Geçmiş

have got

"have got" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 2 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	have got f.	sahibi olmak
2	Genel	have got f.	sahip olmak

"have got" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 258 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	gotta (have got to) i.	-meli
2	Genel	gotta (have got to) i.	-malı
3	Genel	have got to f.	mecbur olmak
4	Genel	have got to f.	zorunda olmak
5	Genel	have (got) f.	sahip olmak
6	Genel	have (got) something on f.	bir işi olmak
7	Genel	have (got) something on f.	giyinmek
8	Genel	have (got) something on someone f.	elinde suclayıcı delil bulunmak
Colloquial
9	Konuşma Dili	have (got) layers f.	aklı fesata çalışmak
10	Konuşma Dili	have got it bad f.	fena vurulmak
11	Konuşma Dili	have got it bad f.	abayı fena yakmak
12	Konuşma Dili	have got it bad f.	çok aşık olmak
13	Konuşma Dili	have got it bad f.	gönlünü çok kötü kaptırmak
14	Konuşma Dili	have got it in (one) f.	(birinin) içinde olmak
15	Konuşma Dili	have got it in (one) f.	belli bir yeteneğe sahip olmak
16	Konuşma Dili	have got it in (one) f.	bir yeteneği içinde barındırmak
17	Konuşma Dili	have (got) it over (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) bir konuda gölgede bırakmak
18	Konuşma Dili	have (got) it over (someone or something) f.	bir konuda (birinden/bir şeyden) daha parlak durumda olmak
19	Konuşma Dili	have (got) it over (someone or something) f.	bir konuda (birinden/bir şeyden) daha fazla parlamak
20	Konuşma Dili	have (got) it over (someone or something) f.	bir konuda (birinden/bir şeyden) üstün/daha iyi olmak
21	Konuşma Dili	have got it in for (someone) f.	(birine) takmak
22	Konuşma Dili	have got it in for (someone) f.	(birine) kafayı takmak
23	Konuşma Dili	have got it in for (someone) f.	(birine) garezi olmak
24	Konuşma Dili	have got it in for (someone) f.	(birine) karşı hıncı olmak
25	Konuşma Dili	have got it in for (someone) f.	(birine) karşı kin beslemek
26	Konuşma Dili	have got it in for (someone) f.	(biriyle) uğraşmak
27	Konuşma Dili	(have) got it going on f.	çekici olmak
28	Konuşma Dili	(have) got it going on f.	seksi olmak
29	Konuşma Dili	(have) got it going on f.	cazibeli olmak
30	Konuşma Dili	(have) got it going on f.	alımlı olmak
31	Konuşma Dili	(have) got it going on f.	havalı olmak
32	Konuşma Dili	(have) got it going on f.	başarılı olmak
33	Konuşma Dili	(have) got it going on f.	etkileyici olmak
34	Konuşma Dili	(have) got it going on f.	mükemmel olmak
35	Konuşma Dili	(have) got it going on f.	harika olmak
36	Konuşma Dili	(have) got it going on f.	çok iyi olmak
37	Konuşma Dili	(have) got it going on f.	istisnai bir durumda olmak
38	Konuşma Dili	have got to (do something) f.	(bir şey yapmak) zorunda olmak
39	Konuşma Dili	have got to (do something) f.	(bir şey yapmaya) mecbur olmak
40	Konuşma Dili	have (got) it in you to do something f.	bir şey yapma yeteneği olmak
41	Konuşma Dili	have (got) it in you to do something f.	bir şey yapma becerisi içinde olmak
42	Konuşma Dili	have (got) it in you to do something f.	bir şey yapma yeteneğini içinde barındırmak
43	Konuşma Dili	have (got) it in you to do something f.	bir şey yapma becerisine sahip olmak
44	Konuşma Dili	have (got) it in you to do something f.	bir şey yapmak birinin içinde olmak
45	Konuşma Dili	have (got) it in you to do something f.	bir şey yapma kapasitesi olmak
46	Konuşma Dili	have (got) it in you to do something f.	bir şey yapma potansiyeli olmak
47	Konuşma Dili	you have got some nerve expr.	amma yüzsüzsün
48	Konuşma Dili	you have got some nerve expr.	ne kadar yüzsüzsün
49	Konuşma Dili	you have (got) to laugh expr.	buna gülmelisin
50	Konuşma Dili	you have (got) to laugh expr.	bu talihsiz duruma eğlenceli/komik yanından bakmalısın
51	Konuşma Dili	you have (got) to laugh expr.	aslında komik
52	Konuşma Dili	you have (got) to laugh expr.	gülüp geçmelisin
53	Konuşma Dili	have I got for you! expr.	tam sana/size göre (bir şeyim) var!
54	Konuşma Dili	have I got for you! expr.	sana haberlerim/bir haberim var!
55	Konuşma Dili	have I got news for you expr.	sana haberlerim var
56	Konuşma Dili	what time have you got? expr.	saat kaç?
57	Konuşma Dili	what time have you got? expr.	saatin kaç?
58	Konuşma Dili	what time have you got? expr.	saatin kaç olduğunu biliyor musun?
59	Konuşma Dili	you have got to be kidding (me) expr.	ciddi olamazsın
60	Konuşma Dili	you have got to be kidding (me) expr.	dalga geçiyorsun
61	Konuşma Dili	you have got to be kidding (me) expr.	şaka yapıyor olmalısın
Idioms
62	Deyim	have (got) good vibes (about someone or something) f.	(biri veya bir şey hakkında) iyi şeyler hissetmek
63	Deyim	have (got) good vibes (about someone or something) f.	(biri veya bir şey hakkında) iyi enerji almak
64	Deyim	have got one's mind in the gutter f.	açık saçık konuşmak
65	Deyim	have got it all together to f.	aklı başında olmak
66	Deyim	have (got) one's back f.	arkasında/yanında olmak
67	Deyim	have got a screw loose f.	bir tahtası eksik olmak
68	Deyim	have got one's ass in a sling f.	başı ciddi şekilde belada olmak
69	Deyim	have got it made f.	başarmak
70	Deyim	have got it made in the shade f.	başarmak
71	Deyim	have got somebody's number f.	çevirdiği dolabın farkında olmak
72	Deyim	have got somebody's number f.	çevirdiği dolabı anlamak
73	Deyim	have (got) one's back f.	destek vermek
74	Deyim	have got what it takes f.	gereken niteliklere sahip olmak
75	Deyim	have got it made in the shade f.	hayatı kurtulmak
76	Deyim	have got what it takes f.	gerekli özelliklere sahip olmak
77	Deyim	have got one's mind in the gutter f.	müstehcen konuşmak
78	Deyim	have (got) one's back f.	kollamak
79	Deyim	have got it all together to f.	kafası yerinde olmak
80	Deyim	have got a screw loose f.	keçileri kaçırmış olmak
81	Deyim	have got a screw loose f.	kafadan kontak olmak
82	Deyim	have got a glow on f.	sarhoş olmak
83	Deyim	have got a tiger by the tail f.	sert bir kayaya çarpmak
84	Deyim	have (got) one's back f.	yardım etmek
85	Deyim	have got a tiger by the tail f.	zora çatmak
86	Deyim	have got a screw loose f.	vidası gevşek olmak
87	Deyim	have got it made in the shade f.	(miras vb. gibi) şans yüzüne gülmek
88	Deyim	have got a tiger by the tail f.	zor bir işe kalkışmak
89	Deyim	(have) got a thing going (with someone) f.	(romantik ilişki) aralarında bir şeyler olmak
90	Deyim	(have) got something going (with someone) f.	(romantik ilişki) aralarında bir şeyler olmak
91	Deyim	have got nothing on (someone or something) f.	(bir şey/biri) kadar iyi olmamak
92	Deyim	have got nothing on (someone or something) f.	(birinden/bir şeyden) daha iyi bir yanı olmamak
93	Deyim	have got nothing on (someone or something) f.	(birinden/bir şeyden) daha üstün olmamak
94	Deyim	have got nothing on (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) üstüne çıkan bir özelliği olmamak
95	Deyim	have got nothing on (someone or something) f.	(birine/bir şeye) karşı kesin bir suçlayıcı kanıtı olmamak
96	Deyim	have got nothing on (someone or something) f.	(birinin) suç işlediğine dair kanıtı olmamak
97	Deyim	have got nothing on (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) hakkında bilgiye sahip olmamak
98	Deyim	have got nothing on (someone or something) f.	(birine/bir şeye) dair bilgi içermemek
99	Deyim	have (got) it all over f.	birini gölgede bırakmak
100	Deyim	have (got) it all over f.	(belli bir yetenek ya da bir alanda) birine açık ara fark atmak
101	Deyim	have (got) it all over f.	geride bırakmak
102	Deyim	have (got) it all over f.	sollamak
103	Deyim	have (got) it all over f.	birinden çok daha iyi olmak
104	Deyim	have got something down to a fine art [uk] f.	bir konuda uzman olmak
105	Deyim	have got something down to a fine art [uk] f.	bir konuda uzmanlık/tecrübe sahibi olmak
106	Deyim	have got something down to a fine art [uk] f.	bir şeyin kompetanı olmak
107	Deyim	have got something down to a fine art [uk] f.	bir şeyi çok iyi yapmak
108	Deyim	have (got) (one) pegged as (something) f.	(biri) kafasında (bir şey) olarak yer etmek
109	Deyim	have (got) (one) pegged as (something) f.	(biri) kafasında (bir şekilde) yer etmek
110	Deyim	have (got) (one) pegged as (something) f.	(birinin bir şey) olduğunu düşünmek/sanmak
111	Deyim	have (got) (one's) nose out of joint f.	sinirli olmak
112	Deyim	have (got) (one's) nose out of joint f.	asabı bozuk olmak
113	Deyim	have (got) (one's) nose out of joint f.	siniri bozuk olmak
114	Deyim	have (got) (one's) nose out of joint f.	küplere binmek
115	Deyim	have (got) (one's) number f.	(birinin) çevirdiği dolabı anlamak
116	Deyim	have (got) (one's) number f.	(birinin) çevirdiği dolabın farkında olmak
117	Deyim	have got (someone's) back f.	(birinin) arkasını kollamak
118	Deyim	have got (someone's) back f.	(birini) savunmaya/desteklemeye hazır olmak
119	Deyim	have got (someone's) back f.	(birinin) arkasında olmak
120	Deyim	have got (someone's) back f.	(birine) yardım etmek
121	Deyim	have (got) (something) cinched f.	(bir şeyi) düzeltmek/halletmek
122	Deyim	have (got) (something) cinched f.	(bir şeyi) yoluna koymak
123	Deyim	have (got) (something) cinched f.	(bir şeyi) çözmek
124	Deyim	have (got) a knack for (something) f.	(bir şeye) eli yatkın olmak
125	Deyim	have (got) a knack for (something) f.	(bir şeyde) usta/yetenekli olmak
126	Deyim	have (got) a knack for (something) f.	(bir şeyi) çok iyi becermek
127	Deyim	have (got) a knack for (something) f.	(bir şeyde) maharetli olmak
128	Deyim	have (got) a short fuse f.	kolay sinirlenmek
129	Deyim	have (got) a short fuse f.	çabuk sinirlenmek
130	Deyim	have (got) a short fuse f.	öfke eşiği düşük olmak
131	Deyim	have (got) a short fuse f.	hemen sinirlenmek
132	Deyim	have (got) a short fuse f.	hemen parlamak
133	Deyim	have (got) an eye on (someone or something) f.	gözü (birinin/bir şeyin) üzerinde olmak
134	Deyim	have (got) an eye on (someone or something) f.	(birinden/bir şeyden) gözünü ayırmamak
135	Deyim	have (got) an eye on (someone or something) f.	(birine/bir şeye) dikkat etmek
136	Deyim	have (got) an eye on (someone or something) f.	(birine/bir şeye) göz koymak
137	Deyim	have (got) an eye on (someone or something) f.	(birinde/bir şeyde) gözü olmak/kalmak
138	Deyim	have (got) (one's) eye on (someone or something) f.	gözü (birinin/bir şeyin) üzerinde olmak
139	Deyim	have (got) (one's) eye on (someone or something) f.	(birinden/bir şeyden) gözünü ayırmamak
140	Deyim	have (got) (one's) eye on (someone or something) f.	(birine/bir şeye) dikkat etmek
141	Deyim	have (got) (one's) eye on (someone or something) f.	(birine/bir şeye) göz koymak
142	Deyim	have (got) (one's) eye on (someone or something) f.	(birinde/bir şeyde) gözü olmak/kalmak
143	Deyim	have (got) it over (someone or something) in (something) f.	(birini/bir şeyi bir konuda) gölgede bırakmak
144	Deyim	have (got) it over (someone or something) in (something) f.	(bir konuda birinden/bir şeyden) daha parlak durumda olmak
145	Deyim	have (got) it over (someone or something) in (something) f.	(bir konuda(birinden/bir şeyden) daha fazla parlamak
146	Deyim	have (got) it over (someone or something) in (something) f.	(bir konuda birinden/bir şeyden) üstün/daha iyi olmak
147	Deyim	have (got) the hots f.	çok çekici bulmak
148	Deyim	have (got) the hots f.	çok hoş bulmak
149	Deyim	have (got) to (do something) f.	(bir şey yapmak) zorunda olmak
150	Deyim	have (got) to (do something) f.	(bir şey yapmaya) mecbur olmak
151	Deyim	have (got) to hand it to (someone) f.	(birinin) hakkını vermek
152	Deyim	have (got) to hand it to (someone) f.	(birine) hakkını vermek
153	Deyim	have (got) to hand it to (someone) f.	yiğidi öldür hakkını ver
154	Deyim	have (got) to hand it to (someone) f.	yiğidi öldür hakkını yeme
155	Deyim	have (got) another think coming f.	tekrar düşünmesi gerekmek
156	Deyim	have (got) another think coming f.	yeniden düşünmesi gerekmek
157	Deyim	have (got) another think coming f.	yeniden düşünmek durumunda olmak
158	Deyim	have got a leg up on (someone) f.	(birine göre) daha avantajlı olmak
159	Deyim	have got a loose screw f.	bir tahtası eksik olmak
160	Deyim	have got a loose screw f.	keçileri kaçırmış olmak
161	Deyim	have got a loose screw f.	kafadan kontak olmak
162	Deyim	have got a loose screw f.	vidası gevşek olmak
163	Deyim	have got all (one's) marbles f.	aklı tümüyle yerinde/başında olmak
164	Deyim	have got all (one's) marbles f.	aklı başında olmak
165	Deyim	have got all (one's) marbles f.	aklı yerinde olmak
166	Deyim	have got all (one's) marbles f.	kafası yerinde olmak
167	Deyim	have got all (one's) marbles f.	(aklen) kendinde olmak
168	Deyim	have got an ace up (one's) sleeve f.	elinde kozu olmak
169	Deyim	have got an ace up (one's) sleeve f.	gizli bir kozu olmak
170	Deyim	have got ants in the/(one's) pants f.	içi içine sığmamak
171	Deyim	have got ants in the/(one's) pants f.	yerinde duramamak
172	Deyim	have got ants in the/(one's) pants f.	kıçında kurt olmak
173	Deyim	have got ants in the/(one's) pants f.	kıpır kıpır olmak
174	Deyim	have got ants in the/(one's) pants f.	kurtlu kaşar gibi yerinde duramamak
175	Deyim	have got back f.	arkasında/yanında olmak
176	Deyim	have got back f.	destek vermek
177	Deyim	have got back f.	yardım etmek
178	Deyim	have got back f.	kollamak
179	Deyim	have got bats in (one's) belfry f.	aklından zoru olmak
180	Deyim	have got bats in (one's) belfry f.	bir tahtası eksik olmak
181	Deyim	have got bats in (one's) belfry f.	garip davranmak
182	Deyim	have got bats in (one's) belfry f.	kafayı yemek
183	Deyim	have got bats in (one's) belfry f.	kafayı üşütmek
184	Deyim	have got bats in (one's) belfry f.	kafayı sıyırmak
185	Deyim	have got bats in (one's) belfry f.	tuhaf davranmak
186	Deyim	have got egg on (one's) face f.	bozum olmak
187	Deyim	have got egg on (one's) face f.	mosmor olmak
188	Deyim	have got egg on (one's) face f.	yüzüne gözüne bulaştırmak
189	Deyim	have got egg on (one's) face f.	utanılacak duruma düşmek
190	Deyim	have got egg on (one's) face f.	utancından yerin dibine girmek
191	Deyim	have got egg on (one's) face f.	aptal durumuna düşmek
192	Deyim	have got it (all) together to (do something) f.	(bir şey yapmak için) aklı başında olmak
193	Deyim	have got it (all) together to (do something) f.	(bir şey yapmak için) kafası yerinde olmak
194	Deyim	have got it (all) together f.	aklı başında olmak
195	Deyim	have got it (all) together f.	kafası yerinde olmak
196	Deyim	have got it in for (one) f.	(birine) diş bilemek
197	Deyim	have got it in for (one) f.	(birine) gıcık gitmek
198	Deyim	have got it in for (one) f.	(birine) takmak
199	Deyim	have got it in for (one) f.	(birine) kafayı takmak
200	Deyim	have got it in for (one) f.	(birine) garezi olmak
201	Deyim	have got it in for (one) f.	(birine) karşı hıncı olmak
202	Deyim	have got it in for (one) f.	(birine) karşı kin beslemek
203	Deyim	have got it in for (one) f.	(biriyle) uğraşmak
204	Deyim	have got rocks in (one's) head f.	aklından zoru olmak
205	Deyim	have got rocks in (one's) head f.	bir tahtası eksik olmak
206	Deyim	have got rocks in (one's) head f.	garip davranmak
207	Deyim	have got rocks in (one's) head f.	aptalca davranmak
208	Deyim	have got rocks in (one's) head f.	kafası basmamak
209	Deyim	have got something taped [uk] f.	bir şeyi tamamıyla anlamak
210	Deyim	have got something taped [uk] f.	bir şeyi bütün yönleriyle anlamak
211	Deyim	have got something taped [uk] f.	bir şeyi iyice anlamak
212	Deyim	have got something taped [uk] f.	bir şeyi aklına yazmak/kaydetmek
213	Deyim	have got the hots for (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) çok çekici bulmak
214	Deyim	have got the hots for (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) çok hoş bulmak
215	Deyim	have I got something for you expr.	tam sana/size göre bir şeyim var
216	Deyim	I have only got one pair of hands expr.	on tane elim yok
217	Deyim	I have only got one pair of hands expr.	işim başımdan aşkın
218	Deyim	I have only got one pair of hands expr.	çok yoğunum
219	Deyim	I have only got one pair of hands expr.	çok doluyum
220	Deyim	I have only got one pair of hands expr.	iki tane elim var
221	Deyim	I have only got one pair of hands expr.	on işi aynı anda yapamam
Speaking
222	Konuşma	have you got any jacket that goes with these pants? expr.	bu pantolona uyacak ceketiniz var mı?
223	Konuşma	have you got something to say to me? expr.	bana söyleyeceğin bir şey mi var?
224	Konuşma	what have you got in your bag? expr.	çantanda ne var?
225	Konuşma	you have got to be kidding expr.	dalga geçiyorsun
226	Konuşma	you have got to be kidding expr.	ciddi olamazsın
227	Konuşma	have you got a better idea? expr.	daha iyi bir fikrin mi var?
228	Konuşma	have you got a better idea? expr.	daha iyi bir fikrin var mı?
229	Konuşma	you have got a point expr.	haklısın
230	Konuşma	have you got any brothers or sisters? expr.	erkek veya kız kardeşin var mı?
231	Konuşma	have you got a pet? expr.	evcil hayvanın var mı?
232	Konuşma	things have got out of hand expr.	işler çığırından çıktı
233	Konuşma	have you got a dog? expr.	köpeğin var mı?
234	Konuşma	I have got lots of reason to hate her/him expr.	ondan nefret etmek için pek çok sebebim var
235	Konuşma	have you got a place to stay? expr.	kalacak yerin var mı?
236	Konuşma	have you got a pencil expr.	kalemin var mı
237	Konuşma	how many pencils have you got expr.	kaç kalemin var
238	Konuşma	how much time have you got left expr.	ne kadar zamanın kaldı
239	Konuşma	have you got a dog? expr.	köpeğiniz var mı?
240	Konuşma	how much light have you got? expr.	ne kadar ışığın kaldı?
241	Konuşma	you have got to be kidding expr.	şaka yapıyor olmalısın
242	Konuşma	have you got the time? expr.	saatiniz var mı?
243	Konuşma	you have got to be joking expr.	şaka yapıyor olmalısın
244	Konuşma	have you got the time? expr.	saatin var mı?
245	Konuşma	have you got any money on you? expr.	üzerinde hiç para var mı?
Slang
246	Argo	have got a load on f.	küfelik olmak
247	Argo	have got a load on f.	sarhoş olmak
248	Argo	have got a load on f.	zil zurna sarhoş olmak
249	Argo	have got a monkey on (one's) back f.	(birine) yük olmak
250	Argo	have got a monkey on (one's) back f.	(birinin) sırtında kambur olmak
251	Argo	have got a monkey on (one's) back f.	(birine) sıkıntı vermek
252	Argo	have got a monkey on (one's) back f.	(birine) külfet vermek
253	Argo	have got a monkey on (one's) back f.	(birine) ayak bağı olmak
254	Argo	have got a monkey on (one's) back f.	uyuşturucu bağımlısı olmak
255	Argo	have got a monkey on (one's) back f.	keş/canki olmak
256	Argo	have (got) a skinful f.	sarhoş olmak
257	Argo	have (got) a skinful f.	çok içmek
258	Argo	have (got) a skinful f.	çok fazla içmek