uygun - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

uygun



"uygun" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 219 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
uygun fit s.
uygun proper s.
uygun appropriate s.
uygun convenient s.
uygun favorable s.
uygun suitable s.
General
uygun match i.
uygun in good taste s.
uygun apropos s.
uygun logical s.
uygun concordant s.
uygun opportune s.
uygun consonant s.
uygun well s.
uygun amenable s.
uygun orthodox s.
uygun suited s.
uygun timely s.
uygun pertinent s.
uygun relevant s.
uygun correct s.
uygun keen s.
uygun viable s.
uygun square s.
uygun done s.
uygun favourable s.
uygun optimal s.
uygun agreeable s.
uygun fitting s.
uygun seemly s.
uygun felicitous s.
uygun friendly s.
uygun happy s.
uygun propitious s.
uygun accommodating s.
uygun normal s.
uygun calculated s.
uygun equal s.
uygun qualified s.
uygun apt s.
uygun answerable s.
uygun seasonable s.
uygun eligible s.
uygun commensurate s.
uygun worthy s.
uygun allowable s.
uygun pursuant s.
uygun comparative s.
uygun popular s.
uygun prosperous s.
uygun reasonable s.
uygun savoury s.
uygun open s.
uygun available s.
uygun conformable s.
uygun congruent s.
uygun congenial s.
uygun consistent s.
uygun expedient s.
uygun fitted s.
uygun becoming s.
uygun decent s.
uygun likely s.
uygun coherent s.
uygun consonantal s.
uygun comely s.
uygun congruous s.
uygun apposite s.
uygun sufficient s.
uygun due s.
uygun ripe s.
uygun advisable s.
uygun appropriate s.
uygun convenient s.
uygun right s.
uygun corresponding s.
uygun suitable s.
uygun fair s.
uygun applicative s.
uygun approbative s.
uygun approbatory s.
uygun agreeable to s.
uygun strategic s.
uygun suited to s.
uygun suitable for s.
uygun appropriate for s.
uygun harmonious s.
uygun acceptable s.
uygun adequate s.
uygun applicable s.
uygun befitting s.
uygun concurrent s.
uygun good s.
uygun decorous s.
uygun savory s.
uygun feasible s.
uygun matching s.
uygun matched s.
uygun okay s.
uygun presentable s.
uygun tailor-made s.
uygun proportionate s.
uygun idoneous s.
uygun adaptable s.
uygun cool s.
uygun ideal s.
uygun favorable s.
uygun accordable [obsolete] s.
uygun accordant s.
uygun acquirable s.
uygun admittable s.
uygun admittible s.
uygun ready s.
uygun nice s.
uygun nice s.
uygun renable [obsolete] s.
uygun tidy s.
uygun easy s.
uygun undiscordant s.
uygun unexceptionable s.
uygun unisonous s.
uygun made s.
uygun made-to-order s.
uygun bening s.
uygun beseemly s.
uygun leveful s.
uygun leful s.
uygun habile [obsolete] s.
uygun queme s.
uygun handsome s.
uygun metely [obsolete] s.
uygun jump [obsolete] s.
uygun gainly [dialect] s.
uygun classical s.
uygun gradely [dialect] s.
uygun commode [obsolete] s.
uygun companionate s.
uygun competent (to) s.
uygun competible [obsolete] s.
uygun dexter [obsolete] s.
uygun dispensable [obsolete] s.
uygun in order s.
uygun incident [obsolete] s.
uygun inclinable s.
uygun comportable s.
uygun concentual s.
uygun covenable s.
uygun digne s.
uygun dueful [obsolete] s.
uygun clever [dialect] s.
uygun cleverly [dialect] s.
uygun feat [dialect] [uk] s.
uygun pellucid s.
uygun fittable s.
uygun pliant s.
uygun semblable s.
uygun serendipitous s.
uygun fortunate s.
uygun prest [obsolete] s.
uygun suent [dialect] s.
uygun suffisant s.
uygun synthetic s.
uygun synthetical s.
uygun in step with zf.
uygun in tune zf.
uygun fairly zf.
uygun concurrently with zf.
uygun in place zf.
uygun for ed.
Colloquial
uygun cricket s.
uygun jake s.
uygun handy-dandy s.
uygun mobile s.
uygun good to go s.
uygun a bit of all right expr.
uygun in keeping expr.
Idioms
uygun good and proper s.
uygun right and proper s.
uygun fair enough s.
uygun (all) well and good s.
uygun in line s.
uygun at home expr.
Trade/Economic
uygun admissible s.
uygun due s.
uygun right s.
Law
uygun warrantable s.
uygun consistent s.
uygun compatible s.
uygun proper s.
Politics
uygun adequative s.
uygun competent s.
uygun realistic s.
Technical
uygun conforming s.
uygun adequate s.
uygun good s.
uygun compatible s.
uygun applicable s.
uygun advisable s.
uygun acceptable s.
uygun feasible s.
uygun suitable s.
uygun convenient s.
uygun favorable s.
uygun favourable s.
uygun proper s.
uygun appropriate s.
uygun proportionate s.
uygun coherent s.
Computer
uygun compatible s.
Aeronautic
uygun nominal s.
Math
uygun congruent s.
Biochemistry
uygun optimum s.
Religious
uygun kosher s.
Archaic
uygun meet s.
uygun beseeming s.
uygun convenable s.
uygun sortable s.
Slang
uygun oaks exclam.
uygun oak exclam.

"uygun" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
uygun zaman convenience i.
uygun görmemek disapprove f.
uygun olmak suit f.
uygun bulmak approve f.
uygun gelmek suit f.
uygun olmayan improper s.
mevsime uygun seasonable s.
uygun olmayan inappropriate s.
modaya uygun fashionable s.
akla uygun sensible s.
uygun bir şekilde properly zf.
General
tedavinin uygun olmaması contraindication i.
uygun olmama inaptitude i.
kilise prensip veya usullerine uygun şekilde olma ecclesiasticalness i.
uygun bulan endorsor i.
uygun yer niche i.
uygun bulma approval i.
uygun adım step i.
uygun olma fit i.
uygun biyolojik şartlarda bir mikrop türünü üretme culture i.
ev hayatı için uygun hale getir make fit for domestic life i.
uygun eş match i.
uygun görülmeme inadmissibility i.
uygun adım yürüyüş pace i.
kızak için uygun yokuş coast i.
uygun adım yürüyen kimse marcher i.
internette birçok kullanıcıya gönderilen uygun olmayan ya da istenmeyen mesajlar spam i.
uçağın yolcu kabininde taşınmaya uygun küçük çanta cabin bag i.
uygun bulmama disapprobation i.
uygun bulma endorsing i.
bir şeye uygun olarak hareket etme acting on i.
uygun görme approval i.
uygun zaman psychologic moment i.
yolcuların etrafı seyretmelerine uygun, geniş pencereli vagon observatin car i.
uygun zaman time i.
tesviye hatlarına uygun sürüm (arsa vb) contour plowing i.
uygun olmama inconvenience i.
aslına uygun bir kopya a true copy i.
uygun olmama inappropriateness i.
uygun görme sanction i.
adaba uygun olma decorum i.
kanal veya su taşımacılığına uygun ırmağa paralel ve mavnaları halatla çeken atların kullandığı yol tow path i.
ahlaka uygun kılma ethicising i.
kurallara uygun ama haksız kazanma gamesmanship i.
uygun adımla yürüyüş march i.
uygun gelmeyiş misfit i.
uygun olmayış inapplicability i.
uygun zaman occasion i.
uygun durum opportunity i.
uygun olmama inadaptability i.
modaya uygun olan, genel eğilim trend i.
uygun olma conforming i.
uygun kayıt legitimate record i.
uygun bulma approbation i.
bulunduğu yere hiç uygun olmayan kimse a round peg in a square hole i.
uygun olma fitness i.
ahlaka uygun kılma ethicizing i.
uygun rüzgar fair wind i.
uygun olma accordance i.
en uygun durum optimum i.
modaya uygun olma modishness i.
yahudi inançlarına uygun olarak hazırlama koshering i.
uygun olma eligibility i.
sağlığa uygun bir duruma getirme sanitation i.
uygun zamanı kollayan kimse temporizer i.
uygun olmama inapplicability i.
yatak çarşafı yapmaya uygun kumaş sheeting i.
uygun hale getiren equipper i.
uygun olma suitability i.
uygun olmama unsuitability i.
uygun hale getirme tailoring i.
uygun zaman leisure i.
uygun zamanı kollama temporisation i.
uygun ortam backdrop i.
en uygun şekle getirme optimization i.
uygun görmeme disapproval i.
en uygun best fit i.
ahlaka uygun olmama nonethicalness i.
uygun hale getirme habilitation i.
uygun teknoloji appropriate technology i.
uygun maliyetlilik cost efficiency i.
uygun maliyeti olan cost efficiency i.
işyerine uygun rahat giyim smart casual i.
işyerine uygun rahat giyim business casual i.
en uygun zaman high time i.
uygun zaman psychological moment i.
uygun fiyat affordable price i.
uygun iş proper job i.
yasaya uygun legal compliance i.
akla uygun kılma rationalization i.
uygun görme concurrence i.
uygun bulma countenance i.
uygun davranış decorum i.
uygun gelme fit i.
yasaya uygun olarak alınması gereken para legal-tender i.
aslına uygun letter-perfect i.
uygun fiyat fair price i.
cepte taşınmaya uygun içki şişesi flask i.
amerikan engelliler yasası'nın koştuğu şartlara uygun oda ada room i.
en uygun zamanda yapma timing i.
uygun kapasite appropriate capacity i.
uygun çift matched-pair i.
örneğe en uygun samples of something similar i.
küçük kayıkların seyrine uygun nispeten küçük nehir ve sular boatable waters i.
uygun tavır correct etiquette i.
uygun olan zamanda gerçekleştirmeme unpunctuality i.
uygun görme discretion i.
uygun olma properness i.
uygun olma correctitude i.
uygun olma propriety i.
bir kelime veya ifadeyi uygun bir bağlama yerleştirme contextualization i.
bir kelime veya ifadeyi uygun bir bağlama yerleştirme contextualisation i.
uygun pozisyon appropriate position i.
uygun pozisyon proper position i.
uygun hız convenient speed i.
uygun sürat convenient speed i.
uygun şart proper condition i.
uygun şart appropriate condition i.
uygun koşul suitable condition i.
uygun koşul proper condition i.
uygun şart suitable condition i.
uygun koşul appropriate condition i.
uygun koşullar appropriate conditions i.
uygun şartlar appropriate conditions i.
uygun şart convenience i.
uygun koşul convenience i.
uygun koşullar suitable conditions i.
uygun koşullar proper conditions i.
uygun şartlar proper conditions i.
uygun şartlar suitable conditions i.
uygun davranış appropriate behaviour i.
uygun davranış proper conduct i.
uygun olmama unfeasibility i.
uygun olmama infeasibility i.
islami usullere uygun kesim halal slaughtering i.
uygun olmayan eleman/parça/öğe non-conforming element i.
daha uygun koşul more suitable condition i.
daha uygun koşul more favorable condition i.
uygun politika appropriate policy i.
uygun ilaç suitable medicine i.
uygun bir zaman a convenient time i.
uygun bir zaman a suitable time i.
uygun motor appropriate engine i.
uygun motor proper engine i.
uygun motor suitable engine i.
evlilik için uygun olma marriageability i.
uygun olmama inconveniency i.
gelişim gereklerine uygun uygulama developmentally appropriate practice i.
gelişimsel bakımdan uygun uygulama developmentally appropriate practice i.
gelenek ve kurallara uygun davranış conformity i.
kelime ritmine uygun recitative i.
uygunsuz/uygun olmayan (davranış) bad form i.
uygun/doğru olan hareket proper action i.
modaya uygun kıyafet fashionable dress i.
modaya uygun elbise fashionable dress i.
uygun işaret appropriate sign i.
en uygun çözüm the most suitable solution i.
(genelde iş adamlarının giydiği) modaya uygun/şık takım elbise power suit i.
en uygun seviye optimum level i.
uygun sonuç çıkartma teorisi correspondent inference theory i.
uygun ortam backcloth i.
uygun bulma consent i.
uygun zaman appropriate time i.
uygun fiyat convenient price i.
uygun fiyat appropriate price i.
uygun zamanı kollama temporization i.
en uygun şekle getirme optimisation i.
uygun zamanı kollayan kimse temporiser i.
akla uygun kılma rationalisation i.
uygun yol convenient way i.
toplumsal kurallara uygun davranış common courtesy i.
uygun deterjan suitable detergent i.
eğitime uygun çevre learning-friendly environment i.
uygun/ucuz fıyat budget price i.
tasarıma veya temaya uygun kapı statement door i.
en uygun seviyeye getirme optimisation i.
en uygun seviyeye getirme optimization i.
uygun hareket tarzı proper course of action i.
bütün dünyanın birbirine bağlı ve bağımlı olması ve insanların buna uygun davranması one-world i.
uygun fiyatlı giysiler affordable clothes i.
fiyatı uygun elbiseler affordable dresses i.
fiyatı uygun giysiler affordable clothes i.
uygun fiyatlı elbiseler affordable dresses i.
fiyatı uygun elbiseler affordable clothes i.
uygun fiyatlı elbiseler affordable clothes i.
fiyatı uygun giysiler affordable dresses i.
uygun fiyatlı giysiler affordable dresses i.
engellilere uygun duş roll-in-shower i.
içmeye uygun şişe drinking bottle i.
uygun meslek suitable job i.
uygun meslek suitable occupation i.
uygun meslek suitable profession i.
uygun teknik belge appropriate technical document i.
uygun ürün appropriate product i.
gösterilmeye uygun hale getirme spectacularization i.
bir kelimenin veya ifadenin kullanıldığı duruma uygun olmaması inappropriacy i.
uygun olmayan lame i.
eldiven ve ayakkabı yapımına uygun yumuşak koyun derisi cabretta i.
ayıp/çirkin şeylerin daha uygun/usturuplu şekilde söylenmesi euphemism i.
uygun maliyet affordability i.
uygun olma adaptedness i.
uygun olma adaptness i.
edebi kanona uygun olma canonicity i.
okunmaya uygun şey read i.
elde taşınacak şekilde eğitilmiş, uygun yaştaki atmaca, şahin, kartal vb. carvist i.
sıkıntılı ekonomik döneme uygun ucuz, ikinci el kıyafet giyen kimse recessionista i.
seramikte alçı kalıbının iki yarısını uygun konumda tutmaya yarayan çentik natch i.
(bir şeyin/kişinin) niteliklerine uygun mevki ya da konum niche i.
gece koşullarına uygun spor veya kamp giysisi nightgear i.
bir kişinin belirli bir sosyal hizmet için uygun olup olmadığına karar vermek için fiziksel veya sosyal koşullarının incelenmesi needs test i.
uygun zamanda meydana gelme tempestivity i.
uygun eş, eşleşme fitting match i.
bir karar ya da eylem için uygun zaman kairos i.
ahlaki açıdan uygun olan şeyler the good i.
uygun durum appropriate circumstance i.
uygun durum appropriate situation i.
modaya uygun olma tonishness i.
modaya uygun olma tonnishness i.
şehir hayatına uygun olma townishness i.
uygun düzenleme train i.
modaya uygun olma trendiness i.
uygun şart turn [scottish] i.
uygun bulma amen i.
beklentilere uygun biçimde manzarayı seyretme a good landfall i.
uygun oranda karıştırma attemperament i.
uygun oranda karıştırma attemperment i.
evde giymeye uygun gündelik, rahat kıyafetler loungewear i.
uygun kimse eligible i.
uygun olandan az iş yapan kimse underworker i.
uygun olmama unfittedness i.
uygun bulma indorsement i.
uygun olmama unpropitiousness i.
şehvet, aşk ve evlilik konularında hindu hukukuna uygun kurallar içeren sanskritçe bir ilim eseri kama sutra i.
ayakkabı yüzü olmaya uygun deri upper leather i.
güneşlenme veya yüzmeye uygun koşullar bathing i.
sadece çocuklara uygun olduğu düşünülen şey kid stuff i.
kanunlara uygun hale getirme. legitimation i.
katlamaya uygun karton bending board i.
eşlik eden uygun şey besort [obsolete] i.
eşlik eden uygun kimse besort [obsolete] i.
uygun isim euonym i.
gerçeğe uygun olma veraciousness i.
seyahate uygun yol yapma sanatı viatecture i.
uygun çift match i.
uygun eş match i.
(video oyunlarında) çok oyunculu bölümlerde oyuna dahil olacak uygun oyuncuların konumlandırılması matchmaking i.
bir amaca veya role uygun olma potansiyeli taşıyan kimse material i.
etik değerlere veya ahlaka uygun kültürel öğelerin veya eğlence öğelerinin listesi white list i.
etik değerlere veya ahlaka uygun kültürel öğelerin veya eğlence öğelerinin listesi whitelist i.
uygun olma hable [obsolete] i.
uygun düzeltme hack i.
kadınlara uygun olduğu düşünülen nitelikler womanhood i.
uygun bulmayan reprobater i.
uygun bulmama reprobation i.
uygun koşul mean [obsolete] i.
yeterli veya uygun miktar measure i.
yeterli veya uygun derece measure i.
uygun pay measure i.
müziğe uyarlanmaya veya şarkı haline getirilmeye uygun şiir melody i.
erkek giyimine uygun olup kadın giyimde de kullanılabilen kumaş men's wear i.
baş makale kadar önemi olmayıp gazetelerde veya haftalık yayınlarda basılan veya basılmaya uygun, popüler veya hafif içerikli edebi deneme veya makale middle i.
ne tür bir eylemin gerekli veya ilgili olduğunu belirtmek için kullanılan en uygun terim word i.
bir fikri ifade etmek için kullanılan en uygun terim word i.
uygun olma harmoniousness i.
mülkiyet haricindeki bir şeyin bir selefin isteğine uygun olarak veya olmayarak aktarıldığı kimse heir i.
cehenneme gitmeye uygun cadı hellhag i.
cehenneme gitmeye uygun kocakarı hellhag i.
çiftleşmeye uygun koşullar breeding i.
ata binmek için uygun yol bridle track [new zealand] i.
ahlaka uygun seçim high road i.
modaya uygun olma hipness i.
(gezilere katılan gençler için) denetim altında uygun fiyatlı konaklama sunan sistem hostel i.
ayna yapımına uygun düz cam mirror plate i.
uygun olmayan birleşme misalliance i.
fiyat açısından uygun olma modestness i.
harcamalar açısından uygun olma modestness i.
modaya uygun kadın elbiseleri ve şapkaları yapan ve satan kimse modist i.
modaya uygun tarz mold [obsolete] i.
sosyete bireyin kendi sosyal çevresindeki şık veya modaya uygun bir grup insan monde i.
ahlaka uygun hale getirme moralism i.
modaya uygun giyinen erkek gallant i.
modaya uygun giyinen kadın gallant i.
saklanmaya uygun yer lurking place i.
kesime uygun domuz butcher i.
uygun şekilde kutlama observance i.
(eti taze satışa uygun olmayan) hayvan chopper [australia/new zealand] i.
insanlığa uygun hareket etme decency i.
diksiyon alıştırması olarak okumaya uygun konuşma veya şiir declamation i.
uygun hareket decorum [obsolete] i.
köpek yarışına uygun köpek derby i.
uygun olmayan şey désagrément i.
dil bilgisi kurallarına uygun konuşma veya yazma şekli grammar i.
uygun konuşma tarzı grammar i.
uygun yazım tarzı grammar i.
bir taşı öğütme veya keskinleştirmeye uygun hale getiren yapısı grit i.
yemeğin yemeye uygun olmayan parçaları grit i.
kişiye en uygun durum groove i.
kişiye en uygun meslek groove i.
kişiye en uygun yaşam tarzı groove i.
kişiye en uygun hareket tarzı groove i.
flamenko dansında topukları müziğin ritmine uygun şekilde yere vurma heelwork i.
tarihselcilik teorisine uygun şekilde tarih yazma historicism i.
uygun söz hit i.
topluma uygun hale getirilmiş resim ideogram i.
inşaata uygun arsalar open spaces [uk] i.
uygun olma opportunity [obsolete] i.
katılmamayı uygun görme opt-out i.
en uygun durum optimacy i.
en uygun hale getirme optimalisation i.
en uygun hale getirme optimalization i.
en uygun hale getirilme optimization i.
en uygun hale getirilme optimization i.
en uygun hale getiren kimse optimizer i.
en uygun hale getirilme optimisation i.
en uygun hale getiren kimse optimiser i.
en uygun hale getiren kimse optimizer i.
katılmamayı uygun görme opt-out i.
uygun olmama impertinence i.
uygun olmayan şey impropriety i.
uygun olmayan hareket impropriety i.
mukayeseye uygun şey comp i.
bir iş etkinliğinin şirketin amaçları veya imajına uygun şekilde düzenlenmesi disneyfication i.
bir iş etkinliğinin şirketin amaçları veya imajına uygun hale getirilmesi disneyfication i.
uygun görmeyen kimse disprover [obsolete] i.
uygun olmayan şey infelicity i.
uygun altyapı proper infrastructure i.
uygun şartlar sağlanmış olsa gerçekleşebilecek olan durum might-have-been i.
modaya uygun renk tonları ve kombinasyonlarına ilişkin tavsiye veren kimse colorist i.
modaya uygun renk tonları ve kombinasyonlarına ilişkin tavsiye veren kimse colourist i.
uygun biri atanana kadar makamı başka birinin tutması commendam i.
uygun olma concurrentness i.
avlanmaya uygun ülke coverside i.
köpeklere uygun et dog's meat i.
köpeklere uygun et dogmeat i.
dış mekan aktivitelerine uygun olmayan hava koşulları inclementness i.
uygun malzeme veya ürün seçimi yapan işçi picker i.
ambalaj ipine uygun dikiş iğnesi pack needle i.
tabaklanmış derileri satışa uygun hale getiren işçi currier i.
uygun sanatsal yansıma felicity i.
uygun ifade felicity i.
uygun dışavurum felicity i.
uygun izlenim felicity i.
uygun olmama insalubrity i.
(genellikle uygun sembol ve kıyafetler kullanılarak) resmi yetki verme investiture i.
çocuklara uygun basit anlatım pap i.
erkek gömleğine uygun keten kumaş sarking [scotland] i.
görgü kurallarına uygun davranma savoir-vivre i.
nezaketen uygun/beklenen davranış due decorum i.
uygun koşul convenience i.
uygun zaman, fırsat convenience i.
kongre, sergi gibi etkinliklere uygun salon ve oditoryumları olan bina grubu convention centre i.
kurallara uygun davranış discipline i.
uygun bulmayan kimse discommender i.
köpeklere uygun yer doghole i.
usule uygun olma order i.
müzakere veya yasama işlerinin yürütülmesine uygun olan muntazam davranış order i.
parkta kullanmaya uygun küçük ve alçak at arabası park phaeton i.
(britanya'da) 19. yüzyılda çıkarılan bir yasayla yolculara uygun ücrete hizmet veren bir tren parliamentary i.
evlenmesi uygun görülen kimse parti i.
golf atışı çalışmak için uygun saha practice range i.
kişinin üzerinde taşımaya uygun rulo tütün prick i.
rahiplere uygun özellikler priestliness i.
belgenin uygun zaman ve yerde ibrazı presentment i.
operasyonları desteklemek için daha fazla gerekli olmayan ve başka alanlara transfer edilmeye uygun vasıtaların sökülmesi roll-up i.
bir objenin perspektife uygun temsili scenograph i.
yük beygirine yüklemek için uygun veya standart olan ağırlık seam [dialect] i.
gelişim için uygun zemin seedbed i.
sevkiyata uygun mal shipper i.
uygun adım yürüyen kimse side-wheeler i.
uygun aday suitable candidate i.
oya işine uygun ağır damasko kumaş crumbcloth i.
uygun gördüğünü seçip yapma özgürlüğü free-hand i.
uygun ifadeler proper expressions i.
aslına uygun uyarlama faithful adaptation i.
doğal, normal veya uygun yer sphere i.
spor faaliyetine uygun sportability [rare] i.
donanma için uygun olmayan askeri personel staff i.
sokak modasına uygun kıyafet streetwear i.
en uygun seviyenin altında kalan durum suboptimisation [uk] i.
en uygun seviyenin altında kalan durum suboptimization [us] i.
normlara uygun bir isteği benimseme substitution i.
uygun düşme suit i.
uygun bulmamak discommend f.
uygun düşmek (bir yere/çevreye/gruba vb'ne) fit in f.
uygun bulmamak frown upon something f.
uygun olmak lend itself to f.
uygun görmek choose f.
bir siyasi partinin çıkarlarına uygun düşecek şekilde ayarlamak (seçim bölgesini) gerrymander f.
akla uygun hale getirmek rationalize f.
uygun görmek see fit to f.
uygun olmak be designed to f.
uygun olmak match f.
uygun olmak be equal to f.
uygun görmemek frown on something f.
uygun bulmak concede f.
bir şey uygun düşmek be in good taste f.
uygun olmak be suitable f.
istenilen ölçülere uygun olmak measure up f.
uygun bulmak uphold f.
uygun görmek see fit f.
uygun görmek countenance f.
uygun bulmak choose f.
en uygun fiyatların peşinde çarşı pazar dolaşmak shop around f.
bir şeye uygun olmamak be out of keeping with something f.
uygun bulmak endorse f.
uygun gelmek suit f.
uygun hale getirmek make suitable f.
uygun görmemek disapprove of something f.
tarıma uygun hale getirmek make fit for cultivation f.
uygun hale getirmek make fit f.
uygun olmak be in accordance with f.
uygun bulmak see fit f.
uygun görmemek frown upon something f.
uygun bulmak countenance f.
uygun düşmek befit f.
uygun gelmek wear well f.
uygun sözcük ve cümlelerle ifade etmek phrase f.
ahlaka uygun kılmak ethicize f.
uygun olmak apply f.
uygun olmak agree f.
kimyasal değişikliklerle daha uygun hale getirmek treat f.
uygun düşmek apply f.
uygun düşmek be suitable f.
uygun olmak correspond f.
uygun hale getirmek tailor f.
uygun olmak be all right f.
uygun görmek approve f.
uygun görmemek disapprove f.
uygun düşmek suit f.
uygun bulmak approve f.
uygun bir yere yerleştirmek niche f.
uygun sayılmamak be out f.
uygun görmemek frown on f.
tedavinin uygun olmadığını göstermek contraindicate f.
son modaya uygun bir duruma getirmek update f.
ahlaka uygun kılmak ethicise f.
bir kelime veya ifadeyi uygun bir bağlama yerleştirmek contextualize f.
uygun bulmamak frown on something f.
uygun şartlar içinde büyümek thrive f.
bir işe uygun niteliklere sahip olmamak be unqualified for a job f.
uygun bir aday olduğu söylenmek (belirli bir yere) be ticketed for f.
uygun olmak be cut out for f.
bir yalancının karakterine uygun olmak lairier f.
uygun olmak pass muster f.
uygun olmak (bir yere/çevreye/gruba vb'ne) fit in f.
uygun gelmek correspond with f.
belirlenen süreye uygun olarak ilerlemek (bir iş) be on target f.
uygun görmek deem suitable f.
uygun olmak beseem f.
uygun bir dille söylemek blazon f.
uygun olmak belong f.
uygun olmamak be inappropriate f.
ihtiyaca uygun olmak fit the bill f.
uygun bulmak deem suitable f.
uygun görmek think fit f.
uygun düşmemek be out of place f.
çalışan sayısını değiştirerek en uygun hale getirmek rightsize f.
bir yalancının karakterine uygun olmak lairiest f.
bir şeyi uygun bulmak sit well with f.
uygun olmak permit f.
uygun bulmamak disapprove of something f.
uygun hale getirmek predispose f.
uygun olmak befit f.
uygun zamanı beklemek bide one's time f.
uygun hale getirmek habilitate f.
uygun olmak comply with f.
uygun zamanı kollamak temporise f.
uygun zamanı kollamak temporize f.
en son duruma uygun hale getirmek update f.
en uygun hale getirmek optimize f.
uygun olmak be fitted to f.
uygun olmak be adapted for f.
uygun olmak be fitted for f.
amacına uygun olmak be suitable for the purpose of f.
uygun olmak lend to f.
uygun biçimde düzenlemek fix up f.
uygun yere koymak niche f.
istenene uygun olmak measure up f.
uygun koşullarda saklamak keep under suitable conditions f.
başka bir amaca uygun hale getirmek repurpose f.
uygun olmamak unbecome f.
gelenek ve göreneklere uygun bir hale getirmek conventionalise f.
gelenek ve göreneklere uygun bir hale getirmek conventionalize f.
uygun olmak suit f.
(bir şeyi) (başka bir şeye) uygun bir hale getirmek suit to f.
en uygun şekle getirmek optimize f.
uygun görmemek frown upon f.
uygun görmek find (something) acceptable f.
uygun gelmek be suitable f.
uygun bulmak find (something) acceptable f.
uygun olmak belong to f.
akla uygun olarak düzenlemek rationalize f.
mantığa uygun kılmak rationalize f.
uygun olmak pertain f.
uygun bulmamak deprecate f.
uygun görülmek be found appropriate f.
uygun görmek favour f.
-e uygun gelmek accord with f.
-e uygun düşmek accord with f.
-e uygun olmak be suitable for f.