ölüme - Türkçe İngilizce Sözlük

ölüme

"ölüme" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
General
ölüme to death zf.
Most recently, it has starved many of its people to death due to its disastrous isolationist economic policies.
Son dönemde izlediği feci izolasyonist ekonomi politikaları nedeniyle birçok insanını açlıktan ölüme terk etmiştir.

More Sentences

"ölüme" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 125 sonuç

Türkçe İngilizce
General
ölüme yakın deneyim near-death experience i.
After his near-death experience, Tom was a much more loving and less judgemental person.
Ölüme yakın deneyiminden sonra, Tom çok daha sevgi dolu ve daha az yargılayıcı bir insan oldu.

More Sentences
ölüme sebebiyet vermek cause death f.
It doesn't generally cause deaths directly.
Genelde direkt olarak ölüme sebebiyet vermez.

More Sentences
ölüme neden olmak cause death f.
It doesn't generally cause deaths directly.
Genellikle doğrudan ölümlere neden olmamaktadır.

More Sentences
ölüme mahkum doomed s.
You're all doomed.
Hepiniz ölüme mahkumsunuz.

More Sentences
Law
ölüme mahkum etme sentence to death i.
Sami was later sentenced to death.
Sami daha sonra ölüme mahkum edildi.

More Sentences
ölüme mahkum edilmiş condemned s.
Thousands of innocent people have been condemned to death and executed.
Binlerce masum insan ölüme mahkum edilmiş ve idam edilmiştir.

More Sentences
General
ölüme refakat hizmetleri accompaniment service for people who are on deathbed i.
ölüme dair thanatopsis i.
organizmanın doğumdan ölüme kadar geçirdiği evrelerin bütünü life cycle i.
savaşta ölüme giden ve önemsiz sayılan askerler cannon fodder i.
ölüme meydan okuyan gösteri death defying stunt i.
ölüme yakın deneyim near-death experience (nde) i.
dikkatsizlik sonucu yaralanmaya veya ölüme yol açabilecek şey mantrap i.
dikkatsizlik sonucu yaralanmaya veya ölüme yol açabilecek şey man-trap i.
ölüme yakın hasta near-death patient i.
ölüme terk edilenler the doomed i.
ölüme sebebiyet veren kaza fatal accident i.
ölüme meydan okumak challenge to death f.
ölüme mahkum edilmek be sentenced to death f.
ölüme terk etmek leave dead f.
ölüme terk etmek leave someone dead f.
ölüme terk edilmek die a death f.
ölüme terk edilmek die the death f.
ölüme sebebiyet vermek carry off f.
ölüme neden olmak carry off f.
ölüme sebep olmak lead to death f.
ölüme neden olmak lead to death f.
ölüme sebep olmak cause death f.
ölüme yenilmek be defeated by death f.
ölüme yenik düşmek be defeated by death f.
birini ölüme terk etmek leave someone for dead f.
ölüme veya yıkıma sebep olmak spill [obsolete] f.
(ölüme) neden olmak claim f.
ölüme ait macabre s.
ölüme ait mortuary s.
ölüme meydan okuyan death defying s.
ölüme dair necrologic s.
ölüme dair necrological s.
ölüme mahkum olmayan undoomed s.
ölüme sebep olan killer s.
ölüme ait macaberesque s.
ölüme neden olan mortal s.
ölüme neden olan mortiferous s.
ruhani ölüme neden olan mortiferous s.
ölüme teşvik eden destructive s.
ölüme giden graveward s.
ölüme ait dying s.
ölüme mahkum fatal [obsolete] s.
ölüme mahkum fated s.
ölüme mahkum dead s.
ölüme benzeyen dead s.
ölüme tabi deadly [obsolete] s.
ölüme özgü deadly s.
ölüme doğru deathward zf.
doğumdan ölüme kadar from birth till death zf.
Phrases
ölüme meydan okumak die hard f.
ölüme direnmek die hard f.
doğumdan ölüme kadar from the womb to the tomb expr.
Colloquial
hüküm giymiş kişileri asarak ölüme mahkum etme veya olağandışı derecede sert cezalara çarptırmakla ün salmış hakim hanging judge i.
ölüme yakın olmak be as good as gone f.
ölüme yaklaşıyor fixing to die expr.
Idioms
kişiyi ölüme yaklaştıran şey nail in one's coffin i.
ölüme yaklaşma the way of all flesh i.
ölüme yaklaşma the way of all the earth i.
ölüme neden olan şey king of terrors i.
ölüme neden olabilecek şey widow maker i.
ölüme mahkumiyet kararı cramp words [obsolete] i.
birisini ölüme yollamak send one to one's death f.
ölüme terkedilmek be left for dead f.
ölüme yaklaşmış olmak have one foot in the grave f.
ölüme yakın olmak have one foot in the grave f.
ölüme meydan okumak tempt fate f.
hızlıca ölüme yaklaşmak fade fast f.
hızlıca ölüme doğru gitmek fade fast f.
ölüme yaklaşıyor olmak be knocking on heaven's door f.
ölüme terk edilmek die a death [uk] f.
ölüme terk edilmek die the death [uk] f.
(birini) ölüme terk etmek give (someone) up for dead f.
ölüme yollamak/göndermek send to death f.
ölüme yakın knocking on heaven's door s.
doğumdan ölüme kadar cradle-to-grave s.
ölüme ramak kalmış within an inch of life expr.
Trade/Economic
ölüme bağlı hayat sigortası ordinary life insurance i.
ölüme bağlı tasarrufta bulunma ehliyeti disposing capacity i.
ölüme bağlı bağış gift causal mortis i.
taşınmaz mal üzerinde ölüme bağlı işlem devise i.
Law
dikkatsizlik nedeniyle ölüme sebebiyet verme negligent homicide i.
ihmal sonucu ölüme sebebiyet verme wrongful death claim i.
ölüme bağlı hibe a deathbed gift i.
ölüme bağlı bağış a deathbed gift i.
ölüme bağlı hukuki işlem testamentary legal transactions i.
ölüme bağlı tasarruf testamentary disposition i.
ölüme bağlı tasarrufların tenkisi abatement of legacies i.
ölüme mahkum etme giving death penalty i.
ölüme bağlı hibe a gift causa mortis i.
ölüme bağlı bağış a gift causa mortis i.
ölüme bağlı hibe gift causa mortis i.
ölüme mahkumiyet kararı death sentence i.
ölüme bağlı tasarruf disposition mortis causa i.
ölüme neden olan kaza aventure i.
ölüme neden olan talihsizlik aventure i.
ciddi şekilde yaralanma veya ölüme sebep olan fakat ihmal, haksız amaç veya yasadışı fiil içermeyen kaza misadventure i.
bilinçli taksirle trafik kazası sonucu ölüme sebebiyet vermek cause death by dangerous driving f.
Politics
ölüme sebebiyet veren yaralanma fatal injury i.
Insurance
süre ve veya ölüme bağlı hayat sigortası endowment assurance i.
süre ve veya ölüme bağlı hayat sigortası endowment insurance i.
Medical
ölüme yol açan bağımlılık addiction leading to death i.
ölüme neden olan yaralanma fatal injury i.
ölüme neden olan bağımlılık addiction leading to death i.
ölüme sebebiyet veren ajan death causing agent i.
ölüme yol açmak lead to death f.
solunum yetersizliğinden ölüme doğru ilerlemek progress to death from respiratory failure f.
ölüme benzeyen thanatoid s.
hayat ve ölüme ait thanatobiologic s.
Veterinary
domuz yavrularında, taylarda, buzağılarda ve kuzularda akut ishale ve ölüme sebep olan bir hastalık necrotic enteritis i.
Zoology
karınca veya termitlerde açlıktan ölüme mahkûm edilen ilk ya da daha sonraki kuluçkardaki cüce işciler nanitic workers i.
karınca veya termitlerde açlıktan ölüme mahkûm edilen ilk ya da daha sonraki kuluçkardaki cüce işciler nanitic i.
Social Sciences
yaşama ve ölüme izin verme gücü ile egemen güç thanatopolitics i.
Literature
zamanın ölüme varan yolculuğunun simgesi sandman i.
Religious
günaha, hastalığa ve ölüme inanç devil i.
Military
ölüme yol açan suicide s.
Mythology
kral olan dayısı creon'a itaatsizlikten ölüme mahkum edilen mitolojik karakter antigone i.
Archaic
ölüme yaklaşırkenki bilinç kaybı mortification i.
birçok ölüme sahne olan mortal s.
ölüme neden olan mortific s.