chemistry |
çeşitli iğne yapraklı ağaçlardan elde edilen kıvamlı ve yağlı bir reçine |
gum turpentine n.
|
|
| 393 |
Chemistry |
iki asetaldehit molekülünün yoğunlaştırılmasıyla elde edilen yağlı ve renksiz bir sıvı |
aldol n.
|
|
| 394 |
Chemistry |
iki asetaldehit molekülünün yoğunlaştırılmasıyla elde edilen yağlı ve renksiz bir sıvı |
3-hydroxybutanal n.
|
|
| 395 |
Chemistry |
iki asetaldehit molekülünün yoğunlaştırılmasıyla elde edilen yağlı ve renksiz bir sıvı |
acetaldol n.
|
|
| 396 |
Chemistry |
iki asetaldehit molekülünün yoğunlaştırılmasıyla elde edilen yağlı ve renksiz bir sıvı |
aldehyde-alcohol n.
|
|
| 397 |
Chemistry |
yapılarında en az bir tane karbon-karbon çift bağı içeren doymamış yağlı hidrokarbon |
olefin n.
|
|
| 398 |
Chemistry |
yapılarında en az bir tane karbon-karbon çift bağı içeren doymamış yağlı hidrokarbon |
alkene n.
|
|
| 399 |
Chemistry |
yapılarında en az bir tane karbon-karbon çift bağı içeren doymamış yağlı hidrokarbon |
olefine n.
|
|
| 400 |
Chemistry |
kauçuk, boya, reçine, ilaç ve vernik üretiminde kullanılan renksiz, yağlı, zehirli bir benzen türevi |
aniline oil n.
|
|
| 401 |
Chemistry |
kauçuk, boya, reçine, ilaç ve vernik üretiminde kullanılan renksiz, yağlı, zehirli bir benzen türevi |
aminobenzine n.
|
|
| 402 |
Chemistry |
kauçuk, boya, reçine, ilaç ve vernik üretiminde kullanılan renksiz, yağlı, zehirli bir benzen türevi |
phenylamine n.
|
|
| 403 |
Chemistry |
kauçuk, boya, reçine, ilaç ve vernik üretiminde kullanılan renksiz, yağlı, zehirli bir benzen türevi |
anilin n.
|
|
| 404 |
Chemistry |
kauçuk, boya, reçine, ilaç ve vernik üretiminde kullanılan renksiz, yağlı, zehirli bir benzen türevi |
aniline n.
|
|
| 405 |
Chemistry |
çeşitli sebze ve hayvansal maddelerden kuru damıtma ile elde edilen şeffaf, yağlı bir sıvı |
eupione n.
|
|
| 406 |
Chemistry |
setan sayısının belirlenmesinde referans yakıt olarak kullanılan yağlı bir sıvı |
alpha-methylnaphthalene n.
|
|
| 407 |
Chemistry |
setan sayısının belirlenmesinde referans yakıt olarak kullanılan yağlı bir sıvı |
1-methylnaphthalene n.
|
|
| 408 |
Chemistry |
indirgeyici madde ve jet yakıtı olarak kullanılan yağlı yapıda renksiz yanıcı bir sıvı |
hydrazine n.
|
|
| 409 |
Chemistry |
hintyağından yapılan sodyum sabununun ısıtılmasıyla elde edilip esas olarak organik sentez ve parfümlerde çözücü olarak kullanılan hoş kokulu, yoğun ve yağlı bir ikincil alkol |
octanol n.
|
|
| 410 |
Chemistry |
renksiz, yağlı bir aldehit |
chloralum n.
|
|
| 411 |
Chemistry |
yunus balığı yağından elde edilen yağlı bir madde |
delphin n.
|
|
| 412 |
Chemistry |
hem çözücü olarak hem de bazı sentetik reçinelerin sertleştirilmesinde kullanılan çok zehirli ve yağlı bir sıvı |
dimethylaniline n.
|
|
| 413 |
Chemistry |
çeşitli kimyasal zehirlenmelere karşı panzehir olarak kullanılan renksiz, yağlı ve kıvamlı bir sıvı |
dimercaprol n.
|
|
| 414 |
Chemistry |
kemik yağının yeniden damıtılmasıyla elde edilen keskin kokulu ve yağlı bir madde |
odorine n.
|
|
| 415 |
Chemistry |
hint yağının damıtılmasıyla elde edilen yağlı bir madde |
oenanthol n.
|
|
| 416 |
Chemistry |
şarabın damıtılmasıyla elde edilip şaraba özgü lezzetleri verdiği düşünülen yağlı sıvı |
oenanthic ether n.
|
|
| 417 |
Chemistry |
enantaldehitin oksitlenmesiyle elde edilip aroma verici maddeler için ester yapımında kullanılan yağlı asit |
oenanthic acid n.
|
|
| 418 |
Chemistry |
kalsiyum oleatın damıtılmasıyla elde edilip muhtemelen oleik asit ketonundan oluşan yağlı bir sıvı |
oleone n.
|
|
| 419 |
Chemistry |
kolofandan elde edilen yağlı bir sıvı |
diterebene n.
|
|
| 420 |
Chemistry |
renksiz ve yağlı bir sıvı |
cinnamene n.
|
|
| 421 |
Chemistry |
hint yağından elde edilen beyaz ağdalı veya yağlı bir madde |
palmin n.
|
|
| 422 |
Chemistry |
pinakonun ayrışması ile elde edilen yağlı ve renksiz bir sıvı |
pinacolin n.
|
|
| 423 |
Chemistry |
yağlı killer |
fatty clays n.
|
|
| 424 |
Chemistry |
yağlı bir sıvı madde |
iodal n.
|
|
| 425 |
Chemistry |
koniinin çeşitli türevlerinden elde edilen yağlı bir madde |
conylene n.
|
|
| 426 |
Chemistry |
koniinin bozunmasından elde edilen yağlı bir baz |
conyrine n.
|
|
| 427 |
Chemistry |
oleik aside benzeyen yağlı bir madde |
doeglic acid n.
|
|
| 428 |
Chemistry |
uçucu olmayan yağlı maddeler |
fixed oils n.
|
|
| 429 |
Chemistry |
yağlı özellikte bir sıvı delta-lakton |
alpha-pyrone n.
|
|
| 430 |
Chemistry |
yağlı özellikte bir sıvı delta-lakton |
2-pyrone n.
|
|
| 431 |
Chemistry |
böcek ilacı olarak kullanılan yağlı bir bileşik |
pyrethrin i n.
|
|
| 432 |
Chemistry |
böcek ilacı olarak kullanılan yağlı bir bileşik |
pyrethrin ii n.
|
|
| 433 |
Chemistry |
myristica otoba meyvesinden elde edilen renksiz, yağlı bir madde |
otoba fat n.
|
|
| 434 |
Chemistry |
kanda bulunan yağlı bir madde |
stercolin n.
|
|
| 435 |
Chemistry |
yağlı |
aliphatic adj.
|
|
| 436 |
Chemistry |
kırmızı renkli ve yağlı görünümü olan |
erythroleic adj.
|
|
| 437 |
Chemistry |
acı-tatlı tada sahip yağlı bir madde olarak sitrakonik asitten elde edilen bir aside ait veya ilgili |
xeronic adj.
|
|
| Biology |
|
| 438 |
Biology |
yağlı doku |
adipose tissue n.
|
|
| 439 |
Biology |
yağlı doku |
fatty tissue n.
|
|
| 440 |
Biology |
yüksek oranda yağlı madde komplemanı içeren |
rich adj.
|
|
| 441 |
Biology |
yağlı veya balmumuna benzer bir madde üreten |
sebiferous adj.
|
|
| 442 |
Biology |
yağlı veya balmumuna benzer bir madde bulunduran |
sebiferous adj.
|
|
| Biochemistry |
|
| 443 |
Biochemistry |
kanda bulunan tuhaf yağlı bir madde |
serolin n.
|
|
| 444 |
Biochemistry |
bademde ve yağlı çekirdeklerde görülen bir bileşik |
synaptase n.
|
|
| 445 |
Biochemistry |
kanda bulunan yağlı bir madde |
stercorin n.
|
|
| 446 |
Biochemistry |
deniz yosunundan elde edilen yağlı sıvı madde |
fucusol n.
|
|
| Marine Biology |
|
| 447 |
Marine Biology |
yağlı tohum |
oil seed n.
|
|
| 448 |
Marine Biology |
yağlı gözkapağı |
fatty eyelid n.
|
|
| 449 |
Marine Biology |
kuzey pasifik sularında yaşayan eti yenen, küçük, yağlı bir balık |
candlefish (thaleichthys pacificus) n.
|
|
| 450 |
Marine Biology |
atlantik okyanusunun kuzey kıyılarında bulunan yağlı pembe eti olan bir somon |
atlantic salmon (salmo salar) n.
|
|
| 451 |
Marine Biology |
kuzey amerika'nın atlantik kıyısında yaşayan, tereyağı balığıgiller familyasına mensup eti yağlı olan bir balık |
butterfish n.
|
|
| 452 |
Marine Biology |
kuzey pasifik kıyılarında görülen küçük bir somonun pembemsi ve yağlı eti |
cohoe n.
|
|
| 453 |
Marine Biology |
kuzey pasifik kıyılarında görülen küçük bir somonun pembemsi ve yağlı eti |
coho n.
|
|
| 454 |
Marine Biology |
kuzey pasifik kıyılarında görülen küçük bir somonun pembemsi ve yağlı eti |
coho salmon n.
|
|
| 455 |
Marine Biology |
amerika'nın atlantik kıyısında yaşayan, tereyağı balığıgiller familyasına ait eti yağlı olan bir balık |
peprilus paru n.
|
|
| 456 |
Marine Biology |
amerika'nın atlantik kıyısında yaşayan, tereyağı balığıgiller familyasına ait eti yağlı olan bir balık |
harvestfish n.
|
|
| 457 |
Marine Biology |
amerika'nın atlantik kıyısında yaşayan, tereyağı balığıgiller familyasına ait eti yağlı olan bir balık |
harvest fish n.
|
|
| 458 |
Marine Biology |
baykal gölü'ne özgü yağlı bir balık |
golomynka n.
|
|
| 459 |
Marine Biology |
tuzlu suda bekletilmiş olgun ve yağlı ringa balığı |
schmaltz herring n.
|
|
| 460 |
Marine Biology |
yağlı |
lipoid adj.
|
|
| Zoology |
|
| 461 |
Zoology |
balinanın yağlı bölümleri |
fenks n.
|
|
| 462 |
Zoology |
hafif kısa ve şişman olup yağlı et veren beyaz bir domuz ırkı |
small white n.
|
|
| Botanic |
|
| 463 |
Botanic |
ceviz benzeri yağlı meyvesi mum olarak kullanılan ağaç ve bu ağacın meyveleri |
candlenut (aleurites moluccana) n.
|
|
| 464 |
Botanic |
orta/güney amerika ve afrika'da yetişen uzun boylu yağlı tohumlu carapa familyasından ağaçlara verilen ad |
carap n.
|
|
| 465 |
Botanic |
kaju meyvesinin kalın kabuk içinde bulunan, sadece kavrularak yenebilen yağlı tohumu |
cashew nut n.
|
|
| 466 |
Botanic |
kaju meyvesinin kalın kabuk içinde bulunan, sadece kavrularak yenebilen yağlı meyvesi |
anacardium nut n.
|
|
| 467 |
Botanic |
baldıran otu köklerine tutunan asalak bitkinin yağlı ve etli meyvesi |
elk nut n.
|
|
| 468 |
Botanic |
sakız ağacıgiller ve çeşitli zehirli bitkilerde bulunan yağlı ve zehirli bir madde |
urushiol n.
|
|
| 469 |
Botanic |
yağlı odun |
chico n.
|
|
| 470 |
Botanic |
sütleğengiller familyasından, ceviz benzeri yağlı meyvesi mum olarak kullanılan grimsi yapraklı ve beyaz çiçekli bir ağaç |
kukui n.
|
|
| 471 |
Botanic |
yenebilir yağlı çekirdekleri olan tropik bir güney amerika yaprak dökmeyen ağacı |
brasil n.
|
|
| 472 |
Botanic |
yenebilir yağlı çekirdekleri olan tropik bir güney amerika yaprak dökmeyen ağacı |
brazil nut n.
|
|
| 473 |
Botanic |
yenebilir yağlı çekirdekleri olan tropik bir güney amerika yaprak dökmeyen ağacı |
brazil n.
|
|
| 474 |
Botanic |
asalak bir çalı türünün yağlı ve etli meyvesi |
oil nut n.
|
|
| 475 |
Botanic |
asalak bir çalı türünün yağlı ve etli meyvesi |
buffalo nut n.
|
|
| 476 |
Botanic |
yağlı boya ve vernik yapımında kullanılan sert bir reçine çeşidi |
dammara n.
|
|
| 477 |
Botanic |
yağlı boya ve vernik yapımında kullanılan sert bir reçine çeşidi |
dammar resin n.
|
|
| 478 |
Botanic |
yağlı boya ve vernik yapımında kullanılan sert bir reçine çeşidi |
gum dammar n.
|
|
| 479 |
Botanic |
asalak bir çalı türünün yağlı ve etli meyvesi |
oilnut n.
|
|
| 480 |
Botanic |
yağlı, tek tohumlu meyveleri olan yaprak dökmeyen ağaç ve çalıları içeren bir bitki cinsi |
olea n.
|
|
| 481 |
Botanic |
yağlı, tek tohumlu meyveleri olan yaprak dökmeyen ağaç ve çalıları içeren bir bitki cinsi |
genus olea n.
|
|
| 482 |
Botanic |
yenebilir yağlı çekirdekleri olan tropik bir amerikan ağacı |
sterculia apetala n.
|
|
| 483 |
Botanic |
yenebilir yağlı çekirdekleri olan tropik bir amerikan ağacı |
panama tree n.
|
|
| 484 |
Botanic |
yenebilir yağlı çekirdekleri olan tropik bir amerikan ağacı |
panama n.
|
|
| 485 |
Botanic |
batı afrika'da yetişen, yağlı tohum veren bir çift çenekli ağaç cinsi |
panda n.
|
|
| 486 |
Botanic |
(yağlı tohumlarda bulunan) kristal yapıda protein |
protein crystal n.
|
|
| 487 |
Botanic |
yağlı (tohum) |
oleiferous adj.
|
|
| 488 |
Botanic |
yağlı |
oleiferous adj.
|
|
| Agriculture |
|
| 489 |
Agriculture |
tahıl, yağlı tohumlar ve protein bitkileri ekilen alanlar |
area under cereals, oilseeds and protein crops n.
|
|
| 490 |
Agriculture |
tahıllar, yağlı tohumlar ve proteinli bitkiler |
cereals, oilseeds and protein crops n.
|
|
| 491 |
Agriculture |
yağlı tohum |
oleaginous seed n.
|
|
| 492 |
Agriculture |
yarım yağlı koyun |
semi fat sheep n.
|
|
| 493 |
Agriculture |
yağlı kuru meyve |
of oily dry fruit n.
|
|
| 494 |
Agriculture |
yağlı tohum küspesi |
oil seed meal n.
|
|
| 495 |
Agriculture |
yağlı su |
oily water n.
|
|
| 496 |
Agriculture |
yağlı tohum küspesi |
oil seed cake n.
|
|
| Breeding |
|
| 497 |
Breeding |
yarım yağlı süt |
semi-skimmed milk n.
|
|
| 498 |
Breeding |
yarım yağlı inek sütü |
semi-skimmed cow's milk n.
|
|
| 499 |
Breeding |
ohio'ya özgü beyaz yağlı bir domuz ırkı |
oic n.
|
|
| 500 |
Breeding |
yağlı kuyruklu koyun |
fat-tailed sheep n.
|
|