all of a - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

all of a

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"all of a" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 1 sonuç

İngilizce Türkçe
General
all of a zf. her halinden belli olarak

"all of a" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 129 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
all of a sudden zf. aniden
all of a sudden zf. ansızın
General
a bit of all right i. mükemmel bir şey
be all of a tremble f. zangır zangır titremek
put all of one's efforts in a job f. canla başla çalışmak
have all the makings of a first-class scandal f. tam anlamıyla birinci sınıf bir skandal olmak
all of a size s. hepsi aynı büyüklükte
all of a piece s. aynı
all of a piece s. aynı tür
all of a sudden zf. birden
all of a sudden zf. şırakkadak
all of a sudden zf. birdenbire
all of a sudden zf. ani olarak
all of a sudden zf. apansızın
all of a sudden zf. lappadak
all of a sudden zf. pattadak
all of a sudden zf. apansız
Proverb
a true friend is the greatest of all blessings gerçek bir dost, nimetlerin en büyüğüdür
a jack of all trades is a master of none elinden her iş gelen ama hiç birinde uzman olamayan kimse
we (all) have to eat a peck of dirt before we die ufak tefek sağlıksız şeylerden/kaçamaklardan zarar gelmez/ölmeyiz
we (all) have to eat a peck of dirt before we die azıcık kirden/pislikten zarar gelmez/ölmeyiz
Colloquial
a question of all or nothing i. ya hep ya hiç meselesi
greatest of all time (g.o.a.t) i. kulvarın en çarpıcı ismi (k.e.ç.i)
a bit of all right expr. bomba gibi
a bit of all right expr. çekici kadın
a bit of all right expr. çok iyi
a bit of all right expr. çok güzel kadın
a bit of all right expr. güzel
a bit of all right expr. fıstık gibi
a bit of all right expr. harika
a bit of all right expr. enfes
a bit of all right expr. iyi
a bit of all right expr. lokum gibi
all of a sudden expr. şakkadanak
a bit of all right expr. uygun
all of a piece with something expr. bir şeyle aynı
all of a piece with something expr. bir şeyle tutarlı
all of a piece with something expr. bir şeyle bağıntılı
all of a piece with something expr. bir şeyle uyumlu
all of a piece with something expr. bir şeyle aynı
all of a piece with something expr. bir şeyle tutarlı
all of a piece with something expr. bir şeyle bağıntılı
all of a piece with something expr. bir şeyle uyumlu
Idioms
a jill of all trades is a master of none i. ne olsa yapan/elinden her iş gelen, hiçbirinde uzman değildir
a jill of all trades is a master of none i. her şeyi beceren hiçbir şeyin ustası değildir
a jill of all trades is a master of none i. her şeyin ehli, hiçbir şeyin ustası
a jill of all trades is a master of none i. her işi beceren fakat hiçbirinde uzman olmayan kadın
a jack of all trades i. on parmağında on marifet kimse
a jack of all trades i. elinden birçok iş gelen kimse
a jack of all trades i. her telden çalan kimse
a jack of all trades i. elinden her iş gelen kimse
a jack of all trades i. elinden her iş gelen ama hiç birinde uzman olamayan kimse
a jack of all trades i. elinden yarım yamalak her iş gelen kimse
strike all of a heap f. çok şaşırtmak
knock all of a heap f. çok şaşırtmak
be a jack-of-all-trades f. her telden çalmak
be all of a piece with f. ile aynı/benzer özellikleri taşımak
strike all of a heap f. kafasını karıştırmak
be knocked all of a heap f. küçük dilini yutmak
be struck all of a heap f. küçük dilini yutmak
knock all of a heap f. kafasını karıştırmak
knock all of a heap f. şok etkisi yaratmak
strike all of a heap f. şok etkisi yaratmak
strike all of a heap f. şaşkınlığa uğratmak
strike all of a heap f. şaşkına çevirmek
be struck all of a heap f. (şaşkınlıktan) küçük dilini yutmak
get all (of) (one's) ducks in a row f. hazırlıklarını tamamlamak
get all (of) (one's) ducks in a row f. her şeyi düzene/sıraya koymak
get all (of) (one's) ducks in a row f. işlerini muntazamca yapmak
get all (of) (one's) ducks in a row f. işlerini yoluna koymak
get all (of) (one's) ducks in a row f. işlerini düzenlemek
get all (of) (one's) ducks in a row f. tamamen hazır ve organize olmak
get all (of) (one's) ducks in a row f. deveyi düze çıkarmak
get all (of) (one's) ducks in a row f. hazırlıklarını tamamlamak
get all (of) (one's) ducks in a row f. her şeyi düzene/sıraya koymak
get all (of) (one's) ducks in a row f. işlerini muntazamca yapmak
get all (of) (one's) ducks in a row f. işlerini yoluna koymak
get all (of) (one's) ducks in a row f. işlerini düzenlemek
get all (of) (one's) ducks in a row f. tamamen hazır ve organize olmak
get all (of) (one's) ducks in a row f. deveyi düze çıkarmak
be (all) of a piece f. aynı/benzer özellikleri taşımak
be (all) of a piece f. hepsi aynı olmak
be (all) a matter of something/doing something f. (tamamen) bir şey/bir şey yapma meselesi olmak
be (all) a matter of something/doing something f. (tamamen) bir şeye/bir şey yapmaya bağlı olmak
be struck all of a heap f. aşırı telaş yapmak
have all (of) (one's) ducks in a row f. deveyi düze çıkarmak
have all (of) (one's) ducks in a row f. hazırlıklarını tamamlamak
have all (of) (one's) ducks in a row f. işlerini yoluna koymak
have all (of) (one's) ducks in a row f. işleri muntazamca yapmak
have all (of) (one's) ducks in a row f. işleri düzenlemek
have all (of) (one's) ducks in a row f. işleri nizam içinde yürütmek
have all (of) (one's) ducks in a row f. her şeyi düzene/sıraya koymak
have all (of) (one's) ducks in a row f. tamamen hazır ve organize olmak
(all) of a piece (with something) s. (bir şeyle) aynı özelliklere sahip
(all) of a piece (with something) s. (bir şeyle) aynı özellikleri taşıyan
(all) of a piece (with something) s. (bir şeyle) bağıntılı
(all) of a piece (with something) s. (bir şeyle) aynı
(all) of a piece (with something) s. (bir şeyle) tutarlı
all of a dither expr. panik halde
all of a dither expr. gergin durumda
all of a dither expr. huzursuz durumda
all of a dither expr. sıkıntılı durumda
all of a dither expr. çalkantılı durumda
all of a dither expr. allak bullak durumda
all of a dither expr. karışık durumda
all of a doodah expr. sıkıntılı
all of a doodah expr. endişeli
all of a doodah expr. kasvetli
all of a doodah expr. heyecanlı/coşkulu/telaşlı bir durumda
all of a doodah expr. kaygılı/tedirgin durumda
all a bed of roses expr. güllük gülistanlık
jack of all trades is a master of none expr. elinden her iş gelen fakat hiç birinde uzman olamayan kimse
all of a dither expr. perişan durumda
all of a dither expr. şaşkına dönmüş durumda
all of a dither expr. darmaduman halde
all of a dither expr. tedirgin halde
all of a dither expr. endişeli bir halde
all of a dither expr. merak içinde
Speaking
it was all a waste of time expr. bu tamamen bir vakit kaybıydı
i heard a gunshot and all of us went down expr. bir silah sesi duydum ve hepimiz aşağıya indik
it's a sad day for all of us expr. bu hepimiz için üzücü bir gün
a bit of all right argo expr. mükemmel bir şey
all of a sudden, a dog appeared before / in front of me expr. karşıma birden köpek çıktı
Trade/Economic
all products of a factory i. bir fabrikanın bütün ürünleri
Latin
bellum omnium contra omnes (a war of all against all) i. herkesin herkese karşı savaşı
Modern Slang
all that and a bag of chips expr. bu ve daha fazlası
all that and a bag of chips expr. hepsi ve daha fazlası
all that and a bag of potato chips expr. bu ve daha fazlası
all that and a bag of potato chips expr. hepsi ve daha fazlası