affording - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

affording



"affording" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 26 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
afford f. parası yetmek
afford f. satın almaya gücü yetmek
General
afford f. parası olmak (bir şey için)
afford f. maddi olarak gücü yetmek
afford f. parası yetmek
afford f. bulabilmek
afford f. gücü yetmek
afford f. mali gücü yetmek
afford f. zamanı olmak
afford f. çıkışmak
afford f. durumu el vermek
afford f. zarar görmeden yapabilmek
afford f. karşılamak (parasal olarak)
afford f. sağlamak
afford f. vermek
afford f. göze almak
afford f. maddi gücü yetmek
afford f. tahammülü olmak
afford f. çekebilmek
afford f. katlanabilmek
afford f. dayanabilmek
afford f. vesile olmak
afford f. sayesinde … yapabilmek
afford f. sunmak
Trade/Economic
afford f. (paraca) gücü yetmek
Law
afford f. gücü yetmek

"affording" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 28 sonuç

İngilizce Türkçe
General
afford assistance f. yardım etmek
not afford to (buy something) f. parası yetmemek
afford to (buy something) f. parası yetmek
cannot afford to overlook f. gözden kaçırmamak
afford guaranty f. garanti vermek
afford security f. garanti vermek
afford advantage f. çıkar sağlamak
afford advantage f. menfaat temin etmek
afford advantage f. menfaat elde etmek
afford the charge f. ücreti karşılamak
afford the fee f. ücreti karşılamak
can't afford f. karşılayamamak
can't afford f. yeterince parası olmamak
can't afford f. (maddi) gücü yetmemek
can afford to f. maddi açıdan parası yetmek
afford pleasure f. neşe vermek
afford pleasure f. sevinç vermek
Colloquial
can't afford ... f. bir şey lüksüne sahip olmamak
Idioms
can ill afford f. (sonu kötü olacak bir şeyin yapılmasını) göze alamamak
Speaking
how are we going to afford it? expr. bunu nasıl karşılayacağız?
we can't afford this expr. bunu karşılayamayız
I can barely afford for my bills expr. faturalarımı zar zor ödüyorum
I wish I could afford it expr. keşke parasını karşılayabilseydim
I can't afford it expr. (maddi olarak) buna gücüm yetmez
I charge what you can afford expr. gönlünüzden ne koparsa
Trade/Economic
all-you-can-afford technique i. pazarlamada özel bir satış geliştirme bütçesi hazırlama yöntemi
can not afford the rent f. kirayı ödeyememek
Law
if you cannot afford an attorney expr. eğer avukat tutacak durumda değilsen