yaĞmur - Turco Inglés Diccionario

yaĞmur

Significados de "yaĞmur" en diccionario inglés turco : 14 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
yağmur rain n.
We pampered Europeans are desperate for rain to replenish our rivers and reservoirs.
Biz şımartılmış Avrupalılar, nehirlerimizi ve rezervuarlarımızı doldurmak için yağmura muhtacız.

More Sentences
General
yağmur rainfall n.
The leaves are fresh after a rainfall.
Yapraklar yağmurdan sonra tazedir.

More Sentences
yağmur rain n.
Even today we laid on some rain here to make you feel at home.
Bugün bile sizi evinizde hissettirmek için burada biraz yağmur yağdırdık.

More Sentences
Geography
yağmur rain n.
After so much rain, I was thrilled when the sun finally came out.
O kadar yağmurdan sonra, sonunda güneş çıktığında çok heyecanlandım.

More Sentences
General
yağmur rain fall n.
yağmur barrage n.
yağmur the wet n.
yağmur wet n.
yağmur waterworks n.
yağmur deluge n.
yağmur hail n.
yağmur reyn [obsolete] n.
yağmur pluvial adj.
Colloquial
yağmur the wet n.

Significados de "yaĞmur" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
yağmur yağmak rain v.
It would be absurd to deny that it is raining outside.
Dışarıda yağmur yağdığını inkar etmek saçma olur.

More Sentences
General
yağmur suyu rainwater n.
They carry rainwater and ice water from the Alps and the Carpathians to the North Sea and the Baltic.
Alpler ve Karpatlar'dan Kuzey Denizi ve Baltık'a yağmur suyu ve buzlu su taşırlar.

More Sentences
yağmur ormanı rain forest n.
A group started a campaign to preserve rain forests.
Bir grup yağmur ormanlarını korumak için bir kampanya başlattı.

More Sentences
çiseleyen yağmur drizzle n.
A quarrel between husband and wife is like a spring day's drizzle.
Karı koca arasındaki bir kavga, bir bahar gününün çiseleyen yağmuruna benzer.

More Sentences
yağmur bulutu rain cloud n.
Those are rain clouds.
Bunlar yağmur bulutları.

More Sentences
yağmur fırtınası rainstorm n.
I got caught in a rainstorm.
Yağmur fırtınasına yakalandım.

More Sentences
şiddetli yağmur heavy rain n.
The track meet was called off on account of the heavy rain.
Spor karşılaşması, şiddetli yağmur nedeniyle iptal edildi.

More Sentences
yağış (yağmur vb) precipitation n.
There is a high chance of precipitation.
Yağış ihtimali çok yüksek.

More Sentences
yağmur mevsimi rainy season n.
In particular, medicines that do not wash through the surface of the leaves can be applied before the rainy season.
Özellikle yaprakların yüzeyinden yıkanmayan ilaçlar yağmur mevsiminden önce uygulanabilir.

More Sentences
yağmur ormanı rainforest n.
Save the rainforest!
Yağmur ormanlarını kurtarın!

More Sentences
yağmur suyu rain water n.
In Brussels, I am very glad to say, the regularity of rain water is not in doubt.
Brüksel'de, yağmur suyunun düzenliliğinden şüphe duyulmadığını söylemekten memnuniyet duyuyorum.

More Sentences
şiddetli yağmur torrential rain n.
Dozens of people have died in flash floods triggered by torrential rain.
Onlarca insan şiddetli yağmurun yol açtığı ani su baskınlarında öldü.

More Sentences
yağmur çizmesi rain boot n.
I like to put on my rain boots and stomp in the puddles in the street.
Yağmur çizmelerimi giymeyi ve sokaktaki su birikintilerinde tepinmeyiı severim.

More Sentences
yağmur suyu rain-water n.
The rain-water runs off through this pipe.
Yağmur suyu bu borudan akıp gidiyor.

More Sentences
yağmur ormanları rainforests n.
The tropical rainforests, located in a narrow region near the equator, are disappearing so fast that by the year 2000 eighty percent of them may be gone.
Ekvatora yakın dar bir bölgede bulunan, tropik yağmur ormanları o kadar hızlı yok oluyorlar ki 2000 yılına kadar onların % 80 yok olabilir.

More Sentences
yağmur riski/olasılığı risk of rain n.
Today there is no risk of rain.
Bugün yağmur riski yok.

More Sentences
yağmur aşığı pluviophile n.
Mary is a pluviophile.
Mary bir yağmur aşığıdır.

More Sentences
yağmur yağmak shower v.
Judging from the look of the sky, we might have a shower before nightfall.
Gökyüzüne bakılırsa, akşam olmadan bir sağanak yağmur yağabilir.

More Sentences
dinmek (yağmur) let up v.
The snow isn't letting up.
Kar dinmiyor.

More Sentences
sağanak yağmur yağmak pour down v.
My clothes got wet because it was pouring down rain.
Sağanak yağmur yağdığı için giysilerin ıslandı.

More Sentences
çok yağmur yağmak rain a lot v.
It rains a lot in June in Japan.
Japonya'da haziran ayında çok yağmur yağar.

More Sentences
(yağmur) yağmamak fail v.
If the rains fail, our crops will be destroyed.
Yağmurlar yağmazsa, mahsullerimiz yok olacak.

More Sentences
kuvvetli (yağmur/rüzgar/fırtına) heavy adj.
The heavy rain prevented me from going out.
Kuvvetli yağış dışarı çıkmama engel oldu.

More Sentences
yağmur geçirmez rainproof adj.
This coat is rainproof.
Bu palto yağmur geçirmez.

More Sentences
Phrasals
(yağmur vs.) yağmak come down v.
The rain came down in torrents.
Yağmur sağanak halinde yağdı.

More Sentences
Speaking
dışarıda yağmur yağıyor it's raining out expr.
It's raining outside right now.
Şu anda dışarıda yağmur yağıyor.

More Sentences
eğer yağmur yağarsa if it rains expr.
I'll stay if it rains.
Eğer yağmur yağarsa kalacağım.

More Sentences
Technical
yağmur suyu rain water n.
In Brussels, I am very glad to say, the regularity of rain water is not in doubt.
Brüksel'de, memnuniyetle ifade etmeliyim ki, yağmur suyunun düzenliliğinden şüphe duyulmamaktadır.

More Sentences
yağmur damlası raindrop n.
A raindrop fell.
Bir yağmur damlası düştü.

More Sentences
General
yağmur suyu iniş borusu downspout n.
serpinti (yağmur için) sprinkle n.
şiddetli yağmur downpour n.
yağmur yüzünden iptal edilen maç rain check n.
kısa süren yağmur shower n.
hafif yağmur shower n.
yağmur (kurşun, ok vb) flight n.
şiddetli yağmur deluge n.
yağan yağmur veya kar miktarı precipitation n.
kısa süreli yağmur shower n.
yağmur duası rain prayer n.
şiddetli yağmur driving rain n.
şiddetli ve ani yağmur waterspout n.
yağmur kuşu killdeer n.
yağmur kuşu kildeer n.
yerel yağmur convectional rain n.
ince yağmur drizzle n.
yağmur sularına karşı konulan saç örtü flashing n.
yağmur yağdırmaya çalışan kimse rainmaker n.
toprağı derinlemesine ıslatan yağmur soaking rain n.
yağmur borusu downspout n.
altın yağmur kuşu golden plover n.
tropikal ülkelerde yağmur mevsimi the rains n.
tropik bölgelerde zaman zaman bulutsuz gökyüzünden düşen ince yağmur serein n.
yağmur kuşu wader n.
yağmur oluğu downspout n.
yağmur suyunun oluşturduğu kanal ditch n.
yağmur perdesi rain shadow n.
yağmur veya kar fırtınası flurry n.
yağmur efekti drencher n.
boşanma (yağmur) downfall n.
bitki yapraklarında birikip zemine damlayan yağmur suyu throughfall n.
şiddetli yağmur heavy rainfall n.
yağmur yağar yağmaz donduran fırtına ice storm n.
sağanak yağmur yağması pour of n.
yağmur kuşları charadriformes n.
yere ulaşmadan buharlaşan yağmur veya kar virga n.
ahmak ıslatan (yağmur) drizzle n.
yağmur dansı rain dance n.
karla karışık yağmur sleet n.
tropik yağmur ormanları tropical rain forest n.
yağmur suyunu akıtan çıkıntı drip n.
yağmur bölgesi rain area n.
kısa yağmur veya kar yağışı showers n.
yağmur bulutu nimbus n.
yağmur bulutları rain clouds n.
yağmur suyu şebekesi storm water system n.
yağmur ana mecrası storm drain n.
yağmur miktarını artırma rainmaking n.
yapay olarak yağmur yağdırma rainmaking n.
yağmur suları rain water n.
yağmur ormanları rain forests n.
şiddetli yağmur pouring rain n.
şiddetli yağmur lashing rain n.
karla karışık yağmur rain mixed with snow n.
yapay olarak yağmur yağdırma rain-making n.
yağmur miktarını artırma rain-making n.
ani bastıran yağmur cloudburst n.
yağmur kornişi label n.
yağmur suyu fıçısı water butt n.
bir evin saçaklarından yere dökülen yağmur suları eaves-drip n.
yağmur tanesi raindrop n.
yağmur fırtınaları rain storms n.
gümüş yağmur silver rain n.
yağmur riski/olasılığı risk of showers n.
yağmur yokluğu lack of rain n.
yağmur eksikliği lack of rain n.
yağmur taşıyan bulutlar rain-bearing clouds n.
yağmur yüklü bulutlar rain-bearing clouds n.
yağmur taşıyan bulutlar rain-laden clouds n.
yağmur yüklü bulutlar rain-laden clouds n.
cama vuran yağmur sesi pitter-patter n.
yağmur kokusu smell of rain n.
yağmur kokusu scent of rain n.
(çatıdaki) yağmur oluğu rone (scottish) n.
yağmur suyu oluğu rone (scottish) n.
yağmur varili rain barrel n.
güneş varken yağan yağmur sunshower n.
güneş varken yağan yağmur sun shower n.
bulutsuz havada yağmur yağması fox rain n.
hafif yağmur mizzle n.
toz şeklinde ince yağmur mizzle n.
yağmur sezonu rain n.
yağmur suyu rain n.
çok yağmur alma raininess n.
sağanak yağmur rain n.
yağmur mevsimi rain n.
yağmur çokluğu raininess n.
çok şiddetli sağanak yağmur cataract n.
yağmur sesi rain patter n.
yağmur sesi patter of rain n.
yağmur bulutu nimb [rare] n.
rüzgar yardımı ile çiseleyen yağmur veya kar flurry of n.
evin saçaklarından yağmur sularının dökülmesi eavesdrip n.
hafif yağmur blash [uk] n.
yağmur (mermi, füze) volley n.
yağmur suyu oluğu leader n.
saman yığınına yağmur suyu girmemesi için yüzeye yakın samanları çapraz yerleştirme haystack dressing n.
hafif yağmur misle n.
toz şeklinde ince yağmur misle n.
ayakkabı tabanının hemen üzerine yağmur veya çamurdan koruma amaçlı eklenen parça mudguard n.
ince yağmur mug [dialect] [uk] n.
havai fişek patlatıldıktan sonra yağmur, yıldız gibi görüntüler oluşturan malzeme garniture n.
yağmur yağışı onfall n.
çiy, yağmur ve güneşe maruz bırakarak keten ve kenevirin yapışkan maddesini ayrıştırma dewretting n.
şiddetli yağmur douse n.
şiddetli yağmur dowse n.
yağmur ve rüzgarın birden şiddetlenmesi drow n.
yağmur havuzu dub n.
(hinduizm'de) yağmur tanrısı parjanya n.
(yağmur) şiddetli yağış plunge n.
çok yağmur alma pluviosity n.
aniden bastıran yağmur scat [dialect] [uk] n.
hafif yağmur scouther [dialect] [scotland] n.
yağmur gibi düşen şey shower n.
yağmur seline benzeyen şey freshet n.
aniden çiseleyen ince yağmur skew [dialect] [uk] n.
yağmur çiselemesi skiff n.
yağmur çiselemesi skift n.
çiseleyen yağmur skiffle [obsolete] n.
çiseleyen yağmur smir n.
hafif hafif atıştıran yağmur smir n.
çiseleyen yağmur smither n.
hafif hafif atıştıran yağmur smither n.
çiseleyen yağmur smur [scotland] n.
hafif hafif atıştıran yağmur smur [scotland] n.
çiseleyen yağmur smirr [scotland] n.
hafif hafif atıştıran yağmur smirr [scotland] n.
yağmur dansı rain dance n.
sağanak yağmur spout n.
(yağmur) atıştırma sprinkling n.
(yağmur) çiseleme sprinkling n.
(yağmur) hafif hafif yağma sprinkling n.
yağmur şapkası squam n.
yağmur (mesaj, mektup, telefon) blizzard n.
kesilmek (yağmur) let up v.
güneş yağmur vb nedenlerle solmak/aşınmak weather v.
yere düşmek (yağmur/kar şeklinde) precipitate v.
serpmek (yağmur) sprinkle v.
bardaktan boşanırcasına yağmak (yağmur) pelt down v.
yağmur boşanmak rain cats and dogs v.
kuvvetle vurmak (yağmur) slash against v.
yağmur nedeniyle solmak weather v.
dinmeye başlamak (fırtına/rüzgar/yağmur) subside v.
yağmur yemek get wet in the rain v.
bardaktan boşanırcasına yağmur yağmak rain cats and dogs v.
kuvvetle vurmak (yağmur) slash across v.
yağmur gibi boşanmak rain v.
yağmur gibi yağdırmak rain v.
güneş yağmur vb soldurmak/aşındırmak weather v.
yağmur aşındırmak weather v.
dinmek (fırtına/rüzgar/yağmur) subside v.
bastırmak (yağmur vb) overtake v.
yağmur yağarken küpünü doldurmak make hay while the sun shines v.
(yağmur) yağmak rain v.
(yağmur) izleri silmek wash away the trail v.
(yağmur) şiddetli yağmak pour with rain v.
şiddetli yağmur yağmak pour with rain v.
yağmur şiddetli yağmak rain come down hard v.
sağanak yağmur yağmak rain v.
yağmur yağmak rain down v.
yağmur gibi yağmak rain down v.
(gökyüzü) yağmur yağdırmak let loose v.
ince ince yağmak (yağmur) misle v.
atıştırmak (yağmur) misle v.
serpiştirmek (yağmur) misle v.
(yağmur) bardaktan boşanırcasına yağmak ding (on) [scotland] v.
(keten veya kenevir) yağmur, çiy, güneş gibi etkenlere maruz kalarak çürümek dewret v.
sağanak yağmur yağmak downpour v.
(yağmur) hafifçe yağmak pitter-patter v.
(yağmur) hafif hafif atıştırmak smir v.
(yağmur) çiselemek smir v.
(yağmur) hafif hafif atıştırmak smur [scotland] v.
(yağmur) çiselemek smur [scotland] v.
hafif (rüzgar/yağmur) gentle adj.
hafif (rüzgar/yağmur) soft adj.
ara sıra yağmur yağan showery adj.
yağmur yağacak gibi watery adj.
çok şiddetli yağan (yağmur) torrential adj.
geçirmez (yağmur/hava) impenetrable to adj.
karla karışık yağmur sleety adj.
yağmur geçmez rainproof adj.
yağmur kaynaklı rain-induced adj.
yağmur benekli rain-speckled adj.
yağmur geçmez raintight adj.
yağmur geçmez rain-tight adj.
yağmur geçirmez raintight adj.
yağmur geçirmez rain-tight adj.
serpiştiren (yağmur) misly adj.
yağmur sonrası hafif nemli kalan (parkur) good adj.
şiddetli yağmur ile ilişkili pluvious adj.
yağmur ile ilgili showery adj.
yağmur gibi showery adj.
yağmur yaratan showery adj.
yağmur ile gelen showery adj.
yağmur gibi düşen showery adj.
(yağmur) sağanak olmayan light adj.
yağmur öncesi before the rain adv.
aniden bastırarak (yağmur, rüzgar vb) gustily adv.
(yağmur, yağış) çok şiddetli in sheets adv.
yağmur anlamında bir ön ek hyeto- pref.
yağmur anlamını veren bir ön ek pluvio- pref.
yağmur anlamını veren bir ön ek pluvia- pref.
yağmur anlamını veren bir ön ek pluvi- pref.
Phrasals
(yağmur, kar, şimşek) olasılığı risk of (some inclement weather) n.
yağmur nedeniyle ertelemek veya iptal etmek (maç, oyun, açık hava etkinliği vb. gibi) rain out v.
yağmur nedeniyle ertelemek veya iptal etmek (maç, oyun, açık hava etkinliği vb. gibi) rain off v.
(yağmur) durmak hold up v.
yağmur yağmamaya devam etmek hold up v.
yağmur/kar üzerine yağmak/boşalmak beat down on (someone or something) v.
(fide) yağmur/çok sulama sonrası ölmek damp off v.
(yağmur/sis) bastırmak set in v.
(yağmur vb) üzerilerine (şakır şakır) yağmak pelt down (on someone or something) v.
(yağmur/kar) üzerine/üzerilerine yağmak beat down on v.
(yağmur suyu vb) üzerine dökülmek pour all over someone or something v.
(yağmur) üzerine boşalmak/yağmak lash down on v.
(yağmur) üzerine boşalmak/yağmak beat down on v.
(birinin veya bir şeyin) üzerine yağmur inmek drizzle down v.
üzerine yağmur indirmek drizzle down v.
birinin veya bir şeyin üstüne indirmek (yağmur veya akışkan madde) pour down v.
birinin üstüne indirmek (yağmur) pour down v.
üstüne sağanak şeklinde yağmak (yağmur) pour down v.
yağmur yağdığı için çıkamamak rain in v.
yağmur yağdığı için içeri taşımak rain in v.
(yağmur/kar) başlamak come on to (something) v.
(birinin/bir şeyin) üzerine şiddetli yağmur yağmak lash down on (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üzerine yağmur indirmek lash down on (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üzerine yağmur boşalmak/yağmak lash down on (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üzerine bardaktan boşanırcasına yağmur yağmak lash down on (someone or something) v.
(yağmur) bardaktan boşanırcasına yağmak sheet down v.
Phrases
hava güneşliyken yağmur yağması the devil is beating his wife expr.
yağmur öncesi before rain expr.
Proverb
yağmur yağarken küpünü doldur make hay while the sun shines
Colloquial
güneş varken yağan yağmur monkey's wedding n.
kısa süren yağmur fırtınası gully washer n.
sağanak yağmur gully washer n.
sağanak yağmur pelting rain n.
yağmur ve dalga tanrısı hughie [australia/new zealand] n.
yağmur şapkası souwester n.
sağanak yağmur yağmak chuck it down v.
şiddetli yağmur yağmak chuck it down v.
yağmur dinmek rain stop v.
yağmur nedeniyle ertelenmek be rained off v.
yağmur nedeniyle iptal edilmek be rained off v.
yağmur nedeniyle geciktirilmek be rained off v.
yağmur nedeniyle ertelenmek be rained out v.
yağmur nedeniyle iptal edilmek be rained out v.
yağmur nedeniyle geciktirilmek be rained out v.
geçen ay neredeyse her gün yağmur yağdı last month it rained almost every day expr.
yağmur yağmak üzere coming up a cloud expr.
yağmur yağacak coming up a cloud expr.
(yağmur vb yüzünden) sırılsıklam oldum I am soaked to the bone expr.
(yağmur vb yüzünden) sırılsıklam oldum I am soaked to the skin expr.
yağmur nedeniyle ertelendi/gecikti/iptal edildi rain stopped play [uk/ireland] expr.
yağmur/yağış nedeniyle sekteye uğradı rain stopped play [uk/ireland] expr.
sağanak yağmur yağıyor it's chucking it down [uk] expr.
yağmur indirdi it's chucking it down [uk] expr.
şiddetli yağmur yağıyor it's chucking it down [uk] expr.
bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor it's chucking it down [uk] expr.
Idioms
(yağmur nedeniyle) etkinliğin iptal edilmesi rain-off n.
(yağmur nedeniyle) etkinliğin iptal edilmesi rainout n.
yağmur nedeniyle iptal edilen etkinlik rain-off n.
yağmur nedeniyle iptal edilen etkinlik rainout n.
yağmur nedeniyle iptal edilmiş etkinlik rain-off n.
yağmur nedeniyle iptal edilmiş etkinlik rainout n.
sağanak yağmur a (real) frog-choker n.
sağanak yağmur a (real) frog-strangler n.
sağanak yağmur a (real) toad-choker n.
sağanak yağmur a (real) toad-strangler n.
bardaktan boşalırcasına yağmur a (real) frog-choker n.
bardaktan boşalırcasına yağmur a (real) frog-strangler n.
bardaktan boşalırcasına yağmur a (real) toad-choker n.
bardaktan boşalırcasına yağmur a (real) toad-strangler n.
yağmur/fırtına öncesindeki güneşli ve açık hava weather breeder n.
aşırı derecede yağan yağmur a (real) frog-choker n.
sular seller gibi yağan yağmur a (real) frog-choker n.
gök delinmiş gibi yağan yağmur a (real) frog-choker n.
bardaktan boşanırcasına yağan yağmur a (real) frog-choker n.
aşırı derecede yağan yağmur a (real) toad-choker n.
sular seller gibi yağan yağmur a (real) toad-choker n.
gök delinmiş gibi yağan yağmur a (real) toad-choker n.
bardaktan boşanırcasına yağan yağmur a (real) toad-choker n.
ahmak ıslatan yağmur lovely weather for ducks n.
ahmak ıslatan yağmur fine weather for ducks n.
bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu it was raining cats and dogs n.
fırtına/yağmur bulutları storm clouds n.
yağmur boşanma tipping (it) down [uk] n.
(hava) yağmur toplamak breed up a storm v.
şiddetli yağmur yağmak pour with rain v.
(yağış/yağmur) bir şeyi mahvetmek rain something out v.
yağmur yağarken küpünü doldurmak make hay while the sun shines v.
(yağmur vb) birini sırılsıklam ıslatmak soak someone to the skin v.
çok şiddetli yağmur yağmak rain like a cow pissing on a flat rock v.
yoğun bir şekilde yağmur yağmak rain like a cow pissing on a flat rock v.
aşırı yağmur yağmak rain like a cow pissing on a flat rock v.
sağanak yağmur yağmak be chucking (it) down [uk] v.
yağmur indirmek be chucking (it) down [uk] v.
şiddetli yağmur yağmak be chucking (it) down [uk] v.
bardaktan boşanırcasına yağmur yağmak be chucking (it) down [uk] v.
yağmur indirmek be tipping (it) down [uk] v.
yağmur boşanmak be tipping (it) down [uk] v.
yağmur yağarken küpünü doldurmak make hay while the sun is shining v.
şiddetli yağmur yağmak pour rain v.
yağmur indirmek pour rain v.
bardaktan boşanırcasına yağmur yağmak pour rain v.
(bardaktan boşanırcasına) yağmur yağmak the heavens open [uk] v.
yağmur indirmek the heavens open [uk] v.
(dalgalar, aşırı yağmur) tekneden denize düşürmek wash overboard v.
(bardaktan boşanırcasına) yağmur yağmaya başladı the heavens open (up) expr.
adeta gök delindi (yağmur) heavens opened expr.
adeta gök delindi (yağmur) the heavens opened expr.
yağmur çamur demeden come rain or come shine expr.
yağmur yağarken küpünü doldur make hay while the sun shines expr.
(bardaktan boşanırcasına) yağmur yağmaya başladı heavens opened expr.
(bardaktan boşanırcasına) yağmur yağmaya başladı the heavens opened expr.
yağmur çamur demeden come rain or shine expr.
güneşli havada yağmur yağıyor the devil is beating his wife expr.
güneş varken yağmur yağıyor the devil is beating his wife expr.
hava güneşliyken yağmur yağıyor the devil is beating his wife expr.
güneşli havada yağmur yağıyor the devil is meeting his wife expr.
güneş varken yağmur yağıyor the devil is meeting his wife expr.
hava güneşliyken yağmur yağıyor the devil is meeting his wife expr.
yağmur çamur demeden come rain, come shine expr.
bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor it's raining cats and dogs expr.
bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor it's raining cats and dogs expr.
çok yağmur yağıyor it's raining cats and dogs expr.
yağmur indirdi it's tipping down expr.
yağmur boşandı it's tipping down expr.
bardaktan boşanırcasına (yağmur) yağıyor it's tipping (it) down [uk] expr.
yağmur indirdi it's tipping (it) down [uk] expr.
şakır şakır (yağmur) yağıyor it's tipping (it) down [uk] expr.
yağmur boşandı it's tipping (it) down [uk] expr.
bu hafta sonu kesin yağmur yağar! trust it to rain at the weekend! expr.
Speaking
bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor it's raining pitchforks expr.
bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başladı it started to rain a lot expr.
bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor it is pouring rain expr.
bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı it started to rain a lot expr.
bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başladı the heavens opened expr.
bu yağmur nereden çıktı? where did this rain come from? expr.
bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor it is raining cats and dogs expr.
bütün gün yağmur yağdı it rained all day expr.
bütün gün yağmur yağdı it rained all day long expr.
bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor it's raining pitchforks and hammer handles expr.
bütün gün yağmur yağdı it has rained all day expr.
bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor it is pouring rain expr.
bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor it's raining pitchforks expr.
bir dakika içinde yağmur başlayacak it's gonna start raining in one minute expr.
bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor it is raining cats and dogs expr.
bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor it's raining pitchforks and hammer handles expr.
bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başladı heavens opened expr.
çok yağmur yağıyor it is raining cats and dogs expr.
dün dışarı çıkamadık çünkü yağmur yağdı yesterday we couldn't go out because it rained expr.
dün yağmur yağmadı it didn't rain yesterday expr.
eninde sonunda yağmur yağacak it's gonna rain sooner or later expr.
gün boyunca yağmur yağdı it rained all day expr.
gün boyunca yağmur yağdı it rained all day long expr.
gün boyunca yağmur yağdı it has rained all day expr.
tüm gün yağmur yağdı it has rained all day expr.
tüm gün yağmur yağdı it rained all day long expr.
tüm gün yağmur yağdı it rained all day expr.
yağmur yağacak gibi it looks like rain expr.
yağmur yağacak gibi it looks like it's going to rain expr.
yaşadığın yerde çok yağmur yağar mı? does it rain a lot where you live? expr.
yaşadığın yerde çok yağmur yağıyor mu? does it rain a lot where you live? expr.
yağmur yağacağa benziyor it looks like rain expr.
yine yağmur yağacak it will rain again expr.
yağmur diner dinmez as soon as it stops raining expr.
yağmur yağacak it is going to rain expr.
Trade/Economic
yağmur pantolonu rain pants n.
yağmur pantolonu rain trousers n.
Industry
yağmur ölçer kullanan kimse precipitator n.
Insurance
yağmur suyu hasarı rainwater damage n.
yağmur sigortası pluvius insurance n.
Technical
yağmur oluğu rainspout n.
yağmur iniş borusu rainwater pipe n.
yağmur borusu rainspout n.
alt yağmur oluğu bottom gutter n.
benzeştirilmiş yağmur etkisi simulated rain effect n.
dıştan yağmur iniş borusu external downspout n.
içten yağmur iniş borusu internal downspout n.
kanalizasyon ve yağmur şebekesi sewage and drainage network n.
kaydetmeyen yağmur ölçeği nonrecording rain gage n.
maksimum efektif yağmur maximum effective rainfall n.
net yağmur miktarı net supply rainfall n.
siklonik yağmur cyclonic rain n.
senelik yağmur annual rainfall n.
şiddetli yağmur torrent n.
suni yağmur artificial rain n.
udometre yardımıyla düşen yağmur miktarının ölçülmesi udometry n.
üst yağmur oluğu top gutter n.
yağmur suyu şebekesi storm water system n.
yağmur korunağı rain shelter n.
yağmur suyu haznesi cesspit n.
yağmur boranı rain storm n.
yağmur buzu glitter n.
yağmur suyu toplama sistemi rainwater harvesting system n.
yağmur damlası desenli cam water drop glass n.
yağmur suyu fıçısı water-butt n.
yağmur suyu borusu rainwater pipe n.
yağmur suyu ızgarası manhole cover n.
yağmur geçirmez giysi rainwear n.
yağmur suyu storm water n.
yağmur borusu rainwater fall pipe n.
yağmur borusu downspout n.
yağmur ve kar eşeli rain and snow gauge n.
yağmur kaydedici rainfall recorder n.
yağmur zayıflatması rain attenuation n.
yağmur damlası erozyonu raindrop erosion n.
yağmur suyu çıkışı rainwater outlet n.
yağmur ölçme aleti udometer n.
yağmur ölçme aleti rain gauge n.
yağmur suyu boru sistemleri rainwater piping systems n.
yağmur oluğu water guttering n.
yağmur damlası desenli cam sparkle glass n.
yağmur ölçer pluviometer n.
yağmur suyu haznesi cess box n.
yağmur haslığı fastness rain n.
yağmur sensörü rain sensor n.
yağmur iniş borusu downpipe n.
yağmur sığınağı rain shelter n.
yağmur damlası dewdrop n.
yağmur ölçme aleti pluviometer n.
yağmur oluğu downspout n.
yağmur suyu ızgarası rainwater grate n.
yağmur ve kar ölçeri rain and snow gauge n.
yağmur suyu drenajı storm drainage n.
yağmur seli drenajı storm drainage n.
yağmur iniş borusu downspout n.
yağmur damlası aşınması raindrop erosion n.
yağmur oluğu gutter n.
yağmur ölçme aleti rain gage n.
yağmur kalkanı rain shield n.
yağmur oluğu rainwater gutter n.
yağmur oluğu kepçesi gutter hook n.
yağmur göstergesi rain gauge n.
yağmur ölçeği rain gauge n.
yağmur fırtınası rain storm n.
yağmur oluğu roof puller n.
yağmur yıkaması rain wash n.
yağmur içeişlemesi rain penetration n.
yağmur sonrası toprağın tuttuğu su capillary water n.
yıllık yağmur annual rainfall n.
yerel yağmur convectional rain n.
saçaktan dökülen yağmur suyu eavesdrop n.
yağmur sularına karşı korunmak istenen çatının belirli bölümlerine yerleştirilebilmesi için bükülen sac levha şeritleri flashing n.
yağmur iniş borusu spout n.
yağmur iniş borusu sistemi spouting n.
çiselemek (yağmur) drizzle v.
yağmur geçirmez yapmak rainproof v.
yağmur geçirmez rainproof adj.
yağmur suyuyla beslenen rainfed adj.
Textile
yağmur-duş deneyi rain-shower test n.
yağmur haslığı fastness to rain n.
yağmur-duş deneyi bundesmann method n.
yağmur yöntemi rain method n.
yağmur geçirmez rain-proof adj.
Architecture
yağmur oluğu eaves channel n.
yağmur oluğu eavesdrip n.
yağmur oluğu eavestrough n.
roma evlerinde orta avlu üzerinde bulunup yağmur sularını toplamada kullanılan çatısız açıklık compluvium n.
pervaz altındaki alanı yağmur suyundan koruyan çıkıntı drip mold n.
pervaz altındaki alanı yağmur suyundan koruyan çıkıntı drip mould n.
Construction
kanalizasyon ve yağmur suyu boşaltım sistemleri sewerage and rainwater discharge systems n.
yağmur sundurması weather strip n.
yağmur oluğu eavestrough n.
yağmur oluğu roof gutter n.
yağmur suyu haznesi rainwater hopper n.
yağmur borusu rainwater down-pipe n.
yağmur oluğu eaves gutter n.
yağmur deresi eaves trough n.
yağmur iniş borusu hunisi rainwater head n.