|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
yağmur yağmak |
rain v.
|
|
It would be absurd to deny that it is raining outside.
Dışarıda yağmur yağdığını inkar etmek saçma olur.
More Sentences
|
General |
|
2 |
General |
yağmur suyu |
rainwater n.
|
|
They carry rainwater and ice water from the Alps and the Carpathians to the North Sea and the Baltic.
Alpler ve Karpatlar'dan Kuzey Denizi ve Baltık'a yağmur suyu ve buzlu su taşırlar.
More Sentences
|
3 |
General |
yağmur ormanı |
rain forest n.
|
|
A group started a campaign to preserve rain forests.
Bir grup yağmur ormanlarını korumak için bir kampanya başlattı.
More Sentences
|
4 |
General |
çiseleyen yağmur |
drizzle n.
|
|
A quarrel between husband and wife is like a spring day's drizzle.
Karı koca arasındaki bir kavga, bir bahar gününün çiseleyen yağmuruna benzer.
More Sentences
|
5 |
General |
yağmur bulutu |
rain cloud n.
|
|
Those are rain clouds.
Bunlar yağmur bulutları.
More Sentences
|
6 |
General |
yağmur fırtınası |
rainstorm n.
|
|
I got caught in a rainstorm.
Yağmur fırtınasına yakalandım.
More Sentences
|
|
7 |
General |
şiddetli yağmur |
heavy rain n.
|
|
The track meet was called off on account of the heavy rain.
Spor karşılaşması, şiddetli yağmur nedeniyle iptal edildi.
More Sentences
|
8 |
General |
yağış (yağmur vb) |
precipitation n.
|
|
There is a high chance of precipitation.
Yağış ihtimali çok yüksek.
More Sentences
|
9 |
General |
yağmur mevsimi |
rainy season n.
|
|
In particular, medicines that do not wash through the surface of the leaves can be applied before the rainy season.
Özellikle yaprakların yüzeyinden yıkanmayan ilaçlar yağmur mevsiminden önce uygulanabilir.
More Sentences
|
10 |
General |
yağmur ormanı |
rainforest n.
|
|
Save the rainforest!
Yağmur ormanlarını kurtarın!
More Sentences
|
11 |
General |
yağmur suyu |
rain water n.
|
|
In Brussels, I am very glad to say, the regularity of rain water is not in doubt.
Brüksel'de, yağmur suyunun düzenliliğinden şüphe duyulmadığını söylemekten memnuniyet duyuyorum.
More Sentences
|
12 |
General |
şiddetli yağmur |
torrential rain n.
|
|
Dozens of people have died in flash floods triggered by torrential rain.
Onlarca insan şiddetli yağmurun yol açtığı ani su baskınlarında öldü.
More Sentences
|
13 |
General |
yağmur çizmesi |
rain boot n.
|
|
I like to put on my rain boots and stomp in the puddles in the street.
Yağmur çizmelerimi giymeyi ve sokaktaki su birikintilerinde tepinmeyiı severim.
More Sentences
|
14 |
General |
yağmur suyu |
rain-water n.
|
|
The rain-water runs off through this pipe.
Yağmur suyu bu borudan akıp gidiyor.
More Sentences
|
15 |
General |
yağmur ormanları |
rainforests n.
|
|
The tropical rainforests, located in a narrow region near the equator, are disappearing so fast that by the year 2000 eighty percent of them may be gone.
Ekvatora yakın dar bir bölgede bulunan, tropik yağmur ormanları o kadar hızlı yok oluyorlar ki 2000 yılına kadar onların % 80 yok olabilir.
More Sentences
|
16 |
General |
yağmur riski/olasılığı |
risk of rain n.
|
|
Today there is no risk of rain.
Bugün yağmur riski yok.
More Sentences
|
17 |
General |
yağmur aşığı |
pluviophile n.
|
|
Mary is a pluviophile.
Mary bir yağmur aşığıdır.
More Sentences
|
18 |
General |
yağmur yağmak |
shower v.
|
|
Judging from the look of the sky, we might have a shower before nightfall.
Gökyüzüne bakılırsa, akşam olmadan bir sağanak yağmur yağabilir.
More Sentences
|
19 |
General |
dinmek (yağmur) |
let up v.
|
|
The snow isn't letting up.
Kar dinmiyor.
More Sentences
|
20 |
General |
sağanak yağmur yağmak |
pour down v.
|
|
My clothes got wet because it was pouring down rain.
Sağanak yağmur yağdığı için giysilerin ıslandı.
More Sentences
|
21 |
General |
çok yağmur yağmak |
rain a lot v.
|
|
It rains a lot in June in Japan.
Japonya'da haziran ayında çok yağmur yağar.
More Sentences
|
22 |
General |
(yağmur) yağmamak |
fail v.
|
|
If the rains fail, our crops will be destroyed.
Yağmurlar yağmazsa, mahsullerimiz yok olacak.
More Sentences
|
23 |
General |
kuvvetli (yağmur/rüzgar/fırtına) |
heavy adj.
|
|
The heavy rain prevented me from going out.
Kuvvetli yağış dışarı çıkmama engel oldu.
More Sentences
|
24 |
General |
yağmur geçirmez |
rainproof adj.
|
|
This coat is rainproof.
Bu palto yağmur geçirmez.
More Sentences
|
Phrasals |
|
25 |
Phrasals |
(yağmur vs.) yağmak |
come down v.
|
|
The rain came down in torrents.
Yağmur sağanak halinde yağdı.
More Sentences
|
Speaking |
|
26 |
Speaking |
dışarıda yağmur yağıyor |
it's raining out expr.
|
|
It's raining outside right now.
Şu anda dışarıda yağmur yağıyor.
More Sentences
|
|
27 |
Speaking |
eğer yağmur yağarsa |
if it rains expr.
|
|
I'll stay if it rains.
Eğer yağmur yağarsa kalacağım.
More Sentences
|
Technical |
|
28 |
Technical |
yağmur suyu |
rain water n.
|
|
In Brussels, I am very glad to say, the regularity of rain water is not in doubt.
Brüksel'de, memnuniyetle ifade etmeliyim ki, yağmur suyunun düzenliliğinden şüphe duyulmamaktadır.
More Sentences
|
29 |
Technical |
yağmur damlası |
raindrop n.
|
|
A raindrop fell.
Bir yağmur damlası düştü.
More Sentences
|
General |
|
30 |
General |
yağmur suyu iniş borusu |
downspout n.
|
|
31 |
General |
serpinti (yağmur için) |
sprinkle n.
|
|
32 |
General |
şiddetli yağmur |
downpour n.
|
|
33 |
General |
yağmur yüzünden iptal edilen maç |
rain check n.
|
|
34 |
General |
kısa süren yağmur |
shower n.
|
|
35 |
General |
hafif yağmur |
shower n.
|
|
36 |
General |
yağmur (kurşun, ok vb) |
flight n.
|
|
37 |
General |
şiddetli yağmur |
deluge n.
|
|
38 |
General |
yağan yağmur veya kar miktarı |
precipitation n.
|
|
39 |
General |
kısa süreli yağmur |
shower n.
|
|
40 |
General |
yağmur duası |
rain prayer n.
|
|
41 |
General |
şiddetli yağmur |
driving rain n.
|
|
42 |
General |
şiddetli ve ani yağmur |
waterspout n.
|
|
43 |
General |
yağmur kuşu |
killdeer n.
|
|
44 |
General |
yağmur kuşu |
kildeer n.
|
|
45 |
General |
yerel yağmur |
convectional rain n.
|
|
46 |
General |
ince yağmur |
drizzle n.
|
|
47 |
General |
yağmur sularına karşı konulan saç örtü |
flashing n.
|
|
48 |
General |
yağmur yağdırmaya çalışan kimse |
rainmaker n.
|
|
49 |
General |
toprağı derinlemesine ıslatan yağmur |
soaking rain n.
|
|
50 |
General |
yağmur borusu |
downspout n.
|
|
51 |
General |
altın yağmur kuşu |
golden plover n.
|
|
52 |
General |
tropikal ülkelerde yağmur mevsimi |
the rains n.
|
|
53 |
General |
tropik bölgelerde zaman zaman bulutsuz gökyüzünden düşen ince yağmur |
serein n.
|
|
54 |
General |
yağmur kuşu |
wader n.
|
|
55 |
General |
yağmur oluğu |
downspout n.
|
|
56 |
General |
yağmur suyunun oluşturduğu kanal |
ditch n.
|
|
57 |
General |
yağmur perdesi |
rain shadow n.
|
|
58 |
General |
yağmur veya kar fırtınası |
flurry n.
|
|
59 |
General |
yağmur efekti |
drencher n.
|
|
60 |
General |
boşanma (yağmur) |
downfall n.
|
|
61 |
General |
bitki yapraklarında birikip zemine damlayan yağmur suyu |
throughfall n.
|
|
62 |
General |
şiddetli yağmur |
heavy rainfall n.
|
|
63 |
General |
yağmur yağar yağmaz donduran fırtına |
ice storm n.
|
|
64 |
General |
sağanak yağmur yağması |
pour of n.
|
|
65 |
General |
yağmur kuşları |
charadriformes n.
|
|
66 |
General |
yere ulaşmadan buharlaşan yağmur veya kar |
virga n.
|
|
|
67 |
General |
ahmak ıslatan (yağmur) |
drizzle n.
|
|
68 |
General |
yağmur dansı |
rain dance n.
|
|
69 |
General |
karla karışık yağmur |
sleet n.
|
|
70 |
General |
tropik yağmur ormanları |
tropical rain forest n.
|
|
71 |
General |
yağmur suyunu akıtan çıkıntı |
drip n.
|
|
72 |
General |
yağmur bölgesi |
rain area n.
|
|
73 |
General |
kısa yağmur veya kar yağışı |
showers n.
|
|
74 |
General |
yağmur bulutu |
nimbus n.
|
|
75 |
General |
yağmur bulutları |
rain clouds n.
|
|
76 |
General |
yağmur suyu şebekesi |
storm water system n.
|
|
77 |
General |
yağmur ana mecrası |
storm drain n.
|
|
78 |
General |
yağmur miktarını artırma |
rainmaking n.
|
|
79 |
General |
yapay olarak yağmur yağdırma |
rainmaking n.
|
|
80 |
General |
yağmur suları |
rain water n.
|
|
81 |
General |
yağmur ormanları |
rain forests n.
|
|
82 |
General |
şiddetli yağmur |
pouring rain n.
|
|
83 |
General |
şiddetli yağmur |
lashing rain n.
|
|
84 |
General |
karla karışık yağmur |
rain mixed with snow n.
|
|
85 |
General |
yapay olarak yağmur yağdırma |
rain-making n.
|
|
86 |
General |
yağmur miktarını artırma |
rain-making n.
|
|
87 |
General |
ani bastıran yağmur |
cloudburst n.
|
|
88 |
General |
yağmur kornişi |
label n.
|
|
89 |
General |
yağmur suyu fıçısı |
water butt n.
|
|
90 |
General |
bir evin saçaklarından yere dökülen yağmur suları |
eaves-drip n.
|
|
91 |
General |
yağmur tanesi |
raindrop n.
|
|
92 |
General |
yağmur fırtınaları |
rain storms n.
|
|
93 |
General |
gümüş yağmur |
silver rain n.
|
|
94 |
General |
yağmur riski/olasılığı |
risk of showers n.
|
|
95 |
General |
yağmur yokluğu |
lack of rain n.
|
|
96 |
General |
yağmur eksikliği |
lack of rain n.
|
|
97 |
General |
yağmur taşıyan bulutlar |
rain-bearing clouds n.
|
|
98 |
General |
yağmur yüklü bulutlar |
rain-bearing clouds n.
|
|
99 |
General |
yağmur taşıyan bulutlar |
rain-laden clouds n.
|
|
100 |
General |
yağmur yüklü bulutlar |
rain-laden clouds n.
|
|
101 |
General |
cama vuran yağmur sesi |
pitter-patter n.
|
|
102 |
General |
yağmur kokusu |
smell of rain n.
|
|
103 |
General |
yağmur kokusu |
scent of rain n.
|
|
104 |
General |
(çatıdaki) yağmur oluğu |
rone (scottish) n.
|
|
105 |
General |
yağmur suyu oluğu |
rone (scottish) n.
|
|
106 |
General |
yağmur varili |
rain barrel n.
|
|
107 |
General |
güneş varken yağan yağmur |
sunshower n.
|
|
108 |
General |
güneş varken yağan yağmur |
sun shower n.
|
|
109 |
General |
bulutsuz havada yağmur yağması |
fox rain n.
|
|
110 |
General |
hafif yağmur |
mizzle n.
|
|
111 |
General |
toz şeklinde ince yağmur |
mizzle n.
|
|
112 |
General |
yağmur sezonu |
rain n.
|
|
113 |
General |
yağmur suyu |
rain n.
|
|
114 |
General |
çok yağmur alma |
raininess n.
|
|
115 |
General |
sağanak yağmur |
rain n.
|
|
116 |
General |
yağmur mevsimi |
rain n.
|
|
117 |
General |
yağmur çokluğu |
raininess n.
|
|
118 |
General |
çok şiddetli sağanak yağmur |
cataract n.
|
|
119 |
General |
yağmur sesi |
rain patter n.
|
|
120 |
General |
yağmur sesi |
patter of rain n.
|
|
121 |
General |
yağmur bulutu |
nimb [rare] n.
|
|
122 |
General |
rüzgar yardımı ile çiseleyen yağmur veya kar |
flurry of n.
|
|
123 |
General |
evin saçaklarından yağmur sularının dökülmesi |
eavesdrip n.
|
|
124 |
General |
hafif yağmur |
blash [uk] n.
|
|
125 |
General |
yağmur (mermi, füze) |
volley n.
|
|
126 |
General |
yağmur suyu oluğu |
leader n.
|
|
127 |
General |
saman yığınına yağmur suyu girmemesi için yüzeye yakın samanları çapraz yerleştirme |
haystack dressing n.
|
|
128 |
General |
hafif yağmur |
misle n.
|
|
129 |
General |
toz şeklinde ince yağmur |
misle n.
|
|
130 |
General |
ayakkabı tabanının hemen üzerine yağmur veya çamurdan koruma amaçlı eklenen parça |
mudguard n.
|
|
131 |
General |
ince yağmur |
mug [dialect] [uk] n.
|
|
132 |
General |
havai fişek patlatıldıktan sonra yağmur, yıldız gibi görüntüler oluşturan malzeme |
garniture n.
|
|
133 |
General |
yağmur yağışı |
onfall n.
|
|
134 |
General |
çiy, yağmur ve güneşe maruz bırakarak keten ve kenevirin yapışkan maddesini ayrıştırma |
dewretting n.
|
|
135 |
General |
şiddetli yağmur |
douse n.
|
|
136 |
General |
şiddetli yağmur |
dowse n.
|
|
137 |
General |
yağmur ve rüzgarın birden şiddetlenmesi |
drow n.
|
|
138 |
General |
yağmur havuzu |
dub n.
|
|
139 |
General |
(hinduizm'de) yağmur tanrısı |
parjanya n.
|
|
140 |
General |
(yağmur) şiddetli yağış |
plunge n.
|
|
141 |
General |
çok yağmur alma |
pluviosity n.
|
|
142 |
General |
aniden bastıran yağmur |
scat [dialect] [uk] n.
|
|
143 |
General |
hafif yağmur |
scouther [dialect] [scotland] n.
|
|
144 |
General |
yağmur gibi düşen şey |
shower n.
|
|
145 |
General |
yağmur seline benzeyen şey |
freshet n.
|
|
146 |
General |
aniden çiseleyen ince yağmur |
skew [dialect] [uk] n.
|
|
147 |
General |
yağmur çiselemesi |
skiff n.
|
|
148 |
General |
yağmur çiselemesi |
skift n.
|
|
149 |
General |
çiseleyen yağmur |
skiffle [obsolete] n.
|
|
150 |
General |
çiseleyen yağmur |
smir n.
|
|
151 |
General |
hafif hafif atıştıran yağmur |
smir n.
|
|
152 |
General |
çiseleyen yağmur |
smither n.
|
|
153 |
General |
hafif hafif atıştıran yağmur |
smither n.
|
|
154 |
General |
çiseleyen yağmur |
smur [scotland] n.
|
|
155 |
General |
hafif hafif atıştıran yağmur |
smur [scotland] n.
|
|
156 |
General |
çiseleyen yağmur |
smirr [scotland] n.
|
|
157 |
General |
hafif hafif atıştıran yağmur |
smirr [scotland] n.
|
|
158 |
General |
yağmur dansı |
rain dance n.
|
|
159 |
General |
sağanak yağmur |
spout n.
|
|
160 |
General |
(yağmur) atıştırma |
sprinkling n.
|
|
161 |
General |
(yağmur) çiseleme |
sprinkling n.
|
|
162 |
General |
(yağmur) hafif hafif yağma |
sprinkling n.
|
|
163 |
General |
yağmur şapkası |
squam n.
|
|
164 |
General |
yağmur (mesaj, mektup, telefon) |
blizzard n.
|
|
165 |
General |
kesilmek (yağmur) |
let up v.
|
|
166 |
General |
güneş yağmur vb nedenlerle solmak/aşınmak |
weather v.
|
|
167 |
General |
yere düşmek (yağmur/kar şeklinde) |
precipitate v.
|
|
168 |
General |
serpmek (yağmur) |
sprinkle v.
|
|
169 |
General |
bardaktan boşanırcasına yağmak (yağmur) |
pelt down v.
|
|
170 |
General |
yağmur boşanmak |
rain cats and dogs v.
|
|
171 |
General |
kuvvetle vurmak (yağmur) |
slash against v.
|
|
172 |
General |
yağmur nedeniyle solmak |
weather v.
|
|
173 |
General |
dinmeye başlamak (fırtına/rüzgar/yağmur) |
subside v.
|
|
174 |
General |
yağmur yemek |
get wet in the rain v.
|
|
175 |
General |
bardaktan boşanırcasına yağmur yağmak |
rain cats and dogs v.
|
|
176 |
General |
kuvvetle vurmak (yağmur) |
slash across v.
|
|
177 |
General |
yağmur gibi boşanmak |
rain v.
|
|
178 |
General |
yağmur gibi yağdırmak |
rain v.
|
|
179 |
General |
güneş yağmur vb soldurmak/aşındırmak |
weather v.
|
|
180 |
General |
yağmur aşındırmak |
weather v.
|
|
181 |
General |
dinmek (fırtına/rüzgar/yağmur) |
subside v.
|
|
182 |
General |
bastırmak (yağmur vb) |
overtake v.
|
|
183 |
General |
yağmur yağarken küpünü doldurmak |
make hay while the sun shines v.
|
|
184 |
General |
(yağmur) yağmak |
rain v.
|
|
185 |
General |
(yağmur) izleri silmek |
wash away the trail v.
|
|
186 |
General |
(yağmur) şiddetli yağmak |
pour with rain v.
|
|
187 |
General |
şiddetli yağmur yağmak |
pour with rain v.
|
|
188 |
General |
yağmur şiddetli yağmak |
rain come down hard v.
|
|
189 |
General |
sağanak yağmur yağmak |
rain v.
|
|
190 |
General |
yağmur yağmak |
rain down v.
|
|
191 |
General |
yağmur gibi yağmak |
rain down v.
|
|
192 |
General |
(gökyüzü) yağmur yağdırmak |
let loose v.
|
|
193 |
General |
ince ince yağmak (yağmur) |
misle v.
|
|
194 |
General |
atıştırmak (yağmur) |
misle v.
|
|
195 |
General |
serpiştirmek (yağmur) |
misle v.
|
|
196 |
General |
(yağmur) bardaktan boşanırcasına yağmak |
ding (on) [scotland] v.
|
|
197 |
General |
(keten veya kenevir) yağmur, çiy, güneş gibi etkenlere maruz kalarak çürümek |
dewret v.
|
|
198 |
General |
sağanak yağmur yağmak |
downpour v.
|
|
199 |
General |
(yağmur) hafifçe yağmak |
pitter-patter v.
|
|
200 |
General |
(yağmur) hafif hafif atıştırmak |
smir v.
|
|
201 |
General |
(yağmur) çiselemek |
smir v.
|
|
202 |
General |
(yağmur) hafif hafif atıştırmak |
smur [scotland] v.
|
|
203 |
General |
(yağmur) çiselemek |
smur [scotland] v.
|
|
204 |
General |
hafif (rüzgar/yağmur) |
gentle adj.
|
|
205 |
General |
hafif (rüzgar/yağmur) |
soft adj.
|
|
206 |
General |
ara sıra yağmur yağan |
showery adj.
|
|
207 |
General |
yağmur yağacak gibi |
watery adj.
|
|
208 |
General |
çok şiddetli yağan (yağmur) |
torrential adj.
|
|
209 |
General |
geçirmez (yağmur/hava) |
impenetrable to adj.
|
|
210 |
General |
karla karışık yağmur |
sleety adj.
|
|
211 |
General |
yağmur geçmez |
rainproof adj.
|
|
212 |
General |
yağmur kaynaklı |
rain-induced adj.
|
|
213 |
General |
yağmur benekli |
rain-speckled adj.
|
|
214 |
General |
yağmur geçmez |
raintight adj.
|
|
215 |
General |
yağmur geçmez |
rain-tight adj.
|
|
216 |
General |
yağmur geçirmez |
raintight adj.
|
|
217 |
General |
yağmur geçirmez |
rain-tight adj.
|
|
218 |
General |
serpiştiren (yağmur) |
misly adj.
|
|
219 |
General |
yağmur sonrası hafif nemli kalan (parkur) |
good adj.
|
|
220 |
General |
şiddetli yağmur ile ilişkili |
pluvious adj.
|
|
221 |
General |
yağmur ile ilgili |
showery adj.
|
|
222 |
General |
yağmur gibi |
showery adj.
|
|
223 |
General |
yağmur yaratan |
showery adj.
|
|
224 |
General |
yağmur ile gelen |
showery adj.
|
|
225 |
General |
yağmur gibi düşen |
showery adj.
|
|
226 |
General |
(yağmur) sağanak olmayan |
light adj.
|
|
227 |
General |
yağmur öncesi |
before the rain adv.
|
|
228 |
General |
aniden bastırarak (yağmur, rüzgar vb) |
gustily adv.
|
|
229 |
General |
(yağmur, yağış) çok şiddetli |
in sheets adv.
|
|
230 |
General |
yağmur anlamında bir ön ek |
hyeto- pref.
|
|
231 |
General |
yağmur anlamını veren bir ön ek |
pluvio- pref.
|
|
232 |
General |
yağmur anlamını veren bir ön ek |
pluvia- pref.
|
|
233 |
General |
yağmur anlamını veren bir ön ek |
pluvi- pref.
|
|
Phrasals |
|
234 |
Phrasals |
(yağmur, kar, şimşek) olasılığı |
risk of (some inclement weather) n.
|
|
235 |
Phrasals |
yağmur nedeniyle ertelemek veya iptal etmek (maç, oyun, açık hava etkinliği vb. gibi) |
rain out v.
|
|
236 |
Phrasals |
yağmur nedeniyle ertelemek veya iptal etmek (maç, oyun, açık hava etkinliği vb. gibi) |
rain off v.
|
|
237 |
Phrasals |
(yağmur) durmak |
hold up v.
|
|
238 |
Phrasals |
yağmur yağmamaya devam etmek |
hold up v.
|
|
239 |
Phrasals |
yağmur/kar üzerine yağmak/boşalmak |
beat down on (someone or something) v.
|
|
240 |
Phrasals |
(fide) yağmur/çok sulama sonrası ölmek |
damp off v.
|
|
241 |
Phrasals |
(yağmur/sis) bastırmak |
set in v.
|
|
242 |
Phrasals |
(yağmur vb) üzerilerine (şakır şakır) yağmak |
pelt down (on someone or something) v.
|
|
243 |
Phrasals |
(yağmur/kar) üzerine/üzerilerine yağmak |
beat down on v.
|
|
244 |
Phrasals |
(yağmur suyu vb) üzerine dökülmek |
pour all over someone or something v.
|
|
245 |
Phrasals |
(yağmur) üzerine boşalmak/yağmak |
lash down on v.
|
|
246 |
Phrasals |
(yağmur) üzerine boşalmak/yağmak |
beat down on v.
|
|
247 |
Phrasals |
(birinin veya bir şeyin) üzerine yağmur inmek |
drizzle down v.
|
|
248 |
Phrasals |
üzerine yağmur indirmek |
drizzle down v.
|
|
249 |
Phrasals |
birinin veya bir şeyin üstüne indirmek (yağmur veya akışkan madde) |
pour down v.
|
|
250 |
Phrasals |
birinin üstüne indirmek (yağmur) |
pour down v.
|
|
251 |
Phrasals |
üstüne sağanak şeklinde yağmak (yağmur) |
pour down v.
|
|
252 |
Phrasals |
yağmur yağdığı için çıkamamak |
rain in v.
|
|
253 |
Phrasals |
yağmur yağdığı için içeri taşımak |
rain in v.
|
|
254 |
Phrasals |
(yağmur/kar) başlamak |
come on to (something) v.
|
|
255 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerine şiddetli yağmur yağmak |
lash down on (someone or something) v.
|
|
256 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerine yağmur indirmek |
lash down on (someone or something) v.
|
|
257 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerine yağmur boşalmak/yağmak |
lash down on (someone or something) v.
|
|
258 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerine bardaktan boşanırcasına yağmur yağmak |
lash down on (someone or something) v.
|
|
259 |
Phrasals |
(yağmur) bardaktan boşanırcasına yağmak |
sheet down v.
|
|
Phrases |
|
260 |
Phrases |
hava güneşliyken yağmur yağması |
the devil is beating his wife expr.
|
|
261 |
Phrases |
yağmur öncesi |
before rain expr.
|
|
Proverb |
|
262 |
Proverb |
yağmur yağarken küpünü doldur |
make hay while the sun shines
|
|
Colloquial |
|
263 |
Colloquial |
güneş varken yağan yağmur |
monkey's wedding n.
|
|
264 |
Colloquial |
kısa süren yağmur fırtınası |
gully washer n.
|
|
265 |
Colloquial |
sağanak yağmur |
gully washer n.
|
|
266 |
Colloquial |
sağanak yağmur |
pelting rain n.
|
|
267 |
Colloquial |
yağmur ve dalga tanrısı |
hughie [australia/new zealand] n.
|
|
268 |
Colloquial |
yağmur şapkası |
souwester n.
|
|
269 |
Colloquial |
sağanak yağmur yağmak |
chuck it down v.
|
|
270 |
Colloquial |
şiddetli yağmur yağmak |
chuck it down v.
|
|
271 |
Colloquial |
yağmur dinmek |
rain stop v.
|
|
272 |
Colloquial |
yağmur nedeniyle ertelenmek |
be rained off v.
|
|
273 |
Colloquial |
yağmur nedeniyle iptal edilmek |
be rained off v.
|
|
274 |
Colloquial |
yağmur nedeniyle geciktirilmek |
be rained off v.
|
|
275 |
Colloquial |
yağmur nedeniyle ertelenmek |
be rained out v.
|
|
276 |
Colloquial |
yağmur nedeniyle iptal edilmek |
be rained out v.
|
|
277 |
Colloquial |
yağmur nedeniyle geciktirilmek |
be rained out v.
|
|
278 |
Colloquial |
geçen ay neredeyse her gün yağmur yağdı |
last month it rained almost every day expr.
|
|
279 |
Colloquial |
yağmur yağmak üzere |
coming up a cloud expr.
|
|
280 |
Colloquial |
yağmur yağacak |
coming up a cloud expr.
|
|
281 |
Colloquial |
(yağmur vb yüzünden) sırılsıklam oldum |
I am soaked to the bone expr.
|
|
282 |
Colloquial |
(yağmur vb yüzünden) sırılsıklam oldum |
I am soaked to the skin expr.
|
|
283 |
Colloquial |
yağmur nedeniyle ertelendi/gecikti/iptal edildi |
rain stopped play [uk/ireland] expr.
|
|
284 |
Colloquial |
yağmur/yağış nedeniyle sekteye uğradı |
rain stopped play [uk/ireland] expr.
|
|
285 |
Colloquial |
sağanak yağmur yağıyor |
it's chucking it down [uk] expr.
|
|
286 |
Colloquial |
yağmur indirdi |
it's chucking it down [uk] expr.
|
|
287 |
Colloquial |
şiddetli yağmur yağıyor |
it's chucking it down [uk] expr.
|
|
288 |
Colloquial |
bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor |
it's chucking it down [uk] expr.
|
|
Idioms |
|
289 |
Idioms |
(yağmur nedeniyle) etkinliğin iptal edilmesi |
rain-off n.
|
|
290 |
Idioms |
(yağmur nedeniyle) etkinliğin iptal edilmesi |
rainout n.
|
|
291 |
Idioms |
yağmur nedeniyle iptal edilen etkinlik |
rain-off n.
|
|
292 |
Idioms |
yağmur nedeniyle iptal edilen etkinlik |
rainout n.
|
|
293 |
Idioms |
yağmur nedeniyle iptal edilmiş etkinlik |
rain-off n.
|
|
294 |
Idioms |
yağmur nedeniyle iptal edilmiş etkinlik |
rainout n.
|
|
295 |
Idioms |
sağanak yağmur |
a (real) frog-choker n.
|
|
296 |
Idioms |
sağanak yağmur |
a (real) frog-strangler n.
|
|
297 |
Idioms |
sağanak yağmur |
a (real) toad-choker n.
|
|
298 |
Idioms |
sağanak yağmur |
a (real) toad-strangler n.
|
|
299 |
Idioms |
bardaktan boşalırcasına yağmur |
a (real) frog-choker n.
|
|
300 |
Idioms |
bardaktan boşalırcasına yağmur |
a (real) frog-strangler n.
|
|
301 |
Idioms |
bardaktan boşalırcasına yağmur |
a (real) toad-choker n.
|
|
302 |
Idioms |
bardaktan boşalırcasına yağmur |
a (real) toad-strangler n.
|
|
303 |
Idioms |
yağmur/fırtına öncesindeki güneşli ve açık hava |
weather breeder n.
|
|
304 |
Idioms |
aşırı derecede yağan yağmur |
a (real) frog-choker n.
|
|
305 |
Idioms |
sular seller gibi yağan yağmur |
a (real) frog-choker n.
|
|
306 |
Idioms |
gök delinmiş gibi yağan yağmur |
a (real) frog-choker n.
|
|
307 |
Idioms |
bardaktan boşanırcasına yağan yağmur |
a (real) frog-choker n.
|
|
308 |
Idioms |
aşırı derecede yağan yağmur |
a (real) toad-choker n.
|
|
309 |
Idioms |
sular seller gibi yağan yağmur |
a (real) toad-choker n.
|
|
310 |
Idioms |
gök delinmiş gibi yağan yağmur |
a (real) toad-choker n.
|
|
311 |
Idioms |
bardaktan boşanırcasına yağan yağmur |
a (real) toad-choker n.
|
|
312 |
Idioms |
ahmak ıslatan yağmur |
lovely weather for ducks n.
|
|
313 |
Idioms |
ahmak ıslatan yağmur |
fine weather for ducks n.
|
|
314 |
Idioms |
bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu |
it was raining cats and dogs n.
|
|
315 |
Idioms |
fırtına/yağmur bulutları |
storm clouds n.
|
|
316 |
Idioms |
yağmur boşanma |
tipping (it) down [uk] n.
|
|
317 |
Idioms |
(hava) yağmur toplamak |
breed up a storm v.
|
|
318 |
Idioms |
şiddetli yağmur yağmak |
pour with rain v.
|
|
319 |
Idioms |
(yağış/yağmur) bir şeyi mahvetmek |
rain something out v.
|
|
320 |
Idioms |
yağmur yağarken küpünü doldurmak |
make hay while the sun shines v.
|
|
321 |
Idioms |
(yağmur vb) birini sırılsıklam ıslatmak |
soak someone to the skin v.
|
|
322 |
Idioms |
çok şiddetli yağmur yağmak |
rain like a cow pissing on a flat rock v.
|
|
323 |
Idioms |
yoğun bir şekilde yağmur yağmak |
rain like a cow pissing on a flat rock v.
|
|
324 |
Idioms |
aşırı yağmur yağmak |
rain like a cow pissing on a flat rock v.
|
|
325 |
Idioms |
sağanak yağmur yağmak |
be chucking (it) down [uk] v.
|
|
326 |
Idioms |
yağmur indirmek |
be chucking (it) down [uk] v.
|
|
327 |
Idioms |
şiddetli yağmur yağmak |
be chucking (it) down [uk] v.
|
|
328 |
Idioms |
bardaktan boşanırcasına yağmur yağmak |
be chucking (it) down [uk] v.
|
|
329 |
Idioms |
yağmur indirmek |
be tipping (it) down [uk] v.
|
|
330 |
Idioms |
yağmur boşanmak |
be tipping (it) down [uk] v.
|
|
331 |
Idioms |
yağmur yağarken küpünü doldurmak |
make hay while the sun is shining v.
|
|
332 |
Idioms |
şiddetli yağmur yağmak |
pour rain v.
|
|
333 |
Idioms |
yağmur indirmek |
pour rain v.
|
|
334 |
Idioms |
bardaktan boşanırcasına yağmur yağmak |
pour rain v.
|
|
335 |
Idioms |
(bardaktan boşanırcasına) yağmur yağmak |
the heavens open [uk] v.
|
|
336 |
Idioms |
yağmur indirmek |
the heavens open [uk] v.
|
|
337 |
Idioms |
(dalgalar, aşırı yağmur) tekneden denize düşürmek |
wash overboard v.
|
|
338 |
Idioms |
(bardaktan boşanırcasına) yağmur yağmaya başladı |
the heavens open (up) expr.
|
|
339 |
Idioms |
adeta gök delindi (yağmur) |
heavens opened expr.
|
|
340 |
Idioms |
adeta gök delindi (yağmur) |
the heavens opened expr.
|
|
341 |
Idioms |
yağmur çamur demeden |
come rain or come shine expr.
|
|
342 |
Idioms |
yağmur yağarken küpünü doldur |
make hay while the sun shines expr.
|
|
343 |
Idioms |
(bardaktan boşanırcasına) yağmur yağmaya başladı |
heavens opened expr.
|
|
344 |
Idioms |
(bardaktan boşanırcasına) yağmur yağmaya başladı |
the heavens opened expr.
|
|
345 |
Idioms |
yağmur çamur demeden |
come rain or shine expr.
|
|
346 |
Idioms |
güneşli havada yağmur yağıyor |
the devil is beating his wife expr.
|
|
347 |
Idioms |
güneş varken yağmur yağıyor |
the devil is beating his wife expr.
|
|
348 |
Idioms |
hava güneşliyken yağmur yağıyor |
the devil is beating his wife expr.
|
|
349 |
Idioms |
güneşli havada yağmur yağıyor |
the devil is meeting his wife expr.
|
|
350 |
Idioms |
güneş varken yağmur yağıyor |
the devil is meeting his wife expr.
|
|
351 |
Idioms |
hava güneşliyken yağmur yağıyor |
the devil is meeting his wife expr.
|
|
352 |
Idioms |
yağmur çamur demeden |
come rain, come shine expr.
|
|
353 |
Idioms |
bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor |
it's raining cats and dogs expr.
|
|
354 |
Idioms |
bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor |
it's raining cats and dogs expr.
|
|
355 |
Idioms |
çok yağmur yağıyor |
it's raining cats and dogs expr.
|
|
356 |
Idioms |
yağmur indirdi |
it's tipping down expr.
|
|
357 |
Idioms |
yağmur boşandı |
it's tipping down expr.
|
|
358 |
Idioms |
bardaktan boşanırcasına (yağmur) yağıyor |
it's tipping (it) down [uk] expr.
|
|
359 |
Idioms |
yağmur indirdi |
it's tipping (it) down [uk] expr.
|
|
360 |
Idioms |
şakır şakır (yağmur) yağıyor |
it's tipping (it) down [uk] expr.
|
|
361 |
Idioms |
yağmur boşandı |
it's tipping (it) down [uk] expr.
|
|
362 |
Idioms |
bu hafta sonu kesin yağmur yağar! |
trust it to rain at the weekend! expr.
|
|
Speaking |
|
363 |
Speaking |
bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor |
it's raining pitchforks expr.
|
|
364 |
Speaking |
bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başladı |
it started to rain a lot expr.
|
|
365 |
Speaking |
bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor |
it is pouring rain expr.
|
|
366 |
Speaking |
bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı |
it started to rain a lot expr.
|
|
367 |
Speaking |
bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başladı |
the heavens opened expr.
|
|
368 |
Speaking |
bu yağmur nereden çıktı? |
where did this rain come from? expr.
|
|
369 |
Speaking |
bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor |
it is raining cats and dogs expr.
|
|
370 |
Speaking |
bütün gün yağmur yağdı |
it rained all day expr.
|
|
371 |
Speaking |
bütün gün yağmur yağdı |
it rained all day long expr.
|
|
372 |
Speaking |
bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor |
it's raining pitchforks and hammer handles expr.
|
|
373 |
Speaking |
bütün gün yağmur yağdı |
it has rained all day expr.
|
|
374 |
Speaking |
bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor |
it is pouring rain expr.
|
|
375 |
Speaking |
bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor |
it's raining pitchforks expr.
|
|
376 |
Speaking |
bir dakika içinde yağmur başlayacak |
it's gonna start raining in one minute expr.
|
|
377 |
Speaking |
bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor |
it is raining cats and dogs expr.
|
|
378 |
Speaking |
bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor |
it's raining pitchforks and hammer handles expr.
|
|
379 |
Speaking |
bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başladı |
heavens opened expr.
|
|
380 |
Speaking |
çok yağmur yağıyor |
it is raining cats and dogs expr.
|
|
381 |
Speaking |
dün dışarı çıkamadık çünkü yağmur yağdı |
yesterday we couldn't go out because it rained expr.
|
|
382 |
Speaking |
dün yağmur yağmadı |
it didn't rain yesterday expr.
|
|
383 |
Speaking |
eninde sonunda yağmur yağacak |
it's gonna rain sooner or later expr.
|
|
384 |
Speaking |
gün boyunca yağmur yağdı |
it rained all day expr.
|
|
385 |
Speaking |
gün boyunca yağmur yağdı |
it rained all day long expr.
|
|
386 |
Speaking |
gün boyunca yağmur yağdı |
it has rained all day expr.
|
|
387 |
Speaking |
tüm gün yağmur yağdı |
it has rained all day expr.
|
|
388 |
Speaking |
tüm gün yağmur yağdı |
it rained all day long expr.
|
|
389 |
Speaking |
tüm gün yağmur yağdı |
it rained all day expr.
|
|
390 |
Speaking |
yağmur yağacak gibi |
it looks like rain expr.
|
|
391 |
Speaking |
yağmur yağacak gibi |
it looks like it's going to rain expr.
|
|
392 |
Speaking |
yaşadığın yerde çok yağmur yağar mı? |
does it rain a lot where you live? expr.
|
|
393 |
Speaking |
yaşadığın yerde çok yağmur yağıyor mu? |
does it rain a lot where you live? expr.
|
|
394 |
Speaking |
yağmur yağacağa benziyor |
it looks like rain expr.
|
|
395 |
Speaking |
yine yağmur yağacak |
it will rain again expr.
|
|
396 |
Speaking |
yağmur diner dinmez |
as soon as it stops raining expr.
|
|
397 |
Speaking |
yağmur yağacak |
it is going to rain expr.
|
|
Trade/Economic |
|
398 |
Trade/Economic |
yağmur pantolonu |
rain pants n.
|
|
399 |
Trade/Economic |
yağmur pantolonu |
rain trousers n.
|
|
Industry |
|
400 |
Industry |
yağmur ölçer kullanan kimse |
precipitator n.
|
|
Insurance |
|
401 |
Insurance |
yağmur suyu hasarı |
rainwater damage n.
|
|
402 |
Insurance |
yağmur sigortası |
pluvius insurance n.
|
|
Technical |
|
403 |
Technical |
yağmur oluğu |
rainspout n.
|
|
404 |
Technical |
yağmur iniş borusu |
rainwater pipe n.
|
|
405 |
Technical |
yağmur borusu |
rainspout n.
|
|
406 |
Technical |
alt yağmur oluğu |
bottom gutter n.
|
|
407 |
Technical |
benzeştirilmiş yağmur etkisi |
simulated rain effect n.
|
|
408 |
Technical |
dıştan yağmur iniş borusu |
external downspout n.
|
|
409 |
Technical |
içten yağmur iniş borusu |
internal downspout n.
|
|
410 |
Technical |
kanalizasyon ve yağmur şebekesi |
sewage and drainage network n.
|
|
411 |
Technical |
kaydetmeyen yağmur ölçeği |
nonrecording rain gage n.
|
|
412 |
Technical |
maksimum efektif yağmur |
maximum effective rainfall n.
|
|
413 |
Technical |
net yağmur miktarı |
net supply rainfall n.
|
|
414 |
Technical |
siklonik yağmur |
cyclonic rain n.
|
|
415 |
Technical |
senelik yağmur |
annual rainfall n.
|
|
416 |
Technical |
şiddetli yağmur |
torrent n.
|
|
417 |
Technical |
suni yağmur |
artificial rain n.
|
|
418 |
Technical |
udometre yardımıyla düşen yağmur miktarının ölçülmesi |
udometry n.
|
|
419 |
Technical |
üst yağmur oluğu |
top gutter n.
|
|
420 |
Technical |
yağmur suyu şebekesi |
storm water system n.
|
|
421 |
Technical |
yağmur korunağı |
rain shelter n.
|
|
422 |
Technical |
yağmur suyu haznesi |
cesspit n.
|
|
423 |
Technical |
yağmur boranı |
rain storm n.
|
|
424 |
Technical |
yağmur buzu |
glitter n.
|
|
425 |
Technical |
yağmur suyu toplama sistemi |
rainwater harvesting system n.
|
|
426 |
Technical |
yağmur damlası desenli cam |
water drop glass n.
|
|
427 |
Technical |
yağmur suyu fıçısı |
water-butt n.
|
|
428 |
Technical |
yağmur suyu borusu |
rainwater pipe n.
|
|
429 |
Technical |
yağmur suyu ızgarası |
manhole cover n.
|
|
430 |
Technical |
yağmur geçirmez giysi |
rainwear n.
|
|
431 |
Technical |
yağmur suyu |
storm water n.
|
|
432 |
Technical |
yağmur borusu |
rainwater fall pipe n.
|
|
433 |
Technical |
yağmur borusu |
downspout n.
|
|
434 |
Technical |
yağmur ve kar eşeli |
rain and snow gauge n.
|
|
435 |
Technical |
yağmur kaydedici |
rainfall recorder n.
|
|
436 |
Technical |
yağmur zayıflatması |
rain attenuation n.
|
|
437 |
Technical |
yağmur damlası erozyonu |
raindrop erosion n.
|
|
438 |
Technical |
yağmur suyu çıkışı |
rainwater outlet n.
|
|
439 |
Technical |
yağmur ölçme aleti |
udometer n.
|
|
440 |
Technical |
yağmur ölçme aleti |
rain gauge n.
|
|
441 |
Technical |
yağmur suyu boru sistemleri |
rainwater piping systems n.
|
|
442 |
Technical |
yağmur oluğu |
water guttering n.
|
|
443 |
Technical |
yağmur damlası desenli cam |
sparkle glass n.
|
|
444 |
Technical |
yağmur ölçer |
pluviometer n.
|
|
445 |
Technical |
yağmur suyu haznesi |
cess box n.
|
|
446 |
Technical |
yağmur haslığı |
fastness rain n.
|
|
447 |
Technical |
yağmur sensörü |
rain sensor n.
|
|
448 |
Technical |
yağmur iniş borusu |
downpipe n.
|
|
449 |
Technical |
yağmur sığınağı |
rain shelter n.
|
|
450 |
Technical |
yağmur damlası |
dewdrop n.
|
|
451 |
Technical |
yağmur ölçme aleti |
pluviometer n.
|
|
452 |
Technical |
yağmur oluğu |
downspout n.
|
|
453 |
Technical |
yağmur suyu ızgarası |
rainwater grate n.
|
|
454 |
Technical |
yağmur ve kar ölçeri |
rain and snow gauge n.
|
|
455 |
Technical |
yağmur suyu drenajı |
storm drainage n.
|
|
456 |
Technical |
yağmur seli drenajı |
storm drainage n.
|
|
457 |
Technical |
yağmur iniş borusu |
downspout n.
|
|
458 |
Technical |
yağmur damlası aşınması |
raindrop erosion n.
|
|
459 |
Technical |
yağmur oluğu |
gutter n.
|
|
460 |
Technical |
yağmur ölçme aleti |
rain gage n.
|
|
461 |
Technical |
yağmur kalkanı |
rain shield n.
|
|
462 |
Technical |
yağmur oluğu |
rainwater gutter n.
|
|
463 |
Technical |
yağmur oluğu kepçesi |
gutter hook n.
|
|
464 |
Technical |
yağmur göstergesi |
rain gauge n.
|
|
465 |
Technical |
yağmur ölçeği |
rain gauge n.
|
|
466 |
Technical |
yağmur fırtınası |
rain storm n.
|
|
467 |
Technical |
yağmur oluğu |
roof puller n.
|
|
468 |
Technical |
yağmur yıkaması |
rain wash n.
|
|
469 |
Technical |
yağmur içeişlemesi |
rain penetration n.
|
|
470 |
Technical |
yağmur sonrası toprağın tuttuğu su |
capillary water n.
|
|
471 |
Technical |
yıllık yağmur |
annual rainfall n.
|
|
472 |
Technical |
yerel yağmur |
convectional rain n.
|
|
473 |
Technical |
saçaktan dökülen yağmur suyu |
eavesdrop n.
|
|
474 |
Technical |
yağmur sularına karşı korunmak istenen çatının belirli bölümlerine yerleştirilebilmesi için bükülen sac levha şeritleri |
flashing n.
|
|
475 |
Technical |
yağmur iniş borusu |
spout n.
|
|
476 |
Technical |
yağmur iniş borusu sistemi |
spouting n.
|
|
477 |
Technical |
çiselemek (yağmur) |
drizzle v.
|
|
478 |
Technical |
yağmur geçirmez yapmak |
rainproof v.
|
|
479 |
Technical |
yağmur geçirmez |
rainproof adj.
|
|
480 |
Technical |
yağmur suyuyla beslenen |
rainfed adj.
|
|
Textile |
|
481 |
Textile |
yağmur-duş deneyi |
rain-shower test n.
|
|
482 |
Textile |
yağmur haslığı |
fastness to rain n.
|
|
483 |
Textile |
yağmur-duş deneyi |
bundesmann method n.
|
|
484 |
Textile |
yağmur yöntemi |
rain method n.
|
|
485 |
Textile |
yağmur geçirmez |
rain-proof adj.
|
|
Architecture |
|
486 |
Architecture |
yağmur oluğu |
eaves channel n.
|
|
487 |
Architecture |
yağmur oluğu |
eavesdrip n.
|
|
488 |
Architecture |
yağmur oluğu |
eavestrough n.
|
|
489 |
Architecture |
roma evlerinde orta avlu üzerinde bulunup yağmur sularını toplamada kullanılan çatısız açıklık |
compluvium n.
|
|
490 |
Architecture |
pervaz altındaki alanı yağmur suyundan koruyan çıkıntı |
drip mold n.
|
|
491 |
Architecture |
pervaz altındaki alanı yağmur suyundan koruyan çıkıntı |
drip mould n.
|
|
Construction |
|
492 |
Construction |
kanalizasyon ve yağmur suyu boşaltım sistemleri |
sewerage and rainwater discharge systems n.
|
|
493 |
Construction |
yağmur sundurması |
weather strip n.
|
|
494 |
Construction |
yağmur oluğu |
eavestrough n.
|
|
495 |
Construction |
yağmur oluğu |
roof gutter n.
|
|
496 |
Construction |
yağmur suyu haznesi |
rainwater hopper n.
|
|
497 |
Construction |
yağmur borusu |
rainwater down-pipe n.
|
|
498 |
Construction |
yağmur oluğu |
eaves gutter n.
|
|
499 |
Construction |
yağmur deresi |
eaves trough n.
|
|
500 |
Construction |
yağmur iniş borusu hunisi |
rainwater head n.
|
|