yağlı - Turc Anglais Dictionnaire

yağlı

Sens de "yağlı" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 40 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
yağlı fat adj.
Avoid animal meat, fish and other high fat diets.
Hayvan eti, balık ve diğer yüksek yağlı diyetlerden kaçının.

More Sentences
yağlı oily adj.
The salad dressing had an oily consistency.
Salata sosu yağlı bir kıvamdaydı.

More Sentences
yağlı fatty adj.
There was a fatty brisket on the grill.
Izgarada yağlı bir göğüs eti vardı.

More Sentences
General
yağlı oiled adj.
I have called for a safety net or income insurance scheme for producers of oil seed and protein crops.
Yağlı tohum ve protein bitkileri üreticileri için bir güvenlik ağı veya gelir sigortası programı çağrısında bulundum.

More Sentences
yağlı greasy adj.
All the tools in the box were greasy.
Kutudaki tüm aletler yağlıydı.

More Sentences
Technical
yağlı greasy adj.
Also, no one wants a greasy face.
Ayrıca, kimse yağlı bir yüz istemez.

More Sentences
yağlı fatty adj.
Why is the food not more fatty and salty?
Yemekler neden daha yağlı ve tuzlu değil?

More Sentences
General
yağlı oleaginous adj.
yağlı greased adj.
yağlı sebaceous adj.
yağlı rich adj.
yağlı adipose adj.
yağlı pinguid adj.
yağlı unctuous adj.
yağlı lubricated adj.
yağlı adipous adj.
yağlı nonoily adj.
yağlı oilyielding adj.
yağlı unctious adj.
yağlı lardaceous adj.
yağlı lardy adj.
yağlı blubbery adj.
yağlı gunky adj.
yağlı oil-bearing adj.
yağlı pinguidinous [obsolete] adj.
yağlı fat-ass adj.
yağlı fatted adj.
yağlı fleshly [obsolete] adj.
yağlı sebific adj.
yağlı sleekit adj.
yağlı poddy adj.
Technical
yağlı adipose adj.
yağlı lubricated adj.
yağlı adipous adj.
yağlı lubricious adj.
Textile
yağlı tallowy adj.
Chemistry
yağlı aliphatic adj.
Marine Biology
yağlı lipoid adj.
Botanic
yağlı oleiferous adj.
Archaic
yağlı oleose adj.

Sens de "yağlı" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 494 résultat(s)

Turc Anglais
General
yağlı saç greasy hair n.
Avoid greasy hair products, such as those containing cocoa butter.
Kakao yağı içerenler gibi yağlı saç ürünlerinden kaçının.

More Sentences
leke (yağlı/yapışkan bir şeyin yaptığı) smear n.
The coals left a black smear on his clothes.
Kömürler kıyafetlerinde siyah bir leke bıraktı.

More Sentences
yağlı yemek greasy food n.
You should try to avoid eating greasy food.
Yağlı yemeklerden uzak durmaya çalışmalısın.

More Sentences
yağlı cilt oily skin n.
Vitamins can bring a lot of benefits for the oily skin.
Vitaminler yağlı ciltler için birçok fayda sağlayabilir.

More Sentences
yağlı yiyecekler fatty foods n.
For most people, avoiding very fatty foods and alcohol can reduce the risk of liver disease.
Çoğu insan için çok yağlı yiyeceklerden ve alkolden kaçınmak karaciğer hastalığı riskini azaltabilir.

More Sentences
az yağlı süt low-fat milk n.
The Academy of Nutrition and Dietetics recommends drinking three glasses of low-fat milk per day.
Beslenme ve Diyetetik Akademisi günde üç bardak az yağlı süt içilmesini öneriyor.

More Sentences
yağlı boya resim oil painting n.
The famous oil painting was sold at the auction for 2 million dollars.
Ünlü yağlı boya resim açık artırmada 2 milyon dolara satıldı.

More Sentences
yağlı boya tablo oil painting n.
This oil painting dates from the 17th century.
Bu yağlı boya tablo 17. yüzyıldan kalma.

More Sentences
yağlı boya oil paint n.
Oil Paint filter and video features are not supported on 32-bit Windows systems.
Yağlı Boya filtresi ve video özellikleri 32 bit Windows sistemlerinde desteklenmez.

More Sentences
yağlı saç oily hair n.
They reduce sebum production and are suitable for oily hair.
Sebum üretimini azaltırlar ve yağlı saçlar için uygundurlar.

More Sentences
yağlı balık oily fish n.
Tinned tuna does not count as oily fish.
Konserve ton balığı yağlı balık sayılmaz.

More Sentences
çok yağlı oily adj.
I hate when my hands get too oily and messy.
Ellerimin çok yağlı ve kirli olmasından nefret ediyorum.

More Sentences
az yağlı low-fat adj.
You can do so by consuming low-fat dairy products in your diet.
Diyetinizde az yağlı süt ürünleri tüketerek bunu yapabilirsiniz.

More Sentences
(besin) yağlı oily adj.
The fried chicken was delicious but a bit too oily.
Kızarmış tavuk lezzetliydi ama yağı epeyce fazlaydı.

More Sentences
(cilt) yağlı oily adj.
People with oily skin often struggle with acne.
Yağlı cilde sahip insanlar genellikle akne problemiyle uğraşır.

More Sentences
Medical
yağlı salgı smegma n.
There was smegma under his foreskin.
Sünnet derisinin altında yağlı salgı vardı.

More Sentences
yağlı karaciğer hastalığı fatty liver n.
There are many risk factors for non-alcoholic fatty liver disease.
Alkolsüz yağlı karaciğer hastalığı için birçok risk faktörü vardır.

More Sentences
Gastronomy
tam yağlı süt full-fat milk n.
Full-fat milk is better than low-fat milk up to the age of 2.
Tam yağlı süt, 2 yaşına kadar az yağlı sütten daha iyidir.

More Sentences
az yağlı low-fat adj.
Weight Watchers choose low-fat types of this product.
Weight Watchers bu ürünün az yağlı türlerini seçiyor.

More Sentences
Chemistry
yağlı maddeler fatty substance n.
The structure of every single cell in the human body is made up of this fatty substance.
İnsan vücudundaki her bir hücrenin yapısı bu yağlı maddeden oluşur.

More Sentences
Marine Biology
yağlı balık fatty fish n.
These are all good, especially fatty fish like salmon.
Bunların hepsi iyi, özellikle somon gibi yağlı balıklar.

More Sentences
Agriculture
yağlı tohumlar oil seeds n.
We have a ready-made market for oil seeds and protein crops from which the accession states could benefit greatly.
Katılım ülkelerinin büyük fayda sağlayabileceği yağlı tohumlar ve protein bitkileri için hazır bir pazarımız var.

More Sentences
Fishery
(yağlı balıktan yapılmış) yem chum n.
The fish caught the chum and escaped.
Balık yemi yakalayıp kaçtı.

More Sentences
Slang
yağlı saç greasy hair n.
He has greasy hair.
Yağlı saçları var.

More Sentences
General
yağlı/kilolu kimse flab n.
yağlı boya oil color n.
yağlı kapı rich employer n.
yağlı atrofi fatty atrophy n.
yağlı güreş greased wrestling n.
yarı yağlı kömür cherry coal n.
yağlı oluş richness n.
ovmakta kullanılan yağlı ilaç embrocation n.
yağlı dejenerasyon fatty degeneration n.
yağlı sabun oil soap n.
yağlı tabaka fatty tissue n.
yağlı kaşık greasy spoon n.
yağlı deriden üretilen oduncular ve avcılar tarafından giyilen diz boyunda bir çeşit bot larrigan n.
az yağlı süt skimmed milk n.
yağlı diskli kavrama lubricated disc clutch n.
yağlı krem cold cream n.
yağlı krema cold cream n.
az yağlı süt skim milk n.
yağlı boya painting n.
yağlı yemek oily food n.
yağlı yemek fatty food n.
yağlı et fat meat n.
yağlı tohum oily seed n.
yağlı kömür fat coal n.
yağlı kil fatty clay n.
yağlı mordan fatty mordant n.
çok az yağlı diet very low-fat diet n.
yağlı boya taklidi resim oleograph n.
yağlı boya resim painting n.
yağlı boya resim tahtası panel-board n.
yağlı boya kalemi grease pencil n.
yağlı besinler fatty foods n.
yağlı gıdalar fatty foods n.
yağlı boya resim sergisi oil painting exhibition n.
(yemek yapımında kullanılan) yağlı kağıt baking paper n.
yağlı kağıt baking paper n.
yağlı kağıt waxed paper n.
cila ve merhem yapımında kullanılan yağlı bir reçine balsam capivi n.
genellikle yemek pişirme ve donyağı yapımında kullanılan sığır ve koyun gibi hayvanların böbreklerinin etrafında bulunan yağlı sert dokular suet n.
yağlı olma unctuosity n.
yağsız veya az yağlı et lean n.
yumurtası veya spermi tam gelişmemiş genç ve yağlı ringa balığı matie n.
yağlı urgan hangman's knot n.
çeşitli kuru yemişlerin ve diğer yağlı tohumların yağını çıkardıktan sonra geriye kalanların öğütülmesi ile elde edilen ürün meal n.
yağlı kağıt oilpaper n.
yağlı organik hammadde fatness [obsolete] n.
yağlı boya tahtası panel n.
yağlı boya tahtasına yapılan resim panel n.
yumuşak ve yağlı vücut dokusu flab n.
yağlı ve karışık şey gaum [dialect] n.
yağlı urgan rope's end n.
yağlı madde smear [obsolete] n.
yağlı veya yapışkan eksüda spew n.
(kıtır turta hamurları için) çok yağlı hamur paste n.
eskiden tüfek mermisinde tampon olarak kullanılan yağlı veya nemlendirilmiş kumaş parçası patching n.
(çöreklerde kullanılan) orta yağlı hamur paste n.
(tüfek mermisi tıkacı olarak kullanılan) yağlı veya nemli kumaş parçası patch n.
sürmek (yağlı kolayca dağılan veya yapışkan bir şeyi bir yere) smear with v.
kalın veya yağlı bir şeyle sıvamak beslubber v.
yağlı kayganlaştırıcı kaplamak liquor v.
(deri) yağa veya yağlı maddeye sokmak liquor v.
yağlı kayganlaştırıcı sürmek liquor v.
yağlı kısım oluşturarak ayırmak oil v.
yağlı bir şeyi üzerine bulaştırmak gorm (up) v.
yağlı hale getirmek pinguefy [rare] v.
yapışkan veya yağlı bir şeyle lekelemek gaum (up) [dialect] v.
yapışkan veya yağlı bir şeyle pisletmek gaum (up) [dialect] v.
yağlı (tohum vb) oleiferous adj.
yağlı (et) fat adj.
yağlı yiyecek fatty adj.
az yağlı lean adj.
çok yağlı blubbery adj.
yağlı bileşik ile kaplı oiled adj.
yağlı bileşik uygulanmış oiled adj.
aşırı yağlı fat-ass adj.
(kağıt) yağlı fireproof adj.
yağlı ve kalorili (yiyecek) fattening adj.
çok yağlı bir şekilde oilily adv.
yağlı bir biçimde greasily adv.
yağlı anlamını veren bir ön ek seba- pref.
Colloquial
yağlı kapı milch n.
(gıda/içki) az yağlı skinny adj.
Idioms
yağlı kapı a gravy train n.
yağlı kapı bulmak know which side one's bread is buttered on v.
yağlı kapıya konmak marry above (one's) station v.
yağlı kapı bulmak know which side of (one's) bread is buttered v.
yağlı kapı bulmak know which side of one's bread is buttered v.
yağlı kapı bulmak know on which side your bread is buttered v.
yağlı kapı bulmak know which side your bread is buttered v.
(biri) için çok yağlı too rich for (one's) blood adj.
çok yağlı (yiyecek) too rich for someone's blood expr.
(biri) için aşırı yağlı a bit (too) rich for (one's) blood expr.
(biri) için çok yağlı a bit (too) rich for (one's) blood expr.
(birinin) damak zevkine göre aşırı yağlı/ağır/şekerli a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr.
(biri) için çok yağlı a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr.
(biri) için aşırı yağlı a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr.
Industry
derinin sıkılması ile elde edilen yağlı madde ve diğer yağlardan oluşan bir karışım degras n.
oksidize balık yağı uygulanması sonrası derinin sıkılması ile elde edilen yağlı bir madde degras n.
Technical
yağlı boya yapılmadan önce çoğunlukla metal yüzeylere sürülen ilk (kat) boya primer paint n.
yağlı kireç white lime n.
yağlı kil unctuous clay n.
yağlı kireç fat lime n.
yağlı kireç rich lime n.
yağlı kireç stone lime n.
yağlı kömür high volatile coal n.
yağlı kil fat clay n.
yağlı hava filtresi oil bath air filter n.
yağlı kağıt oil paper n.
yağlı keten oiled linen n.
yağlı kavrama oil clutch n.
yağlı soğutmalı güç ünitesi oil cooled power source n.
yağlı kil rich clay n.
yağlı toprak fat soil n.
yağlı güç transformatörü oil-immersed transformer n.
yağlı sönmemiş kireç high calcium quicklime n.
yağlı palet zinciri sealed and lubricated track n.
yağlı mordan fatty mordant n.
yağlı dinkleme grease milling n.
yağlı ipek oiled silk n.
yağlı kireç neat lime n.
yağlı cila oil varnish n.
yağlı kablo oil filled cable n.
yağlı şalter oil circuit breaker n.
yağlı şalter oil switch n.
yağlı trafo oil filled transformer n.
yağlı soğutma oil cooling n.
yağlı kablo oil-filled cable n.
yağlı kesici oil circuit breaker n.
yağlı kesici oil switch n.
yağlı makadam oil macadam n.
prese yağlı karton pressboard n.
yağlı derin kızartıcı deep fat fryer n.
yağlı karışımların boşaltılması discharge of oily mixtures n.
yağlı tip oily-type n.
yağlı tip fatty type n.
bezir yağlı maçalar linseed oil cores n.
yağlı yumuşak maden kömürü bituminous coal n.
yağlı linyit bitumen lignite n.
yağlı sürgün sprue n.
yağlı kum maçalar oil-sand cores n.
yağlı maça oil core n.
yağlı yapağı yolky wool n.
yağlı reçine oleoresin n.
yağlı tortu şişti oil shale n.
yağlı kum oil sand n.
yağlı nesnel mercek oil-immersion objective n.
yağlı kömür fat coal n.
yağlı bağlama oil bonding n.
yağlı objektif oil-immersion lens n.
yağlı parlatma buttering n.
yağlı mercek immersion lens n.
yağlı merdane oily roll n.
yağlı yoğunlaç oil-immersion condenser n.
yağlı protein lipoprotein n.
yağlı kalıntılar oily residues n.
yağlı elektrikli ekipman oil-filled electrical equipment n.
yağlı tohum kalıntıları oilseed residues n.
yağlı kontaktör oil-immersed contactor n.
yağlı trafo oil-immersed transformer n.
yağlı kömür medium volatile bituminous coal n.
yağlı kontaktör oil break contactor n.
yağlı transformatör oil-immersed transformer n.
üç fazlı yağlı dağıtım transformatörü three phase oil-immersed distribution transformer n.
tek fazlı yağlı güç transformatörü single-phase oil-immersed power transformer n.
üç fazlı yağlı güç transformatörü three-phase oil-immersed power transformer n.
yağlı hadde tufali oily mill scale n.
yağlı boya ile boyamadan önce baskının yüzeyine sürülen cila medium n.
belirli derilen balık yağıyla oksitlendikten sonra preslenmesiyle elde edilip deri işlemede kullanılan yağlı bir madde moellon degras n.
vateria cinsi bir ağacın tohumlarından elde edilen yağlı madde piney tallow n.
vateria cinsi bir ağacın tohumlarından elde edilen yağlı madde dupada oil n.
yağlı bir şeyle kaplamak smear v.
(sıcak bir çözücüden) yağı veya yağlı maddeyi çıkarmak degrease v.
(yağlı kumu) su ile doyurmak flood v.
havalı-yağlı oleopneumatic adj.
çok yağlı superfatted adj.
Computer
yağlı kesici oil circuit breaker n.
yağlı kablo oil filled cable n.
Electric
yağlı devre kesici oil circuit breaker n.
Mechanic
yağlı olmayan non-greasy adj.
Textile
yağlı tabaklama oil tanning n.
yağlı dinkleme grease milling n.
yağlı ipek oiled silk n.
yağlı keten oiled linen n.
yüne nüfuz eden yağlı materyal yolk n.
don yağlı tallowy adj.
Construction
yağlı kireç harcı thick lime mortar n.
yağlı kireç harcı rich lime mortar n.
yağlı kireç fat lime n.
yağlı beton fat concrete n.
yağlı harç fat mortar n.
Dyeing
yağlı boya ve sulu boyada pigment olarak kullanılan demir ve mangan oksit içeren özel bir kil terra di sienna n.
Automotive
yağlı kavrama fluid coupling n.
yağlı hava filtresi oil bath air filter n.
yağlı hava süzgeci oil bath air filter n.
yağlı diskli kavrama lubricated disc clutch n.
yağlı benzinli yağlama petroil lubrication n.
yağlı buji oil fouled plug n.
yağlı kalem grease pencil n.
yağlı tip hava filtresi oil bath air cleaner n.
temiz yağlı yağlama clean oil lubrication n.
Aeronautic
havalı yağlı oleopneumatic adj.
Marine
yağlı su separatörü oily water separator n.
yağlı sintine suyu seperatörü sertifikası certificate for the oily bilge separator n.
Petrol
(petrol kuyusunda) yağlı kayaçları nitrogliserinle parçalayarak ayrıştırmak shoot v.
Mining
yarı yağlı kömür cherry coal n.
Medical
yağlı baz oleaginous base n.
yağlı çözelti oily solution n.
yağlı çizgiler fatty streaks n.
yağlı nefroz lipoid nephrosis n.
yağlı karaciğer fatty liver n.
gebeliğin akut yağlı karaciğeri acute fatty liver of pregnancy n.
yağlı karaciğer hastalığı fatty liver syndrome n.
yağlı karaciğer hastalığı hepatic lipidosis n.
yağlı karaciğer hastalığı steatosis hepatis n.
yağlı karaciğer hastalığı steatorrhoeic hepatosis n.
yağlı içerikli kist cyst containing oily material n.
alkolik olmayan yağlı karaciğer hastalığı non-alcoholic fatty liver disease n.
yüksek yağlı diyet high-fat diet n.
yağlı karaciğer hepatosteatosis n.
yağlı dokunun ameliyatla alınması adipectomy n.
belirli aksonları ve sinir liflerini çevreleyen beyaz ve yağlı bir madde myeline n.
kırmızı şarabın yağlı beslenenlerde kalp hastalığını önlediği hipotezi french paradox n.
yağlı dışkı rahatsızlığı steatorrhea n.
yağlı dışkı rahatsızlığı steatorrhoea n.
aşırı yağlı steatopygic adj.
aşırı yağlı steatopygous adj.
hem lifli hem de yağlı yapılar içeren fibroadipose adj.
hem lifli hem de yağlı yapılarla ilgili fibroadipose adj.
yağlı doku ön eki adipo- pref.
yağlı- lip- pref.
yağlı- lipo- pref.
Anatomy
yağ bezlerinin cildi ve saçları yağlandıran ve bakterilere karşı bir parça koruma sağlayan yağlı salgısı sebum n.
gözkapaklarındaki ince ve yağlı salgı bezleri ile ilişkili meibomian adj.
gözkapaklarındaki ince ve yağlı salgı bezlerine ait meibomian adj.
aşırı yağlı rumpy adj.
böbrek çevresindeki yağlı bağ dokuda bulunan perinephric adj.
Psychology
retroorbital yağlı dokuda artış increased retro-orbital fatty tissue n.
yağlı yiyeceklere karşı duyulan korku lipophobia n.
yağlı yiyeceklere karşı duyulan korku lipophobicity n.
Pathology
böbrek çevresindeki yağlı bağ doku iltihabı perinephritis n.
Pharmaceutics
(zencefil gibi) maddeden alkol, eter veya aseton kullanılarak çıkarılan yağlı reçine oleoresin n.
Food Engineering
yağlı tohum oilseed n.
yağlı tohum küspesi oilseed residues n.
yağlı tohum presleme oilseed pressing n.
tam yağlı süt whole milk n.
yağlı gıdalar fatty foods n.
yağlı tohum küspeleri oilseed residues n.
çözünebilir yağlı süt tozu instant whole milk powder n.
tam yağlı full cream n.
az yağlı süt reduced-fat milk n.
yağdan veya yağlı balıktan basınçla elde edilen sıvı eliquament n.
az yağlı beslenme düzeni low-fat diet n.
genellikle siyah hardal tohumlarından sıkılan yeşilimsi sarı renkli, hafif, yarı sek ve yağlı bir yağ mustard-seed oil n.
hayvan yemlerinde ve bazı ticari yiyecek ürünlerinde kullanılan kaba öğütülmüş soya yağlı kek grit n.
düşük yağlı low in fat adj.
az yağlı low in fat adj.
yağlı olmayan nonfatty adj.
az yağlı sütten yapılan skim adj.
Gastronomy
az yağlı veya yağsız süt skimmed milk n.
etin yağlı tarafı adipose n.
tam yağlı peynir whole fat cheese n.
tam yağlı süt whole milk n.
çok çırpılmış veya yağlı krema double cream n.
az çırpılmış ve az yağlı krema single cream n.
yağlı beyaz peynir fat cheese n.
yağlı peynir fat cheese n.
yağlı kağıt grease-proof paper n.
tam yağlı beyaz peynir full-fat cheese n.
yarım yağlı peynir low-fat cheese n.
tam yağlı peynir full-fat cheese n.
yağlı kıyma full-fat ground meat n.
az yağlı peynir low-fat cheese n.
tam yağlı süt whole-fat milk n.
bir tür yağlı çörek scone n.
yağlı derin kızartıcı deep fat fryer n.
az yağlı bir iskoç peyniri crowdie n.
genellikle taze ve yağlı inek sütünden yapılan hafif yarı yumuşak açık sarı renkli peynir port salut n.
genellikle taze ve yağlı inek sütünden yapılan hafif yarı yumuşak açık sarı renkli peynir trappist cheese n.
genellikle taze ve yağlı inek sütünden yapılan hafif yarı yumuşak açık sarı renkli peynir port du salut n.
tuzlanmış yağlı domuz eti white meat n.
kemik iliğinden elde edilen yağlı bir ürün marrowfat n.
az yağlı süt blue john [dialect] n.
tam yağlı sütten yapılan hafif sert bir peynir monterey cheese n.
tam yağlı sütten yapılan hafif sert bir peynir monterey n.
hayvan yemlerinde ve bazı ticari yiyecek ürünlerinde kullanılan kaba bir şekilde öğütülmüş soya yağlı kek grits n.
tam yağlı krema heavy whipping cream n.
tam yağlı krema double creme n.
yağlı kağıt papillote n.
tam yağlı sütten elde edilen sarı bir peynir türü port-salut n.
içerisinde yağlı malzemeler bulunan salata american salad n.
tavuk, hindi veya ördeğin kuyruğundaki yağlı bölüm parson's nose n.
hamur kabuğunda kullanılan yağlı hamur pate n.
yağlı et speck n.
tam yağlı süt full-cream milk n.
yağlı salamurada bırakmak marinade v.
(yiyecek) fazla yağlı rich adj.
(yiyecek) aşırı yağlı overrich adj.
yağlı kağıtta pişirilen en papillote adj.
yağlı kağıtta pişirilen papillote adj.
yarım yağlı (süt) semi-skimmed adj.
(hamur) bol yağlı short adj.
tam yağlı sütten yapılan full-cream adj.
yağlı kağıt veya folyoya sararak (pişirme) en papillotte adv.
yemek çok yağlı the food is very greasy expr.
Chemistry
acı badem kokusuna sahip yağlı sıvı fenolik aldehit salicylaldehyde n.
yağlı emülsiyon oily emulsion n.
yağlı boya oil-paint n.
yağlı mum slack wax n.
uzun yağlı alkid reçineler long oil alkyd resins n.
kauçuğun damıtılmasıyla elde edilen yanıcı, yağlı, uçucu, sıvı hidrokarbon caoutchin n.
kauçuğun damıtılmasıyla elde edilen yanıcı, yağlı, uçucu, sıvı hidrokarbon caoutchoucin n.
toz haline getirilmiş klorat ya da perkloratın hint yağı gibi yağlı bir maddeyle karışımından elde edilen patlayıcı bir madde cheddite n.
nikotinin izomeri olan karmaşık, yağlı ve azotlu bir baz nicotidine n.
metanın iyi tanımlanmış asit özelliklerine sahip, renksiz yağlı veya kristalli, kloroforma benzer bir nitro türevi nitroform n.
deri, akciğer ve mukoza tahrişine neden olan, biber gazında, böcek ilaçlarında ve dezenfektanlarda kullanılan yağlı, renksiz bir sıvı nitro-chloroform n.
deri, akciğer ve mukoza tahrişine neden olan, biber gazında, böcek ilaçlarında ve dezenfektanlarda kullanılan yağlı, renksiz bir sıvı nitrochloroform n.
fenolün nitro türevleri olan ve asit özelliği taşıyan sarı yağlı veya kristalimsi maddeler serisi nitrophnol n.
tereyağı, domuz yağı, donyağı gibi doğal oluşumdaki yağlı maddeler grubu natural fats n.
bitkilerin uçucu yağlarında ve yağlı reçinelerinde bulunan çeşitli doymamış hidrokarbonların oksijenli türevlerine verilen ad terpene n.
bitkilerin uçucu yağlarında ve yağlı reçinelerinde bulunan çeşitli doymamış hidrokarbonlara verilen ad terpene n.
bataklık gazı serisinin hafif yağlı bir hidrokarbonu tetradecane n.
her kurşun atomunda dört etil grubundan oluşan ve benzinde kullanılan renksiz, zehirli, yağlı bir sıvı tetraethyllead n.
iki kakodil kökünden oluşan, sarımsağımsı kokusu olan, zehirli ve yağlı bir sıvı dicacodyl n.
her kurşun atomunda dört etil grubundan oluşan ve benzinde kullanılan renksiz, zehirli, yağlı bir sıvı tetraethyl lead n.
iki kakodil kökünden oluşan, sarımsağımsı kokusu olan, zehirli ve yağlı bir sıvı tetramethyldiarsine n.
güçlü bir sarımsak kokusu olan, renksiz ve yağlı bir sıvı thialol n.
toluene benzeyen renksiz ve yağlı bir sıvı thiotolene n.
toluene benzeyen renksiz ve yağlı bir sıvı methyl thiophene n.
bütirik asidin acımsı ve yağlı trigliseriti tributyrin n.
bütirik asidin acımsı ve yağlı trigliseriti butyrin n.
kresollerden veya kresilik asitten yapılan izomerik inorganik esterlerin aleve dayanıklı ve yağlı bir karışımı tricresyl phosphate n.
kömür katranı ve petrol içinde oluşan, sentetik olarak da üretilen yağlı bir hidrokarbon mesitylene n.
kresollerden veya kresilik asitten yapılan izomerik inorganik esterlerin aleve dayanıklı yağlı bir karışımı tritolyl phosphate n.
çeşitli iğne yapraklı ağaçlardan elde edilen kıvamlı ve yağlı bir reçine gum turpentine n.
çeşitli iğne yapraklı ağaçlardan elde edilen kıvamlı ve yağlı bir reçine turpentine n.
iki asetaldehit molekülünün yoğunlaştırılmasıyla elde edilen yağlı ve renksiz bir sıvı aldol n.
iki asetaldehit molekülünün yoğunlaştırılmasıyla elde edilen yağlı ve renksiz bir sıvı 3-hydroxybutanal n.
iki asetaldehit molekülünün yoğunlaştırılmasıyla elde edilen yağlı ve renksiz bir sıvı acetaldol n.
iki asetaldehit molekülünün yoğunlaştırılmasıyla elde edilen yağlı ve renksiz bir sıvı aldehyde-alcohol n.
yapılarında en az bir tane karbon-karbon çift bağı içeren doymamış yağlı hidrokarbon olefin n.
yapılarında en az bir tane karbon-karbon çift bağı içeren doymamış yağlı hidrokarbon alkene n.
yapılarında en az bir tane karbon-karbon çift bağı içeren doymamış yağlı hidrokarbon olefine n.
kauçuk, boya, reçine, ilaç ve vernik üretiminde kullanılan renksiz, yağlı, zehirli bir benzen türevi aniline oil n.
kauçuk, boya, reçine, ilaç ve vernik üretiminde kullanılan renksiz, yağlı, zehirli bir benzen türevi aminobenzine n.
kauçuk, boya, reçine, ilaç ve vernik üretiminde kullanılan renksiz, yağlı, zehirli bir benzen türevi phenylamine n.
kauçuk, boya, reçine, ilaç ve vernik üretiminde kullanılan renksiz, yağlı, zehirli bir benzen türevi anilin n.
kauçuk, boya, reçine, ilaç ve vernik üretiminde kullanılan renksiz, yağlı, zehirli bir benzen türevi aniline n.
çeşitli sebze ve hayvansal maddelerden kuru damıtma ile elde edilen şeffaf, yağlı bir sıvı eupione n.
setan sayısının belirlenmesinde referans yakıt olarak kullanılan yağlı bir sıvı 1-methylnaphthalene n.
setan sayısının belirlenmesinde referans yakıt olarak kullanılan yağlı bir sıvı alpha-methylnaphthalene n.
indirgeyici madde ve jet yakıtı olarak kullanılan yağlı yapıda renksiz yanıcı bir sıvı hydrazine n.
hintyağından yapılan sodyum sabununun ısıtılmasıyla elde edilip esas olarak organik sentez ve parfümlerde çözücü olarak kullanılan hoş kokulu, yoğun ve yağlı bir ikincil alkol octanol n.
renksiz, yağlı bir aldehit chloralum n.
yunus balığı yağından elde edilen yağlı bir madde delphin n.
çeşitli kimyasal zehirlenmelere karşı panzehir olarak kullanılan renksiz, yağlı ve kıvamlı bir sıvı dimercaprol n.
hem çözücü olarak hem de bazı sentetik reçinelerin sertleştirilmesinde kullanılan çok zehirli ve yağlı bir sıvı dimethylaniline n.
kemik yağının yeniden damıtılmasıyla elde edilen keskin kokulu ve yağlı bir madde odorine n.
hint yağının damıtılmasıyla elde edilen yağlı bir madde oenanthol n.
enantaldehitin oksitlenmesiyle elde edilip aroma verici maddeler için ester yapımında kullanılan yağlı asit oenanthic acid n.
şarabın damıtılmasıyla elde edilip şaraba özgü lezzetleri verdiği düşünülen yağlı sıvı oenanthic ether n.
kalsiyum oleatın damıtılmasıyla elde edilip muhtemelen oleik asit ketonundan oluşan yağlı bir sıvı oleone n.
kolofandan elde edilen yağlı bir sıvı diterebene n.
renksiz ve yağlı bir sıvı cinnamene n.
hint yağından elde edilen beyaz ağdalı veya yağlı bir madde palmin n.
pinakonun ayrışması ile elde edilen yağlı ve renksiz bir sıvı pinacolin n.
yağlı killer fatty clays n.
yağlı bir sıvı madde iodal n.
koniinin çeşitli türevlerinden elde edilen yağlı bir madde conylene n.
koniinin bozunmasından elde edilen yağlı bir baz conyrine n.
oleik aside benzeyen yağlı bir madde doeglic acid n.
uçucu olmayan yağlı maddeler fixed oils n.
yağlı özellikte bir sıvı delta-lakton 2-pyrone n.
yağlı özellikte bir sıvı delta-lakton alpha-pyrone n.
böcek ilacı olarak kullanılan yağlı bir bileşik pyrethrin i n.
böcek ilacı olarak kullanılan yağlı bir bileşik pyrethrin ii n.
myristica otoba meyvesinden elde edilen renksiz, yağlı bir madde otoba fat n.
kanda bulunan yağlı bir madde stercolin n.
kırmızı renkli ve yağlı görünümü olan erythroleic adj.
acı-tatlı tada sahip yağlı bir madde olarak sitrakonik asitten elde edilen bir aside ait veya ilgili xeronic adj.
Biology
yağlı doku adipose tissue n.
yağlı doku fatty tissue n.
yüksek oranda yağlı madde komplemanı içeren rich adj.
yağlı veya balmumuna benzer bir madde bulunduran sebiferous adj.
yağlı veya balmumuna benzer bir madde üreten sebiferous adj.
Biochemistry
kanda bulunan tuhaf yağlı bir madde serolin n.
bademde ve yağlı çekirdeklerde görülen bir bileşik synaptase n.
kanda bulunan yağlı bir madde stercorin n.
deniz yosunundan elde edilen yağlı sıvı madde fucusol n.
Marine Biology
yağlı tohum oil seed n.
yağlı gözkapağı fatty eyelid n.
kuzey pasifik sularında yaşayan eti yenen, küçük, yağlı bir balık candlefish (thaleichthys pacificus) n.
atlantik okyanusunun kuzey kıyılarında bulunan yağlı pembe eti olan bir somon atlantic salmon (salmo salar) n.
kuzey amerika'nın atlantik kıyısında yaşayan, tereyağı balığıgiller familyasına mensup eti yağlı olan bir balık butterfish n.
kuzey pasifik kıyılarında görülen küçük bir somonun pembemsi ve yağlı eti coho salmon n.
kuzey pasifik kıyılarında görülen küçük bir somonun pembemsi ve yağlı eti coho n.
kuzey pasifik kıyılarında görülen küçük bir somonun pembemsi ve yağlı eti cohoe n.
amerika'nın atlantik kıyısında yaşayan, tereyağı balığıgiller familyasına ait eti yağlı olan bir balık peprilus paru n.
amerika'nın atlantik kıyısında yaşayan, tereyağı balığıgiller familyasına ait eti yağlı olan bir balık harvestfish n.
amerika'nın atlantik kıyısında yaşayan, tereyağı balığıgiller familyasına ait eti yağlı olan bir balık harvest fish n.
baykal gölü'ne özgü yağlı bir balık golomynka n.
tuzlu suda bekletilmiş olgun ve yağlı ringa balığı schmaltz herring n.
Zoology
balinanın yağlı bölümleri fenks n.
hafif kısa ve şişman olup yağlı et veren beyaz bir domuz ırkı small white n.
Botanic
ceviz benzeri yağlı meyvesi mum olarak kullanılan ağaç ve bu ağacın meyveleri candlenut (aleurites moluccana) n.
orta/güney amerika ve afrika'da yetişen uzun boylu yağlı tohumlu carapa familyasından ağaçlara verilen ad carap n.
kaju meyvesinin kalın kabuk içinde bulunan, sadece kavrularak yenebilen yağlı tohumu cashew nut n.
kaju meyvesinin kalın kabuk içinde bulunan, sadece kavrularak yenebilen yağlı meyvesi anacardium nut n.
baldıran otu köklerine tutunan asalak bitkinin yağlı ve etli meyvesi elk nut n.
sakız ağacıgiller ve çeşitli zehirli bitkilerde bulunan yağlı ve zehirli bir madde urushiol n.
yağlı odun chico n.
sütleğengiller familyasından, ceviz benzeri yağlı meyvesi mum olarak kullanılan grimsi yapraklı ve beyaz çiçekli bir ağaç kukui n.
yenebilir yağlı çekirdekleri olan tropik bir güney amerika yaprak dökmeyen ağacı brazil n.
yenebilir yağlı çekirdekleri olan tropik bir güney amerika yaprak dökmeyen ağacı brazil nut n.
yenebilir yağlı çekirdekleri olan tropik bir güney amerika yaprak dökmeyen ağacı brasil n.
asalak bir çalı türünün yağlı ve etli meyvesi buffalo nut n.
asalak bir çalı türünün yağlı ve etli meyvesi oil nut n.
yağlı boya ve vernik yapımında kullanılan sert bir reçine çeşidi dammar resin n.
yağlı boya ve vernik yapımında kullanılan sert bir reçine çeşidi dammara n.
yağlı boya ve vernik yapımında kullanılan sert bir reçine çeşidi gum dammar n.
asalak bir çalı türünün yağlı ve etli meyvesi oilnut n.
yağlı, tek tohumlu meyveleri olan yaprak dökmeyen ağaç ve çalıları içeren bir bitki cinsi olea n.
yağlı, tek tohumlu meyveleri olan yaprak dökmeyen ağaç ve çalıları içeren bir bitki cinsi genus olea n.
yenebilir yağlı çekirdekleri olan tropik bir amerikan ağacı panama tree n.
yenebilir yağlı çekirdekleri olan tropik bir amerikan ağacı panama n.
yenebilir yağlı çekirdekleri olan tropik bir amerikan ağacı sterculia apetala n.
batı afrika'da yetişen, yağlı tohum veren bir çift çenekli ağaç cinsi panda n.
(yağlı tohumlarda bulunan) kristal yapıda protein protein crystal n.
yağlı (tohum) oleiferous adj.
Agriculture
tahıllar, yağlı tohumlar ve proteinli bitkiler cereals, oilseeds and protein crops n.
tahıl, yağlı tohumlar ve protein bitkileri ekilen alanlar area under cereals, oilseeds and protein crops n.
yağlı tohum oleaginous seed n.
yarım yağlı koyun semi fat sheep n.
yağlı kuru meyve of oily dry fruit n.
yağlı tohum küspesi oil seed meal n.
yağlı su oily water n.
yağlı tohum küspesi oil seed cake n.
Breeding
yarım yağlı süt semi-skimmed milk n.
yarım yağlı inek sütü semi-skimmed cow's milk n.
ohio'ya özgü beyaz yağlı bir domuz ırkı oic n.
yağlı kuyruklu koyun fat-tailed sheep n.
Environment
böceklerin ağaca tırmanmasını önlemek için gövdeye sarılan yağlı veya yapışkan bant greaseband n.
Geology
pürüzsüz, yağlı bir his veren ve dile yapışan bir tür kil rock soap n.
Sport
yağlı güreş grease wrestling n.
yağlı güreş oil wrestling n.
Art
tuval üzeri yağlı boya resim oil on-canvas painting n.
genellikle koyu kahverengi metal yüzeylerde kullanılan, zift ile yağın karıştırılmasıyla elde edilen bir yağlı boya asphaltum n.
çizimde ve yağlı boyada kullanılan, bir tarafı pürüzsüz diğer tarafı hafif dokulu sert bir kağıt türü masa n.
Painting
keten yağı ile mastika cilası veya terebentin karışımından oluşan bir yağlı boya malzemesi magilp n.
Cinema
yağlı kalem chinagraph pencil n.
yağlı kalem grease pencil n.
Bookbindery
ciltçilikte sıklıkla kullanılan işlenmiş yağlı deri turkey n.
özellikle ciltçilikte kullanılan yağlı deri turkey leather [brit] n.
Ornithology
gagayla tüyler temizlenirken yağlı bir sıvı salgılayan bez uropygial gland n.
gagayla tüyler temizlenirken yağlı sıvı salgılayan bez oil gland n.
Entomology
yağlı böcek oil beetle n.
yağlı böceğin aktif ve genç larvası triungulus n.
kanatsız olup kısa oval elitraları bulunan yağlı böceklerin oluşturduğu bir cins meloe n.
Slang
yağlı bir iş a profitable business n.
yağlı bir iş a lucrative business n.
yağlı müşteri whale n.
iri/yağlı ayak bilekleri kankles n.
genital bölgede biriken yağlı salgı cock-cheese n.
genital bölgede biriken yağlı salgı crotch cheese n.
genital bölgede biriken yağlı salgı crotch-cheese n.
yağlı görünümlü bacon-fed [obsolete] adj.
lsd almış birinin yüzündeki yağlı/vıcık vıcık his gibi mungy adj.
Gastronomy
yağlı kağıt vegetable parchment n.
yağlı kağıt parchment paper n.
yağlı kağıt baking paper n.
Star Wars
tan-tek'in kızarmış yağlı bantha kaburgaları tan-tek's roast-basted bantha ribs n.