|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
sahip olduğu dikey çubuğun orta noktasının üzerinde ve altında olmak üzere iki adet enine çubuk içeren haç |
lorraine cross i.
|
|
2 |
Genel |
sahip olduğu dikey çubuğun orta noktasının üzerinde ve altında olmak üzere iki adet enine çubuk içeren haç |
cross of lorraine i.
|
|
3 |
Genel |
tercih hakkına sahip olmak |
have preference f.
|
|
4 |
Genel |
amaca sahip olmak |
have an objective f.
|
|
5 |
Genel |
birinin kalbinde özel bir yere sahip olmak |
have a special place in one's heart f.
|
|
6 |
Genel |
seçimde yenerek makamına sahip olmak (eski bir milletvekilini) |
unseat f.
|
|
7 |
Genel |
varis olarak sahip olmak |
succeed to f.
|
|
8 |
Genel |
en son teknolojiye sahip olmak |
be up to date f.
|
|
9 |
Genel |
amaca sahip olmak |
have an aim f.
|
|
10 |
Genel |
halef olarak sahip olmak |
succeed to f.
|
|
11 |
Genel |
sahip olmak istemek |
aspire f.
|
|
12 |
Genel |
yüksek bir konuma sahip olmak |
high up f.
|
|
13 |
Genel |
geçiş hakkına sahip olmak |
have the right of way f.
|
|
14 |
Genel |
kendine sahip olmak |
be in possession of oneself f.
|
|
15 |
Genel |
bol miktarda sahip olmak (bir şeye) |
swim f.
|
|
16 |
Genel |
aynı şeye sahip olmak |
own something in common f.
|
|
17 |
Genel |
hayatında özel bir yere sahip olmak |
have a special place in one's life f.
|
|
18 |
Genel |
yeniden sahip olmak |
repossess f.
|
|
19 |
Genel |
ciddi sonuçlara sahip olmak |
have serious consequences f.
|
|
20 |
Genel |
kese benzeri şekle sahip olmak |
be saclike f.
|
|
21 |
Genel |
anlayışa sahip olmak |
have an understanding or comprehension f.
|
|
22 |
Genel |
aynı düşüncelere sahip olmak |
be on the same wavelength f.
|
|
23 |
Genel |
doğuştan sahip olmak |
endow with f.
|
|
24 |
Genel |
gerekli niteliklere sahip olmak |
habilitate f.
|
|
25 |
Genel |
altı el ya da ayak parmağa sahip olmak |
sexdigital f.
|
|
26 |
Genel |
aynı işleve sahip olmak |
serve the same purpose f.
|
|
27 |
Genel |
aynı işleve sahip olmak |
have the same function f.
|
|
28 |
Genel |
miras yoluyla sahip olmak |
come by f.
|
|
29 |
Genel |
... yapacak kapasiteye sahip olmak |
have the capacity for f.
|
|
30 |
Genel |
kapasiteye sahip olmak |
have the capacity f.
|
|
31 |
Genel |
birisi hakkında kötü düşüncelere sahip olmak |
think ill of someone f.
|
|
|
32 |
Genel |
mizaç olarak değişken bir karaktere sahip olmak |
mercurialise f.
|
|
33 |
Genel |
paya sahip olmak |
have share f.
|
|
34 |
Genel |
mizaç olarak değişken bir karaktere sahip olmak |
mercurialize f.
|
|
35 |
Genel |
role sahip olmak |
have a role f.
|
|
36 |
Genel |
etkili bir görünüme sahip olmak |
have an attractive view f.
|
|
37 |
Genel |
etkili bir görünüme sahip olmak |
have a penetrative view f.
|
|
38 |
Genel |
çekici bir görünüme sahip olmak |
have an attractive appearance f.
|
|
39 |
Genel |
etkili bir görünüme sahip olmak |
have a powerful complexion f.
|
|
40 |
Genel |
etkili bir görünüme sahip olmak |
have an influential complexion f.
|
|
41 |
Genel |
etkili bir görünüme sahip olmak |
have an attractive appearance f.
|
|
42 |
Genel |
etkili bir görünüme sahip olmak |
have an impressive appearance f.
|
|
43 |
Genel |
etkili bir görünüme sahip olmak |
have an outward appearance f.
|
|
44 |
Genel |
etkili bir görünüme sahip olmak |
have a penetrative appearance f.
|
|
45 |
Genel |
beceriye sahip olmak |
have skill f.
|
|
46 |
Genel |
beceriye sahip olmak |
possess skill f.
|
|
47 |
Genel |
hisseye sahip olmak |
own share f.
|
|
48 |
Genel |
hisseye sahip olmak |
hold share f.
|
|
49 |
Genel |
hisseye sahip olmak |
have share f.
|
|
50 |
Genel |
çiçek yetiştirme yeteneğine sahip olmak |
have a green thumb f.
|
|
51 |
Genel |
çiçek yetiştirme yeteneğine sahip olmak |
be a green thumb f.
|
|
52 |
Genel |
-in gerekli gördüğü niteliklere sahip olmak |
meet the requirements of f.
|
|
53 |
Genel |
-e sahip olmak |
gain f.
|
|
54 |
Genel |
-e sahip olmak |
take f.
|
|
55 |
Genel |
kısmen sahip olmak |
own partially f.
|
|
56 |
Genel |
kısmen sahip olmak |
own partly f.
|
|
57 |
Genel |
bir şey hakkında bilgiye sahip olmak |
have knowledge of a thing f.
|
|
58 |
Genel |
ayrıcalığa sahip olmak |
have the precedence f.
|
|
59 |
Genel |
avantajına sahip olmak |
have the advantage of f.
|
|
60 |
Genel |
yeteneğe sahip olmak |
have the ability f.
|
|
61 |
Genel |
aynı görüşlere sahip olmak |
hold similar views f.
|
|
62 |
Genel |
geniş vizyona sahip olmak |
have a broad vision f.
|
|
63 |
Genel |
önemli bir yere sahip olmak |
occupy an important position f.
|
|
64 |
Genel |
önemli bir yere sahip olmak |
occupy an important place f.
|
|
65 |
Genel |
önemli bir yere sahip olmak |
have an important place f.
|
|
66 |
Genel |
önemli bir yere sahip olmak |
have an important position f.
|
|
67 |
Genel |
bilgiye sahip olmak |
be informed f.
|
|
68 |
Genel |
bilgiye sahip olmak |
get knowledge f.
|
|
69 |
Genel |
aynı anda iki eşe birden sahip olmak |
have two spouses at the same time f.
|
|
70 |
Genel |
iyi bir espri anlayışına sahip olmak |
have a good sense humor f.
|
|
71 |
Genel |
kötü bir üne sahip olmak |
have a bad reputation f.
|
|
72 |
Genel |
iyi bir espri yeteneğine sahip olmak |
have a good sense of humour f.
|
|
73 |
Genel |
iyi bir espri anlayışına sahip olmak |
have a good sense of humour f.
|
|
74 |
Genel |
iyi bir espri yeteneğine sahip olmak |
have a good sense of humor f.
|
|
75 |
Genel |
gerekli niteliklere sahip olmak |
have the necessary qualifications f.
|
|
76 |
Genel |
iyi bir espri anlayışına sahip olmak |
have a good sense of humor f.
|
|
77 |
Genel |
istenen standartlara sahip olmak |
meet all the required standards f.
|
|
78 |
Genel |
kendi düşüncesine sahip olmak |
have a mind of one's own f.
|
|
79 |
Genel |
istenen standartlara sahip olmak |
have the required standards f.
|
|
80 |
Genel |
kendi fikrine sahip olmak |
have a mind of one's own f.
|
|
81 |
Genel |
özel niteliklere sahip olmak |
have special qualifications f.
|
|
82 |
Genel |
iyi bir şöhrete sahip olmak |
enjoy a good reputation f.
|
|
83 |
Genel |
itibara sahip olmak |
enjoy esteem f.
|
|
84 |
Genel |
avantaja sahip olmak |
have the advantage f.
|
|
85 |
Genel |
birden çok anlama sahip olmak |
have more than one meaning f.
|
|
86 |
Genel |
birden çok anlama sahip olmak |
have many meanings f.
|
|
87 |
Genel |
öneme sahip olmak |
have the importance f.
|
|
88 |
Genel |
öneme sahip olmak |
be important f.
|
|
89 |
Genel |
öneme sahip olmak |
have importance f.
|
|
90 |
Genel |
olanağına sahip olmak |
have the opportunity to f.
|
|
91 |
Genel |
yeterli bilgiye sahip olmak |
have enough knowledge f.
|
|
92 |
Genel |
kötü bir üne sahip olmak |
have a notoriety f.
|
|
93 |
Genel |
güce sahip olmak |
have the power f.
|
|
94 |
Genel |
sahip olmak istemek |
want to have f.
|
|
95 |
Genel |
hislerine sahip olmak |
control one's feelings f.
|
|
96 |
Genel |
bazı psişik güçlere sahip olmak |
have some psychic powers f.
|
|
97 |
Genel |
boş zamana/vakte sahip olmak |
have free/spare time f.
|
|
98 |
Genel |
ezici/bariz üstünlüğe sahip olmak |
have a commanding lead over f.
|
|
99 |
Genel |
çocukların velayetine sahip olmak |
have custody of the children f.
|
|
100 |
Genel |
sağlam bilgiye sahip olmak |
possess sound knowledge f.
|
|
101 |
Genel |
iyi çalışma koşullarına sahip olmak |
have good working conditions f.
|
|
102 |
Genel |
bir çocuğun zekasına sahip olmak |
have a child's mind f.
|
|
103 |
Genel |
bir çocuğun zekasına sahip olmak |
get a child's mind f.
|
|
104 |
Genel |
üç yaşında bir çocuğun zekasına sahip olmak |
have the intelligence of a three year old child f.
|
|
105 |
Genel |
3 yaşında bir çocuğun zekasına sahip olmak |
have the intelligence of a three year old child f.
|
|
106 |
Genel |
üç yaşında bir çocuğun zekasına sahip olmak |
have the intellect of a 3 year old f.
|
|
107 |
Genel |
3 yaşında bir çocuğun zekasına sahip olmak |
have the intellect of a 3 year old f.
|
|
108 |
Genel |
bir sanatçı olarak nadir bir yeteneğe sahip olmak |
have a rare talent as an artist f.
|
|
109 |
Genel |
bir sanatçı olarak nadir bulunan bir yeteneğe sahip olmak |
have a rare talent as an artist f.
|
|
110 |
Genel |
tam tersi bir duruma sahip olmak |
have a reverse situation f.
|
|
111 |
Genel |
çiçek yetiştirme yeteneğine sahip olmak |
be green thumbed f.
|
|
112 |
Genel |
telefona sahip olmak (evde veya işyerinde) |
be on the phone f.
|
|
113 |
Genel |
...amacına sahip olmak |
have for purpose to f.
|
|
114 |
Genel |
özelliğe sahip olmak |
have a characteristic/feature f.
|
|
115 |
Genel |
yetkiye sahip olmak |
have the authority f.
|
|
116 |
Genel |
her türlü imkana sahip olmak |
have all facilities available f.
|
|
117 |
Genel |
büyük öneme sahip olmak |
have great importance f.
|
|
118 |
Genel |
ortak bir yana sahip olmak |
have in common f.
|
|
119 |
Genel |
aileye sahip olmak |
have a family f.
|
|
120 |
Genel |
çocuk sahip olmak |
have children f.
|
|
121 |
Genel |
aynı ilgi alanlarına sahip olmak |
have the same interests f.
|
|
122 |
Genel |
önceden sahip olmak |
precontain f.
|
|
123 |
Genel |
temel aritmetik bilgisine sahip olmak |
numerate f.
|
|
124 |
Genel |
dört işlem yapabilecek kadar matematik bilgisine sahip olmak |
numerate f.
|
|
125 |
Genel |
düz bir yüzeye sahip olmak |
tabulate f.
|
|
126 |
Genel |
doğa üstü güçlere sahip olmak |
charm f.
|
|
127 |
Genel |
belirli bir tabiata veya niteliklere sahip olmak |
naturize [obsolete] f.
|
|
128 |
Genel |
bir fikre, düşünceye sahip olmak |
entertain f.
|
|
129 |
Genel |
çok sayıda (...ya) sahip olmak |
abound with f.
|
|
130 |
Genel |
önceliğe sahip olmak |
take rank of f.
|
|
131 |
Genel |
ortalamasına sahip olmak |
average f.
|
|
132 |
Genel |
kombine halde sahip olmak |
unite f.
|
|
133 |
Genel |
(bir şeyi) kesintisiz kullanım hakkına sahip olmak |
enjoy f.
|
|
134 |
Genel |
belirli bir ortalama vuruş yüzdesine sahip olmak |
bat f.
|
|
135 |
Genel |
devamlı olarak sahip olmak |
wear f.
|
|
136 |
Genel |
ortak sınıra sahip olmak |
march f.
|
|
137 |
Genel |
statüye sahip olmak |
march [obsolete] f.
|
|
138 |
Genel |
(bir şey) üzerinde güçlü ve hoş bir etkiye sahip olmak |
whow f.
|
|
139 |
Genel |
gerçekçi olmayan öngörülere sahip olmak |
blue-sky f.
|
|
140 |
Genel |
istenen bir özelliğe sahip olmak |
boast f.
|
|
141 |
Genel |
doğuştan olmayan bir hakla sahip olmak |
borrow f.
|
|
142 |
Genel |
(özelliğe veya niteliğe) sahip olmak |
hold f.
|
|
143 |
Genel |
(pozisyona veya ayrıcalığa) sahip olmak |
hold f.
|
|
144 |
Genel |
(bir şeyin) kullanımına sahip olmak |
hold f.
|
|
145 |
Genel |
(bir şey için) alana veya kapasiteye sahip olmak |
hold f.
|
|
146 |
Genel |
ödül olarak yedeğine sahip olmak |
hold f.
|
|
147 |
Genel |
ayırt edici bir işarete sahip olmak |
hold f.
|
|
148 |
Genel |
eve sahip olmak |
home f.
|
|
149 |
Genel |
eve sahip olmak |
home f.
|
|
150 |
Genel |
merkeze sahip olmak |
home f.
|
|
151 |
Genel |
genel merkeze sahip olmak |
home f.
|
|
152 |
Genel |
iç uğultusuna sahip olmak |
hum f.
|
|
153 |
Genel |
kendiyle ilgili yanlış fikre sahip olmak |
misken [scotland] f.
|
|
154 |
Genel |
(ölçüme göre) belirli delik sayısına sahip olmak |
gage f.
|
|
155 |
Genel |
ortak bir sınıra sahip olmak |
line f.
|
|
156 |
Genel |
hükmedici bir mevkiye sahip olmak |
lord f.
|
|
157 |
Genel |
(arma, amblem) sahip olmak |
give f.
|
|
158 |
Genel |
yetkiye sahip olmak |
go f.
|
|
159 |
Genel |
sağlam temele sahip olmak |
obtain f.
|
|
160 |
Genel |
(ofis, makam) sahip olmak |
occupy f.
|
|
161 |
Genel |
(mülk veya nitelik olarak) sahip olmak |
claim f.
|
|
162 |
Genel |
mesleki makama sahip olmak |
office f.
|
|
163 |
Genel |
ticari makama sahip olmak |
office f.
|
|
164 |
Genel |
(soba, şömine) aşırı güçlü bir yukarı yönlü hava akımına sahip olmak |
overdraw f.
|
|
165 |
Genel |
gereksiz itibara sahip olmak |
overween [obsolete] f.
|
|
166 |
Genel |
belirli bir niteliğe sahip olmak |
run f.
|
|
167 |
Genel |
üzerinde olumsuz etkiye sahip olmak |
impact f.
|
|
168 |
Genel |
olumsuz etkiye sahip olmak |
impact f.
|
|
169 |
Genel |
ortak parçaya sahip olmak |
communicate [obsolete] f.
|
|
170 |
Genel |
anlamlı bir ilişkiye sahip olmak |
communicate f.
|
|
171 |
Genel |
yetkisi kapsamında sahip olmak |
compass f.
|
|
172 |
Genel |
bilgisine sahip olmak |
command f.
|
|
173 |
Genel |
ortak merkeze sahip olmak |
concenter f.
|
|
174 |
Genel |
çok miktarda değerli şeye sahip olmak |
drip f.
|
|
175 |
Genel |
(bir şeye) az miktarda sahip olmak |
incle [dialect] [uk] f.
|
|
176 |
Genel |
ortak ilgi alanlarına sahip olmak |
have common interests f.
|
|
177 |
Genel |
(bir şeyi) yapacak kapasiteye sahip olmak |
contain f.
|
|
178 |
Genel |
sağlam anlayışa/bilgiye sahip olmak |
control f.
|
|
179 |
Genel |
ortaklaşa sahip olmak |
divide f.
|
|
180 |
Genel |
daha fazla metrese sahip olmak |
outparamour f.
|
|
181 |
Genel |
(bir şeyden) daha iyi dereceye sahip olmak |
outrate f.
|
|
182 |
Genel |
daha çarpıcı bir anlatıma sahip olmak |
outtell f.
|
|
183 |
Genel |
bir şeyin bazı özelliklerine sahip olmak |
participate f.
|
|
184 |
Genel |
bir kimsenin veya bir şeyin yapısına sahip olmak |
participate f.
|
|
185 |
Genel |
romantik fikirlere sahip olmak |
romanticize f.
|
|
186 |
Genel |
romantik fikirlere sahip olmak |
romanticise f.
|
|
187 |
Genel |
maddeci bakış açısına sahip olmak |
sensualize f.
|
|
188 |
Genel |
maddeci bakış açısına sahip olmak |
sensualise f.
|
|
189 |
Genel |
kalıntıya sahip olmak |
smack f.
|
|
190 |
Genel |
hak çerçevesinde sahip olmak |
bear f.
|
|
191 |
Genel |
(bir ilişki veya orana) sahip olmak |
bear f.
|
|
192 |
Genel |
dolaylı bir amaca sahip olmak |
squint f.
|
|
193 |
Genel |
dolaylı referansa sahip olmak |
squint f.
|
|
194 |
Genel |
kapasiteye sahip olmak |
hold f.
|
|
195 |
Genel |
sahip olmak isteyen |
possessive s.
|
|
196 |
Genel |
balık şeklinde bir alt bedene sahip olmak |
marined s.
|
|
197 |
Genel |
sahip olmaya neden olmak anlamı veren son ek |
-en snk.
|
|
Phrasals |
|
198 |
Öbek Fiiller |
öneme sahip olmak |
to be reckoned with f.
|
|
199 |
Öbek Fiiller |
(mülk) yaklaşık olarak eşdeğer sınırlara sahip olmak |
march with f.
|
|
200 |
Öbek Fiiller |
aniden ve zorla sahip olmak |
seize on f.
|
|
201 |
Öbek Fiiller |
… bir görünüme sahip olmak |
look out f.
|
|
202 |
Öbek Fiiller |
aynı bakış açısına sahip olmak |
be at one with f.
|
|
203 |
Öbek Fiiller |
daha yüksek bir standarda sahip olmak |
be above f.
|
|
204 |
Öbek Fiiller |
(birine veya bir şeye karşı) negatif düşüncelere sahip olmak |
get down on (someone or something) f.
|
|
205 |
Öbek Fiiller |
(bir konuda) ayrı fikirlere sahip olmak |
differ about (something) f.
|
|
206 |
Öbek Fiiller |
(bir konuda) ayrı fikirlere sahip olmak |
differ on (something) f.
|
|
207 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) sahip olmak için pazarlık etmek |
bargain for (someone or something) f.
|
|
208 |
Öbek Fiiller |
bir şeyin sonucu olarak (bir şeye) sahip olmak |
land up with (something) f.
|
|
209 |
Öbek Fiiller |
kraliyet gücüne sahip olmak |
perch on (something) f.
|
|
210 |
Öbek Fiiller |
belli bir değere/dereceye sahip olmak |
rate at (something) f.
|
|
211 |
Öbek Fiiller |
belli bir seviyeye/düzeye sahip olmak |
rate at (something) f.
|
|
212 |
Öbek Fiiller |
bir şeye bol miktarda sahip olmak |
roll in something f.
|
|
213 |
Öbek Fiiller |
(biriyle/bir şeyle) benzer özelliklere sahip olmak |
match up with (someone or something else) f.
|
|
214 |
Öbek Fiiller |
için gerekli niteliklere sahip olmak |
qualify for f.
|
|
215 |
Öbek Fiiller |
bir şey için gerekli niteliklere sahip olmak |
qualify for something f.
|
|
216 |
Öbek Fiiller |
için uygun şartlara/niteliklere sahip olmak |
qualify for f.
|
|
217 |
Öbek Fiiller |
çok sayıda bir şeye sahip olmak |
abound in something f.
|
|
218 |
Öbek Fiiller |
çok sayıda birilerine/bir şeye sahip olmak |
abound with someone or something f.
|
|
219 |
Öbek Fiiller |
(biriyle birine/bir şeye) sahip olmak için tartışmak/pazarlık etmek |
bargain (over someone or something) (with someone) f.
|
|
220 |
Öbek Fiiller |
(biriyle birine/bir şeye) sahip olmak için tartışmak/pazarlık etmek |
and bargain (for someone or something) (with someone) f.
|
|
221 |
Öbek Fiiller |
(biriyle) (bir şeye sahip olmak için) görüşmek |
bargain with (one) f.
|
|
222 |
Öbek Fiiller |
sahip olmak (saldırmasına engel olmak) |
call off f.
|
|
223 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) sahip olmak |
luck into f.
|
|
224 |
Öbek Fiiller |
(bir konuda) ayrı fikirlere sahip olmak |
differ about f.
|
|
225 |
Öbek Fiiller |
(biriyle biri/bir şey hakkında) karşıt görüşlere sahip olmak |
disagree (with someone) (about someone or something) f.
|
|
226 |
Öbek Fiiller |
(biriyle biri/bir şey hakkında) karşıt görüşlere sahip olmak |
disagree (with someone) (on someone or something) f.
|
|
227 |
Öbek Fiiller |
(biriyle bir şey hakkında/bir konuda) karşıt görüşlere sahip olmak |
disagree with (one) on (something) f.
|
|
228 |
Öbek Fiiller |
(biriyle/bir şeyle) karşıt görüşlere sahip olmak |
disagree with (someone or something) f.
|
|
229 |
Öbek Fiiller |
evlenip (bir şeye) sahip olmak |
marry into (something) f.
|
|
230 |
Öbek Fiiller |
(biriyle/bir şeyle) benzer özelliklere sahip olmak |
match up to (someone or something) f.
|
|
231 |
Öbek Fiiller |
belli bir değere/dereceye sahip olmak |
rate at f.
|
|
232 |
Öbek Fiiller |
belli bir seviyeye/düzeye sahip olmak |
rate at f.
|
|
233 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) sahip olmak için acele etmek |
rush for (someone or something) f.
|
|
234 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) varis olarak sahip olmak |
succeed to (something) f.
|
|
235 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) halef olarak sahip olmak |
succeed to (something) f.
|
|
236 |
Öbek Fiiller |
bolca (bir şeye) sahip olmak |
swim in (something) f.
|
|
237 |
Öbek Fiiller |
gereklilik veya ön koşuldan feragat hakkına sahip olmak |
place out f.
|
|
Proverb |
|
238 |
Atasözü |
bir şeyin mülkiyetine/velayetine sahip olmak birçok kanuni hak talebi gerektirir |
possession is nine parts of the law
|
|
239 |
Atasözü |
saygın bir isme sahip olmak maddi miras kadar önemlidir |
a good name is a second inheritance
|
|
Colloquial |
|
240 |
Konuşma Dili |
ihtiyaç duyduğu her şeye sahip olmak |
have everything one needs f.
|
|
241 |
Konuşma Dili |
olasılığına sahip olmak |
stand a fair chance of f.
|
|
242 |
Konuşma Dili |
olasılığına sahip olmak |
have the possibility of f.
|
|
243 |
Konuşma Dili |
olasılığına sahip olmak |
stand a good chance of f.
|
|
244 |
Konuşma Dili |
olasılığına sahip olmak |
have the chance of f.
|
|
245 |
Konuşma Dili |
bir role/pozisyona uygun görünüme sahip olmak |
look/dress the part f.
|
|
246 |
Konuşma Dili |
rahat şartlara sahip olmak |
have it easy f.
|
|
247 |
Konuşma Dili |
kolaylığa/rahatlığa sahip olmak |
have it easy f.
|
|
248 |
Konuşma Dili |
(bir şeyden) belli bir miktara sahip olmak |
be off for (something) f.
|
|
249 |
Konuşma Dili |
birinin istediği bir şeye sahip olmak |
have something to offer f.
|
|
250 |
Konuşma Dili |
birinin isteklerini karşılayacak özelliğe/özelliklere sahip olmak |
have something to offer f.
|
|
251 |
Konuşma Dili |
birinin isteklerine cevap verecek bir şeye/şeylere sahip olmak |
have something to offer f.
|
|
252 |
Konuşma Dili |
belli bir yeteneğe sahip olmak |
have got it in (one) f.
|
|
253 |
Konuşma Dili |
bir şeyin bilgisine sahip olmak |
have it f.
|
|
254 |
Konuşma Dili |
birine zarar verecek bir bilgiye sahip olmak |
have on f.
|
|
255 |
Konuşma Dili |
birinin aleyhinde bilgiye sahip olmak |
have on f.
|
|
256 |
Konuşma Dili |
biri hakkında olumsuz bilgiye sahip olmak |
have on f.
|
|
257 |
Konuşma Dili |
çok fazla önemli bilgiye sahip olmak |
know too much f.
|
|
258 |
Konuşma Dili |
gizli/hassas bilgiye sahip olmak |
be on the in f.
|
|
259 |
Konuşma Dili |
belli bir miktarda bir şeye sahip olmak |
be off for something f.
|
|
260 |
Konuşma Dili |
yapma becerisine sahip olmak |
have it in one to do f.
|
|
261 |
Konuşma Dili |
bir şey yapma becerisine sahip olmak |
have it in one to do something f.
|
|
262 |
Konuşma Dili |
bir şey yapma becerisine sahip olmak |
have it in you to do something f.
|
|
263 |
Konuşma Dili |
bir şey yapma becerisine sahip olmak |
have (got) it in you to do something f.
|
|
Idioms |
|
264 |
Deyim |
keskin kokuya sahip olmak |
reach one's nostrils f.
|
|
265 |
Deyim |
avantaja sahip olmak |
take the wind f.
|
|
266 |
Deyim |
birinin üzerinde tam kontrole sahip olmak |
turn around one's finger f.
|
|
267 |
Deyim |
ikna edici ya da akıl çelici bir konuşma kabiliyetine sahip olmak |
have kissed the blarney stone f.
|
|
268 |
Deyim |
dokunuşuna sahip olmak |
be touched with (something) f.
|
|
269 |
Deyim |
bir miktar (bir şeye) sahip olmak |
be touched with (something) f.
|
|
270 |
Deyim |
dokunuşuna sahip olmak |
be touched with something f.
|
|
271 |
Deyim |
bir miktar (bir şeye) sahip olmak |
be touched with something f.
|
|
272 |
Deyim |
daha iyi bir yere/konuma/pozisyona sahip olmak |
be better placed f.
|
|
273 |
Deyim |
doğru bir yere/konuma/pozisyona sahip olmak |
be ideally placed f.
|
|
274 |
Deyim |
ne cevherler varmış dedirtecek bir niteliğe sahip olmak |
be a revelation f.
|
|
275 |
Deyim |
ne cevherler varmış dedirtecek bir niteliğe sahip olmak |
come as a revelation (to somebody) f.
|
|
276 |
Deyim |
avantaja sahip olmak |
get the advantage of f.
|
|
277 |
Deyim |
avantaja sahip olmak |
get the advantage over f.
|
|
278 |
Deyim |
avantaja sahip olmak |
have the advantage over f.
|
|
279 |
Deyim |
aşırı heyecanlı bir mizaca sahip olmak |
have one's heart in one's mouth f.
|
|
280 |
Deyim |
aşırı heyecanlı bir mizaca sahip olmak |
have one's heart in one's boots f.
|
|
281 |
Deyim |
aynı isteklere veya ihtiyaçlara sahip olmak |
be bitten by the same bug f.
|
|
282 |
Deyim |
birşey üzerinde önemli etkiye sahip olmak |
have significant influence on something f.
|
|
283 |
Deyim |
bir iş için gerekli yeteneklere/özelliklere sahip olmak |
have something will travel f.
|
|
284 |
Deyim |
bir şeyle ilgili iyi bir bakış açısına/görüşe/anlayışa sahip olmak |
have a good perspective on something f.
|
|
285 |
Deyim |
birisinin üzerinde önemli bir etkiye sahip olmak |
have significant influence on somebody f.
|
|
286 |
Deyim |
beceriye sahip olmak |
have it in one f.
|
|
287 |
Deyim |
benzer özelliklere sahip olmak |
be in the same ballpark f.
|
|
288 |
Deyim |
bir hazineye sahip olmak |
be sitting on a gold mine f.
|
|
289 |
Deyim |
birisiyle birçok ortak özelliğe sahip olmak |
have a lot in common with somebody f.
|
|
290 |
Deyim |
bir şeyi başarmak için gereken niteliklere sahip olmak |
have what it takes f.
|
|
291 |
Deyim |
birine kıyasla aslan payına sahip olmak |
gain ground on somebody f.
|
|
292 |
Deyim |
birisine karşı yeterli kanıta/delile sahip olmak |
have a case against someone f.
|
|
293 |
Deyim |
benzer karakterlere sahip olmak |
have kindred spirits f.
|
|
294 |
Deyim |
derin bir hafızaya sahip olmak |
have a memory like an elephant f.
|
|
295 |
Deyim |
davetkar bakışlara sahip olmak |
have bedroom eyes f.
|
|
296 |
Deyim |
genç yaşına rağmen yılların birikimine sahip olmak |
have an old head on young shoulders f.
|
|
297 |
Deyim |
genç yaşına rağmen yılların birikimine sahip olmak |
have a wise head on young shoulders f.
|
|
298 |
Deyim |
güçlü bir belleğe sahip olmak |
have a memory like an elephant f.
|
|
299 |
Deyim |
gerekli olan becerilere sahip olmak |
have what it takes f.
|
|
300 |
Deyim |
heyecanlı bir karaktere sahip olmak |
live on one's nerves f.
|
|
301 |
Deyim |
eşit fırsata sahip olmak |
get an even break f.
|
|
302 |
Deyim |
gereken niteliklere sahip olmak |
have got what it takes f.
|
|
303 |
Deyim |
gerekli olan niteliklere sahip olmak |
have what it takes f.
|
|
304 |
Deyim |
gerekli özelliklere sahip olmak |
have got what it takes f.
|
|
305 |
Deyim |
gerekli yeteneklere sahip olmak |
have what it takes f.
|
|
306 |
Deyim |
farklı duygu ve düşüncelere sahip olmak |
be on different wavelengths f.
|
|
307 |
Deyim |
gereken özelliklere sahip olmak |
have the makings of f.
|
|
308 |
Deyim |
eşit haklara sahip olmak |
share and share alike f.
|
|
309 |
Deyim |
ilk söz söyleme/kullanma hakkına sahip olmak |
have first call on something f.
|
|
310 |
Deyim |
ilkelerine göre hareket etme cesaretine sahip olmak |
have the courage of one's convictions f.
|
|
311 |
Deyim |
istediği/ihtiyaç duyduğu her şeye sahip olmak |
want for nothing f.
|
|
312 |
Deyim |
inançlarına göre hareket etme cesaretine sahip olmak |
have the courage of one's convictions f.
|
|
313 |
Deyim |
keskin/kıvrak bir zekaya sahip olmak |
have a mind like a steel trap f.
|
|
314 |
Deyim |
keskin bir zekaya sahip olmak |
have a mind as sharp as a steel trap f.
|
|
315 |
Deyim |
kısa/az/rahat çalışma saatlerine sahip olmak |
keep banker's hours f.
|
|
316 |
Deyim |
olumsuz bir mizaca sahip olmak |
have a bad attitude f.
|
|
317 |
Deyim |
kısıtlı bir bütçeye sahip olmak |
be on a budget f.
|
|
318 |
Deyim |
peygamber sabrına sahip olmak |
have the patience of a saint f.
|
|
319 |
Deyim |
peygamber sabrına sahip olmak |
have the patience of job f.
|
|
320 |
Deyim |
savaş riskine sahip olmak |
be on the warpath f.
|
|
321 |
Deyim |
tam hareket hürriyetine sahip olmak |
have a free hand f.
|
|
322 |
Deyim |
(birisinin) sadakatine sahip olmak |
have someone’s loyalty f.
|
|
323 |
Deyim |
(birisinin) sadakatine sahip olmak |
command loyalty f.
|
|
324 |
Deyim |
yılların birikimine sahip olmak |
have an old head on young shoulders f.
|
|
325 |
Deyim |
yeterli özelliklere sahip olmak |
have what it takes f.
|
|
326 |
Deyim |
yılların birikimine sahip olmak |
have a wise head on young shoulders f.
|
|
327 |
Deyim |
yeterli/belirli düzeyde akla/zekaya sahip olmak |
have something on the ball f.
|
|
328 |
Deyim |
yeterli/belirli düzeyde akla/zekaya sahip olmak |
have on the ball f.
|
|
329 |
Deyim |
(bir konu hakkındaki) temel bilgilere sahip olmak |
know one's abcs f.
|
|
330 |
Deyim |
bir şeye bol miktarda sahip olmak |
have something coming out of your ears f.
|
|
331 |
Deyim |
bir şeye tatmin edici oranda sahip olmak |
have something coming out of your ears f.
|
|
332 |
Deyim |
bir şeye lüzumsuz/aşırı oranda sahip olmak |
have something coming out of your ears f.
|
|
333 |
Deyim |
zayıf bir müzik kulağına sahip olmak |
have a tin ear f.
|
|
334 |
Deyim |
her şeyin en iyisine sahip olmak |
eat high off the hog f.
|
|
335 |
Deyim |
minimum zekaya/akla sahip olmak |
have enough sense to pound salt f.
|
|
336 |
Deyim |
minimum kabiliyete sahip olmak |
have enough sense to pound salt f.
|
|
337 |
Deyim |
tam hareket hürriyetine sahip olmak |
get/have a free hand f.
|
|
338 |
Deyim |
olumlu özelliklere sahip olmak |
have (someone's or something's) good points f.
|
|
339 |
Deyim |
beğenilen özelliklere sahip olmak |
have (someone's or something's) good points f.
|
|
340 |
Deyim |
çok iyi özelliklere sahip olmak |
have (someone's or something's) good points f.
|
|
341 |
Deyim |
olumlu niteliklere sahip olmak |
have (someone's or something's) good points f.
|
|
342 |
Deyim |
güzel/beğenilen niteliklere sahip olmak |
have (someone's or something's) good points f.
|
|
343 |
Deyim |
iyi niteliklere sahip olmak |
have (someone's or something's) good points f.
|
|
344 |
Deyim |
artı/olumlu yanlara sahip olmak |
have your good points f.
|
|
345 |
Deyim |
artı/olumlu özelliklere sahip olmak |
have your good points f.
|
|
346 |
Deyim |
artı/olumlu noktalara sahip olmak |
have your good points f.
|
|
347 |
Deyim |
artı/olumlu yanlara sahip olmak |
have your plus points f.
|
|
348 |
Deyim |
artı/olumlu özelliklere sahip olmak |
have your plus points f.
|
|
349 |
Deyim |
artı/olumlu noktalara sahip olmak |
have your plus points f.
|
|
350 |
Deyim |
(kendince/kendi içinde) artı/olumlu yanlara sahip olmak |
have (someone's or something's) plus points f.
|
|
351 |
Deyim |
(kendince/kendi içinde) artı/olumlu özelliklere sahip olmak |
have (someone's or something's) plus points f.
|
|
352 |
Deyim |
bir şey yapmak için çok paraya, zamana sahip olmak |
have money, time to play with f.
|
|
353 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) hakkında kötü bir fikre/izlenime sahip olmak |
have a bad opinion of (someone or something) f.
|
|
354 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) hakkında olumsuz bir fikre/izlenime sahip olmak |
have a bad opinion of (someone or something) f.
|
|
355 |
Deyim |
birinin/bir şeyin hakkında iyi bir izlenime sahip olmak |
have a good opinion of somebody/something f.
|
|
356 |
Deyim |
birinin/bir şeyin hakkında iyi bir fikre sahip olmak |
have a good opinion of somebody/something f.
|
|
357 |
Deyim |
bir şey hakkında belirli bir bilgiye sahip olmak |
know for a fact f.
|
|
358 |
Deyim |
istisnai bir sayısal zekaya sahip olmak |
have a head for figures f.
|
|
359 |
Deyim |
olağanüstü bir matematik zekasına sahip olmak |
have a head for figures f.
|
|
360 |
Deyim |
farklı bir role/pozisyona daha sahip olmak |
wear a different hat f.
|
|
361 |
Deyim |
başka bir role/pozisyona daha sahip olmak |
wear another hat f.
|
|
362 |
Deyim |
(bir şeye) sahip olmak |
get (one's) mitts on (something) f.
|
|
363 |
Deyim |
(bir şeye) sahip olmak |
get a hand on (something) f.
|
|
364 |
Deyim |
bir şeye yeniden sahip olmak |
get out of hock f.
|
|
365 |
Deyim |
bir şey hususunda iyi bir zevke sahip olmak |
have good taste in something f.
|
|
366 |
Deyim |
(bir konuda) kesin bir fikre sahip olmak |
be a great believer in (something) f.
|
|
367 |
Deyim |
(bir şeyi) yapma inceliğine sahip olmak |
have the (good) grace to (do something) f.
|
|
368 |
Deyim |
(bir şeyi) yapma inceliğine sahip olmak |
have the (good) grace to do something f.
|
|
369 |
Deyim |
(bir şeyi) yapma inceliğine sahip olmak |
have the courtesy to (do something) f.
|
|
370 |
Deyim |
çok kırılgan bir yapıya sahip olmak |
have a heart of glass f.
|
|
371 |
Deyim |
çok kırılgan bir kalbe sahip olmak |
have a heart of glass f.
|
|
372 |
Deyim |
çok para kazanma yeteneğine sahip olmak |
have (the) golden touch f.
|
|
373 |
Deyim |
(biri/bir şey) hakkında çok iyi düşüncelere sahip olmak |
think greatly of (someone or something) f.
|
|
374 |
Deyim |
uzun süreli hafızaya sahip olmak |
have a long memory f.
|
|
375 |
Deyim |
(bir şeye) sahip olmak |
have (one's) hands on (something) f.
|
|
376 |
Deyim |
bir şey avantajına sahip olmak |
have something on your side f.
|
|
377 |
Deyim |
(bir şeye) sahip olmak |
have (something) to (one's) name f.
|
|
378 |
Deyim |
bir şeyi yapma fırsatına sahip olmak |
have the ball at one's feet f.
|
|
379 |
Deyim |
(biri/bir şey) hakkında olumsuz düşüncelere sahip olmak |
think poorly of (someone or something) f.
|
|
380 |
Deyim |
(biri/bir şey) hakkında kötü düşüncelere sahip olmak |
think poorly of (someone or something) f.
|
|
381 |
Deyim |
savaş riskine sahip olmak |
go on the warpath f.
|
|
382 |
Deyim |
savaş riskine sahip olmak |
be on the warpath f.
|
|
383 |
Deyim |
geçici bir etkiye sahip olmak |
write on water f.
|
|
384 |
Deyim |
uçup giden bir etkiye sahip olmak |
write on water f.
|
|
385 |
Deyim |
anlık bir etkiye sahip olmak |
write on water f.
|
|
386 |
Deyim |
belli bir görüşe sahip tek kişi olmak |
be in a minority of one f.
|
|
387 |
Deyim |
çok/daha sert bir karaktere sahip olmak |
be made of sterner stuff f.
|
|
388 |
Deyim |
çok/daha sağlam bir karaktere sahip olmak |
be made of sterner stuff f.
|
|
389 |
Deyim |
akli yeterliliğe sahip olmak |
be compos mentis f.
|
|
390 |
Deyim |
kendinden öncekilerden çok üstün özelliklere sahip olmak (teknolojik olarak) |
be light years away from f.
|
|
391 |
Deyim |
aynı duygu ve düşüncelere sahip olmak |
be on the same wavelength f.
|
|
392 |
Deyim |
farklı duygu ve düşüncelere sahip olmak |
be on different wavelengths f.
|
|
393 |
Deyim |
farkında olmadığı/henüz değerlendirmediği bir hazineye sahip olmak |
be sitting on a gold mine f.
|
|
394 |
Deyim |
doğuştan (bir şeye) sahip olmak |
be endowed with (something) f.
|
|
395 |
Deyim |
(biriyle/bir şeyle) aynı amaçlara, beğenilere, görüşlere sahip olmak |
get in sync (with someone or something) f.
|
|
396 |
Deyim |
(biriyle/bir şeyle) aynı/benzer bakış açısına/fikirlere sahip olmak |
get in sync (with someone or something) f.
|
|
397 |
Deyim |
bir şeye sahip olmak |
get/lay your hands on something f.
|
|
398 |
Deyim |
(birine/bir şeye karşı) yeterli kanıta/delile sahip olmak |
have a case (against someone or something) f.
|
|
399 |
Deyim |
maharetine sahip olmak |
have a good command of f.
|
|
400 |
Deyim |
(biri/bir şey) hakkında iyi bir izlenime sahip olmak |
have a good opinion of (someone or something) f.
|
|
401 |
Deyim |
(biri/bir şey) hakkında iyi bir fikre sahip olmak |
have a good opinion of (someone or something) f.
|
|
402 |
Deyim |
ciddi bir yüz ifadesine sahip olmak |
have a long face f.
|
|
403 |
Deyim |
kendi düşüncesine sahip olmak |
have a mind of its own f.
|
|
404 |
Deyim |
kendi fikrine sahip olmak |
have a mind of its own f.
|
|
405 |
Deyim |
kendi düşüncesine sahip olmak |
have a mind of one's own f.
|
|
406 |
Deyim |
kendi fikrine sahip olmak |
have a mind of one's own f.
|
|
407 |
Deyim |
kendi düşüncesine sahip olmak |
have a mind of your own f.
|
|
408 |
Deyim |
kendi fikrine sahip olmak |
have a mind of your own f.
|
|
409 |
Deyim |
zayıf bir (müzik) kulağına sahip olmak |
have a tin ear (for something) f.
|
|
410 |
Deyim |
kıvrımlı hatlara sahip olmak |
have curves in all the right places f.
|
|
411 |
Deyim |
yuvarlak hatlı bir vücuda sahip olmak |
have curves in all the right places f.
|
|
412 |
Deyim |
düzgün vücut hatlarına sahip olmak |
have curves in all the right places f.
|
|
413 |
Deyim |
ilk söz söyleme/kullanma hakkına sahip olmak |
have first call f.
|
|
414 |
Deyim |
(biri/bir şey hakkında/üzerine) ilk söz söyleme/kullanma hakkına sahip olmak |
have first call (on somebody/something) f.
|
|
415 |
Deyim |
(bir şeye) sahip olmak |
have something to your name f.
|
|
416 |
Deyim |
yeterli/belirli düzeyde akla/zekaya sahip olmak |
have something/a lot on the ball [us] f.
|
|
417 |
Deyim |
(bir şey) avantajına sahip olmak |
have the advantage of (something) f.
|
|
418 |
Deyim |
bir şeyi yapma inceliğine sahip olmak |
have the grace to do something f.
|
|
419 |
Deyim |
(yapmak) için gereken paraya, beceriye sahip olmak |
have the wherewithal to (do something) f.
|
|
420 |
Deyim |
olumlu yanlara sahip olmak |
have your good points f.
|
|
421 |
Deyim |
artı yanlara sahip olmak |
have your plus points f.
|
|
422 |
Deyim |
ilkelerine göre hareket etme cesaretine sahip olmak/olmamak |
have/lack the courage of your convictions f.
|
|
423 |
Deyim |
inançlarına göre hareket etme cesaretine sahip olmak/olmamak |
have/lack the courage of your convictions f.
|
|
424 |
Deyim |
ikna edici ya da akıl çelici bir konuşma kabiliyetine sahip olmak |
kiss the blarney stone f.
|
|
425 |
Deyim |
(bir konu hakkındaki) temel bilgilere sahip olmak |
know abcs f.
|
|
426 |
Deyim |
heyecanlı bir karaktere sahip olmak |
live on your nerves [uk] f.
|
|
427 |
Deyim |
evlenip (bir şeye) sahip olmak |
marry way out of f.
|
|
428 |
Deyim |
söz hakkına sahip olmak |
have agency over f.
|
|
429 |
Deyim |
karar verme yetkisine sahip olmak |
have agency over f.
|
|
430 |
Deyim |
bir hazineye sahip olmak |
sit on a gold mine f.
|
|
431 |
Deyim |
farkında olmadığı/henüz değerlendirmediği bir hazineye sahip olmak |
sit on a gold mine f.
|
|
432 |
Deyim |
(bir şey) zenginliğine sahip olmak |
sit on a gold mine of (something) f.
|
|
433 |
Deyim |
farkında olmadığı/henüz değerlendirmediği (bir şey) hazinesine sahip olmak |
sit on a gold mine of (something) f.
|
|
434 |
Deyim |
gerekli tüm özelliklere sahip olmak |
tick every box f.
|
|
Speaking |
|
435 |
Konuşma |
böyle bir eve sahip olmak ister misiniz? |
would you like to own a home like this? expr.
|
|
Trade/Economic |
|
436 |
Ticaret/Ekonomi |
büyük bir müşteri hacmine sahip olmak |
have a large customer base f.
|
|
437 |
Ticaret/Ekonomi |
geniş imkanlara sahip olmak |
possess ample means f.
|
|
438 |
Ticaret/Ekonomi |
piyasa ortalamasının altında değere sahip olmak |
underperform f.
|
|
439 |
Ticaret/Ekonomi |
yeterli miktarda sermayeye sahip olmak |
possess sufficient capital f.
|
|
440 |
Ticaret/Ekonomi |
kira sözleşmesiyle sahip olmak |
hire f.
|
|
441 |
Ticaret/Ekonomi |
(şirketin) adi hisse sermayesine nazaran çok yüksek oranda borç senetleri ve imtiyazlı hisse senetlerine sahip olmasına sebep olmak |
overgear f.
|
|
Law |
|
442 |
Hukuk |
son mal sahibinin ölümünden sonra mülkiyet hakkına sahip olmak |
abate into a freehold f.
|
|
443 |
Hukuk |
bütün niteliklere sahip olmak |
have all the qualifications f.
|
|
444 |
Hukuk |
hakka sahip olmak |
have a claim f.
|
|
445 |
Hukuk |
eşit hisselere sahip olmak |
share and share alike f.
|
|
446 |
Hukuk |
rüşvetle sahip olmak |
bribe f.
|
|
447 |
Hukuk |
(unvan, makam) hakkına sahip olmak |
hold f.
|
|
Politics |
|
448 |
Siyasal |
oy verme hakkına sahip olmak |
carry the right to vote f.
|
|
449 |
Siyasal |
önemli etkiye sahip olmak |
have a heavy hand f.
|
|
450 |
Siyasal |
mali özerkliğe sahip olmak |
have financial autonomy f.
|
|
451 |
Siyasal |
veto hakkına sahip olmak |
possess a right of veto f.
|
|
452 |
Siyasal |
bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler |
and sadder and graver than all these circumstances, those who hold power within the country may be in error, misguided and may even be traitors expr.
|
|
Technical |
|
453 |
Teknik |
en yüksek dereceye sahip olmak |
rank f.
|
|
Computer |
|
454 |
Bilgisayar |
etrafındaki boşluk da dahil olmak üzere tüm karakterlerin eşit genişliğe sahip olduğu yazı tipi |
monospaced type i.
|
|
Dyeing |
|
455 |
Boyacılık |
(renk) ortalama bir değere sahip olmak |
average f.
|
|
Medical |
|
456 |
Medikal |
aynı özelliklere sahip olmak |
interosculate f.
|
|
457 |
Medikal |
önemli bir morbiditeye sahip olmak |
have considerable morbidity f.
|
|
458 |
Medikal |
orta derecede duyarlılığa sahip olmak |
have moderate sensitivity f.
|
|
459 |
Medikal |
yüksek mortalite ve morbiditeye sahip olmak |
have a high morbidity and mortality f.
|
|
Dentistry |
|
460 |
Diş Hekimliği |
sert bir kıvama sahip olmak |
have a firm consistency f.
|
|
Math |
|
461 |
Matematik |
dağılma özelliğine sahip olmak |
distribute f.
|
|
462 |
Matematik |
(seri, vektör) mutlak değeri daha büyük bileşene sahip olmak |
dominate f.
|
|
463 |
Matematik |
(has olmayan integral) sonlu değere sahip olmak |
converge f.
|
|
Biology |
|
464 |
Biyoloji |
(gene) sahip olmak |
carry f.
|
|
465 |
Biyoloji |
kese benzeri uzantılara sahip olmak veya oluşturmak |
sacculate f.
|
|
466 |
Biyoloji |
kromozomda belirli bir yere sahip olmak |
map f.
|
|
467 |
Biyoloji |
benzer özelliklere sahip olmak |
converge f.
|
|
Zoology |
|
468 |
Zooloji |
tam açıklığa sahip olanlar olmak üzere yapay bir karındanbacaklılar şubesi |
holostomata i.
|
|
469 |
Zooloji |
eşin dikkatini çekmeyi isteyen erkekler topluluğunun oluşturduğu bir çiftleşme sistemine sahip olmak |
lek f.
|
|
Education |
|
470 |
Eğitim |
avrupa üniversitelerinde öğretmen olabilecek yeterliliğe sahip olmak |
habilitate f.
|
|
Literature |
|
471 |
Edebiyat |
belirli bir vezne sahip olmak |
scan f.
|
|
Religious |
|
472 |
Dini |
(ilahi ve beşeri olmak üzere) isa mesih'in iki iradeye sahip olduğuna inanan kimse |
dithelete i.
|
|
473 |
Dini |
(ilahi ve beşeri olmak üzere) isa mesih'in iki iradeye sahip olduğu inancı |
ditheletism i.
|
|
474 |
Dini |
(ilahi ve beşeri olmak üzere) isa mesih'in iki iradeye sahip olduğu inancı |
dithelism i.
|
|
475 |
Dini |
(ilahi ve beşeri olmak üzere) isa mesih'in iki iradeye sahip olduğu inancı |
dithelitism i.
|
|
476 |
Dini |
aynı anda birden fazla arpalığa sahip olmak |
pluralize f.
|
|
477 |
Dini |
aynı anda birden fazla arpalığa sahip olmak |
pluralise f.
|
|
Philosophy |
|
478 |
Felsefe |
mantıksal açıdan ortak özelliklere sahip olmak |
communicate f.
|
|
479 |
Felsefe |
(perdurantizmde) farklı zamansal parçalara sahip olacak şekilde var olmak |
perdure f.
|
|
Geology |
|
480 |
Jeoloji |
doğrultu ve eğime sahip olmak |
strike f.
|
|
Military |
|
481 |
Askeri |
gizlilik dereceli bilgiye sahip olmak |
access to classified information f.
|
|
Sport |
|
482 |
Spor |
topa yeniden sahip olmak |
get back the ball f.
|
|
483 |
Spor |
(spor takımı veya oyuncusu) belirli bir kazanma veya kaybetme kaydına sahip olmak |
go f.
|
|
Baseball |
|
484 |
Beysbol |
belirli bir ortalama vuruş yüzdesine sahip olmak |
bat f.
|
|
Archaic |
|
485 |
Eski Kullanım |
(bir arazinin) mülkiyet veya idare hakkına sahip olmak |
manure f.
|
|
486 |
Eski Kullanım |
zar zor sahip olmak |
gripe f.
|
|
Entomology |
|
487 |
Böcek Bilimi |
kovana sahip olmak |
hive f.
|
|
Slang |
|
488 |
Argo |
büyük penise sahip olmak |
have a big penis f.
|
|
489 |
Argo |
büyük penise sahip olmak |
have a big dick f.
|
|
490 |
Argo |
büyük penise sahip olmak |
hung f.
|
|
491 |
Argo |
çirkin bir yüze sahip olmak |
have a face for radio f.
|
|
492 |
Argo |
birbirine sahip olmak |
exchange flesh f.
|
|