konusunda - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

konusunda



"konusunda" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 22 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
konusunda about zf.
General
konusunda respecting i.
konusunda on zf.
konusunda in the matter of ed.
konusunda as to ed.
konusunda on the top of ed.
konusunda on the subject of ed.
konusunda regarding ed.
konusunda in relation to ed.
konusunda as regards ed.
konusunda with respect to ed.
konusunda re ed.
konusunda concerning ed.
konusunda in respect of ed.
konusunda with regard ed.
konusunda touching ed.
konusunda upon ed.
konusunda upo [dialect] ed.
konusunda round ed.
konusunda about ed.
Phrases
konusunda in regards to ed.
konusunda with regards to expr.

"konusunda" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 473 sonuç

Türkçe İngilizce
General
makale (özellikle din/siyaset konusunda bir) tract i.
özellikle yeme içme konusunda kendini tutma abstemiousness i.
birisini özellikle yasadışı işler yapması konusunda kışkırtan kimse abetter i.
kendini tutma (yeme içme konusunda) abstinence from i.
kitapçık (özellikle din/siyaset konusunda bir) tract i.
kendini tutma (özellikle yeme içme konusunda) abstemiousness i.
ticaret konusunda yetenekli jack of all trades i.
konusunda ehil crackerjack i.
konusunda uzman crackerjack i.
disiplin konusunda katılık sternness i.
konusunda uzman kişiler experts in one's subject i.
güvenlik dokümanlarının işaretlenmesi ve korunması konusunda uzman biri one skilled in the art of marking and protection of security documents i.
her daim bronz tenle gezme konusunda takıntılı olan kişi tanorexic i.
saç ve saç derisi bakımı konusunda uzmanlaşmış kimse trichologist i.
annelik konusunda olağanüstü kadın alpha mummy i.
kitaplar konusunda çok bilgili kimse bibliognost i.
konusunda uzman kişi subject matter expert i.
manevra yapma konusunda becerikli kimse manoeuvrer i.
kehanet konusunda yetenekli kimse mantologist i.
yönlendirme, etkileme ve idare etme konusunda yetenekli kimse whisperer i.
uçma konusunda beceriklilik wingmanship i.
uçma konusunda yetkinlik wingmanship i.
makinelerin teorisi veya yapımı konusunda uzman kimse mechanician [dated] i.
makine yapımı, kullanımı ve onarımı konusunda uzman kimse mechanician [dated] i.
belirli türden fikir veya faaliyetler konusunda öne çıkan kimse merchant i.
sikkeler konusunda yetkin kimse mintman i.
yeni kelimeler türetme konusunda yetenekli kimse mintmaster [obsolete] i.
biçimin tanımlanması veya tasviri konusunda uzman olan kimse morphographer i.
tutum veya gidişat konusunda ağırlığını koyan kimse moulder i.
karşılıklı espri yapma konusunda becerikli kimse reparteeist i.
içe bakış konusunda iyi olan kimse yogi i.
yaşam, iş ve ilişkiler konusunda tavsiyeler almak üzere tutulan kimse lifestyle guru i.
(insanları tazminat davası açmaları konusunda teşvik edip bu talepleri avukata yönlendiren) komisyoncu claims farmer i.
dante'nin eserleri konusunda uzman olan kimse dantean i.
gregoryen ilahileri konusunda bilgili kimse gregorian [obsolete] i.
bir öğretmen veya profesyonel danışman tarafından öğrencilere ders seçme, mesleğe hazırlanma, ileri eğitim ve kişisel sorunlar konusunda verilen tavsiye guidance i.
rüyaları inceleme ve yorumlama konusunda uzmanlaşan kimse oneiroscopist i.
muhtemel partnerlerini ikna konusunda çok başarılı kimse operator i.
avustralya sömürgesindeki hayat konusunda deneyimli kimse old chum [obsolete] i.
halka bilgi aktarma konusunda becerikli kimse communicator i.
öğretme konusunda yetenekli kimse didact i.
yemek konusunda idareli kimse pinchcommons i.
dürtüye veya arzuya kapılmama konusunda kendini tutma continency i.
(kredi konusunda) risk taşıyan kimse fly-by-night i.
organizasyon konusunda uzman kimse organization man i.
organizasyon konusunda iyi olan kimse organization man i.
organizasyon konusunda uzman kimse organisation man i.
organizasyon konusunda iyi olan kimse organisation man i.
organografi konusunda bilgili kimse organographist i.
organ tanımı konusunda bilgili kimse organographist i.
fosil, mineral ve kayaçların incelenmesi konusunda bilgili kimse oryctologist [obsolete] i.
cinsel kimliği konusunda açık olma outness i.
özellikle ahlaki mükemmelliğe ulaşma konusunda ilerleme kaydetme kapasitesi perfectibility i.
doğa konusunda bilgelik physiosophy i.
akademik tartışma incelikleri konusunda yetkin kimse schoolman i.
hile konusunda becerikli olma prestidigitation i.
sosyalleşme konusunda uzman socially adept i.
tutanak konusunda titiz kimse protocolist i.
para konusunda liberal davranmak loosen up f.
konusunda anlaşamamak dissent from f.
müşteriyi daha fazla ürün alması konusunda ikna etmek up-sell f.
çiçek yetiştirme konusunda iyi olmak have green fingers f.
bitki yetiştirme konusunda iyi olmak have green fingers f.
çiçek yetiştirme konusunda becerikli olmak have green fingers f.
bitki yetiştirme konusunda becerikli olmak have green fingers f.
konusunda danışmanlık hizmeti almak receive consultancy service on f.
birisini bir şeyi yapmaması konusunda ikna etmek talk someone out of doing something f.
birini bir şey yapması konusunda cesaretlendirmek encourage someone to do something f.
(para konusunda) tutumlu olmak be careful with money f.
müşterileri konusunda ketum olmak discreet about one's clients f.
birinin karakteri veya yeteneği konusunda yanılmak mistake f.
(zaman konusunda) yanılmak mistake f.
anlaşamadıkları konusunda anlaşmak agree to disagree f.
ödeme konusunda sıkıştırmak crave f.
zevk konusunda seçici davranmak discriminate f.
(bir şey) konusunda çok az şüpheye yer bırakmak leave little doubt of (something) f.
özellikle yeme içme konusunda kendini tutan abstemious s.
ahlak konusunda çok katı davranan straitlaced s.
seyahat konusunda deneyimli traveled s.
kendini tutan (özellikle yeme içme konusunda) abstemious s.
(inter)net konusunda deneyimli/tecrübeli web wise s.
(inter)net konusunda deneyimli/tecrübeli webwise s.
seyahat konusunda deneyimli travelled s.
her daim bronz tenle gezme konusunda takıntılı olan tanorexic s.
güvenliği sağlama ve tehlikeyi önleme konusunda bilinçli olan safety-conscious s.
dil veya zevk konusunda incelikli olan mandarin s.
betimleme konusunda yetersiz meager s.
betimleme konusunda yetersiz meagre s.
özellikle yemek yeme ve uyuma gibi alışkanlıkları konusunda rahatı kaçmış mistimed [uk] s.
mit yaratma konusunda verimli olan mythopoetic s.
cinsellik konusunda sansürsüz graphic s.
özellikle alay amaçlı kıyaslama konusunda yetenekli comparative [obsolete] s.
iş konusunda aktif circulation s.
sonuçlar konusunda temkinli circumspective s.
(bilgelik konusunda) kitap gibi olan polyhistoric s.
(özellikle dil konusunda) müşkülpesent pedantic s.
bir şeyi sergileme konusunda ihtiyatlı olan parsimonious s.
fizyonomi konusunda yetenekli physiognomic s.
fizyonomi konusunda yetenekli physiognomical s.
teknoloji konusunda bilgili plugged-in s.
müzik konusunda musical s.
özellikle yeme içme konusunda kendini tutarak abstemiously zf.
kendini tutarak (özellikle yeme içme konusunda) abstemiously zf.
para konusunda moneywise zf.
politika konusunda politically zf.
Phrasals
(bir şey konusunda) zahmete sokmak bother with (someone or something) f.
(bir şey konusunda) zahmet etmek/zahmete girmek bother with someone or something f.
birini bir şey yapması konusunda ikna etmek/oyuna getirmek fool someone into something f.
bir şey konusunda artış göstermek gain in f.
bir şey konusunda/bakımından iyiye gitmek gain in f.
(bir şey yapmaması konusunda) uyarmak exhort (one) to (do something) f.
(bir şey yapmaması konusunda) ikaz etmek exhort (one) to (do something) f.
(bir şey yapması konusunda) tavsiye vermek exhort (one) to (do something) f.
(bir şey yapması konusunda) cesaret vermek exhort (one) to (do something) f.
(bir şey yapması konusunda) cesaretlendirmek exhort (one) to (do something) f.
(bir şey yapması konusunda) teşvik etmek exhort (one) to (do something) f.
(bir şey) yapmak konusunda yan çizmek get out of doing (something) f.
konusunda baskı yapmak push toward f.
birine bir şeyi yapmaması konusunda nasihat vermek advise someone against doing something f.
(birine bir şeyi) yapmaması konusunda nasihat vermek advise (one) against (something) f.
(bir şeyi) yapmaması konusunda nasihat vermek advise against (something) f.
yapmaması konusunda nasihat vermek advise against doing f.
birine bir şeyi yapmaması konusunda nasihat vermek advise someone against doing something f.
(birine bir şeyi) yapmaması konusunda nasihat vermek advise (one) against (something) f.
(bir şeyi) yapmaması konusunda nasihat vermek advise against (something) f.
yapmaması konusunda nasihat vermek advise against doing f.
(biriyle) biri/bir şey üzerinde/konusunda uzlaşmak compromise on someone or something (with someone) f.
(biriyle) biri/bir şey konusunda anlaşmaya varmak compromise on someone or something (with someone) f.
(biriyle) biri/bir şey üzerinde/konusunda uzlaşmak compromise (on someone or something) with someone f.
(biriyle) biri/bir şey konusunda anlaşmaya varmak compromise (on someone or something) with someone f.
(biriyle bir şey) üzerinde/konusunda uzlaşmak compromise (on something) with (someone) f.
(biriyle bir şey) konusunda anlaşmaya varmak compromise (on something) with (someone) f.
(bir şey) üzerinde/konusunda uzlaşmak compromise on (something) f.
(bir şey) konusunda anlaşmaya varmak compromise on (something) f.
(biri/bir şey konusunda) birine akıl danışmak consult (with) someone (about someone or something) f.
(bir şey) konusunda birine akıl danışmak consult (someone) about (something) f.
birine (bir şey yapma konusunda) meydan okumak dare someone (to do something) f.
biriyle (bir şey yapma konusunda) bahse girmek dare someone (to do something) f.
birini biri/bir şey konusunda utandırmak embarrass someone about someone or something f.
birini biri/bir şey konusunda mahcup etmek embarrass someone about someone or something f.
(birini/kendini bir şey) konusunda ikna etmek/kandırmak fool (one or oneself) into (something) f.
konusunda kandırmak fool into f.
(bir şey) konusunda yardım etmek help out with f.
konusunda yardım etmek help with f.
hakkında/konusunda tereddüt etmek hesitate over f.
(bir şey) konusunda uyanık olmak look out for (something) f.
(bir şey) konusunda laf sokmak needle about f.
(bir şey) konusunda kışkırtmak needle about f.
(bir şey) konusunda iğnelemek needle about f.
(bir şey) konusunda iğneleyici söz söylemek needle about f.
(bir şey) konusunda dokundurmak needle about f.
(birine bir şey yapması konusunda) baskı yapmak pressure (one) into (doing something) f.
(bir şey) konusunda baskı yapmak pressure into f.
(konusunda/üzerinde) el sıkışmak shake on f.
(konusunda/üzerinde) anlaşmak shake on f.
(birini/kendini bir şey yapmak konusunda) tatlı dille kandırmak talk (someone or oneself) into (doing) (something) f.
konuşarak yapmaması konusunda ikna etmek talk out of doing f.
(birine) ödünç aldığı bir şeyi/borcu geri vereceği konusunda güvenmek trust (one) for (something) f.
ödünç aldığı bir şeyi/borcu geri vereceği konusunda güvenmek trust for f.
(biri/bir şey) konusunda bir mektup, e-posta göndermek write about (someone or something) f.
Phrases
düşüncelerini dillendirme konusunda ketum backward about coming forward s.
düşüncelerini dillendirme konusunda ketum backwards about coming forward s.
olup olmadığı konusunda as to whether expr.
(biri/bir şey) konusunda so far as (someone or something) is concerned expr.
… konusunda in the... stakes expr.
ne dilediğin konusunda dikkatli ol (bakarsın gerçek olur) (be) careful what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
biri/bir şey konusunda as regards somebody/something expr.
bir şey konusunda as to something expr.
Colloquial
borç tavanı (konusunda) ürkek debt ceiling chicken i.
başkaları için güç elde etme konusunda yetenekli kişi hired gun i.
(politika konusunda) şahin hawk i.
uçuş veya helikopterler konusunda çok iyi olan kimse rotorhead i.
uçuş veya helikopterler konusunda deneyimli kimse rotorhead i.
uçuş veya helikopterler konusunda bilgili kimse rotorhead i.
teknoloji konusunda çok bilgili/yetenekli/hevesli kimse tech-nerd i.
etrafındakileri kontrol etmek konusunda takıntılı kimse control freak i.
hedeflerine kurnazca veya gayriahlaki manevralarla ulaşma konusunda becerikli kimse operator i.
okul hayatında/teorik bilgi konusunda başarılı olan kişi book smart i.
tahmin konusunda yenilgiyi kabul etmek bite f.
bir şey olarak/yapmak konusunda çok deneyimi/tecrübesi olmak know what it is to be/do something f.
(konusunda/üzerinde) el sıkışmak shake on it f.
(konusunda/üzerinde) anlaşmak shake on it f.
bir şey yapma konusunda yeterli bilgi sahibi olmak know what (one) is doing f.
konusunda bilgili clued-in s.
konusunda bilgili clued-up s.
konusunda ciddi serious about s.
...konusunda katedilecek daha çok mesafe var a long way down the road expr.
(biri/bir şey) konusunda talking of (someone or something) expr.
biri/bir şey konusunda talking of somebody/something [uk] expr.
biri/bir şey konusunda usta at home with someone or something expr.
biri/bir şey konusunda uzman at home with someone or something expr.
biri/bir şey konusunda yeterli at home with someone or something expr.
biri/bir şey konusunda yetenekli at home with someone or something expr.
ne dilediğin konusunda dikkatli ol (bakarsın gerçek olur) be careful what you wish for(, it might (just) come true expr.
(bir şey) konusunda speaking of (something) expr.
ne dilediğin konusunda dikkatli ol (bakarsın gerçek olur) watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
Idioms
pek gezmeyip seyahat konusunda ahkam kesen kişi an armchair traveler i.
cinsel ilişki konusunda aşırı istekli olma enthusiastic consent i.
yatırım konusunda deneyim/bilgi sahibi kimse the smart money i.
insanları yönetme konusunda başarılı kimse a smooth operator i.
istediğini yaptırma konusunda başarılı kimse a smooth operator i.
erken yatma konusunda düzenli olmak keep good hours f.
(bir şey konusunda) heyecanlı olmak be keen about f.
birine bir şey yapması konusunda aşırı baskı yapmak high-pressure someone into something f.
bir şey konusunda tekel olmamak not have a monopoly on something f.
nasıl yapılacağı konusunda hiçbir fikri olmamak have no clue how to do f.
savundukları konusunda inatçı olmak stick to one's guns f.
(fiyat konusunda) anlaşmaya varmak strike a deal f.
(fiyat konusunda) uzlaşmaya varmak strike a deal f.
(fiyat konusunda) anlaşmaya varmak strike a bargain f.
(olaylar konusunda) burnu iyi koku almak have a nose for f.
(fiyat konusunda) uzlaşmaya varmak strike a bargain f.
bir şey/bir şey yapmak konusunda kararlı olmak be (dead) set on something/on doing something f.
(biri/bir şey konusunda) aynı kafada olmak be of one/the same mind (about/on somebody/something) f.
bir şey/bir şey yapmak konusunda kararlı olmak be set on something/on doing something f.
birini (biri/bir şey hakkında/konusunda) güncellemek bring someone up-to-date (on someone or something) f.
birine (biri/bir şey hakkında/konusunda) son gelişmeleri anlatmak/bildirmek/aktarmak bring someone up-to-date (on someone or something) f.
(bir şeyi yapmak konusunda) sınır koymak draw a line at (doing) (something) f.
(bir şeyi yapmak konusunda) sınır çizmek draw a line at (doing) (something) f.
(bir şeyi yapmak konusunda) set çekmek draw a line at (doing) (something) f.
(birine biri/bir şey) konusunda hesap vermek give (one) an account of (someone or something) f.
(birine biri/bir şey) konusunda açıklama yapmak give (one) an account of (someone or something) f.
(birine biri/bir şey) konusunda bilgi vermek give (one) an account of (someone or something) f.
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında hesap vermek give an account (of someone or something) (to someone) f.
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında açıklama yapmak give an account (of someone or something) (to someone) f.
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında bilgi vermek give an account (of someone or something) (to someone) f.
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında hesap vermek give someone an account of someone or something f.
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında açıklama yapmak give someone an account of someone or something f.
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında bilgi vermek give someone an account of someone or something f.
(biri/bir şey) konusunda/hakkında hesap vermek give an account of (someone or something) f.
(biri/bir şey) konusunda/hakkında açıklama yapmak give an account of (someone or something) f.
(biri/bir şey) konusunda/hakkında bilgi vermek give an account of (someone or something) f.
(biri/bir şey konusunda) abartılı davranmak go overboard (for somebody/something) f.
(biri/bir şey konusunda) ölçüyü kaçırmak go overboard (for somebody/something) f.
(biri/bir şey konusunda) abartılı davranmak go overboard (about somebody/something) f.
(biri/bir şey konusunda) ölçüyü kaçırmak go overboard (about somebody/something) f.
bir şey konusunda büyük umutları olmak have (high) hopes of something f.
bir şey konusunda büyük umutlar beslemek have (high) hopes of something f.
(bir şeyi yapmak konusunda) işi zor olmak have your work cut out (to do something/doing something) f.
bir şey (yapma) konusunda doğal becerisi olmak have a gift for (doing) something f.
bir şey (yapma) konusunda doğuştan yetenekli olmak have a gift for (doing) something f.
(bir şey) konusunda tekel olmak have a monopoly on (something) f.
(bir şey konusunda) burnu iyi koku almak have a nose for something f.
(bir şey konusunda) tahminde bulunmak have an inkling (of something) f.
(bir şey konusunda) varsayımda bulunmak have an inkling (of something) f.
(bir şey konusunda) açık görüşlü olmak have an open mind (on/about something) f.
(bir şey konusunda) ön yargılı olmamak have an open mind (on/about something) f.
(bir şey konusunda) açık görüşlü olmak keep an open mind (on/about something) f.
(bir şey konusunda) ön yargılı olmamak keep an open mind (on/about something) f.
(bir şey yapmak konusunda) işi zor olmak have your work cut out (to do something/doing something) f.
(birine bir şey yapması konusunda) aşırı baskı yapmak high-pressure (one) into (doing something) f.
(birine bir şey yapması konusunda) aşırı baskı yapmak high-pressure into f.
bir konuda/bir şey yapma konusunda dobra olmak make no bones about something/about doing something f.
bir konuda/bir şey yapma konusunda şeffaf olmak make no bones about something/about doing something f.
bir şeyi yapmak konusunda yeteneksiz/beceriksiz olmak not be able to do something for toffee f.
başkalarıyla iş birliği yapmak konusunda iyi olmak play well with others f.
savundukları konusunda inatçı olmak stick to guns f.
bir şey yapmak konusunda bir daha düşünmek think better of it/of doing something f.
konusunda uzman ahead of the curve s.
konusunda lider ahead of the curve s.
konusunda önde gelen ahead of the curve s.
konusunda yetkin ahead of the curve s.
konusunda ön sıralarda gelen/etkili ahead of the curve s.
bir şeyi yapma konusunda katı religious about doing something s.
(biri/bir şey) konusunda bölünmüş divided on (someone or something) s.
(biri/bir şey) konusunda ayrılığa düşmüş divided on (someone or something) s.
konusunda azimli bound and determined to s.
(bir şey yapmak) konusunda azimli bound and determined to (do something) s.
(biri/bir şey) konusunda çok katı death on (someone or something) s.
(bir şey) konusunda çok becerikli death on (something) s.
(bir şey) konusunda yetenekli death on (something) s.
(bir şey) konusunda/yönünden zengin long on one thing and short on another s.
(bir şey) konusunda/yönünden eksik kalmış long on one thing and short on another s.
(bir şey) konusunda/hakkında katı religious about (something) s.
(bir şey) konusunda/hakkında kuralcı religious about (something) s.
(bir şeyi) yapma konusunda katı religious about doing s.
(bir şeyi) yapma konusunda/hakkında kuralcı religious about doing s.
(bir şey yapmak) konusunda kararsız reluctant to (do something) s.
(bir şey yapmak) konusunda tereddütlü reluctant to (do something) s.
yapmak konusunda kararsız reluctant to do s.
yapmak konusunda tereddütlü reluctant to do s.
iyilik konusunda birinin/bir şeyin yanından/yakınından bile geçemez not half as good as somebody/something expr.
(bir şeyin) iyi mi kötü mü olduğu konusunda henüz bir karar varılmadı the jury is (still) out (on something) expr.
(bir şeyin) iyi mi kötü mü olduğu konusunda henüz bir karar varılmadı the jury are (still) out (on something) expr.
(bir şey) konusunda avantajlı to windward of (something) [obsolete] expr.
(dersler/cevaplar konusunda) yardıma ihtiyacım var! throw me a bone! exclam.
Speaking
ayakkabı konusunda çok zevklisiniz you have great taste in shoes expr.
bu kadar korkunç bir olayın arkasında ne gibi bir neden olduğu konusunda herhangi bir fikrim yok I have no idea what the motive behind such an horrific act might be expr.
bizim kim olduğumuz konusunda hiçbir fikrin yok you have no idea who we are expr.
gitme konusunda ciddi misin? are you serious about going? expr.
isimleri hatırlama konusunda zayıfım I'm awful at names expr.
isimleri akılda tutma konusunda çok başarılı değilim I'm terrible at names expr.
isimler konusunda özürlüyüm I'm awful at names expr.
isimleri akılda tutma konusunda özürlüyüm/başarısızım I'm awful at names expr.
isimler konusunda kötüyüm I'm awful at names expr.
isimleri akılda tutma konusunda çok başarılı değilim I'm awful at names expr.
isimleri akılda tutma konusunda özürlüyüm/başarısızım I'm terrible at names expr.
isimleri hatırlama konusunda zayıfım I'm terrible at names expr.
isimler konusunda kötüyüm I'm terrible at names expr.
isimler konusunda özürlüyüm I'm terrible at names expr.
konusunda bir gelişme var mı are there any developments in expr.
konusunda bir gelişme var mı is there any progress on the expr.
konusunda bir gelişme var mı are there any developments expr.
konusunda bir gelişme var mı are there any improvements expr.
kimse futbol konusunda onunla ölçüşemez no one rivals him in soccer expr.
konusunda gelişme var mı are there any progress on the expr.
konusunda gelişme var mı are there any developments expr.
ne olup bittiği konusunda hiçbir fikrin yok you don't have any idea what's going on expr.
konusunda gelişme var mı are there any improvements expr.
konusunda gelişme var mı any update on the expr.
oraya gidip gitmeyeceğimiz konusunda konuştuk we talked about whether we will go there expr.
onu tanıdığı konusunda yalan söylüyor he lies about knowing him expr.
konusunda gelişme var mı are there any developments in expr.
ne olup bittiği konusunda hiçbir fikriniz yok you don't have any idea what's going on expr.
konusunda bir gelişme var mı any update on the expr.
yaşım konusunda yalan söylüyorum I lie about my age expr.
isimleri akılda tutma konusunda çok başarılı/hiç iyi değilim I'm awful with names expr.
isimleri hatırlama konusunda zayıfım I'm awful with names expr.
isimler konusunda kötüyüm I'm awful with names expr.
isimleri akılda tutma konusunda özürlüyüm/başarısızım I'm awful with names expr.
isimleri akılda tutma konusunda çok başarılı/hiç iyi değilim I'm awful at names expr.
isimleri hatırlama konusunda zayıfım I'm awful at names expr.
isimler konusunda kötüyüm I'm awful at names expr.
isimleri akılda tutma konusunda özürlüyüm/başarısızım I'm awful at names expr.
isimleri akılda tutma konusunda çok başarılı/hiç iyi değilim I'm terrible at names expr.
isimleri hatırlama konusunda zayıfım I'm terrible at names expr.
isimler konusunda kötüyüm I'm terrible at names expr.
isimleri akılda tutma konusunda özürlüyüm/başarısızım I'm terrible at names expr.
isimleri akılda tutma konusunda çok başarılı/hiç iyi değilim I'm terrible with names expr.
isimleri hatırlama konusunda zayıfım I'm terrible with names expr.
isimler konusunda kötüyüm I'm terrible with names expr.
isimleri akılda tutma konusunda özürlüyüm/başarısızım I'm terrible with names expr.
Trade/Economic
sahibi tarafından belirli bir tarihten önce hisse senedinin kullanılamayacağı konusunda hüküm içeren senet noncallable bond i.
belli bir ekonomik varlığın bugün belirlenen sabit bir fiyattan gelecekte birkaç aylık süre sonunda teslim edilmek kaydıyla satılması konusunda yapılan sözleşme forward contract i.
başkalarına onarılmaz zararlara yol açtığı için bir kişi veya kurumun bir eylemi yapmaması konusunda mahkeme tarafından verilen karar injunction i.
bir işin programa göre yürütülüp yürütülmediğinin denetlenmesi ve yapılması gerekli düzenlemeler konusunda yönetime bilgi verilmesi follow-up i.
daha önceden çocuklar konusunda/çocuklarla ilgili bir alanda çalışma deneyimi previous experience of working with children i.
istekli bir alıcı ile ilgisiz fakat istekli bir satıcının serbest bir biçimde alım satım işlemi konusunda anlaşmaya varabilecekleri fiyat arm's-length price i.
mal konusunda gelecek sözleşmeleri yapan aracı commodity broker i.
mali bir kurumun şirket alacaklı hesaplarını devralma ve borçlarını tahsil etme konusunda onlarla olduğu düzenleme factoring i.
menkul değer fiyat değişmeleri konusunda bir teori random walk theory i.
şirket işlerinin sorumluluklarını genişletme ve çalışanları kendilerini iş tanımlarındaki şey ile sınırlandırmamaları konusunda cesaretlendirme dejobbing i.
taviz değişimi konusunda hükümetlerarası pazarlık negotiations i.
özellikle akıl sağlığı çalışmaları konusunda eğitilmiş kalifiye sosyal hizmetler uzmanı approved social worker i.
fiyat konusunda mutabık kalmak agree on the price f.
fiyat konusunda mutabık kalmak agree upon the price f.
(yeni çalışana) işinde başarılı olması için gerekli beceri ve bilgi konusunda yardımcı olmak onboard f.
(yeni çalışana) işinde başarılı olması için gerekli beceri ve bilgi konusunda yardımcı olmak on-board f.
Law
özellikle cinsel ilişkiler konusunda yasaların öngördüğü norm nature i.
borçlu ile alacaklılar arasında borçlunun ibrası konusunda yapılan sözleşme composition deed i.
bir ilanın dizilmesi fakat ikinci bir emre kadar yayınlanmaması konusunda gazete veya dergi yönetimine verilen talimat wait-order i.
bir sözleşmenin yükümlülükleri ile borçlu olan kimse aleyhine sorumluluklarını aynen yerine getirmesi konusunda mahkemeye yapılan başvuru bill for specific performance i.
bir şeyin gerçekleştirilmesi konusunda mahkemece verilen emir mandatory injunction i.
bir şey yapmak konusunda açılan dava action of mandamus i.
kira süresi sonunda kiralayan tarafa kiralanan mülkün satın alınabilmesi konusunda seçme hakkı tanıyan kira sözleşmesi lease with option to purchase i.
mirasın varislerinden yaşça en büyük olanına miras hisselerini seçme konusunda tanınan hak esnecy i.
değerli evrakı icra konusunda yasal hakka sahip kimse holder i.
kolluk kuvvetlerinin gözaltına alınan kimseyi sessiz kalma ve avukat tutma hakkına sahip olduğu konusunda uyarmasını zorunlu kılan hüküm miranda rule [us] i.
başvuranın genellikle duruşma yapılması konusunda yönlendirme talep ettiği, mahkemeye veya yargıca yapılan sözlü veya yazılı başvuru motion i.
dava vekilinin özel bir durum için yasaların nasıl uygulanması gerektiği konusunda verdiği resmi ve genellikle yazılı olan değerlendirme opinion i.
(tarafı olmayan davaları belirtmek için kullanılır) konusunda in re ed.
Politics
krallığın kilise konusunda en yüksek yetkiye sahip olması ilkesi regalism i.
krallığın kilise konusunda en yüksek yetkiye sahip olması ilkesini benimseyen kimse regalist i.
suçlu veya terörist ile yetkililer arasında, rehinelerin bırakılması ve teslim olma konusunda yapılan pazarlık negotiations i.
ceza yargılarının milletler arası değeri konusunda avrupa sözleşmesi european convention on the international validity of criminal judgments i.
iki taraflı gözetim konusunda karar decision on bilateral surveillance i.
politikalar konusunda yol gösterme policy guidance i.
vasiyetnamelerin tescili konusunda bir usul kurulmasına ilişkin sözleşme convention on the establishment of a scheme of registration of wills i.
verilere ilişkin standart ve kodlara uyum konusunda raporlar reports on the observance of standards and codes i.
2015 sonrası kalkınma gündemi konusunda seçkin kişiler üst düzeyli panel high-level panel of eminent persons on the post-2015 development agenda i.
özellikle balıkçılık ve denizciliğin düzenlenmesi konusunda yargı yetkisi bulunan kurul conservancy [uk] i.
bir hakkın varlığı konusunda mutabakata varmak agree to a right f.
anlaşamadıkları konusunda uzlaşmak agree to disagree f.
Institutes
göç ve sınır ihlalleri konusunda bilgi değişim ve paylaşım merkezi centre for information, discussion and exchange on the crossing of frontiers and immigration i.
özellikle hayvanlar konusunda insani amaç ve uygulamaları destekleyen kuruluş humane society i.
(britanya'da) anne babaların çocukları konusunda anonim olarak danışabilecekleri gönüllü bir kuruluş parents anonymous [uk] i.
Industry
kariyer konusunda yardımcı olması için tecrübeli birini kıdemsiz çalışana danışman olarak atama mentoring i.
çalışanları birden fazla görevi yürütme konusunda eğitime tabi tutma multiskilling i.
Insurance
(sigorta vb. konusunda) bölge ayrımcılığı yapmak redline f.
Media
medya ve iletişim araçlarının kullanımı konusunda danışmanlık veren kimse media consultant i.
medya ve iletişim araçlarının kullanımı konusunda danışmanlık veren kimse media guru i.
Technical
oşinografi konusunda uzman oceanographer i.
talaşlı imalat konusunda uzmanlaşan specialized in machining i.
ses kaydını metne çevirme konusunda uzmanlaşmış kişi audio-typist i.
talaşlı imalat konusunda uzmanlaşmış specialized in machining s.
Computer
bilgisayarlar ve programlama konusunda otorite olan kimse computer guru i.
Informatics
takma ad kullanarak internette materyal yayınlama hakkı konusunda var olan fikir ayrılığı nym war i.
Construction
(britanya'da) ev inşaatı, tasarımı ve tesisleri konusunda belirlenmiş bir dizi standart parker morris standard i.
Aeronautic
geçerlilik veya kullanım konusunda hiçbir sınırlaması bulunmayan tarife normal fare i.
yeterlilik konusunda kuşku doubt of competency i.
pilotlara ve uçuş mürettebatına uçuş araçlarının kullanımı konusunda yer eğitimi veren bir cihaz link trainer® i.
Marine
yiyecek konusunda cimri kimse pinchgut i.
yemek konusunda cimri pinchgut s.
Medical
duyguları tanımlama ve açıklama konusunda yetersizlik alexithymia i.
hipnoloji konusunda eğitimli kimse hypnologist i.
sitoteknoloji konusunda eğitimli tıp teknisyeni cytotechnologist i.
sitoteknoloji konusunda eğitimli tıp teknisyeni cytotechnician i.
Anatomy
kaslar konusunda uzman kimse myographist [obsolete] i.
Psychology
posta pulu toplama konusunda tutkulu olan kimse timbromaniac i.
kas konusunda yetersiz olma takıntısı muscle dysmorphia i.
Biology
diyatomlar konusunda uzmanlaşmış kimse diatomist i.
Social Sciences
amerikan yerlilerinin kültürü, dili veya ilişkileri konusunda uzman kimse american indianist i.
(kürtaj konusunda) yaşam taraftarı pro-life i.
ritüeller ve törenler konusunda uzman antropolog ritualist i.
halk yararına işler konusunda gönüllü olma community spirit i.
(kürtaj konusunda) tercih taraftarı pro-choice s.
Education
yurt yaşantısı konusunda sorunu veya sorusu olan öğrencilerin ilk danıştığı görevli peer advisor i.
yurt yaşantısı konusunda sorunu veya sorusu olan öğrencilerin ilk danıştığı görevli community advisor i.
yurt yaşantısı konusunda sorunu veya sorusu olan öğrencilerin ilk danıştığı görevli community assistant (ca) i.
yurt yaşantısı konusunda sorunu veya sorusu olan öğrencilerin ilk danıştığı görevli resident mentor i.
yurt yaşantısı konusunda sorunu veya sorusu olan öğrencilerin ilk danıştığı görevli resident assistant (ra) i.
yurt yaşantısı konusunda sorunu veya sorusu olan öğrencilerin ilk danıştığı görevli resident advisor (ra) i.
yurt yaşantısı konusunda sorunu veya sorusu olan öğrencilerin ilk danıştığı görevli senior resident i.
üniversite hocalarının öğrenciler arasında dil, din, ırk ve cinsel yönelim konusunda ayrım yapmayacağına dair yazmaları gereken bir beyanname EDI statement (equity, diversity and inclusion statement) i.
burs alma konusunda uzmanlaşan öğrenci grantsman i.
hitabet veya ikna konusunda yeterli kimse oralist i.
Literature
genç erkekler ve özel yaşamları konusunda kurgu eserleri içeren edebi tür lad lit i.
jane austen veya yazıları konusunda uzman kimse austenite i.
Linguistics
amerika'nın yerlisi olan halkların dilleri konusunda uzman kimse americanist i.
dil bilgisi standartları ve ilkeleri konusunda aşırı detaycılık grammatism i.
doğal dil işlemede bilgisayar kullanan bilgisayar bilimi ve dilbilim konusunda eğitim almış kimse computational linguist i.
ritim konusunda iniş-çıkış gösteren ölçü singsong i.
Religious
afrika'da geleneksel ruhsal ilaçlar konusunda deneyimli rahip ve doktor jujuman i.
afrika'da geleneksel ruhsal ilaçlar konusunda deneyimli rahip ve doktor obeahman i.
afrika'da geleneksel ruhsal ilaçlar konusunda deneyimli rahip ve doktor root doctor i.
afrika'da geleneksel ruhsal ilaçlar konusunda deneyimli rahip ve doktor leaf doctor i.
(musevilik'te) masora konusunda uzman alim masorete i.
(musevilik'te) masora konusunda uzman alim massorete i.
(hindistan'da) başkalarına din konusunda yardımcı olan okumuş müslüman maulvi i.
(hindistan'da) başkalarına din konusunda yardımcı olan okumuş müslüman moulvi i.
2. yüzyılda frigyalı montanus'un kutsal ruh'un bedeninde barındığını ve insanları yönlendirme konusunda kendisini aracı seçtiğini ileri sürdüğü öğretilerine verilen ad montanism i.
ester'in yahudileri haman'ın yıkımından kurtarma konusunda tavsiyeler veren bir akrabası mordecai i.
geleneksel yahudi dininin temel unsurlarını muhafaza eden ve dini uygulamaların modernleştirilmesi konusunda esneklik barındıran bir hareket conservative judaism i.
papalık fetvaları konusunda uzman kilise hukukçusu decretist i.
papalık fetvaları konusunda uzman kilise hukukçusu decretalist i.
tanrının varlığı veya yokluğu konusunda tarafsız olan kimse freethinker i.
yeme içme konusunda musevilik kurallarına uymak keep kosher f.
incil konusunda vaaz vermek gospel f.
Philosophy
bilgi ve insan bilgi işleme konusunda yapılan disiplinler arası çalışmalar epistemics i.
nesnel felsefe konusunda yeterli kimse objectist i.
Environment
yeni binek otomobillerin yakıt ekonomisi ve co2 emisyonu konusunda tüketicilerin bilgilendirilmesi availability of consumer information on fuel economy and co2 emissions in respect of the marketing of new passenger cars i.
Military
kıyı, nehir ve deniz ortamlarında harekat düzenleme konusunda bir harp uzmanlığı naval special warfare i.
mayın faaliyetleri konusunda haberleşmek üzere kurulan sistematik iletişim minefield report i.
savaş alanının şekillendirilmesi konusunda taktik ve/veya harekat komutanına yardımcı olan mühendislik görevleri combat engineering i.
(eskiden) talim konusunda uzman olup birliğin başında durmakla görevlendirilen asker flugelman i.
Mythology
(yunan mitolojisinde) halkını truva atı konusunda uyardığı için iki oğluyla beraber iki deniz yılanı tarafından öldürülen truvalı apollo rahibi laocoon i.
Abbreviation
üniversitelere yapılacak mali destekler konusunda hükümete danışmanlık yapan komite ugc (university grants committee) i.
Latin
işlemin konusunda hata error in corpore i.
... konusunda in re (in the matter of) ed.
Archaic
(birini borç ödeme konusunda) oyalamak delay f.
(özellikle dil konusunda) müşkülpesent pedantical s.
Entomology
çift kanatlılar takımına mensup sinekler konusunda uzman kimse dipterist i.
Slang
cinsel ilişki konusunda rahat genç kadın bed bunny i.
birçok konuda uzman olan iyi dans eden karşı cinsle konuşma konusunda iyi olan kişi brofessional i.
doğayı koruma konusunda aşırı takıntılı kimse econut i.
yasadışı uyuşturucu polisliği konusunda uzman kolluk kuvvetleri junk squad [dated] i.
patlayıcı ve fişekler konusunda uzmanlaşan/uzman kimse powder monkey i.
dinamit kullanımı konusunda uzman kimse powder monkey i.
dijital bir görüntünün çözünürlüğü, netliği ve kalitesi konusunda çok hassas/dikkatli kimse pixel peeper i.
flört konusunda başarılı erkekleri çekemeyen/kıskanan kimse playa hata i.
kadınlarla takılma konusunda başarılı kişileri çekemeyen/kıskanan kimse playa hata i.
kalça döndürme konusunda uzmanlaşmış striptizci grinder i.
başkalarıyla kendi çıkarları için ilişki kurmak/kendini pazarlamak konusunda başarılı kimse schmoozer i.
özellikle kahve ve alkol gibi içecekler konusunda kasıntılık yapan/seçici davranan/moda olan şeylere yönelen kimse sipster i.
başarılı olmak konusunda isteklilik/tutku/kararlılık spizzerinctum [old-fashioned] i.
başarılı olmak konusunda isteklilik/tutku/kararlılık spizzerinktum [old-fashioned] i.
günlük hayatta/pratik bilgi konusunda başarılı olan kişi street smarts i.
sosyal sorumluluklarını yerine getirme konusunda kaypaklık yapan kimse flake i.
cinsellik konusunda seçici olmamak quench (one's) thirst at any dirty puddle f.
(bir şey konusunda) cahil/bilgisiz olmak not know shit (about something) f.
bir şeyi satın alma konusunda baskı yapmak hustle f.
farklı ırktan biriyle ilişki yaşama/flört etme konusunda açık down with the swirl s.
Modern Slang
inanmamak konusunda anlaşmak agree to disbelieve f.