İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Yaygın Kullanım | ||||
Yaygın Kullanım | instead zf. | yerine | ||
He decided to take the bus instead of walking. Yürümek yerine otobüse binmeye karar verdi. More Sentences |
||||
Genel | ||||
Genel | instead zf. | yerine | ||
I broke my gas-powered rice cooker so I got an induction rice cooker instead. Gazla çalışan pilav pişiricimi kırdım ve yerine indüksiyonlu bir pilav pişirici aldım. More Sentences |
||||
Genel | instead zf. | bunun yerine | ||
Instead, it would be reasonable to create alternative procedures for resolving disputes. Bunun yerine, anlaşmazlıkların çözümü için alternatif usullerin oluşturulması makul olacaktır. More Sentences |
||||
Genel | instead zf. | onun yerine | ||
His wife instead collected it, here in this House in November. Onun yerine eşi Kasım ayında bu Mecliste parayı topladı. More Sentences |
||||
Genel | instead zf. | buna karşılık | ||
Repression has instead, in response, played a part in fuelling terrorism. Buna karşılık baskı, terörizmi körükleyen bir rol oynamıştır. More Sentences |
||||
Genel | instead zf. | aksine | ||
Instead, it would only be in danger of further distorting the market mechanisms. Aksine, piyasa mekanizmalarını daha da bozma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. More Sentences |
||||
Genel | instead zf. | tersine | ||
Instead, always pursue good for one another, and everyone. Tersine, birbiriniz ve herkes için her zaman iyiliği kovalayın. More Sentences |
||||
Konuşma Dili | ||||
Konuşma Dili | instead zf. | onun yerine | ||
His wife instead collected it here in this House in November. Onun yerine eşi, Kasım ayında bu Meclis'te bu parayı topladı. More Sentences |
||||
Genel | ||||
Genel | instead zf. | yerinde | ||
Genel | instead zf. | -ecek yerde | ||
Genel | instead zf. | -eceğine | ||
Genel | instead zf. | bunun karşılığında | ||
Genel | instead zf. | karşılığında | ||
Genel | instead zf. | bilakis |
İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Yaygın Kullanım | ||||
Yaygın Kullanım | instead of ed. | yerine | ||
The suggestion is to add a new heading, instead of removing one, and to deal with the two existing headings together. Öneri, bir başlığı kaldırmak yerine yeni bir başlık eklemek ve mevcut iki başlığı birlikte ele almaktır. More Sentences |
||||
Genel | ||||
Genel | instead of this zf. | bunun yerine | ||
Instead of this, they confine themselves to primitive coastal fishing and sell their fishing rights to others. Bunun yerine, kendilerini ilkel kıyı balıkçılığı ile sınırlıyorlar ve balıkçılık haklarını başkalarına satıyorlar. More Sentences |
||||
İfadeler | ||||
İfadeler | instead of you expr. | senin yerine | ||
What's the problem with me going there instead of you? Senin yerine benim oraya gitmemin ne sakıncası var? More Sentences |
||||
Konuşma | ||||
Konuşma | instead of talking expr. | konuşmak yerine | ||
Act, instead of talking. Konuşmak yerine hareket et. More Sentences |
||||
Teknik | ||||
Teknik | instead of ed. | yerine | ||
They prefer to pass on safety costs to the government instead of factoring them into the price of air tickets. Güvenlik maliyetlerini uçak bileti fiyatlarına yansıtmak yerine devlete yansıtmayı tercih ediyorlar. More Sentences |
||||
Genel | ||||
Genel | choose instead f. | yerine seçmek | ||
Genel | instead of working zf. | çalışmak yerine | ||
Genel | instead of ed. | maktansa | ||
Genel | instead of bağ. | '-dense | ||
Genel | instead of bağ. | -den daha ziyade | ||
Genel | instead of bağ. | -den ziyade | ||
İfadeler | ||||
İfadeler | instead of us expr. | bizim dışımızda | ||
İfadeler | instead of you expr. | sizin yerinize | ||
İfadeler | instead of me expr. | benim dışımda | ||
İfadeler | instead of me expr. | benim haricimde | ||
İfadeler | instead of me expr. | benden hariç | ||
İfadeler | instead of complaining of expr. | şikayet etmek yerine | ||
İfadeler | instead of (something) expr. | (bir şey) yerine | ||
İfadeler | instead of (something) expr. | (bir şeye) alternatif olarak | ||
İfadeler | instead of (something) expr. | (bir şey) yapmaktansa | ||
Konuşma | ||||
Konuşma | accept this instead of cash expr. | para yerine bunu kabul et | ||
Konuşma | I'd go home instead expr. | eve gitmeyi tercih ederim | ||
Konuşma | take this instead of cash expr. | para yerine bunu al | ||
Hukuk | ||||
Hukuk | instead of a parent expr. | ebeveyn yerine | ||
Hukuk | instead of a parent expr. | (çocuğunun/öğrencinin) velisi yerine | ||
Hukuk | instead of a parent expr. | anne/baba yerine | ||